anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu...

431

Transcript of anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu...

Page 1: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını
Page 2: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

JACK LONDON

MARTIN EDEN

Page 3: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

IYol üzer�nde k�rl� elb�ses�yle �şç� olduğu her hal�nden bell� olan

den�z kokulu gar�ban genç utana sıkıla �çer� g�rd�. Şapkasınıbaşından kaba b�r hareketle çıkardı, ev�r�p çev�rd�. Nereyekoyacağını b�lmeyen tavırlarla, önce ceket�n�n ceb�ne sokmayaçalıştı, olmadı; sonra masanın üzer�ne koymaya yeltend�, y�neolmadı. İşte bu sırada d�ğer adam, sank� onun sıkıntısını h�sset-m�şçes�ne şapkayı sak�n, doğal b�r şek�lde el�nden alıverd�.Kayıtsızca yapılmış bu hareket� kaba saba del�kanlı çok beğenm�şt�."Halden anlıyor" d�ye düşündü, "Bana epey yardımı dokunacak."

Genç adam, bu �y� ve anlayışlı adamdan etk�lenm�şt�. Bu yüzdenadamın kuyruğundan ayrılmıyordu. Düzens�z ve denges�z hareketleryapıyor, mesela yürürken omuzlarını �k� yana sallıyor, bacaklarınıden�zler�n kabarmasına benzer b�ç�mde yana açıyordu. Gen�ş odalarsallapat� yürüyüşüne dar gel�yordu sank�; gen�ş omuzlan kapılaraçarparak alçak şöm�ne setler�n�n üzer�ndek� süslü eşyaları dev�recekd�ye korkuyordu. Bu c�c�l� b�c�l� eşyalar arasında sakınmak �ç�nkend�n� b�r o yana b�r bu yana atıyor, kafasındak� tehl�key�abartıyordu. Kuyruklu b�r p�yanoyla, üzer�nde k�taplar yığılı b�rmasanın arasındak� boşlukta yarım düz�ne �nsan rahatlıklayürüyeb�l�rd� ama o her şeye rağmen bu aradan geçmeye çalışırkenkorkudan ürperd�. Ağır kolları gevşek b�ç�mde sallanıyordu. Kollarını,eller�n� nereye koyacağını b�lem�yordu. Beyn�n� kuşatan kuruntularıyüzünden kollarından b�r�n�n, masanın üstündek� k�taplarasürüneceğ� end�şes�ne kapılınca, ürkmüş b�r at g�b� s�lk�n�p öteyekaçtı. Kaçtı kaçmasına ya az daha p�yanonun oturağına çarpacaktı.D�ğer adamın önünde rahat yürüyüşüne baktı ve �lk kez, kend�yürüyüşünün d�ğer erkekler�n yürüyüşünden başka, çok başkaolduğunu fark ett�. Bu kadar becer�ks�zce yürüyüşünden dolayı �ç�ndeutançtan doğan anlık b�r acı duydu. Alnından boncuk boncuk ter aktı;durdu ve yağız yüzündek� terler� mend�l�yle s�ld�. Şakacı cümlec�klerleheyecanını g�zlemeye çalışarak, "Hop ded�k Arthur, evladım," ded�,

Page 4: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

"B�rdenb�re bu kadarı da fazla. Bırak da b�raz kend�m� toparlayayım.B�l�yorsun, ben gelmek �stemed�m, sonra sen�n-k�ler de ben� görmeyepek hevesl� değ�ller sanırım."

Aldığı cevap onu �y�ce rahatlattı: "Bunun �ç�n üzülme; b�zdenkorkmana gerek yok. Sade �nsanlarız b�z. Bana mektup gelm�ş,bakmam gerek. "

Arthur, bunları söyled�kten sonra masaya döndü, zarfı yırtarakaçtı ve okumaya başladı; böylel�kle yabancıya kend�n� toparlaması�ç�n fırsat verm�ş oluyordu. Yabancı bu eylem� anladı ve takd�r ett�.Alnını s�l�p kuruladı; gözler�nde, b�r tuzak h�ssederek korkan vahş�hayvanlarınk� g�b� b�r �fade bulunmasına rağmen sak�n b�r yüzleçevres�ne göz gezd�rd�. Olab�lecek durumlara karşı �ç�nde b�r kuruntuvardı, ne yapması gerekt�ğ�n� b�lm�yordu, acem�ce yürüdüğünün,ayaklarının kend�n� becer�ks�zce taşıdığının farkındaydı ve bütünn�tel�kler�yle organlarının da aynı duruma düşmüş olmasındankorkuyordu. Son derece duyarlıydı, üm�ts�zl�ğe kapılacak kadar dakend� durumunu düşünüyordu; d�ğer�n�n ona yazdığı mektupüzer�nden, g�zl�den g�zl�ye attığı alaycı bakış b�r hançer g�b� yakayaka ta �ç�ne �şled�. Bu bakışı görmüş, ama h�ç bell� etmem�şt�; çünkühayatta öğrend�ğ� şeyler arasında d�s�pl�n de vardı, üstel�k bu hançerdarbes� g�b� bakış gururuna da dokunmuştu. Buraya geld�ğ� �ç�nkend�ne kızdı, ama aynı anda az�mle, ne olursa olsun, başına negel�rse gels�n karşılaşıp alt etme kararını verd�. Yüz ç�zg�ler� sertleşt�,gözler�nde savaş ruhunun pırıltısı ş�mşeklend�. Kesk�n gözler�yleçevres�ne umursamayan b�r tavırla baktı; ev�n �ç�ndek� güzell�kler�nbütün ayrıntılarını beyn�ne kazıyordu. Görüş açısındak� h�çb�r şeykaçmıyordu bu şah�n gözlerden. Güzell�kten etk�lenen b�r �nsandıdel�kanlı, bu duyarlılığının sonucu olarak da, güzell�ğe karşılık verenb�r yaradılıştaydı; burada �se onun duyarlılığını harekete geç�recekb�rçok neden vardı. Gözler� yağlı boya b�r tabloya takıldı. Fırtınalı b�rden�zden koparak, �ler� çıkmış b�r kayanın üstünde patlayıp kırılanköpüklü dalgalar; göğü kaplayan, al-çalmış fırtına tablosuydu bu.Bulutların ve kırılan dalgalar d�z�s�n�n dışında, güvertes�ndek� bütünayrıntılar görüleb�lecek şek�lde orsasına yatmış b�r kılavuz yelkenl�,gurup renkler�ne bürünmüş fırtınalı b�r göğe doğru baş verm�ş

Page 5: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

g�d�yordu. Burada karşı konulmaz, çek�c� b�r güzell�k vardı. Becer�ks�zyürüyüşünü unuttu, resme yaklaştı, �y�ce yaklaştı. Güzell�k tuval�nüzer�nden uçup g�tt�. Yabancının şaşkınlığı yüzünden okunuyordu.Kend�s�ne acem�ce yapılmış g�b� gelen yağlı boya resme uzun uzunbakıp �lerled�. Bütün güzell�k tuval�n üzer�nde yen�den bel�rd�.Tablonun yanından ayrılırken "Aldatan b�r res�m" d�ye düşündü veed�nmekte olduğu sayısız �zlen�mler kalabalığı arasında b�le, bukadar güzell�ğ�n aldatmak uğruna feda ed�l�ş�nden ötürü �ç�ndekabaran b�r öfken�n kend�n� dürtük-led�ğ�n� duyab�ld�. Yağlı boyares�mden anlamazdı. O, �ster yakından, �ster uzaktan bakılsın, herzaman �ç�n kes�n ve bel�rl� kalan renklere, taş basması res�mlerealışık büyümüştü. Gerç� dükkanların v�tr�nler�nde yağlı boya res�mlergörmüştü ama v�tr�nler�n camları, �stekl� gözler�n� fazlayaklaştırmasını engelled�.

Mektubu okumakta olan arkadaşına baktı ve masanın üzer�ndek�k�taplara gözler� �l�şt�. Gözler�nde b�rden büyük b�r �stek ve arzubel�rd�; tıpkı çok açlık çeken b�r �nsanın, y�yecek gördüğündegözler�nde bel�ren �stek ve özlem g�b�. Omuzlarını b�r sağa b�r solayalpalatan büyük b�r kuvvet�n etk�s�yle atılmış �r� b�r adım, onumasanın yanına ulaştırıverd�. K�tapları büyük b�r sevg�yle el�nealmaya başladı. İs�mler�ne, yazarlarının adlarına baktı, c�ltler�eller�yle, gözler�yle okşayarak �çler�nden parçalar okudu ve b�rden,vakt�yle okuduğu b�r k�tabı tanıdı. Ger� kalanlara gel�nce, onlaryabancı b�rtakım k�taplar, tanımadığı b�rtakım yazarlardı. K�tabıdeğ�şt�r�p, b�r Sw�nburne c�ld�n� el�ne aldı ve nerede olduğunu unutup,yüzü alev alev yanarak, gözünü kırpmadan okumaya başladı.Yazarın adına bakmak �ç�n, okuduğu sayfaya �şaret parmağınıkoyarak k�tabı �k� kere kapadı. Sw�nburne! Bu adı anımsayacaktı.Arkadaşının da çevreye ve olaylara hâk�m olmayı başaran gözler�vardı, şüphes�z onun yüzünün kızarışını, gözler�ndek� çakmakçakmak pırıltıyı görmüştü. Pek� ama k�md� bu Sw�nburne? Şa�rler�nçoğu g�b�, o da yüz yıl kadar önce ölmüş müydü? Yoksa hala yaşıyorve yazıyor muydu? Tekrar baş sayfaya döndü. Evet, daha başkak�taplar da yazmış; eh o da ertes� sabah �lk �ş olarak kalkar b�r halkkütüphanes�ne g�der, Sw�nburne'un eserler�nden b�rkaç tanes�n�almaya bakardı.

Page 6: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Tekrar k�tabı okumaya daldı ve hem kend�n� hem de çevres�n�unuttu. Dolayısıyla odaya genç b�r kadının g�rd�ğ�ne d�kkatedemem�şt�. Bunu �lk defa, Art-hur'un,"Ruth, bu M�ster Eden" d�yenses�n� duyduğu zaman fark ett�.

Del�kanlı �şaret parmağının üzer�ne k�tabı kapattı, daha ger�ye b�ledönmeden, bu yepyen� durumun, kızın yarattığı değ�l, kızınağabey�n�n sözler�n�n yarattığı etk�yle heyecanlandı. Del�kanlı, o kaslıbeden�n altında, t�treş�m hal�ndek� b�r duyarlık k�tles� g�b�yd�. Dışdünyadan aklına ufacık b�r etk�n�n çarpmasıyla b�rl�kte, düşünceler�,beğen�ler� ve heyecanlan, yayılan b�r alev g�b� sıçrayıp, oynamayabaşladı. Olağanüstü denecek derecede algılara cevap vermeyeteneğ� vardı, d�ğer yandan son derece gerg�n hayal gücü, olaylararasında benzerl�k ve ayrılık bağlantıları kurarak da�ma çalışırhaldeyd�. Onu bütün yaşamı boyunca ya "Eden", ya "Mart�n Eden",ya da sadece "Mart�n" d�ye çağırırlardı, bu yüzden onuheyecanlandıran şey, "M�ster Eden" d�ye çağrılmasıydı. "M�ster!"�ç�nden, bunu mutlaka b�r�s�ne söylüyorlar d�ye geç�r�rd�. Kafasının �ç�b�r anda, fotoğraf mak�neler�nde f�lm�n bulunduğu karanlık bölümedöndü ve kend� hayatından, ocak ağızlarıyla boş kasalara, kovboykamplarıyla kumsallara, hap�shanelerle �çk� alemler�ne, bulaşıcıhastalıklara özgü hastanelerle dar ve p�s sokaklara a�t res�mler�beyn�n�n çevres�ne sıralanmış b�r halde gördü; bu çağrışımlarıb�rb�r�ne bağlayan bağ da bütün bu anılar �ç�nde kend� adınınsöylen�ş şekl�yd�.

Sonra döndü ve kızı gördü. Onu görür görmez de kafasının�ç�ndek� hastalıklı karmaşıklık b�r anda yok oldu. İr�, mav�,Tanrılarınk�ne benzeyen gözler�, gür altın g�b� saçları olan, solukben�zl�, ruh g�b� b�r yaratıktı kız. Elb�ses�n�n de kend�s� kadar güzeloluşu dışında, kızın nasıl g�y�nd�ğ�n� fark etmem�şt�. Onu, b�r sapüzer�ndek� soluk, altından yapılmış b�r ç�çeğe benzett�. Hayır, o b�rruhtu, b�r tanrısal varlık, b�r kral�çeyd�; böyles�ne anlamlı b�r güzell�kbu dünyaya a�t olamazdı. Belk� de k�taplar haklıydı ve hayatın yüksekdereceler�nde onun g�b� b�rçok kadın vardı. Bu kız, şu Sw�nburne adlıher�f�n şarkılarına pekala g�reb�l�rd�. Belk� de, şurada masanınüstünde duran k�taptak� Ise-ult adlı kızı bet�mlerken Sw�nburne'un

Page 7: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kafasında böyle b�r t�p vardı. Genç adamın kafasında bütün bugörüş, duyuş ve düşünüşler�n b�r araya toplanması b�r andaoluverm�şt�. Del�kanlının �ç�nde bulunduğu 'gerçek dünyada'duraksama yoktu. Kızın sağ el�n�n kend� el�ne doğru uzandığınıgördü; kız, del�kanlının el�n� b�r erkek g�b�, �çtenl�kle sıkarken,gözler�n�n der�nl�kler�ne anlamlı b�r bakış fırlattı. Halbuk� genç adamıntanıdığı kadınlar böyle el sıkışmazlardı. Doğrusu, çoğu el desıkmazdı. Kadınlarla çeş�tl� şek�llerde kurduğu dostluklara da�rçağırışımlar ve hayaller sel� z�hn�ne hücum ett�; bu sel b�r bataklıkhal�n� alacağa benz�yordu. Ama o, bunları s�lk�p b�r kenara attı vekıza baktı. Bu zamana değ�n böyle b�r kadın görmem�şt�. Onuntanıdığı kadınlar! O anda genç adamın tanımış olduğu kadınlar, buş�r�n kızın �k� yanında sıralanıverd�ler. B�ran �ç�n kend�n� b�r portreres�m galer�s�n�n �ç�nde ayakta duruyor buldu; galer�n�n tamortasında, çevres�nde b�r sürü kadın portres� bulunmasına rağmenkız duruyordu ve ölçü y�ne o olmak üzere bütün bu portreler�n, şöyleb�r bakışta tartılıp ölçülmes� gerek�yordu. Fabr�kalarda çalışan �şç�kızların zayıf, hastalıklı yüzler�, Market sokağının güney�ndek�,sırnaşık budala, kavgacı, gürültücü kızlar gözünün önüne geld�.Gördükler� arasında kovboy kamplarında çalışan kadınlarla, Esk�Meks�ko'nun tütün �çen esmer kadınları da vardı. Bunlar arasına �ncetopuklu terl�kler� üzer�nde kısa adımlarla yürüyen, taşbebek örneğ�Japon kadınları; Güney Den�z� adalarının kahvereng� der�l�, başlarıç�çekten taçlarla süslü kadınları, Asya'nın zar�f yüzlü b�r çöküşündamgasını taşıyan kadınları katılıyor ve bu hayaller topluluğunuçoğaltıyordu. Bütün bu görüntüler�, kaba, gar�p şek�llerle dolu, dehşetver�c� b�r kabusun �ç�nden çıkan b�rtakım hayaller kapladı. Wh�techapel kaldırımlarının, saçı başı b�rb�r�ne karışmış, b�ç�ms�z, ç�rk�n,karmakarışık yaratıkları, genelevler�n �çk� küpüne dönmüş kaltaklarıve koskoca cehennem�n, b�rer d�ş� kılığına bürünmüş, ç�rk�nağızlarıyla den�zc� y�yerek beslenen d�ğer p�s kuşları, rıhtımlardak�kavgalar, �nsanlığın �ç�ne düştüğü çukuru kaplayan yapışkan,çamurlu, köpüklü p�sl�k.

Kız:

— Oturmaz mısınız, Mr. Eden? d�yordu.

Page 8: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n Eden

— Arthur, anlattığından ber� hep s�z�nle tanışmayı bekl�yordum.Büyük cesaret gösterm�şs�n�z. Del�kanlı, kızın söyled�kler�ne �t�razed�yormuşça-sına el�n� sallayarak, mırıltıyla, yaptığının h�ç de öneml�b�r şey olmadığını, bunu herkes�n yapab�leceğ�n� söyled�.

Kız, genç adamın salladığı el�n�n üstünün, der� parçalarınınkopmasından meydana gelm�ş, yen� �y�leşmekte olan yara �zler�ylekaplı bulunduğunu gördü, gevşek b�r şek�lde sarkan öbür elebakınca, onun da aynı durumda olduğunu fark ett�. Ser�, eleşt�rel b�rbakışla, aynı zamanda çenes�nde de b�r yara �z�n�n bulunduğunu, b�rbaşka yara �z�n�n alnına dökülen perçemler�n altından sırıttığını, b�rüçüncüsünün �se boynundan aşağı doğru �n�p, kolalı yakasınınaltında kaybolduğunu gözlemled�. Yakanın yağız boyunasürtünmes�nden oluşan kırmızı renkl� ç�zg�y� görünce, gülmemek �ç�nkend�n� zor tuttu. Del�kanlının sert yakalı gömleğe alışık olmadığıbell�yd�. Aynı şek�lde, b�r kadın gözüyle, del�kanlının g�yd�ğ� elb�seye,elb�sen�n ucuz ve estet�kten yoksun d�k�ş�ne, ceket�n �k� omuzarasında yaptığı pota, kollarda, ş�şk�n kaslarını gösteren kırışıklarada d�kkat ett�. Del�kanlı el�n�, kolunu sallayıp, yaptığının öneml� b�r �şolmadığını mırıldanırken, b�r yandan da kızın �rades�ne boyuneğerek, b�r sandalyeye �l�şmeye çalışıyordu. Kızın oturuşundak�rahatlığa hayran oldu ve kızın tam karşısındak� b�r sandalyeyekend�n� attı; davranışlarının kaba olduğunu b�l�yordu, bu b�l�ş de onuez�yordu. Bu, onun �ç�n yepyen� b�r tecrübeyd�. Ş�md�ye kadar, bütünömrü boyunca, �nce m�, yoksa kaba mı olduğunu fark etmem�şt�.Kend�ne a�t bu çeş�t düşünceler kafasında h�ç yer almamıştı.Eller�nden ötürü büyük b�r end�şe duyarak, sandalyen�n kenarınasak�nce �l�şt�. Kend�n� b�r kadının o soluk hayal�yle yapayalnız odanınortasında kaybolmuş h�ssett�. Ne �çk� ısmarlayab�leceğ� b�r barmen,ne köşe başına b�r kutu konserve b�ra almaya gönderecek b�r çocuk,ne de bu toplumsal sıvı sayes�nde b�r arkadaşlığın tatlı tatlıakmasına olanak vardı. Kız:

— Boynunuzdak� şu yara �z�, Mr.Eden," d�yordu. Nasıl oldu?Em�n�m b�r macerada olmuştur. Del�kanlı kuruyan dudaklarını d�l�yle

Page 9: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

ıslatıp, gırtlağını tem�zleyerek:

— Meks�kalının b�r� bıçağıyla yaptı, bayan, d�ye cevap verd�. B�rkavga �şte. Ben bıçağı el�nden aldıktan sonra da burnumu ısırıpkoparmaya kalktı.

Olayı sadeleşt�rerek ve sıradan b�r şekle büründü-rerek anlatırkengözler�nde, Sal�na Cruz'dak� o sıcak, yıldızlı gecen�n hayal� canlandı.Beyaz b�r ç�zg� hal�nde uzanan kumsal, l�mandak� şeker yüklüvapurların ışıkları, sarhoş den�zc�ler�n uzaktan duyulan naraları, �t�ş�pkakışan hamallar, Meks�kalının suratında alev alev yanan öfke,yıldızların ışığı altında b�r hayvanın-k� g�b� pırıldayan gözler, çel�ğ�nboynunda bıraktığı acıyla b�rl�kte boşanan kan, b�rb�r�ne kenetlenm�ş,kumları savurarak yuvarlanıp duran �k� vücut: Onun vücuduylaMeks�kalının vücudu ve ta ötelerden b�r yerden gelen yumuşak, tatlıb�r g�tar ses�. Tablo �şte böyleyd�; del�kanlı kend� kend�ne: "Acabaduvardak� yelkenl� resm�n� yapan, bu tabloyu da yapab�l�r m�yd�" d�yesorarken, o anısının heyecanıyla ürperd�. Beyaz kumsal, yıldızlar veşeker yüklü vapurların ışıkları ne muhteşem görünürdü d�yedüşündü; sonra b�r de kumsalın ortasında, kavgacıları çevreleyen,b�r araya toplanmış s�yah bedenler. Res�mde bıçağın da yeralmasına karar verd�. Yıldızların ışığı altında, şöyle, pırıl pırıl hal�yleçok da güzel dururdu han�. Ama sözler� arasına bütün bunlara da�rtek kel�me karıştırmadı. "Burnumu ısırıp koparmaya kalktı," d�yeb�t�rd� sözünü. Kız, uzaklardan gel�yormuş g�b� zayıf b�r sesle:

— Oh, ded�.

Kızın h�sl� yüzündek� şaşkınlık �fades� de del�kanlının gözündenkaçmadı. Kend� de şaşırdı. Sıkıntıdan doğan b�r kırmızılık güneşteyanmış yanaklarında bell� bel�rs�z parladı. Ne var k� bu sıkıntı ona,gem� ocağının açık ağzından çıkan sıcaklığın yanaklarını yaktığızamank� kadar ş�ddetle yakıyor g�b� geld�. Böyle kavgalı bıçaklı p�sşeyler�n, b�r hanımefend�yle yapılan konuşmaya uygun düşmeyenkonular olduğu besbell�yd�. K�taplardak� yaşayış şek�ller�, onunk�nebenzemeyen k�ş�ler, böyle şeyler anlatmıyorlardı. Belk� de böyleşeylerden haberler� b�le yoktu onların.

Page 10: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Epeyd�r açmaya çalıştıkları konuşmada anlık b�r duraklama oldu.Sonra kız b�r deneme daha yaparak, del�kanlının yanağındak� yara�z�n� sordu. Daha kız sorusunu sorarken, genç adam, kızın kend�s�n�konuşturmaya çalıştığını anladı ve bundan kaçınarak, kızıkonuşturmaya karar verd�. El�n� yanağına götürerek:

— Sadece b�r kaza, ded�. B�r gece, park g�b� b�r yerde dem�rüstünde yatarken ş�ddetl� b�r fırtınaya tutulduk, d�rek halatlarıkurtuldu, arkasından da palanga. D�rek tel halattandı, b�r yılan g�b�kıvrılarak sağa sola vuruyordu. Bütün çalışanlar, onu yakalamayaçalışıyordu, ben atıldım üstüne ve çarpıldım �şte.

Kız, del�kanlının konuşmasından b�r şey anlamamıştı ama budefa anlamış g�b� yaparak, — Oh, ded�.

B�r yandan da kend�s�ne yabancı b�r d�l g�b� gelen bu konuşmadageçen, "halat" ne acaba, "çarpılmak" ne demek d�ye kend� kend�nesordu. Del�kanlı planını uygulamak amacıyla: — Şu Swaynborn, d�yesöze başladı.

— K�m?

Genç adam, aynı yanlış söyley�şle:

— Svvaynbörn, d�ye tekrarladı. Kız,

— Sw�nborn, d�ye düzeltt�.

Del�kanlı, yanakları yen�den yanmaya başlayarak:

— Evet, o her�f, d�ye mırıldandı. Ölel� ne kadar oldu?

Kız, ona merakla bakarak:

— Vallah�, öldüğünü duymamıştım. Nerede tanışmıştınız? d�yesordu. Del�kanlı yanıt olarak:

— H�ç gözümle görmed�m onu, Ama tam s�z �çer� g�rmeden önce,şu masanın üstündek� k�taptan onun bazı ş��rler�n� okuyordum. Nasıl

Page 11: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

buluyorsun ş��r�n�?

Böylece kız, onun ortaya attığı konu üzer�nde rahatça konuşmayabaşladı. Del�kanlı da kend�n� daha rahat h�ssett�, sandalyen�nucundan, ger�ye doğru haf�fçe yerleşt�; sank� sandalye altındankaçacak da, onu üstünden yere fırlatacakmış g�b�, sımsıkıyakalamıştı. Kızı durmaksızın konuşturmayı başarmıştı. Kızkonuşurken, del�kanlı da, onun o güzel kafacığından bu kadarb�lg�n�n nasıl çıkab�ld�ğ�ne şaşıp, b�r yandan yüzünün soluk güzell�ğ�n��ç�ne s�nd�rerek onu tak�p etmeye çalışıyordu. Kızın dudaklarındanacele acele dökülen, alışık olmadığı kel�meler ve kend� z�hn�neyabancı gelen eleşt�r� cümlec�kler�yle düşünüş şek�ller�ndensıkılmasına rağmen tak�p ett�. Bu, onun z�hn�nde kamçı etk�s� yarattı.Z�hn� bu kamçının etk�s�yle yanmaya başladı. Burada aydın b�r hayatvar �şte, d�ye düşündü; kend�s�n�n, varlığını h�çb�r zaman hayaledemed�ğ� b�r güzell�k, b�r sıcaklık, b�r olağanüstülük vardı. Kız,adeta del�kanlının hayal gücüne kanat takmıştı. Del�kanlınıngözler�n�n önünde, uzaktan bell� bel�rs�z b�rer hayal şekl�nde veolduklarından daha büyük görünen dev g�b�, aşk ve romankahramanlarının, üzer�nde şek�llend�ğ�, y�ne üzer�nde, b�r kadınuğruna g�r�ş�len soluk ben�zl� b�r kadın, b�r altından ç�çek uğrunag�r�ş�len, kahramanca �şler�n yer aldığı parlak yelkenler açıldı. O,sallanan, t�treyen hayal arasından, tıpkı b�r serabın arasındanbakıyormuş g�b�, orada oturmuş, sanattan, edeb�yattan söz edenkadına baktı. B�r yandan da d�nl�yordu, ama bakışlarının sab�tleş-t�ğ�n�n ya da yaratılışının esas �t�bar�yle erkekçe olan her yönünün,bakışlarında ışıldadığı gerçeğ�n� fark etmeks�z�n bakmaya da devamed�yordu.

Kız, erkekler hakkında az şey b�lmes�ne rağmen, b�r d�ş� olarak,onun yanıp tutuşan gözler�n�n farkındaydı. Ş�md�ye kadar h�çb�rerkek ona böyle bakmamıştı; bu bakış, onu rahatsız etm�şt�.Konuşurken kekelemeye ve duraklamaya başladı. Düşünceler�yönünü kaybetm�şt�. Erkek, ona korku ver�yordu, ama y�ne dekend�s�ne böyle bakılmasından gar�p b�r hoşlanma duyuyordu. Aldığıeğ�t�m onu tehl�kelere, kötülüklere, h�lelere, b�l�nmeyen aldatmacalarakarşı uyardı. D�ğer yandan bu kapalı sınıfa, başka dünyaya a�t;

Page 12: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

eller�n�n yırtılmış olmasına, gırtlağındak� alışık olmadığı keten�nmeydana get�rd�ğ� parçalanmadan doğan kırmızı b�r ç�zg�bulunmasına rağmen onu tanımak �sted�. Bütün hal�nden, kaba b�rhayat �ç�nde k�rlen�p p�slend�ğ� bell� olan, �ncel�ks�z, kaba del�kanlıyıtanımaya, ona ulaşmaya teşv�k eden �çgüdüler�, t�z sesler�ylevarlığının �ç�nde t�treş�mler yarattı. Kend�s� �se tem�zd�, bu tem�zl�k�syan ed�yordu; ama kadındı, üstel�k kadınlık paradoksunu daha yen�yen� öğrenmeye başlıyordu. — Ded�ğ�m g�b�, ne d�yordum, ben?

B�rden durdu ve kend� hal�ne neşeyle güldü. Del�kanlı:

— D�yordun k�, bu Sw�nburne büyük b�r şa�r olamamış, çünkü �şteburada kalmıştınız, M�ss, d�ye konuşurken, kızın kahkahasıylab�rl�kte, an�den, omurgasının �ç�nde b�rtakım aç, tatlı, m�n�k t�trey�şleraşağı yukarı �n�p çıkıyormuş g�b� geld� ona. Genç adam, gümüş g�b�kahkahası var, d�ye düşündü kend� kend�ne, çın çın öten gümüşçanlar g�b�; o anda, b�r an �ç�n, uzak b�r ülkeye götürüldü; buradapembe k�raz ç�çekler� altında b�r s�gara yakmış, göğe baş verenpagodanın, saz sandaletl� rah�pler�n Allah'a çağıran çanlarınıd�nl�yordu.

Kız:

— Evet, teşekkür eder�m, ded�. Sw�nburne başarılı olamamıştır,çünkü her şey b�r yana, o, kabadır. Ş��rler�nden b�rçoğununokunmaması gerek�r. Gerçekten büyük şa�rler�n her d�zes�, güzelgerçeklerle doludur ve �nsanlığın yüce, as�l olan taraflarına değ�n�r.Onların h�çb�r d�zes� atılamaz; bu, dünyayı fak�rleşt�rmek olur.Del�kanlı aceleyle:

— Halbuk�, bana çok hoş geld�, ded�. Şu okuduğum ufak ş��r...Onun böyle b�r alçak olduğunu h�ç b�lm�yordum. Bu d�ğer k�taplarındada bell�d�r.

Kız, ses�nde c�dd�yetten gelen sert ve em�r veren b�r eda �le:

— Okuduğunuz k�tapta, atılacak b�r sürü d�zes� vardır, ded�.

Page 13: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Del�kanlı:

— Herhalde görmem�ş�m onları. Ben�m okuduğum, o gerçekgüzellerdend�. Baştan aşağı aydınlıktı, ay g�b� parlıyordu, güneş g�b�ta �ç�me �şled� ışığı, �ç�m� aydınlattı. Bana böyle geld� �şte, herhaldebu ş��r dalgasından pek çakmıyorum ben, M�ss.

Hata �şlem�ş b�r çocuk g�b� sustu. Mahcup olmuştu, söz söylemeyeters�zl�ğ�n�n acı acı farkındaydı. Okuduğu şeyde, hayatınbüyüklüğünü ve sıcaklığını duymuştu, ama konuşması yeters�zd�.Duyduğunu �fade edem�yordu, kend�n�, karanlık b�r gecede, b�lmed�ğ�b�r gem�de, alışık olmadığı tayfa halatlarının arasında el yordamıyladönen b�r gem�c�ye benzett�. Öyle olsun d�ye karar verd�, bu yen�dünyaya alışmak, ona kalmış b�r şeyd�. İsted�ğ� zaman yöntem�n�öğrenemed�ğ� h�çb�r şey görmem�şt� daha; �şte ş�md�, �ç�ndek�ler�kızın anlayacağı g�b� anlatmayı öğrenmek �stemes� �ç�n de uygunzamandı. 'Kız', onun ufku üzer�nde g�tt�kçe büyüyüp, �r�leş�yordu. —Longfellow'a gel�nce, ded� kız.

— Evet, okudum onu, d�ye atıldı genç adam, ona kend�s�n�nbütün bütün b�r ahmak olmadığını anlatmak arzusuyla ve sank�göster�ş yapması, k�taplar hakkındak� m�n�c�k b�lg�s�n� el�nden geld�ğ�kadar ortaya dökmes� �ç�n b�r�s� dürtmüş g�b� sözü kest�.

— The Psalm of L�fe'�, 'Excels�or'u, sonra... Gal�ba heps� bukadar.

Kız onaylar g�b� başını salladı ve gülümsed�, o da bugülümsemede b�r hoşgörü, acırcasına b�r hoşgörü bulunduğunuh�ssett�. Böyle göster�ş yapmaya kalkışmakla aptallık etm�şt�. ŞuLongfellow den�len her�f�n herhalde daha sayısız ş��r k�taplarıolmalıydı.

— Lafınıza bu şek�lde burnumu soktuğum �ç�n affed�n, M�ss.Sorunun aslı şu k�, gal�ba ben bu g�b� şeyler hakkında h�çb�r şeyb�lm�yorum. Ben�m sınıfıma göre değ�l bunlar. Ama ben�m sınıfımasokacağım onları. Bu sözlerde adeta b�r tehd�t havası vardı. Ses�kararlı, gözler� alev alevd�, yüz hatları ger�lm�şt�. Kıza, sank�

Page 14: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

del�kanlının çenes�n�n köşes� değ�şm�ş g�b� geld�; çenes�n�n çıkıntısı,h�ç de hoş olmayan, saldırıcı b�r şek�l almıştı. Aynı anda da, eng�n b�rmertl�k dalgası sank� del�kanlıdan taşıp, ona çarpar g�b� oldu. B�rkahkahayla:

— Sınıfınıza sokacağınızı sanırım, d�ye b�t�rd� sözünü, kız. Çokkuvvetl�s�n�z. üzer�nden z�nde b�r güç ve sağlık akan bakışları,güneşten bronzlaşmış, hemen hemen b�r boğanınk� kadar kalın vesert olan adalel� boyuna takıldı. Del�kanlı orada, öyle mahcub�yettenkızarmış, kend� hal�nde oturmasına rağmen, b�r şey�n y�ne kend�s�n�ona doğru çekt�ğ�n� h�ssett�. Kafasına hücum eden edebe aykırı b�rdüşünceyle afalladı. Öyle geld� k�, sank� �k� el�n� bu boynuna koysa,ondak� bütün kuvvet kend�s�ne akacak. Bu düşünce onu sersemlett�.Bu, ona, sank� yaradılışında var olan b�r ahlak bozukluğunun açık-lanışı g�b� geld�, üstel�k kuvvet, onun �ç�n �ğrenç, kaba b�r şeyd�.Adalel� vücutlar hakkında �deal� öteden ber� kırılır dökülür b�r �ncel�koluşturmuştu. Bu düşünce, kafasını y�ne de bırakmadı. Eller�n� bugüneşte yanmış boyuna koymayı arzulayab�lm�ş olması onu dehşetedüşürmüştü.

Kend�s� yeter�nce gürbüz değ�ld�, vücudunun, kafasının kuvvete�ht�yacı vardı. Ama o, bunu b�lm�yordu. B�ld�ğe tek şey, ş�md�ye kadarh�çb�r erkeğ�n, kend�s�n�, korkunç konuşmasıyla zaman zamansarsan, bu erkek kadar etk�leyemem�ş olduğuydu.

Del�kanlı:

— Evet, ded�, h�çb�r hastalığım yok. İş zora geld� m�, hurda dem�r�b�le hazmeder�m. Ama şu anda hazımsızlığım var. Şuanlattıklarınızın çoğunu hazmedem�yorum. Yan�, öyle alışmamışım.K�tapları, ş��rler� sever�m ben, hem ne zaman vak�t bulduysamokudum, doğal olarak h�çb�r zaman kafamı onlar üzer�nde s�z�n g�b�çalıştırmadım. Onlardan bahsedemey�ş�-m�n sebeb� de bu zaten.Tıpkı, yabancı b�r den�zde akıntıya kapılmış, el�nde har�ta, pergelbulunmayan b�r den�zc� g�b�y�m, �şte ş�md� gerekl� eşyalarımı almak�st�yorum. Belk� ben�, s�z düzelt�rs�n�z. Bütün bu anlattıklarınızı nasılöğrend�n�z s�z? Kız:

Page 15: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Okula g�derek ve çalışarak, d�ye yanıtladı.

— Çocukken okula g�tm�şt�m ben, d�ye öbürü �t�raza yeltend�.

— Evet; ama ben l�se, kursları ve ün�vers�te demek �sted�m.

Genç adam �çten b�r şaşkınlıkla sordu:

— S�z ün�vers�teye g�tt�n�z m�?

O anda kızın kend�s�nden m�lyonlarca m�l uzaklaştığınıh�ssetm�şt�.

— Bazı özel İng�l�zce kurslarına devam ed�yorum.

Genç, İng�l�zce'n�n de ne demek olduğunu b�lm�yordu, amaaklından onu da cehalet hanes�ne kayded�p geçt�. — ün�vers�teyeg�tmek �ç�n ne kadar çalışmam lazım? d�ye sordu.

Kız, onun öğrenme arzusunu destekleyerek:

— Bu, s�z�n ş�md�ye kadar görmüş olduğunuza eğ�t�me bağlı,ded�.

— L�seye g�tmed�n�z m�? G�tmem�şs�n�zd�r tab�. Ortaokul b�t�rd�n�zm� pek�? Genç adam:

— B�t�rmeme �k� yıl kala bıraktım, d�ye yanıt verd�. Ama okuldada�ma şerefl� b�r yer�m vardı. Y�ne böbürlend�ğ� �ç�n, kend� kend�nekızdı, hırsından sandalyen�n kollarını öyle b�r sıktı k�, bütünparmaklarının uçları sızladı. Kızgınlıktan çıldırdığı sırada odaya b�rkadının g�rd�ğ�n� fark ett�. Kızın sandalyes�nden kalkıp, yen� gelenedoğru sekerek g�tt�ğ�n� gördü. Kızla yen� gelen bayan öpüştüler vekollarını b�rb�rler�n�n beller�ne dolayarak ona doğru �lerled�ler. Annes�bu olmalı, d�ye düşündü. Sarışın, uzun boylu, alımlı ve güzel b�rkadındı. Elb�ses� de tam böyle b�r evde bulmayı umduğu c�nstend�.Gözler� bu elb�sen�n zar�f ç�zg�ler�yle mest oldu. Kadın ve elb�ses�ona, sahnede gördüğü kadınları hatırlattı. Sonra, Londra t�yatrolarınag�ren böyle muhteşem hanımlar ve elb�seler gördüğünü, kapıda

Page 16: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

durmuş onları seyrederken, pol�sler�n kend�s�n�, kapının dışına,ç�seleyen yağmura doğru �tt�ğ�n� anımsadı. Ardından, z�hn� b�rsıçrayışta, Yokoha-ma'dak� Grand Hotel'e atladı, burada da, kaldırımkenarlarında böyle göster�şl� hanımlar görmüştü. Sonra Yokohamakent� ve l�manı, b�nlerce res�m, gözler�n�n önünde yanıp sönmeyebaşladı. Çabucak bu anıları bırakıp oraya döndü. Tanıştırılmak �ç�nayağa kalkması gerekt�ğ�n� b�l�yordu; büyük b�r acı duyuyormuş g�b�sıkılarak doğruldu ve d�zler� çıkmış, çuval g�b� pantolonu, gülünç b�rşek�lde sarkan kolları, kend�s�n� bekleyen büyük sınavın sıkıntısındanger�lm�ş yüzüyle orada d�k�ld�.

IIBöyle zeng�n ve düzenl� evlerde nasıl davranacağını b�lem�yordu.

Bu yüzden de kabuslarıyla b�rl�kte yemek odasına geçt�. Yemekodasına geçerken duruşlar, sendeley�şler; s�lk�n�p, �ler� atılışlararasında karmaşa yaşıyor, hareket etmes� bazen olanaksızlaşıyordu.Sonunda başardı ve kızın hemen yanına oturdu. Çatal ve bıçakd�z�ler� gözler�n� korkuttu. Bunlar b�l�nmeyen tehl�kelere �şareted�yordu, kısa b�r süre büyülenm�ş g�b� baktı; bunların gözkamaştırıcı görünüşler� beyn�nde desen hal�n� aldı, bu desenüzer�nde yarım güverte şekl� oluştu ve hayaller b�rb�r�n� kovalamayabaşladı. Bu hayallerde o ve arkadaşları kınlarından çıkardıklarıkılıçlarla kes�p, parmaklarıyla tutarak, tuzlanmış sığır et� y�yorlar,alüm�nyum tabaklar �ç�ndek� bezelye çorbalarına dövme dem�rdenyapılmış kaşıklarını daldırıyorlardı. Burun del�kler� sığır et�n�n kes�fkokusunu duyarken, kulaklarında da kereste gıcırtıları ve bölmeler�nçıkardığı �n�lt�l� sesler yankılanıyor, yemek y�yenler�n gürültülükonuşmaları boşlukta yankılar yapıyordu. Onların yemek y�y�şler�nebakıp b�rer domuz g�b� yed�kler�ne karar verd�. Burada d�kkatl� olmasılazımdı. Fazla ses çıkarmamalıydı. Bunu kafasından b�r an olsunçıkarmayacaktı.

Yemek odasındak� masaya göz gezd�rd�. Tam karşısında Arthur,onun yanında kardeş� Norman oturuyordu. Bu �k� erkeğ�n kızın

Page 17: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kardeşler� olduklarını anımsadı ve kalb� onlara karşı sıcak duygularladoldu. Bu a�len�n b�reyler� nasıl da sev�yorlardı b�rb�rler�n�! O anaklından kızın kardeşler�n� karşılama öpücüğü geçt�. Ana kızın kollanb�rb�r�n�n bel�ne sarılı, kend�s�ne doğru gel�şler� b�r anlık b�r hayalhal�nde yanıp sö-nüverd�. Kend� dünyasında anneler, babalarlaçocuklar arasında böyle sevg� göster�ler�ne yer yoktu. Bu, ancakyukarıdak� dünyada ulaşılab�len b�r yücelm�şl�k göster�s�yd�. Bu, odünyada ş�md�ye kadar, kısa b�r anda göreb�ld�ğ� şeyler�n engüzel�yd�. Bunu takd�r ederken, son derece duygulanmıştı; kalb� buh�s ortaklığıyla er�y�p yumuşuyordu sank�. Bütün hayatında sevg�yesusamıştı. Benl�ğ� sevg�n�n özlem�n� çekm�şt�. Bu var olmanın organ�kb�r �steğ�yd�. Ama o y�ne de bunsuz yapab�lm�ş ve kend�n� bu yoldapek�şt�rm�şt�. Sevg�ye �ht�yacı bulunduğundan haber� olmamıştı.Ş�md� de haber� yoktu.

Ona göre sevg� sadece faal�yet hal�ndeyd�, yapab�lmek,dokunab�lmek ve h�ssedeb�lmekt�. Genç adam, Mr. Morse'un buyemekte bulunmayışından memnundu. Zaten kızla, kızın annes�yleve kardeş� Norman �le tanışması yeter�nce zor olmuştu. Arthur'u �sedaha önceden az da olsa tanıyordu. B�r de baba �le de tanışmak onaçok ağır gelecekt�; buna em�nd�. Sank� hayatında böyles�ne çabagöstermem�ş g�b� geld� ona. En büyük güçlükler b�le bunun yanındaçocuk oyuncağı g�b� kalırdı. Alnı boncuk boncuk terlem�ş, gömleğ�alışık olmadığı bu kadar çok şey� b�rdenb�re yapmak �ç�n harcadığıçaba yüzünden çıkan terle ıslanmıştı. Ş�md�ye kadar h�ç yemed�ğ� b�rşek�lde yemek yemes�, gar�p b�rtakım aletler kullanması, çevres�neg�zl�ce bakarak her yen� şey� nasıl becereceğ�n� öğrenmes�, anlayışıüzer�ne b�r sel g�b� akmakta olan etk�ler� alması ve onları z�hn�ndeaçıklayıp, sıraya koyması gerek�yordu. Kıza karşı duyduğu vekend�s�n� boğucu, sancılı b�r huzursuzluk şekl�nde rahatsız edenözlem�n farkında olmak; kızın yürüdüğü bu hayat katındak� yürüyüşeadım uydurmak arzusunun dürtüşünü duymak ve z�hn�n�, ona nasılulaşacağına da�r düşünce ve bel�rs�z planlar �ç�nde h�ç durmadandolaştırmak... Ayrıca, sırf hang� çatalın, hang� bıçağın ne vak�tkullanılacağını kest�reb�lmek amacıyla g�zl�den g�zl�ye attığı bakışla,karşısında oturan Nor-man'a veya başka b�r�s�ne ulaştığında, onunözell�kler�n� z�hn� hemen yakalıyor ve bu özell�kler� değerlend�rmeye,

Page 18: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

bunların ne olduğunu hep kızla kıyaslayarak sezmeye çabalıyordu.Konuşması, kend�ne söylenen, ortada dolaşan konuşmalarıduyması, devamlı olarak gem vurmak zorunda bulunduğu düzens�zkonuşmaya eğ�k d�l�ne rağmen gerekt�ğ� zaman cevap vermes� delazımdı. Bunca sıkıntısına rağmen kafasındak� karışıklıkları arttıranb�r de uşak vardı; ortaya halled�lmes� lazım gelen b�rtakım b�lmeceler,kel�me oyunları çıkaran ve uğursuz b�r sfenks g�b�, devamlı tehl�kehal�nde sess�z sedasız omzunun üzer�nde bel�ren uşak. Sofrada, eltaslarının ne �şe yaradığını düşünerek, bütün yemek boyuncahuzursuz oldu.

Hayata da�r düşünceler�n� der�nden etk�leyen, sarsan, aynızamanda da en üstünde yer alan bu k�ş�lere nasıl davranmasıgerekt�ğ� sorununu nasıl aşacaktı? Durmadan, end�şe �ç�nde busorunu çözmeye çalıştı. Kend�n� olduğundan başka türlü göstermes�,rol yapması şekl�nde korkunç f�k�rler gel�yordu aklına; bunlardandaha da korkunç olan ve onu gülünç duruma düşüreceğ�n� b�ld�ğ�daha korkunç f�k�rler de gel�yordu. Davranışı hakkında b�r kararavarmaya çalıştığı yemeğ�n b�r�nc� kısmında çok sess�z durmuştu. Busess�zl�ğ� �le b�r gün önce eve akşam yemeğ�ne vahş� b�r adamget�receğ�n�, korkmalarına sebep bulunmadığını, z�ra onun çok �lg�çek�c� b�r vahş� olduğunu görecekler�n� b�ld�ren Arthur'un, sözler�n�yalancı çıkardığını b�lm�yordu. Mart�n Eden, bunu kend�l�ğ�ndenb�lemezd�, şu sırada onun ağabey�n�n, bu ağabey�, tatsız b�rkavgadan o kurtardığı halde, kend�s�ne �hanet etm�ş olab�leceğ�n� aklıalamazdı. Onun �ç�n de o, masaya oturmuş, hem kend�n�, çevres�ndeolanların büyüsüne kaptırmış, hem de büyük b�r sıkıntı �ç�nde kend�uygunsuzluğunu düşünüyordu. İlk kez yemek yemen�n sadece faydaamacıyla yer�ne get�r�len b�r �ş olmadığını anladı. Ne yed�ğ�n�nfarkında değ�ld�. Sadece yemekt� �şte. Yemek yemen�n estet�k b�rfonks�yon olduğu bu masaya oturmuş, güzell�ğe olan aşkınıdoyuruyordu o. Bu masada b�r şeyler yemek aynı zamanda z�hn� b�rçalışmaydı. Düşünceler� harekete gelm�şt�. Kend�s�ne h�çb�r şeyanlatmayan, ayrıca k�taplarda gördüğü ve kafalarının çapı yeter�kadar gen�ş olmadığı �ç�n kend� tanıdığı erkekler ve kadınlar arasındah�çb�r�n�n söyleyemeyeceğ� kel�meler�n konuşulduğunu duydu. Bukel�meler�n, bu har�ka a�le b�reyler�n�n dudaklarından gel�ş�güzel

Page 19: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kel�melerm�ş g�b� döküldüğünü gördükçe, zevkten ürper�yordu.K�taplardak� güzell�kler ve üstün kuvvetler gerçekleş�yordu �şte. O,�nsanın kend� hayaller�n�n, fantez�n�n çatlakları arasından dışarısızarak gerçekleşt�ğ�n� gördüğü nad�r, mutlu anlardan b�r�n�yaşıyordu. Ş�md�ye değ�n h�ç böyle yüksek, lüks, ar�stokrat b�r hayatgörmem�şt�; onun �ç�n de d�nleyerek, �zleyerek, zevk alarak, kıza,"evet, m�ss," veya "hayır, m�ss", annes�ne de "evet, madam" veya"hayır, madam" d�ye tek hecel� kapalı kel�melerle cevap vererek,kend�n� ger� planda tutuyordu. B�r den�zc� alışkanlığı �le d�l�n�n ucunagelen, "Evet efend�m" ve "Hayır efend�m" ler�, onun kardeşler�ne desöylememek �ç�n kend�n� zorladı. Bunun uygun olmayacağını vekend� bakımından b�r aşağılığın kabulü demek olacağını h�ssett�, bu�se, eğer kızı tavlayacaksa, h�çb�r zaman fayda vermezd�, üstel�kgururu da böyle emred�yordu ona. B�r ara �ç�nden, kend� kend�ne,"Tanrı hakkı �ç�n!" d�ye bağırdı. "Ben de onlar kadar �y�y�m �şte; gerç�onlar ben�m b�lmed�ğ�m b�r sürü şey b�l�yorlar ama ben deöğreneb�l�r�m bunların b�rkaçını!" Bunun hemen arkasından, kız veyaannes� ona, "Mr Eden," d�ye h�tap ed�nce, saldırıcı gururunu unuttu,�ç�n� b�r sıcaklık, b�r haz kapladı. O, meden� b�r adamdı, yan�,k�taplarda okuduğu �nsanlarla omuz omuza yemek y�yen b�r adamdı.Kend�s� de bu k�tapların �ç�ne g�rm�ş, c�lt c�lt k�tap sayfaları �ç�nde b�rserüven yaşıyordu.

Arthur'un "hayvan" bet�mlemes�n� yalancı çıkarmış, yaban� b�rvahş�den çok kuzucuk g�b� görünmüştü; ancak z�hn�n� b�r hareketyolu bulmak �ç�n �şkencelere sokmaktan kurtulamıyordu. Gerçekteh�ç de b�r kuzucuk değ�ld�. Böyle �k�nc� adam g�b� ger� planda kalmak,yaradılışındak� son derece kesk�n üstünlük vasfına da aslauymuyordu. Yalnız zorunlu durumlarda konuşuyor, b�rçok d�ldenkel�meler� �ç�ne alan sözcük dağarcığında uygun olduklarını b�ld�ğ�,fakat telaffuz edemeyeceğ�nden korktuğu kel�meler üzer�nde kend�kend�ne tartışıp anlaşılmayacaklarını veya ç�ğ ya da kabadüşecekler�n� b�ld�ğ� kel�meler� b�r kenara atmaktan �ler� gelenduraksamalar ve takılmalar anımsandığında, masaya geld�ğ�zamank� yürüyüşüne benz�yordu. Ama o, bütün bu süre �ç�nde kel�meseç�m�nde gösterd�ğ� d�kkat�n, �ç�ndek�ler� �fade etmes�ne engel olup,kend�s�n� bön b�r duruma soktuğunu da b�lerek, bunun ıstırabını çekt�,

Page 20: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

d�ğer yandan hürr�yet aşkı da, tıpkı boynunun, b�r yakanın kolalız�nc�r�ne �syan ed�ş� g�b� bu sınırlamalara �syan ed�yordu. Ayrıca,buna daha fazla devam edemeyeceğ�ne de �y�ce aklı yatmıştı. O,yaradılıştan kuvvetl� b�r düşünüş ve hassas�yete sah�pt� ve yaratıcıruhu, onu sıkıştırarak, sabırsızlanıp duruyordu.

Del�kanlı, �fade kazanmak, b�r b�ç�m alab�lmek �ç�n kend�n�,nerede olduğunu unuttu; esk� esk� kel�meler dudakları arasındankayıp kurtuldu.

B�r ara, omzunun d�b�nde sözünü kes�p, canını sıkan uşaklarınkend�s�ne get�rd�kler� b�r şey� reddederek, kısa ve kuvvetl� b�r şek�lde:"Poh!" ded�.

O anda masadak�ler�n s�n�rler� ger�ld�, hayvanlar g�b� kulaklarınıkabartmış bekl�yorlardı, uşağın yüzünde kend�n� beğenm�şçes�ne b�rmemnun�yet �fades� bel�rd�, Mart�n Eden �se, mahcub�yetten yer�nd�b�ne geçm�şt�; ancak kend�n� çabuk topladı.

— Bu, Kanada d�l�nde "tamam" demekt�r, d�ye açıkladı. B�rdenağzımdan kaçtı. P.a.u. d�ye yazılır.

Kızın düşüncel� ve meraklı gözler�n�n, eller�ne takıldığını fark ett�.Keyf� açıklamada bulunmaya elver�şl� olduğundan,

— Şu Pas�f�k posta vapurlarından b�r�yle gelm�şt�m de, ded�.Rötar yapmıştı vapur, b�z de bu yüzden Puget Sound l�manındazenc�ler g�b� çalışmak zorunda kaldık, yük �st�f ett�k, mallar çeş�tl�yd�,bunun ne demek olduğunu b�r b�lsen�z, �şte, der�ler böyle yüzüldü.

Buna karşılık kız:

— Oh, bunu sormak �stemed�m, d�ye açıkladı. Eller�n�zbeden�n�ze oranla çok küçük görünüyor da. Mart�n Eden'�nyanaklarını ateş bastı. Bunu da, b�r başka kusurunun ortaya çıkarılışıolarak kabul etm�şt�. Önemsemezm�ş g�b�:

Page 21: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Evet, ded�, fazla zora gelemeyecek kadar küçüktür eller�m.Kollarım ve omuzlarımla b�r katır g�b� vurab�l�r�m. Çok kuvvetl�d�ronlar, adamın çenes�ne yapıştırdım mı, çeneyle b�rl�kte eller�m deez�l�yor. Söyled�ğ� şeyden ötürü kend� de memnun olmamıştı. Kend�n�çok aşağılık buluyordu. D�l�n� tutamamış, h�ç de hoş olmayanşeylerden söz etm�şt�.

Kız, her ne kadar onun huzursuzluğunun sebeb�n� b�lm�yor �d�ysede, huzursuz olduğunun farkındaydı ve anlayışlılık göstererek:

— Arthur'u tanımadığınız halde yardım etmekle cesaretgösterm�şs�n�z, ded�. Buna karşılık, Mart�n Eden, kızın bu hareket�n�anlamış ve b�r sıcak dalga hal�nde �ç�nden taşıp gururunu yenenm�nnettarlıkla, d�l�n�n derbederl�ğ�n� unutmuştu.

— B�r şey değ�ld� canım, ded�. Hang� her�f olsa yapardı bunubaşkası �q�n. O sokak çapkınları sürüsü de bela arıyordu, hemArthur'un da onların keyf�ne dokunduğu b�le yoktu. Sonra kalkıpArthur'un üstüne yürüdüler, ben de onların üstüne yürüdüm, b�rkaçtanes�ne yerleşt�rd�m. İşte eller�m�n der�s�n�n b�r kısmı, serser�lerdenb�rkaçının d�şler�yle b�rl�kte orda g�tt�. Ne olursa olsun, yapıştırırımben. Gördüm mü böyle... Tam kend� ahlak bozukluğunun çukurunadüşmek üzereyken ve tam, onunla aynı havayı teneffüs etm�şolmasının da para etmeyeceğ� b�r anda, ağzı açık, durakladı. ÖyküyüArthur alıp, fer�botta sarhoş serser�lerle başından geçen macerayı,Mart�n Eden'�n nasıl yet�ş�p kend�s�n� kurtardığını y�rm�nc� kezanlatırken, o, b�r başına, kend�n� nasıl da gülünç duruma soktuğunudüşünüp bu k�ş�lere karşı nasıl davranması gerekt�ğ� sorunu üzer�ndedaha büyük b�r az�mle çalıştırdı kafasını. Şu ana kadar h�ç debaşaramamıştı bu �ş�. O, onların kab�les�nden değ�ld� ve onların d�l�n�konu-şamıyordu; sorunu kend� kend�ne �şte böyle koydu. Onlarınc�ns�nden olmak �ç�n sahtekarlık yapamazdı, maskes� düşerd� sonra,üstel�k maske takınmak onun yaradılışına çok uzaktı. Onun �çdünyasında yapmacığa, h�leye yer yoktu. Me olursa olsun, ne �se oolmalıydı. Henüz onlar g�b� konuşamıyordu, ama y�ne de, zamanlakonuşacaktı. Buna karar verd�. Ama bu arada da konuşması lazımdıve bu konuşma, kend� usulünce, doğal ses tonu b�raz daha aşağı

Page 22: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

perdeden ve onları fazla sarsmayacak b�r şek�lde olmalıydı. Ayrıca,kend�ne tanıdık gelmeyen h�çb�r şeye, hatta susarak kabul eder g�b�görünmek suret�yle b�le b�ld�ğ�n� �dd�aya kalkışmayacaktı. Bu kararınıuygulamak amacıyla, kızın erkek kardeşler� ün�vers�te �şler�ndenkonuşurlarken, b�rçok defalar "tr�g" kel�mes�n� kullanınca, Mart�nEden sordu:

— Tr�g ned�r? Norman:

— Tr�gonometr�, ded�, mat'ın yüksek b�r şekl�.

Bunun üzer�ne, Norman'ı güldüren �k�nc� soru geld�:

— Pek� mat ne oluyor?

— Matemat�k, ar�tmet�k.

Mart�n Eden başını salladı. Sınırsızlığı bell� olan b�lg� s�ls�les�ndenpırıltı hal�nde b�r kaçamak görüntü yakalamıştı. Gördüğü şey; elletutulur b�r hal aldı. Olağanüstü hayal gücü, soyut olan şeylere somutb�r b�ç�m ver�yordu. Bu gençler�n anlattıkları tr�gonometr�, matemat�kve bütün b�lg� alanı beyn�ndek� s�mya laboratuarında hep b�rergörüntü hal�ne döndü. Gördüğü sanrılar geç�d�, ya bell� bel�rs�z b�rparlaklığa bürünmüş, ya da ışıklı parıltılarla çakan yeş�l yapraklar,ormanlardak� açıklıklar s�ls�les�yd�. uzaklarda ayrıntılar, erguvan reng�b�r peçe hal�ndek� s�s altında bell� bel�rs�z görünüyordu ama bu s�s�nardında meçhuller�n göz alıcılığı, masalların aldatıcılığı bulunduğunub�l�yordu. Bu, ona b�r şarap g�b� geld�. Burada macera vardı, kafayla,elle yapılacak b�r şey fethed�lecek b�r dünya vardı ve o andabelleğ�n�n der�nl�kler�nden, fethetmek, onu, bu yanında oturan leylakg�b� soluk ruhu kazanmak düşünces�, yukarıya doğru hücum ett�.

Bu pırıltılı hayal�, akşamdan ber� yaban� adamını konuşturmayaçalışan Arthur, paramparça ed�p dağıttı. Mart�n Eden, verd�ğ� karanhatırladı. İlk defa olduğu g�b� davrandı; başlangıçta b�l�nçl� ve b�le b�leyaptı bunu, ama çok geçmeden, hayatı, kend�s�n� d�nleyenler�n gözüönünde, kend� b�ld�ğ� şekl�yle yaratmanın, bel�rtmen�n sev�nc� �ç�ndekaybett� kend�n�. Vakt�yle 'Balycon' adlı b�r kaçakçı yelkenl�s�nde

Page 23: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

tayfalık ett�ğ� sırada, yelkenl�, gümrük muhafaza motoru tarafındanbağlanmıştı. O zaman, gözler�n� dört açmıştı, ş�md� de gördükler�n�anlatab�l�rd�. Çırpıntılı den�z�, adamları ve gem�ler� onların gözler�önünde canlandırdı. Onlar da, onun gördükler�n� onun gözler�ylegörene kadar, hayal gücünü aktardı. B�r sanatçı fırçasınındokunuşuyla renk ve ışık �ç�nde alev alev yanan hayat tablolarıç�zerek, eng�n ayrıntılar yığını �ç�nden, �nsana �şleyen öyle anlarıgeçt� k�, d�nley�c�ler de onunla b�rl�kte, o kaba konuşmaların, kabaheyecanın, kaba kuvvet�n akıntısına kapılıp sürüklend�ler. H�kayeed�ş tarzının canlılığı �le konuşurken kullandığı dey�mlerle, onlarızaman zaman sarstı, ama her sefer�nde, vahşet�n, korkunun hemenpeş�nden güzell�ğ� get�rd�, traj�k olayları da�ma, den�zc�ler�n ters,değ�ş�k düşünüşler�n�, tuhaflıklarını yorumlayarak, m�zahla açıkladı.

Konuştuğu sürece kız, ona ürkmüş gözlerle baktı durdu. Mart�nEden'�n �ç�ndek� ateş onu da ısıtmıştı. Kız, yoksa bütün ömrümceüşümüş müyüm ben, d�ye kend� kend�ne hayret ett�. İç�nden b�rvolkan g�b� kuvvet, gürbüzlük, sıhhat fışkıran, alev alev yanan buerkeğe yaslanmak �sted�. Zorlu b�r yaslanma �steğ� duydu ve çabagöstererek buna karşı koydu. Sonra da başka b�r karşıt kuvvet�n onuerkekten öteye çekt�ğ�n� h�ssett�. Hayatın gerçek k�r�n� et�n ta �ç�nedokuyan zahmet�n, güçlükler�n ç�rk�nleşt�rd�ğ� bu parça parça olmuşellerden, yakanın meydana get�rd�ğ� o kırmızı �zden ve o fırlakadalelerden nefret etm�şt�. Mart�n Eden'�n yontulmamış hal�, onukorkutmuştu; konuşmasındak� her kabalık, kulaklarına, hayatının herkaba safhası da ruhuna b�r hakaret g�b� gelm�şt�. Sonra yen�den,kend�s�n� hep ona doğru çeken kuvvet� h�ssett� ve sonunda kend�üzer�nde bu kadar büyük etk� yaratab�lmek �ç�n, onun uğursuz b�r�nsan olması gerekt�ğ�n� düşündü. Kafasında kuvvetle yer etm�şbulunan her şey sallanmaya başlamıştı. Mart�n Eden'�n öyküler� vemaceraları, bütün gelenekler� tepel�yordu. Onun sak�n sak�n anlattığıkorkunç tehl�keler, onun �stekl� gülüşü önünde hayat, artık c�dd�çabalar, sınırlamalar gerekt�ren b�r �ş olmaktan çıkarak, oynanıp,zevk alınacak, önemsenmeden, altüst ed�lerek, kayıtsızca b�r kenarafırlatılacak b�r oyuncak hal�n� almıştı. İç�nde b�r haykırış, "Öyleyse,oyna!" d�ye çın çınladı. "Eğer böyle �st�yorsan, yaslan ona ve eller�n�onun boynuna koy!" Bu düşünces�n�n pervasızlığına, �ç�nden

Page 24: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

haykırmak geld� ve boş yere kend� tem�zl�ğ� �le kültürüne b�r pahab�çmeye, olamadığı şeylere karşı, kend�n� koyarak b�r dengekurmaya çalıştı. Çevres�ne göz gezd�rd� ve herkes�n d�kkat�n�,kend�nden geçm�ş-çes�ne ona verd�ğ�n� gördü; eğer annes�n�ngözler�ndek� dehşet �fades�n� görmem�ş olsaydı, üm�ts�zl�ğe düşmeküzereyd�, doğru, bu büyülenm�şçes�ne b�r dehşet �fades�yd�, ama y�nede dehşett� ya. Bu adam, uzayan karanlıklarından gelen b�ruğursuzluktu. Annes� bunu anlamıştı, annes� haklıydı. Her zaman,her şeyde olduğu g�b�, bunda da annes�n�n yargısına güvenecekt�.Artık Mart�n Eden'�n ateş� onu ısıtmıyordu ve artık ondan duyduğukorku, �ç�ne �şlem�yordu.

Daha sonra p�yanoda onun �ç�n çaldı ve bu çalışta, Mart�n Eden,onları ayıran çıkmazın aşılmazlığının, bell� bel�rs�z b�r amaç hal�ndek�bel�rt�s�n�n saldırıcılığını h�ssett�. Çaldığı müz�k Mart�n Eden'�nkafasına merhamets�zce �nd�rd�ğ� b�r topuz g�b� geld�, bu topuz, onusersemlet�p yere sermes�ne rağmen, y�ne de tahr�k ett�. Kıza saygıylabaktı. Genç adamın kafasının �ç�ndek� çıkmaz, tıpkı kızın kafasındaolduğu g�b� büyüdü, ama bu çıkmazı geçme hırsı çıkmazınbüyümes�nden daha büyük b�r hızla yüksel�p s�vr�ld�. Ne var k�,ondak� �ncel�kler�n ölçüsü, b�lhassa müz�k çalınırken bütün akşamoturup da b�r den�z çıkıntısını seyretmes�ne engel olacak kadarkarmaşıktı. Çalınan müz�k, d�kkat çekecek kadar hassastı. Bu, tıpkıkuvvetl� b�r �çk� g�b�, �ç�ndek� cesur duyguları ateşl�yordu. Hayalgücünü kavrayıp, onu göktek� bulutlar arasında uçuran b�ruyuşturucu �laç g�b�... Bu �çk�, p�s gerçeğ� uzaklaştırıp, z�hn�negüzell�kler� b�r sel g�b� akıtarak, aşkın bağlarını çözdü ve topuklarınakanatlar ekled�. Kızın çaldığı müz�kten b�r şey anlamı-yordu. Bu,danslardak� p�yano tıngırtılarından veya ş�md�ye kadar bağıranbando mızıkalardan başka türlüydü. Ancak k�taplarda bu çeş�tmüz�kten söz ed�ld�ğ�ne rastlamıştı; başlangıçta, bel�rl�, bas�t r�t�mler�noynak bölümler�n� bekleyerek onun çalışına, daha çok �manadayanan b�r anlayışla anlam vermeye çalıştı; ama bu bölümler fazladevam etmey�nce şaşaladı. Tam bu bölümlerdek� canlılığı yakaladığı,hayal�n� göklere açılmaya hazırladığı sırada, bunlar, onun �ç�n h�çb�ranlam taşımayan, tırmalayıcı, karmakarışık sesler kalabalığı �ç�nde

Page 25: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kaybolup g�d�yor, bu da hayal gücünü harekets�z b�r ağırlık g�b� tekraryere �nd�r�yordu.

B�r ara aklı bunun, arzularını reddetm�ş olmak �ç�n b�le b�leyapıldığı f�kr�ne takıldı. B�r ara kızın ruhundak� çel�şmeler� yakaladıve onun eller�n�n p�yano tuşları üzer�nden gönderd�ğ� haber� sezmeyeçalıştı. Sonra bu düşüncey� değers�z ve olanaksız bularakuzaklaştırıp, kend�n� müz�ğe daha serbestçe verd�. O esk� tatlı halyen�den oluşmaya başladı. Ayakları artık toprağa basmıyordu, et� deb�r ruh olmuştu; gözler�n�n önünde ve gözler�n�n ardında b�r �ht�şamparıldıyordu; sonra önündek� sahne kayboluverd� ve o, kend�s� �ç�nçok sevg�l� olan b�r dünya üzer�nde sallanarak uzaklaştı. Hayal�neüşüşen b�r rüya kalabalığı �ç�nde, b�l�nenlerle b�l�nmeyenler b�rb�r�nekarışmıştı. Güneşle yıkanan ülkeler�n acay�p l�manlarına g�r�p,vahş�ler arasında k�msen�n ş�md�ye kadar görmed�ğ� pazarlaraayakbastı. Baharat kokulu adaların kokusunu tıpkı den�zde geç�rd�ğ�,soluk almayan sıcak gecelerdek� g�b�, ya da sıcak �kl�mler�n uzungündüzler� boyunca ardındak� f�ruze renkl� den�zde palm�yelerle süslümercan adaları gömülüp, önündek� f�ruze renkl� den�zde palm�yelerlesüslü mercan adaları yüksel�rken, güneydoğu rüzgarlarına karşı yolaldığı zamank� g�b�, burun del�kler�nde duydu.

Düşünce kadar büyük b�r hızla gel�p geç�yordu res�mler. B�rden, �r�yapılı b�r ata b�nm�ş, büyülü renklerle çevrelenm�ş renkl� çöl ülkes�n�uçarcasına geç�yor; başka b�r an, sıcak pırıltılar arasından, ÖlümVad�s�n�n beyazlamış b�r mezar ağzına benzeyen der�nl�ğ�nden aşağıbakıyor veya üzer�nde büyük buz adalarının güneş altındapırıldayarak yükseld�ğ�, donmakta olan b�r okyanusta kürekçek�yordu. H�nd�stan cev�zler�n�n, kıyıda mırıltılı seslerle kırılandalgalara doğru uzandığı b�r mercan adasının kumları üzer�neuzanmıştı. Esk�den kalma b�r büyük gem� leş�n�n teknes� mav�alevlerle yanıyor, bu alevler�n ışığında ve aletler�n tıngırtı-sıyla tamtamların gümbürtüsüne uyarak şarkı söyleyen şarkıcıların aşkçığlıkları arasında, yarı çıplak dansözler dans ed�yordu. Bu, şehvetdolu b�r trop�k geces�yd�. Ger� planda, b�r volkan krater�n�n s�luet�yıldızlara doğru yüksel�yordu. Yukarıda soluk b�r h�lal sürüklen�yor,gökte alçalmış olan Haç Burcu pırıl pırıl yanıyordu.

Page 26: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

O b�r çalgıydı; onun b�ld�ğ� hayat, onun b�l�nc�n� oluşturan bütünhayat da bu çalgının teller�yd�; müz�ğ�n akışı �se, bu tellere çarparakonları anılar ve hülyalarla t�treşt�ren b�r rüzgardı. Sadece h�ssetmeklekalmıyordu, o duygu, b�r b�ç�m, renk ve parıltı hal�nde �ç�n� kaplamış,hayal�n�n el attığı her şey�, b�r çeş�t yüce tılsımlı b�r yoldac�s�mlend�r�yordu. Geçm�ş, hal ve gelecek sarmaş dolaş olmuştu; o,gen�ş sıcacık b�r dünya üzer�nde, yüce serüvenler, onun uğrunayapılan as�l �şler arasında evet, onunla b�rl�kte, onu kazanarak,koluyla sarıp, kafasındak� �mparatorlukta, b�r uçuş haf�fl�ğ� �ç�ndetaşıyarak, dalgalanmaya devam ett�. Kız �se omzunun üzer�nden onabaktı ve bütün bunları Mart�n Eden'�n yüzünde görür g�b� oldu. Bu,ses dünyasının öte yanına bakan ve bu dünyanın arkasında hayatınkalp atışlarını, �nsan ruhunun hayaletler�n� gören gözlere sah�p,değ�şm�ş b�r yüzdü.

Bu düşünceler �ç�nde kız ürktü. Yontulmamış, sağa solasallanarak yürüyen, kaba saba adam g�tm�şt�. Eğret� elb�ses�,berelenm�ş eller� ve güneşte yanmış yüzü yer�nde duruyordu; amabütün bunlar b�r hap�shanen�n parmaklıkları g�b�yd� ve kız, bunlarınarasından, b�r büyük ruhun varlığını gördü; o zayıf dudaklarınkonuşma yeters�zl�ğ� yüzünden �fade ed�lemeden, sess�z duran, fakatgeleceğ� gözleyen b�r ruh. Bunu sadece, ş�mşek g�b� çakan b�r an�ç�nde fark ett�, sonra kaba saba adamın ger� geld�ğ�n� gördü vehayal�n�n kend�s�ne oynadığı oyuna güldü. Ama b�r an �ç�n görünen ohayal�n bıraktığı etk� devam ett�. Mart�n Eden �ç�n, yalpa vura vuraçek�l�p g�tme zamanı geld�ğ�nde de, ona Sw�nburne c�ld� �le b�r deBrown�ng c�ld� verd�. İng�l�zce kurslarından b�r�nde Brown�ng'�okuyordu. Ayakta durmuş, mahcub�yetten kıpkırmızı, teşekkürler�n�kekelerken Mart�n Eden'�n o kadar çocukça b�r hal� vardı k�, kızın�ç�nden, analık �çgüdüsünün harekete geç�rd�ğ� b�r acıma dalgasıkaynayıp taştı. Ne kaba saba adam aklına geld�, ne hapsed�lm�şruhu, ne de pek fazla erkekçe bakarak, kend�s�n� hem hoşlandırıp,hem de korkutan adamı hatırladı. O, ş�md� sadece önünde durmuş,el�n� b�r H�nd�stan cev�z� rendes� g�b� törpüleyen nasırlı el�yle tokaetmekte olan b�r çocuk görüyordu ve bu çocuk, heyecandan, heryanı t�treyerek şöyle d�yordu:

Page 27: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Hayatımın en büyük anı. Ben h�ç alışık değ�l�m...

Çares�zl�k �ç�nde çevres�ne bakınarak:

— Böyle �nsanlara, böyle evlere. Bunlar ben�m �ç�n yepyen�,üstel�k hoşuma da g�d�yor. Mart�n Eden, kızın kardeşler�ne �y� gecelerd�lerken, kız da ona:

— umarım tekrar uğrarsınız, ded�.

Mart�n Eden, başına şapkasını geç�rd�, kapıdan karamsarlık�ç�nde çıkıp g�tt�. Arthur sordu:

— Me düşünüyorsun onun hakkında bakalım? Kız cevap verd�:

— Çok �lg� çek�c�, çok da genç. Kaç yaşında?

— Y�rm�, hemen hemen y�rm� b�r. Bu akşam sordum. O kadargenç olacağını tahm�n etm�yordum. Ruth kardeş�n� �y� gecelerd�lemek �ç�n öperken, kafasından, "ben ondan üç yaş büyüğüm" d�yegeç�rd�.

IIIBu ar�stokrat ev�n b�ç�ml� merd�venler�nden sak�n sak�n �nen

Mart�n Eden'�n el� �stem� dışında ceket�n�n ceb�ne g�tt�. Bu yaralardankabuk bağlamış el kahvereng� tonda b�r s�gara kağıdı ve b�r tutamMeks�ka tü-tünüyle çıktı; tütünü hızlıca kağıda sararak s�gara hal�neget�rd�. Sank� aylarca s�gara �çmem�ş g�b� �lk nefes� alab�ld�ğ�nce der�nçek�p, c�ğerler�n�n ta �ç�ne gönderd� ve uzun, devamlı b�r nefeshal�nde tekrar dışarı verd�. B�r huşu ve hayret n�dası hal�nde, yükseksesle, "Hay Allah!" ded�. "Hay Allah!" d�ye tekrarladı. Ardından, "HayAllah!" d�ye mırıldandı. Sonra el�n� yakasına götürüp gömleğ�n�sökerces�ne açtı ve kaba eller�ne ceb�ne tıktı. Soğuktu ve yağmurç�sel�yordu ama o buna karşı tuttu şapkasını çıkardı, kayıtsızlık

Page 28: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

�ç�nde yalpa vura vura bağrını kıl kökler� görününce-ye değ�n açtı.Kend�nden geçm�şt�; hayal kuruyor, az önce üzer�nde der�n etk�lerbırakan sahneler� kafasında yen�den şek�llend�r�yordu.

Sonunda o kadına rastlamıştı, b�r gün gel�p karşılaşacağına da�ruzaktan uzağa b�r umut besled�ğ� kadına. Masada onun yanındaoturmuştu. Onun el�n� el�nde h�ssetm�ş, gözler�n�n �ç�ne baktığındagüzel b�r ruhun hayal�n� görmüştü. Bu ruhun pırıldadığı gözlerle, buruha b�r �fade, b�r b�ç�m kazandıran et, bu ruhun kend�s� kadargüzeld�. Onun beden�n� b�r et yığını olarak düşünmem�şt�, bu, onun�ç�n yepyen� anlatılmaz b�r şeyd�. Tanıdığı kadınları hep böyle, etyığını olarak düşünmüştü ş�md�ye değ�n. Onun et� �se b�r başkatürlüydü. Onun beden�n� eks�kl�klere, hastalıklara hedef olmaya es�rb�r beden olarak düşünmem�şt�. Onun beden� ruhunun kıyafet�olmaktan daha da fazla b�r şeyd�. Bu, onun ruhunun b�r görünüşü,ondak� tanrısal cevher�n saf, cana yakın b�llurlaşmasıydı. Tanrısallıkhakkındak� bu f�kr� onu ürküttü; onu sarsarak, rüya alem�nden alıp,ayık düşünceler alem�ne get�rd�. Ş�md�ye kadar tanrısal olana da�rh�çb�r �pucu, h�çb�r bel�rt� ona ulaşamamıştı. Tanrı'ya h�çb�r zaman�nanmamıştı. Ruhan� önderlerle ve onların, ruhların ölümsüzlüğüf�k�rler�yle tatlı tatlı eğlen�p, da�ma d�ns�z kalmıştı. Öte yanda b�rhayatın bulunmadığına �nanıyordu; hayat buradaydı, ş�md� vardı,ondan ötes� sonsuz karanlıktan �barett�.

Kızın gözler�nde gördüğü şey ruhtu, asla ölmeyecek olan sonsuzruh. Tanıdığı h�çb�r erkek veya kadın, ona ölümsüzlükten habervermem�şt�. Halbuk� o verm�şt�. Kız, �lk baktığı dak�kada fısıldamıştıonun kulağına. Yürürken kızın yüzü gözler�n�n önünde solgun vec�dd�, tatlı ve hassas, ancak b�r ruhun gülümseyeb�le-ceğ� şek�lde,acıma ve şefkatle gülümseyerek ve kend� aklının alab�leceğ� saflıktanda saf b�r halde pırıldıyordu. Bu saflık Mart�n Eden'e b�r darbe g�b�geld�, onu ürküttü. O, �y�l�ğ� ve kötülüğü b�l�yordu; ama saflık, varoluşun b�r n�tel�ğ�yd� ve onun kafasına h�ç g�rmem�şt�. Ş�md� �se,ondak� saflığı, �y�l�k ve tem�zl�ğ�n en üst dereces� olarak düşünüyordu;b�r araya geld�kler� zaman sonsuz hayatı oluşturan b�r �y�l�k vetem�zl�k. Mart�n Eden b�rdenb�re, sonsuz hayatı anlamak �ht�rasıylayanmaya başladı. Onun ayağına su b�le dökmeye layık değ�ld�. Bunu

Page 29: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

b�l�yordu; o gece, onu görmes�n�, beraber olmasını, konuşmasınısağlayan şey, b�r muc�ze, kader�n�n akıl almaz b�r c�lves�yd�. Böyle b�rşeye layık olamazdı. Böyle uğurlu b�r şansa hak kazanmamıştı o.

Mart�n Eden, esas �t�bar�yle d�ndarca b�r ruh hal� �ç�ndeyd�. Okend�n�, y�ne kend� gözünde hepten küçük gören, alçaltan,alçakgönüllü b�r adamdı. Günahkarlar böyle b�r düşünüş tarzı �ç�ndep�şmanlık duyarlar. O da günahlarından ötürü v�cdan azabıduyuyordu. Ancak p�şmanlık �ç�ndek� alçakgönüllü k�mseler nasılgelecektek� as�l varlıklarına a�t hayaller görürse, o da öylece kızasah�p olmakla ulaşacağı hale da�r muhteşem hayaller gördü. Fakatkıza sah�p olma hayal�, donuk, puslu ve onun b�ld�ğ� sah�p oluştanbütün bütün farklıydı. İht�rası, çılgın kanatlar takmış onu yükseklereuçuruyor ve o, onun düşünceler�n� paylaşarak, güzel ve as�lşeylerden onunla b�rl�kte zevk alarak, b�rl�kte yükseklere tırmandığınıgörüyordu. Onun, sah�p olmayı hayal ett�ğ� ruh, herhang� b�rkabalıktan arınmış, b�r türlü kes�n b�r düşünce şekl�ne sokamadı-ğı,hür b�r ruh yoldaşlığıydı. Bunu düşünmed�. Bu konuda h�çdüşünmed�. Duygu aklın yer�n� almış ve o, h�ss�n yücel�p,manev�leşerek hayatın en yüksek noktalarının ötes�ne aştığı b�rhassas�yet den�z�nde, haz �ç�nde sürüklen�yor; �ç�nde b�r nabız g�b�atan ş�md�ye kadar h�ç b�lmed�ğ� heyecanlarla ürper�yordu.

B�r sarhoş g�b� sendeleyerek g�derken, yüksek sesle, ateşl� ateşl�mırıldandı: "Hay Allah! Hay Allah!"

B�r sokağın köşes�nde duran b�r pol�s ona şüphel� şüphel� baktı vegözü den�zc� çantasına �l�şt�. Pol�s memuru sordu:

— Nereden aldın onu?

Mart�n Eden hayal dünyasından tekrar gerçek dünyaya döndü.Onun, çarçabuk düzenleneb�len, her çeş�t yarığın, çatlağın �ç�nesızıp, köşe bucağı doldurab�len, akıcı b�r organ�zması vardı. Pol�s�nseslen�ş�y-le b�rl�kte, durumu derhal açıkça kavrayarak esk� hal�n�alıverd�.

Page 30: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Ne güzel, değ�l m�? d�ye güldü pol�se. Yüksek seslekonuştuğumun farkında değ�ld�m. Pol�s teşh�s�n� koyarak:

— B�raz sonra da öteceks�n, ded�.

— Yok yok, ötmem. Sen bana b�r k�br�t ver de �k�nc� tramvayaatlayıp eve g�dey�m. S�garasını yaktı, �y� geceler ded� ve yoluna g�tt�."Tepes�n� attırmaz mı �nsanın?" d�ye �ç�nden söylend�. "Aynasıza bak,ben� sarhoş sandı." Gülümsed� ve kend� kend�ne düşündü. "Gal�bada sarhoştum," d�ye ekled�; "ama b�r kadın yüzünün ben� sarhoşedeceğ� aklıma gelmezd�."

Telgraf Caddes�nden, Berkeye'e g�den b�r tramvaya atladı.Tramvay, şarkı söyley�p, kolejl�lere özgü sev�nç çığlıkları atan çolukçocukla ve del�kanlılarla doluydu. Bunları merakla, �nceden �nceyesüzdü. Bunlar ün�vers�te öğrenc�ler�yd�. Onun g�tt�ğ� ün�vers�teyeg�d�yorlardı, onunla aynı sosyal sınıftan �d�ler, �sterlerse onunlatanışab�l�rler, onu her gün göreb�l�rlerd�. Düşünceler� oradan orayadolaşmaya devam ett�. Gözler� b�rb�r�ne çok yakın, sarkık dudaklı b�r�d�kkat�n� çekt�. Bu her�f�n berbat b�r� olduğuna karar verd�. Bu eğergem�ye çıksa, s�ns�n�n, mızmızın, boşboğazın b�r� olurdu. Mart�nEden, bu adamdan çok daha mükemmel b�r erkekt�. Bu düşünceneşes�n� yer�ne get�rd�. Sank� bu düşünce onu kıza daha çokyaklaştırmıştı. Kend�n� öğrenc�lerle kıyaslamaya başladı. Vücudununkaslı mekan�zmasının g�tg�de daha �y� farkında olmaya başladı vebedenen bunların heps�nden üstün olduğuna kanaat get�rd�.

Ya kafaları! Bu öğrenc�ler�n kafaları, kızın konuştuğu g�b�konuşab�lmeler�n� sağlayan b�lg�lerle doluydu, bu düşünce canınısıktı. "Pek� ama bey�n ne güne duruyor?" d�ye kend� kend�ne hırslasordu. Onların yapab�ld�kler�n�, o da yapab�l�rd�. O hayatın takend�s�n� yaşarken, d�ğerler� hayatı k�taplardan öğrenmeyeçalışıyorlardı. Gerç� başka türlü b�r b�lg�yd� onunk�, y�ne de beyn�bunların beyn� kadar doluydu b�lg�yle. Bunların kaç tanes� b�r çımadüğümü atab�l�r, dümen dolabının başına geçeb�l�r ya da gözcülükyapab�l�rd� acaba? Hayatı, tehl�kel�, cüretl�, güç ve zahmetl� �şlere a�tsıra sıra res�mler hal�nde önüne ser�ld�. Öğren�ş sırasında düştüğübaşarısızlıkları, atlattığı kötü durumları hatırladı. Ama y�ne de bu

Page 31: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kadarını başarab�lm�şt� �şte. Bunlar da �lerde hayata atılmak ve onung�b� kötü haller geç�rmek zorunda kalacaklardı. Pekala onlar bu �şleuğraşırken, o da hayatın öbür tarafını k�taplardan öğren�rd�.

Tramvay, evler�n seyreld�ğ� Oakland'ı Berkeley'den ayıranbölgeden geçerken gözler�yle, ön cephes�n� boydan boya, üzer�nde"H�gg�botham Bakkalı" yazılı, göster�şl� b�r tabela kaplayan �k� katlı,tanıdık b�r ev� araştırdı. Mart�n Eden bu köşede �nd�. B�r an gözler�tabelaya takılı kaldı. Bu tabela ona, üzer�ndek� kel�meler�n anlattığışey�n ötes�nde b�r şeyler anlatıyordu. Sank� harfler�n �ç�nden b�rk�ş�l�ğ�n küçüklüğü, benc�ll�ğ� ve aşağılık h�lec�l�ğ� çıkıyor g�b�yd�.Bernard H�g-g�nbotham, kız kardeş�yle evl�yd� ve o bu adamı çok �y�tanıyordu. B�r anahtarla �çer� g�rd�, merd�venlerden �k�nc� kata çıktı.Burada en�ştes� oturuyordu. Dükkan aşağıdaydı. Havada b�r çürüksebze kokusu vardı. Holden geçerken, kızlı erkekl� sayısızyeğenler�nden b�r�n�n oraya bıraktığı b�r oyuncak araba yüzündensendeled� ve dan d�ye akseden b�r gürültüyle kapıya b�nd�rd�. "C�mr�,"d�ye düşündü, "�k� sentl�k gaz yaka-mayıp, k�racılarının boyunlarınıkırdıracak kadar p�nt�." El yordamıyla kapı tokmağını bularak,aydınlık b�r odaya g�rd�; odada kız kardeş�yle, Bernard H�gg�nbot-ham oturuyordu. Kız kardeş� kocasının pantolonlarından b�r�n�yamıyordu, Bernard H�gg�nbotham da b�r sandalyeye yaslanıpbacaklarını b�r başka sandalyeye uzatmış, esk� püskü keçe terl�klerbulunan ayakları bu sandalyen�n kenarlarından sarkar vaz�yette,vücudunu �k� sandalyeye bölmüştü. Sam�m�yets�z, del�c�, karagözler�n� dev�rerek, okuduğu gazeten�n üzer�nden baktı.

Mart�n Eden ne zaman ona baksa, �ç�nden b�r çeş�t �ğrenme h�ss�gel�rd�. Kız kardeş�n�n bu adamda ne bulduğu onu �lg�lend�rmezd�.Onda böcek etk�s� uyandırır ve �ç�nden hep, onu ayaklan altınaalarak ezmek g�b� b�r h�s gel�rd�. Bu her�f�n varlığına tahammül etmek�ç�n kend�n� sık sık, "B�r gün onun suratını darmadağın edeceğ�m,"d�ye düşünerek tesell� ederd�. B�r sansarınk�ne benzeyen m�n�c�k,zal�m gözler kend�s�ne ş�kayet eder yollu bakıyordu. Mart�n Eden: —Evet, ded�, Ne d�yeceksen, de bakalım.

Mr. H�gg�nbotham yarı sızlanıp, yarı tehd�t ederek:

Page 32: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Kapıyı daha geçen hafta boyatmıştım, ded�; send�kaücretler�n�n de ne olduğunu b�l�rs�n. Daha d�kkatl� olmalısın.

Mart�n cevap vermek �sted�, ama bunun çares�z olduğu f�kr�kafasında yer etm�şt�. Duvardak� taş basması resm�n tahammüled�lmez, �ğrenç ruhluluğuna baktı. Buna hayret ett�. Bu resm� herzaman beğen�rd�, fakat ş�md� ona sank� bunu �lk defa görüyormuşg�b� geld�, ucuz b�r res�md�, bu evdek� d�ğer her— şey g�b�... Aklı,b�raz önce çıktığı eve g�tt� ve önce yağlı boya tabloyu, sonra daayrılırlarken el�n� sıktığı zamank� o her yanı saran tatlı hal�yle, onugördü. Nerede olduğunu ve Bernard H�gg�nbotham'ın varlığınıunuttu; ta, beyefend� soruncaya kadar.

Mart�n ayıldı, o alaycı, haş�n, korkak, boncuk g�b� gözlerle baktıve aynı gözler, sah�pler�n�n aşağıdak� dükkanda satış yaptığızamank� haller�yle sahte, yaltakçı, dalkavuk, köle gözler�, sank� b�rs�nema perdes�ne akseder g�b� hayal�ne aksed�verd�.

— Evet, d�ye cevap verd�, Mart�n. B�r hayalet gördüm. İy� gecelerGertrude. Odadan çıkmak �ç�n kapıya yönel�rken, ayağı, yamalık�l�m�n üstündek� b�r sökük d�k�ş yer�ne takılıp sendeled�.

Mr. H�gg�nbotham:

— Sakın kapıyı hızlı çarpma! d�ye uyardı. Mart�n, kanınındamarlarına sürünerek dolaştığını h�ssett�, ama kend�n� kontrolederek, kapıyı arkasında yavaşça kapadı. Mr. H�gg�nbotham karısınaben demed�m m� g�b�lerden bakarak, boğuk b�r fısıltıyla: — �ç�yordu,d�ye düşünces�n� açıkladı. İçeceğ�n� söylem�şt�m sana.

Karısı başını sak�n sak�n salladı.

— Gözler� parlıyordu, d�ye �t�raf ett�; yakası yoktu, halbuk� yakaylaçıkmıştı g�derken. Ama belk� de �k� kadehten fazla �çmem�şt�r.

Kocası:

Page 33: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Doğru dürüst ayakta duramıyordu, d�ye ısrar ett�. D�kkat ett�mona. Sendelemeden yürüyem�yordu. Kend�n de duydun kadın. Holdeaz daha yuvarlanıyordu.

Karısı:

— Bana kalırsa, Al�ce'�n arabası yüzündend� o, ded�. Karanlıktagöremem�şt�r. Mr. H�ggmbotham'ın ses�, yükselmeye, öfkes�kabarmaya başladı. Dükkanda bütün gün kend�n� tutmuş, g�zlem�ş,kend� hal�n� almak şevk�n� akşama, a�les�n�n yanına saklamıştı. —Sana d�yorum k�, bu sen�n kıymetl� kardeş�n, sarhoştu. Ses� soğuk,kesk�n ve kes�nd�; dudakları �se her kel�mey� sank� b�r kalıpmak�nes�nden keser g�b� konuşuyordu.

Karısı �ç�n� çekt�, ses çıkarmadı. Her zaman pasaklı elb�seler�ç�nde gezen, et�n�n, �şler�n�n ve kocasının yüküyle her zamanyorgun, en�ne, ş�şman b�r kadındı.

Mr. H�gg�nbotham:

— Bu onun �ç�ne �şlem�ş d�yorum sana, babasından kalmış, d�yesuçlamayla sözüne devam ett�. Aynı şek�lde de nalları d�kecek.B�l�yorsun bunu.

Kadın, onaylar yollu başını salladı, �ç�n� çekt� ve d�k�ş�ne devamett�. Mart�n'�n eve sarhoş geld�ğ� konusunda anlaşmaya varmışlardı.Onlara güzell�ğ� tanıtacak, o pırı] pırıl gözlerle, o alev alev yananyüzün, �lk gençl�k aşkının hayal�ne �şaret ett�ğ�n� anlatacak ruh yoktu.

Mr. H�gg�nbotham, karısının sebep olduğu ve kend�n� kızdıransess�zl�k �ç�nde b�rdenb�re: — Çocuklara çok güzel örnek oluyor, d�yehırladı. Bazı zamanlar karısının kend�s�ne daha fazla karşı gelmes�n��sted�ğ� olurdu.

— Eğer b�r daha yaparsa bu �ş�, ev� terk ed�p g�tmes� gerek�r.Anlaşıldı mı ? Onun bu �çk� alemler�n� çekemem. Ben masumçocukları onun ayyaşlığıyla bozamam.

Page 34: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mr. H�gg�nbotham sözlüğüne yen� g�ren, daha geçenlerde b�rgazete sütunundan toparladığı bu kel�mey� beğen�yordu.

— Bozmak derler budala başka adı yoktur bunun �şte.

Karısı y�ne �ç geç�rd�, başını üzüntüyle �k� yana sallayıp d�k�ş�nedevam ett�. Mr. H�gg�nbotham okuduğu gazeten�n üzer�nden b�r bakışatarak:

— Geçen haftanın k�rasını öded�n m�? ded�. Kadın başını evet derg�b� sallayarak ekled�: — Daha da parası var.

— Tekrar ne zaman den�ze çıkıyor?

— Parası b�t�nce, herhalde, d�ye cevap verd� kadın.

— Dün gem� aramak �ç�n San Franc�sco'ya g�tm�şt�. Ama ş�md�l�kparası var, üstel�k de tayfa yazılacağı gem�y� seçerken çok t�t�zd�r.

Mr. H�gg�nbotham:

— Çalım satmak onun g�b� güverte salağına kalmamış, d�yehırladı. T�t�zm�ş! O! — Bana, gömülü b�r def�ney� aramak �ç�n uzakçab�r yere g�tmeye hazırlanan b�r yelkenl�den bahsett�y-d�; parası ozamana kadar yeterse bununla g�decekm�ş.

Kocası:

— Eğer aklını başına toplayıp, durulmaya razı olsaydı ona b�r �şver�rd�m, arabayı sürerd�, ded�. Ama ses�nde h�ç de �y�l�kç� b�r �fadeyoktu.

— Tom ayrıldı.

Karısının yüzünde büyük b�r korku ve soru �fades� bel�rd�.

— Bu gece ayrıldı. Carruther'lere çalışacak. Ben�mvereb�leceğ�mden daha fazla para ver�yor onlar. Karısı:

Page 35: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Onu kaybedeceğ�n� söylem�şt�m sana, d�ye bağırdı. Verd�ğ�nparadan daha fazlasını hak ed�yordu o. 48

Jack London

H�gg�nbotham:

— Bana bak kocakarı, d�ye böğürdü, sana, ben�m �şler�meburnunu sokma d�ye b�n kere söyled�m. B�r kere daha söylemem,bak.

Kadın burnundan soluyarak:

— Vız gel�r, ded�. Tom �y� çocuktu.

Kocası ona y�yecek g�b� baktı. Bu haf�f yollu b�r meydanokumaydı.

— Eğer şu sen�n kardeş�n olacak, yed�ğ� ekmeğ�n değer�nde b�radam olaydı, arabayı alırdı, d�ye hırladı. Kadın cevabını verd�:

— K�rasını ödüyor, y�ne de. Hem o ben�m kardeş�m, üstel�k sanaborcu olmadığı müddetçe, böyle sürekl� üstüne üstüne varmaya dahakkın yok. Sen�nle yed� senel�k evl�ysem, ona da sevg�m var. Öbürüsordu:

— Yatakta okumaya devam ederse, gaz parası keseceğ�n�söyled�n m�, ona? Mrs. H�gg�nbotham cevap vermed�, �syankarlığıkaybolmuş, şevk� kırılan ruhu yorgun et�n�n �ç�ne çek�lm�şt�. Kocası,karısını yenm�şt�. Kulakları, karısının kes�k kes�k burnundan verd�ğ�soluklan zevkle d�nlerken, k�nc� gözler�, kıvılcım saçan bakışlarlakırpıştı. Karısını bastırıp susturmaktan büyük b�r mutluluk duyardı,hem kadın da bugünlerde kolayca susturuluyordu. Ama kuluçkaçıkarır g�b� doğurduğu çocuklarıyla, kocasının devamlı dırdırlarınınenerj�s�n� kem�r�p tüketmed�ğ�, evl�l�k hayatlarının �lk günler�nde �şlerbaşka türlüydü. — İy� ya, ded� Mr. H�gg�nbotham. Yarın söylers�n, �şteo kadar. Ha sonra unutmadan söyleyey�m sana; yarın çocuklarabakması �ç�n Mar�an'ı çağırtsan �y� eders�n. Tom ayrıldığına göre,

Page 36: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yarın arabayla ben�m çıkmam lazım, sen de aşağıda tezgahıbekleyeceğ�n� b�l. Karısı zayıf b�r sesle �t�raz ett�:

— Ama yarın çamaşır günü.

— Sen de erken kalkıp çamaşırını yıka öyleyse. Saat ona kadar�şe çıkmam. Gazetes�n� hırsla kıvırıp okumasına devam ett�.

IVMart�n Eden'�n en�ştes�yle yaptığı konuşma b�raz önce yaşadığı

bütün güzell�kler� alıp götürmüş, s�n�rler�n� tepes�ne çıkarıp kanınıtutuşturmuştu. Daha fazla konuşmaya gerek duymadan arkataraftak� karanlık sofada el yordamıyla �lerley�p, �ç�nde b�r yatak, b�rlavabo ve b�r sandalyel�k yer bulunan, ufacık b�r del�kten �baretodasına g�rd�. Mr. H�gg�nbotham, �şler� karısı göreb�ld�ğ� müddetçeh�zmetç� tutamayacak kadar c�mr�yd�. Ayrıca h�zmetç� odası, b�ryer�ne �k� pans�yoner almalarına olanak ver�yordu. Mart�n, Sw�nburnec�ld�yle Brown�ng c�ld�n� sandalyen�n üzer�ne yerleşt�rd� ve yatağaoturdu. Beden�n�n ağırlığını yatağın yaylarının kes�k çığlıklarıkarşıladı, ama o bunu fark etmed�. Ayakkabılarını çıkarmayahazırlanırken gözler�, karşısındak� beyaz sıvalı duvara takıldı; sıva,çatıdan gelen suyu sızdıran k�rl� kahvereng�, uzun yarıklar hal�ndeyer yer çatlamıştı. Bu k�rl� fon üzer�nde, hayaller tutuşarak akmayabaşladı. Ayakkabılarını unuttu ve uzun uzun baktı. Bu uzun veanlamsız bakışın sonunda dudakları kıpırdadı ve "Ruth," d�yefısıldadı. "Ruth." B�r hecen�n bu kadar güzel olab�leceğ�n� h�çdüşünemem�şt�. Bu ses kulağını okşadı ve bunu tekrarlaya tekrarlayaadeta sarhoş oldu. "Ruth." Bu tılsımlı, çok kuvvetl� etk�s� olan büyükb�r kel�meyd�. Bu kel�mey� her fısılda-yışında, onun yüzü, k�rl� duvarıaltın renkl� b�r parlaklıkla doldurarak gözler�n�n önünde parlıyordu. Buparlaklık duvarın üzer�nde durmuyor, sonsuzluğa doğru uzanıyor,Mart�n Eden'�n ruhu da bu parlaklığın altından der�nl�kler� �ç�nde onunruhunun peş�nden g�d�yordu. Ruhunun en �y� tarafları, muhteşem b�rsel hal�nde dışarı dökülüyordu. Kızı düşünmek Mart�n'� soy-lulaştırıp

Page 37: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yıkamış, onun daha �y� olmasını ve daha �y� olmayı arzu etmes�n�sağlamıştı. Bu onun �ç�n yen� b�r şeyd�. Kend�s�n� mükemmell�ğeyönelten h�çb�r kadın tanımamıştı ş�md�ye değ�n. Tanıdığı kadınlar,ters�ne, hep onu hayvanlaştıran b�r etk� yaratmışlardı. Bu kadınlardanb�rçoğunun onun �ç�n eller�nden gelen� yapmış olduklarını b�lm�yordu,sank� kötüydü onlar. H�çb�r zaman kend� kend�n�n farkında olmadığı�ç�n kadınların aşkını çeken şey�n, onları kend� gençl�ğ�ne uzandıransebeb�n y�ne kend� �ç�nde olduğunu h�çb�r zaman b�lmed�. Kadınlarsık sık onun canını sıktıkları halde, o h�çb�r zaman kadın sıkıntısıçekmem�şt�. Şu ana kadar hep mutlu b�r kayıtsızlık �ç�nde yaşamıştı.Ş�md� �se ona, sank� bu kadınlar yakasına yapışıp bütün hayatıncaonu �ğrenç eller�yle sürüklem�şler g�b� gel�yordu. Bu düşünüş ne onlarhesabına ne de kend� hesabına ad�ld�. Hayatında �lk kez kend�n� farketmeye başlayan Mart�n Eden, karar verecek b�r durumda değ�ld�;ayıplarının hayal�n� seyrederken utanç �ç�nde yandı. B�rdenb�rekalkarak g�d�p lavabonun üstündek� aynada kend�ne bakmaya çalıştı.Aynayı b�r havluyla gel�ş�güzel s�ld� ve tekrar, uzun uzun, d�kkatlebaktı. Ş�md�ye kadar �lk defa kend�n� gerçekten görüyordu. Gözler�görmek �ç�n yaratılmıştı, ama bu ana kadar gözler� dünyanın her andeğ�şen panoramasıyla doluydu ve o b�r kerec�k b�le kend�nebakamayacak kadar, bu hep değ�şen panoramayı gözlemeklemeşguldü. Aynada y�rm� yaşında b�r del�kanlının başını ve yüzünügördü. Ancak bu çeş�t değer b�çmelere alışık olmadığından, bununasıl değerlend�receğ�n� b�lemed�. Dört köşe çıkıntılı b�r alnınüzer�nde, kahvereng�, yanık kahvereng�, dalgalı, herhang� b�r kadın�ç�n zevk kaynağı olab�lecek bu saç tutamının üzer�ndek� bukleler,kadınların eller�n�, onları avuçlamak; parmaklarını da, onları okşayıpsevmek arzusuyla karıncalan-dırab�l�rd�.

Genç adam, kızın gözünde değer� yok d�ye bu konulan geç�p,der�n düşüncelere dalmış b�r halde, dört köşe alnı üzer�nde uzunuzun durdu, bu alnın �ç�ne g�rerek, �ç�ndek�n�n önem�n� öğrenmeyeçalışıyordu. Bu alnın arkasında ne çeş�t b�r bey�n var? İşte kend�kend�ne ısrarla bu soruyu soruyordu. Bu bey�n yetk�n b�r bey�n m�yd�?Kend�s�n� nereye kadar götüreb�l�rd�? Ona ulaştırab�l�r m�yd�? Çoğuzaman tamamıyla mav� b�r renk olan, güneşle yıkanan den�zler�ntuzlu havasıyla kuvvetlenm�ş bu çel�k gr�s� gözlerde acaba ruh var

Page 38: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

mıydı d�ye kend� kend�ne sordu. Aynı zamanda acaba gözler�n� onasıl bulmuştu, d�ye düşündü. Kend�n�, kend� gözler�n�n �ç�ne bakanRuth olarak düşünmeye çalıştı, ama bu hokkabazlığı başaramadı.Kend�n� başka erkekler�n yer�ne koymayı başarab�l�rd�; onlarınkafalarıyla düşüneb�l�rd� ama bunların, yaşayış tarzlarını b�ld�ğ�adamlar olması lazımdı. Ruth'un yaşayış tarzını b�lm�yordu. O sırlı,har�kalarla dolu b�r şeyd�; nasıl olurdu da onun b�r tek düşünces�n�tahm�n edeb�l�rd�? Eh, bunlar y�ne de dürüst gözlerd�; ne küçüklük, nede bayağılık vardı bu gözlerde. Yüzünün, güneş yanığı kahvereng�s�onu şaşırttı: Bu kadar esmer olab�leceğ�n� aklından geç�rme-m�şt�.Gömleğ�n�n kolunu yukarı kıvırarak, kolunun �ç tarafının beyazlığını,yüzüyle karşılaştırdı. Evet, her şeye rağmen o beyaz b�r adamdı.Ama kollan da güneşten yanmıştı. B�r kolunu büktü, d�ğer el�yleadales�n� kıvırarak, güneş�n daha az değd�ğ� alt tarafa baktı. Burasıbembeyazdı. Aynadak� bronz reng� yüzüne bakıp, bunun da b�rzamanlar kolunun alt tarafı kadar beyaz olduğunu düşünerek güldü;dünyada onunk�n-den daha beyaz ve pürüzsüz c�ld�yle övüneb�lecekpek az soluk, ruh g�b� kadının bulunduğu �se aklının köşes�nden b�legeçmed�. Ağzı eğer dolgun, gerg�n, d�şler�n üzer�nde sımsıkı kasılmaözell�ğ� bulunan dudakları olmasa, b�r meleğ�n ağzı olab�l�rd�. Ara sırabu dudaklar öyles�ne kası-lırdı k�, ağzı sert, haş�n, hatta ç�lekeş b�r�fade alırdı. Bunlar hem b�r aşığın, hem de b�r savaşçınındudaklarıydı. Bunlar hem, hayatın tatlılığını lezzetle tadab�l�r, hem detatlılığını b�r kenara bırakıp, hayatı yönlend�reb�l�rd�.

Kuvvetl� çenes� ve saldırıcılığa �şaret eden dört köşe b�ç�m�ylekuvvetl� çene kem�kler�, dudakların hayatı kumanda etmes�ne yardımed�yordu. Kuvvet, duygulan dengelemek suret�yle, Mart�n Eden'�sağlıklı olan güzell�ğ� sev�p, ahlaka ve z�hne faydalı olan heyecanlarakarşı hassaslaşmaya zorlayarak, bu duygusallık üzer�ndekuvvetlend�r�c� b�r etk� yaratmıştı. Dudakları arasında h�çb�r zamand�şç� bakımına �ht�yaç göstermem�ş d�şler vardı. Bunlara bakarkenbeyaz, kuvvetl� ve düzgün olduklarında karar kıldı. Fakat bakarken,aynı zamanda da end�şelend�. Z�hn�n�n b�r yer�nde, g�zl� b�r köşedesaklı kalmış, d�şler�n� her gün yıkayan �nsanların bulunduğuna da�r,bel�rs�z olarak hatırlayab�ld�ğ� b�r şek�l vardı. Bunlar üst tabakaların�nsanlarıydı. O da d�şler�n� her gün yıkıyor olmalıydı. Eğer o, Mart�n'�n

Page 39: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

d�şler�n� hayatında b�r gün b�le yıkamadığını öğrense acaba nedüşünürdü? B�r d�ş fırçası alıp, d�ş yıkamayı adet ed�nmeye kararverd�. Hemen başlayacaktı, yarın. Onu sadece başarıları yoluylakazanmayı başaramazdı. Kolalı yakanın kend�s�nde, özgürlüktenvazgeçmek g�b� b�r h�s uyandırmasına rağmen d�ş yıkamaktan, yakadonanımına kadar her şeyde ama her şeyde b�r reform yapmasıgerek�yordu.

Başparmağıyla nasırlı avucunu ovuşturup, h�çb�r fırçanınçıkaramayacağı et�ne �şlem�ş nasırlara bakarak el�n� yukarı kaldırdı.Ruth'un avucu ne kadar da farklıydı! Bunu hatırlayarak tatlı tatlıürperd�. B�r gülün taç yaprağı g�b� d�ye düşündü; b�r kar tanes� kadarser�n ve yumuşak. Kend� kend�n�, böyle b�r el�n okşamasının nekadar har�ka olacağını hayal ederken yakaladı ve b�r suç �şlem�ş g�b�kızardı. Bu Ruth �ç�n akla get�r�lemeyecek kadar kaba b�r düşünceyd�.Böyle b�r düşünce, sank� bazı bakımlardan onun yüksek ruhlu-luğunu�nkar etmek demekm�ş g�b� geld�. O soluk, et�n çok üstüne yücelm�ş,�nce b�r ruhtu; ama y�ne de avucunun yumuşaklığı Mart�n Eden'�ndüşünceler�n� zorladı durdu. Mart�n Eden, fabr�kalarda çalışan kadınve kızların sert, nasırlı eller�ne alışıktı. Onların eller�n�n neden öylekaba olduğunu çok �y� b�l�yordu; halbuk� Ruth'un eller�... Bunlaryumuşaktı, çünkü o bu eller� h�çb�r zaman �şte kullanmamıştı.Hayatını kazanmak �ç�n çalışmak zorunda olmayan b�r �nsanıdüşünmek, aralarındak� açmazı gen�şlet�p, der�nleşt�rd�. B�rden,çalışmayan �nsanlar ar�stokras�s�n� gördü. Bu ar�stokras�, önündek�duvarın üzer�nde, küstah, k�b�rl�, kudretl� b�r şek�l hal�nde, bulut g�b�yükseld�. Kend� da�ma çalışmıştı; onun �lk anıları b�le çalışmalarla�lg�l� g�b�yd�; bütün a�les� da�ma çalışmıştı. Örneğ�n Gertrude... Onuneller� sonu gelmeyen ev �şler�yle henüz kabalaş-madığı zaman b�le,çamaşır yıkamaktan, kaynamış sığır et� g�b� ş�ş ş�şt�. Y�ne kız kardeş�Mar�an vardı. Geçen yaz b�r konserve fabr�kasında çalışmış ve o�nce, güzel eller� baştan aşağı, domates bıçaklarının açtığı yaralarladolmuştu. Ayrıca, parmaklarından �k�s�n�n uçlarını da, geçen kışçalıştığı b�r karton kutu fabr�kasının kesk� mak�nes�ne kaptırmıştı.Tabutunda yatan annes�n�n sert avuçlarını anımsadı. Babası �se, sonnefes�n� ver�nceye kadar çalışmıştı; öldüğü zaman eller�n�nkem�kleşm�ş nasırları en aşağı b�r sant�m kalın-lığındaydı. Ama

Page 40: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Ruth'un eller� yumuşaktı; Ruth'un annes�n�n de, kız kardeş�n�n de. Busonuncusu onu şaşırttı; bu onların sınıfının yüksekl�ğ�n�, Ruth'laarasındak� uçurumun farkını korkunç b�r şek�lde ortaya koyuyordu.Acı acı gülümseyerek tekrar yatağına oturup ayakkabılarını çıkardı.B�r aptaldı; b�r kadının yüzüyle, b�r kadının yumuşak beyaz eller�ylesarhoş olmuştu. Sonra b�rden önündek� beyaz sıvalı duvarınüzer�nde b�r hayal bel�rd�, ucuz k�ralı, kasvetl� b�r apartmanınönündeyd�. Londra'nın East End semt�nde vak�t geceyd�, önünde deon üç yaşında küçük b�r kız, fabr�ka �şç�s� Margey duruyordu. B�rl�ktefasulye yed�kten sonra Margey'�n ev�ne g�tm�şlerd�. B�r domuza b�lelayık olmayan bu kasvetl� ucuz apartman katında oturuyordu Margey.Mart�n Eden ona �y� geceler d�lerken, el� de onun el�ne doğruuzanıyordu. Margey öpülmek �ç�n dudaklarını uzatmıştı, ama Mart�nonu öpmeye-cekt�. Her nedense Margey'den korkuyordu. Sonra kızınel� Mart�n'�n el� üzer�ne kapandı ve onu ateşl� b�r şek�lde sıktı. Kızınnasırlarının, kend� nasırlarına sürtündüğünü, �ç�n�n gıcıkladığınıh�ssett�; kıza karşı büyük b�r acıma dalgası her yanını sardı. Onunözleml�, aç gözler�n� ve çocukluktan b�rdenb�re kurtularak,ürkütülmüş, azgın b�r olgunluğa er�şen, beslenmem�ş d�ş� b�ç�m�n�gördü; sonra büyük b�r hoşgörürlükle onu kollan arasına aldı, üzer�neeğ�ld� ve dudaklarından öptü. Kızın attığı küçük memnun�yet çığlığıkulaklarında çınladı ve onun b�r ked� g�b� kend�s�ne sarılışını yen�den�ç�nde h�ssett�. Zavallı m�n�k yoksul! Mart�n Eden, çok çok zamanönce olanların hayal�n� �zlemeye devam ett�. Ten� Margey'�n onasarıldığı gecek� g�b� gıcıklanıyordu, yüreğ� �se sıcak b�r acımaduygusuyla dolmuştu. Kurşun reng�nde b�r sahneyd� o. Yağlı kurşun�b�r sahne; kaldırım taşlarının üzer�ne de yağlı yağlı b�r yağmurç�sel�yordu. Bunun arkasından duvar muhteşem b�r parıltı �ç�ndekaldı ve yukarıdan, ara yerden, öbür hayal� b�r kenara �terek,Ruth'un, başını b�r taç g�b� süsleyen altından saçlarının altındak�soluk yüzü pırıldadı.

Mart�n Eden, Brovm�ng c�ld�yle Sw�nburne c�ld�n� sandalyedenalıp öptü. Ama y�ne de, tekrar uğramamı söylem�şt� bana, d�yedüşündü. Aynada kend�ne b�r daha baktı ve büyük b�r dayanıklılıkla,yüksek sesle şöyle ded�:

Page 41: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Mart�n Eden, yarın �lk �ş olarak b�r kütüphaneye g�t ve görgükurallarını oku. Anlaşıldı mı! Havagazı lambasını söndürdü,karyolanın yayları beden�n�n altında kesk�n çığlıklar attı. Yükseksesle: — Eşekl�ğ� bırakmalısın, Mart�n oğlum, eşekl�ğ� bırakmanlazım, ded�. Sonra haf�ften uyuklamaya ve ancak esrarkeşler�n cesur,del�ce sanrılarının rekabet edeb�leceğ� düşler kurmaya başladı.

VAkşam Ruth'u düşünerek güzel düşlerle uyuduğu fare kapanını

andıran odasında uykusundan bağırış çağırışlarla uyandı, uyanıruyanmazda kend�n� zor b�r hayatın çek�şmeler� ve kaygılarıylat�treşen, sabun köpüğü ve k�rl� çamaşır kokan boğuk, s�sl� b�r ortamın�ç�nde buldu. Karanlık ve bunalım kokan odasından çıkarken suyunçalkanmasından çıkan ses� duydu, arkasından kesk�n b�r bağırma veöfkes�n�n sayısını kend�s�n�n b�le saymakta zorlandığı çocuklarındanb�r�nden alan ablasının patlattığı tokadın yankılar bırakan ses�n�.Çocuğun kopardığı kulak tırmalayıcı, rahatsız ed�c� yaygara b�r bıçakg�b� Mart�n Eden'�n �ç�ne �şled�. Her şey�n, teneffüs ett�ğ� havanın b�le�ğrenç, bayağı olduğunun farkındaydı. Ruth'un yaşadığı ev�n güzel,sess�zl�k dolu havasından ne kadar farklı d�ye düşündü. Orada herşey saygı ve sevg�ye dayanıyordu, �nsanlar manen b�rb�r�ne bağlıydı.Burada �se her şey madd�, hem de en rez�l şek�lde madd�yd�.Sefalet�n tek ölçütü paraydı, yalnızca para.

Kırış kırış olmuş pantolonunun ceb�ne kırışmış paralarını atarken,aynı anda:

— Buraya gel Alfred, d�ye ağlayan çocuğa seslend�. Küçüğünel�ne y�rm� beş sentl�k koydu ve hıçkırıklarını yatıştırarak b�r süre onukollarından tuttu.

— Had� bakalım ş�md� koş g�t, kend�ne şeker al, kardeşler�ne devermey� unutma. Hang� şekerler en geç er�yorsa ondan al ha.

Page 42: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Kız kardeş�, çalışmaktan yorulmuş kıpkırmızı suratının tamortasında duran gözler�n� çamaşır teknes�n�n üstünden kaldırdı veona baktı.

— B�r beş sentl�k yeterd�, ded�. Tam sen�n yapacağın �ş �şte, parakıymet� b�lm�yorsun sen. Çocuk bu kadar parayla p�sboğazlık ed�phasta olacak.

Mart�n Eden key�fle:

— Boş ver be abla, ded�. Ben�m para kend� kend�ne göz kulakolur. Eğer çok meşgul olmasaydın, günaydın demek �ç�n sen�öperd�m.

Mart�n Eden �y� b�r �nsan olan kız kardeş�n�n kend�s�ne sevg�besled�ğ�n� b�l�yordu, bunun �ç�n de kız kardeş�ne sevg�s�n� göstermek�sted�. Ama yıllar onu da değ�şt�rm�şt�. Mart�n Eden onu çet�n �şler�n,sürü sürü çocukların ve kocasının dırdırlarının değ�şt�rd�ğ�ne kararverd�. Mart�n Eden'e hayal�nde kız kardeş�n�n huyu da, bayatsebzeler�n, kesk�n kokulu sabun köpükler�n�n ve tezgahın üzer�ndenaldığı yağlı onluk, beşl�k ve y�rm� beşl�kler�n n�tel�kler�n� kazanıyor g�b�geld�.

Kız kardeş� g�zl�den g�zl�ye memnun olmasına rağmen, kaba b�rşek�lde: — Had� g�t de kahvaltını et, ded�.

Heps� de derbeder olan kardeşler� arasında da�ma en çok Mart�nEden'� sevm�şt�. Yüreğ�nde b�rdenb�re b�r kıpırdanış h�ssederek:

— Sen� öpeceğ�m, haber�n olsun, ded�.

İşaret ve başparmağıyla önce b�r kolundak�, sonra da d�ğerkolundak� köpükler� sıyırdı. Mart�n Eden de kollarını onun kalınlaşmışbel�ne dolayarak, buğuyla ıslanmış, neml� dudaklarının kenarındanöptü. Kadının gözler� dolu dolu oldu, duygusunun kuvvetl� oluşundançok, devamlı olarak ağır �ş görmen�n yarattığı zayıflığından ötürüEden'� kend�nden uzaklaştırdı ama Mart�n onun yaşlı gözler�n�görmüştü. Kadın aceleyle:

Page 43: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Kahvaltıyı havagazı fırınında bulacaksın, ded�. J�m deherhalde kalkmıştır. Çamaşır �ç�n erken kalkmak zorunda kaldım.Had� ş�md� sen �ş�n� b�t�r de çabuk çık evden. Tom �şten ayrıldı,Bernard'dan başka da arabayı sürecek k�mse yok, onun �ç�n tatsızlıkçıkab�l�r bugün.

Mart�n, kız kardeş�n�n pasaklı hal� ve kırmızı suratının hayal� b�ras�t g�b� beyn�n� oya oya, yüreğ� burkularak mutfağa g�rd�. Kızkardeş�n�n eğer b�raz zamanı olsa, kend�s�n� mutlaka severd� d�yedüşündü. Ama öles�ye çalıştırılıyordu. Kocası Bernard H�gg�nbothamonu kıyasıya çalıştıran b�r zal�md�. Yen�den ablasının öpüşünüdüşündü ve bu öpüşte güzel b�r taraf bulunmadığını h�ssett�.Hak�katen, yabancı b�r öpüştü. Yıllardır kız kardeş� onu yalnız den�zeçıkacağı veya den�z yolculuğundan döndüğü zamanlarda öperd�.Fakat bu öpüşte sabun köpüğü tadı vardı ve Mart�n kız kardeş�n�ndudaklarının gevşek olduğunu fark etm�şt�. Herhang� b�r öpüşteolması gereken hızlı, kuvvetl� b�r dudak etk�s� olmamıştı.Onunk� yorgun b�r kadının, nasıl öpüşüldüğünü unutacak kadar uzunb�r zamanın yorgunluğunu taşıyan b�r kadının öpüşüydü. Ablasınınçamaşırhanede bütün gün çalıştıktan sonra akşam dans ed�p yarınyen�den aynı ağır şartlarla çalıştığı kızlık günler�n� hatırladı. SonraRuth'un her yanında olduğu g�b�, dudaklarında da bulunması lazımgelen o tatlı ser�nl�ğ� düşündü; Ruth'un öpüşü de el sıkışması veya�nsana bakışı g�b� kuvvetl�, �çten olmalıydı. Ruth'un dudaklarınınkend�n�nk�n�n üzer�nde olduğunu hayal etmek cesaret�n� gösterd� vebu hayal� öyle b�r canlandırdı k�, bu düşünce onu sarhoş ett�; Mart�nEden sank� beyn�n� kokularıyla dolduran gül yapraklarından bulutlararasında dolaşıyor-muş g�b� oldu.

Mutfakta öbür pans�yoner�, J�m'� takats�z, gözler�nde hastalıklı,dalgın b�r bakış olduğu halde lapa yerken buldu. J�m, zayıf çenes�,her şeyde zevk amacı arayan yaradılışı ve buna ek olarak dabudalaca çek�ngenl�ğ� �le ekmeğ�ne tereyağı sürerek y�yenler sınıfınag�rmes�ne �mkan bulunmayan b�r leh�mc� çırağıydı. Mart�n hüzünlü b�r�fadeyle, soğuk, yarı p�şm�ş, yulaf ezmes� lapasına dalıp kalınca,öbürü: — N�ye yem�yorsun? d�ye sordu. Gene sarhoş muydun düngece?

Page 44: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n başıyla hayır �şaret� yaptı. Her şey�n son derece ad�ceoluşu, yüreğ�n� ezerces�ne sıkmıştı. Ruth Morse sank� herzamank�nden daha da fazla uzaklaşır g�b� oldu. J�m s�n�rl� s�n�rl�kıkırdayıp, övünerek: — Ben sarhoştum, d�ye devam ett�.Patlayıncaya kadar �çt�m. Oh, kız b�r papatya g�b�yd�. Ben� eve B�llyget�rd�.

Mart�n �ş�tt�ğ�n� bell� etmek �ç�n başını salladı, b�r f�ncan ılık kahvedoldurdu. J�m:

— Bu gece Lotus Kulübündek� dansa g�d�yor musun? ded�.B�rada olacak, hele eğer şu Temescal kamburu da gel�rse, adamakıllıcümbüş var demekt�r. Ama aldırdığım yok, hanım arkadaşımıget�receğ�m ben y�ne de. Hay Allah, ağzımda da berbat b�r tat var!

Yüzünü buruşturdu ve ağzındak� tatsızlığı kahveyle g�dermeyeçalıştı. — Jul�a'yı tanıyor musun?

Mart�n hayır g�b�lerden başını �k� yana salladı. J�m:

— Ben�m hanım arkadaş �şte o, d�ye açıkladı, lokumdur lokum.Sen� tanıştırırdım onunla, ama el�mden alırsın sonra. Şu kızlar dasende ne bulurlar anlamıyorum, vallah� anlamıyorum; ama onlarıarkadaşlarının el�nden alman �ğrenç.

Mart�n:

— Sen�n el�nden almadım h�ç, d�ye üstünde durmaksızın cevapverd�. Kahvaltıyı b�r an evvel b�t�rmek �st�yordu.

Öbürü hararetl� hararetl�:

— Aldın aldın, d�ye ısrar ett�. Mesela Magg�e.

— Onunla aramızda b�r şey geçmed�. O geceden sonra onunlah�ç dans etmed�m. J�m:

— Evet ama bütün �ş� berbat eden de o dans oldu zaten, d�yebağırdı. Onunla sadece dans ett�n, sonra ona baktın ve her şey b�tt�.

Page 45: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Tab�� sen�n h�çb�r kastın yoktu bunda, ama ben� bütün bütün ayırdıondan bu. Ondan sonra b�r daha yüzüme bakmadı. Hep sen� sorupdurdu. Eğer �steseyd�n senden başkasına g�tmezd�. — Ama benböyle b�r şey �stemed�m.

— Gereğ� yoktu k�. Ben açıkta kaldım b�r kere. J�m Mart�n'ehayran hayran baktı: — Pek� ama nasıl yapıyorsun bu �ş� Mart�n?Mart�n cevap verd�:

— Onlara boş vererek.

— Yan�, onlara aldırmadığına �nandırarak mı? d�ye J�m �ht�raslasordu. Mart�n b�r an düşündü, sonra cevap verd�,

— Belk� bu kadarı da yeter, ama ben�m �ç�n �ş böyle değ�lzanneder�m. Hayatımda h�ç k�msen�n üstüne düşmed�m. Eğer böyletakl�t yapab�l�rsen sorun yok.

J�m:

— Dün gece herhalde R�ley'�n barındaydın sen. d�ye h�ç �lg�s�olmayan b�r söz ett�. Çocukların çoğu eld�ven takmıştı dün akşam.Batı Oakland'dan gelm�ş b�r p�l�ç vardı. Ona "yastık" adını taktılar.İpek g�b� parlaktı. K�mse dokunamıyordu ona. Hep�m�z sen�n ordaolmanı �sted�k. Pek� ama nerdeyd�n sen? Mart�n:

— Oakland'daydım, d�ye cevap verd�. T�yatroya mı g�tm�şt�n?

Mart�n tabağını öteye �tt� ve kalktı. D�ğer� sordu:

— Bu gece dansa gel�yor musun? Hayır, sanmıyorum, d�ye cevapverd� Mart�n.

Aşağı �nd� ve sokağa çıktı, havayı der�n der�n �ç�ne çekt�. Oatmosferde boğulacak g�b� olmuştu; çırağın gevezel�ğ� de del� etm�şt�onu. Öyle anlar olmuştu k� uzanıp lapa tabağını J�m'�n suratınageç�rmekten kend�n� zor engellem�şt�. J�m konuşmasına devamett�kçe Ruth da kend�s�nden daha fazla uzaklaşıyor g�b� gelm�şt� ona.

Page 46: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Böyle, sığırlarla b�rl�kte yaşarken nasıl olur da Ruth'a layık olab�l�rd�.İşç� sınıfından olmasının b�r kabus g�b� daha da ağırlaştırdığı durumuyüzünden, karşılaştığı bu problem, Mart�n Eden'� manyak-laştırdı.Her şey kız kardeş�, kız kardeş�n�n ev�, a�les�, çırak J�m, tanıdığıherkes, bütün hayat bağları, onu sıkıyor, tat verm�yordu. O ana kadaryaşadığı hayatın, çevres�n� kuşatan her şey�nden memnundu.K�tapları okuduğu zamanlar dışında, hayatı h�ç tartışmamıştı; amak�taplar o zaman �ç�n sadece b�rer k�tap olmaktan, hayal g�b�,er�ş�lmes� �mkansız b�r dünyaya a�t per� masallarından �barett�.Halbuk� s�md� o, bu dünyayı, er�ş�lmes� mümkün, tam orta yer�ndeRuth adında ç�çek g�b� b�r kadının durduğu gerçek b�r dünya olarakgörmüş bulunuyordu; bundan sonra o artık acı lezzetler, sancı g�b�kesk�n özlemler ve üm�d� kem�rerek beslend�ğ� �ç�n �nsana �şkenceg�b� ıstırap veren üm�ts�zl�kler� tadacaktı.

Berkeley Kütüphanes�yle Oakland Kütüphanes� arasında b�rseçme yapmak �ç�n kafasında �k�s�n� tartışmış ve Ruth, Oakland'aoturduğu �ç�n, �k�nc�s�nde karar kılmıştı. K�m b�l�r? Kütüphane tamRuth'a göre b�r yerd� ve belk� de onu kütüphanede görürdü.Kütüphaneler�n metotlarını b�lmed�ğ� �ç�n, b�r Fransız'ı andıran o tatlıçehrel� kız kend�s�ne başvuran kısmının yukarı katta olduğunusöyleyene kadar, b�tmez tükenmez öykü k�tapları rafları arasındadolaştı durdu. Masadak� adama ne soracağını da �y�ce b�lm�yordu, oyüzden de maceralarına felsefe k�taplarının bulunduğu bölümde,başladı. Felsefe k�taplarından bahsed�ld�ğ�n� duymuştu ama felsefehakkında bu kadar çok k�tap yazılmış olab�leceğ�n� düşünmem�şt�.Ağır c�ltler�n altında bel veren yüksek raflar karşısında ac�z kaldığınıh�ssett�, aynı zamanda da kamçılandı. Burada onun bey�n kuvvet�neyetecek kadar çok �ş vardı. Matemat�k bölümünde, tr�gonometr�ye a�tk�taplar buldu, sayfaları çev�rd� ve h�çb�r anlam taşımayan formüllere,rakamlara baktı durdu. Mart�n okuma b�l�rd�, ama buradak� sözler onayabancı gelm�şt�. Norman'la Arthur bu sözlerden anlıyordu. Onları busözlerden bahsederken d�nlem�şt�, hem onlar Ruth'un kardeşler�yd�.K�tapların bulunduğu bölümden üm�ts�zl�k �ç�nde ayrıldı. K�taplarsank� her yönden üzer�ne basıp onu ez�-yormuş g�b� geld�, �nsanb�lg�s� haz�nes�n�n bu kadar kocaman b�r yığın teşk�l edeb�leceğ�h�çb�r zaman hayal�nden geçmem�şt�. Korkmuştu. Beyn� bütün

Page 47: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

bunların üstes�nden nasıl geleb�lecekt�? Sonra, bu b�lg�ler�nüstes�nden gelen başka adamlar, pek çok adamlar bulunduğunuhatırladı ve onların bey�nler�n�n yapab�ld�ğ�n�, kend� beyn�n�n debaşarab�leceğ�ne yem�n ett�.

Böylece, h�kmetler�n �st�f ed�ld�ğ� raflara bakıp, bazen üm�ts�zl�ğekapılarak, bazen sev�nç duyarak dolaşmaya devam ett�. Karışıkk�taplara a�t b�r bölümde, 'Norr�e'n�n Kısaltması1 adlı k�tabı buldu.Sayfaları büyük b�r saygıyla çev�rd�. K�tap b�r bakıma onun alışıkolduğu b�r d�ldeyd�. K�tap da Mart�n de den�ze a�tt�. Daha sonra b�r'Bowd�tch' ve Lecky �le Marshall'dan k�taplar buldu.

Page 48: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Tamam �şte; kend� kend�ne nav�gasyon öğrenecekt�, �çk�y� bırakıpsıkı çalışacak ve kaptan olacaktı. O anda Ruth kend�s�ne adamakıllıyaklaştı. Kaptan olunca onunla (eğer Ruth kabul ederse)evleneb�l�rd�. Eğer �stemezse, eh o da onların arasında, Ruth'unvarlığı sayes�nde �y� b�r hayat sürer ve tab�� evlenmese b�le y�ne de�çk�y� bırakırdı. Sonra b�r kaptanın h�zmet etmek zorunda bulunduğu�k� efend�, s�gortacılar ve armatörler aklına, geld�; menfaatler� tabantabana zıt olan bu �k� efend� grubunun her �k�s� de onu yok edecekt�,yok etmek de onların el�ndeyd�. Gözler�n� odada dolaştırdı ve on b�nk�tabı hayal ederek gözler�n� yumdu. Hayır; artık onun �ç�n den�z d�yeb�r şey yoktu. Bütün bu k�tap zeng�nl�ğ� �ç�nde kuvvet vardı ve eğer obüyük �şler yapacaksa bunu karada yapmalıydı, üstel�k kaptanlarınden�zlerde karılarını da yanlarına almalarına �z�n ver�lm�yordu.

Öğle, sonra da akşam oldu. Yemek aklına gelmed� ve görgühakkındak� k�tapları aramaya devam ett�; z�ra aklını mesleğ� dışında,çok bas�t ve somut b�r problem uğraştırıp duruyordu: "B�r gençbayanla tanışırsan ve genç bayan tekrar uğramanı �sterse, tekrar nezaman uğrayab�l�rs�n?" İşte o, bu problem� kend� kend�ne bu şek�lde�fadelend�r�yordu. Ama kend�ne lazım olan rafı bulduğu zaman da,sorusunun cevabını boşu boşuna aradı. Görgünün tuttuğu eng�n yerve k�bar sosyetedek� �nsanlar arasındak� et�ketl� davranışlar onuşaşırttı. Araştırmasından vazgeçt�. Terb�yel� olab�lmek �ç�n �nsanınbütün zamanını vermes� gerekt�ğ�n� ve kend�s�n�n terb�yel� olmayıöğren�nceye kadar b�r hazırlık devres� geç�rmes� gerekt�ğ�n� anladığıhalde, �sted�ğ�n� bulamamıştı.

Odadan çıkarken, masadak� adam:

— Aradığınızı buldunuz mu? d�ye sordu. Mart�n:

— Evet efend�m, d�ye cevap verd�. Kütüphanen�z çok güzel.

Adam onaylarcasına başını salladı:

— S�z� burada sık sık görmek b�z� memnun eder. Den�zc� m�s�n�z?

Page 49: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n:

— Evet, efend�m, d�ye cevap verd�. Ben de tekrar gel�r�m.

Merd�venlerden �nerken, kend� kend�ne:

— Pek� bunu nasıl da b�ld�? d�ye sordu.

Sokağa çıkıp, �lk bloğa kadar sert, d�md�k ve becer�ks�z adımlarlayürüdü, sonunda düşünceler� �ç�nde kend�n� unutup, bütün�ht�şamıyla o salıntılı yürüyüşüne tekrar kavuştu.

VIMart�n Eden nar�n eller�, güzel ruhu ve alımlı beden�yle masalsı

b�r dev g�b� hayatını kuşatmış olan kızı görmey� arzuluyordu, bu arzuöyles�ne büyük ve der�nd� k� karnı m�des�ne yapışmışların açlığı,çölde kalmışların susuzluğu �ç�ndeyd�. Bu duygusallık �ç�nde onuarayacak kuvvet� bulamıyordu. Hem arasa ne yapacaktı, görgüdenen o korkunç takıntıyı ateşley�p etrafı yakmaktan korkuyordu.Yakınca ne olacaktı? Bu yüzden erken aramış olmaktan korkuyordu.

Ookland ve Berkeley kütüphaneler�ne kend�n�, kız kardeş�Gertrude, Mar�an ve J�m'� kütüphaneye üye yapmak �ç�n saatlergeç�rm�şt�, üye kayıt kartları doldurmuş, sonuncusunu da ancakb�rkaç ş�şe b�ra parasına üye olmaya razı edeb�lm�şt�. K�tap alab�lmek�ç�n kend�s�ne ver�len dört karta sah�p olduktan sonra h�zmetç�odasındak� gaz lambasını gece geç vak�tlere kadar yakmış, buyüzden de Mr, H�gg�nbotham haftada ell� sent fazla para kesm�şt�.

Okuma aşkı ve şevk�yle okuduğu k�taplar huzursuzluğunu dahada artırmaktan başka �şe yaramamıştı. K�tapların her sayfası, b�lg�alanına açılan m�n�c�k b�rer del�kten farksızdı. Açlığı okudukçaartıyordu. Ama hang� k�tapları okuyaraktan başlayacağını b�lm�yor,bu kadar hazırlıksız yakalanışına akıl erd�rem�-yordu. K�tap

Page 50: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

dünyasına öyles�ne yabancıydı k�, her okurun rahatlıkla b�lmes�gerekt�ğ�n� açıkça anladığı en genel g�r�ş bölümler�n� b�le b�lm�yordu.Aynı şey, kend�s�n� zevkten del�ye döndüren okuduğu ş��rler �ç�n degeçerl�yd�. Sw�nburne'un ş��rler�n� mümkün olduğunca buldu veokudu. "Dolores"� �y�ce anladı. "Herhalde Ruth bunu anlamamış" d�yekarara vardı. Ar�stokrat ve k�bar b�r hayat yaşayan Ruth nasılanlayab�l�rd� k�? Sonra K�pl�ng'�n ş��rler�ne döndü ve bu ş��rlerde,kend�s�n�n b�ld�ğ� şeyler� kavrayan canlılık, oynaklık ve �ht�şam onualıp gen�ş gen�ş den�zlere sürükled�. Adamın hayatla olanduygudaşlığına ve �nsanın ta �çerler�ne sokulan ps�koloj�s�ne hayranoldu. "Ps�koloj�", Mart�n �n dağarcığına katılmış yen� b�r kel�meyd�. B�rsözlük satın almış, bu �ş de onun b�r�km�ş parasını azaltıp, daha fazlapara bulmak �ç�n den�ze açılmak gününü yakınlaştırmıştı. Sonra bu�ş, parayı pans�yonerler� yoluyla kazanmayı terc�h edecek t�pte olanMr. H�gg�nbotham'ı kızdırmıştı.

Mart�n, gündüzler� Ruth'un ev�n�n çevres�ne yaklaşmaya cesaretedem�yordu ama gece olunca b�r hırsız g�b� g�zl� g�zl� Morse'larınev�n�n etrafında dolaşıyor, kaçamak bakışlarla pencereler� gözetley�pRuth'u barındıran duvarlara sevg� dolu gözlerle bakıyordu. B�rkaçkeres�nde Ruth'un kardeşler� tarafından az daha yakalanacaktı. B�rdefasında da Mr. Morse'un arkasından kent�n aşağısına kadarsürüklenm�ş, aydınlık sokaklarda adamın yüzünü �nceleyerek hep, ahb�r ölüm tehl�kes�yle karşılaşsa da o da atılıp onun babasını kurtarsa,d�ye �ç�nden geç�rm�şt�. B�r başka gece de, �k�nc� kat pencereler�ndenb�r�nde b�r an �ç�n Ruth'u görüp tuttuğu nöbet�n karşılığını almıştı.Onun yalnız başıyla omuzlarını ve b�r ayna karşısında saçlarınıyapmak �ç�n kaldırdığı kollarını görmüştü. Sadece b�r an �ç�ngöreb�lm�şt�, ama bu, onun �ç�n uzun b�r zamandı ve damarlarındak�kanı tutuşturup kaynatmaya yetm�şt�. Sonra Ruth perdey� �nd�rm�şt�.Bu onun odasıydı, bunu öğrenm�şt�; bundan böyle de sık sık orayagel�p sokağın karşı tarafındak� b�r ağacın gölges�ne saklanarakdurmaksızın s�gara �çer olmuştu. B�r akşam da b�r bankadan çıkan,Ruth'un annes�n� görmüş ve Ruth'u kend�s�nden ayıran korkunçmesafen�n b�r başka kanıtını elde etm�şt�. Ruth, bankalarla �ş görenb�r sınıftandı. Halbuk� kend�s� hayatında b�r kere b�le b�r bankanın�ç�ne adımını atmış olmadığı g�b�, kafasında da buna benzer

Page 51: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kurumların sadece çok zeng�n ve çok kudretl� k�mseler tarafındanz�yaret ed�ld�ğ�ne da�r b�r f�k�r vardı.

Mart�n sank� manev� b�r devr�m geç�r�yordu. Ruth'un tem�zl�ğ� vesaflığı onun ruhunda büyük b�r etk� yaratmış ve Mart�n, �ç�nden b�rses�n tem�z olmak gerek d�ye haykırdığını duymuştu. Eğer Ruth'laaynı havayı teneffüs etmeye layık olmak �st�yorsa tem�z olmasıgerek�yordu. D�şler�n� d�ş fırçasıyla, b�r eczane v�tr�n�nde b�r tırnakfırçası görüp de bunun ne �şe yaradığını anlayıncaya kadar, eller�n�de b�r bulaşık fırçasıyla fırçaladı. Tırnak fırçasını satın alırkentezgahtar onun tırnaklarına bakıp b�r de tırnak törpüsü tekl�f ett� veböylece Mart�n Eden b�r bakım eşyasına daha sah�p oldu.Kütüphanede, vücut bakımıyla �lg�l� b�r k�taba rastladı ve hemen J�m'�hayretten hayrete düşüren yen� b�r adet çıkararak, her sabah soğuksuyla banyo yapmaya başladı. Bu �şten dehşete düşen ve bu g�b�fazla süslü f�k�rlere pek rağbet etmeyen Mr. H�gg�nbot-ham �seMart�n'den su parası kess�n m� kesmes�n m� d�ye c�dd� c�dd� düşünüpdurdu. Mart�n, buruşuk pantolonları konusunda da büyük b�r adımattı. Bu konuda artık uyanmış olduğu �ç�n, �şç� sınıfının g�yd�ğ�, d�zler�çuvala dönmüş pantolonlarla, �şç� sınıfından üstün erkekler�ng�yd�kler� pantolonlardak� d�zden ayağa kadar �nen dümdüz ç�zg�arasındak� farkı çabucak fark ett�. Ayrıca bunun sebeb�n� de öğren�pütü ve ütü tahtası aramak �ç�n kız kardeş�n�n mutfağının altını üstüneget�rd�. Başlangıçtak� maceraları kötü oldu ve pantolonunu b�r daha�şe yaramayacak şek�lde yakıp b�r yen�s�n� almak zorunda kaldı. Bumasraf da den�ze açılma gününü daha çok yakınlaştırdı. Fakatreform, sadece dış görünüşte kalmayıp, der�nlemes�ne olmuştu. Halas�gara �çmeye devam ed�yordu, ama �çk� �çm�yordu artık. O zamanakadar Mart�n Eden �çk� �çmey� erkeklere en çok yakışan şey d�yegörüyor ve b�rl�kte �çt�kler� çoğu k�mse sızıp masanın altınayuvarlandığı halde, kend�s�n�n ayık kalmasını sağlayan dayanıklılığı�le övünüyordu. Artık ne zaman b�r den�zc� arkadaşıyla karşılaşsab�rb�rler�ne esk�den olduğu g�b� seslen�yor, fakat Mart�n kend�ne yahaf�f b�r b�ra ya da b�r portakallı gazoz ısmarlıyor ve d�ğerler�n�nkend�s�ne ufak yollu takılmalarına ses etmeden katlanıyordu. Onlarsarhoş olurlarken, Mart�n onları �ncel�yor ve �çler�ndek� hayvanlığınnasıl kabarıp onları avucuna aldığını görerek, artık onlara

Page 52: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

benzemed�ğ� �ç�n Tanrı'ya şükred�yordu. Bel�rl� b�r m�ktar �çt�ktensonra kend�ler�n� unutuyorlar ve b�r defa da sarhoş oldular mı o,sönük, budala ruhları Tanrıların ruhu sev�yes�ne ulaşıp, her b�r� kend�sarhoş arzular cennet�n�n b�rer yargıcı kes�l�yordu. Mart�n �ç�n artıksert �çk� �ht�yacı d�ye b�r şey kalmamıştı. Artık o, yepyen� ve dahader�n sarhoş olma yollan bulmuştu. Kend�s�ne aşkı tanıtıp, yüksek vesonsuz yaşamı gösteren Ruth'a sarhoş oluyordu; beyn�n�n �ç�ne, onukem�ren on b�nlerce �ht�ras kurdu sokan k�taplarla sarhoş oluyordu;kend�s�ne esk�s�nden daha üstün b�r sağlık kazandırıp bütünvücudunun f�z�k� yaşamla dolup taşmasını sağlayan, yen� yen�kazandığı tem�zl�k kavramıyla sarhoş oluyordu. B�r gece, kör tal�hbelk� rast g�der de onu görürüm d�ye t�yatroya g�tt� ve oturduğu �k�nc�balkondan gerçekten de gördü.

Ruth'un, yanında kardeş� Arthur �le saçları karmakarışık,gözlüklü, gar�p b�r del�kanlı olduğu halde salona g�rd�ğ�n� gördü veRuth'un yanındak� gar�p del�kanlı onda hemencec�k b�r vesvese vekıskançlık uyandırdı. Ruth'un, orkestraya en yakın sıradak� yer�neoturduğunu gördü; o gece Mart�n Eden Ruth'a a�t daha fazla b�rşeyler de gördü b�r ç�ft beyaz zar�f omuzla, uzaktan buğulu g�b�duran, donuk altından b�r yığın saç. Ama onu başka gören gözler devardı, n�tek�m �k�de b�r çevres�nde oturanlara bakarken, önündek�sırada, on on �k� koltuk yanda oturan �k� genç kızın kend�s�ne alıcıgözlerle bakıp gülümsed�kler�n� fark ett�. Mart�n her zaman �ç�nyumuşak huylu b�r �nsandı. Terslemek onun el�nden gelmezd�.Esk�den olsa, bu tebessümlere tebessümle karşılık ver�p, daha da�ler� g�der, gülümsemeler� teşv�k ederd�. Ama ş�md� durum başkaydı.Y�ne de tebessümler�ne karşılık verd�, ama hemencec�k bakışlarınıbaşka tarafa çev�r�p, ondan sonra b�r daha da kasten h�ç bakmadı.Yalnız b�rçok kez, kızların varlığını unuttuğu �ç�n, onlarıntebessümler�n� �ster �stemez gördü. Kend�s�n� b�r günde �k� ayrı �şezorlayamazdı, ama yaradılışından gelen yumuşaklığını dabozamazdı; onun �ç�n bu g�b� durumlarda, kızlara �nsanarkadaşlığının bütün sıcaklığı �le tebessüm ett�. Kızların ona d�ş�ceb�r tekl�fte bulunduklarının farkındaydı, ama ş�md� durum başkaydı.Ta uzakta, orkestranın orada, bütün dünyada tek olan kadın vardı vebu kadın, Mart�n'�n sınıfından olan bu �k� kızdan o kadar başkaydı,

Page 53: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

aralarında o kadar korkunç b�r fark vardı k�, kalb�nde kızlara karşı b�racıma, b�r burkulma duydu. Kalb�nden, keşke onlar da onunmükemmell�ğ�ne, haşmetl� görünüşüne ufak çapta da olsa sah�polsalardı d�ye geç�rd�. Kend�s�ne kur yapıyorlar d�ye bu kızlarıdünyada �nc�temezd�. Kızların kur yapışı onu gururlandırmamıştı; bualçak gönüllülüğünden ötürü hatta azıcık utanç b�le duydu. EğerRuth'un sınıfından olsaydı, bu kızlardan h�çb�r tekl�f gelmeyeceğ�n�b�l�yordu; kızların kend�s�ne her bakışında da, kend� sınıfınınparmaklarının yakasına yapışıp onu aşağı çekt�ğ�n� h�ssett�.

Ruth'u geçerken görmek amacıyla, son perdede daha perde�nmeden yer�nden kalktı. Dışarıda tretuar-da her zaman b�r sürü�nsan olurdu, o da şapkasını gözler�ne kadar �nd�r�p, Ruth görmes�nd�ye b�r�n�n omuzu arkasına s�per alab�l�rd�. îlk kalabalıkla b�rl�ktet�yatrodan çıktı; ama �k� kız dışarı çıktığında kend�n� henüzsaklayamamıştı. Kızların kend�s�n� aradıklarını b�l�yordu; o an �ç�nkadınları kend�s�ne çeken şeye lanet ett�. Kızların kaldırımı geç�p, d�ptarafa doğru yaklaştıklarını görünce, keşfed�leceğ�n� anladı.Kalabalığın sıkışık olduğu, Mart�n'�n durduğu yerde yavaşladılar.Kızlardan b�r� ona süründü ve anlaşılan �lk defa olarak fark ett� onu.Bu, meydan okurcasına bakan s�yah gözler� bulunan, zar�f b�r esmerkızdı. Mart�n'e gülümsed�ler, Mart�n de onlara gülümsed�. —Merhaba, ded�.

Bu otomat�k b�r şek�lde olmuştu. Mart�n bu sözü, daha önce bunabenzer �lk karşılaşmalarda pek çok kez söylem�şt�, üstel�k başka türlüde yapamazdı zaten. Yaradılışındak� büyük hoşgörürlük ve sempat�başka türlü yapmasına olanak vermezd�. S�yah gözlü kız memnun b�rşek�lde, merhaba derces�ne gülümsed� ve duraklar g�b� oldu; öbürtaraftan koluna g�rm�ş olan arkadaşı kıkırdadı ve o da duraklar g�b�oldu. Mart�n kafasını hızla çalıştırdı. Ruth'un gel�p de onu oradakızlarda konuşurken görmes� h�ç de doğru olmazdı. Gayet doğal b�rşek�lde, s�yah gözlü olanın yanına geç�p onunla b�rl�kte yürüdü. Nebecer�ks�zl�k gösterm�ş, ne de d�l� tutulmuştu. O ş�md� yanındaydı. Bug�b� çabuk hareketl� maceralarda, dostluğu �lerletmek �ç�n başlangıçmah�yet�nde olan, �ğneley�c�, argo �le dolu şakalaşmalarda kend�n�adamakıllı gösterd�. Kalabalığın öneml� kısmının �ler�ye doğru g�tt�ğ�

Page 54: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

köşeye vardıklarında, karşı kaldırıma geçmek �ç�n kaldırımınkenarına doğru yöneld�. Ama s�yah gözlü kız onun kolunu yakaladıve b�r yandan arkadaşını ardınca sürüklerken, b�r yandan da bağırdı:

— Yavaş ol, B�l�! Ne acelen var? B�z� bu kadar çabuk s�lkeleyecekdeğ�ls�n ya? Mart�n gülerek durdu ve onlara döndü. Kızların omuzlarıüzer�nden lambaların altında hareket eden

Mart�n Eden

kalabalığı göreb�l�yordu. Kend� bulunduğu yer o kadar aydınlıkdeğ�ld�, onun �ç�n, kend�s� görünmeden, Ruth'un geçt�ğ�n� göreb�l�rd�.Ruth mutlaka geçecekt�, z�ra bu yol evler�ne g�d�yordu. Başıyla s�yahgözlüsünü �şaret ederek, kıkırdayan kıza,

— Adı ne bunun? d�ye sordu. Cevap ş�ddetl� oldu:

— Kend�s�ne sor.

Mart�n bütün vücuduyla söz konusu kıza dönerek:

— Neym�ş bakalım? d�ye sordu. Kız:

— Sen daha kend� adını söylemed�n k�, d�ye cevap verd�.

Mart�n gülümseyerek:

— Sen de sormadın k�, ded�. Üstel�k �lk zırıltıyı da tahm�n ett�n.Pekala, pekala, adım B�l�. — Öf, had� be sen de. Kız �ht�raslı,davetkâr gözler�n� Mart�n�n gözler�ne d�kt�. — Sah� adın ne, Allahaşkına?

Kız tekrar başını Mart�n'e yasladı. C�ns�yetler ortaya çıkalı ber�,bütün asırlar boyunca kadınlar en �y�, gözler�yle konuşmuşlardır.Mart�n de kayıtsız b�r tavırla kızı ölçüp b�çerek, eğer �ler� g�dersekızın nazlanıp c�lve yaparak ger�leyeceğ�n�, eğer yüreks�zl�kgöster�rse oyunu bırakacağını anladı, üstel�k Mart�n de �nsandı vekızın çek�c�l�ğ�ne kapılab�leceğ�n� b�l�yordu. B�r yandan da benl�ğ�n�nkızın yaltaklanışındak� �ncel�ğ� takd�rden öteye g�demeyeceğ�n�n

Page 55: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

farkındaydı. O, bütün bunları b�l�yor, onları da A'dan Z'ye kadarçok �y� tanıyordu. Her �k�s� de kend� sınıflarının değer ölçüsüne göre�y� �d�ler. Her �k�s� de azıcık para alab�lmek �ç�n ağır �ş yapıyorlar,�nsanın daha kolay yollardan para kazanmak �ç�n kend�n� satışınıhak�r buluyorlardı. Hayat çölünde b�r ç�md�k mutluluğa susamıştı her�k�s� de. Her �k�s�n� de b�tmez tükenmez ç�leler�n, ç�rk�nl�ğ� �le, ondandaha da müth�ş b�r sefalet�n karanlık çukuru arasında kumaroynamaktan �baret b�r gelecek bekl�yordu; bu karanlık çukuragötüren yol �se, daha paralı olmasına rağmen, daha kısa b�r yoldu.Mart�n başını sallayarak,

— B�l�, d�ye cevap verd�. Tab��, Pete ve B�l�, başka adım da yok.

Kız:

— Numara yapmıyorsun ya? d�ye konuştu. D�ğer�:

— B�l� değ�l, d�ye söze karıştı. Mart�n:

— Sen nerden b�l�yorsun? d�ye sordu. Daha önce ben� görmed�nk�. — Yalan söyled�ğ�n� anlamak �ç�n daha önce görmüş olmamagerek yok, d�ye cevap verd� d�ğer�. B�r�nc� kız:

— Sadece B�l�, öyle m�? d�ye sordu. Mart�n:

— B�l� yeter, d�ye onayladı.

Kız Mart�n'�n kolunu tutup, şaka yapar g�b� sarstı.

— Yalan söyled�ğ�n� anlamıştım, ama y�ne de �y� b�r �nsanolduğunu tahm�n ed�yorum.

Mart�n Eden

Mart�n kend�s�n� davet eden el� yakaladı ve bu avuçtak�, kend�s�neyabancı olmayan �zler�, bozuklukları h�ssett�.

— Konserve fabr�kasında ne zaman çalıştın sen? d�ye sordu.

Page 56: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Kızların �k�s� de b�r ağızdan:

— Nerden b�l�yorsun? ded�ler. Falcı mısın sen? Onunla kızlararasında aptal kafaların, budalaca konuşmaları sürüp g�derken,Mart�n Eden'�n gözler�n�n önünde, asırların b�lgel�kler�n� saklayankütüphane rafları d�k�ld�. Bu hayal�n saçmalığına acı acıgülümserken, aklına şüpheler hücum ett�. Ama �ç dünyasındak�hayalle, dış dünyada sürüp g�den şakalar arasında, t�yatrodan akınakın çıkan kalabalığı gözlemekten de ger� kalmadı. Derken ışıklarınaltında, kardeş�yle, o gözlüklü gar�p del�kanlının arasında olduğuhalde Ruth'u gördü ve sank� kalb� duracak g�b� oldu. Bu anı çokbeklem�şt�.

Ruth'un kral�çeler�nk�ne benzeyen başını gördü. Bu başısaklayan, haf�f, tüy g�b� yumuşak b�r şey� fark ett�. Vücudunun zar�fhatlarını, arabasının ve etekler�n� tutup kaldıran el�n �ht�şamınıgöreb�ld�. Sonra Ruth kayboldu ve Mart�n, elb�seler�n� güzelleşt�rmekuğruna ucuz şeyler takıp takıştırmış, ucuz g�ys�ler, ucuz kurdelalar�ç�nde, parmaklarında ucuz yüzüklerle tem�z ve k�bar olmak �ç�ndramat�k çabalar gösteren konserve fabr�kası �şç�s� kızlara bakakaldı.B�r�s� kolunu çek�şt�r�p:

— Kend�ne gel, B�l�! Ne oluyor sana? ded�ğ�n� duydu.

Mart�n:

— Ne ded�n? d�ye sordu. Esmer kız başını sallayarak,

— Oh, yok b�r şey, ded�. Sadece ded�m k�..

— Ne?

— Eğer k�bar b�r arkadaş bulab�lsen d�yordum (arkadaşınıgöstererek) onun �ç�n, �y� olurdu, sonra da g�der b�r yerde dondurmalıgazoz veya kahve ya da başka b�r şey �çerd�k. An�den Mart�n Edenruhsal b�r gönül bulantısı h�ssett�. Ruth'tan bu duruma geç�şb�rdenb�re olmuştu. Önünde duran kızın cesur, meydan okuyangözler�n�n yanında, Ruth'un, saflığın ölçülmez der�nl�kler�nden

Page 57: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kend�s�ne bakan, b�r az�zen�nk� kadar duru, aydınlık, gözler�n� gördü.Her nasılsa, �ç�nde b�r kuvvet�n kaynadığını h�ssett�. Kend�s� bundandaha �y�yd�. Hayat, düşünceler� dondurma �le b�r cent�lmen arkadaşınötes�ne geçemeyen bu kızlara anlattığından daha fazlasını �fadeed�yordu ona. Ş�md�ye kadar, düşünceler� �ç�nde herkesten g�zl� b�rhayat yaşamış olduğunu hatırladı. Bu düşünceler�n� paylaşmak�stem�ş, fakat bunları anlamaya yeterl� ne b�r kadın bulab�lm�şt�, ne deb�r erkek. Ara sıra anlatmaya çalışmış, fakat düşünceler�, d�nleyenler�şaşırtmaktan başka b�r �şe yaramamıştı. Demek k� düşünceler�onlardan �ler�ym�ş, d�ye düşündü, şu halde o da onlardan �ler�g�tmel�yd�, �ç�ndek� kuvvet�n damarlarında dolaştığını h�ssett� veyumruklarını sıktı. Mademk� hayat kend�s� �ç�n daha fazla b�r şey�fade ed�yordu, şu halde hayattan daha fazlasını �stemek de onadüşüyordu, ama bunu böyles�ne b�r arkadaşlıktan elde etmey�bekleyemezd�. Bu cesur s�yah gözler�n ona sunab�leceğ� h�çb�r şeyyoktu.

Bu gözler�n ardındak� düşünceler� b�l�yordu o dondurma, veherhang� başka b�r şey. Halbuk� o s�yah gözler�n yanında duran ve b�raz�zen�nk�ler� andıran bu gözler ona, onun b�ld�ğ� her şey� vetahm�n�nden fazlasını sunuyordu. Bu gözler ona k�tapları sunuyordu,tabloları sunuyordu; bu gözler ona güzell�ğ� ve sess�zl�ğ�, yüksekhayat katındak� bütün �ncel�ğ� sunuyordu. Mart�n Eden, s�yah gözler�nardındak� her düşüncen�n �şley�ş�n� b�l�yordu. B�r saat�n �şley�ş� g�b�her çarkın dönüşünü göreb�l�rd�. Bu gözler �nsanı zorlamıyordu,ancak kasvetl� b�r mezar g�b� dar, �nsanı sıkan, b�r şeyler bırakıyorduve bu bıraktıkları ucunda b�r mezar bekl�yordu. Halbuk� az�zen�ngözler�nde g�z vardı, akıl almaz har�kalar ve sonsuz yaşamsunuyordu bunlar. Mart�n Eden bu gözlerdek� ruhun b�r an �ç�ndeçakıp sönen aydınlıklarını gördü; aynı zamanda kend� ruhununaydınlıklarını da.

Yüksek sesle:

— Plana uymayan b�r şey var, ded�. Ben�m randevum vardı.

Kızın tutuşan gözler�nde hayal kırıklığı bel�r�verd�.

Page 58: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Hasta b�r arkadaşını z�yaret edeceks�nd�r herhalde, değ�l m�?d�ye alay ett�. — Hayır, yalan değ�l, gerçekten randevum var, b�razdurakladı, b�r kızla. Kız açık yürekl�l�kle sordu:

— Ben� atlatmıyorsun ya?

Mart�n kızın gözler�n�n �ç�ne baktı ve cevap verd�:

— Yalan dolan yok bende. N�ç�n başka b�r zaman buluşmayalımsenle? Daha adını b�le söylemed�n bana. Hem nerde oturuyorsunsen?

Kız yumuşayarak:

— L�zz�e, d�ye cevap verd�.

Vücudunu Mart�n'�nk�ne yaslarken, el�yle de kolunu sıktı.

— L�zz�e Connolly. Beş�nc� caddeyle, Market sokağı kavşağındaoturuyorum. Mart�n �y� geceler d�lemeden önce b�rkaç dak�ka dahakonuştu. Doğru ev�ne g�tmed�; her zaman nöbet bekled�ğ� ağacınaltından pencereye baktı ve mırıldandı:

— O randevu sen�nleyd� Ruth. Randevumu sana saklamıştım.

VIIGözbebekler�ne hapsett�ğ�, b�rkaç dak�ka göreb�lmek �ç�n

saatlerce ev�n�n önünde nöbet tuttuğu güzel Ruth'unu aramayacesaret edem�yordu. Onunla �lk tanıştığı geceden bu yanaokumaktan başını kaldıramamıştı. Tanışalı b�r hafta olmasına vebüyük etk�yle etk�lenmes�ne rağmen arayamamıştı, zaman zamanaramak �ç�n kend� kend�n� cesaretlend�rm�ş, fakat z�hn�ne hücumeden şüpheler, tereddütler yüzünden bu kararından vazgeçm�şt�.Araması gerek�yordu, bunu b�l�yordu; ancak hang� zamanın uygunolduğunu b�lm�yordu, bunu kend�s�ne söyleyecek k�mse de yoktu;

Page 59: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

tam�r ed�lemez b�r hataya düşmekten korkuyordu. Esk� yaşayıştarzını değ�şt�rd�ğ�nden esk� arkadaşlarıyla da görüşmüyordu. Yen�arkadaş da ed�nemem�şt�. Bu yüzden tek yapacak �ş, okumaktı. O daokumaya, kuvvetl� olmayan b�rkaç düz�ne gözü yok edecek kadarçok saat verd�. Ama onun gözler� b�rkaç düz�ne gözden dahakuvvetl�yd� ve bu gözler son derece sağlam b�r vücuttan destekalıyordu, üstel�k kafası da d�nlenm�şt�. K�taplardak� soyut düşüncegöz önüne alınınca, z�hn� bütün hayatı boyunca d�nlenm�ş b�r haldeköşede kalmıştı ve ek�me hazırdı. Çalışmayla h�ç, yorulmamış olanbu z�h�n, k�taplardak� b�lg�y�, sank� kesk�n d�şlerle, b�r dahabırakmacasına ısırıp yakalıyordu.

Esk� yaşamı �le yen� yaşamı arasında yaşadığı fon çok uzaklardakalmıştı. Ancak hazırlıksızdı. Bu yüzden de afallamıştı. Yıllarcasüren ve hazırlık gerekt�ren k�tapları okumaya kalkışıyordu. B�r günant�k felsefeye da�r b�r k�tap okuyor, ertes� gün ultramodern felsefeyea�t başka b�r k�tap, öyle k�, z�hn� f�k�rler arasındak� çatışma vezıtlıklara karmakarışık oluyordu. Ekonom�ye da�r okudukları dakafasını karıştırıyordu. Kütüphanen�n raflarından b�r�nde, Karl Marks,R�cardo, Adam Sm�th ve Stuart M�l'� buldu. Bunların, b�rb�rler�n�nf�k�rler�n�n artık terk ed�ld�ğ� hakkındak� karışık formüller� �se, onah�çb�r �pucu vermed�. Şaşkınlıktan serseme dönmüştü ama y�ne deöğrenmek �st�yordu. Onda, ekonom�, endüstr� ve pol�t�kaya karşı b�rgün �ç�nde b�r �lg� bel�rm�şt�. C�ty Ha�l Parkından geçerken, kalabalıkb�r �nsan grubunun ortasında, yarım düz�ne adamın, kızarmışyüzler�yle ve yüksek sesle c�dd� c�dd� tartıştıklarını gördü. D�nley�c�lerarasına katıldı ve halk f�lozoflarının ağzından, yen�, yabancı b�r d�l�ş�tt�. Adamlardan b�r� serser�, b�r� tahr�kç�, b�r üçüncüsü hukuktalebes�yd�, ger� kalanlar �se, ağzı kalabalık �nsanlardan oluşuyordu.İlk kez sosyal�zmden, anarş�zmden, tek verg� yöntem�nden sözed�ld�ğ�n� duydu. B�rb�r�ne zıt sosyal felsefeler bulunduğunu öğrend�.Kend�s�ne yen� gelen yüzlerce tekn�k ter�m �ş�tt�; bunlar, kend� cılızokuyuşları sırasında h�ç dokunmadığı düşünce alanlarına a�tter�mlerd�. Bu yüzden de del�ller� yakından tak�p edemem�ş, acay�p�fadelere bürünmüş olan f�k�rler üzer�nde sadece tahm�nyürüteb�lm�şt�. Sonra b�r de s�yah gözlü b�r garsonla, send�kaya bağlıb�r fırıncı vardı; garson d�nc� b�r sof�stt�. B�r �ht�yar �se "olan her şey

Page 60: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

doğrudur" d�ye acay�p b�r felsefe �le herkes�n ağzını b�r karış açıkbırakırken, b�r başka �ht�yar, evren �le baba atom, ana atom hakkındab�tmek tükenmek b�lmeyen b�r nutuk çek�yordu. B�rkaç saat geçt�ktensonra, oradan ayrılan Mart�n Eden, adeta karma karışık olmuştu.Alışık olmadığı düz�nelerle kel�men�n açıklamalarını arayıp bulmak�ç�n hemen kütüphaneye koştu. Kütüphaneden çıktığında,koltuğunun altında dört c�lt vardı: Madam Bla-vatsky n�n, "G�zl�Doktr�n"�, "İlerleme ve Fak�rl�k"�, "Sosyal�zm�n Özü" ve "D�n B�l�mHarb�" adlı eserler�. Ne yazık k�, önce "G�zl� Doktr�n" den başladı. Hersatır, anlamadığı, b�rtakım çok hecel� kel�melerle karıncalanıyordu.Yatağında doğrulup oturdu ve sözlüğü k�taptan daha çok el�ne aldı.O kadar çok yen� kel�meye bakmıştı k�, bunlar yen�den geçt�ğ�nde,anlamlarını unuttuğu �ç�n, tekrar bakması gerek�yordu. B�r plandüşünüp, yen� kel�meler�n karşılıklarını b�r not defter�ne yazmayabaşladı ve bu kel�melerle sayfalar doldurdu. Ama y�ne de anlayamadıonları. Sabahın üçüne kadar okudu. Kafası karmakarışık olmuş, amamet�ndek� esaslı b�r tek düşüncey� b�le kavrayamamıştı. Başınıkaldırdı ve oda ona sank� den�zdek� b�r gem� g�b� kalkıp, yana yataraktekrar suya gömülü-yormuş g�b� geld�. Sonra "G�zl� Doktr�n' � b�r sürüküfürle b�rl�kte odanın öbür ucuna fırlattı, gaz lambasını söndürüp,sess�zce uykuya daldı. D�ğer üç k�tapta da şansı yardım etmed�.Yeters�z veya zayıf olan beyn� değ�ld�. Eğer düşünce eğ�t�m� almışolsa ve düşünmek �ç�n gerekl� düşünüş araçlarından yoksun olmasa,bu bey�n o düşünceler� rahatlıkla kavrayab�l�rd�. O da bunu gördü.Sözlüktek� bütün kel�meler�n anlamlarını öğrenene kadar b�r süresözlükten başka k�tap okumamayı kafasına koydu. Bununla beraber,ş��rle avunuyordu, en çok, anlaşılması daha kolay olan bas�tşa�rlerden zevk alarak, bol bol ş��r okuyordu. O güzell�ğ� severd�,ş��rde de güzell�k buluyordu. Ş��r de müz�k g�b�, onu der�n b�r şek�ldetahr�k ed�yordu. O, bunun farkında olmamasına rağmen, bu durum,onun z�hn�n� �ler�k� daha zor çalışmalara hazırlıyordu. Z�hn� boş b�rdefter g�b�, tertem�z olduğu �ç�n, okuyup hoşlandığı ş��rler�n çoğubüyük çaba göstermeks�z�n, kıta kıta bu boş defter�n sayfalarınakaydoluyor ve o okuduğu basılı kel�meler�n güzell�k ve müz�ğ�n��ç�nden, ya da yüksek sesle tekrar etmekten büyük b�r hazduyuyordu. Derken, b�r kütüphanen�n rafında, yan yana duran,Gayley'�n "Klas�k M�tler"�yle, Bulf�nch'�n, "Age of Fable" na rastladı.

Page 61: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Bu ona, aydınlık get�rd�, cehalet�n�n karanlıklarına büyük b�r ışık tuttuve Mart�n her zamank�nden daha büyük b�r �stekle ş��r okudu.

Kütüphanede, masadak� adam Mart�n'� o kadar çok görmüştü k�,artık �y�ce �çten hale gelm�ş ve Mart�n g�rd�ğ� zamanlar, onu b�r başeğmes� ve tebessümle karşılar olmuştu. İşte bu yüzden k�, Mart�n decesur b�r şeye kalkıştı. Masanın üstüne bazı k�taplar yaymıştı; adamkartları damgalarken Mart�n'�n ağzından: — Şey, s�ze sormak�sted�ğ�m b�r şey var, kel�meler� dökülüverd�.

Adam gülümsed� ve d�kkatle ona baktı.

— B�r genç kızla tanıştığınızda, kız s�zden tekrar onu aramanızı�stese, ne kadar zaman sonra arayab�l�rs�n�z?

Mart�n, sıkıntıdan oluşan terle gömleğ�n�n omzuna yapıştığınıh�ssett�. Adam:

— Vallah�, ne zaman olsa olur der�m, d�ye cevap verd�.

— Evet, ama bu başka, d�ye Mart�n �t�raz ett�. O şey, yan� vaz�yetşöyle: Belk� orda bulamam onu. ün�vers�teye g�d�yor.

— O zaman tekrar ararsınız.

Mart�n, kend�n� artık tamamıyla d�ğer�n�n eller�ne bırakmaya kararvererek, — Ne demek �sted�ğ�m� anlatamadım ben, d�ye kekeleyerek�t�raf ett�: Ben, kaba saba her�f�n b�r�y�m, sonra h�ç sosyete f�langörmed�m. Bu kızın durumunun ben�m durumumla �lg�s� yok; ben�mdurumumun da onun durumuyla. Maskaralık etm�ş olmuyorum ya, neders�n�z? d�ye acele sordu. D�ğer�:

— Hayır, h�ç de değ�l, em�n olun, d�ye �t�raz ett�. İsteğ�n�z her nekadar başvuru bürosunun görevler� �ç�ne g�rm�yorsa da, s�ze yardımetmek ben� memnun edecekt�r.

Mart�n, ona hayran hayran baktı.

— B�r açılab�lsem, o zaman sorun kalmayacak, ded�.

Page 62: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Anlayamadım?

— Yan� ben de böyle rahat konuşab�lsem, naz�k f�lan olab�lsemdemek �sted�m.

D�ğer� anladığını bell� ederek:

— Ha, ded�.

— Aramak �ç�n en �y� vak�t hang�s�? Öğleden sonra mı? Yemekvakt�ne çok yakın olmayan b�r zaman? Yoksa akşamley�n, ya dapazar günü mü?

Kütüphane memuru aydınlık b�r yüzle:

— Söyleyey�m, ded�. Telefonla arayın onu ve müsa�t zamanıöğren�n. Mart�n, k�taplarını toparlayıp g�tmeye hazırlanırken:

— Böyle yaparım, ded�. Ger� döndü ve sordu:

— B�r genç kızla konuşurken örneğ�n, M�ss L�zz�e Sm�th d�yel�m'M�s L�zz�e' m� ders�n�z, yoksa 'M�ss Sm�th' m�?

Kütüphane memuru yetk�l� b�r ağızla:

— M�ss Sm�th, dey�n, ded�. Onu daha �y� tanıyın-caya kadar hep,M�s Sm�th dey�n. Mart�n Eden bu sorununu da böylece çözdü. Mar-t�n'�n ödünç aldığı k�tapları ne zaman get�reb�leceğ� hakkında,kekeleyerek sorduğu soruya, Ruth'un telefonun d�ğer ucundanverd�ğ� cevap: — Ne zaman �stersen�z, gel�n, öğleden sonraları hepevdey�m, şekl�nde oldu. Ruth, Mart�n'� kapıda b�zzat karşıladı, ve b�rkadın gözüyle, ütülü pantolonu ve ondak� �y�l�ğe doğru haf�f, fakatgözden kaçmayan değ�ş�kl�ğ� hemen fark ett�. Aynı zamandaMart�n'�n yüzü de Ruth da b�r şok etk�s� yaratmıştı. Şu Mart�n'�nsağlığı da �nanılmaz b�r şeyd� ve sank� kuvvet dalgaları hal�ndeondan dışarı çıkıp, Ruth'a doğru yayılıyordu bu sağlık. Ruth,Mart�n'�n sıcaklığını h�ssetmek �ç�n ona yaslanmak arzusunun �ç�ndeyen�den kend�n� zorladığını h�ssett� ve onun varlığının kend� üzer�nde

Page 63: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yaptığı bu etk�ye hayret ett�. Buna karşılık Mart�n, tokalaşma anında,Ruth'un el�n�n dokunuşuyla b�rl�kte, �ç�n� mutlulukla dolu b�rheyecanın kapladığını h�ssett�. Aralarında şu fark vardı: Mart�n,saçlarının d�b�ne kadar kızardığı halde, Ruth ser�nkanlı ve kend�nehak�md�. Mart�n, Ruth'un arkasından, o esk� becer�ks�z yürüyüşüyleSetf�deh'ye tökezleyerek g�derken, omuzları tehl�kel� b�r şek�lde yalpavuruyordu. Oturma odasında kıyıda b�r yere oturduktan sonra, artıkrahatça konuşmaya başladı kend� umduğundan çok daha rahat b�rşek�lde. Ruth da onun �ş�n� kolaylaştırdı; bunu ona yaptıran ruh �seMart�n'�n onu esk�s�nden daha çılgınca sevmes�ne sebep oldu.

Önce ödünç alınan k�taplardan, Mart�n'�n bağlandığıSw�nburne'den, anlayamadığı Brown�ng'den konuştular. Konuşmayıkonudan konuya sürükleyen, Mart�n'e nasıl faydalı olab�leceğ�konusunda der�n der�n düşünense Ruth oldu. Bunu daha �lkkarşılaşmalarından ber� sık sık düşünmüştü. Ona yardım etmek�st�yordu. Mart�n onda, ş�md�ye kadar h�ç k�msen�n uyandırmadığı b�racıma ve şefkat duygusu uyandırmıştı ve bu acıma duygusu Ruth'daanalık duygusuyla bağlı olduğu oranda da, Mart�n �ç�n küçültücüolmaktan uzaktı. Acıma duygusunu uyandıran adam, kend�s�n� kızlıkkorkularıyla sarsarak, z�hn�n� gar�p düşünce ve duygularla doldurup,heyecan verecek kadar erkek olunca, Ruth'un bu duygusu daalelade olmazdı. İşte Mart�n'�n boynu kend�s�n� y�ne esk�s�g�b� büyülüyordu ve eller�n� bu boyun üzer�ne koymak düşünces�, onatatlı gel�yordu. Yen� doğan b�r aşkın bu kılığa bürünerek kend�n� darb�r çerçeve �ç�nde göstereb�leceğ� Ruth'un aklının köşes�ndengeçmezd�. Mar-t�n'�n, kend�s�nde yarattığı heyecanın aşkolab�leceğ�n� de düşünemezd�. Ruth sadece, onunla, olağanüstü g�zl�kalmış mükemmell�klere sah�p b�r t�p olarak �lg�lend�ğ�n� düşündü,hatta bunu b�raz da kend� �nsan sevg�s�ne yordu.

Ruth, Mart�n'� arzuladığını b�lm�yordu. Mart�n farklıydı. O, Ruth'u,sevd�ğ�n� ve onu daha evvel hayatta h�çb�r şey� arzulamadığı b�rşek�lde arzuladığını b�l�yordu. Ş��r� sırf güzel olduğu �ç�n sev�yorduesk�den, ama Ruth'u tanıdı tanıyalı, eng�n aşk ş��rler� alanına açılankapı, Mart�n'�n önünde ardına kadar dayanmıştı. Ruth, ona Gayley veBulf�nch'�n kazandırdığından da fazla b�r anlayış kazandırmıştı. B�r

Page 64: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

hafta önce, üzer�nde �k�nc� b�r defa düşünmeyeceğ� b�r d�ze vardı:"Tanrı'nın çılgın aşığını b�r öpücük öldürüyor." Bu d�ze ş�md� z�hn�n�kurcalayıp duruyordu. Bu d�zen�n ne güzel b�r şey olduğunu düşündüve gerçekl�ğ�ne hayran oldu; Ruth'a bakarken de onun b�r öpücüğü�le seve seve öleb�leceğ�m anladı. Kend�n� Tanrı'nın çılgın aşığıh�ssett�; h�çb�r şövalyel�k rütbes� ona, bundan daha fazla gururveremezd�. Sonunda yaşamın anlamını veya n�ç�n doğduğunuanlamıştı.

Ruth'u seyrederken, d�nlerken, düşünceler� daha cesur hale geld�.Kapıda, Ruth'un el�n�n, kend� el� üzer�ndek� �tmes�yle duyduğuvahş�ce hazzı z�hn�nde yen�den canlandırdı ve bunun tekrarınıözled�. Bakışları sık sık Ruth'un dudaklarına kayıyor, bu dudakları açgözlerle özlüyordu. Ama bu özley�şte, kaba veya seks� b�r tarafyoktu. Bu dudakların kel�meler� söylerken-k� hareketler�n� seyretmekona büyük b�r haz ver�yordu; bununla beraber bunlar, herhang� b�rkadın veya erkeğ�n dudaklarına benzem�yordu. Bunların cevher�,alelade �nsanın yaratıldığı hamurdan değ�ld�. Bunlar, öz ruhtan �baretdudaklardı ve bunlara duyduğu arzu, kend�s�n� d�ğer kadınlarındudaklarına çeken arzudan tamamıyla farklıydı. Ruth'un dudaklarınıöpeb�l�rd�. Kurumuş dudaklarını Ruth'un dudaklarıyla b�rleşt�reb�l�rd�.Değerler� kıymetlend�rme konusunda �ç�nde meydana gelendeğ�ş�kl�ğ�n ve Ruth'a baktığı zaman gözler�nde parlayan ışığın, aşkadüşmüş �nsanların gözler�nde parlayan ışıkla aynı olduğununfarkında değ�ld�. Ne bakışlarındak� yakıcılığın ve erkekl�ğ�n, ne de bubakışlardak� sıcak alev�n Ruth'un ruhunda meydana get�rd�ğ� köklüdeğ�ş�kl�ğ�n farkındaydı. Ruth'un, Mart�n'�n �ç�ne �şleyen eldeğmem�şl�ğ�, onu ve düşünceler�n� ser�n yıldızlar katına yükselterek,heyecanlarını yücelt�p başka kılığa sokmuştu ve eğer Mart�n Eden,gözler�nden sıcak dalgalar hal�nde çıkıp, Ruth'un �ç�ne akarak oradaaynı şek�lde b�r sıcaklık tutuşturan parlaklığın farkında olsaydı,heyecandan ürper�rd�. Ruth, bu parlaklıktan anlaşılmaz b�r rahatsızlıkduymuş ve b�rçok kez bu parlaklık tatlı sokulu-şuyla, neden olduğunub�lmed�ğ� halde, düşünceler�n�n sırasını bozup, onu yarım kalansözler�n� toparlamak �ç�n gayret harcamak zorunda bırakmıştı. Ruth,her zaman çok rahat konuşurdu ve eğer bunun sebeb�n�n Mart�n'�nd�kkat çeken b�r t�p oluşundan geld�ğ�ne karar vermem�ş olsaydı, bu

Page 65: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kes�l�şler, onu mutlaka çok şaşırtırdı. Ruth, �zlen�mlere karşı çokhassastı, başka dünyalardan gelen b�r gezg�n�n çek�c�l�ğ�n�n ona buderece etk� yapması da n�hayet h�ç tuhaf değ�ld�.

B�l�nçaltında hep Mart�n'e nasıl yardımcı olab�leceğ� sorunu vardı,bundan dolayı da, konuşmayı o yöne çev�rd�; ama konunun özüne �lkgelen Mart�n oldu.

— Acaba s�zden öğüt alab�l�r m�y�m? d�ye söze başladı. Ve karşıtarafta öyles�ne uysal b�r �stekl�l�k gördü k�, kalb� yer�nden fırlayacakg�b� oldu. Hatırlarsanız eğer, geçen gel�ş�mde s�ze, nasılkonuşulacağını b�lmed�ğ�m �ç�n k�taplar, vesa�re hakkındakonuşamadığımı söylem�şt�m, değ�l m�? �şte, o zamandan ber� hepkafamı çalıştırıyorum. B�rçok kez kütüphaneye g�tt�m, ama dev�rd�ğ�mk�tapların çoğunu kafam almadı. Gal�ba ta başından başlasam �y�olacak. Ş�md�ye kadar h�ç fırsat bulamamıştım. Çocukluktan ber� çokçalışmak zorunda kaldım, ş�md� �se kütüphaneye g�d�yorum vek�taplara yen� b�r gözle bakıyorum, yen� k�taplara da başka b�r gözlebakıyorum. B�raz önce öyle karar verd�m k�, ben okunması gerekt�ğ�g�b� okumuyorum. Örneğ�n, kovboy kamplarında gem�ler�n başkasaralarında bulacağım k�tapların, bu evde bulunan k�taplar g�b�olmadığım b�l�rs�n�z, �şte ben, okumak �ç�n bu g�b� şeylere alıştımhep. Bununla beraber, yalnız övünüyorum sanmayın. Ben, beraberbulunup yaşadığım �nsanlardan farklıyım. Yan�, b�rl�kte seyahatett�ğ�m den�zc�lerden veya sığır çobanlarından da. Ben sığırçobanlığı da yaptım b�r ara. Daha �y�y�m demek �stem�yorum, amaher zaman k�tap okumak, el�me geçen her şey� okumak hoşumag�derd�, her neyse, onların çoğundan başka türlü düşünüyorumzanneder�m. Ş�md� sözü şuraya get�rmek �st�yorum. Ş�md�ye kadarh�ç böyle b�r eve g�rmed�m.

B�r hafta önce buraya geld�ğ�mde, bütün bunları görünce, s�z�görünce, annen�z�, kardeşler�n�z�, heps� doğrusu çok hoşuma g�tt�.Böyle şeylerden bahsed�ld�ğ�n� duymuştum, sonra k�taplarda daokumuştum buna benzer şeyler; ev�n�ze gel�nce de etrafıma baktımk�, k�taplar haklıymış. Ama peş�ne düştüğüm şey hoşuma g�d�yorduben�m. Onu �st�yordum. Ş�md� de �st�yorum onu. S�z�n bu evde �ç�n�ze

Page 66: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

çekt�ğ�n�z hava g�b� b�r havayı teneffüs etmek �st�yorum. K�taplarla,res�mlerle dolu, �ç�ndek� �nsanların alçak sesle konuştuğu, �nsanlarıntem�z olduğu, düşünceler�n tem�z olduğu b�r havayı. Ben�m hepteneffüs ett�ğ�m havaya, p�sboğazlık karışıktı, ev k�rası derd� karışıktı,kavga, dövüş, sarhoşluk karışıktı, onların da bütün konuştuğubunlardı �şte. S�z annen�z� öpmek �ç�n odanın öbür ucuna g�tt�ğ�n�zde,doğrusu bunun ş�md�ye kadar gördüğüm en güzel şey olduğunudüşünmüştüm. Hayatı çok gördüm ben, hem b�rl�kte yaşadığım�nsanların çoğundan daha fazla gördüm, görmek hoşuma g�d�yor,hem daha da fazla görmek �st�yorum, hem başka türlü görmek�st�yorum. — Hala söylemek �sted�ğ�m şeye gelmed�m. Hah, �şte,söylüyorum: S�z�n bu evde yaşadığınız hayata ulaşmanın yolunubulmak �st�yorum ben. Hayatta sarhoş olmaktan, ağır �şlerden,oradan oraya dolaşmaktan başka şeyler de var. Hah, �şte, nasıl eldeedeceğ�m bunu ben? İşe nerden başlayayım? Kend�me yol açmak�st�yorum, hem �ş zorluğa geld� m�, pek çok k�mse yanşamazben�mle. B�r başladım mı, gece gündüz çalışırım. Belk� bunları s�zesormam tuhaf gel�yordur. Belk� de başvurmam gereken en son�nsansınız s�z dünyada, ama sorab�leceğ�m başkak�mse tanımıyorum k�, Arthur har�ç tab�î. Belk� de ona sormamlazımdı. Eğer... Ses�, gücünü kaybed�p, yavaşladı ve kayboldu.Meramını anlatmak �ç�n sağlam b�r plan yaptığı halde ş�md�, belk� deArthur'a sorması gerekt�ğ� şekl�ndek� korkunç b�r olasılıkla karşıkarşıya kalıp, acaba kend�m� gülünç b�r duruma mı düşürdümend�şes� �le du-raladı. Ruth, hemen konuşmadı. Duraklamalarlakes�len bu kaba sözler� b�rleşt�rmeye, bu konuşmadak� düşüncebas�tl�ğ� �le Mart�n'�n yüzündek� �fadey� uzlaştırmaya çalışıyordu;kend�n� tamamıyla buna verm�şt�. Bu gözlerden daha büyük b�rkudret �fade eden gözlere h�ç rastlamamıştı ş�md�ye kadar. Bugözlerde, gözler�n sah�b�n�n her şey� yapab�lecek yetenekte b�r adamolduğunu okumuştu ve bu, onun düşünceler�n� �fade ed�ş�ndek�yeters�zl�ğ�ne h�ç de uymuyordu. Ruth1 un aklı bu sorunla o kadarkarışmıştı ve öyles�ne hızlı çalışıyordu k�, Mart�n'�n düşünceler�ndek�bas�tl�ğ� ad�l b�r ölçüye vurup da takd�r edemed�. Bununla beraber,karanlıkta yolunu bulmak �ç�n d�d�nen bu akıl onda, kudretl� b�r akıletk�s� bırakmıştı. Ruth'a, sank�, yere bağlandığı z�nc�rler�n altındaçabalayan, kıvranan b�r devle karşı karşıya �m�ş g�b� geld�.

Page 67: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Konuşurken yüzünü sempat�k b�r �fade doldurmuştu. — Neye�ht�yacınız olduğunu s�z kend�n�z de anlıyorsunuz, eğ�t�me �ht�yacınızvar. Tekrar baştan başlayıp, ortaokulu b�t�rmen�z, sonra da l�seye veün�vers�teye g�tmen�z lazım... Mart�n:

— Ama bu para �ster, d�ye onun sözünü kest�. Ruth:

— Oh! d�ye bağırdı. Bunu düşünmem�şt�m. Pek� ama o zaman daakrabalarınız var ya, s�ze yardım edecek b�r� yok mu?

Mart�n, hayır anlamında başını salladı.

— Annem, babam öldü. İk� kız kardeş�m var, b�r�s� evl�, öbürü deyakında evlenecek sanırım. Sonra b�r sürü de erkek kardeş�m var, engenc� ben�m, ama onların k�mseye hayrı dokunmaz. Kend� başlarınınçares�ne bakmak �ç�n dünyayı arşınlayıp dururlar. En büyüğüH�nd�stan'da öldü. İk�s� ş�md� Güney Afr�ka'da, b�r d�ğer� bal�nasefer�nde, b�r� de s�rkle dolaşıyor, tra-pezc�l�k yapar. Gal�ba ben�m deonlardan farkım yok. On b�r yaşımdan ber� kend� başımın çares�nebakıyorum, annem ben on b�r yaşındayken öldü. Kend� kend�meçalışmak zorundayım, zanneder�m, hem ben�m öğrenmek �sted�ğ�m�şe nerden başlayacağım? Bence, önce gramer öğrenmen�z gerek.Gramer�n�z... Korkunç d�yecekt�, ama değ�şt�r�p, �y� değ�l, ded�. Mart�nkızardı ve terled�.

— S�ze yabancı gelen b�r sürü kel�me ve argoyla konuştuğumub�l�yorum. Ama ben�m konuşmak �ç�n b�ld�ğ�m bütün kel�meler bunlar.K�taplardan toparladığım başka kel�meler de var kafamda, amaonları söyleyem�yorum, onun �ç�n de kullanmıyorum onları.

— Mesele bu değ�l, s�z başka şeyler söylüyorsunuz. Dahadoğrusu, o kadar başka türlü söylüyorsunuz k�. İçtenl�ğ�m� mazurgörürsünüz, değ�l m�? S�z� �nc�tmek �stemem.

Mart�n, Ruth'un �çtenl�ğ�nden ötürü �ç�nden şükrederken:

— Yok, yok, d�ye bağırdı. Boş ver�n. B�lmem gerek, hembaşkalarından öğreneceğ�me s�zden daha �y� öğren�r�m.

Page 68: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Tamam, o zaman, "S�z �d�n" d�yorsunuz; 's�z �d�n�z' olmasılazım. 'Gördüm' yer�ne, 'Görmüşüm' d�yorsunuz. Sonra ç�ft olumsuzkullanıyorsunuz...

Mart�n sordu:

— Ç�ft olumsuz ne demek? Sonra da alçakgönüllülükleekleyerek, Görüyorsunuz ya, daha s�z�n açıklamalarınızı b�leanlamıyorum ben.

Ruth gülümseyerek:

— Bunu daha açıklamadım, ded�. Ç�ft olumsuz durun bakayımşey, örneğ�n, 'h�ç k�mseye yardım ett�' d�yorsunuz. İk� olumsuz b�rolumlu yapar, bu b�r kuraldır. 'H�ç k�mseye yardım ett� demek, 'h�çk�mse yardım etmez' demekt�r, halbuk� herhang� b�r k�msen�n, b�r�s�nehayrı dokunmuştur mutlaka. Mart�n:

— Oldukça açık, ded�. Bunu daha evvel h�ç düşünmem�şt�m.Ama, mutlaka b�r�ne hayrı dokunmuş olması gerek�r demek dedeğ�ld�r, değ�l m�? Bana kalırsa, 'h�ç k�mse yardım etmez', sadeceherhang� b�r�ne hayrı dokunup dokunmadığını �fade etmem�ş oluyor.Bunu daha evvel h�ç düşünmem�şt�m, b�r daha da söylemem. Ruth,Mart�n'�n kafasının hızlı �şley�ş�ne hem şaştı, hem de buna memnunoldu. İpucunu elde eder etmez, sadece anlamakla kalmamış, aynızamanda onun yanlışını da düzeltm�şt�. — Bunların heps�n�gramerde bulacaksınız, d�ye devam ett�. Konuşmanızda d�kkat�m�çeken başka b�r şey daha var. Söylememen�z gerekt�ğ� yerde, 'sız'kullanıyorsunuz, 'sız', olumsuzluk �fades�d�r ve �k� kel�me yer�nekullanılır. Bu kel�meler� b�l�yor musunuz?

Mart�n b�r dak�ka düşündü ve cevap verd�:

— Hayır.

Ruth başıyla onayladı ve:

Page 69: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— S�z 's�z' yer�ne 'sın' kullanıyorsunuz. Mart�n afalladı ve bunupek kolay kavrayamadı. — B�r örnek daha ver�n bana, ded�.

— Şey, Ruth düşünürken, kaşlarını çatıp dudaklarını büzdü.Yüzündek� �fade Mart�n'�n hayranlığını her zamank�nden fazla çekt�."Örneğ�n, "�t don't da to be hasty' cümles� Buradak� 'don't u 'do not1 açev�r�n, '�t do not do to be hasty' olur k� bu da manasızdır.

Mart�n bunu kafasında ev�r�p çev�rerek düşündü. Ruth:

— Kulağınızı tırmalamıyor mu? ded�. Mart�n tarafsızca:

— Tırmalıyor d�yemem, d�ye cevap verd�.

Ruth, "Pek� ş�md� "tırmalıyor" sözü �ç�n neden "does" kullandınızda, "do" kullanmadınız? d�ye sordu. Mart�n yavaşça:

— Yanlış gel�yor, ded�. Ama ötek�s� �ç�n b�r şey d�yemem.Herhalde ben�m kulağım s�z�nk� kadar terb�yel� d��l. Ruth tatlı b�rsertl�kle:

— "D��l" d�ye b�r kel�me yoktur, ded�. Mart�n yen�den kızardı.

Ruth:

— Sonra, "been" yer�ne, "ben" d�yorsunuz, d�ye devam ett�.

— "Geld�m" yer�ne, 'gel�r�m' kullanıyorsunuz; üstel�k kel�meler� dekorkunç b�r şek�lde buduyorsunuz. Mart�n, �ç�nden bu kadar har�ka b�rkafanın önünde d�z çökmes� gerekt�ğ� düşünces�n� geç�rd�, öneeğ�lerek: — Nasıl yan�? ded�. Nasıl buduyorum?

— Kel�meler� veya son ekler� tamamlamıyorsunuz. Örneğ�n"Sonra" kel�mes�, sonra d�ye okunur ve yazılır. S�z bunu "sora" d�yetelaffuz ed�yorsunuz. Gel�yor, g�d�yor da k�, "yor" da; "yor" d�yeokunur, s�z bazen "r" y� kaldırıp; "yo" d�ye bırakıyorsunuz. Sonra başharfler� de yutuyorsunuz bazen. Her neyse ş�md� bunların heps�n�anlatmaya lüzum yok. İht�yacınız olan her şey gramer k�taplarında

Page 70: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

var. B�r gramer k�tabı get�rey�m de nasıl başlayacağımızı gösterey�ms�ze.

Ruth ayağa kalktığı zaman, Mart�n Eden'�n aklına b�rden, görgük�taplarında okuduğu b�r şey gel�verd� ve b�r yandan acaba doğru muhareket ed�yorum, d�ye end�şe ederken, b�r yandan da ya g�tmek�sted�ğ�m anlamına çekerse d�ye korkarak, acem�ce o da ayağakalktı.

Ruth, odadan çıkarken, ger�ye seslend�:

— Sırası gelm�şken sorayım, Mr. Eden, "booze" ned�r? B�rçokdefa kullandınız da. — Ha, "booze," d�ye güldü Mart�n. Bu argodur.V�sk� demek, b�ra demek, sen� sarhoş eden herhang� b�r şey.

Ruth ger�ye dönüp güldü:

— B�r şey daha, söyleyey�m, ded�. Şahs� olmayan f��llerde "sen"kullanmayın. "Sen", çok b�reysel b�r kel�me, üstel�k s�z�n bu kel�mey�ş�md�k� kullanışınız, s�z�n söylemek �sted�ğ�n�z� anlatmıyor. — Bunupek anlayamadım.

— Bakın, ş�md� bana ded�n�z k�, s�z, v�sk�, b�ra sen� sarhoş edenherhang� b�r şey. Evet, tab�� eder, d�ye gülümsed� Ruth. Ama ben� �ş�n�ç�ne karıştırmasanız daha hoş olur. "Sen" yer�ne, "b�r�s�" veya"�nsan" kel�mes�n� kullansanız, bakın ne kadar daha hoş gelecekkulağa.

Ruth, gramer k�tabını get�rd�kten sonra, Mart�n'�n sandalyes�n�nyanına b�r sandalye çek�p oturdu. Ruth gramer k�tabının sayfalarınıçev�r�rken, başları b�rb�r�ne yaklaştı. Mart�n, Ruth'un bu tatlıyakınlığından öyles�ne sarhoş olmuştu k�, onun, nasıl çalışmasıgerekt�ğ�n�n ana hatlarını anlatışını tak�p edem�yordu. Hele, Ruth f��lçek�m�n�n önem�n� anlatmaya başladığı ve Mart�n'�n d�l�nbağlantılarını nasıl kavramakta olduğunu görerek hayran olduğuzaman, hele o zaman; Mart�n sayfanın üzer�ne daha çok eğ�ld�,Ruth'un saçı yüzüne değd�. Hayatında pek çok defa bayılmıştı, ş�md�de bayılacağını zannett�. Ruth, ona ş�md�ye değ�n h�ç bu kadar

Page 71: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yanına ulaşılab�l�r görünmem�şt�. O an �ç�n, onları b�rb�r�nden ayıranaçmazın üzer�ne b�r köprü kuruldu. Bütün bunlara rağmen Ruth'aolan saygı h�sler�nde b�r değ�ş�kl�k yoktu. Ruth, onun sev�yes�ne�nmem�şt�, Mart�n onun düzey�ne çıkmaya çalışmıştı. O anda Ruth'aduyduğu saygı, d�n� b�r huşudan, yücel�kten h�ç de farklı değ�ld�.Mart�n de, sank� �z�n almadan kutsal yere g�rm�ş h�ss�yle başını, Ruthfarkında b�le olmadan, b�r elektr�k çarpması g�b� sarsan buyakınlıktan d�kkatle, usulcacık ayırdı.

VIIIMart�n Eden haftalarca gramer çalıştı. D�l kurallarını öğrenmek

�ç�n yoğun b�r çabaya g�r�şt�. Görgü k�taplarını yen�den ve defalarcaokudu. Hoşuna g�den k�tapları adeta sular seller g�b�, yutarcasınaokudu; kend� sınıfından olan h�çb�r şey� ve h�ç k�msey� gözü görmed�.Bunca okumanın ardından başka dünyaya a�t b�r adam olduğunakanaat get�rm�şt�.

Lotus Kulübündek� kızlar, Mart�n'e ne olduğunu merak ed�p,anlamsız ve gar�p sorularıyla J�m'�n başının et�n� yed�ler;R�ley's'dek�ler Mart�n artık gelm�yor d�ye memnun oldular. Bu sıradaMart�n kütüphanede, sah�ps�z b�r haz�ne daha keşfett�. Gramer k�tabıona nasıl d�l�n yapısını anlatıp b�lg� dağarcığını gen�şlett�y-se,bulduğu bu yen� k�tap da ş��r�n yapısını, kurgusunu, d�zeler�n nasılanlaşılması gerekt�ğ�n� anlattı. Böylece Mart�n Eden, vez�n kurgusunuve formu öğrenmeye başladı. B�lg�n�n sürekl�l�ğ�, öğrenmen�nheyecanı onda değ�ş�k b�r güzell�k yaratmıştı. Ayrıca bu güzell�ğ�nneden ve nasıl doğduğunu bulmak, bulduklarını yaşamına koymakçok hoşuna g�d�yordu. Ş��r�n neden var olduğu sorusunun yanıtını daböylece bulmuş oluyordu. Bu arada başka modern b�r k�tap dahabuldu; bu k�tap ş��r� görsel b�r sanat g�b� ele alıp edeb�yattan en �y�seçmeler� ver�yor, bu seçme sayısız örnekler� en�ne boyuna�ncel�yordu. Ş�md�ye kadar okuduğu öykülerden h�çb�r� ona, buk�tapları �ncelerken duyduğu ş�ddetl� zevk� vermem�şt�. Bu zevköyles�ne büyük b�r zevkt� k�, Mart�n bu zevk� tanımlamakta ac�z

Page 72: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kalıyordu. Y�rm� yıldan ber� h�ç yorulmamış olgun b�r �ht�rasınkörükled�ğ� aklı, okuduklarını, öğrenc� akılları �ç�n olağanüstüdenecek kadar kuvvetl� b�r şek�lde tutuyordu. Bu akıl örnekgöster�leb�lecek derecede öneml�yd�.

Kısa sürede çok yol almış, az zamanda aklında ve b�lg�s�ndebüyük gel�şmeler kaydetm�şt�. Ş�md� bulunduğu yüksek yerden ger�yedönüp baktığında b�ld�ğ� esk� dünya, karaların, den�zler�n, gem�lerlegem�c�ler�n, orospularla pezevenkler�n bulunduğu dünya ona çokküçük gözüktü; ama y�ne de o esk� dünya, onun yen�dünyasıylakarışıp gen�şled�. Bu �k� dünyayı aynı düzlemde b�rleşt�ren onunbeyn�yd�. Mart�n Eden, �k� dünya arasındak� bağlantı noktalarını �lkdefa bulmaya başladığında buna hayret ett�. Çünkü artık kıyasyapab�l�yor, eks�k ve fazlalıkları göreb�l�yordu. K�taplarda bulduğuyüksek düşüncelerle güzell�k de, onu soylulaştırmıştı. Bu da onu,kend�s�nden yüksekte, Ruth �le a�les�n�n bulunduğu sosyetedek�erkeklerle kadınların bu k�taplarda okuduğu g�b� düşündükler�ne vebu düşüncelere uygun olarak yaşadıklarına her zamank�nden dahafazla �nanmaya yöneltt�. Kend� bulunduğu tabaka soysuzların yer�yd�,Mart�n Eden de, kend�s�n�, yukarı sınıfların yaşadığı yükselm�ş alanaçıkarmak arzusundaydı. Bütün çocukluğu �le gençl�ğ�, bell� bel�rs�z b�rhuzursuzluğun sıkıntısı �ç�nde geçm�şt�; ne �sted�ğ�n� h�ç b�lmeden,Ruth'la karşılaşana kadar, boş yere peş�ne düştüğü b�r şey �stem�şt�.Ş�md� �se huzursuzluğu, kesk�n, ıstıraplı b�r şek�l almış ve o n�hayet,�sted�ğ� şey�n, güzell�k, akıl ve aşk olduğunu açıkça ve kes�n olarakanlamıştı. Bu sıkı okuma haftaları �ç�nde Ruth'u altı kez gördü ve hersefer�nde, ondan aldığı es�nlere b�r yen�s� eklend�. Ruth, onunİng�l�zce's�ne yardım ett�, d�l�n� düzeltt� ve onu matemat�ğe başlattı.Ama görüşmeler� sadece hazırlık �çer�ğ�ndek� çalışmalara ayrılmıştı.Mart�n Eden, hayatta çok görmüş geç�rm�ş b�r �nsandı ve kafası da,sadece çarpmabölmeler, küp kökler, kel�me çözümlemeler� ve cümleanal�zler� �le yet�nemeyecek kadar olgundu; konuşmalarının başkakonulara Mar-t�n'�n son okuduğu ş��re, Ruth'un en son �nceled�ğ� şa�redöndüğü zamanlar da oluyordu. Ruth, ona en sevd�ğ� pasajlarıokuduğu zaman da, Mart�n, zevk cennet�n�n en yüksek katınayüksel�yordu. Konuşmalarını d�nled�ğ� h�çb�r kadında Ruth'un ses�nebenzer b�r ses tonuna rastlamamıştı. Ruth'un ağzından çıkan en ufak

Page 73: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

ses, Mart�n'�n aşkını kamçılıyor, söyled�ğ� her kel�me onu ürpert�pkalb�n�n çarpmasına sebep oluyordu, uyum, müz�kal b�r modülasyonvardı bu ses�n tonunda. Bu ses kültürün ve �nce b�r ruhun, yumuşak,zeng�n, anlatılması olanaksız b�r ürünüydü sank�. Ruth'u d�nlerken,hafızasının kulaklarında bar kadınlarıyla, büyücü kocakarılarınkesk�n çığlıkları ve g�derek azalır; fabr�ka �şç�s� kadınlarla, kend�sınıfından olan kızların huysuz, t�z sesler� çınlardı. Sonra hayallaboratuarı çalışmaya başlayıp bunlar kafasında toplanarak resm�geç�t yapmaya başlar ve bu hayaller�n her b�r�, meydana get�rd�ğ�zıtlıkla, Ruth'un �ht�şamını arttırırdı. Ruth'un okuduğu şeyler�anladığını b�lmek de Mart�n Eden'�n mutluluğunu arttırıp, onugereken düşünceler� onaylamaktan doğan b�r heyecanla ürpert�rd�.Ruth ona, "Prenses"ten parçalar okudu ve Mart�n Eden çok kerelerRuth'un gözler�n�n dolu dolu olduğunu gördü. Ruth'un estet�kyaradılışı bu derece mükemmel ayarlanmıştı �şte. Bu g�b� anlardaMart�n Eden'�n heyecanları onu b�r Tanrı mertebes�ne yükselt�r ve o,Ruth'u d�nley�p seyrederken, hayatın yüzüne bakıp, hayatın en der�nsırlarını okur g�b� olurdu. Sonra kazandığı �nce hassas�yet�nyücel�kler�n� fark ederek, bunun aşk, aşkın da dünyada en güzel şeyolduğuna karar ver�rd�. Sonra hafızasının kor�dorlarında, daha öncetanımış olduğu bütün ürpert�ler, tutuşmalar, şarabın verd�ğ�sarhoşluklar, kadınların okşamaları, f�z�k� b�r yarışmanın kabaoyunlarıyla alışver�şler� resm� geç�t yapar ve bunların tümü de ona,yen� zevk�ne vardığı bu yüce ateşle kıyaslandığı zaman saçmasapan, bayağı şeylerm�ş g�b� gel�rd�.

Ruth'a göre �ç�nde bulunduğu durum karanlıktı. O, daha önce h�çaşık olmamıştı. Bu g�b� konulardak� bütün deney�m�, günlük sıradanolayların, sanrı yoluyla gerçekdışı olaylara a�t s�h�rl� b�r hayaldünyasına aktarıldığı k�taplarda okuduklarına dayanıyordu; bu kabagem�c�n�n, kalb�ne sokularak orada z�nc�re vurulmuş kuvvetlerb�r�kt�rd�ğ�nden ve günün b�r�nde bunların patlayıp çıkarak, benl�ğ�n�alev dalgaları hal�nde saracağından haber� b�le yoktu. O, aşk ateş�n�henüz tatmamıştı. Aşk hakkındak� b�lg�s� tamamıyla teor�kt� ve o,aşkın b�r şebnem, ya da durgun b�r suyun yüzündek� m�n�k dalgalarg�b� yumuşak, haf�f pırıltılı b�r alev ve b�r yaz geces�n�n kad�fekaranlığı g�b� ser�n olduğunu düşünürdü. Aşkı daha çok, sak�n,

Page 74: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yumuşak b�r yakınlık; göksel b�r durgunluğa sah�p, ç�çek kokulu, loşb�r atmosferde sevg�l�ye h�zmet ed�ş d�ye düşünürdü. Ruth aşkınruhsal sarsıntılarını, kavurucu sıcaklığını ve bu kavurucu sıcaklığınger�de bıraktığı �şe yaramaz küller�n get�rd�ğ� üzüntüler� aklından b�legeç�rmezd�. Me kend� yapacaklarının ne de dünyadak� d�ğerkudretler�n farkındaydı. Ayrıca hayatın der�nl�kler� de ona göre b�rersanrılar den�z�yd�. Ruth �ç�n �deal aşk �lg�s�n�, annes�yle babasınınevl�l�k yakınlığı oluşturur, h�çb�r sarsıntı veya sürtünme olmaksızın b�rgün b�r sevg�l�yle beraber, bunun g�b� sess�zl�k dolu, tatlı b�r hayataulaşmayı umardı. Bu düşüncelerle Mart�n Eden'� hayatına g�ren yen�b�r olay olarak görüp, onun �lg�nç b�r k�ş� olduğunu düşünüyordu.Mart�n'�n kend�s�n� etk�ley�ş�n� de b�r yen�l�k, b�r acay�pl�k olarakn�telend�r�yordu. Bu çok doğaldı. Hayvanat bahçes�ndek� vahş�hayvanları �zled�ğ�, b�r fırtınaya tanık olduğu, ya da ş�mşeğ�n parıltılıkollarını gördüğü zamanlar da, bunun g�b� olağanüstü h�sler�n etk�s�altında kalmıştı. Bu g�b� şeyler�n kozm�k b�r tarafı vardı ve bu kozm�kşey, Mart�n'de de mevcuttu. Mart�n nefes alırken, sank� c�ğerler�nehavaları, büyük boşlukları dolduruyormuş g�b� gel�yordu Ruth'a.Trop�k güneş�n�n alev� Mart�n�n yüzünde parlıyordu ve onun ş�şen,kabalaşan adaleler�nde dünya yüzünde �lk bel�ren hayatın gücüvardı. Yüzünde, sınırları Ruth'un ufkunun ötes�nde başlayan ve�ç�nde kaba �nsanlarla, onlardan da kaba �şler�n yer aldığı g�zeml� b�rdünyada aldığı yara bere �zler�n� taşıyordu. O yaban�yd�,ehl�leşmem�şt� ve böyle kuzu kuzu Ruth'un el�ne gelmes�, g�zl�deng�zl�ye onun gururunu okşuyordu. Her �nsanda bulunan yaban� olanıehl�leşt�rme güdüsü de Ruth'u kışkırtıp duruyordu. Bu b�l�nçs�z b�rgüdüydü. Düşünceden uzak b�r �ht�ras, Ruth'u, Mar-t�n'�n hamurunuyen�den yoğurarak ona, babasının b�ç�m�n�, babasının görünüşünüvermeye zorluyordu; onun �ç�n, dünyada en mükemmel şek�l;babasının-k�yd�. Tecrübes�zl�ğ�nden dolayı, Mart�n'�n kend�s�ne verd�ğ�o kozm�k duygunun, dünyanın en kozm�k şey�, aşk olduğunu veaşkın dünyanın her bucağında erkeklerle kadınları, eş b�r kuvvetleb�rb�r�ne doğru çekt�ğ�n�, kızgınlık devreler�nde erkek gey�kler�b�rb�rler�n� öldürmeye, hatta karşı konulmaz b�r şek�lde b�rleşmeyezorladığını b�lmes�ne olanak yoktu. Ruth Mart�n'�n bu kadar hızlıdeğ�şmes�ne hayret etm�şt�. Bu değ�ş�m onun �ç�n �lg� kaynağıolmuştu. Ruth, onda, duyguları toprağı bulmuş ç�çekler g�b�, günden

Page 75: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

güne tomurcuklanan, vakt�yle keşfed�lmem�ş b�r mükemmell�kbulmuştu. Ona yüksek sesle Brow-n�ng'den parçalar okumuş veMart�n'�n tartışmalı pasajlar üzer�nde yaptığı yorumlara şaşmıştı. O,erkekler, kadınlar ve hayat hakkındak� bu kadarlık tecrübes�yle,Mart�n'�n yorumlarının kend�ler�n�nk�nden genell�kle çok daha doğruolduğunu anlayamazdı. Mart�n'�n kavramları, ona daha çok, safçagel�yordu; bununla beraber, peş�nden g�demed�ğ�, sadece oradaoturup, etk�s�yle ürperd�ğ� yıldızlar arasında dolaşan bu g�zl� kalmışkuvvet, anlamın cesaretl� atılışları hal�nde, onu zaman zamantutuşturuyordu. Sonra Mart�n �ç�n p�yano çaldı, artık onunla oyunoynamaksızın çaldığı müz�k, aklının alamayacağı kadar Mart�n'�n�ç�ne �şled�. Ç�çek güneşte nasıl açarsa, Mart�n'�n dünyası da müz�ğekarşı öyle açıldı ve onun �şç� sınıfının gürültülü patırtılıeğlenceler�nden, Ruth'un çoğunu ezbere b�ld�ğ� klas�k parçalarageç�ş� çabuk oldu. Mart�n, Wagner'e ve b�lhassa Tannhauseruvertürüne der�n b�r �lg� gösterm�ş ve Ruth'un bu eser� anlayab�lmes��ç�n verd�ğ� �pucundan sonra da ona sank� Ruth bundan başka h�çb�rşey çalmamış g�b� gelm�şt�. B�r an �ç�nde, bu eserde kend� hayatınıbulmuştu. Bütün geçm�ş�, 'Venusburg' mot�f�ndeyd� sank�; Ruth'u da'Hacıların Korosu' �le b�r tutmuştu. Bu hal �se onu bulunduğuyücel�klerden daha da �ler�ye ve yükseklere, �y� �le kötünün sonsuzakadar savaş hal�nde olduğu, ruhların gez�nd�ğ� eng�n b�r gölgelerdünyasına çıkarmıştı.

Ruth'un kafasında, Mart�n'�n yaptığı eleşt�r�lerle ara sıra, kend�müz�k anlayışı �le onun yorumlarının doğru olup olmadığı hakkındageç�c� şüpheler uyanıyordu. Ancak h�çb�r zaman Ruth'un şarkısöyley�ş�n� eleşt�rmed�. Ruth'un ses�, tamamıyla Ruth'a özgü b�rşeyd�. Mart�n de da�ma oturup onun saf soprano ses�nden çıkan �lah�melod�y� hayran hayran d�nler, bu ses�, fabr�kalarda çalışan kızlarınzayıf, terb�ye görmem�ş t�z, t�trek sesler�yle ve l�man şeh�rler�ndek�kadınların �çk�den harap olmuş gırtlaklarından çıkan kısıkferyatlarıyla karşılaştırmaktan kend�n� alamazdı. Ruth da Mart�n �ç�nçalıp onun �ç�n şarkı söylemekten hoşlanıyordu. Aslında, hayatında�lk defa, el�ne oynayab�leceğ� b�r �nsan ruhu geçm�şt� ve Mart�n'�nkolayca şek�l alab�len hamuruna b�r b�ç�m vermek çok zevkl�yd�; z�raRuth bu hamuru yoğurduğunu sanıyordu ve bu konuda da �y�

Page 76: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

n�yetl�yd�, üstel�k Mart�n'le beraber olmak hoştu da. Mart�n artık esk�s�g�b� �tm�yordu onu.

İlk �t�ş, kend� kend�nden b�r korkma şekl�nde olmuştu ve bu korkuş�md�l�k uykudaydı. Neden olduğunu b�lmeks�z�n, �ç�nde, Mart�nEden'�n kend� malı olduğu şekl�nde b�r h�s vardı. Ayrıca, Mart�n, onunüzer�nde �y�leşt�r�c� b�r etk� de yaratıyordu. Ruth ün�vers�tede çokçalışıyordu ve bu �y�leşt�r�c� etk� ona, başını tozlu k�taplardan kaldırıp,Mart�n'den kend�s�ne doğru esen taptaze, den�z kokulu meltem� �ç�neçekmek �ç�n b�r güç ver�yordu. Güç! Ruth'un güce �ht�yacı vardı,Mart�n de bunu ona cömertçe ver�yordu. Mart�n'le aynı odaya g�rmek,ya da onu kapıda karşılamak, hayattan güç almaktı. Mart�n g�tt�ğ�zaman da, k�taplarına daha büyük b�r heves ve daha büyük b�renerj�yle sarılıyordu.

Ruth, Brown�ng'� �y� b�l�yordu, ama ruhlarla oynamanınmünasebets�zl�k olduğunu h�ç düşünmem�şt� hayatında. Mart�n'eduyduğu �lg� arttıkça, onun hayatına yen� b�r şek�l verme arzusu dab�r �ht�ras hal�n� aldı. B�r gün, matemat�ğ� ve ş��r� b�r kenara bıraktıklarısırada, Ruth:

— Mr. Butler d�ye b�r� var, ded�. Başlangıçta h�çb�r olumlu durumasah�p değ�ld� bu adam. Babası b�r bankada veznedardı, ama uzunzaman verem çekt�kten sonra Ar�zona'da öldü, öyle k�, o öldüğüzaman, Mr. Butler, adı Charles Butler'd�, kend�n� dünyada yapayalnızkalmış buldu. Babası Avustralya'dan gelm�şt�, onun �ç�n Mr. Butler'�nKal�forn�ya'da h�çb�r akrabası yoktu. B�r matbaada �şe g�rd� b�rçokdefa bundan bahsett�ğ�n� �ş�tm�ş�md�r ve başlangıçta, haftada üçdolar aldı. Bugünkü senel�k gel�r� aşağı yukarı otuz b�n dolardır. Nasılyaptı bunu? Dürüsttü, sadık, çok çalışkan ve tutumluydu. B�rçokçocuğun, düşkün olduğu eğlencelerden kend�n� es�rged�. Ne olursaolsun, her hafta daha fazla para b�r�kt�rmey� kafasına koymuştu;kenara koyacağı paraların geç�nmes� �ç�n lazım olduğunu kafasındançıkarmıştı.

— Kısa b�r süre sonra, haftada üç dolardan fazla kazanmayabaşladı, kazandığı para arttıkça da daha fazla para b�r�kt�rd�.

Page 77: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Gündüzler� çalışıp akşamları da akşam okuluna devam ett�.Gözler�n� hep geleceğe d�km�şt�. Daha sonra akşam l�ses�ne g�tt�.Daha on yed� yaşındayken, yazı koymaktan oldukça �y� para kazanırhale gelm�şt�, ama o açtı. Onun �sted�ğ� geç�m�n� kazanmak değ�l, b�rmeslek sah�b� olmaktı, bu yüzden de geleceğ� �ç�n h�çb�rfedakarlıktan kaçınmadı. Hukuk eğ�t�m� yapmaya karar verd� veh�zmetç� olarak babamın yanına, �nanır mısın, sadece dört dolarhaftalıkla g�rd�. Ama o tutumlu olmasını öğrenm�şt�, bu yüzden dedört dolarlık haftalığından para b�r�kt�rmeye y�ne devam ett�.

Ruth, b�raz nefes almak ve Mart�n'�n ne d�yeceğ�ne bakmak �ç�nb�r an sustu. Mr. Butler'�n gençl�ğ�nde yaptığı mücadelelere duyduğu�lg�, Mart�n'�n yüzünü aydınlatmıştı; ama y�ne de kaşları haf�fçeçatılmıştı. — Genç b�r �nsan �ç�n çok zor b�r hayat tarzı, ded�. Haftadadört dolar! Dört dolarla nasıl yaşayab�lm�ş? H�ç boşa paraharcamadığını söyleyeceks�n. Ama ben bugün sırf k�ra �ç�n haftadabeş dolar ödüyorum, hem de h�çb�r özell�ğ� olmayan b�r yere.Herhalde b�r köpek g�b� yaşamıştır. Yed�ğ� yemek de.. Ruth onunsözünü keserek:

— Yemeğ�n� kend� p�ş�r�rd�, ded�, küçük b�r gaz sobasınınüstünde.

— Yed�ğ� yemeğ�n herhalde, uzak yerlere g�den gem�lerde ver�lenen kötü gıdalardan h�ç farkı yoktu; bu g�b� gem�lerdek� gıdalardandaha kötüsü yoktur.

Ruth heyecanla bağırdı:

— Ama b�r de ş�md�k� hal�n� düşün! Ş�md�k� gel�r�n�n ona sağladığışeyler� b�r düşün. Vakt�yle yaptığı fedakarlıkların b�n kat karşılığınıgördü.

Mart�n ona del�c� b�r bakışla baktı.

— Sen�nle bahse g�rer�m k�, ded�. Mr. Butler ş�md�k� bu ş�şmanzamanında, h�ç de neşel� b�r �nsan değ�ld�r. Yıllarca, b�r çocuk kadar

Page 78: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yemek yemeye alışmış; ş�md� m�des� daha fazlasını alamaz. Ruth,Mart�n'�n araştıran bakışları karşısında gözler�n� �nd�rd�.

Mart�n:

— Bu adamın ş�md� hazımsızlık çekt�ğ�ne bahse g�rer�m! d�yemeydan okurcasına atıldı. Ruth,

— Evet, öyle, d�ye �t�raf ett�, ama... Mart�n sözünü kest�:

— Bahse g�rer�m k�, ş�md� o, �ht�yar b�r baykuş g�b� ağır başlı vec�dd�d�r. Senel�k otuz b�n dolar kazancına rağmen eğlenmeye f�lanaldırdığı yoktur, üstel�k başkalarının eğlenmes�n� de hoş karşılamaz.Haklı mıyım, değ�l m�y�m?

Ruth başını onaylar yollu salladı ve açıklamak �ç�n aceleyle:

— Ama o, zaten öyle b�r �nsan değ�l. Yaradılıştan ağırbaşlı vec�dd� b�r adamdır. Mart�n,

— Elbette, d�ye düşünces�n� açıkladı. Haftada üç dolarla, kend�kend�ne b�r gaz sobasının üstünde yemek p�ş�ren, gece gündüzçalışıp, h�ç oyun oynamadan, eğlenmek ned�r b�lmeden parab�r�kt�ren küçük b�r çocuk o otuz b�n dolar geld�ğ� zaman tab�� �ş �ştengeçm�ş olur.

Mart�n o sempat�k hayal kuruşu �le b�r küçük çocuğun hayatındak�b�n b�r ayrıntıların �çyüzünü ve bu çocuğun yılda otuz b�n dolarkazanan b�r adam oluncaya kadar geç�rd�ğ� dar ruhsal gel�şmeüzer�ne ışık tutuyordu. Hızlı ve �sabetl� düşünüşüyle, Mr. Butler'�nbütün hayatını hayal�nde canlandırıyordu. — B�l�yor musun, d�yeekled�, Mr. Butler adına üzülüyorum, Böyle ağır b�r sınav geç�rmek�ç�n çok gençt� bu Mr. Butler; senel�k otuz b�n dolar �ç�n kend�n�yaşamaktan mahrum etm�ş; otuz b�n dolar uğruna bütün hayatınız�yan etm�ş. Ş�md� onun bu otuz b�n doları, bu b�r yığın para, onunhenüz şeker �steyen, fıstık �steyen, lunaparkta eğlenmek �steyen b�rçocukken b�r kenara ayırdığı on sentle elde edeb�lecek olduğu şey�satın alamaz ona artık.

Page 79: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

İşte Ruth'u, Mart�n'�n f�k�rler�n�n bu eşs�zl�ğ� heyecanlandırıyordu.Bu f�k�rler Ruth �ç�n yen� olmaktan başka, onun kend� �nançlarına daaykırıydı, ama y�ne de Ruth bu f�k�rlerde da�ma kend� �nançlarınısarsmak ya da değ�şt�rmek gücünde olan b�r gerçek payıbulunduğunu h�ssed�yordu. Eğer y�rm� dört yaşında olacağına, ondört yaşında olsaydı, bu f�k�rler onu değ�şt�reb�l�rd�; ama o y�rm� dörtyaşındaydı, yaradılışı ve gördüğü terb�ye bakımından muhafazakardıve �ç�nde doğup büyüdüğü, b�rçok çatlakları bulunan hayatının şekl�n�almıştı. Mart�n'�n o acay�p hükümler�n�n onu rahatsız ett�ğ� doğruydu,ama sadece söylen�ld�kler� anda kend�s�n� rahatsız eden hükümler�nbu tes�r�n� o, Mart�n'�n alışık olmadığı, kend�s�ne yabancı gelen t�p�neyüklüyor ve onları çabucak unutuver�yordu. Bununla beraber busözler�n söylen�ş�ndek� kuvvetle buna eklenen, Mart�n'�n çakmakçakmak gözler� ve yüzündek� �çten �fade, onu da�ma heyecanlandırıp,Mar-t�n'e doğru çek�yordu. Kend� ufuklarının ötes�nden gelen buadamın bu g�b� anlarda, kend�n�nk�lerden daha gen�ş, daha der�nkavramlarla, kend� ufkunu aydınlatmakta olduğunu tahm�n vedüşünemezd�. Ruth, kend� ufku �ç�nde sınırlıydı; ne var k� sınırlıkafalar sadece başkalarının sınırlı olab�leceğ�n� kabul eder. Buyüzden de Ruth �ç�nden, Mart�n'�n c�dden gen�ş görüşler�bulunduğunu ama bu görüşler�n kend�n�nk�lerle çatıştığı yerdeMart�n'�n hudutlarının sona erd�ğ�n� düşünüyor ve Mart�n'�n de kend�s�g�b� göreb�lmes�n�, o da kend�s� g�b� göreb�l�nceye kadar onun ufkunugen�şletmek �ç�n ona yardımda bulunmayı hayal ed�yordu.

Ruth:

— Ama ben daha öykümü b�t�rmed�m, ded�. Babam, Mr. Butler'�nş�md�ye kadar yanında çalışan h�çb�r memurun çalışmadığı şek�ldeçalıştığını söyler, Mr. Butler, da�ma �stekle çalışırmış. H�ç geç kalmaz,hep vakt�nden b�r �k� dak�ka evvel �şe gel�rm�ş. Ama y�ne de zamanayırıp, bütün boş vak�tler�n� ders çalışmaya ayırab�lm�ş. Muhasebe vedakt�lo öğrenm�ş, geceler� de staj yapan b�r mahkeme kat�b�n�nyazılarını yazarak, karşılığında steno dersler� almış. Çok geçmedenkat�pl�ğe yükselm�ş ve b�r değer hal�ne gelm�ş. Babam onu takd�retm�ş ve yükseleceğ�n� anlamış. Mr. Butler babamın tavs�yes�ylehukuka g�tm�ş, avukat olmuş. Babam onu yanına ortak olarak aldığı

Page 80: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

zaman h�ç de �k�nc� planda kalmamış Mr. Butler. Çok büyük adam.Senatörlüğü b�rçok defalar reddett�. Eğer �stese, yer açılır açılmazYüksek Mahkemeye seç�l�r. Böyle b�r hayat, herkes �ç�n ulaşılmasıgereken b�r noktadır. Ayrıca es�n kaynağıdır. Bu b�ze �nsanın �rade veçalışma sayes�nde nasıl çevres� �ç�nde yükseld�ğ�n� göster�yor.

Mart�n �çtenl�kle:

— Büyük b�r adam, ded�.

Ama bu öyküde, Mart�n'�n güzell�k ve hayat anlayışına aykırıgelen b�r taraf var g�b�yd�. Mr. Butler'�n, hayatını sıkıntı vemahrum�yet �ç�nde geç�rmes�ne yeter b�r sebep bulamamıştı. Eğerbütün bunları b�r kadının aşkı �ç�n ya da b�r güzell�ğe ulaşmak �ç�nyapmış olsaydı, Mart�n bunu kabul ederd�, Tann'nın çılgın aşığı b�röpücük �ç�n her şey� yapardı, ama senede otuz b�n dolar kazanmak�ç�n, asla. Mr. Butler'�n yıllarca b�r �ş �ç�n çalışması onu tatm�netmem�şt�; bunda b�r bayağılık vardı y�ne de. Senede otuz b�n dolarkazanca d�yecek b�r şey yoktu, ama hazımsızlık ve �nsanca b�rmutluluk duymaktan yoksun olmak bu paranın değer�n� sıfıra�nd�r�yordu.

Bu düşünceler�n� Ruth'a anlatmayı dened�; Ruth'ta uyandırdığıetk� sadece sarsıntı oldu. Mart�n'� yen� baştan b�r kalıba dökmen�ngerekt�ğ�ne �y�ce �nandı. Ruth, �nsan denen yaratığı, kend� der�s�n�nreng�n�n, kend� �nanışlarının, kend� s�yaset�n�n en �y� olduğuna vedünyanın dört bucağındak� d�ğer �nsanların kend�ler�nden daha azşanslı bulunduğuna �nanmaya �ten o her zaman rastlanan dar kafayasah�pt�. Bu kafanın, kadın olarak dünyaya gelmed�kler� �ç�n Tanrı'yaşükred�p, dünyanın ta öbür ucuna, Tanrı değ�şt�rtmek �ç�n modernm�syonerler yollayan esk� Yahud�ler'�n dar kafasıyla h�çb�r farkı yoktu;bu kafayla Ruth, bu adamı hayatın d�ğer çatlakları arasından alıpona, kend� hayatının çatlakları �ç�nde yaşayan erkekler�n b�ç�m�n�vermek �st�yordu.

IX

Page 81: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n Eden bu okuma ve öğrenme çalışmaları sırasında bütünparasını tüketm�ş, üç kuruşa muhtaç hale gelm�şt�; �şte bu yüzdendef�ne avına çıkan b�r yelkenl�ye tayfa yazılıp den�ze açıldı. Gem�sefer� sek�z ay sonra haz�ne bulunamadan Salamen adalarında sonaerm�ş, tayfaların ücretler� �se ancak Avustralya'da ödeneb�lm�şt�.Mart�n de hemen b�r uzak yol gem�s�ne atlayıp San Franc�sco'yadoğru yola çıkmıştı. Bu sek�z aylık sefer ona, sadece karadahaftalarca kalmasına yetecek para kazandırmamış, aynı zamandabol bol çalışıp okumasına da olanak verm�şt�.

İşte bu koşullar altında kalb�nde özlem ve mutluluk hayal�yle geld�Mart�n. İy� ve çalışkan b�r öğrenc� kafasına sah�pt�; bunun dışında,h�çb�r şeyden yılma-yan b�r tab�atı ve Ruth'a olan aşkı vardı. Yanınaaldığı gramer k�tabını, h�ç yorulmadan baştan aşağı �y�ce öğrenenekadar, tekrar tekrar okumuştu. Gem� arkadaşlarının kullandığı bozukgramere d�kkat ed�p bunların konuşmalarındak� yanlışları aklındandüzelterek, cümleler� yen� baştan doğru olarak kurmaya önemverm�şt�. Kulağının yavaş yavaş hassaslaştığını ve gramer�n�nkuvvetlend�ğ�n� sev�nçle fark etm�şt�. B�r ç�fte olumsuz kel�me ya daek artık onun kulağını tırmalıyor ve bu kulak tırmalayıcı kel�me deçoğunlukla, deney�m eks�kl�ğ�nden oluyordu. Beyn� bütün yen�l�kler�kabullense de d�l�, yen� oyunları b�r gün �ç�nde öğrenmey� kabuletm�yor, ısrarla prat�k yapmasını �st�yordu.

Defalarca tekrardan sonra gramer� tamamlayınca, el�ne sözlüğüalıp kel�me dağarcığına her gün y�rm� kel�me katmaya başladı. Bu�ş�n pek de kolay olmadığını gördü. Kel�me anlamlan g�tt�kçe uzuyor,söyley�ş şek�ller� üzer�ne yaptığı denemeler �se beyn� yoru-luncayadeğ�n sürüyordu. Kel�me ve anlamlarını �çeren l�stey� dümen dolabıbaşına asmış, sık sık buraya bakarak unutmadan aklında tutmanınyollarını arıyordu. Vard�ya tuttuğu zamanlarda da kel�melerehak�m�yet�n� tekrarlar yaparak kurmaya çalışıyordu. En son,akşamları yatarken kel�meler�n anlamlarını tekrarlayarak uyumayıadet ed�nd�. D�l�n�, Ruth'un konuştuğu d�le yatkın hale get�rmek �ç�nhaf�f sesle kend� kend�ne tekrar ett�ğ� çeş�tl� cümleler arasında, "h�çb�rşey yapmadı", "ben olsaydım" g�b� kel�me grupları yer alıyordu, "ve"ve "yor" lan, "d" �le "g" y� kuvvetle söyleyerek b�nlerce defa tekrarladı

Page 82: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

ve gem� subaylarıyla, gezmek �ç�n para yatırmış olan cent�lmenmaceraperestler�n çoğundan daha doğru ve daha anlaşılır b�rİng�l�zce'yle konuşmaya başladığını hayretle gördü.

Kaptan balıkgözlü b�r Morveçl�'yd�. Nasıl olduysa el�ne b�rShakespeare k�taplığı geç�rm�şt�. K�tapları okuduğu falan yoktu.Mart�n de kaptanın elb�seler�n� yıkayıp, buna karşılık, değerl� c�ltler�okumak �zn�n� aldı. B�r zaman sonra �ç� dışı t�yatro doldu. En sevd�ğ�pasajlar kafasının �ç�ne kazınmıştı sank�. Hatta kend�n� öyles�nekaptırdı k� bütün dünya El�zabeth devr� trajed�s� ya da komed�s�ndeyer alan havaya büründü. Kend� düşünceler� �se bu trajed�n�nyanında kaf�yes�z b�rer ş��rd�. Bu eserler onun kulağını terb�ye ed�pasıl İng�l�zce'y� gereğ� g�b� değerlend�reb�lmes�n� sağlamıştı; bununlaberaber, bu yüzden kafasının �ç�, artık kullanılmayan b�r sürü esk�kel�me �le de dolmuştu.

Bu sek�z ay boyunca o, doğru konuşmayı öğrenm�ş, yüksekdüşünüş hakkında ed�nd�ğ� b�lg�lere ek olarak, kend�n� de daha �y�tanımıştı. B�lg�s�n�n azlığından doğan b�r alçakgönüllülüğün yanı sıra,kend� gücüne de b�r �man bel�rm�şt� �ç�nde. Tayfa arkadaşlarıylakend�s� arasında kesk�n b�r ayrılık bulunduğunu h�ssetm�ş ve akıllıolduğu �ç�n bu ayrılığın kazanılan başarıdan çok, olanaklardandoğduğunu da anlamıştı. Kend� yapab�ld�ğ� şey�, onlar da yapab�l�rd�;ama Mart�n �ç�nde, kend�s�ne yaptıklarından, çok daha fazlasınıyapab�leceğ�n� anlatan karmaşık b�r h�ss�n g�tt�kçe mayalanıp,koyulaştığını fark etm�şt�. Dünyanın çok güzel oluşu ona azapver�yordu; Ruth'un da orda olup, onunla bu güzell�ğ� paylaşmasını�st�yordu. Ruth'a, Güney den�zler�n�n güzell�kler�n� anlatmaya kararverd�. Bu düşünceyle b�rl�kte �ç�ndek� yaratıcı ruh alevlen�p, onu bugüzell�ğ� sadece Ruth'un değ�l, fakat başkalarının da gözler� önündecanlandırmak kararını vermeye �tt�. Bu kararın arkasından dakafasına muhteşem b�r f�k�r geld�. Yazacaktı. O da dünyanın görengözler�nden, duyan kulaklarından, h�sseden, yürekler�nden b�r�olacaktı. Her şey yazacaktı; ş��r, düzyazı, öykü, bet�mleme veShakespeare'�nk� g�b� p�yesler, �şte karşısına b�r meslek, Ruth'ukazanmak �ç�n b�r yol çıkmıştı. Edeb�yat dünyasının �nsanları b�rerdevd� ve Mart�n Eden �ç�n onlar, senede otuz b�n dolar kazanıp,

Page 83: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

�sterlerse yüksek mahkemede hak�ml�k yapab�lecek olan MrButler'lerden çok daha mükemmel �nsanlardı. Bu f�k�r kafasındaf�l�zlen�r f�l�zlenmez, Mart�n'� �y�ce sardı ve San Franc�sco'ya dönüşyolculuğu b�r rüya hal�nde geçt�. G�zl� kalmış kudret�yle sarhoş olanMart�n, her şey� başarab�leceğ�n� h�ssed�yordu. Mart�n, büyük, ıssızden�z�n ortasında b�r perspekt�f kazandı. Ruth'u, dünyayı sank� �lkdefa ve apaçık b�r şek�lde gördü. Bütün bunları hayal�nde, �k� el�yletutup, ev�r�p çev�rerek �nceleyeb�leceğ� gözle görülür b�r şey g�b�canlandırdı. O dünyada hala, bell� bel�rs�z, bulutlu olan daha b�rçokşey vardı, ama Mart�n dünyayı küçük ayrıntıları �le değ�l, b�r bütünolarak görüyordu; hem bu dünyaya hak�m olmanın yolunu dagörmüştü Mart�n. Yazmak! Bu düşünce �ç�n� b�r ateş g�b� sardı. Ger�döner dönmez başlayacaktı; �lk �ş�, haz�ne arayıcılarının gez�s�n�anlatmak olacaktı. Bunu San Fran-c�sco'dak� gazetelerden b�r�nesatardı. Ruth'a h�çb�r şey söylemez, adı gazetede çıkınca ona b�rsürpr�z yapardı. Yazarken, b�r yandan da çalışmalarına devamederd�. B�r günde y�rm� dört saat vardı. Mart�n h�çb�r şeyden yılmazdı.O, nasıl çalışılacağını b�l�yordu ve kaleler b�le onun önünde d�zegel�rd�. B�r tayfa olarak b�r daha den�ze çıkmak zorundakalmayacaktı. Hemen o anda Mart�n'�n gözler� önünde motorla g�denb�r yat hayal� bel�r�verd�. Motorlu yatları olan başka yazarlar da vardı.Tab�� başarının önceler� ağır adımlarla �lerleyeceğ� şekl�nde kend�kend�ne sak�n olmasını anlattı. Başlangıçta yazılarından sadeceçalışmalarına devam etmes�n� sağlayacak kadar para kazanmaklayet�necekt�. B�r süre sonra h�ç bell� olmayan b�r süre sonra artıköğreneceğ�n� öğren�p kend�n� hazırlamayı b�t�rd�ğ� zaman, büyükeserler verecek ve adı herkes�n dudaklarında dolaşacaktı. Fakatdaha da öneml�s�, heps�nden de mükemmel�, Ruth'a layık olduğunu�spat etmes� olacaktı. Şöhret güzel şeyd�, ama kafasındak� buşahane rüya Ruth �ç�n doğmuştu. Mart�n b�r şöhret tüccarı değ�ld�,sadece Tanrı'nın çılgın aşıklarından b�r�yd� o.

Parasını ceb�ne koyup, Oakland'a ulaşınca, BernardH�gg�nbotham'lardak� esk� odasına kapanıp çalışmaya koyuldu.Ruth'a b�le döndüğünü b�ld�rmem�şt�. Def�ne arayıcıları hakkındak�makales�n� b�t�r�nce g�d�p görecekt� onu. Yaratıcılık ateş�n�n, �ç�n�yakan kızgın sıcaklığı yüzünden, Ruth'u görmeden durmak ona o

Page 84: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kadar güç gelm�yordu, üstel�k yazmakta olduğu makale Ruth'u onadaha da fazla yaklaştıracaktı. Makaley� ne uzunlukta yazmasıgerekt�ğ�n� b�le b�lm�yordu. SanFrans�sco Exam�ner'�n pazar ek�nde�k� sayfa üzer�ne basılmış b�r makalen�n kel�meler�n� sayarak,ölçüsünü ona göre ayarladı. İç�nde kor hal�nde yanan ateşle odasınakapanıp öyküsünü üç günde tamamladı. Öyküsünü daha okunaklıolması �ç�n kargacık burgacık �r� yazısıyla tem�ze çekt�ğ� sıradakütüphaneden aldığı b�r h�tabet k�tabından paragraf d�ye b�r şeyler�nolduğunu öğrend�. Ayrıca noktalama �şaretler� d�ye b�r şeyler devardı. O, bunları daha önce h�ç düşünmem�şt�; bunun üzer�nedevamlı olarak h�tabet k�tabına başvurup, aynı zamandakompoz�syon hakkında b�r günde, ortalama b�r öğrenc�n�n b�r yıldaöğreneceğ�nden daha fazlasını öğrenerek, öyküsünü hemen yen�baştan yazmaya koyuldu. Yazısını �k�nc� kere tem�ze çek�p tomaryaptığında gazetelerden b�r�nde yen� yazı yazmaya başlayanlarla�lg�l� b�r yazı gördü. Bu yazıdan el yazılarını taşıyan kağıtların aslatomar hal�ne get�r�l-memeler� ve yazıların, kağıdın yalnız b�r yüzüneyazılması gerekt�ğ�ne da�r olan kes�n kanunu öğrend�. O �se bukanunu her �k� bakımdan da ç�ğnem�şt�. Y�ne bu yazıdan, b�r�nc� sınıfgazeteler�n, sütun başına on dolar öded�kler�n� de öğrend�. Böylece,yazısını üçüncü defa tem�ze çekerken, on sütunu, on dolarlaçarpmak suret�yle kend� kend�ne b�r tesell� buldu. Çarpım sonucu hepaynı çıkmıştı; yüz dolar. Mart�n, doğrusu tayfalık-tan kazanılanparadan daha �y� bu, d�ye düşündü. Eğer o hataları yapmasaydı,makales�n� üç günde b�t�reb�l�rd�, üç günde yüz dolar! Bu parayıkazanması �ç�n den�zde üç ay veya daha fazla kalması gerek�yordu.Gerç� para tek başına b�r şey �fade etm�yordu. İnsan yazab�lecekolduktan sonra den�ze çıkmanın aptallık olduğuna karar verd�.Paranın değer�, Mart�n'�n bu para sayes�nde tamamen kend�ne a�tzamana kavuşab�lmes�nde, başkasının karşısına çıkab�leceğ�elb�seler satın alab�lmes�ndeyd�; bütün bunlar kend�n� bulmasınısağlayan, ona es�n veren soluk ben�zl�, nar�n kıza hızlayaklaştıracaktı onu. Yazdıklarını b�r zarfa koyarak zarfın üzer�ne SanFrans�sco Exam�ner ed�törünün adres�n� yazarak postaladı.Gazeteler�n, kabul ed�len yazıları hemen bastıklarını zanned�yor,yazılarını cuma günü gönderd�ğ�ne göre, hemen o pazar basılacağınıumuyordu. Ruth'un, onun dönüşünü bu olayla öğrenmes�n�n har�ka

Page 85: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

olacağına �nanıyordu. Sonra, pazar akşamı uğrayıp, onu görürdü. Buarada aklına başka b�r f�k�r gelm�st�; bu f�kr�n�n çok uygun, tedb�rl� vealçakgönüllü oluşuyla övünüyordu. Erkekler �ç�n b�r macera öyküsüyazacak ve bunu The Youth's Compan�on'a satacaktı. Hemen b�rgenel okuma salonuna g�d�p, "The Youths Compan�on"koleks�yonlarını gözden geç�rd�. Bu haftalık derg�dek� yazıların,genell�kle beş sayıda tamamlandığını ve her b�r�n�n ortalama üç b�nkel�me olduğunu gördü. B�rçok öykünün yed� sayı kadar devamett�ğ�n� de keşfett� ve bu uzunlukta b�r öykü yazmaya karar verd�. B�rzamanlar Kuzey Kutbunda, üç yıl sürmes� gerek�rken gem�n�nkazaya uğraması yüzünden altı ayda b�ten b�r bal�na avı sefer�ndebulunmuştu. Hayalperest, hatta b�raz fantast�k b�r hayal gücünesah�p olmasına rağmen, onu gördükler�n� yazmaya zorlayan esaslıb�r gerçekç�l�k aşkı vardı onda. Bal�na avcılığını b�l�yordu ve Mart�n,kahraman olarak kullanmayı tasarladığı �k� çocuğun b�rl�ktebaşlarından geçen sanal maceraları, bu b�lg�n�n ona sağladığı gerçekmalzemeyle kafasında �şlemeye başladı. Cumartes� akşamı, bununh�ç de zor b�r �ş olmadığına karar verd�. O gün öyküsünü üç b�nkel�mel�k kısmını b�t�rm�şt�. J�m pek hoşlanmış, Mr. H�gg�nbotham �sebütün yemek boyunca a�lede keşfett�kler� bu "yazara" dudak bükerekonunla açıkça alay etm�şt�.

Pazar sabahı gel�p Mart�n gazetes�n� açınca def�ne avcılarıhakkındak� makaley� görünce, kayın b�rader�n�n ne kadar hayretedeceğ�n� gözünün önüne get�rerek key�flenm�şt�. O saban erkendensokak kapısının önüne çıkıp, çok sayfalı gazetey� gözden geç�rd�.Gazetey� baştan aşağı b�r �k�nc� defa d�kkatle tetk�k ett�, sonra katladıve bulduğu yere bıraktı. Makales�nde h�ç k�mseye bahsetmem�şolduğuna sev�nd�. Aklına gelen �k�nc� düşünce de, yazıların gazetesütunlarına geçeb�lmes� �ç�n gerekl� zaman hususunda yanılmışolduğu �d�. Ayrıca, makales� b�r haber değer� de taşımıyordu veherhalde ed�tör ona önce bunu b�ld�recekt�.

Kahvaltısını ett�kten sonra öyküsünü yazmaya devam ett�. Her nekadar sık sık durup, sözlükte kel�meler�n karşılıklarına bakıyor, ya dah�tabet k�tabına başvuruyor �d�yse de, kel�meler kalem�nden y�ne derahat dökülüyordu. Bu g�b� aralarda herhang� b�r bölümü tekrar tekrar

Page 86: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

okuyup, b�r yandan da, �ç�nde h�ssett�ğ� büyük şeyler� yazmadığı şusıralarda, herhalde, yazı yazmayı, düşünceler�ne b�r şek�l ver�p,onları �fade etmey� öğrend�ğ�n� düşünerek kend� kend�n� tesell� ett�.Hava kararıncaya kadar başını kaldırmadan çalıştı, karanlık oluncada okuma salonuna g�derek, salon saat onda kapanıncaya kadarhaftalık derg�ler� karıştırdı. B�r hafta süreyle tak�p edeceğ� programbuydu. Her gün üç b�n kel�me yazdı, her akşam da magaz�nlerde,ed�törler�n yayınlamaya layık gördükler� öyküler, makaleler ve ş��rlerle�lg�l� notlar alarak, tak�p etmes� gereken yol üzer�nde kafa yordu. B�rşey� kes�n olarak anladı: Şu b�r sürü yazarın yapab�ld�kler�n� o dayapab�l�rd�, hele b�raz zamanı olsa, onların yapamadıklarını dayapardı. "Book News"da, derg�lere yazı yazanlara ödenen ücretlereda�r b�r yazının b�r paragrafında, Rudyard K�pl�ng'�n kel�me başınaaldığı ücret�n �k� sent olduğunu okuyunca neşelend�. "The Youth'sCompan�on" şüphes�z b�r�nc� sınıf b�r derg�yd� ve o gün yazdığı üç b�nkel�me ona altmış dolar get�recekt�. Den�zde, �k� ayda kazanacağıparayı!

Cuma geces�, y�rm� b�r b�n kel�mel�k öyküsünü b�t�rd�. Kel�mes�n��k� sentten hesaplayınca, bu ona dört yüz y�rm� dolar get�recekt�. H�çde fena b�r çalışma haftası değ�ld� doğrusu. Ş�md�ye kadar el�ne b�rdefada h�ç bu kadar çok para geçmem�şt�. Bunu nasıl harcayacağınıb�le b�lm�yordu. B�r altın damarına rastlamıştı. Bu paranın geld�ğ�yerden da�ma para kazanab�l�rd�. Kend�ne b�rkaç kat elb�se dahaalmayı, derg�lere abone olmayı ve başvurmak �ç�n ş�md�l�kkütüphaneye kadar g�tmek zorunda olduğu başvuru k�tapları satınalmayı tasarladı. Ama y�ne de, bu dört yüz y�rm� doların büyük b�rkısmı harcanmamış olarak kalıyordu. Kalan parayla, Gertrude �ç�n b�rh�zmetç� tutup, Mar�an'a da b�r b�s�klet almak f�kr� aklına gelene kadarparasının arttığı düşünces� onu üzdü durdu.

Yazdığı b�r yığın yazıyı postaya ver�p, 'The Youth's Compan�on'agönderd�; �nc� avcılığı hakkında da b�r makale yazmayı tasarladıktansonra Ruth'u görmeye g�tt�. Mart�n önceden telefon ett�ğ� �ç�n Ruthonu karşılamaya kapıya çıkmıştı. Mart�n'�n o esk�, her zamank�sağlığı b�r alev g�b� dışarı taşarak Ruth'a çarptı. Bu alev sank� onunbeden�ne g�rd� ve sıvı b�r sıcaklık g�b� damarlarında dolaşarak, Tanrı

Page 87: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

verg�s� kuvvet�yle Ruth'u t�trett�. Mart�n, Ruth'un el�n� tutup onun mav�gözler�ne bakarken, yüzü kızardı. Yed� ay güneş altında kalarakbronzlaşan yüzünün taze yanık reng�, gerç�, kolalı yakasınınboynuna sürtünerek meydana get�receğ� kızarıklığı saklayamadıysada, yüzünün kızarışını g�zled�, Ruth da kırmızı �zler� görüp tatlı tatlıgülümsed�, ama Mart�n'�n elb�ses�ne d�kkat ed�nce bu gülümsemehemencec�k kayboldu. Elb�se Mart�n'e tıpatıp uymuştu, bu, onun �lkısmarlama elb�ses�yd� ve Mart�n bu elb�se �ç�nde daha zar�f, dahab�ç�ml� görünüyordu. Buna ek olarak, kumaş şapkasının yer�n� de, b�rfötr şapka almıştı. Ruth ona şapkayı g�ymes�n� emrett�, sonra dagörünüşünden ötürü ona kompl�manda bulundu. Ruth hayatındakend�n� bu kadar mutlu h�ssett�ğ� b�r zamanı hatırlamıyordu.Mart�n'dek� bu değ�ş�kl�k onun eser�yd�, bu yüzden de Ruth, �ç�ndeona daha da fazla yardım etmek �ç�n b�r �ht�rasın alevlend�ğ�n�h�ssett�. Konuşmasındak� �lerleme Ruth'u en çok memnun edenMart�n'dek� en köklü değ�ş�kl� oldu. Mart�n artık sadece düzgünkonuşmuyor, esk�s�nden daha rahat konuşuyordu, aynı zamanda,üstel�k dağarcığına yen� yen� kel�meler de eklem�şt�. Bununla beraberçok heyecanlandığı zamanlar y�ne o esk� yayvan konuşmasınadönüyor ve kel�meler�n sonundak� sess�zler� yutmaya başlıyordu.Sonra, yen� öğrend�ğ� kel�meler� denemekte becer�ks�zce b�r acem�l�kgöster�yordu. D�ğer taraftan, �fade tarzının rahatlığı yanı sıra,Mart�n'�n düşünceler�nde, Ruth'a büyük zevk veren b�r haf�fl�k,şakacılık da yer alıyordu. Bu onu kend� sınıfı �ç�nde en çok sev�len b�r�nsan hal�ne get�ren, ama Ruth'un yanında, kel�meler�n�n azlığıyüzünden ş�md�ye kadar gösteremed�ğ� o esk�, şakacı, şaka severruhuydu Mart�n'�n. Mart�n bu yen� çevreye daha yen� alışmaya vekend�s�n�n h�ç de fazlalık oluşturmadığını h�ssetmeye başlıyordu.Ama y�ne de büyük b�r t�t�zl�kle, deneme devres� �ç�nde kalmaya,neşe ve fantez�n�n hep Ruth'dan gelmes�ne, onunla at başı g�tmeyefakat onu geçmemeye d�kkat ed�yordu.

Ayrı oldukları sek�z ay boyunca neler yaptığını Ruth'a anlatıp,hayatını b�r yazar olarak kazanma ve çalışmalarına devam etmeplanından bahsett�.

Ruth, büyük b�r �çtenl�kle:

Page 88: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Açıkçası, ded�, yazı yazmak da herhalde herhang� başka b�rşey g�b� b�r �ş, b�r zanaat olmalı. Tab�� bu konuda ben�m fazla b�rb�lg�m yok. Sadece genel b�r hükme dayanarak konuşuyorum.Zanaatı öğrenmek �ç�n üç yıl çaba göstermeden dem�rc� olamazsın,değ�l m�? Yazarlık dem�rc�l�kten çok daha �y� para get�rd�ğ� �ç�n de,tab�� yazar olmak �steyen, yazar olmaya çalışan çok daha fazla �nsanolmalı. Mart�n'�n hızla çalışan hayal gücü, kend� hayatından b�nlercesahneyle b�rl�kte kaba, ad�, hayvanca sahnelerle, buradak� sahney�b�r anda muazzam b�r perden�n üzer�ne aktarırken: — Öyleyse, budurumda ben, kend�m� özel olarak yazarlığa hazırlayamaz mıyım?ded� ve kullandığı d�lden ötürü de g�zl�den g�zl�ye b�r gurur duydu.

Hayal�ndek� karmakarışık görüntü Mart�n'�n konuşmasına h�ç araverd�rmeks�z�n ve sess�zl�k �ç�nde sıralanan düşünceler�n� sekteyeuğratmaksızın, b�r ışık hızıyla canlanmıştı. Hayal gücünün perdes�üstünde k�taplarla, res�mlerle dolu kaybolmayan b�r ışığınparlaklığıyla aydınlanmış b�r odada kend�s�yle bu güzel kızı karşıkarşıya, kültür dolu b�r hava �ç�nde, �y� b�r İng�l�zce'yle ve ahenklekonuşurken gördü. Kend�s�n�n b�r sey�rc� g�b� �sted�ğ� zamand�led�ğ�ne bakab�leceğ� b�rer res�m hal�ndek� başka zıt sahnelerperden�n üzer�nde sıralanıyor, sonra perden�n ta uçlarına doğruuzaklaşarak g�tg�de gözden kayboluyordu. Mart�n, bu d�ğer sahneler�,cafcaflı, kırmızı b�r ışığın okları önünde er�yen ve b�r duman g�b�sürüklenen koyu s�s g�rdapları arasından gördü. Havası, müstehcen,ağzı bozuk b�r d�lle dolu b�r barda kend�n�, sert v�sk� �çen kovboylarlab�rl�kte �çk� �çerken, ya da tüten b�r gaz lambasının altında, ortayasürülen paraların şıkırtıları ve dağıtılan kartların hışırtısı arasındaonlarla aynı masada otururken gördü. Kend�n� yarı bel�ne kadarsoyunmuş, Susquehenna'nm L�verpool Red'le yumruk yumruğabüyük kavgasını ederken gördü. İsyana kalkışılan o kurşun� sabahvakt�, John Rogers'�n kana bulanmış güvertes�n�, baş ambarınüzer�nde yaptıklarını ölüm sancılarıyla kıvranarak ödeyen �k�nc�kaptanı, el�nde tuttuğu toplu tabancası ateş ve duman kusan kocakaptanı, yüzler� �ht�rasla ger�lm�ş adamları ve çevres�nde �ğrençküfürler savurarak yuvarlanan ha�nler� gördü. Sonra, o h�çkaybolmayan pırıltı �ç�nde, Ruth'un k�taplar ve tablolar arasındaoturup onunla konuştuğu sess�zl�k dolu, tem�z, soylu sahneye döndü.

Page 89: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Ruth'un daha sonra kend�s�ne çalacağı kuyruklu p�yanoyu da gördüve kend� ağzından çıkan düzgün, seçme kel�meler�n�n yankısını �ş�tt�:"Öyleyse, bu durumda ben, kend�m� özel olarak yazarlığahazırlayamaz mıyım? Ruth:

— Ama b�r �nsan, dem�rc�l�k yapmak �ç�n ne kadar özelhazırlanırsa hazırlansın, önce çıraklık yapmadan dem�rc� olamaz,d�ye gülüyordu.

Mart�n,

— S�z ne öner�rs�n�z? d�ye sordu. Hem unutmayın k� benkend�mde yazar olab�lecek yeteneğ� görüyorum, bunu açıklayamam;sadece bende bu yeteneğ�n varlığını b�l�yorum.

Ruth:

— İy� b�r eğ�t�m görmen�z lazım, d�ye cevap verd�.

İster, sonunda yazar olun, �ster olmayın. Hang� mesleğ�seçersen�z seç�n, bu eğ�t�m gerekl�d�r ve bunun derme çatma,gel�ş�güzel olmaması gerek�r. L�seye g�tmel�s�n�z.

Mart�n:

— Doğru, d�ye başladı, ama Ruth sonradan aklına gelen b�rdüşünceyle onun sözünü kest�: — Elbette aynı zamanda yazıyazmaya da devam edeb�l�rs�n�z.

Mart�n, az�ml� b�r �nsanın ses tonuyla,

— Bunu yapmak zorundayım, ded�.

Ruth, onun f�k�rler� konusunda büyük b�r �natla ısrar ed�ş�nden pekhoşlanmadığı �ç�n, yüzünde tatlı b�r şaşkınlık �fades�yle bakarak:

— Neden? d�ye sordu.

Page 90: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Çünkü eğer yazı yazmazsam l�seye g�demem. B�l�yorsunuz,yaşamam, kend�me elb�se, k�tap f�lan almam lazım.

Ruth gülerek:

— Bunu unutmuştum, ded�. N�ye b�r m�rasyed� olarak doğmadınsen? Mart�n:

— Ben sağlığa, hayal gücüne sah�p olmayı terc�h eder�m, d�yecevap verd�. Nasıl olsa para �ş�n� kıvırırım; asıl öneml� olan, az kalsın"sen�n" d�yecekt�, ama cümles�n� değ�şt�rerek, �nsanın d�ğerler�nesah�p olması, ded�. Ruth, tatlı b�r sertl�kle:

— Sakın "kıvırmak" kel�mes�n� kullanma, d�ye bağırdı. Bu sözargo, korkunç b�r söz! 127

Mart�n Eden

Mart�n, kızarıp, kekeleyerek:

— Doğru, ded�. Yanlışlarımı hep böyle düzeltmen�z� �sterd�m.

Ruth da kekeled�,

— Ben, ben de memnun�yetle düzelt�r�m, ded�. S�zde büyük b�rcevher var; ben de s�z� mükemmel görmek �st�yorum.

Mart�n, o anda; sank� Ruth tarafından b�ç�me konmak �ç�n tutuşanb�r k�l; Ruth da onu �deal� olan erkek b�ç�m�ne sokmak �ç�n aynı�ht�rasla yanan b�r k�ş�yd�. Mart�n'e, gelecek Pazartes�ye l�se g�r�şsınavlarına g�rmek fırsatından bahsed�nce, öbürü hemen atılıpsınavlara g�receğ�n� söyled�. Sonra Ruth, Mart�n'e p�yano çalıp, şarkısöyled�. Bu arada da Mart�n onu aç b�r özlemle seyred�p, b�r yandanda, burada kend�s� g�b� onu özleyerek d�nleyen, ona aşık yüz taneerkeğ�n bulunmayışına şaşarak, Ruth'un güzell�ğ�n� �ç�ne s�nd�rd�.

X

Page 91: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n, Ruth'un yemeğe kalması konusundak� ısrarını kırmadı.İç�nden değ�şm�ş, başkalaşmış Mart�n'� heps� görür ve tanır d�yegeç�ren Mart�n, akşam yemeğe kaldı, kızın babası üzer�nde �y� b�retk� bıraktı. Bu duruma Ruth da çok sev�nd�. Mart�n'�n �y� b�ld�ğ�, hattahak�m olduğu b�r konudan, den�zc�l�kten konuştular; Mr Morse, dahasonra Mart�n'�n açık f�k�rl� b�r genç olduğuna d�kkat çekt�. Mart�n, argokullanmamak ve doğru kel�meler� aramak kaygısıyla yavaşkonuşmak zorunda kalmış, bu da, onun kafasındak� düşünceler�doğru bulup �y� anlatmasını sağlamıştı. Bu yemekte, daha önceonlarda b�r yıl kadar önce �lk yemek yed�ğ� akşamk�nden daharahattı. Tavırları ne kadar efend�ceyse konuşmaları da o derecedesak�n ve çek�c�yd�. Mrs Morse b�le onun mahcup hal�n� ve alçakgönüllülüğünü beğenm�ş, Mart�n'de gördüğü bel�rl� gel�şmeden ötürümemnun olmuştu.

Kocasına:

— Bugüne kadar Ruth'un bu kadar fazla �lg�s�n� çeken �lk erkek ooldu, ded�. B�r erkek olarak o kadar çek�ngend� k�, üzülüyordum.

Mart�n Eden

Mr Morse karısına merakla baktı:

— Yoksa bu genç gem�c�y�, Ruth'u canlandırmakta mıkullanacaksın? d�ye sordu. Karısı:

— Eğer ben b�r çare bulab�l�rsem, Ruth hayatının sonuna kadarevde kalmış b�r kız kurusu olmaktan kurtulur, demek �st�yorum, d�yecevap verd�. Eğer şu genç, onda genel olarak erkeklere karşı b�r h�suyan-dırab�l�rse �y� olur.

Mr Morse karısının f�kr�n� beğenerek:

— Çok �y� olur, ded�. Ama ya, ya bu �lg�y� fazlaca kend� üzer�ndeuyandırırsa? Bunu da hesaba katmamız lazım.

Mrs Morse gülerek,

Page 92: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— İmkansız, ded�. Ruth ondan üç yaş büyük, bu olanaksız. B�rtehl�ke yok. Bana güven. Böylece, Mart�n, Arthur �le Norman'ınelebaşılık edeceğ� züppece b�r eğlent�ye katılıp katılmamayıdüşünürken, öte yandan ona başka b�r rol ver�lm�ş bulunuyordu. Hepberaber pazar sabahı b�s�kletle tepelere b�r gez�nt� yapacaklardı;Mart�n, Ruth'un da b�s�klete b�neb�ld�ğ�n� ve onun da bu gez�nt�yekatılacağını öğrenene kadar, bu gez�nt�yle fazla �lg�lenmem�şt�. Ob�s�klete b�nmes�n� b�lm�yordu, zaten b�s�klet� de yoktu, ama Ruthb�s�klete b�nd�ğ�ne göre, ben de öğreneb�l�r�m d�ye karar verd�; �y�geceler d�ley�p oradan ayrıldıktan sonra da, ev�n�n yolu üzer�ndek� b�rb�s�kletç�ye uğrayıp kırk dolar vererek b�r b�s�klet satın aldı. B�s�kleteverd�ğ� para, b�r ayda, b�n b�r güçlüğe katlanarak kazandığındandaha fazlaydı. Hesabını yapmadan verd�ğ� para yüzünden yedekparası azalıyordu; ama Mart�n, "Exam�ner" den alacağı yüz dolara,The Youth Compan�on'un kend�s�ne ödeyeb�leceğ� asgar� ücret olandört yüz y�rm� dolan ekley�nce, bu paralardan artacak olan kısmı neyapacağım end�şes�n� böylel�kle b�r parça azaltmış olduğunudüşündü. Ev�n�n yolunu tutup, b�s�klete b�nmey� öğrenmeyeuğraşırken de, elb�ses�n�n berbat oluşuna aldırmadı. O gece MrH�gg�n-botham'lardan telefon ed�p terz�y� buldu, b�r elb�se dahaısmarladı. Sonra b�s�klet�, b�r yangın merd�ven� g�b� b�nanın arkaduvarına bağlı olan dar merd�venden çıkardı; duvara gömülüyatağını çekt�ğ� zaman da, küçük odasında hem kend�ne, hem deb�s�klet�ne yetecek kadar yer bulunduğunu gördü.

Pazar günü �nc� avcılığı makales� onu ayartma-saydı l�sesınavlarına hazırlanmaya n�yet etm�şt� ve Mart�n, �ç�n� yakan, korhal�ndek� güzell�ğ� ve aşkı yen�den yaratma ateş�yle bütün gününü bumakaleye harcadı. O sabahk� Exam�ner'de, def�ne avcılarımakales�n�n yayınlanmamış olduğunu görmes� �nancını kırmadı.Mart�n böyle şeylere kulak asmayacak kadar yükseklerde uçuyordu;Mr H�gg�nbotham'ın büyük lütufkarlıkla sofrasında bulundurduğu herzamank� ağır akşam yemeğ�ne �k� defa çağrıldığı halde, gözü b�r şeygörmeyen Mart�n, yemek yemeden �ş�ne devam ett�. Bu g�b�yemekler, Mr H�gg�nbotham �ç�n, servet�n�n ve madd� başarılarınınreklamı demekt� ve Mr H�gg�nbotham, Amer�kan kurumlarıyla, sözügeçen kurumların �nsana yükselmek �ç�n verd�ğ� olanaklar hakkında

Page 93: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yavan poz�syonlar vererek bu sofrayı şereflen-d�r�rd�; yükselmek �se,kend�s�ne göre, ve h�ç fırsatını kaçırmadan �şaret ett�ğ� g�b�, bakkalkat�pl�ğ�nden, H�gg�nbotham Mağazası sah�pl�ğ�ne çıkmaktı.

Pazartes� sabanı, b�tmem�ş �nc� avcılığı makales�ne �ç�n� çekerekbakan Mart�n, b�r arabaya atlayıp, l�seye g�tmek �ç�n Oakland'a �nd�.Günlerce sonra, sınavların sonucunu öğrenmek üzere mektebebaşvurduğunda, gramer har�ç, h�çb�r�n� kazanamamış olduğunuöğrend�.

Kalın gözlük camlarının ardından onu süzerek Profsör H�lton:

— Gramer�n�z çok �y�, ded�. Ama d�ğer konularda b�r şeyb�lm�yorsunuz, h�çb�r şey. Amer�ka Tar�h�ne a�t b�lg�n�z de berbat.Eğer ben�m tavs�yem� d�nlersen�z, s�z...

Profesör H�lton b�r an durdu ve Mart�n'�, kend� deneme t�pler�ndenherhang� b�r� kadar ant�pat�k ve kuru b�r bakışla süzdü. Mr H�lton,l�sen�n f�z�k profesörüydü, büyük b�r a�leden gel�yordu, az b�r maaşıvardı ve papağan g�b� ezberlenerek öğren�lm�ş büyük b�r b�lg�haz�nes�ne sah�pt�. Mart�n, �ç�nden, keşke Profesörün yer�ndekütüphanedek� masada oturan adam otursaydı, d�ye geç�rerek alçakgönüllülükle,

— Evet, efend�m, ded�.

— Ben�m tavs�yem� d�nlersen�z s�z, önce en aşağı �k� yıl ortaokulag�d�n, �y� günler. Mart�n, Profesörün öğütler�n� Ruth'a söyled�ğ�zaman, onun yüzündek� sarsıntı �fades�n� görerek şaşırdı, amakend�s� başarısızlığından ötürü h�ç de keder-lenmem�şt�. Ruth'unuğradığı hayal kırıklığı o kadar açıkça bell� oluyordu k�, Mart�nbaşaramadığı �ç�n üzüldü, ama sırf Ruth �ç�n üzüldü. 132

— Gördün mü? ded�, Ben haklıymışım. L�seye g�renöğrenc�lerden çok daha fazla b�lg�n olduğu halde, y�ne de sınavlarıgeçem�yorsun. Bunun sebeb� de; eğ�t�m�n�n parça parça, dermeçatma oluşu. Sen�n, b�r çalışma d�s�pl�n�ne �ht�yacın var; bunu dasana ancak usta öğretmenler vereb�l�r. Profesör H�lton haklı, ben

Page 94: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

sen�n yer�nde olsaydım, b�r akşam okuluna g�derd�m. B�r buçuk yılda,ger� kalan altı aylık çalışma devres�nde öğrenecekler�n� de eldeedeb�l�rs�n sanırım; b�r buçuk yıl sana yeter. Hem bu şek�ldegündüzler�n, yazı yazab�lmen, ya da eğer hayatını kalem�nle kazana-mazsan, herhang� başka b�r �şte çalışman �ç�n sana kalmış olur.

Mart�n �lk önce:

— Geceler� okula g�d�p gündüzler� de çalışırsam, sen� ne zamangörürüm? d�ye düşündü. Ama bunu söylemed�; onun yer�ne,

— Akşam okuluna g�tmek bana pek çocukça b�r �ş g�b� gel�yor,ded�. Eğer değeceğ�n� b�lsem, aldırmam, ama değeceğ�n� h�çsanmıyorum. Onların bana öğreteb�lecekler�nden daha çabuköğreneb�l�r�m, hem de kend� kend�me. Böyles� zaman kaybetmekolur.

B�r an Ruth'u ve onu kazanmak �ç�n duyduğu hırsı düşündü.

— Ben�m kaybedecek h�ç vakt�m yok. Aslında, buna ayıracakzamanım da yok. Ruth:

— Öğrenmen gereken o kadar çok şey var k�, ded� ve Mart�n'eyumuşak b�r bakış fırlattı. Mart�n, Ruth'a karşı gelmekle kabalıkett�ğ�n� düşündü.

— F�z�k, k�mya g�b� şeyler� laboratuar çalışmaları

Page 95: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

olmadan öğrenemezs�n; sonra sana öğreten b�r� olmayınca,matemat�kle geometr�y� öğrenmen�n de hemen hemen olanaksızolduğunu göreceks�n. Bu �ş� b�len öğretmenlere, b�lg�y� anlatmasanatında uzmanlaşmış k�mselere �ht�yacın var sen�n.

Mart�n kend�n�, daha az k�b�rl� b�r yoldan �fade etmen�n yolunaaraştırmak �ç�n b�r dak�ka sustu. — Lütfen, sakın övünüyorumsanma, d�ye söze başladı. Övünmek n�yet�nde değ�l�m. Ama banaöyle gel�yor k�, nasıl d�yey�m, doğal b�r öğrenc�y�m. Kend� kend�meçalışab�l�r�m. Bana çok rahat gel�yor bu, han� ördek suda nasılrahatsa, öyle. Gramerde neler yapab�ld�ğ�m� sen kend�n de gördün.Sonra b�r sürü başka şeyler de öğrend�m. Ne çok şey öğrend�ğ�m�aklın almaz. Hem de daha yen� başlıyorum. Hele b�r, B�r an tereddütett� ve doğru söyleyeceğ�ne güven get�rd�kten sonra: — Hızımıalayım da o zaman gör, ded�. Bu g�b� şeylerdek� yeteneğ�m� �lk defa,gerçek b�r şek�lde anlamaya başlıyorum. Çakmaya başladım artık,durumu.

Ruth:

— Lütfen, "çakmaya" deme, d�ye onun sözünü kest�.

Mart�n, hemen değ�şt�rerek:

— Durum hakkında b�r f�k�r sah�b� olmaya başladım, ded�.

Ruth:

— Ama, düzgün İng�l�zce konuşmayla bunun b�r �lg�s� yok, d�ye�t�raz ett�.

Mart�n kuvvet toplamak �ç�n b�raz bocaladı.

— Söylemeye çalıştığım, bu �şler� nasıl kıvıracağımı öğrend�m,ded�. Ruth, ona acıyarak kend�n� tuttu, o da devam ett�.

— B�lg�, bana b�r har�ta odası g�b� gel�yor. Ne zaman kütüphaneyeg�tsem, bende bu etk�y� bırakır, öğretmenler�n oynadığı rol,

Page 96: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

öğrenc�lere har�ta odasının �ç�ndek� şeyler� s�steml� b�r şek�ldeöğretmek. Öğretmenler, har�ta odasında dolaşmamıza yardım edenkılavuzlardır, o kadar. Bu onların kafasında olan b�r şey değ�l. Onlaryapmıyor bunu, onlar yaratmıyor. Bunların heps� har�ta odasında var,onlar da bu odada nasıl dolaşılacağını, nereye el atılacağınıb�l�yorlar. Görevler� de, bu odada kaybolab�lecek olan yabancılara yolgöstermek. Ama ben kolay kolay kaybolmam. Ben, yer�m� görmes�n�b�l�r�m. Genelde nerdey�m b�l�r�m. Ne var, b�r yanlış mı yaptım gene?

Ruth:

— Nerdey�m, b�l�r�m deme, ded�. Mart�n, m�nnettarlıkla:

— Doğru, ded�. Nerede olduğumu b�l�r�m. Pek� nerdey�m ben yan�nerde kaldım? Har�ta odasında. Evet, bazı her�fler...

Ruth, "K�mseler" d�ye düzeltt�.

— Bazı k�mseler�n kılavuza �ht�yacı vardır; çoğu k�msen�n vardır;ama bana öyle gel�yor k�, ben onlar olmadan da yapab�l�r�m. Har�taodasında epey zaman harcadım ve artık yolumu bulmayı öğrend�mg�b� b�r şey. Hang� har�talara başvuracağımı, hang� sah�ller�keşfetmek �sted�ğ�m� b�l�yorum. Kend� ç�zd�ğ�m yol üzer�nde g�derekde, pek çok şey�, kend� kend�me daha çabuk öğreneceğ�m.B�l�yorsun, b�r f�lonun hızı, en ağır g�den gem�n�n hızı demekt�r;öğretmenler�n hızı da aynı şek�lde b�r etk�ye bağlıdır. Sınıflarınıdolduran, al�mlerden daha hıza g�demezler, ben �se, onların bütün b�rsınıfı yürütecekler� hızdan daha çabuk �lerleyeb�l�r�m.

Ruth b�r yerlerden aklında yer etm�ş b�r sözü ona tekrarlayarak:

— Yalnız g�den, hızlı g�der, ded�. Mart�n'�n �ç�nden:

— Ama ben, yanımda sen olursan daha hızlı g�derd�m, d�yebağırmak geld�. Bu sırada o, kolunu Ruth'un bel�ne dolamış, onunmat, altın saçları Mart�n'�n yüzüne doğru uçuşarak, �ç�nde, �k�s�b�rl�kte b�r ruh g�b� sürüklend�kler�, yıldızlarla dolu boşlukların,güneş�n yıkadığı uçsuz bucaksız kıyıların yer aldığı b�r dünyanın

Page 97: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

hayal�n� görüyordu. Mart�n, aynı anda da, sözler�n acınacakderecedek� yeters�zl�ğ�n� anladı. Aman Allah'ım! O sırada kend�gördükler�n�, Ruth'a da gördüreb�lecek şek�lde dü-zeb�lseyd�kel�meler�! Y�ne o anda, z�hn�ndek� aynanın üzer�nde çağrılmadanbel�ren parıltılı hayaller� bet�mleme arzusunun, �ç�nde b�r özley�şsızısı g�b� kımıldandığını h�ssett�. Ah, tamam! Ruth'un sırrınıyakalamıştı. Bütün büyük yazarlarla şa�rler�n yaptıklarındaydı bu sır.İşte bunun �ç�n onlar b�rer devd�. Onlar, düşündükler�n� nasıl �fadeedecekler�n� b�l�yorlardı. Güneşte yatan köpekler, genell�kle ağlarg�b�, sesler çıkarır ve havlar, ama kend�ler�n� böyle ağlatan, havlatanşey�n ne olduğunu söyleyemezlerd�; Mart�n çok zaman bunun neolab�leceğ�n� merak etm�şt�, �şte kend�s�n�n de onlardan h�ç farkıyoktu. As�l, güzel hayaller gördüğü halde, Ruth'a havlamaktan,sızlanmaktan başka b�r şey yapamamıştı. Ama artık güneşteuyumayı bırakacaktı. Ayağa kalkacak, gözler�n� dört açıp, hayaldünyasının zeng�nl�kler�n�, açılan gözler� ve çözülen d�l� sayes�ndeRuth'la paylaşacağı ana kadar mücadele edecek, d�d�necek,öğrenecekt�. D�ğer erkekler, �fade ed�ş�n püf noktasını, kel�meler�kend�ler�ne �taatl� b�r uşak hal�ne get�rmen�n yollarını bulmuşlardı.Ayrıca kel�melerden ayrı ayrı anlamlar çıkarıp bunların toplamındandaha fazlasını �fade eden cümlec�kler kurmayı da öğrenm�şlerd�. Busırrın çözümü Mart�n'�n kafasında b�r ş�mşeğ�n çakışı kadar kısasürmüştü. Beyn� b�r anda ş�mşeğ�n ışığıyla parlamış, aydınlanmışonu uyarmıştı; Mart�n Eden, kend�n� yen�den, güneş�n yıkadığıyerler�n, yıldızlarla dolu boşlukların hayal�ne kaptırdı, n�hayet, b�rsess�zl�k olduğunu, Ruth'un, gözler�nde gülümseyen, hoşlanmış b�r�fadeyle ve d�kkatle kend�s�ne bakmakta olduğunu fark ett�.

— Muhteşem b�r hayale kapılıp g�tm�şt�m, ded�. Kend�kel�meler�n�n ses hal�nde kulağına çarpmasıyla da kalb� hop ett�. Bukel�meler de nerden çıkmıştı? Konuşmasına, hayalhanes�n�n sebepolduğu ara ver�ş�, uygun b�r şek�lde �fade etm�şt� bunlar. B�r muc�zeyd�bu. O, ş�md�ye kadar h�ç bu derece yüksek b�r düşüncey�, bu dereceyüksek b�r �fade �ç�nde toplayamamıştı. Zaten yüksek düşünceler�kel�melerle �fade etmeye h�ç çalışmamıştı k�. Tamam �şte. Bu, sorunuaçıklıyordu. H�ç denemem�şt�. Ama Sw�nburne denem�şt�, Tennyson,K�pl�ng ve d�ğer bütün şa�rler denem�şlerd� bunu. B�rdenb�re aklına

Page 98: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

"İnc� Avcılığı" adlı makales� geld�. O, büyük şeyler�, �ç�nde b�r ateşg�b� yanası güzell�ğ�n özünü �fadeye kalkışmamıştı h�ç. B�t�rd�ğ�zaman, bu makale bambaşka b�r şey olacaktı. Haklı olarak bumakalen�n öz malı olan güzell�ğ�n eng�nl�ğ�, onu dehşetl� b�rhayranlığa �tt� ve Mart�n'�n z�hn�nde yen�den parlak, cesur b�r f�k�rbel�rd�; bu güzell�ğ� as�l ş��rler �ç�nde neden o da büyük şa�rler�nyaptığı g�b� �fade etmes�nd�. Bunun �ç�n kend�n� zorladı, üstel�k,Ruth'a olan aşkının verd�ğ� büyülü zevk, ve o aşkın ruhunda yarattığıhar�kalar varken. N�ç�n o da şa�rler�n yaptığı g�b� şakımasındı bunu?Onlar aşkı şakı-mışlardı. O da öyle yapacaktı. Tanrı aşkına!

Çıkardığı bu ses�n kend�s�n� dehşete düşüren yankısınıkulaklarında �ş�tt�. Dalgınlıkla ses�, ağzından yüksek sesle çıkmıştı,utançtan doğan kızarma, gömlek yakasının boynunu çevreled�ğ�yerden, saçlarının d�b�ne kadar yayılıncaya kadar, kan, dalga dalgayüzüne hücum ed�p, bu yüzün bronz reng�n� kırmızıya çev�rd�. — Af.,af .... affeders�n�z, d�ye kekeled�. Düşünüyordum da...

Ruth cesaretle:

— Bana sank� dua ed�yormuşsunuz g�b� geld�, ded�, ama �ç�ndeb�r şey�n ez�ld�ğ�n�, acı acı feryat ett�ğ�n� h�ssett�. Ş�md�ye kadartanıdığı erkeklerden b�r�n�n dudaklarından çıktığını duyduğu büyükyem�nd� bu. Bu, onu sarsmıştı; sadece yet�şt�r�lme tarzı yüzünden yada b�r prens�p meseles� olarak değ�l, fakat sakınılan, el değmem�şkızlık bahçes�n� b�r fırtına g�b� altüst eden, hayatın bu kaba darbes�yleruhen de sarsılmıştı. Y�nede bağışladı, hem de o kadar rahatçabağışladı k�, buna kend� b�le şaştı. Zaten, her nedense Mart�n'�nherhang� b�r şey�n� bağışlamak o kadar zor gelm�yordu. Mart�n'�nel�ne, başka erkekler g�b� olab�lmes� �ç�n h�ç fırsat geçmem�şt�ş�md�ye kadar, ama o y�ne de el�nden geld�ğ� kadar, bütün gücüyleçalışıyordu, başarıyordu da. Mart�n'� böyle hoşgörürlüklekarşılayışının herhang� başka b�r sebeb� bulunab�leceğ� asla gelmed�Ruth'un aklına. O, Mart�n'e acıyarak davranıyordu, ama bununfarkında değ�ld�. Bunu b�lmes�ne olanak da yoktu. B�r tek aşkmacerası olmaksızın, sess�zl�k ve denge �ç�nde geçen y�rm� dört yılona, kend� duygularını anlamasını sağlayacak kesk�n b�r anlayış

Page 99: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

vermem�şt� ve hayatında aşkın yanından b�le geçmem�ş olan Ruth,ş�md� aşka yaklaşmakta olduğunun farkında değ�ld�.

XIMart�n her geçen gün yazmaya hız ver�yordu. Ancak yazma hırs

ve �steğ� tek noktada değ�ld�. Örneğ�n �nc� avcılığı makales� üzer�ndeyen�den çalışmaya başladı. Ne var k�, ş��r yazma �steğ�ne kapılmasıyüzünden bu makales�ne sık sık ara vermek zorunda kaldı. Buyüzden de bu makales�n� tamamlayamadı. Ş��rler� �se Ruth'dan aldığıes�nle yazdığı aşk ş��rler�yd�, ama bu ş��rler h�çb�r zamantamamlanamadı, hep eks�k kaldı. Duygular, hayatın kend� boşluğu�ç�nde dolaşan h�slerd�r. Bu duygu denen h�sler� ş��r hal�ne get�r�pbel�rl� kalıplar �ç�nde anlatab�lmek �se her babay�ğ�d�n harcı değ�ld�r.Bu yüzden de öyle b�r çırpıda öğren�leb�lecek şeylerden değ�ld�r.Mart�n �ç�n de aynı durum söz konusuydu. Başıboş dolaşanduygularını ş��rle zaptetmek büyük b�r sorundu. Çünkü ş��rde vez�n,kaf�ye, kel�me yapısı başlı başına gerçek b�rer sorun teşk�l eder.Mart�n'�n bunların da ötes�nde bütün büyük şa�rlerde varlığını farkett�ğ�, fakat b�r türlü yakalayıp kend� ş��rler� �ç�ne yed�remed�ğ�, eleavuca sığmayan, kes�n olarak kavranamayan b�r şey vardı. Mart�n'�nh�ssed�p peş�ne düştüğü, ama b�r türlü yakalayamadığı şey, ş��r�nparmaklar arasından kayan, ele avuca sığmayan ruhuydu. Bu ruhsıcak hava akımı g�b�yd�. Isınıp havaya yüksel�yor, sonra buhar olupuçuyordu. Bazen bu buharın, bu sıcaklığın �nce şer�tler�ndenb�rkaçını el�ne geç�r�p onlarla, beyn�nde aralıksız sesler hal�ndeyankılanan ya da gözle görünmeyen güzell�ğ�n buğulu b�r dalgalanışıhal�nde hayal�nde sürüklenen cümlec�kler örmey� başararakçabalamalarının karşılığını görmes�ne rağmen, bu t�trek, bu eleavuca sığmaz sıcaklık hep onun el�n�n eremeyeceğ� b�r yerde kaldı.Durmadan değ�şen b�r rüzgar g�b� aldatıcıydı bu. Anlatab�lmek �ç�nduyduğu arzunun sancısı Mart�n'� kıvrandırdı, ama herkes�nk�nebenzeyen, h�ç de şa�rane olmayan b�rtakım sözler söylemekten,başka b�r şey yapamadı. Tamamlanmamış, parçalar hal�ndek�ş��rler�n� yüksek sesle okudu. Vez�n sağlam adımlarla yürüyor, kaf�ye

Page 100: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

de en aşağı adımlar kadar kusursuz ve adımlardan daha sürekl� b�rr�tm� yürütüyordu, ama Mart�n'�n kend� �ç�nde h�ssett�ğ� o sıcaklık, oyücel�ş eks�kt�. B�r türlü, anlayamadı ve yen�den üm�ts�zl�ğe kapılarak,tekrar tekrar yen�lm�ş ve per�şan, makales�ne döndü. Şüphes�z k�,düzyazı daha kolaydı. Kel�meler�n ruhunu yakalamak zorunluluğuyoktu. Bu yüzden rahattı.

Ş��r�n senfon�k ve kırılgan yapısını anladıktan sonra tamamendüzyazıya döndü. "İnc� Avcılığı"nın arkasından, den�zc�l�k mesleğ�hakkında b�r makale, den�z kaplumbağası avı hakkında b�r başkamakale, b�r üçüncü makale de kuzeydoğu rüzgarları hakkında yazdı.Sonra deneme kab�l�nden, b�r kısa öykü yazdı ve daha bu konudaemeklerken, altı tane öykü b�t�r�p, çeş�tl� magaz�n derg�ler�ne yolladı.Sabahtan akşama kadar, hem de geç vak�tlere kadar, ver�ml� b�rşek�lde yazıp, sadece kütüphaneye g�d�p k�tap aldığı, ya da Ruth'auğradığı sıralarda yazılarına ara verd�. Son derece mutluydu, Ş�md�hayattan daha büyük b�r zevk alıyordu. H�ç eks�lmeyen b�r çalışma�ç�ndeyd�. Tanrılara özgü olduğu sanılan yaratma zevk�n� duyuyordu.Çevres�ndek� bütün hayat çürük sebze, sabunlu su kokuları, kızkardeş�n�n pasaklı hal� ve Mr. H�gg�nbot-ham'ın alaycı suratı, b�rrüyadan �barett�. Gerçek dünya, onun kafasında, yazdığı öykülerdeonun kafasındak� gerçeğ�n parçalarıydı. Onun �ç�n günler çok çabukb�t�yordu. Çalışmak �sted�ğ� o kadar çok şey vardı k�. uykusunu beşsaate �nd�rd� ve bu kadar uykuyla yet�neb�leceğ�n� anladı. Dört buçuksaatle yet�nmey� dened�, ama üzülerek beş saate döndü. Bütünuyanık saatler�n� zevkle çalışmalarından herhang� b�r�nevereb�l�yordu. Çalışmalarına geçmek �ç�n yazılarını bıraktığı zamanüzülüyor, kütüphaneye g�tmek �ç�n çalışmalarını bırakmak zorundakalınca, üzülüyor, b�lg�lerle dolu o har�ta odasından ya da okumaodasındak� mallarını satmayı başaran yazarların sırlarıyla dolumagaz�n derg�ler�nden ayrılınca, hep üzülüyordu. Ruth'la b�rl�kteolduğu zamanlar �se, onun yanından ayrılmak vakt� geld�ğ�nde,yüreğ�n� bağlayan adale l�fler� kopuyormuş g�b� oluyor ve Mart�n,karanlık sokakları, eve b�r an önce varıp, k�taplarına b�r an öncekavuşmak �ç�n yıldırım g�b� geç�yordu. Ona en güç gelen� de,matemat�k, ya da f�z�k k�tabını kapatıp defter�, kalem� b�r kenarabırakarak, uyumak �ç�n yorgun gözler�n� kapamaktı. Kısa b�r zaman

Page 101: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

�ç�n dah� olsa, yaşamaya ara vermekten nefret ed�yordu. Bütüntesell�s� �se, çalar saat�n beş saat sonrası �ç�n ayarlanmış olmasıydı.Bütün kaybedeceğ� beş saatt� n�hayet; sonra çalan z�l, onu b�l�nçs�zl�khal�nden hızla ayağa fırlatacak ve Mart�n, önünde y�ne on dokuzsaatl�k koca b�r gün bulacaktı.

Haftalar büyük b�r hızla geç�yor, parası her geçen gün azalıyordu;başka yerden de para geld�ğ� yoktu. Erkek çocuklar �ç�n yazdığımacera öyküsünü gönderd�kten b�r ay sonra, "The Youth'sCompan�on" bu yazı ser�s�n� ona ger� gönderd�. Ret cevabı o kadarustalıkla kaleme alınmıştı k�, Mart�n, ed�töre h�ç kızamadı. Ama "SanFranc�sco Examn�er"�n ed�törüne de aynı derecede sıcak b�r duygubesleyemed�. Mart�n �k� hafta bekled�kten sonra ona mektupyazmıştı. B�r hafta sonra b�r tane daha yazdı. Ay sonunda ed�törüb�zzat görmek �ç�n San Franc�sco'ya g�tt�. Ama süslü kapılarıbekleyen genç, kırmızı saçlı, zeban� kılıklı b�r h�zmetç� yüzündened�törle görüşemed�. Beş�nc� haftanın sonunda yazısı, h�çb�r yorumyapılmaksızın, postayla kend�s�ne ger� gönder�ld�. Ne ret mektubuvardı, ne b�r açıklama; h�çb�r şey yoktu. D�ğer makaleler� de aynışek�lde, San Franc�sco'nun önde gelen öbür gazeteler�nde beklet�ld�.Bu yazılarını alınca, onları Doğudak� derg�lere yolladı. Heps� de, b�rerbasılı ret mektubu �l�ş�ğ�nde, daha da çabuk olmak üzere ger� geld�.Gönderd�ğ� kısa öyküler de aynı şek�lde ger� gönder�ld�. Mart�n,bunları tekrar tekrar okudu ve öyle beğend� k�, redded�l�ş sebepler�n�b�r türlü çıkaramadı. Derken b�r gün, gazetelerden, b�r�nde, yazılarında�ma dakt�loda yazılmaları gerekt�ğ�n� okuyunca, meseley� anladı.Gayet tab��, ed�törler o kadar meşgul �nsanlardı k�, el yazısını okumak�ç�n o kadar zamanı ve zahmet� göze alamazlardı. Mart�n b�r dakt�lomak�nes� k�raladı ve kullanılışını öğrenmek �ç�n b�r gününü harcadı.Her gün, yazdıklarını dakt�loya çekt�, esk� yazdıklarını da, ger�gönder�l�şler�nden kısa b�r süre sonra dakt�loyla yen�den yazdı.Dakt�loyla yazdıkları da ger� gelmeye başlayınca şaşırdı. Çenekem�kler� atmaya başladı, çenes�n�n ucu daha saldırıcı b�r görünüşaldı. Kend� yapıtı hakkında kend�s�n�n doğru hüküm veremem�şolab�leceğ� aklına geld�. B�r kere de, yapıtlarının Gertrude üzer�ndeyaratacağı etk�y� denemeye karar verd�. Öyküler�n� ona yüksek sesleokudu. Gert-rude'un gözler� parıldadı ve Mart�n'e:

Page 102: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Ne kadar güzel şeyler yazıyorsun, derken, ona gururla baktı.

Mart�n sabırsızlıkla:

— Evet, evet, ded�. Asıl öneml� olan şey öykü, nasıl, beğend�nm�?

Gertrude:

— Mükemmel, d�ye cevap verd�. Har�ka, hem de heyecan ver�c�.Müth�ş duygulandım. Mart�n anladı k�, Gertrude'un z�hn� bulanıktı.Kadının saf suratında, şaşkınlık apaçık okunuyordu. Onun �ç�n,Mart�n b�raz bekled�.

uzunca b�r sess�zl�kten sonra Gertrude:

— Pek� ama, Mart, ded�, öykü nasıl b�t�yor? Han� şu, o kadaryüksekten atan genç, kızı elde ed�yor mu? Mart�n, sanatkarcaaçıkladığını sandığı b�t�ş� ona anlattıktan sonra Gertrude: — Ben debunu öğrenmek �st�yordum, ded�. Bunu öyküde neden böyleceyazmadın?

Mart�n, kız kardeş�ne b�rçok öyküsünü okuduktan sonra b�r şeyöğrenm�ş oldu: Gertrude mutlu sonuçlanan öykülerden hoşlanıyordu.

Gertrude, yorgun b�r �ç çek�şle, çamaşır teknes�nden doğrulup,alnındak� terler� beyaz b�r süngere dönmüş kırmızı el�yle s�lerken:

— Öykü çok güzeld�, d�ye f�kr�n� bel�rtt�. Ama bana üzüntü verd�,�ç�mden ağlamak gel�yor. Dünyada zaten üzüntü ver�c� b�r sürü şeyvar. Mutluluk veren şeyler� düşünmek ben� mutlu ed�yor. Eğer adamkızla evlenseyd�, sonra, gücenm�yorsun ya, Mart? d�ye end�şel� b�rtavırla Mart�n'e sordu. — Ben böyle olsun �sterd�m, yorgunum daondan herhalde. Ama y�ne de öykü fevkaladeyd�, fevkaladeyd�doğrusu. Nereye satacaksın onu?

Mart�n:

— Bu bambaşka b�r sorun, d�ye güldü.

Page 103: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Pek�, satab�l�rsen ne kadar kazanab�leceğ�n� düşünüyorsun?

— Oh, yüz dolar. En aşağısı bu, f�yatlar böyle.

— İnşallah satarsın! Mart�n:

— Kolay kazanılan b�r para, ha? ded� ve gururla ekled�, Onu �k�günde yazdım. Günü ell� dolara gel�r. Öyküler�n� Ruth'a okumak �ç�nbüyük b�r �stek duymasına rağmen, Mart�n buna cesaret edemed�.Öyküler�n�n b�r kısmı yayımlanıncaya kadar beklemeye karar verd�.Ruth o zaman, Mart�n'�n hang� amaçla çalışmış olduğunuanlayacaktı. Bu arada Mart�n d�d�nmes�ne devam ett�. İç�ndek�macera ruhu, onu h�çb�r zaman, z�h�n ülkes�nde yapmakta olduğu buhayret ver�c� keş�fler kadar kuvvetle çekmem�şt�. F�z�k ve k�mya �le�lg�l� ders k�tapları satın aldı, matemat�k problemler� çözdü, �spatlarıçalıştı. Laboratuar deneyler�yle yapılan �spatlara �nandı ve eng�nhayal gücü sayes�nde, k�myasal reaks�yonları bunları laboratuardagören orta b�r öğrenc�n�nk�nden çok daha büyük b�r anlayışlaöğrend�. Mart�n, eşyanın �çer�ğ� hakkında elde etmeye başladığıdel�llere gömülerek, yüklü sayfaları yutmaya devam ett�. Ş�md�yekadar dünyayı, dünya olarak kabul etm�şt�, ama ş�md� bu dünyanınkuruluşunu, madde ve kuvvet�n hareket ve karşılıklı etk�ler�n�anlamaya başlıyordu. Esk�den, karşısına çıkmış olan sorunlarınçözümler�, ş�md� kend�l�ğ�nden, devam ederek, kafasında bel�r�yordu.Kaldıraçlar ve makaralar Mart�n'� büyülem�şt�, z�hn�, den�zde dolaştığıesk� günlere, levyelere, makaralara, palangalara g�tt�. Yollan olmayanokyanusta, gem�ler�n rotalarını yanılmadan tak�p etmeler�n� sağlayangez�nt� teor�s�n�n artık Mart�n �ç�n karanlık b�r noktası kalmamıştı.Mevs�m rüzgarlarının neden var olduğunu öğren�nce de, acaba"kuzeydoğu rüzgarları hakkındak� makaley� pek m� erken yazdım,"d�ye şüpheye düştü. Bu makaley� ş�md� herhalde daha �y� yazab�l�rd�.B�r akşamüstü, Arthur'la b�rl�kte Cal�forn�a ün�vers�tes�'ne g�tt�, d�nselb�r huşu �ç�nde, nefes�n� tutarak laboratuarlara g�r�p, deneyler� gördüve öğrenc�ler�ne ders veren b�r f�z�k profesörünü d�nled�.

Bunları yaparken yazılarını da �hmal etm�yordu. Kısa öyküler,kalem�nden b�r sel g�b� akmaya devam ett� ve Mart�n daha kolaymagaz�n derg�ler�nde gördükler� c�nsten, ş��r şek�ller�ne el attı. Lak�n,

Page 104: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

bu arada kaf�yes�z ş��rle b�r trajed� yazmaya kalkışmak aptallığınıgöster�p, �k� haftasını boşuna harcadı ve trajed�, yolladığı yarımdüz�ne kadar magaz�n derg�s� tarafından her sefer�nde çabucakredded�l�nce de donup kaldı. Sonra Henley'� keşfett� ve "Hosp�talSketchea"� örnek alarak b�r ser� den�z ş��r� yazdı. Bunlar ışık, renk,aşk ve macera �le dolu bas�t ş��rlerd�. Mart�n onlara "Den�z L�r�kler�"adını verd� ve ş�md�ye kadar yazdığı eserler�n en mükemmel�olduklarına hükmett�. Ş��rler otuz taneyd� ve Mart�n, onları, öyküler�üzer�ndek� alışılmış günlük çalışmalarını tamamladıktan sonra, hergün b�r ş��r meydana çıkarmak üzere, b�r ayda yazmıştı; onun günlükçalışması �se, orta derecedek� başarılı b�r yazarın b�r haftalıkçalışmasına denkt�. Harcadığı emek, ona vız gel�yordu. Hem buzahmette sayılmazdı. Mart�n, kend�n� �fade ed�yor, konuşmasınıb�lmeyen dudakları ardında yıllarca hapsed�lm�ş olan bütüngüzell�kler ve har�kalar ş�md� vahş� b�r sel hal�nde dökülüyordu."Den�z L�r�kler�"n� k�mseye göstermed�, hatta ed�törlere b�le.Ed�törlere güvenm�yordu. Ama onu "L�-r�k"ler�n� göndermektenalıkoyan ed�törlere olan güvens�zl�ğ� değ�ld�. Bu ş��rler, onun �ç�nöyles�ne b�r güzell�k taşıyordu k�, yazdıklarını Ruth'a okumakcesaret�n� bulacağı çok uzak b�r güne, muhteşem b�r güne saklayıp,onları Ruth'la paylaşmak �st�yordu. O gün gel�nceye kadar, Mart�n,onları kend�ne sakladı, ez-berley�nceye kadar, tekrar tekrar yükseksesle okudu.

Mart�n Eden uyumadığı zamanın her dak�kasını yaşıyordu, hattauykusunda da yaşıyordu; çalışmalarının devam etmed�ğ� bu beş saat�ç�nde hayaller yaratan beyn�, atılışlarla, o günün olaylarını, o günündüşünceler�n� �şleyerek bunlardan, acay�p, olmadık har�kalarçıkarıyordu. Aslında h�ç d�nlend�ğ� yoktu ve onunk�nden daha zayıfb�r bünye, onunk�nden daha az dengel� b�r bey�n:, genel b�r s�n�rbozukluğu sonucunda mutlaka yere ser�l�rd�. Akşam üstler� de artıkRuth'a esk�s� kadar sık uğramaz olmuştu, z�ra Ruth'un ün�vers�teb�t�rme sınavlarını vereceğ� haz�ran ayı yaklaşıyordu. Sanat tar�h�mezunu! Mart�n, Ruth'un bu unvanını düşününce, Ruth sank� ondanhızla, peş�nden yet�şemeyeceğ� kadar hızla uzaklaşmış g�b� geld�.Mart�n haftada b�r akşamını kend�s�ne ayırmış olan Ruth'labuluşacakları akşam, geç vak�tlerde gel�rd�. Genell�kle akşam

Page 105: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yemeğ�ne kalır, b�raz hoşbeşten sonra müz�k d�nlerlerd�. Bu akşamlarMart�n'�n hayatındak� en öneml� akşamlardı. Bu ev�n, kend� yaşadığıev�nk�yle bu derece büyük b�r zıtlık oluşturan havası ve sırf buradaRuth'a yakın bulunuşu yüzünden Mart�n her sefer�nde, oradan,yükseklere tırmanmak �ç�n daha çok b�lenm�ş b�r az�mle ayrıldı,�ç�nde bulunan güzell�klere ve kend�s�ne b�r sancı g�b� ıstırap verenyaratma arzusuna rağmen, Mart�n, bu savaşı sırf Ruth �ç�nyapıyordu. O her şeyden önce b�r aşıktı. D�ğer her şey� aşka bağlıkılıyordu Mart�n. Onun aşk macerası, dünya yüzündek�macerasından daha büyüktü. Dünyanın hayret ve hayranlıkuyandıran yönü, karşı konulmaz kuvvet�n zoruyla onu meydanaget�ren moleküllerden ve atomlardan �ler� gelm�yordu; dünyanınhayranlık uyandıran tarafı, Ruth'un bu dünyada yaşıyor olmasıydı.Ruth, Mart�n'�n bütün ömrünce rastladığı, tahm�n ya da düşündüğüen hayran olunacak şeyd�. Ruth'tan uzak oluşu ona sürekl� b�r �çsıkıntısı ver�yordu. Ruth, ondan öyles�ne uzaktı k�; üstel�k Mart�n onanasıl yaklaşacağını da b�lm�yordu. Kend� sınıfından kadınlar ve kızlararasında başarı kazanmış olan b�r erkekt�. Ama onlardan h�çb�r�neaşık olmadığı halde, Ruth'a aşık olmuştu; Ruth'a olan aşkı b�r yana,o sadece Mart�n'�n sınıfından başka b�r sınıfa a�t olmakla kalmıyordu.Mart�n'�n kend� aşkı Ruth'u bütün sınıfların üzer�ne çıkarmıştı. Ruth,ayrı b�r varlıktı, o kadar ayrı b�r varlık k�, Mart�n, her aşığın yapmasıgerekt�ğ� şek�lde, ona nasıl yaklaşacağım b�lm�yordu, Mart�n'�n b�lg�kazanıp d�l� öğrend�kçe Ruth'a daha fazla yaklaşmakta olduğu, onunkonuştuğu sözlerle konuştuğu, ortak f�k�rler� ve zevkler� keşfett�ğ� b�rgerçekt�; ama bu, Mart�n'�n �ç�ndek� aşk özlem�n� tatm�n etm�yordu.Onun aşık hayal gücü, Ruth'u kutsal b�r duruma, onunla bedensel b�ryakınlık kurmasına olanak vermeyecek kadar kutsal ve �lah� b�r haleget�rm�şt�. Ruth'u kend�s�nden böyle uzaklaştıran ve onun �ç�ner�ş�lmez hale get�ren, Mart�n'�n kend� aşkıydı. Aşkın arzuladığı b�r�c�kşey� Mart�n'den es�rgeyen, aşkın ta kend�s�yd�.

Günler böyle geçerken b�r gün, h�ç umulmadık b�r andaaralarındak� uçurumun üzer�ne b�r an �ç�n b�r köprü kurulur g�b� oldu.

Bundan sonra da artık, uçurum hala var olmaya devam etmes�nerağmen, öncek� kadar der�n olmadı. B�r gün k�raz y�yorlardı; �r�,

Page 106: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

lezzetl�, s�yah şarap reng�nde suyu olan kara kara k�razlar... SonraRuth, Mart�n'e "The Fr�ncess' ten parçalar okurken, dudak-lanndak�k�raz lekes� Mart�n'�n gözüne �l�şt�. O anda Ruth'un tanrısallığı paramparça oldu. N�hayet o da topraktan �barett�; bütün k�ller�n bağlıoldukları kanuna bağlı olan kend� toprağı, ya da herhang� b�rk�msen�n toprağı g�b� b�r topraktı. Ruth'un dudakları da ken-d�s�n�nk�g�b� ettend� ve k�razlar kend� dudaklarını nasıl boyamışsa, onundudaklarını da öylece boyamıştı. Şu halde, onun dudakları �ç�ngerçek olan bu durum, her tarafı �ç�n de aynıydı. O b�r kadındı, herşey� �le b�r kadın herhang� b�r kadından h�ç farkı olmayan b�r kadın.Bu f�k�r Mart�n'�n kafasında an�den bel�r�verd�. Bu, onu sersemletenb�r keş�f olmuştu. Sank� güneş�n gökten yuvarlandığını ya datapınılan b�r güzell�ğ�n k�rlet�ld�ğ�n� görmüş g�b� oldu. Daha sonrabunun ne anlama geld�ğ�n� anladığında kalb� kuvvetl� darbelerleçarparak, onu, başka dünyalardan olmayan sadece, dudaklarını b�rk�razın lekeleyeb�leceğ� b�r kadın olan Ruth'a b�r aşık g�b�davranmaya zorlamaya başladı. Düşünces� bu cesaret�nden ötürüt�tred�, ama bütün ruhu çağlıyor ve aklı b�r zafer şarkısıyla ona haklıolduğunu ısrarla söylüyordu. Mart�n'�n �ç�ndek� bu değ�ş�kl�kten b�rşeyler Ruth'a kadar ulaşmış olmalıydı, z�ra okumasına ara ver�pbaşını kaldırarak Mart�n'e baktı ve gülümsed�. Mart�n'�n gözler�,Ruth'un mav� gözler�nden, dudaklarına kaydı ve bu dudaklardak� lekeonu çılgına çev�rd�. Kollan az daha, tıpkı kayıtsız hayatını yaşadığızamanlardak� g�b� an� b�r hareketle uzanıp Ruth'u saracaktı. Ruthsank� ona doğru eğ�lm�ş, bekl�yor g�b�yd�; Mart�n kend�n� alıkoymak�ç�n bütün �rades�n� kullanarak karşı koydu. Ruth suratını asarak:

— Okuduklarımın b�r kel�mes�n� b�le d�nlem�yordun, ded�.

Sonra Mart�n'�n şaşkınlığı hoşuna g�derek güldü ve Mart�n,Ruth'un �çten gözler�ne bakıp da onun, h�ssett�kler�nden h�çb�r şey�nfarkına varmadığını anlayınca, mahcup oldu. Gerçekten de,düşünceler�nde çok �ler� g�tm�şt�. Tanımış olduğu bütün kadınlar�ç�nde, kend� �ç�nden geçenler� bu şek�lde tahm�n edemeyecek olanb�r tane b�le yoktu. Tab�� Ruth har�ç._ Gerçekten o da tahm�nedemem�şt�, �şte fark buradaydı. Ruth, farklıydı. Mart�n kabalığındanötürü şaşaladı, Ruth'un bu saf masum�yet�nden dolayı sev�nç duydu

Page 107: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

ve ona tekrar aralarındak� uçurumun öte yanından bakmaya başladı.Köprü yıkılmıştı. Y�ne de bu olayla Mart�n Ruth'a esk�s�nden dahaçok yaklaşmıştı. Bu olayın anısı aklından çıkmıyordu; canı en çoksıkıldığı zamanlar �se bu anı üzer�nde �ht�rasla duruyordu, uçurumartık h�çb�r zaman esk�s� kadar gen�şlemed�. Mart�n, sanat tar�h�mezun�yet�nden, ya da b�r düz�ne mezun�yetten çok daha büyük b�rarayı aşmıştı. Ruth saftı, evet bu b�r gerçekt�; hem de Mart�n'�nş�md�ye kadar hayal edemed�ğ� kadar saftı; ama k�razlar, onundudaklarını lekelem�şt�. Kend�s� evren�n amansız kanunlarına nasıluyuyorsa, Ruth da öylece uyuyordu. Ruth da yaşamak �ç�n yemekzorundaydı ve ayaklarını üşüttüğü zaman nezle oluyordu. Ama sorunbu değ�ld�. Eğer o, açlığı, susuzluğu, sıcağı, soğuğu h�ssedeb�l�yorsa,demek k�, aşkı da h�ssedeb�l�rd�; b�r erkeğe olan aşkı. Eh, kend�s� deerkekt� �şte. N�ç�n Ruth'un seveceğ� erkek kend�s� olma-sındı? Ateşl�ateşl�: — Başarıp, başaramamak bana kalmış, d�ye mırıldandı. Oerkek ben olacağım. Kend�m� o erkek yapacağım. Başaracağım.

Günlerce, aylarca süren, durmak d�nlenmek ned�r b�lmeden sürençabanın ardından c�dd�ye b�le alınmayan yazıları Mart�n'�n azm�n�yıkmak yer�ne kamçılamıştı. Bu öyles�ne b�r kamçıydı k� yüreğ�n�el�ne almış, zamanı dondurmuş ve bütün benl�ğ�yle bu �şe sımsıkısarılmıştı. B�r gün Ruth'a kend�n� �spat edecekt�. Sadece Ruth'a mı?Hayır, herkese �spat edecekt�. Öncel�kle kend�ne. Durmadan sözver�yordu. Zaman bütün sarmalıyla kend�n� kuşatsa da başaracaktı.B�r sabah, beyn�n� b�r sıcaklık ve buhar dalgası g�b� yalayan, bütüngüzell�k ve düşünceler� karmakarışık eden b�r yazıyla d�d�ş�rken,telefona çağrıldı. Mr. H�gg�nbotham dalga geçerek, bozuk d�l�yle:

— Hoş b�r bayan, hanım ses�, ded�. B�r hanımefend� ses�.

Mart�n, son hızla odanın köşes�nde duran telefona koştu veRuth'unun, sevg�l�s�n�n ses�n� duyunca �ç�ne dalga dalga b�r sıcaklığındolduğunu, bu sıcaklığın azm�n� körükled�ğ�n� h�ssett�. Yazıyla yaptığısavaş sırasında Ruth'un varlığını tamamen unutmuştu; ansızınses�n� duyunca ona olan aşkı yüreğ�ne b�r darbe g�b� çarptı. İşte oses! Buğulu, anlamlı b�r ses, b�r müz�k nağmes� kadar yumuşak, tatlı,hatta gümüş b�r cam g�b� kr�stal saflığında, mükemmel b�r ton.

Page 108: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Yeryüzünde h�çb�r ses böyles�ne güzel ve etk�ley�c� değ�ld�. Bu sestegöksel b�r hal vardı, sank� başka dünyalardan gel�yordu. Mart�nöyles�ne heyecanlanmış, öyles�ne kend�nden geçm�şt� k�, Ruth'un neded�ğ�n� duymadı b�le; bununla beraber, Mr. H�gg�nbotham'ın, sansargözler�n� kend� üzer�nden ayırmadığını b�ld�ğ� �ç�n, yüz �fades�nehak�m oldu.

Ruth'da zaten öneml� b�r şey söylem�yordu; sadece, o geceNorman, onu konferansa götürecekm�ş, ama baş ağrısı tutmuş daRuth fena halde hayal kırıklığına uğramış, b�letler de kend�s�ndeym�ş,eğer başka b�r �ş� yoksa, onu götürmek nezaket�nde bulunurmuymuş?

Nezakette bulunmak! Mart�n sev�nc�n� ses�ne yansıtmamak �ç�nkend�n� zorladı. Şaşılacak şeyd�. Ruth'u ev�nde her zaman gördüğühalde, ş�md�ye kadar cesaret ed�p de ona b�rl�kte b�r yere g�tmetekl�f�nde bulunamamıştı. Telefonda, onunla konuşurken, h�ç �lg�s�olmadığı halde �ç�n�, onun uğruna ölme arzusunun kapladığınıh�ssett� ve b�r fırıldak g�b� dönen beyn�nde b�r anda kahramanca ölmehayaller� şek�llen�p dağıldı. Ruth'u müth�ş derecede, del� g�b�,üm�ts�zce sev�yordu. Onun kend�s�yle, Mart�n Eden'le, konferansag�tmey� düşündüğü bu çılgınca mutluluk anında Ruth, o dereceyükseklere çıkmıştı k�, Mart�n'e, onun �ç�n ölmekten başka yapılacakşey yokmuş g�b� geld�. Ona olan ş�ddetl� ve yüce h�ss� �fadeedeb�leceğ� b�r�c�k uygun yol buydu. Bu, bütün aşıklarınkarşılaştığı ve gerçek aşkın doğurduğu yücelm�ş b�r hald� ve ş�md� de�şte, telefon başındayken b�r ateşten çıkmış ve parıltı �ç�nde aynıhalle karşılaşmıştı. Mart�n o anda öyle h�ssett� k�, Ruth �ç�n ölmek, �y�yaşamış ve adamakıllı sevm�ş olmak demekt�. Mart�n, henüz y�rm� b�ryaşındaydı; daha önce de aşkı tatmamıştı. Mart�n'� heyecanlandırandurum, aynı zamanda takats�z de bıraktığından ah�zey� yer�neasarken, el� t�tr�yordu. Gözler� b�r meleğ�n gözler� g�b� parlıyordu,yüzüne de b�r başka güzell�k gelm�ş, bütün dünyasal k�rler�ndentem�zlen�p, saf ve tanrısal b�r hal almıştı.

En�ştes�:

Page 109: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Dışarıda mı buluşacaksın? d�ye alay ett�. Bu ne demekt�rb�l�rs�n. Karakolu boylayacaksın sonunda. Ama Mart�n, çıktığıyücelerden aşağı �nmed�. Hatta bu hayvanca �ma b�le onu yeryüzüne�nd�remed�. Öfke ve kırılma aşağıda, onun altında kalmıştı. Mart�n,büyük b�r hayal görmüş, kend�n� b�r Tanrı g�b� h�ssetm�şt�; bu �nsanşekl�ndek� s�nek kurduna, �ç�nde sadece müth�ş b�r acıma duyab�l�rd�.En�ştes�ne bakmadı b�le; gözler� adamın üzer�nden geçt�ğ� halde, onugörmed� ve sank� b�r rüyadaymış g�b�, g�y�nmek �ç�n odadan çıktı.Kend� odasına gel�p de kravatını bağlamaya başladığı zamanakadar, tatsız b�r ses�n kulaklarını rahatsız etm�ş olduğunu farketmed�. Ney�n nes� olduğunu araştırınca, bu ses�n daha önce hernasılsa beyn�ne �şlemeyen Mr. H�gg�nbotham'ın en son çıkardığıhomurtu olduğunu anladı.

Ruth'un ev�n�n kapısı arkalarından kapanıp da Mart�n, Ruth'lab�rl�kte merd�venler� �n�nce, �ç�nde büyük b�r sıkıntı duydu. Ruth'ukonferansa götürmek b�r mutluluktu, ama bu mutluluğu bozan b�r şeyde yok değ�ld�. Mart�n nasıl davranması gerekt�ğ�n� b�lm�yordu.Sokaklarda, Ruth'un sınıfından kadınların, y�ne aynı sınıftanerkekler�n koluna g�rd�ğ�n� görmüştü; ama y�ne bunlar arasındaerkekler�n koluna g�rmeyenler de vardı. Mart�n bu yüzden, acabayalnız akşamları mı kola g�r�l�r, ya da kola g�rmek adet� yalnız karıkocalar veya akrabalar arasında mı vardır d�ye kend� kend�nedüşündü.

Tam kaldırıma çıkacakları sırada aklına M�nn�e geld�. M�n�ne.Mart�n'le �k�nc� çıkışında Mart�n kaldırımın �ç tarafında yürüyor d�yeonu azarlamıştı ve cent�lmenler b�r hanımla oldukları zaman da�madış tarafta yürürler d�ye b�r kanun bulunduğunu bel�rtm�şt�. Sonra, nezaman b�r caddede karşıdan karşıya geçecek olsalar, M�nn�e,Mart�n'e dış tarafta yürümes�n� hatırlatmak �ç�n onun topuklarınıtekmelemey� adet ed�nm�şt�. Mart�n, acaba M�nn�e bu et�ketl�davranışı nereden öğrend� d�ye hayret ett�; bu, yukarı tabakalardankapma b�r şey m�yd�; acaba doğru muydu?

Kaldırıma ulaştıkları zaman, denemekten b�r zarar çıkmaz d�yekarar verd�; Ruth'un arkasından dolandı ve dış tarafta yer�n� aldı. Bu

Page 110: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

sefer de öbür problem kend�n� gösterd�. Ruth'a kolunu vermes�gerekl� m�yd�? Kolunu hayatında h�ç k�mseye uzatmamıştı. Onuntanıdığı kızlar arkadaşlarının kollarına g�rmezlerd�. Başlangıçtab�rçok kere yan yana yürünür, sonra da sokakların aydınlatılmamışolduğu yerlerde kollar bellere dolanır, başlar erkek arkadaşlarınomuzlarına dayanırdı. Ama bu seferk� başkaydı. Ruth o çeş�tkızlardan değ�ld�. Mart�n'�n b�r şeyler yapması lazımdı.

Ruth'a b�t�ş�k olan kolunu g�zl�den g�zl�ye kıvırdı, davetkarolmayan, şöyle deneme kab�l�nden, sank� rastlantıymış, böyleyürümeye alışmış g�b�lerden b�r büküştü bu. Derken, o har�kuladeşey oldu. Ruth'un el�n� kolunun üzer�nde h�ssett�. Bu yakınlaşmaylab�rl�kte �ç�n� tatlı heyecan dalgalan kapladı ve nef�s b�r �k� dak�ka �ç�nbu dünyayı bırakıp Ruth'la b�rl�kte havalara uçtu. Ama çok geçmedenyen� b�r güçlüğün sıkıntısı �ç�nde tekrar kend�n� dünyada buldu. Osırada cadden�n karşı tarafına geçmek üzereyd�ler. Bu şek�ldeyürüdükler� takd�rde Mart�n �ç tarafta kalacaktı. Halbuk� onun dıştarafta kalması gerek�yordu. Bu durumda, Ruth'un kolunu bırakarakyer değ�şt�rmes� m� gerekl�yd�? Eğer yer değ�şt�r�rse, ondan sonraaynı manevrayı b�r daha, b�r daha tekrarlamak zorunda mıydı?Bunda sakat b�r taraf vardı; Mart�n �k� yana sıçramaktan vazgeç�p,b�lmemezl�kten gelmeye karar verd�. Ama vardığı bu sonuç onutatm�n etmed�ğ� �ç�n, �ç tarafta kalınca da, hızlı hızlı, �stekl� b�r şek�ldekonuşmaya başlayıp sank� kend�n� konuşmaya kaptırmış h�ss�n�vermeye çalıştı, öyle k�, eğer yer değ�şt�rmemekle b�r hata yapmışsa,d�kkats�zl�ğ�n�n sebeb� bu heyecanına ver�leb�lecekt�.

Mart�n Broadway caddes�n�n b�r yanından öbür yanınageçt�kler�nde yen� b�r sorunla karşı karşıya geld�. Elektr�klambalarının, aydınlığında, L�zz�e Co-mıolly ve onun f�ng�rdekarkadaşını gördü. B�r an �ç�n tereddüt ett�, sonra el� şapkasına g�tt� veşapkasını çıkararak selam verd�. Mart�n kend� sınıfına vefasızlıkedemezd� ve o şapkasını sadece L�zz�e Connolly �ç�n çıkarmamıştı.Kız başıyla selama karşılık verd� ve Ruth'unk� g�b� yumuşak olmayan,güzel, haş�n gözler�yle Mart�n'e cesaretle baktı; gözler� Mart�n'�yalayarak geçt�. Ruth'un yüzünü, elb�ses�n� d�kkatle süzüp toplumsalstatüsünü bel�rled�. Mart�n, Ruth'un da b�r kumrununk� kadar

Page 111: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

çek�ngen ve uysal, fakat b�r bakışta gel�p geç�c� b�r bakışla, o dev�rdebütün �şç� kızların g�ymekte olduğu acay�p b�r şapka bulunan �şç� kızı,o ucuz şıklığı �ç�nde göreb�lecek kadar hareketl� olan gözler�ylegördüğünü fark ett�. B�r dak�ka kadar sonra Ruth:

— Me hoş kız! ded�.

Mart�n �ç�nden memnun olduğu halde:

— B�lmem, ded�. Bence böyle şeyler zevk meseles�d�r, ama banapek o kadar hoş gelm�yor. — Ama b�n kadın �çers�nde hatları onunk�kadar düzgün b�r kadına b�le rastlayamazsın. Çok düzgün hatları var.Yüzü b�r heykel kadar düzgün. Gözler� de güzel.

Mart�n, dalgın b�r tavırla:

— Öyle m�? ded�.

Kend�s� �ç�n dünyada b�r tek güzel kadın vardı ve o kadın ş�md�,el� Mart�n'�n kolunda olduğu halde onun yanındaydı.

— Nasıl öyle m�? Eğer bu kızın el�ne fırsat geçse de �y�ceg�y�neb�lseyd�, Mr. Eden, ve eğer ona nasıl yürünüleceğ� öğret�lm�şolsaydı, gözler�n�z kamaşırdı; bütün erkekler�n gözler� kamaşırdı.Mart�n:

— Konuşmasını da öğretmek gerek�rd�, d�ye tamamladı. Yoksaerkekler�n çoğu ne ded�ğ�n� anlayamazdı onun. Eğer her zamankonuştuğu g�b� konuşsa, em�n�m sözler�n�n dörtte b�r�n� b�leanlayamazsınız s�z. — Lütfen yapma! Sen de f�k�rler�n� savunurken

Arthur kadar kötü oluyorsun.

— İlk karşılaştığımız zaman ben�m nasıl konuştuğumuunutuyorsun. O zamandan bu yana ben yen� b�r d�l öğrend�m. Dahaönce ben de bu kız g�b� konuşuyordum. Ama ş�md� sana, sen�n bukızın konuştuğu d�l� b�lmed�ğ�n� açıklarken ne demek �sted�ğ�m� yeter�kadar anlatab�l�yorum. Sonra onun neden beden�n� o şek�lde

Page 112: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

tuttuğunu da b�l�yor musun? Daha Önce bu g�b� şeyler üzer�nde h�çdüşünmed�ğ�m halde, artık bunların sebeb�n� b�l�yorum çok şey�anlamaya başladım artık.

— Ned�r sebeb�?

— Bu kız yıllarca, uzun saatler mak�ne başında çalışmış. İnsangençken, vücudu her kalıbı kolayca alab�l�r; ağır �ş de vücudu camcımacunu g�b�, �ş�n n�tel�ğ�ne göre b�r kalıba sokar. Yolda rastladığımb�rçok �şç�n�n hang� �şte çalıştıklarını b�r bakışta anlayab�l�r�m, bakbana. Neden yürürken sağa sola yalpa vuruyorum ben? Yıllarımıden�zde geç�rd�ğ�m �ç�n. Beden�m gençken, eğ�l�p bükülürken aynıyılları sığır çobanlığında geç�rseyd�m, ş�md� yalpalamazdım, amabacaklarım eğr� olurdu. İşte bu kız da öyle. Gözler�ne d�kkat ett�n m�?Nasıl d�yey�m, haş�n gözler� vardı. O kız h�çb�r zaman yakınlıkgörmem�ş. Hep kend� başının çares�ne bakmak zorunda kalmış;genç b�r kız �se kend�n� pek koruyamaz ve örneğ�n sen�nk�ler g�b�yumuşak, uysal gözler� de olamaz.

Ruth usulca:

— Gal�ba haklısın, d�ye mırıldandı, Ne yazık. O kadar da hoş b�rkız k�. Mart�n, Ruth'a baktı ve gözler�n�n merhametle pırıldadığınıgördü. Sonra onu sevd�ğ�n� hatırladı, onu sevmes�n�, onu kolunatakıp konferansa götürmes�n� mümkün kılan şansına şaşarakhayallere daldı. O gece odasına döndüğünde, aynada kend� kend�ne:

— Mart�n Eden, k�ms�n sen? d�ye sordu. Kend�ne merakla, uzunuzun baktı. — K�ms�n sen? Nes�n sen? Sen neren�n malısın? Senaslında, L�zz�e Connolly g�b� kızlara a�ts�n. Sen angarya alayının b�rer�s�n; ne kadar aşağılık, kaba, güzel olmayan şey varsa sen�n yer�n�şte onların yanıdır. Sen�n yer�n p�s çevres�n� kötü kokular sarmışöküzler�n yanıdır, dalga geç�len yazarların yanıdır. Al �şte sanaçürümüş sebzeler. Patatesler çürüyüp duruyor. Kokla onları, Allah'ınbelası, onları kokla. B�r de sen kalkmış, k�tapları açmaya, güzelmüz�k d�nlemeye, güzel tabloları beğenmey� öğrenmeye, �y� İng�l�zcekonuşmaya, sen�n sınıfından h�ç k�msen�n düşünmed�kler�n�düşünmeye, kend�n� öküzlerden, L�zz�e Con-nolly'lerden koparıp,

Page 113: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

senden m�lyonlarca k�lometre uzakta, yıldızlarda yaşayan soluk ruhg�b� b�r kadını sevmeye yelten�yorsun! Sen k�m oluyorsun, nes�n k�sen? Allah'ın belası! B�r de kıvıracaksın ha? Bunları söyleyerekaynada kend� kend�ne yumruğunu sallayıp yatağın kenarına oturduve büyümüş gözler�yle b�r an daldı. Sonra defter�yle matemat�kk�tabını aldı. Saatler akıp g�der, yıldızlar donuklaşır ve şafağın gr�aydınlığı pencereye vururken, o kend�n� çoktan �k� b�l�nmeyenl�denklemlere kaptırmıştı. Sıcak akşamüstler� C�ty Ha�l Park'tatoplanan geveze sosyal�stlerle, �şç� sınıfı f�lozoflar Mart�n'�n büyükbuluşunu yapmasına sebep oldu. Mart�n, ayda b�r �k� kere, kütüphaneyolu üzer�nde olan parktan geçerken b�s�klet�nden �ner, tartışmalarıd�nler ve her sefer�nde de oradan �stemeyerek ayrılırdı. Buradak�tartışmaların tonu, Mr. Morse'un sofrasındak� tartışmaların tonundançok daha aşağılıktı. Buradak� adamlar h�ç de der�n ve ağırbaşlıdeğ�ld�ler. Kolayca dengeler�n� kaybed�p b�rb�rler�n�n �s�mler�n�ağızlarına alırlar ve dudaklarından sövüp saymalarla �ğrenç �malareks�k olmazdı. B�r �k� kere bunların b�rb�rler�ne g�rd�kler�n� degörmüştü. Bununla beraber, neden olduğunu b�lmeks�z�n, buadamların düşünceler�nde yaşamsal b�r şey bulunduğunu h�ssetm�şt�.Onların kullandığı kel�meler, Mart�n'�n z�hn�n�, Mr. Morse'un gururlu vesak�n dogmat�zm�nden çok daha fazla kamçılıyordu. İng�l�zce'y�katleden, del�ler g�b� el kol hareket� yapıp b�rb�rler�n�n f�k�rler�ne �lkelb�r öfkeyle saldıran bu adamlar, Mr. Morse'la, onun kafa deng�arkadaşı, Mr. Butler'dan çok daha fazla b�r canlılığa sah�p g�b�yd�ler.B�r akşamüstü parka Spencer'�n çömezler�nden b�r� çıkageld�. Mart�n,Parkta b�rçok defa Herbert Spencer'�n adının geçt�ğ�n� duymuştu.Çömez� gömleğ�n�n yokluğunu bell� etmemek �ç�n paltosunugırtlağına kadar sıkıca düğmelem�ş, kılıksız b�r serser�yd�. B�r yandans�garalar �ç�l�p, b�r yandan balgamlar atılarak, hemen b�r savaşatutuşuldu. Bu savaşta, o serser�, sosyal�st �şç�lerden b�r� alaylı b�rşek�lde: — B�l�nmeyenden başka Tanrı yoktur, bu Tanrı'nınpeygamber� de Herbert Spencer'd�r, ded�ğ� zaman b�le balgamınıtutmak başarısını gösterd�.

Mart�n tartışmanın ne üzer�ne yapıldığını b�le anlamamıştı.B�s�klet�ne atlayıp kütüphanen�n yolunu tuttuğu zaman, �ç�ndeHerbert Spencer'e yen� baştan b�r �lg� uyanmıştı; çömez sık sık

Page 114: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

prens�plerden bahsett�ğ� �ç�n de, hemen kütüphaneden bu k�tabı aldı,İşte büyük buluş böyle başladı. Daha önce b�r kere Spencer'�denem�ş, ama "Ps�koloj�n�n Prens�pler�" �le başladığı �ç�n, bunda daMadam Blavatsky'dek� kadar kötü b�r başarısızlığa uğramıştı. K�tapanlaşılır g�b� olmadığından onu okumadan ger� verm�şt�. Ama bugece, matemat�k ve f�z�k çalıştıktan ve b�r müz�k denemes�neg�r�şt�kten sonra yatağına uzandı ve "İlk Prens�pler"� açtı. Sabaholduğunda o hala okuyordu, Mümkün değ�l uyuyamazdı. O gün yazıda yazmadı. Vücudu yatmaktan yoruluncaya kadar yatakta kaldı,sonra sırt üstü yere yatıp k�tabı yukarıda tutarak, ya da b�r o yana, b�rbu yana dönerek okumayı dened�. O gece uyudu ve yazısını ertes�sabah yazdı. Sonra k�tap onu yen�den çekt� ve Mart�n her şey�, hattaRuth'un o akşamını kend�s�ne ayırmış olduğunu b�le unutarakokumaya daldı. Dış dünyayı �lk olarak, Bernard H�gg�nbotham odakapısını hızla açarak, ona, kend�ler�n�n b�r lokanta mı �şlett�kler�n�zannett�ğ�n� sormasıyla fark ett�.

Mart�n Eden b�lmek �st�yordu. Büyük b�r merak �ç�ndeyd�, �şte onudünya üzer�nde macera aramaya yöneltm�ş olan da bu arzuydu. Amaş�md� h�çb�r şey b�lmed�ğ�n� ve gem�lerle sonsuza değ�n gezm�şdolaşmış olsa b�le h�çb�r şey öğrenemeyecek olduğunu Spencer'denöğren�yordu. Ş�md�ye kadar sadece sorunların yüzey�nde kalmış,fenomenler� ayrı ayrı gözlemlem�ş, gerçeklere a�t parçaları toplamış,ufak tefek yapay genellemeler yapmıştı, onun gel�ş� güzel, düzens�zdünyasında her şey b�rb�r�yle bağlantısız ve rastlantıydı. Kuşlarınuçma mekan�zmalarını �nceleyerek anlayışla düşünmüştü; ama b�rorgan�k uçuş mekan�zması olarak kuşların hang� yolu tak�p ederekgel�şt�kler�n� açıklamaya çalışmak h�ç aklına gelmem�şt�. Böyle b�ryolun varlığını düşünmem�şt� b�le. Kuşların b�r zorunluluk altında kuşhal�ne gelm�ş olduklarını düşünmem�şt�. Kuşlar her zaman kuştular.Bu doğal b�r şeyd� �şte.

Kuşlar g�b�, her şey �ç�n bu geçerl�yd�. Felsefe üzer�ndek�b�lg�s�zce ve hazırlıksız g�r�şt�ğ� çalışma denemeler� meyvevermem�şt�. Kant'ın ortaçağ metaf�z�ğ� ona h�çb�r kapının anahtarınıvermem�ş, üstel�k onu kend� z�h�n kuvvetler�nden şüphe etmeyegötürmüştü. Aynı şek�lde, gel�ş�m teor�s� üzer�ndek� çalışmaları da

Page 115: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Romanes'�n �ç�nden çıkılamayacak kadar tekn�k olan b�r k�tabınadenk gelm�şt�. Bu k�taptan da h�çb�r şey anlamamış, ed�nd�ğ� tek f�k�r,gel�ş�m teor�s�n�n, koskocaman ve anlaşılmaz b�r sözlüğe sah�p b�rsürü küçücük adamın kupkuru b�r eser� olduğuydu. Ama ş�md�,gel�ş�m�n sadece b�r kuram değ�l, kabul ed�lm�ş bulunan b�r gel�ş�myolu olduğunu; al�mler�n de artık bunu kabul ett�kler�n�, aralarındasadece gel�ş�m yöntem� üzer�nde ayrılmalar bulunduğunu öğrenm�şt�.

Bu Spencer denen adam, bütün b�lg�ler� ona organ�ze b�r haldesunup, her şey� b�re çev�rerek ve �ncelemeler�n en sonunda ulaşılangerçekler� bütün ayrıntıları �le �nceden �nceye �şl�yordu. Mart�n'�nyuvalarından uğramış gözler�, önüne tıpkı den�zc�ler�n yapıp da ş�şe�ç�ne koydukları m�nyatür gem� model� kadar somut gerçekl�ğe sah�pb�r evren koyuyordu. Başıboşluğa, rastlantılara yer yoktu. Her şey b�rkanuna bağlıydı. Kuşlar bu kanuna uyarak uçuyor ve y�ne aynıkanuna uyarak mayalanan o yapışkan madde kıvrılıp bükülerekbacakları, kanatlan meydana get�r�yor ve b�r kuş oluyordu. Düşüncedünyası mertebe mertebe yükselm�ş olan Mart�n, ş�md� herzamank�nden daha yüksek b�r dereceye ulaşmıştı. Esk�den g�zl� olanher şey, sırrını ortaya dökmüştü. Anlamak onu sarhoş etm�şt�.Geceler�, uykusunda kabuslar �ç�nde Tanrılarla b�rl�kte yaşıyor;uyanıkken de, gündüzün yen� keşfett�ğ� dünyayı seyrederek boşbakışlarla b�r uyurgezer g�b� dolaşıyordu. Sofrada aşağılık, dünyasalşeyler hakkındak� konuşmaları kulakları duymadı, �stekl� z�hn�,önündek� her şeyde hep sebep ve sonuç bağlantılarını arayıpbulmaya çalıştı. Tabaktak� ette parlayan güneş� gördü ve ettek�enerj�n�n değ�şmes�n�, ta yüzlerce m�lyon k�lometre ötedek�kaynağına kadar ger�ye doğru, ya da bu enerj�y� �ler�ye, kollarındahareket eden ve o et� kesmes�n� mümkün kılan kaslara, kol kaslarınaet� kesme emr�n� veren beyn�ne doğru �zley�p, aynı güneş�n kend�beyn�nde parladığını gördü. Mart�n aydınlıklar �ç�ndeyd�; ne J�m'�nfısıldadığı "Burjuva" kel�mes�n� duydu, ne kız kardeş�n�n yüzündek�end�şey� gördü, ne de Mr. H�ggtnbotham'ın, kayınb�rader�n�nkafasında tekerlekler döndüğünü �ma eder yollu havada da�relerç�zen parmağına d�kkat ett�. Mart�n'� en çok b�lg�ler�n, bütün b�lg�ler�nb�rb�rler�yle olan bağlantıları etk�l�yordu. Mart�n öteden ber�öğrenmeye meraklıydı ve her öğrend�ğ�n� beyn�n�n ayrı ayrı hafıza

Page 116: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kompartımanlarında depolardı. Böylel�kle den�zc�l�k konusunda eng�nb�r b�lg� deposuna sah�p olmuştu. Kadın konusunda da oldukça gen�şb�r b�lg� deposuna sah�pt�. Ama bu �k� konu arasında h�çb�r zaman b�r�l�nt� kurulmamıştı. B�lg�n�n oluşumu �ç�nde, h�ster�k b�r kadınla, sak�nb�r havada seyreden ya da fırtınaya baş verm�ş b�r yelkenl� arasındaherhang� b�r bağlantı bulunab�leceğ� f�kr� ona mutlaka saçma,�mkansız görünürdü. Ama Herbert Spencer ona bunun sadecesaçma olmadığını göstermekle kalmamış, aynı zamanda böyle b�rbağlantının bulunmasının �mkansız olduğunu da gösterm�şt�. Ta ıssızboşluktak� en uzak yıldızlardan, �nsanın ayağının altındak� kumtanes�n�n on b�nlerce atomuna kadar her şey�n d�ğer her şeylearasında b�r bağlantı vardı. Bu yen� kavram Mar-t�n'de şaşkınlıklakarışık devamlı b�r hayranlık yarattı ve Mart�n artık güneş�n altındak�ve güneş�n ötes�ndek� her şey arasındak� bağlantıyı devamlı olarak�zler oldu. B�rb�r�ne en aykırı şeyler�n b�r l�stes�n� çıkardı ve bunlarınheps� arasındak� bağlantıları kurmayı başarmadan �ç� rahat etmed�.Aşk, zelzeleler, ateş, çıngıraklı yılanlar, gök kuşakları, kıymetl� taşlar,canavarlıklar, gurup, aslanların kükremes�, ışık veren gazlar,yamyamlık, güzell�k, c�nayet, aşıklar, kaldıraçlar ve tütün arasındak�bağlantıları kurdu. Böylel�kle, evren� b�rleşt�rd�, onu el�ne alıpkaldırarak seyrett�, ya da onun, pat�kaları, ormanları, caddeler�arasında, b�l�nmeyen b�r amacın peş�nde esrar ağlarına düşmüşkorku �ç�ndek� b�r gezg�n g�b� değ�l, çevres�n� gözleyerek, har�talaragöre �lerley�p, b�l�nmes� gerekl� olan her şeyle g�tt�kçe yakınlık kurarakdolaştı. B�lg�s� arttıkça, evrene, hayata ve heps�n�n ortasında kend�hayatına olan hayranlığı b�r amaç hal�n� aldı.

— Sen b�r sersems�n! d�ye aynadak� görüntüsüne bağırdı.Yazmak �sted�n, dened�n de; halbuk� yazacak h�çb�r şey�n yoktusen�n. Me vardı kafanda? B�rtakım çocukça f�k�rler, b�rkaç tanec�kyarı olgunlaşmış duygu, kapkara b�r cehalet yığını, aşktanpatlayacak hale gelm�ş b�r yürek ve aşkın kadar büyük, cehalet�nkadar boş, değers�z b�r �ht�ras. Sen de kalktın, yazmak �sted�n! Pöh,sen daha yazacak şeylere yen� yen� sah�p olmaya başladın, dahabunun eş�ğ�ndes�n. Güzell�k yaratmak �sted�n. Pek� ama, dahagüzell�ğ�n �çer�ğ�n� b�lmeden nasıl yaratab�l�rd�n güzell�ğ�? Dahahayatın esaslı özell�kler� hakkında b�r şey b�lmeden, hayat hakkında

Page 117: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yazmak �sted�n. Dünya sen�n �ç�n b�r Ç�n b�lmeces�nden farksızken,sen tuttun dünya ve yaradılışın nasıl olduğu hakkında yazmak�sted�n; eğer yazsaydın, yazdıkların yaradılışın nasıl olduğuhakkındak� b�lg�s�zl�ğ�n� ortaya koyacaktın. Ama sev�n oğlum, Mart�n.Artık yazacaksın. Azıcık b�l�yorsun, çok az b�l�yorsun, ama dahafazlasını b�lmek �ç�n doğru yolda �lerl�yorsun. B�r gün, eğer şansınvarsa, b�l�neb�lecek olanların hemen hemen heps�n� b�lme durumunaadamakıllı yaklaşacaksın. O zaman yazarsın. Ruth'a bu büyükbuluşunu hemen söyled� ve bundan duyduğu sev�nç ve hayranlığıonunla paylaşmak �sted�. Fakat bu sorun Ruth'u pek de o kadarsarmamış g�b�yd�. Bu keşf� kabul ett�; okulda bunu daha öncedenokuduğu anlaşılıyordu. Bu durum, Ruth'u, Mart�n kadar der�ndenheyecanlandırmamıştı. Eğer Mart�n, kend�s� �ç�n yen� olan bukonunun, Ruth �ç�n yen� olmadığını düşünmem�ş olsaydı hayretederd�. Arthur �le Norman'ın Spencer'� okuduklarını ve gel�ş�mteor�s�n� kabul ett�kler�n� anladı. Spencer'�n y�ne de bu onlar üzer�ndeder�n b�r etk� yaratmadığını gördü, öte yandan gözlüklü, saçlarıkarmakarışık olan del�kanlı, W�ll Olney, Spencer'le aynı f�k�rdeolmadığını bell� eder b�r şek�lde alayla dudak bükerek:

— B�l�nmeyenden başka Tanrı yoktur, Herbert Spencer de onunpeygamber�d�r, cümles�n� tekrarladı. Ama Mart�n onun alay ed�ş�nealdırmadı. Z�ra Ol-ney'�n Ruth'a aşık olmadığını anlamayabaşlamıştı. Mart�n daha sonra ufak tefek bazı olaylardan, Ol-ney'�nRuth'a aşık olmak b�r yana, üstel�k ondan bayağı nefret ett�ğ�n� deanlayınca hayretten donakaldı. Bu, onun evrendek� bütün d�ğerfenomenlerle bağdaştırmayacağı b�r fenomend�. Ama y�ne de budel�kanlının, Ruth'un mükemmell�ğ�n� ve güzell�ğ�n� takd�r etmes�neengel olan büyük yaradılış eks�kl�ğ�nden ötürü, onun hesabınaüzüntü duydu. B�rçok pazar hep b�rl�kte, b�s�kletlerle tepeleregezmeye g�tt�ler ve Mart�n, Ruth'la, Olney arasındak� gerg�nl�ğ� bolbol görme fırsatı elde ett�. Olney hep Norman'la gevezel�k ed�p,Ruth'u Mart�n'le Arthur'a bırakmıştı; Mart�n �se bundan ötürü Olney'eson derece müteşekk�rd�.

Bu pazar günler�, Mart�n �ç�n çok öneml� günlerd�; çünkü ogünlerde Ruth'la beraber oluyordu; öneml�yd�ler, çünkü pazar günler�

Page 118: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n'�, Ruth'un sınıfından olan del�kanlılarla aynı mertebeyeyükselt�yordu. Bu del�kanlılar uzun yıllar d�s�pl�nl� b�r eğ�t�m görmüşolmalarına rağmen, Mart�n, yavaş yavaş z�hnen onlara eş b�r durumageld�ğ�n� görüyor ve onlarla konuşarak geç�rd�ğ� saatler, kend�n� oderece vererek çalıştığı gramer� kullanması bakımından ona �y� b�rprat�k sağlıyordu. Mart�n artık görgü k�taplarını b�r kenara bırakmış,yapılması gerekl� olan şeyler� görerek anlamaya çalışıyordu. Kend�n�heyecana kaptırdığı zamanlar dışında, da�ma tet�kte duruyor,gözler�n� dört açarak, onların hareketler�ne d�kkat ed�yor, davranış-lanndak� �ncel�ğ�, zar�fl�ğ� öğren�yordu.

Mart�n'�n şaşkınlığa düşmes�ne sebap olan b�r şey de Spencer'�pek az k�msen�n okuyor olması �d�. Kütüphanedek� masada oturanadam:

— Herbert Spencer, ded�. Evet, büyük b�r kafadır. Ama adamınbu büyük kafanın �ç�ndek�ler� pek b�ld�ğ� yoktu. B�r akşam yemekte,Mr. Butler da oradayken, Mart�n konuşmayı Spencer'e get�rd�. Mr.Morse, İng�l�z f�lozofunun b�l�nemezc�l�ğ�n� acı acı suçladı, ama "İlkPrens�pler"� okumamış olduğunu da �t�raf ett�; öte yandan Mr. Butler,Spencer'e tahammülü olmadığını, ondan b�r satır b�le okumadığını,ama Spencer olmadan da �şler�n�n bal g�b� yolunda g�tt�ğ�n� söyled�.Mart�n'�n kafasında b�rtakım şüpheler uyandı; eğer karakter� dahazayıf olsaydı, o da genel f�kr� kabul eder ve qoktan HerbertSpencer'den vazgeçerd�. Ama o, Herbert Spencer'�n sorunlarıaçıklayış şekl�n� akla yakın buluyor ve Herbert Spencer'denvazgeçmen�n, b�r den�zc�n�n pusulasıyla, kronometres�n� atmasıylaaynı şey demek olduğunu düşünüyordu. Böylece Mart�n, kend�n�tamamıyla gel�ş�m teor�s� çalışmalarına ver�p, konuyu g�tg�de daha �y�öğrend� ve b�nlerce bağımsız yazarın kend�s�ne yardımcı olantanıklığıyla daha çok �kna oldu. Çalıştıkça, gözler�n�n önünde henüzkeşfetmed�ğ� daha çok b�lg� alanları açıldı ve günler�n y�rm� dört saatoluşu, Mart�n'�n devamlı ş�kayet konusu hal�ne geld�. Böylecegünler�n çok kısa oluşu yüzünden, matemat�kle, geometr�y� b�rkenara bırakmaya karar verd�. Tr�gonometr�ye başlamamıştı b�le.Sonra çalışma programından k�myayı da kaldırdı, ger�ye yalnız f�z�ğ�bıraktı.

Page 119: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Ruth'a kend�n� savunmak �ç�n:

— Ben uzmanlaşmıyorum, ded�. uzmanlaşmaya da n�yet�m yok.Herhang� b�r �nsanın bütün hayatı boyunca ancak ufacık b�r kısmınıelde edeb�leceğ� b�r sürü uzmanlık alanı var. Ben genel b�lg�ler eldeetme yolunda yürümel�y�m. uzmanların alanları �ç�ne g�ren b�lg�lere�ht�yacım olduğu zaman onların k�taplarına baş vururum. Ruth:

— Ama bu, b�lg�ye kend�n sah�p olmana benzemez, d�ye �t�razett�.

— Bu b�lg�ye sah�p olmaya lüzum yok k�. uzmanların eserler�ndenfaydalanırız b�z. uzmanlar, b�z onlardan faydalanalım d�yeuzmanlaşıyor. Buraya geld�ğ�mde baca tem�zley�c�ler� bacayıtem�zl�yorlardı. Onlar da uzman, �şler�n� b�t�rd�kler� zaman sen kend�nbaca tem�zleme hakkında, ya da bacalar hakkında b�r şeyb�lmemene rağmen, tem�zlenm�ş bacalara kavuşacaksın ve buhoşuna g�decek. — Korkarım k�, sen kend�ne zorak� b�r mazeretbulmaya çalışıyorsun. Ruth böyle d�yerek Mart�n'e soran gözlerlebaktı. Mart�n onun bakışlarında ve tavrında b�r s�tem bulunduğunuh�ssett�. Ama kend�s�n�n haklı olduğuna em�nd�.

— Aslında bütün düşünürler, dünyanın en büyük kafaları b�le,uzmanların çalışmalarından faydalanırlar. Herbert Spencer böyleyaptı. Genellemes�n� b�rçok araştırıcının buluşlarına dayanarak yaptı.Bütün bu araştırıcıların yaptıklarını kend� başına yapmaya kalksaydıb�n ömürlük b�r hayat yaşaması gerek�rd�. Darw�n de öyle. Ç�çekyet�şt�renlerle, sığır yet�şt�r�c�ler�n elde etm�ş oldukları bütünb�lg�lerden faydalandı. Olney:

— Sen haklısın, Mart�n, ded�. Sen ne yapmak �sted�ğ�n� b�l�yorsun,Ruth b�lm�yor. O canının ne �sted�ğ�n� b�le b�lm�yor.

— Evet, d�ye Ruth'un �t�razını daha evvelden karşılayarak aceleacele devam ett�; b�l�yorum, sen buna genel kültür d�yeceks�n. Amaeğer genel kültür elde etmek �st�yorsan, o zaman ne öğrend�ğ�n�nönem� yok. İstersen Fransızca çalış, �stersen Almanca, �stersen�k�s�ne de boş ver, otur Esperanto öğren, y�ne de �çer�k �t�bar�yle,

Page 120: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kültür elde etm�ş olursun. H�ç �ş�ne yaramamasına rağmen aynıamaçla, Lat�nce yahut Yunanca da çalışab�l�rs�n. Ama y�ne de kültürsah�b� olursun. Örneğ�n, Ruth Sakson d�l�n� çalıştı, adamakıllı daöğrend�yd�, �k� yıl önce yan�, ama ş�md� bundan aklında kalan tek şey,"Wan that Sweet Apr�le w�th h�s schowers soote" d�zes�nden �baret,böyleyd�, değ�l m� d�ze?

Ruth'un sözünü ağzına tıkamak �ç�n tekrar güldü ve:

— Ama y�ne de sana b�r kültür ruhu verd�, �şte. B�l�yorum. Çünküaynı sınıflarda okuduk. Ruth:

— Ama sence, kültür b�r amaca h�zmet etmel�y-m�ş g�b�bahsed�yorsun ondan, d�ye bağırdı. Gözler� alev alev yanıyordu,yanaklarına da haf�ften renk gelm�şt�. Kültürün kend�s� b�r amaçtır. —Ama Mart�n bunu �stem�yor k�.

— Sen nereden b�l�yorsun?

Olney, Mart�n'e dönerek:

— İsted�ğ�n ned�r, Mart�n? d�ye sordu.

Mart�n son derece sıkıldı ve Ruth'a r�ca dolu gözlerle baktı.

Ruth:

— Evet, ne �st�yorsun Mart�n? d�ye sordu, sorunu bu çözecek.

Mart�n bocalayarak:

— Evet, ded�, tab� k� kültür �st�yorum, ben güzell�ğ� sever�m, kültürde güzell�ğ� daha �y�, daha mükemmel b�r şek�lde değerlend�rmemeyardım eder.

Ruth başıyla doğrulayıp, muzaffer b�r şek�lde baktı.

Olney:

Page 121: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Saçma, d�ye cevap verd�, saçma olduğunu sen de b�l�yorsun.Mart�n meslek �st�yor, kültür değ�l. Onunk�s�nde kültür tesadüfenmesleğ�yle �lg�l� b�r durum göster�yor. Eğer Mart�n b�r k�myager olmak�steseyd�, kültüre �ht�yaç kalmayacaktı. Mart�n �se yazmak �st�yor,ama sen� haksız çıkarmamak �ç�n söylemek �stem�yor bunu.

Devam ederek:

— Pek� Mart�n neden yazmak �st�yor? Çünkü, Mart�n servet �ç�ndeyüzmüyor. Sen kafanı neden Sakson-ca ve genel kültürledolduruyorsun? Çünkü hayatta kend� yolunu kend�n açmak zorundadeğ�ls�n. Bu �ş� babacığın yapıyor. Elb�sen�, her şey�n� o alıyor sen�n.Sen�n, ben�m, Arthur'un ve Norman'ın, hep�m�z�n kültürü ne �şeyarıyor, söylesene bana? Hep�m�z kültüre boğulmuşuz, amababacıklarımız yarın ölse, öbür gün hep�m�z, öğretmen olab�lmek �ç�nsınavları aşındırmaya başlarız. Sen�n elde edeb�leceğ�n en �y� �ş, olsaolsa b�r kasaba, öğretmenl�ğ�, ya da b�r kız yatılı okulunda müz�köğretmenl�ğ� olurdu, Ruth. Ruth:

— Acaba sen ne yapardın? d�ye sordu. Doğru dürüst h�çb�r şey.Alelade b�r �şte çalışır, belk� günde b�r buçuk dolar kazanab�l�rd�n,sonra belk� de Hanley'�n özel dershanes�ne öğretmen olarak g�rer,d�kkat et, belk� d�yorum, haftasında da aşırı yeteneks�zl�kten dolayıkapı dışarı ed�l�rd�n. Tartışmayı yakından tak�p eden Mart�n, Olney'�nhaklı olduğuna �nandığı halde, Ruth'a davranışındak� sertl�kten dolayıona kızdı. Onları d�nlerken kafasında yepyen� b�r aşk anlayışışek�llend�. Aşkın yargılamayla h�ç �lg�s� yoktu. Sevd�ğ� kadının doğruveya yanlış yargı yürütmes�n�n önem� yoktu. Aşk yargılarınüstündeyd�. Eğer Ruth, Mart�n'�n meslek sah�b� olma zorunluluğunudaha az takd�r etseyd� b�le, Mart�n'�n sevg�s�nde b�r azalma olmazdı.Ruth ne düşünürse düşünsün sevg�ye layıktı; kafasındak�düşünceler�n, sev�lmes�ne h�çb�r etk�s� yoktu.

Mart�n'�n düşünces�n� yarım bırakarak b�r soru soran Olney'e,

— Nasıl? d�ye cevap verd�.

— Lat�nce çalışmak budalalığını göstermezs�n, �nşallah d�yordum.

Page 122: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Ruth onun sözünü keserek:

— Ama Lat�nce kültürden de fazla b�r şeyd�r, ded�. Lat�nce araçtır.

Olney ısrarla sordu:

— Pek�, Lat�nce çalışacak mısın, çalışmayacak mısın?

Mart�n fena halde kapana kıstırılmıştı. Ruth'un, büyük b�rsabırsızlıkla cevabını bekled�ğ�n� görüyordu. Sonunda:

— Ne yazık k� buna zamanım olmayacak, ded�. İsterd�m, amavakt�m yok. Olney sev�nçle, övünerek:

— Gördün mü, Mart�n'�n �sted�ğ� kültür değ�l, ded�. O b�r şeyeulaşmaya, b�r şey yapmaya çalışıyor. — Oh, fakat Lat�nce z�hn�çalıştırır, aklı d�s�pl�ne sokar. D�s�pl�nl� b�r akıl Lat�nce �le eldeed�leb�l�r. Ruth, sank� cevabını değ�şt�rmes�n� bekl�yormuşçasına,Mart�n'e üm�tle baktı.

— B�l�yorsun, futbol oyuncuları öneml� maçlarına çıkmadan önceantrenman yaparlar. Lat�nce de düşünür �ç�n aynı şey demekt�r. Z�hn��dmanlı kılar.

— Palavra! Bu söyled�ğ�n, b�ze çocukken söyled�kler� şeyd�r. Amao zaman b�ze söylemed�kler� b�r şey var. Onu �lerde bulmayı b�zebıraktılar. Olney etk�y� arttırmak �ç�n b�r an sustu, sonra ekled�: —B�ze söylemed�kler� şey, her cent�lmen Lat�nce çalışmaya zorunluolduğu halde, h�çb�r cent�lmen�n Lat�nce b�lmeye zorunlu olmadığıydı.

Ruth:

— Ama bu, dürüstlük değ�l, d�ye bağırdı. B�r oyun oynamak �ç�nkonuşmayı başka tarafa çev�rmeye çalıştığını b�l�yordum, zaten.

Olney:

— Bal g�b� zek�ce, �şte, d�ye cevap verd�. Ama aynı zamanda dadürüstçe. Lat�nce çalışmış olup da Lat�nce b�lenler sadece eczacılar,

Page 123: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

avukatlar ve Lat�nce profesörler�d�r. Eğer Mart�n de onlardan b�r�olmak �st�yorsa, ben tahm�n�mde yanılmışım demekt�r. Ama o zamanda Herbert Spencer'� n�ç�n okuyor? Mart�n Spencer'� daha yen�keşfett�, üzer�ne de fazla düşüyor. Neden? Çünkü Spencer onu b�ryere ulaştırıyor. Spencer ne ben�, ne de sen� b�r yere ulaştırab�l�r.B�z�m ulaşmak �sted�ğ�m�z b�r yer yok. Sen günün b�r�ndeevleneceks�n, ben de avukatlarla, babamın bana bırakacağı parayı�şletecek olan �ş ajanlarını kollayacağım.

Olney g�tmek üzere kalktı, ama kapıya gel�nce, ayrılmadan önceb�r darbe daha �nd�rd�. — Mart�n� yalnız bırak Ruth. O kend� �ç�n en �y�olanı b�l�yor. Şu kadarcık zamanda neler yaptığına b�r bak. BazenMart�n ben� hasta ed�yor ve kend� kend�mden utandırıyor. Dünya,hayat, �nsanların yer�, her şey, her şey hakkında Arthur'dan da,Norman'dan da, senden de, benden de çok daha fazla şeyler b�l�yor;hem de b�z�m Lat�ncem�z'e, Fransızcamız'a, Sakson-camız'a vekültürümüze rağmen. Mart�n şövalyevar� b�r davranışla:

— Ama Ruth ben�m öğretmen�m, d�ye cevap verd�. Şu b�rparçacık b�lg�m� de onun sayes�nde öğrend�m. — Had� oradan!Olney, Ruth'a k�nl� b�r �fadeyle baktı. Zanneder�m, arkasından dabana, Spencer'�, Ruth'un tavs�yes�yle okuduğunu söyleyeceks�n, amakazın ayağı öyle değ�l. Ruth, Darw�n'le, gel�ş�m hakkında, benHazret� Süleyman'ın haz�neler� hakkında ne b�l�yorsam o kadarınıb�l�r. Geçen günkü, han� neyd� canım, şu b�ze bahsett�ğ�n Spencer'�nb�r açıklaması vardı, şu bel�rs�z, uygunsuz, b�r c�nsten olmak sorunuhan�? Anlat ondan Ruth'a da bak bakalım, b�r kel�mes�n� anlıyor mu?Kültür değ�lm�ş, gördün mü? Had� bakalım, eğer Lat�nce çalışırsan,Mart�n, sana zerre kadar saygım kalmaz.

Bütün konuşmaları �lg�yle tak�p eden Mart�n, bu tartışmadakend�s�n� t�ks�nd�ren b�r taraf olduğunu da h�ssett�. Bu t�ks�nt�,b�lg�ler�n �lk esaslarıyla, �lg�l� derslere, çalışmalara karşıydı ve b�rokullu ruhuyla yapılan bu çalışmaları �ç�nde onu �ten büyük şeyler,hayatı b�r kartalın tırnakları g�b� kıvrılan parmaklarıyla kavramayayönelten, onu kozm�k heyecanların sancısıyla kıvrandırıp, bütünbunları kavramak �ç�n �ç�ndek� arzuyu yen� doğan b�r b�l�nçle

Page 124: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

alevlend�ren b�r kuvvet karmaşık hale get�r�yordu. Kend�n�, yabancıb�r ülken�n kıyılarında kazaya uğramış, d�l� dolaşıp, kekeleyerek boşyere yen� ülkedek� kardeşler�n�n barbar d�l�yle şarkı söylemeyeçalışan, �ç� güzell�ğ�n kudret�yle dolu b�r şa�re benzett�.

O da tıpkı öyleyd�. Büyük, evrensel şeylere karşı uyanıktı, acıduyacak kadar uyanıktı, buna rağmen mektepl� konulan üzer�ndeoyalanıp, bu konular arasında körü körüne dolaşmak ve Lat�nceçalışması lazım mı, değ�l m� tartışması yapmak zorunda kalıyordu.

O gece aynasının önünde:

— Allah'ın belası Lat�nce'n�n bununla ne �lg�s� var? d�ye sordu.Ben ölüler�n mezarlarında kalmasını �st�yorum. N�ç�n ben� ve �ç�mdek�güzell�kler� ölüler yönetecekm�ş? Güzell�k canlı ve sonsuz b�r şeyd�r.D�llerse gel�p geç�c�d�r. Ölülerden arta kalan tozdur d�ller.

Hemen arkasından da f�k�rler�n� pekala �fade edeb�ld�ğ�n� düşündüve Ruth'un yanındayken neden aynı şek�lde konuşmadığına hayretederek yatağına g�rd�. Ruth'un yanındayken okullu g�b� oluyordu, d�l�de b�r okullunun d�l�ne benz�yordu.

Yüksek sesle:

— Yeter k� zamanım olsun, ded�. Yalnız zamanım olsun yeter k�.Sonu gelmeyen ş�kayet�. Zaman! Zaman! Zamandı!

Bu Lat�nce tartışmasından b�r hayl� etk�lenen Mart�n, belk�yalnızca Olney'�n sözler� yüzünden olmasa b�le b�r�c�k sevdası Ruth'ave Ruth'a olan aşkına rağmen Lat�nce çalışmamaya karar verd�.Vak�t nak�tt�, Mart�n �ç�n. üstel�k yapması gerekenler�n en sıradanı b�leLat�nce'den çok daha öneml�yd�, Mart�n'� gürültücü sesler�yle çağıran,etk�leyen çalışılacak o kadar çok şey vardı k�. üstel�k Mart�n'�ndüzenl� yazması da gerek�yordu. Yaşamak, geç�nmek ve öğrenmek�ç�n para kazanmalıydı. Bugüne değ�n h�çb�r yazısı kabul ed�lmem�şt�.Kırk kadar yazısı magaz�n derg�ler�n� dolaşıp duruyordu. D�ğeryazarlar nasıl yapmışlardı bu �ş�? Kütüphanen�n okuma odasında,d�ğerler�n�n yazdıklarını defalarca el�nden geç�rerek, onların

Page 125: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yapıtlarını d�kkatl� b�r eleşt�rmen gözüyle �nceley�p, kend� yaz-dıklarıyla karşılaştırarak bu yazarların eserler�n�n satılmasınısağlayan keşfett�kler� g�zl� hüner acaba ned�r d�ye düşünerek saatlergeç�rd�. Mart�n'�n sürekl� kafasını kurcalayan, kanını donduran şeyölü yazıların çokluğuydu. Bu yazılarda ne b�r ışık, ne b�r yaşam, nede b�r renk vardı. Bunlar nefes almıyor, yaşamıyordu, ama y�ne dekel�mes� �k� sentten satılmışlardı; b�n� y�rm� dolardan. Gazetekupürler�nde öyle yazıyordu. Renkl� b�r üslupla ve ustacayazıldıklarını �t�raf ett�ğ�, fakat �ç�nde h�çb�r canlılık ve gerçekl�k eser�bulunmayan kısa öyküler�n sayısız denecek kadar çok oluşu onuadamakıllı şaşkına çev�rd�. Hayat o kadar değ�ş�k, o derecehar�kulade �ken, sürü sürü problemlerle, rüyalarla, kahramanlık�steyen güçlüklerle doluyken, bu öyküler sadece sıradan şeyler�anlatıyordu. Hayatın ş�ddet�n� ve baskısını h�ssett�; hayattak�hummayı, ter döküp, d�d�nmeler�, vahş� �syanları... İşte bunlardıyazılması gereken şeyler! Feda�ler takımının önderler�n�, çılgınaşıkları, terör ve trajed�n�n ortasında durup, gayretler�n�n kuvvet�ylehayatı çatırdatarak, ş�ddet ve zor altında dövüşen devler� kutlamak�sted�. Halbuk� magaz�n derg�ler�ndek� kısa öyküler�n Mr. Butler'lan,kupkuru dolar avcılarını ve sıradan �nsanların, sıradan ufak aşköyküler�n� yüceltmek amacını güttükler� anlaşılıyordu. Acaba buderg�ler�n ed�törler� de sıradan k�mseler olduğu �ç�n m� böyle bu? d�yekend� kend�ne sordu. Yoksa bu yazarlar, ed�törler ve okurlar hayattankorkuyorlar mıydı?

Ama onun asıl derd�, h�çb�r ed�törü ve yazarı tanımıyor olmasıydı.Sadece herhang� b�r yazarı tanımamış olmakla kalmıyor, aynızamanda yazı yazmaya kalkışmış b�r adam da tanımıyordu hayatta.Ona yol gösterecek, b�r kel�mec�k öğüt verecek tek kul yoktu. Mart�n,ed�törler�n �nsanlıklarından şüphe etmeye başladı. Ed�törler, Mart�n'esank� b�r mak�nen�n çarklarıy-mış g�b� geld�. Evet, tamam, mak�ne.

Mart�n ruhunu öykülere, makalelere, ş��rlerde döktü ve bumak�neye tesl�m ett�. Onları katlayıp katlayıp verd�, uzun zarfın �ç�neyazılarla b�rl�kte gerekl� pulları da koyup zarfı mühürled�, dışına dahafazla pul yapıştırarak posta kutusuna attı. Zarf kıtayı baştan aşağıdolaştı ve b�r zaman geçt�kten sonra postacı el yazılarını, üzer�nde

Page 126: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kend� yolladığı pullar bulunan başka b�r uzun zarf �ç�nde ger� get�rd�,öbür tarafta �y� b�r ed�tör yoktu; sadece, yazılarını b�r zarftan çıkarıpd�ğer�ne koyan, üstüne pul yapıştıran, ustalıkla b�r araya get�r�lm�şb�rtakım çarklar vardı. Tıpkı, �ç�ne pen�y� atınca tablet ç�kolata verenotomat�k mak�neler g�b�. Ç�klet veya ç�kolata almak �steyen�n parayıhang� mak�neye atacağına bağlıydı bu. Ed�törlük mak�nes� de öyle�şte. B�r mak�ne çek ver�yor, öbürü �se ret pusulası. Mart�n ş�md�yekadar hep �k�nc� mak�neye rastlamıştı. Ret mektupları bu �ş�n korkunçmekan�kl�ğ�n� tamamlıyordu. Basılı formlar hal�nde hazırlanmış olanbu mektuplardan Mart�n yüzlerce almıştı, esk� yazılarının her b�r� �ç�nb�r düz�ne veya daha fazla olmak üzere. Bu ret mektupları �le b�rl�kteb�r satırcık b�reysel b�r yazı da alsaydı eğer, sev�necekt�. Ama h�çb�red�tör çıkıp da b�r tek satır yazmamıştı. Bunun üzer�ne Mart�n d�ğeryanda sıcak yürekl� �nsanların değ�l, sadece b�r mak�nen�n �ç�nde, �y�yağlanmış, mükemmel �şleyen çarklar bulunduğu kararına vardı.Mart�n savaşçı ruhluydu. İnatçı ve gözü pekt�. Mak�ney� yıllarcabeslemeye razı olurdu, ama ş�md� kan kaybed�yordu ve savaşınsonunu yıllar değ�l, haftalar bell� edecekt�, öded�ğ� pans�yon k�rası,onu her hafta b�t�şe b�raz daha yaklaştırıyor, d�ğer yandan kırk yazısı�ç�n ödemekte olduğu posta masrafları da en aşağı pans�yon k�rasıkadar büyük b�r kayba sebep oluyordu. Artık k�tap satın almaktanvazgeçt� ve ufak tefek şeylerde tasarruf yaparak kaçınılmaz sonugec�kt�rmeye çalıştı; y�ne de, nasıl ekonom� yapılacağınıb�lmed�ğ�nden kız kardeş� Mar�an'a elb�se alması �ç�n beş dolarver�nce, sonunu b�r hafta daha yakınlaştırmış oldu.

Cesaret� kırılmak üzere olan ve h�ç k�mseden de öğüt ve cesaretsözler� duymayan Mart�n karanlıkta vuruşuyordu. Artık Gertrude b�leona yan yan bakmaya başlamıştı. Başlangıçta, Gertrude, budalalıkdey�p geçm�ş, b�r kız kardeş düşkünlüğü �le onu hoş görmüştü; amaş�md�, y�ne b�r kız kardeş yüreğ�yle end�şe duymaya başlamıştı.Gertrude'a göre Mart�n'�n budalalığı b�r del�l�k hal�n� almayabaşlamıştı. Mart�n bunu b�l�yordu ve ona durmadan dır dır eden Mr.H�gg�n-botham'ın açıktan açığa yaptığı hakaretler b�le bu kadarüzüntü verm�yordu. Mart�n kend�ne güven�yordu, ama bu güven�yleyapayalnızdı. Ruth b�le ona �nanmıyordu. Mart�n'�n kend�n�

Page 127: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

çalışmalara vermes�n� �stem�ş ve onun yazı yazmasına açıkçamuhalefet etmed�ğ� halde, h�çb�r zaman da bunu desteklemem�şt�.

Fazlasıyla hassas oluşu engel olduğundan Mart�n, h�çb�r zamanRuth'a eserler�n� göstermeye cesaret edemem�şt�, üstel�k de Ruthharıl harıl dersler�ne çalışıyor, Mart�n de bu yüzden Ruth'un zamanınıçalmaktan çek�n�yordu. Ama Ruth mezun�yet sınavını ver�nceMart�n'den yazdıklarını kend�s�ne göstermes�n� �sted�. Mart�n hemsev�nd� hem de utandı. İşte b�r yargıçla karşı karşıyaydı. Ruth sanattar�h� mezunuydu, usta öğretmenlerden edeb�yat okumuştu.Belk� ed�törler de b�rer yetk�l� yargıçtı, ama Ruth herhalde onlardanbaşkaydı. Ruth kalkıp da ona basılı b�r ret pusulası vermezd�;eser�n�n terc�h ed�lmem�ş olmasının, eser�nde mutlaka değerbulunmadığı anlamına geld�ğ�n� de söylemezd� herhalde.

Ruth söylerd� ona, o pırıl pırıl, acelec� konuşma tarzıyla sıcacıkb�r �nsandı o, en öneml�s� de genç kız, gerçek Mart�n Eden'den b�rşeyler bulmaya çalışırdı. Ruth, Mart�n'�n eserler�nden, onun ruhunun,kalb�n�n ne b�ç�m olduğunu çıkarır, onun rüyalarını, gücünündereces�n�, azıcık, b�razcık anlardı. Mart�n kısa öyküler�nden b�rkısmının dakt�loda yazılmış kopyalarını topladı, b�r an tereddütett�kten sonra "Den�z L�r�kler�"n� de bunlara ekled�. B�r haz�ran sonuöğleüstü, b�s�kletler�ne atlayıp tepelere g�tt�ler. Bu Mart�n'�n, Ruth'la�k�nc� defa yalnız çıkışıydı. Henüz çıkan b�r meltem�n ser�nletmeyebaşladığı sıcak, tatlı b�r havada b�s�kletler�n� sürerlerken dünyanın �y�düzenlenm�ş b�r dünya olduğu, yaşamak ve sevmen�n çok güzel b�rşey olduğu gerçeğ� Mart�n'� son derece duygulandırdı. B�s�kletler�n�yolun kenarına bırakıp, güneşten kavrulmuş otların memnun kuru b�rhasat havası teneffüs ett�ğ� açık b�r tepec�ğ�n üstüne çıktılar. Ruth,Mart�n'�n ceket� üzer�ne oturdu. Bunun üzer�ne Mart�n:

— Otlar görev�n� tamamladı, ded�. Yanık renkl� otların beyn�nedolup, orada düşünceler�n� özel olandan evrensel olana doğru hızlagötüren tatlılığını kokladı. Var oluşlarındak� amaç gerçekleşm�ş,d�yerek otları sevg�yle okşadı. Geçen kışın kasvetl� yağışları altında,�ht�rasla hızlandı, �lkbaharın ş�ddetl� soğuklarıyla savaştı, ç�çek verd�,

Page 128: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

böceklerle arıları kend�ne çekerek tohumlarını etrafa yaydı, kend�s�n�görev�ne ve dünyaya göre hazırladı. Ruth:

— Sen n�ye olan b�tene hep korkunç denecek kadar prat�k b�rgözle bakıyorsun? d�yerek onun sözünü kest�. — Herhalde gel�ş�mkuramına çalıştığım �ç�n. Eğer doğruyu söylemek gerek�rse, gözler�mancak şu son b�rkaç zamandan ber� görmeye başladı.

— Ama bana öyle gel�yor k� bu derece prat�k olmakla sengüzell�kler� görme olanaklarını kaybed�yor, tıpkı kelebek yakalayıp daonun güzel kanatlarındak� renkler� çıkaran çocuklar g�b� güzell�ğ� yoked�yorsun. Mart�n başını salladı.

— Güzell�ğ�n b�r anlamı vardır, ama daha önce bu anlamıb�lm�yordum. Güzell�ğ�, anlamı olmayan b�r şey, mantıksız, sebeps�zb�r şey olarak kabul ederd�m. Güzell�k hakkında h�çb�r şeyb�lm�yordum. Ş�md� bunun neden olduğunu b�ld�ğ�m, otu ot yapangüneş�n, yağmurun ve toprağın bütün g�zl� duygularını öğrend�ğ�m�ç�n otu daha çok sev�yorum. B�r otun hayat h�kayes� �ç�nde aşk dayer alır, macera da vardır. İşte bu düşünce bana heyecan ver�yor.Madde ve kuvvet�n karşılıklı etk�s�n� ve bunların arasındak� müth�şsavaşı düşündüğüm zaman, �ç�mden, ot üzer�ne b�r destanyazab�lecekm�ş�m g�b� gel�yor. Ruth dalgın dalgın:

— Me güzel konuşuyorsun, ded�. Mart�n onun kend�s�ne b�r şeylerarar g�b� baktığını gördü. B�r anda sıkıntı �ç�nde kalıp, z�hn� bulandı,kanı boynuna ve alnına hücum ett�.

— Gal�ba konuşmasını öğrenmeye başladım, d�ye kekeled�,�ç�mde söyleyecek çok şey var. Ama bunlar öyles�ne büyük k�.Gerçekten de �ç�mdek�ler� anlatacak b�r yol bulamıyorum. Bazenbana öyle gel�yor k� sank� bütün dünya, bütün hayat, her şey ben�m�ç�me yerleşm�ş, bağırıp çağırarak benden onlardan bahsetmem�,onları anlatmamı �st�yor. Bunun büyüklüğünü h�ssed�yorum, amakonuşmak �sted�ğ�m zaman da küçük b�r çocuk g�b� kekel�yorum.Duygulan ve heyecanlan, konuşma ya da yazılı b�rer söz olarak �fadeetmek zor b�r �ş. Tanrısal b�r �ş bu. Bak �şte, yüzümü otların arasınagömüyorum, burun del�kler�me çekt�ğ�m nefes �ç�m� b�nlerce düşünce

Page 129: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

ve hayalle ürpert�yor. Ben�m çekt�ğ�m nefes, evren�n nefes�. Şarkı vekahkaha ned�r b�l�r�m ben; savaş ve ölüm ned�r b�l�r�m. Bu otlarınkokusu da beyn�mde b�r sürü hayal canlandırıyor �şte. Bunları sanave bütün dünyaya anlatmak �sterd�m. Ama nasıl anlatab�l�r�m? D�l�mbağlı. İşte b�raz önce sana otların üzer�mdek� etk�ler�n� konuşmayoluyla bet�mlemeye çalıştım. Ama başaramadım. Acem�ce b�rkonuşma �le b�rkaç �mada bulunab�ld�m, o kadar. Kel�meler�m banab�le karmakarışık görünüyor. Buna rağmen, anlatab�lmek arzusu �leboğuluyorum. Oh!. Eller�n� üm�ts�z b�r tavırla yukarı kaldırdı: —İmkansız! Anlaşılmaz, anlatılamaz b�r şey bu! Ruth ısrar ett�:

— Ama gerçekten de güzel konuşuyorsun, ded�. Ben sen�tanıdığımdan ber�, kısa zamanda ne kadar �lerled�ğ�n� düşün b�r kere.Mr. Butler ünlü b�r halk ko-nuşmacısıdır. Devlet kom�syonu tarafındanseferberl�k sırasında b�rçok defa kend�s�nden pol�t�k söylevlervermes� r�ca ed�ld�. Bununla beraber sen de en aşağı geçen geceonun yemekte konuştuğu kadar güzel konuştun. Ne var k� o kend�neb�raz daha hak�md�. Sen çok heyecanlanıyorsun; ama prat�k yapmaksuret�yle bunu da yeneb�l�rs�n. Doğrusu �y� b�r halk konuşmacısıolursun sen. Çok �lerleyeb�l�rs�n, �stersen eğer. Çok yetenekl�s�n. Sen�nsanlara önderl�k edeb�l�rs�n, em�n�m; el�n� attığın herhang� b�r şeydede, gramerdek� g�b� b�r başarı kazanmaman �ç�n h�çb�r sebep yok. İy�b�r avukat olab�l�rs�n. Pol�t�ka alanında dah�s�n sen. Sen� Mr.Butler'�nk� g�b� başarıya ulaşmaktan alıkoyacak h�çb�r şey yok.Gülümseyerek ekled�: — üstel�k sende çekememezl�k de yok. Böylekonuşmaya devam ett�ler; Ruth dönüp dolaşıp da�ma o naz�k fakatısrarlı tavrıyla eğ�t�mde sağlam b�r temel�n gerekl�l�ğ�ne ve herhang�b�r meslek ed�nmede temel unsurların b�r parçası olarak Lat�nce'n�nfaydalarına geld�. Ruth, �deal�ndek�, başarılı adamın portres�n� ç�zd�;bu, Mr. Butler'a a�t olduğu besbell� b�r �k� ç�zg� ve renk darbes�taşıyan, babasının portres� �d�. Mart�n sırt üstü yatmış, onundudaklarının her hareket�n� zevkle seyrederek, b�rer alıcıya benzeyenkulaklarıyla d�nl�yordu. Ama beyn� o anda alıcı değ�ld�. Ruth'un ç�zd�ğ�portrelerde onu çeken h�çb�r şey yoktu; üstel�k �ç�nde kasvetl� b�rhayal kırıklığı ve esk�s�nden daha kesk�n b�r aşk acısı duyuyordu.Ruth'un bütün söyled�kler�n�n �ç�nde Mart�n'�n yazılarından tek b�r söz

Page 130: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

b�le yoktu; okumak �ç�n get�rd�ğ� yazıları b�r kenarda öyleceduruyordu.

B�r süre sonra Mart�n güneşe b�r baktı, ufkun üzer�ndek�yüksekl�ğ�n� ölçtü ve yazılarını alarak Ruth'a hatırlattı.

Ruth aceleyle:

— unutmuştum, ded�, D�nlemey� çok �st�yorum.

Mart�n ona b�r öyküsünü okudu ve bunun en �y� öyküler�nden b�r�olduğunu söyleyerek böbürlend�. Öyküye, "Hayat Şarabı" adınıverm�şt�. Bu öykünün onu yazarken beyn�ne süren şarabı, ş�md� onuokurken de beyn�ne sürmüştü. Öyküdek� or�j�nal kavramda b�rdereceye kadar b�r büyü vardı ve Mart�n bunu daha da büyülüb�rtakım tanımlar ve dokunuşlarla süslem�şt�. Öyküyü yazdığızamank� ateş, ayn� �ht�ras benl�ğ�nde yen�den uyandı ve Mart�nbunlara öyles�ne dalıp g�tt� k�, öyküdek� kusurları ne gördü ne de �ş�tt�.Ama Ruth aynı durumda değ�ld�. Onun terb�yel� kulakları eks�kl�kler�,abartmaları, acem�lere özgü aşırı ş�ddetler� bulup, aksayan cümleaheng�n�n derhal farkına vardı, uyum fazlaca göster�şl� b�r halalmadıkça buna önem b�le vermed�, ama abartılı b�r hal alınca,bunun amatörce oluşunu beğenmed�ğ�n� bell� eder şek�lde yüzünüburuşturdu. Öykü hakkındak� hükmü genel olarak buydu. Ama bunuMart�n'e söylemed�. Onun yer�ne, Mart�n okumasını b�t�r�nce ufaktefek aksaklıklara �şaret ederek, öyküyü beğend�ğ�n� söyled�. Mart�nhayal kırıklığına uğramıştı. Ruth'un verd�ğ� hüküm dürüsttü. Mart�nbuna müteşekk�rd�, ama �ç�nde öyle b�r h�s vardı k�, Ruth onun eser�n�onunla paylaşmıyor, b�r öğrenc� ödev� düzelt�r g�b� düzeltmey� terc�hed�yordu. Mart�n �ç�n ayrıntıların önem� yoktu. Bunlar kend�l�ğ�ndendüzel�rd�. Mart�n bunları düzelteb�l�rd�, düzeltmes�n� öğren�rd�. Mart�nhayattan b�r şey yakalamış ve onu öyküsünde hapsetmeyeçalışmıştı. Onun Ruth'a okuduğu şey, hayattak� büyük şeylerdenb�r�yd�, yoksa cümle tert�b� ya da noktalı v�rgül falan değ�l. Mart�nRuth'un da, kend� gözler�yle gördüğü, kend� beyn�yle kavrayıp,sayfaya kend� eller�yle yazı hal�nde geç�rd�ğ� onun olan bu büyük şey�h�ssetmes�n� arzu etm�şt� �ç�nden, eh, d�ye geç�rd�, ne yapalımbaşaramadık. Belk� de ed�törler haklıydılar. O, büyük şey� h�ssetm�ş,

Page 131: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

ama onu �fade etmey� beceremem�şt�. Hayal kırıklığına uğradığınıbell� etmed� ve Ruth'un eleşt�r�ler�ne öyle rahat katıldı k�, Ruth onun�ç�n�n der�nl�kler�nde, kend� f�k�rler�ne tamamen aykırı b�r cereyanınkuvvetle aktığını anlayamadı b�le. Mart�n el yazısının bulunduğu katlıkâğıdı açarak:

— Bu �k�nc�s�ne, "Çömlek" adını verd�m, ded�. Ş�md�ye kadar dörtbeş derg� tarafından ger� çevr�ld�, ama ben y�ne onun �y� olduğuf�kr�ndey�m. Aslında, bu öyküde b�r şey yakaladığımı düşünüyorum.Belk� de bende yarattığı etk�y� sende yaratmaz. Kısa b�r şey, �k� b�nkel�mec�k.

Mart�n b�t�rd�ğ� zaman, Ruth:

— Aman ne korkunç! d�ye haykırdı. Korkunç, �fade ed�lemeyecekkadar korkunç! Mart�n onun ger�lm�ş soluk yüzüne, büyümüşgözler�ne ve parmaklarının, g�zl�den g�zl�ye tatm�n olunduğunuanlatan kıvrılışına d�kkat ett�. Başarmıştı. Beyn�ndek� hayal veduygulan anlatab�lm�şt�. Hedef� on �k�den vurmuştu. Ruth öyküyü �sterbeğens�n, �ster beğenmes�n, öykü onu sarmış, �ç�ne �şlem�ş, onuorada oturup d�nlemeye ve ayrıntıları unutmaya zorunlu kılmıştı.

Mart�n:

— Bu hayattan b�r kes�t, dey�p devam ett�. Ve hayat her zamangüzel değ�ld�r. Ama belk� de ben acay�p b�r yaradılışa sah�polduğumdan, bunda da b�r güzell�k buluyorum. Bana öyle gel�yor k�güzell�k, on bükümlü b�r büyüye sah�pt�r, z�ra...

Ruth onun söyled�kler�yle h�ç �lg�s� olmayan b�r sözle Mart�n'�nsözünü kest�: — Pek� ama, neden o zavallı kadıncağız... Sonra �syaneden düşünces�n� �fade etmeden bırakıp, Oh, al-çaltıcı b�r şey bu! H�çde hoş değ�l! Çok açık! d�ye bağırdı.

B�r an �ç�n Mart�n'e kalb� durmuş g�b� geld�, (çok açık!) İşte bunuh�ç tahm�n etm�yordu. Mart�n, öyküsü açık olsun �stemem�şt�. Bütünkaralama gözler�n�n önünde alevden harfler hal�nde bel�rd� ve Mart�n

Page 132: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

bu alevler�n aydınlığında boş yere çıplaklık aradı. Sonra kalb�yen�den çarpmaya başladı. O suçlu değ�ld�. Ruth:

— Neden güzel b�r konu seçmed�n? d�ye soruyordu. Dünyadaaçık şeyler var b�l�yoruz, ama bu sebep olamaz k�.

Ruth ateşl� konuşmasına devam ett�, ama Mart�n onud�nlem�yordu. Ruth'un masum, �nsanın �ç�ne �şleyecek kadar masum,bak�re yüzüne bakıyordu. Bu yüz öyles�ne saftı k�, onun bu saflığısank� durmadan Mart�n'�n �ç�ne dolup da oradak� bütün süprüntüyüdışarı atarak, onu b�r yıldız pırıltısı kadar ser�n, yumuşak, kad�fe g�b�göksel b�r nur �ç�nde yıkıyordu. Dünyada çıplak şeyler olduğunub�l�yoruz! Onun bunu b�ld�ğ� düşünces�n� aklına get�rd�, sank� b�r aşkşakasıymış g�b� kıkırdadı. B�r an sonra da kend� tanıdığı, b�ld�ğ�üzer�nde seferler yaptığı çıplaklık den�z�ne a�t b�r sürü hayalgözler�n�n önünde canlandı ve Ruth'un öyküyü anlayamamışolmasını hoş gördü. Ruth'un anlayamaması onun kabahat� değ�ld�.Mart�n, Ruth'un böyles�ne masum kalacak kadar korunmuşolmasından ötürü Tan-rı'ya şükrett�. Ama kend�s� hayatı b�l�yordu;hayatta dürüstlükler�n yanında p�sl�kler bulunduğunu, hayatın, heryanını kaplayan p�sl�ğe rağmen büyük olduğunu b�l�yordu ve Tanrıtanıktır k�, bunun üzer�nde d�yecekler�n� bütün dünyaya söyleyecekt�Cennettek� az�zler �ç�n saflıktan, tem�zl�kten başka b�r şeydüşünüleb�l�r m�yd�? Onları yok etmeye lüzum yok. Ama ya ç�rkef�n�ç�ndek� az�zler. Ah, �şte asıl har�ka olan, sonsuza değ�n har�kakalacak olan şey buydu! Hayatı yalanmaya değer kılan buydu �şte.Çamurların �ç�nden, p�sl�k çukurları �ç�nden manev� b�r haşmet�nyükseld�ğ�n� görmek ne kadar güzeld�. Kend� kend�n� yükseltmek veüzer�nden çamur sızan gözlerle �lk defa, bell� bel�rs�z, uzak b�rgüzell�ğ� görmek; manev� zaaflar �ç�nden, kolayca günaha düşen�nsan yaradılışı �ç�nden, kötülük ve bütün canavarlıkların d�ps�zkuyusu �ç�nden kuvvet�n, hak�kat�n ve Allah verg�s� b�r manev�üstünlüğün yükseld�ğ�n� görmek!

Ruth'un ağzından b�rb�r� ardınca çıkan cümleler kulağına çarptı.

— Bunun ruhu baştan aşağı, düşük. Halbuk� yüksek olan o kadarşey var k�. Örneğ�n '�n Memor�am'� al. Mart�n'�n d�l�n�n ucuna,

Page 133: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

"Locksley Ha�l da var," demek geld�; eğer tekrar hayalleredalmasaydı söyleyecekt� de. Başlangıç hal�ndek� mayalanmadanayrılıp, b�nlerce ve b�nlerce yıl ucu bucağı bell� olmayan hayatmerd�ven�ne emekleyerek, sürünerek tırmanıp en üst basamağaulaşan ve saf, güzel, �lah� Ruth hal�n� alarak, kuvvet�yle onu kend�s�de aynı hayret ver�c� yolla halk k�tleler� arasından, çamurlar �ç�nden,sonu gelmeyen yaradılışın çarpıklıkları ve sayısız hataları �ç�ndençıkarak yükselen Mart�n Eden'e aşkı tanıtan, onu saflığa yönelt�p,�ç�ne tanrısallığı tatma arzusu veren kıza, d�ş� hemc�ns�ne bakıyordu.Bunda aşk vardı, b�r har�kuladel�k, b�r �ht�şam vardı. Bunda yazılacakşey vardı; yeter k� o demek �sted�ğ�n� �fade edeb�ls�n. Cennettek�az�zler: Onlar sadece b�rer az�zd�ler ve onlar başlarının çares�nebakamazlardı. Ama o b�r erkekt�. Mart�n, Ruth'un:

— Sende kuvvet var, ded�ğ�n� duyab�l�yordu, ama bu eğ�t�lmem�şb�r kuvvet. Mart�n:

— Porselen mağazasına g�rm�ş b�r boğa g�b�, d�yerek Roth'un b�rtebessümünü kazandı. — Sonra, �nce farkları ayırt edeb�lmeyeteneğ�n� de gel�şt�rmel�s�n. Estet�k unsurlara da başvurmalı, b�rzevk� sel�ne, mükemmel�yete ve b�r ruha ulaşmaya çalışmalısın.

Mart�n:

— Başımdan büyük �şlere kalkıştım, d�ye mırıldandı.

Ruth, afer�n der g�b�lerden gülümseyerek b�r başka öyküyüd�nlemek üzere yerleşt�. Mart�n özür d�ler g�b�: — Bunu nasılbulacağını b�lm�yorum, ded�. Acay�p b�r şey bu. Öyle sanıyorum k�bunda, kend� der�nl�ğ�m� aştım ben, ama n�yet�m �y�yd� y�ne de.Öykünün ufak tefek özell�kler�ne pek aldırma. Sadece ondak� büyükşey� bulmaya çalış. Gerç� büyük b�r �ht�malle ben bunu anlaşılab�l�r b�rşek�lde �fade edeme-d�ysem de, bu gerçekten de büyüktür. Mart�nhem okuyor hem de Ruth'u �ncel�yordu. Sonunda Ruth'a ulaşab�lm�şolduğunu düşündü. Ruth'un kıpırdamadan oturup, kend�nden geçm�şb�r halde, gözler�n� ona d�km�ş, nefes almaksızın, dalgın dalgınd�nley�ş�n�, yarattığı şey�n büyüsüne kapılmış olmasına yordu.

Page 134: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Öyküye "Macera" adını verm�şt�. Bu öyküyü, macerak�taplarındak� serüvenler� değ�l, gerçek serüven� anlatıyordu. Cezalanda karşılıkları da dehşetl�, müth�ş b�r sabır �steyen, �nsanın gecegündüz canını okuyan, dırdırcı ve kalps�z angaryacıyı tanıtıyordu.İnsana alev alev yanan güneş�n �ht�şamını ya da kan ter �ç�nde,�nsanları en yüksek mertebelerle, tanrısal başarılara bağlayan uzun,önems�z temaslar z�nc�r� hal�ndek� böcek sokuşları ve hummanıncanavarca lezzet� �ç�nde veya açlık ve susuzluğun get�receğ� karaölümü sunan angaryacıyı sonsuzlaştırıyordu.

Evet, evet Ruth'u orada oturtup d�nleten buydu, bütün bunlardı;öyküye döktükler�n�n ve dökmed�kler�n�n Ruth'u canlandırdığına�nandı. Ruth'un gözler� dört açılmış, yanakları kırmızı kırmızıolmuştu. Mart�n daha öyküsünü b�t�rmeden Ruth b�r yağlı boya tablo�m�ş g�b� geld�. Ruth gerçekten de canlanmıştı; ama ona canlılıkveren öykü değ�l, Mart�n'�n kend�s�yd�. Ruth öyküyü pek düşünmed�;sank� Mart�n'�n o eng�n kuvvet�, o her zamank� üstün kuvvet� onunvücudundan taşıp kend�s�ne akıyormuş g�b� geld�. Bunun paradoksaltarafı da, b�zzat öykünün Mart�n'�n kudret�yle yüklü oluşu, onunkuvvet�n� kend�s�ne akıtan b�r kanal oluşundaydı. Ruth ortamın değ�l,sadece kuvvet�n farkındaydı ve Mart�n'�n yazdıklarıyla en çokkend�nden geçm�ş g�b� göründüğü anda o aslında, kend�s�netamamıyla yabancı olan b�r şeyle, beyn�ne çağrılmadan gel�pyerleşen, müth�ş ve tehl�kel� b�r düşünce �le kend�nden geçm�şbulunuyordu.

Kend� kend�ne evl�l�ğ�n nasıl b�r şey olduğunu düşünürkenyakaladı ve düşünces�n�n h�çb�r şey� umursamayan b�r şevkletutuştuğunu fark ederek dehşete düştü. Bu b�r kıza yakışır şeydeğ�ld�. Ona göre değ�ld� bu. Ruth ş�md�ye kadar h�çb�r zamankadınca b�r arzunun ıstırabını çekm�ş değ�ld�; o hep �nce ş��rler�n rüyaülkeler�nde, o �nce üstatların, şövalyelerle kral�çeler arasındak�yakınlıklar arasına sokulan kabalıklara da�r yaptıkları �nce �malarınasıl anlamlarına b�le kapalı b�r hayat yaşamıştı. O bütün hayatınıuykuda geç�rm�şt� ve ş�md� hayat b�r gök gürültüsü g�b� onunkapılarını zorluyordu. Pan�k hal�ndek� düşünceler� onu, her tarafık�l�tlemeye, payandaları vurmaya �terken, kayıtsız �çgüdüler�, bütün

Page 135: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kapılan ardına kadar açıp, yabancı z�yaretç�y� naz�kane b�r şek�lde�çer� buyur etmeye zorluyordu.

Mart�n kend�nden memnun Ruth'un ne d�yeceğ�n� bekled�. Bukararından şüphes� yoktu, ama karan duyunca hayretler �ç�nde kaldı:

-İy�.

Ruth b�r an durduktan sonra, kel�men�n üstüne basarak, "�y�" d�yetekrarladı. Elbette �y�yd�; ama bunda sade güzell�k değ�l, daha başkaşeyler de vardı; güzell�ğ� b�r h�zmetç� g�b� kend� hesabına kullanan,daha �çe �şley�c� b�r mükemmell�k. Mart�n, �ç�nde büyüyen şüphen�nkurşun� ağırlığı altında yere uzandı. Başaramamıştı. Meramını an-latamıyordu o. Dünyanın en fevkalade taraflarından b�r�n� görmüş,ama �fade edemem�şt�.

— Pek� şey hakkındak� f�kr�n, �lk defa yabancı b�r kel�mekullanmaya teşebbüs ett�ğ� �ç�n sıkılarak tereddüt ett�. Mot�fhakkındak� f�kr�n ned�r? d�ye sordu.

Ruth:

— Karışıktı, d�ye cevap verd�. Genel olarak yapacağım tek eleşt�r�de bu. Öyküyü d�kkatle tak�p ett�m, tak�p ed�lecek pek çok şey var�ç�nde. Fazlaca kel�melerle boğulmuş. Hareket� b�r sürü �k�nc�derecede malzeme arasında sıkıştırmışsın.

Mart�n, aceleyle:

— Ama ana mot�f bu, d�ye açıklamaya g�r�şt�. Öykününder�nl�ğ�nde akıp g�den, o büyük, kozm�k, evrensel şey bu �şte. Bunuöyküyle uyum �ç�nde yürütmeye çalıştım; öykü sonunda sadeceyapay b�r şeyden �baret. Doğru �z üzer�ndeyd�m, ama beceremed�mzanneder�m. Ne demek �sted�ğ�m� anlatamadım. Ama zamanlaöğren�r�m.

Ruth Mart�n'�n ne ded�ğ�ne d�kkat etmed�. O sanat tar�h�mezunuydu, ama Mart�n onun sınırlarının çok ötes�ndeyd�. Bunu

Page 136: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n'�n tutarsız sözler�ne yordu.

— Çok fazla uzatmışsın ama fena değ�ld�.

Mart�n bu sırada "Den�z L�r�kler�n�" Ruth'a okusam mı d�yedüşünüyordu. Bu yüzden Ruth'un sözler�n� uzaklardan gel�yormuşg�b� duydu. Mart�n üm�ts�zl�k �ç�nde uzanıyor, Ruth �se kafasındaoluşan evl�l�kle �lg�l� düşünceler� �ncel�yordu.

B�rdenb�re Mart�n'e:

— ünlü olmak �ster m�yd�n? d�ye sordu.

Mart�n:

— Evet, ded�. B�raz �sterd�m. Bu da bu maceranın b�r parçası.Öneml� olan ünlü olmak değ�l, buna götüren yol. Şöhret ben�m �ç�nsadece b�r araç olab�l�r. Bu yüzden ünlü olmak �sterd�m. Sen�n �ç�n,demek �sterd� aslında. Eğer Ruth yazdıklarına qok �lg� gösterseyd�derd� de. Ama Ruth'un Mart�n'�n ne söylemeye çalıştığınıdüşünemeyecek kadar kafası karışıktı. Edeb�yatta mart�n �q�n �y� b�rgelecek olmadığına em�nd�. Bunu Mart�n'�n amatörce b�r b�lg�ql�k�qeren yazılarından anlamıştı. İy� konuşuyordu ama kend�n� edeb�olarak an-latamıyordu.

Şa�rler�, yazı ustalarını Mart�n'le karşılaştırdı. Kaybeden Mart�noldu. Düşündükler�n�n heps�n� söylemed� Mart�n'e. Mart�n zamanlayazı yazmaktan vazgeçerd�. O zaman kend�n� hayatın c�dd� yönler�yleuğraşmaya ver�rd�. Başarılı olurdu da. Ruth bundan em�nd�. Mart�nqok güqlüydü, asla başarısız olmazdı. Ama yazı yazmaktanvazgeqmes� lazımdı.

— Yazdıklarının heps�n� görmek �st�yorum Bay Eden.

Mart�n o kadar sev�nd� k� kıpkırmızı oldu. Ruth yazdıklanyla�lg�len�yordu. Bu kes�nd�. H�q değ�lse ret pusulası vermem�şt�. BuMart�n �q�n cesaret ver�c� �lk sözdü.

Page 137: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Büyük b�r sev�nqle:

— Tamam, ded�. S�ze söz ver�yorum, çok başarılı olacağım.Zaten oldukqa �lerled�m. Y�ne de daha qok yolum var. Ben sürünerekde olsa bu yolu tamamlayacağım.

uzanıp b�r tomar kağıdı el�ne aldı.

— İşte, "Den�z L�r�kler�". Eve g�d�nce okuman �q�n bunları sanavereceğ�m. Sadece eleşt�r� �st�yorum. Düşünceler�n� mutlakasöylemel�s�n. Lütfen aqık ol.

Ruth Mart�n'e karşı h�çb�r zaman sam�m� olmadığı düşünces�n�nsıkıntısı �le: — Dürüst olacağım, ded�.

XIIIBu olaydan 10 gün sonra Mart�n her zamank� g�b� aynasının

karşısında kend� kend�ne konuşurken: — İlk savaşı atlattık, d�yordu.Ama daha �k�nc�s�, üçüncüsü var. Bu hep böyle devam edecek. Hep... Gözler� küçük odasındak� yerde, uzun zarflar �ç�nde öylece duranret mektupları yığınına takıldı. Sözler�n� b�t�remed�. Bunlardan dahapek çoğu her gün gelmeye devam edecekt�. Sonunda heps� ger�dönecek ve Mart�n de bunları yen�den gönderemeyecekt�.Dakt�losunun bu ay k� k�rasını ödeyemem�ş, ceb�nde de sadece b�rhaftalık pans�yon k�rası �ç�n parası kalmıştı. Bunu da �ş bulmabürosuna ödemek zorunda olduğu �ç�n pans�yon parasını daödeyemeyecekt�. Masasını başına oturup düşünmeye başladı.B�rdenb�re bu masayı çok sevd�ğ�n� fark ett�.

— Sevg�l� masam, ded�. Sen�nle ne kadar da mutlu zamanlarımızgeçt�. Ben� h�ç yarı yolda bırakmadın, yazdıklarımın karşılığı olarakbana ret pusulaları vermed�n, fazla çalıştığın �ç�n h�ç sızlanmadın.Kollarını masanın üzer�ne koyup, yüzünü kolları arasına gömdü.Boğazına b�r acı tıkanmıştı; ağlamak geld� �ç�nden. Bu ona �lk

Page 138: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kavgasını hatırlattı. Altı yaşındaydı, gözler�nden yaşlar akarken b�ryandan da yumruk savuruyordu. Kend�nden �k� yaş büyük olan d�ğerçocuk onu yorgunluktan b�t�nceye kadar yumruklamıştı. Sonundadayanamayıp m�de bulantısının verd�ğ� ağrılar �ç�nde, burnundankan, çürümüş gözler�nden yaş akarak kend�s� yere yıkılmcaya kadarvahş� çığlıklar atarak haykıran çocukların meydana get�rd�ğ� halkaMart�n'�n gözler�n�n önüne geld�.

— Zavallı küçük tıraşçı, d�ye mırıldandı. İşte sen�n de böyles�neyen�lm�ş b�r hal�n var ş�md�. Dayaktan canın çıkmış sen�n de. Nakavtoldun, nakavt.

Ama o büyük kavganın hayal� gözünü önünden g�tmem�şt� dahave Mart�n Eden baktığı zaman, bu hayal�n kaybolup o �lk dövüşütak�p eden b�r sürü başka kavgaların b�ç�m�n� aldığını gördü. Peyn�rSurat (bu, o çocuğun adıydı) Mart�n Eden'� altı ay sonra tekrar, ev�reçev�re dövmüştü. Ama bu sefer Mart�n de onun gözünü morartmıştı.Heps� b�rb�r�ne benz�yordu kavgaların. Bütün kavgaları b�rb�r�arkasına gördü; dayak y�yen hep kend�s�, ona hakaret eden dePeyn�r Surat'tı. Ama Mart�n h�çb�r sefer�nde kaçmamıştı. Bunuhatırlayınca kuvvetlend�ğ�n� h�ssett�. Her sefer�nde kavgaya devametm�ş, sopayı da yem�şt�. Çok kavgacı b�r çocuk olan Peyn�r Surath�çb�r sefer�nde Mar-t�n'e merhamet göstermem�şt�. Ama Mart�ndayanmıştı. Dayak yed�ğ� halde dayanmıştı!

Bu hayal�n ardından, nerdeyse yıkılmak üzere olan ahşap b�nalararasında uzanan dar b�r sokak gördü. Sokağın sonunu, tek katlı b�rtuğla b�na kapatmıştı; b�nanın �ç�nden, Enqu�rer'�n b�r�nc� baskısınıyapmakta olan matbaa mak�neler�n�n r�tm�k gürültüsü aksed�yordu.Mart�n on b�r, Peyn�r Surat da on üç yaşındaydı, her �k�s� de"Enqu�rer" gazetes� satıyordu. Orada bulunuşlarının sebeb� buydu.Tab��, Peyn�r Surat onu gene yakaladı ve ortada kalan b�r kavgayatutuşuldu. Bu kavga sonuçlanmadı, z�ra sabah, saat dörde çeyrekkala matbaanın kapıları açıldı ve çocuk sürüler� gazeteler�n�kapışmak �ç�n �çer� doldular.

Peyn�r Surat'ın, "Sen� yarın y�yeceğ�m," ded�ğ�n� duyan Mart�n;dışarı akamayan gözyaşları yüzünden t�treyen, kend� ses�n�n de, �ç

Page 139: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

çeke çeke ertes� sabah orda olacağını söyled�ğ�n� duydu. Ertes�sabah da oraya �lk defa kend�s� varmak �ç�n okuldan alelacelefırlamış ve Peyn�r Surat'dan �k� dak�ka önce gelm�şt�. Öbür çocuklaronu övüp, kavgadak� hatalarına �şaret ederek öğüt verd�ler ve onlarıntal�matını yer�ne get�rd�ğ� takd�rde kavgayı kazanacağını söyled�ler.Aynı çocuklar Peyn�r Surat'a da öğüt verd�ler. Kavgadan ne kadar dahoşlanıyorlardı! Anılarını canlandırmasına uzun b�r ara ver�p Peyn�rSu-rat'la kend�s�n�n yaptıkları bu göster�y� seyreden çocukları gıpta�le düşündü. Sonra, kavga matbaanın kapısı açılana kadar, yarımsaat, h�ç ara vermeden devam ett� g�tt�.

Mart�n, her Allah'ın günü okuldan fırlayıp "Enqu�rer" sokağınakoşan gençl�k hayal�n� seyrett�. Hızlı yürüyem�yordu. Ardı arkasıgelmeyen kavgalardan her yanı tutulmuştu, topallıyordu. Kollankarşıladığı sayısız darbelerden dolayı, b�lekler�nden d�rsekler�nekadar s�yahlaşıp, morarmış ve ez�yet gören et� yer yer Çürümeyebaşlamıştı. Başı, kolları, omuzları ağrıyor, sırtının ortası ağrıyor hertarafı ağrıyordu; başı ağırlaş-rnış, beyn� dumanlanmıştı. Okulda neoyun oynadı, ne de ders çalıştı. Hatta bütün gün sıraya öyle oturmakb�le ona azap ver�yordu. Bu, her günkü kavgalara bağlandığındanber� asırlar geçm�ş g�b� geld� ona ve sank� zaman b�r kabusa,gelecektek� günlük kavgaların sonsuzluğuna doğru uzandı. Sık sık,Peyn�r Surat'ı ne d�ye ben dövmeyey�m d�ye düşündüğü oldu;böylece serser� durumundan kurtulmuş olurdu. H�çb�r zaman kavgayıbırakmak, Peyn�r Surat'ın kend�s�n� dövmes�ne �z�n vermek aklınınköşes�nden geçmed�.

Mart�n, kend�s�n�n de Peyn�r Surat g�b� bedensel ve ruhsal açıdanhasta olduğunu b�le b�le gururunu b�r yana bırakarak, ıstırap ver�c� busavaşı yapmaya g�tt�. Aslında bu �k�s�n� kavgaya tutuşturan sey�rc�durumundak� gazetec� çocuklardı. Z�ra her �k�s� de bu çocuklarolmasa kavgayı çoktan bırakacaklardı. Ama o çocuklar yok mu? İşteonlar yüzünden kend�n� "Ent-m�rer" sokağına sürükled�. Peyn�rSurat'la kavgalarından öğrend�ğ� en öneml� şey sabırdı. Sabreden�nsonunda kazanacağıydı. B�r akşamüstü tekme atmayı, belden aşağıveya rak�p yere düştüğü zaman vurmayı önleyen kurallara uyaraky�rm� dak�ka boş yere b�rb�rler�n� yenmeye çalıştıktan sonra Peyn�r

Page 140: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Surat sendeleyerek nefes nefese kavgayı berabere bırakmayı tekl�fett�. Hayaller dünyasında gez�nen Mart�n, b�rden nerede olduğunuhatırladı. Başı masanın üstünde kollan masaya çaprazdı.Anımsadıklarının dehşet�nden ür-perd� Mart�n, ürpermes�ne karşınanılarda yolculuğunu sürdürdü. O da sendel�yor, soluyordu; o dapatlayan dudaklarından ağzına dolup, gırtlağına �nen kanlatıkanmıştı; sendeleyerek Peyn�r Surat'a doğru �lerlem�ş vekonuşab�lmek �ç�n b�r ağız dolusu kan tükürdükten sonra, Peyn�rSurat kavgayı bıraksa da kend�s�n�n asla bırakmayacağınıhaykırmıştı. Peyn�r Surat da kavgayı terk etmem�ş ve kavga, sürüpg�tm�şt�.

Tak�p eden her gün boyunca, sonu gelmeyen günler hep buakşam kavgalarına tanık oldu. Kavga durumu almak �ç�n kollarınıkaldırdığı zaman, müth�ş acı çek�yordu, �lk yed�ğ� darbeler �seyüreğ�ne oturuyordu; sonra her tarafı uyuşuyor ve Mart�n, b�r yandansendeleyerek dans ederken, b�r yandan da sank� b�r rüyada �m�ş g�b�Peyn�r Surat'ın �r� suratını, b�r hayva-nınk�ne benzeyen gözler�n�görerek, gözü kapalı dövüşüyor, dövüşüyordu. Mart�n, yumruklarıylabu surat üzer�nde çalışıyordu; bunun dışındak� her şey durmadandönen b�rer h�çten �barett�. Dünyada bu surattan başka b�r şey yoktuve onun, bu suratı b�r et yığını hal�ne get�rmeden, ger� kalan şeyler�,hayırlı şeyler� b�lmeye h�ç n�yet� yoktu. İşte ancak ondan sonra rahataereb�lecekt�. Ama bırakmak onun �ç�n, bırakmak bu �mkansızdı!

Sonunda günün b�r�nde, "Enqu�rer" sokağına g�tt�ğ�nde Peyn�rSurat'ı ortalarda bulamadı. Peyn�r Surat, b�r daha da gelmed�.Çocuklar onu tebr�k ed�p, Peyn�r Surat'ı yend�ğ�n� söyled�ler. AmaMart�n, tatm�n olmamıştı. Ne o Peyn�r Surat'ı yenm�şt�, ne de Peyn�rSurat onu. Sorun daha çözülmem�şt�. Çok sonraları öğrend�ler k�,Peyn�r Surat'ın gelmed�ğ� gün babası an�den ölmüştü.

Page 141: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n, hayal�nde yılları çarçabuk aşarak, kend�n� b�r t�yatronunzenc�lere ayrılmış olan balkonunda gördü. On yed� yaşındaydı veden�zden yen� dönmüştü. B�r kavga çıktı. B�r�s� b�r�s�ne saldırıyordu,Mart�n de �şe burnunu soktu ve Peyn�r Surat'ın alev alevyanan gözler�yle karşılaştı.

Bu esk� düşmanı t�z b�r sesle:

— Oyundan sonra sen� yok edeceğ�m, ded�.

Tamam der g�b� başını salladı Mart�n. T�yatro koruması, kavgaçıkan tarafa g�tmek �ç�n kend�ne yol açmaya çalışıyordu.

Mart�n, sahnedek� dansla h�ç �lg�s�n� kesmeden:

— Son perdeden sonra sen� dışarıda bekleyeceğ�m, ded�.

Koruma, ona şöyle b�r baktı ve yürüdü g�tt�. O perde b�t�nce,Mart�n, Peyn�r Surat'a: — Yanında tayfan var mı? d�ye sordu.

— Tab�� var. Mart�n:

— Öyleyse ben de kend�me tayfa toplayayım, ded�.

İk� perde arasında arkadaşlarını topladı. Bunlardan üçünü ç�v�fabr�kasından tanıyordu Boo Çetes�nden yarım düz�ne kadar adam,b�r tren ateşç�s� ve on sek�z�nc� Sokakla, Market Sokağı kavşağınınharaca kesen müth�ş çeten�n üyeler�yle b�rl�kte Mart�n1 �n tayfasıadamakıllı çoğaldı.

İk� çete t�yatro dağıldıktan sonra, kend�l�kler�nden, sokağın �k�tarafına ayrılıp yürümeye başladı. Sokağın ıssız b�r yer�ne gel�nceb�rleş�p b�r savaş mecl�s� kurdular.

Peyn�r Surat'�n çetes�nden kırmızı saçlı b�r her�f:

— Dövüş yer�, Sek�z�nc� Sokaktak� köprü, ded�. Köprünün tamortasındak� elektr�k lambasının altında 200

Page 142: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

dövüşeb�l�rs�n�z; aynasızlar hang� taraftan gel�rse gels�n, b�z deöbür taraftan tüyeb�l�r�z. Mart�n kend� çetes�ne danıştıktan sonra:

— Ben kabul ed�yorum, ded�.

San Anton�o körfez�n�n b�r kolunu aşan, Sek�z�nc� Sokaktak�köprü, üç apartman bloğu boyundaydı. Köprünün ortasında ve �k�başında elektr�k lambaları vardı. İk� baştak� lambaların altından h�çb�rpol�s görünmeden geçemezd�. Mart�n'�n gözkapakları altında yen�dencanlanan dövüş yer�, �şte burasıydı. Mart�n �k� çete üyeler�n�n,saldırıcı, asık suratlarla b�rb�rler�ne ters ters, d�k d�k bakıp, kend�aslan şamp�yonlarını destekled�kler�n�; kend�s�n�n ve Peyn�r Surat'ınsoyunduklarını gördü. Dövüşecekler� yer�n �k� tarafına, az �ler�yegözcüler yerleşt�r�lm�şt�; bunların görev�, köprünün ışıklı olan �k�başını kollamaktı. Boo Çetes�'n�n b�r üyes�, Mart�n'�n ceket�n�,gömleğ�n� ve şapkasını tutuyordu; pol�s geld�ğ� takd�rde, bunlarlab�rl�kte em�n b�r yere kaçmaya hazırdı. Mart�n, kend�n�n ortaya doğru�lerley�p Peyn�r Surat'ın karşısına çıktığını gördü. Y�ne kend�s�n�n el�n��htar yollu uzatarak: — H�ç k�mse bu �şe karışmayacak, anlaşıldı mı?Hakeml�kten başka b�r �şe karışmayacaklar, ded�ğ�n� duydu. Dövüşüdurdurmaya f�lan kalkmasınlar. Bu b�r �nt�kam kavgasıdır, sonunakadar da devam edecek. Anlaşıldı mı? İk�m�zden b�r� d�ğer�n� yenenekadar kavga sürecek.

Peyn�r Surat, �t�raz etmek �stem�şt�, Mart�n bunu anladı, ama bu,�k� çete arasında, Peyn�r Surat'ın gururuna dokunmuştu.

— Hayd�, d�ye cevap verd�. Ne geveley�p duruyorsun? Dövüşsonuna kadar �şte, bunda sen�nle beraber�m. Sonra her �k�s� deçıplak yumruklarıyla, b�rb�rler�n�n canını yakmak, b�rb�rler�n�sakatlamak, yok etmek arzusuyla ve k�nle dolu b�r halde, gençl�ğ�nbütün haşmet�yle, b�rer genç boğa g�b� b�rb�rler�ne g�r�şt�ler.İnsanoğlunun yükseleb�lmek �ç�n b�nlerce yılda aldığı yol, b�r andasıfıra �n�verm�şt�. İk�s� de çamurlu uçurumun �ç�ne yuvarlanıp, en d�be,atomların kavgası g�b�, çarpışıp ger� çek�lerek tekrar çarpışan ve buçarpışmaya sonsuza kadar devam eden yıldız kümeler�n�n kavgasıg�b� körü körüne k�myasal kavgasını yapan başlangıç hal�ndek�,

Page 143: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

olgunlaşmamış hayatın böcekler� arasına �nd�ler. Mart�n, kavgayıseyrederken, yüksek sesle kend� kend�ne:

— Tanrım! Hayvanız b�z! Vahş� hayvanız! d�ye söylend�.

— Hayal gücünün kuvvet� sayes�nde, sank� b�r s�nemamak�nes�n�n �ç�ne bakıyor g�b�yd�. Hem sey�rc�, hem aktördurumundaydı. Gördüğü manzara karşısında, uzun aylar boyuncaaldığı kültür ve ed�nd�ğ� �ncel�k yüzünden değ�şen anlayışı sarsılmıştı;durum, b�l�nc�nden s�l�nm�ş, onu geçm�ş�n hayaletler� kucaklamıştı.Ş�md� o, den�zden yen� dönmüş, Sek�z�nc� Sokaktak� köprü üzer�ndePeyn�r Surat'la dövüşen Mart�n Eden'd�. Acı �ç�nde d�d�nen, kan ter�ç�nde kalan ve yumrukları hedef�n� bulup da yamyassı ett�ğ� zaman,sev�nçten kabına sığamayan Mart�n Eden'd�.

B�rb�rler�n�n çevres�nde canavarca dönen �k�z b�r k�n fırıldağıhal�ndeyd�ler. Zaman �lerled� ve �k� düşman çete, der�n b�r sess�zl�ğegömüldü. Ş�md�ye kadar böyles�ne dehşetl� b�r azgınlıkgörmem�şlerd�; bu vahşetten, onlar b�le korku duydu. İk� dövüşçü,onlardan daha başka b�rer zal�md�. Gençl�ğ�n o �lk, kad�fe g�b�yumuşak kesk�nl�ğ�, nef�s zamanla kaybolduğu �ç�n, ş�md� dahaş�ddetl� ve daha b�lerek dövüşüyorlardı.

Ölümüne kavga devam ed�yordu, ama �k� taraf da henüz b�rüstünlük sağlayamamıştı. Mart�n, b�r�s�n�n: — Bunlar b�r kadın �ç�ndövüşüyor, ded�ğ�n� duydu, arkasından da aldatıcı b�r sağ ve soldansonra müth�ş b�r darbe y�y�p, yanağının kem�ğe kadar ya-mulduğunuh�ssett�. Çıplak b�r yumruk değ�ld� bunu yapan. Açılan dehşet ver�c�yara yüzünden, çevres�ndek�ler�n hayret çığlıklarını �ş�tt� ve b�r andaher tarafı kend� kanına bulandı. Ama gık demed�. Sadece son derecetedb�rl� hareket eder oldu. Z�ra, kend� sınıfının aşağılık h�leler�n� vep�s vahş�l�ğ�n� b�ld�ğ� �ç�n aklı başına gelm�şt�, D�kkat kes�l�p bekled� veyalandan b�r hücuma geçer g�b� yapıp b�rden durdu; maden�nparıltısını görmüştü.

— Kaldır el�n�! d�ye bağırdı. El�nde p�r�nç çakı var, bana onunlavurdun! Bunun üzer�ne �k� çete de hırlayıp, homurdanarak �ler� atıldı.

Page 144: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

B�rb�rler�ne g�rmeler�ne ramak kalmıştı. Eğer öyle olsaydı, Mart�n,�nt�kamını alamayacaktı. Mart�n'�n aklı başındaydı.

Boğuk b�r sesle:

— S�z ger�de durun bakalım, d�ye bağırdı. Herkes anladı mı?Söyley�n, anlaşıldı mı?

Heps� ondan uzaklaştı. Onlar da b�rer vahş�yd�, ama Mart�nvahş�ler�n vahş�s�yd�; öyle k�, bu gerçek, oradak�ler�n heps�n�n �ç�neb�r korku salıp, ağır bastı.

— Bu kavga ben�m kavgam, k�mse de burnunu sokmayacakbuna. Ver şu çakıyı buraya bakalım. Peyn�r Surat'ın aklı başına geld�ve b�raz da korktu. P�s s�lahı çıkarıp verd�. Mart�n, — Şu tayfasınınarkasına saklanan kırmızı saçlı, sen verd�n ona bunları, d�yekonuşmasına devam ederken, çakıları da suya fırlattı.

— Sen� gördüm; kend� kend�me de, acaba n�yet� ne d�yordum.Eğer b�r daha böyle b�r şey yapmaya kalkarsan, sen� döve döveöldürürüm. Anlaşıldı mı?

Kavgaya devam ett�ler, yorgunluk, b�tk�nl�k; aklın alamayacağı,sınırsız b�r yorgunluk b�le onlara vız gel�yordu, �şte öyles�nedövüştüler. Hatta, kan görme hırsları tatm�n olan ve gördükler�manzaradan dehşete düşen vahş�ler kalabalığı çek�nerek, onlardandövüşü bırakmalarını r�caya başladı. Oraya yığılıp ölecek, ya daayakları üzer�nde dururken ölecek hale gelm�ş bulunan ve suratınınk�ml�ğ�n� veren bütün hatları s�l�nm�ş olan Peyn�r Surat b�lesendeleyerek tereddüt geç�rd�.

Ancak Mart�n �ler� atıldı ve tekrar tekrar vurmaya devam ett�.

Derken, b�r asır kadar uzun görünen b�r zaman sonra, tam Peyn�rSurat hızla kuvvetten düşmeye başladığı sırada, b�r kafakol anındatok b�r kırılma ses� duyuldu ve Mart�n'�n sağ kolu yanına sarkıverd�.Kem�ğ� kırılmıştı. Herkes bu ses� duydu ve durumu anladı;karşısındak�n�n �ç�nde bulunduğu son derece tehl�kel� ve zor durumu

Page 145: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

fırsat b�l�p, yumruklar yağdırarak b�r kaplan g�b� atılan Peyn�r Suratda anlamıştı. Mart�n'�n tayfası, müdahale etmek �ç�n �ler� atıldı. B�rb�r�ardınca hızla gelen darbeler�n altında gözler� kararan Mart�n, �ç�ndebulunduğu son derece per�şan ve üm�ts�z durumun, boğazından b�rerhıçkırık, ya da hırıltı hal�nde çıkarttığı ağır küfürlerle adamları ger�çev�rd�; bu küfürler� h�ç de yalancıktan savurmamıştı o, gerçekten deonları ger� çev�rmek �ç�n savurmuştu. Yalnız sol el�yle yumruksavurmaya devam ett� ve yarı b�l�nçs�z b�r �natla yumruk savururkende, ta uzaklardan gel�yormuş g�b� mırıltılar duydu; b�r�s�: — Bu kavgadeğ�l, arkadaşlar, d�yordu. C�nayet bu; durdurmamız lazım. Y�ne dek�mse durdurmadı onları. Mart�n, buna memnun oldu. Tek koluyla,durup d�nlenmeks�z�n önündek� yüze vurmaya devam ett�. Peyn�rSurat'ın yüzü darmadağınık olmuştu. Bu çehren�n b�r yanınıoluşturan ağızdan abuk sabuk b�r şeyler çıkıyordu. Ama o mırıldanan�ğrenç, dehşet ver�c� kanlı şeye de durmaksızın vurdu. Ne var k�vurduğu şey sallandı ama yıkılmadı.

Mart�n, asırlar kadar, sonsuzluklar kadar uzun gelen korkunçzaman bölümler� �ç�nde son yaşam buharı da onu bırakıp g�d�nceyekadar, g�tt�kçe ağırlaşan, yavaşlayan darbelerle vurmaya devam ett�ve b�r ara önündek� ne olduğu bell�s�z şey�n çökmeye, köprünün kabatahta kaldırımına yığılmaya başladığını fark ett�. B�r süre sonra daMart�n, t�treyen ve sendeleyen bacaklarıyla, bu şey�n tepes�ned�k�lm�ş, eller�yle havada boş yere b�r dayanak arar halde duruyor,kend�s�n�n b�le tanıyamadığı b�r sesle:

— Daha �st�yor musun? Ha, daha �st�yor musun? d�yordu.

Kend�s�ne ceket�n� g�yd�rmeye çalışan arkadaşlarının, sırtınıokşayan eller�n� h�ssett�ğ� sırada o, hala, tekrar tekrar, ısrarla aynışey� söylüyor, sorarak, r�ca ederek, tehd�t ederek Peyn�r Surat'ındaha �stey�p �stemed�ğ�n� öğrenmeye çalışıyordu. Bundan sonrası,der�n b�r karanlık ve unutkanlıktı. Masanın üstündek� çalar saat,tıkırtısına devam ed�yordu, ama yüzü kollarının arasına gömülü olanMart�n Eden bunu �ş�tmed�. H�çb�r şey duymadı. Hayattan öyles�neuzaklaşmıştı k�, tıpkı yıllar önce, Sek�z�nc� Sokaktak� köprü üzer�ndebayıldığı g�b� bayılmıştı. B�r dak�ka kadar karanlık, mutlak b�r karanlık

Page 146: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

hak�m oldu her şeye. Sonra sank� mezardan kalkıyor g�b�, gözler�alev alev, yüzü ter �ç�nde ayağa fırladı ve bağırmaya başladı:

— Yed�m sen� Peyn�r Surat! On b�r yıl sürdü; ama yed�m sen�!

D�zler� t�tr�yordu, başı döner g�b� oldu, yatağın kenarına çöküp,ger�ye yaslandı. Hala geçm�ş�n pençes�nden kurtulamamıştı.Şaşırmış, korkmuş b�r halde gözler�n� odanın �ç�nde gezd�r�pçevres�ne bakınarak nerede bulunduğunu anlamaya çalıştı;sonunda, köşede duran yazılar yığınını görünce, hafızasınıntekerlekler� onu hızla �ç�nde yaşadığı zamana döndürdü. Ayağa kalktıve aynadak� görüntüsünün karşısına geçt�. Vakur b�r şek�lde:

— İşte Mart�n Eden, sen çamurların �ç�nden böyle çıktın, ded�.Ş�md� yüzünü yıka, bütün hayatın yaptığı g�b�, omuzlarını yıldızlaravererek, var olan bütün kuvvetlerden en yüksek haz�ney� söküp al vebırak maymunla kaplan, b�rb�r�n� yes�n! Kend�ne daha yakından baktıve güldü.

— B�razcık h�ster� kr�z� ve melodram, ha? d�ye sordu. Aldırma,boş ver. Peyn�r Surat'ı nasıl yed�ysen, ed�törler� de öyle yers�n,�sterse on b�r değ�l, �k� kere on b�r yıl sürsün. Burada duramazsın.Devam etmen gerek. Bu kavganı sonsuza kadar sürdürmekzorundasın, b�l�yorsun.

XIVGündel�k hayata �l�şk�n gel�şmeler arttıkça �nsanoğlu

tembelleşmekted�r. Gündoğumundak� tatlı uykusunu çalar saatleçözmeye çalışan �nsanoğlu ne de çok tembelleşm�şt�. Çalar saat�nötüşü müdür �nsanı uyandıran, yoksa b�l�nçaltı mıdır �nsanı saat�nçalgı-sıyla buluşturan? Saat�n ser�ye bağlanmış ötüşüyle b�rl�kteMart�n uykusundan sıçrayarak uyandı. Sank� uykuların en güzel�n�uyuyordu da ga�plerden b�r ses onun beyn�n�, kulaklarını tırmalayıpzorla ayağa kalkmasını �sted�. İşte Mart�n'�n uyanışı da böyles�ne an�

Page 147: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

oldu. Bu an� uyanışı, bünyes� onunk� kadar dayanıklı olmayan başkab�r� yapsa mutlaka başına ağrılar g�rerd�. Mart�n, çok der�n uyuduğuhalde, b�r ked� g�b� hemencec�k uyanıverd�; beş saatl�k b�l�nçs�zl�khal�n�n geçm�ş oluşundan ötürü memnunluk duyarak, �stekl� b�rşek�lde kalktı, uykunun kend�s�n� �ç�ne attığı o der�n b�l�nçs�zl�khal�nden nefret ed�yordu. Yapılacak, yaşanacak o kadar çok şeyvardı k�. uykunun, hayatından çaldığı b�r dak�kayı b�le çok görüyordu;daha çalar saat susmadan o, banyosuna g�rm�ş, soğuk suyunbeden�ne çarparak z�hn�ne şaplak atması, s�n�rler� üzer�nde haf�ftenürpert� yaratmaya başlamıştı b�le.

Beden� bütün bütün uyanmış, yen� başlayan güne �çten �çemerhabayı gönderm�şt�; ne var k� Mart�n'�n uygulayacak b�r programıkalmamıştı. Ne çalışmasını �steyen b�tmem�ş b�r öykü, ne deanlatılmayı bekleyen yen� b�r öykü vardı. Gece geç vak�tlere kadarçalışmış, b�t�rmes� gereken yazıların son hal�n� kontrol ett�kten sonrayatmıştı, ş�md� �se kahvaltıya az b�r vak�t vardı. F�ske'den b�r paragrafokumak �sted�, ama beyn�n�n �ç� huzursuzdu, k�tabı kapadı.Huzursuzluğun �nsanı beklent�ler ve hayata karşı mutsuz ett�ğ�n�düşündü. Bugün, yen� b�r savaş başlıyordu, bu dönem �ç�nde b�r süreyazı yazamayacaktı. İnsanın ev�nden ve a�les�nden ayrılırkenduyduğu üzüntüye benzer b�r üzüntü duydu. Köşede durmakta olanel yazılarına baktı, çares�z b�r çocuk g�b� öylece bakmaya devam ett�.üzüntüsünün sebeb� buydu. Onlardan, h�ç k�msen�n �y� karşılamadığı,lekel�, zavallı çocuklarından ayrılacaktı. G�d�p, yazılarınıkarıştırmaya, en sevd�ğ� yerler�n� okumaya başladı. "Çömlek" adlıöyküsüyle, "Serüven"� yüksek sesle okudu. En çok beğend�ğ�öyküsüyle b�r gün önce b�t�r�p de pul olmadığı �ç�n b�r kenara attığı,son çocuğu "Sev�nç" oldu.

Kend� kend�ne konuşmaya başladı.

— Anlayamıyorum, d�ye mırıldandı. Ya da belk� de ed�törleranlamıyordur. Nes� var bu öykünün? Her ay b�r sürü öykü basıyorlar,bastıklarının heps� de bundan daha kötü şeyler, hemen hemenheps�. Kahvaltıdan sonra yazı mak�nes�n� kutusuna koyup Oakland'agötürdü. Mağazadak� memura:

Page 148: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Yazı mak�nes� �ç�n s�ze b�r aylık k�ra borcum var, ded�. Amamüdüre söyley�n, b�r ay kadar b�r yerde çalışacağım, o zaman gel�röder�m. B�r fer�bota atlayıp, San Franc�sco'ya geçt�, �ş ve �şç� bulmabürosuna g�tt�. Memura: — Hang� �ş olsa yaparım, ded�. Mesleğ�myok. Bu sırada k�barlığa özenen �şç�ler�n g�y�nd�kler� g�b� züppeceg�y�nm�ş yen� gelen b�r�, sözünü tamamlamasına engel oldu. Memur,başını üm�ts�z b�r tavırla salladı. Yen� gelen adam:

Bana bugün mutlaka b�r �şç� lazım! d�yerek döndü ve Mart�n'ebaktı; bakışa bakışla karşılık veren Mart�n, adamın zayıf, yakışıklı,reng� uçmuş, �y�ce ş�şm�ş yüzünü görünce, onun esaslı b�r gecegeç�rm�ş olduğunu anladı.

D�ğer adam:

— İş m� arıyorsun? d�ye sordu. Ne �ş yaparsın?

— Ağır �ş yaparım, den�zc�l�kten anlarım, dakt�lo yazarım, kıçımeğer tutar, steno b�lmem ve ne �ş olursa olsun yapar, hakkındangel�r�m.

D�ğer adam başını salladı.

— Fena değ�l. Ben�m adım Dawson, Joe Dawson;çamaşırhanede çalışacak b�r�n� arıyorum. Mart�n:

— Bu �ş bana göre değ�l", ded�.

Mart�n, kadınların g�yd�ğ� yumuşacık, beyaz şeyler� ütüled�ğ�n�aklına get�rd�; tuhaf olurdu. Ama öbüründen oldukça hoşlanmıştı.

— Ama belk� yıkama �ş�n� kıvırab�l�r�m, d�ye ekled�. Bu kadarınıden�zde öğrend�m.

Joe Dawson kısa b�r süre düşündü.

— Bana bak, ded�. Gel anlaşalım da, şu �şe b�r şek�l verel�m.D�nlemeye n�yet�n var mı? Mart�n başını salladı.

Page 149: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Bu, kasabadak� küçük b�r çamaşırhane, Shel�y Hot Spr�ngsOtel� var ya, �şte o otel�n çamaşırhanes�. İşler� �k� k�ş� yapar; b�rustayla, b�r yardımcı, usta ben�m. Sen, ben�m hesabımaçalışmayacaksın, ama ben�m emr�mde çalışacaksın. Nasıl, canınöğrenmek �st�yor mu?

Mart�n b�raz düşününce, �ş görünüşte üm�t ver�c�, çek�c� geld�. Bu�şte b�r �k� ay çalışırsa, k�taplarıyla uğraşmak �ç�n bol bol vakte sah�polurdu. Hem �ş�nde sıkı çalışab�l�r, hem de k�taplarının üstünedüşeb�l�rd�. Joe:

— Ayrıca �y� b�r yemek ve sana a�t b�r oda ver�r�m, ded�.

Bu konuyu hemen kafasında çözdü. İş�n en güzel yanı, gece geçvak�tlere kadar rahatsız ed�lmeden çalışab�leceğ� b�r odası olmasıydı.

Adam devam ett�:

— Ama cehennem g�b� b�r çalışma vardır. Mart�n, ş�şk�n omuzadaleler�n� okşayarak: — Bunlar ağır �şte çalışmaktan oldu, ded�.

— Öyleyse had� bakalım.

Joe, el�n� b�r an başına götürdü.

— Off, amma da başım dönüyor. Etrafı bulanık görüyorum. Düngece o bar sen�n, bu bar ben�m dolaştım, her şey� yaptım, her şey�.Ha, �şe gel�nce, �k� k�ş�ye verd�kler� ücret yüz dolarla yatacak yer. Benaltmış dolara çalışıyorum; öbür adam da kırk dolara çalışıyordu. Amao, �ş� b�l�yordu. Sen acem�s�n. Sen� �şe aldım mı, başlangıçta sen�nyapman gereken �ş�n çoğunu ben yapmak zorunda kalacağım. Otuzdolarla başlasan nasıl olur? Sonra çalışarak kırk dolara yüksel�rs�n.Ben sözümde dururum. Kend� payına düşen �ş� yapab�ld�ğ�n gün, kırkdoları alırsın. Mart�n el�n� uzatarak:

— Kabul, ded�.

Öbürü de Mart�n'�n uzattığı el� sıktı. Mart�n sordu:

Page 150: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Avans ver�yor musun? Tren b�let� g�b� şeyler �ç�n?

Joe el�n� tekrar ağrıyan başına götürerek:

— Bütün paramı yed�m, d�ye üzüntüyle cevap verd�. Ceb�mdesadece dönüş b�let� kaldı. — Pans�yon k�ramı öded�kten sonra, bende metel�ks�z kalıyorum.

Joe:

— Atlat g�ts�n, d�ye f�k�r verd�.

— Yapamam. Kız kardeş�me ödeyeceğ�m. Joe'nun kafasıkarışmıştı; uzun b�r ıslık çaldı ve Mart�n'�n ne demek �sted�ğ�n�anlamak �ç�n kafasını boş yere zorladı. üm�ts�zl�k �ç�nde:

— B�r, �k� kadeh �çk� parası var ceb�mde, ded�. Had� gel, belk� b�rşeyler düşünürüz. Mart�n yanaşmadı.

— İçmez m�s�n?

Bu defa Mart�n evet g�b�lerden başını salladı, Joe ona büyük b�rüzüntüyle: — Keşke ben de �çmeseyd�m, ded�. Sonra daha azüzüntülü b�r şek�lde: — Ama yapamıyorum, �şte, d�ye ekled�. Bütünhafta del� g�b� çalıştıktan sonra, g�d�p �ç�yorum. Eğer �çmesem yagırtlağımı keser�m, ya da sağı solu yakarım. Ama sen�n �çmemenhoşuma g�tt�. Hep öyle kal. Bu adamla kend�s� arasındak� der�n farkınb�l�nc�nde olan Mart�n, bu farkı k�tapların oluşturduğunu da b�l�yordu.Ama uçurumu aşıp, ger�ye dönmek Mar-t�n'e h�ç zor gelmed�. Bütünhayatınca �sç� sınıfının dünyasında yaşamıştı; çalışmak ona çokdoğal gel�yor, Mart�n �ş� b�r arkadaş olarak kabul ed�yordu. Taşınmaproblem�n� çarçabuk çözüverd�; d�ğer�, ağrıyan başıyla çözemem�şt�.Sandığını Shelly Hot Spr�ngs'e Joe �le yollayacaktı; onun nasıl olsatren b�let� vardı. Kend�s�ne gel�nce, onun da b�s�klet� vardı. Yetm�ş m�luzaklıktaydı; pazar günü b�s�klet�ne atlar g�der, pazartes� sabahı �şebaşlamaya hazır olurdu. Bu arada eve dönüp, eşyasını toplamasılazımdı. Veda edecek k�mses� yoktu. Ruth'lar uzun yaz mevs�m�n�,a�lece, S�erra dağlarındak� Tahce Gölünde geç�rmekteyd�ler.

Page 151: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Pazar akşamı toz toprak �ç�nde Shelley Hot Spr�ngs'e yorgun b�rşek�lde vardı. Joe, onu coşkun b�r şek�lde karşıladı. Ağrıyan alnınaıslak b�r havlu sarmış, sabahtan akşama kadar çalışmıştı. — Ben,burda olmadığım �ç�n geçen haftanın çamaşırlarının b�r kısmı dayığılmış, d�ye açıklama yaptı. Kutun sapasağlam geld�. Odada. Amabuna sandık demek �ç�n b�n şah�t �ster. Ne var �ç�nde Allah aşkına?214

Altın külçeler� m�?

Mart�n, eşyalarını açarken O da yatağın üstüne oturdu. Bu kutu,�ç�ne sabah kahvaltısı konmak üzere hazırlanmış b�r kutuydu veMart�n bunu Mr. H�gg�nbot-ham'dan yarım dolara satın almıştı.Kutunun �k� tarafına �pten, tutanaklar ç�v�ley�nce, tekn�k olarak,bagaja alınmaya müsa�t b�r sandık meydana gelm�şt�. Kutunun�ç�nden, b�rkaç gömlek, b�r sürü �ç çamaşırı, ondan, sonra dadurmadan k�tap çıktığını görünce, Joe'nun gözler� fal taşı g�b� açıldı.

— D�b�ne kadar k�tapla mı dolu? d�ye sordu.

Mart�n, başıyla evet ded� ve k�tapları, odada lavabo görev� görenb�r mutfak masasının üzer�ne yığmaya devam ett�. Joe:

— Vay canına, ded�. Ve kafasında b�r monolog yaptı; b�r ansöyleyeceğ� şey� düşündü, sonra: — Şey, sen kızlara düşkündeğ�ls�n, değ�l m�? d�ye sordu,

Mart�n:

— Hayır, d�ye cevap verd�. Kend�m� k�taplara vermeden önceepey kız peş�nde dolaştım. Ama k�taplara düştüğümden ber� vakt�molmuyor.

— Burada da pek zamanın olmayacak. Ancak çalışıp, uyumayavak�t bulab�leceks�n. Mart�n, gecede beş saat uykusu olduğunudüşünerek gülümsed�. Odası, suyu pompalayan, elektr�k sağlayan,çamaşırhanedek� mak�neler� çalıştıran motorun bulunduğu b�nada veçamaşırhanen�n üstündeyd�. B�t�ş�k odada kalan mak�n�st, yen� gelen

Page 152: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yardımcıya hoş geld�n demek �ç�n odaya damladı ve masanınüzer�nde yatağın tepes�ne sallandırdıkları uzatma tele ampultakmakla uğraşan Mart�n'e yardım ett�.

Mart�n ertes� sabah altıyı çeyrek geçe, saat yed�ye çeyrek kalaver�len kahvaltıya �nmek �ç�n odasından çıktı. Çamaşırhanen�nbulunduğu b�nada, h�zmetç�lere özgü b�r banyo teknes� vardı. Mart�nsoğuk suyla banyo yaparken Joe ürperd�.

Otel�n mutfağında, b�r köşede kahvaltıya oturdukları sırada Joe:

— Sen dem�r g�b� adammışsın be, ded�.

Sofraya mak�n�st, bahçıvan, bahçıvan yardımcısı ve ahırdaçalışan �k�, üç adam da onlarla b�rl�kte oturdu. Kahvaltılarını hızlıhızlı, sıkıcı b�r hava �ç�nde, hemen h�ç konuşmadan atıştırdı buadamlar. Mart�n b�r yandan y�y�p, b�r yandan da onları �ncelerken,kend�s�n�n bunların durumundan ne kadar �ler�ye g�tm�ş olduğunuanladı. Bunların bey�nler�n�n ufacık çapı, onu sıkıyordu; Mart�n b�r anevvel onlardan kurtulmak �sted�. Gönül bulandırıcı, p�s b�r �şm�ş g�b�,kahvaltısını onlar kadar hızlı y�yerek kalktı ve mutfağın kapısındançıkınca der�n ve rahat b�r nefes aldı.

Burası buharla çalışan, gayet �y� donatılmış b�r çamaşırhaneyd�;buradak� modern mak�neler, b�r mak�nen�n göreb�leceğ� hemen her �ş�görüyordu.

B�rkaç defa nasıl yapacağı göster�ld�kten sonra, Mart�n k�rl�çamaşır yığınlarını çeş�tler�ne göre ayırdı, bu arada da Joe çamaşırmak�nes�n�n dövücüsünü çalıştırıp, mak�neye yen�den, kesk�nb�rtakım k�myasal maddelerden yapılmış b�r m�ktar yumuşak sabunkoydu; sabunun �ç�ndek� maddeler�n kesk�nl�ğ�nden dolayı da,yüzünü gözünü, ağzını burnunu havlulara sarmış, b�r mumyayadönmüştü. Mart�n, çamaşırları ayırma �ş�n� b�t�r�nce, yıkananlarısıkmaya yardım ett�. Bu �ş, dak�kada b�rkaç b�n dev�r yapıp, suyuçamaşırlardan sant�früj kuvvet�yle ayıran b�r mak�nede yapılıyordu.Bundan sonra Mart�n, arada b�r çorap v.s. y� dışarı alıp, s�lkeleyerek,sıkıcı mak�neyle kurutucu mak�ne arasında mek�k dokudu.

Page 153: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Akşamüstüne kadar, b�r� mak�neye çorapları koymaya, b�r� demak�neden çorapları buharlı presten geç�rmeye ve yığmaya devamett�; bu arada da ütüler ısındı. Ondan sonra saat altıya kadar, sıcakütülerle �ç çamaşırları ütülend�. Saat altıda Joe, şüphel� b�r tarzdabaşını salladı:

— Daha yapacak çok �ş var, ded�. Akşam yemeğ�nden sonra daçalışmak zorundayız. Akşam yemeğ�nden sonra, kuvvetl� elektr�kışığı altında, son �ç çamaşırı da ütülen�p, dağıtım odasına konuncayakadar çalıştılar; saat on olmuştu. Sıcak b�r Kal�forn�ya geces�yd�;pencereler ardına kadar açılmış olmasına rağmen, sıcaklıktankıpkırmızı olmuş ütü sobaları odayı fırına çev�rm�şt�. Mart�n'le Joe, ta�ç çamaşırlarına kadar, terden sırılsıklam b�r halde, nefes almaktagüçlük çekerek soluyorlardı. İşler�n� b�t�rd�kler�nde Mart�n:

— Trop�klerde ş�lep yüklemeye benz�yor, ded�. Joe:

— Başaracaksın, d�ye cevap verd�, �şe �y� sarılıyorsun, afer�n.Eğer böyle g�dersen, sadece b�r ay alırsın otuz doları. İk�nc� ay kırkdolarına kavuşursun. Ama bana daha önce ütü yapmadım deme.Ben anlarım. Mart�n:

— Bugüne kadar b�r bez parçası b�le ütülemed�m, d�ye �t�raz ett�.

Odasına geleb�ld�ğ�nde, sabahtan ber� ayakta olduğunu, on, dörtsaatt�r durmadan çalıştığını unutup, bu kadar yorgun oluşuna hayretett�. Saat�n� sabahın altısına kurdu ve altıdan ger�ye doğru beş saatsayınca, b�r� buldu. Saat b�re kadar okuyab�l�rd�. Ş�şen ayaklarınırahatlatmak �ç�n ayakkabılarını sıyırıp çıkardı ve k�taplarını alıp,masasına oturdu. F�ske'y� alıp, �k� gün evvel kaldığı yer� açarakokumaya başladı. Ama �lk paragrafı anlamakta güçlük çek�p baştan,aldı. Sonra, pencereden g�ren rüzgarın üşütüp, katılaştırdığıadaleler�n�n ağrısıyla uyandı. Saate baktı, �k�y� göster�yordu. Dörtsaatten ber� uyumaktaydı. Elb�seler� çıkarıp, yatağa g�rd� ve dahayastığa başını koyar koymaz uyudu.

Ertes� gün de aynı şek�lde çok çalışmak zorunda kalmışlardı.Mart�n, Joe'nun çalışma hızına hayran oldu. Öles�ye çalışıyordu Joe.

Page 154: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Büyük b�r uyum �ç�nde çalışıyor, b�r dak�kasını b�le �sraf etm�yordu.Kend�n� tamamıyla çalışmaya ve vak�t kazanma yöntemler�keşfetmeye verm�şt�. Bu arada Mart�n'e de, onun beş hareketteyaptığı şey�n, üç; üç harekette yaptığının da �k� hareketteyapılab�leceğ�n� göster�yordu. Mart�n de onu gözley�p, aynı yöntem�uygularken bunu, "Hareket �srafından kurtulma" d�ye �fade ett� kend�kend�ne. Mart�n de �y� b�r �şç�yd�; el� çabuk ve becer�kl�yd�. Ötedenber� de, h�çb�r �şç�n�n kend� çıkardığı �ş�, ya da daha fazlasınıçıkaramayacağı �le övünürdü. Bu yüzden, �ş arkadaşının uyarış veöğütler�n� büyük b�r hırsla yer�ne get�rerek, o da tıpkı Joe g�b�, b�r tekamaçla kend�n� �ş�ne verd�. Yaka ve kolların ç�ft katları arasındak�kolayı, gömlekler ütülenmeye geld�ğ�nde kabarcık kalmaması �ç�ns�l�p çıkarıyordu ve bunu öyle hızlı yaptı k�, Joe'nun övgüsünükazandı.

Yapılacak şey kalmadığında b�le boş durmadılar. Joe, h�çb�r şey�beklem�yor, b�r �şten ötek�ne koşarak �ş yaratıyordu. B�r tek hareketle,gömleğ�n yaka kenarı, �k� omuz arasındak� parça ve kol yenler� �legöğüs kısmı yakalanıp, sağ el�n kav�sl� b�r hareket�yle çıkıntımeydana get�recek şekle koyulmak suret�yle �k� yüz gömlekkolalandı. Sağ el, gömleğ�n bu kısımlarını b�r tek hareketle sıcakkolanın �ç�ne batırırken, sol el de kola bulaşmasın d�ye, gövdekısmını yukarıda tutuyordu. Kola öyle sıcaktı k�, gömleğ�n kolayabatırılan kısımlarını sıkıp fazla kolayı akıtab�lmek �ç�n eller�n� hersefer�nde, soğuk suyla dolu b�r kovaya sokmak zorunda kalıyorlardı.O gece hanımların süslü, göster�şl� çamaşırlarını, "fantez� kola"yaparak on buçuğa kadar çalıştılar.

Mart�n gülerek:

— Bana kalırsa, en �y�s� trop�klerde çalışıp, h�ç elb�se g�ymemek,ded�. Joe c�dd� b�r tavırla:

— O zaman ben �şs�z kalırım, d�ye cevap verd�. Çamaşırhane�ş�nden başka b�r şey b�lmem ben. — Ama bunu da �y� b�l�yorsun.

— Mecburen. On b�r yaşımdayken Oakland'da, Contra Costa'dabaşladım bu �şe; o zaman, buharlı prese g�recek çamaşırları

Page 155: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

düzelt�yordum. On sek�z sene geçt� aradan. Bu arada başka h�çb�r �şyapmadım. Ama buradak� �ş yok mu, ş�md�ye kadar yaptıklarımın enzorlusu. Bu �ş �ç�n h�ç değ�lse b�r k�ş� daha lazım. Yarın gece deçalışıyoruz. Buharlı pres� hep Çarşamba geceler� çalıştırırız yakalarlakol yenler� de o güne kalır.

Mart�n, y�ne çalar saat�n� kurdu, masasının başına geç�p, F�ske'y�açtı. İlk paragrafı b�le b�t�remed�. Satırlar bulandı, karıştı ve başıönüne düştü. Kalkıp, dolaşmaya ve yumruklarıyla başını ş�ddetlesarsmaya başladı, ama uykunun verd�ğ� rehavet� b�r türlü üstündenatamadı. K�tabı önüne çek�p, arkasına b�r destek koyarak d�kt�,parmaklarıyla göz kapaklarını açtı ve o durumda okumaya çalıştı.Sonunda uykuya tesl�m oldu ve ne yaptığını pek b�lmeden,elb�seler�n� çıkarıp yatağa g�rd�. Yed� saat horul horul uyudu, çalarsaat onu uyandırdığında da hala uykusunu almamış olduğunuh�ssett�.

— Çok okuyor musun? d�ye sordu.

Mart�n, hayır g�b�lerden başını �k� yana salladı.

— Boş ver. Bu gece buharlı pres� çalıştıracağız, ama perşembegünü saat altıda b�t�r�r�z �ş�. O zaman belk� okumaya fırsat bulursun.

O gün Mart�n tepes�nden b�r dem�r çubuğa tutturulmuş ve b�rs�l�nd�r�n ucuna geç�r�lm�ş b�r vagon, tekerleğ�n�n göbeğ� �le büyük b�rvar�l�n �ç�nde yünlüler� yıkadı.

Joe, gururla:

— Bunu ben �cat ett�m, ded�. B�r sürü şey� b�r anda yıkar vehaftada en aşağı on beş dak�ka kazandırır. Burada da on beş dak�kah�ç küçümsenmemel�d�r.

Gömlek yakalarıyla, kol yenler�n� buharlı presten geç�rmek deJoe'nun f�kr�yd�. O gece elektr�k ışıkları altında terlerlerken, Joeaçıkladı.

Page 156: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Bunu, bu çamaşırhaneden başka h�çb�r yerde bulamazsın.Cumartes� günü saat üçe kadar �nsan ölse, b�t�remez bunları başkatürlü. Ama nasıl b�t�r�leceğ�n� b�l�yorum ben. İşte fark da buradazaten. Gerekl� olan buhar ve sıcaklığı elde ed�p, ara sıra pres�n altınasokmaktan �baret. Şuna bak! Joe, kol yenler�nden b�r�n� yukarıkaldırdı. H�ç k�mse elle, ya da ütü tahtası üzer�nde daha �y�s�n�yapamaz bunun. Perşembe günü Joe, öfkeden kudurdu. B�r çıkındolusu daha "fantez� kolalı" çamaşır gelm�şt�. — Bırakacağım bu �ş�,ded�. Dayanamayacağım artık. Hemen bırakacağım. Ned�r yan�böyle bütün hafta es�r g�b� çalışmamın faydası? Ben çalıştıkça,dak�kaları b�le �sraf etmemeye çalıştıkça, onlar durmadan üzer�mefazla �ş yığıyorlar. Ş�şko Hollandalı'ya hakkında, ne düşündüğümüsöyleyeceğ�m. Hem de Fransızca söyleyeceğ�m ona. ResmenAmer�kanca söyleyeceğ�m. Amer�kanca da yeter bana. Bu ek fantez�kolalarla sömürdüğünü söyleyeceğ�m!

B�r dak�ka geçmeden, f�kr�n� değ�şt�r�p, kader�ne razı olarak:

— Bu gece çalışmamız lazım, ded�.

Mart�n o gece de h�çb�r şey okuyamadı. Bütün hafta b�r tekgazete okumamıştı, canı okumak da �stemem�şt�; buna kend� dehayret ett�. Haberler onu �lg�lend�rm�yordu. O kadar yorgundu k�, canıh�çb�r şey �stem�yordu; ama y�ne de eğer cumartes� günü saat üçekadar �şler�n� b�t�reb�l�rse, b�s�klet�ne atlayıp Oak-land'a �nmeye kararverd�. Oakland, yetm�ş m�l uzaktaydı. Pazar akşamı dönüşte de buyetm�ş m�ll�k yolu alınca, gecey� ancak pazartes� günü �şe tazekuvvetle sarılab�lmek �ç�n d�nlenerek geç�reb�l�rd�. Trenle g�tmek daharahattı, ama g�d�ş dönüş �k� buçuk dolar tutuyordu. Halbuk� o, parab�r�kt�rmek n�yet�ndeyd�.

XVB�r çamaşırhanede çalışma �ş� tek başına kapsamlı b�r �şt�r. Aynı

yönde gözüken ama b�r sürü farklılığı �ç�nde barındıran kapsamlı b�r

Page 157: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

�ş. Tek b�r �ş yapacağı üm�d�yle �şe başlayan Mart�n çamaşırcılık�ş�n�n çeş�tl�, yen� bölümler�n� de öğrend�. Çalışma tempoları �se�nsanlara özgü değ�ld�. Örneğ�n �lk hafta, b�r akşamüstü Mart�n'le Joe,İk� yüz beyaz gömleğ�n hakkından geld�ler. Joe, çel�k b�r tele asılı, bolsu veren sıcak b�r ütü s�stem� kullanarak yakaları, manşetler� ve yakaaltlarını ütüled�; yaka altlarını ütülerken, bunları gömlekle b�r d�k açımeydana get�recek şek�lde tutuyor ve gömleğ�n göğüs kısmına sonütüyü vurarak parlatıyordu. Joe, �ş�n� b�t�r�r b�t�rmez, gömlekler�,Mart�n'le kend� arasında duran b�r tahtanın üstüne fırlatıyor, Mart�nde bunları havada yakalayıp ger� kalan yerler� tamamlıyordu. Bu �şde gömleğ�n kolalanmamış kısımlarını ütülemekten �barett�.

Bu �ş, saatlerce büyük b�r hızla yapılıyor ve çok yorucu oluyordu.Dışarıda, otel�n gen�ş verandalarında �se, ser�n beyaz elb�seler��ç�nde erkeklerle kadınlar, buzlu �çk�ler�n� yudumlayıp, kandolaşımlarının hızını haf�flet�yorlardı. Halbuk�, çamaşırhanen�nhavası bunaltıcıydı. Koskoca soba, gümbür gümbür yanıyor, öncekıpkırmızı b�r hal alıyor, sonra da akkor hal�ne gel�yor; öte yandanneml� kumaşlar üzer�nde gez�nen ütüler havaya buhar bulutlarıkaldırıyordu. Bu ütüler�n sıcaklığı, ev kadınlarının kullandığı ütüler�nsıcaklığından farklıydı. Genelde yapıldığı g�b�, ıslak b�r parmaklasıcaklığı deneneb�len b�r ütü, Joe veya Mart�n, �ç�n çok soğukdemekt�, böyle denemelere �ht�yaçları da yoktu onların. Onlar sadeceütüyü yanaklarına yaklaştırıp, sıcaklığı, anlaşılmaz b�r z�hn� yollaölçüyorlardı; Mart�n, hayran olduğu bu �ş� b�r türlü anlayamıyor-du.ütüler, gerekt�ğ�nden daha sıcak olursa, bunları dem�r çubuklarınucuna takıp soğuk suya daldırıyorlardı. Bu �ş de ölçüyü büyük b�rkes�nl�kle ve ustaca kararlaştırma yet�s�n� gerekt�r�yordu, ütününsuda, san�yen�n yarısı kadar b�r zaman fazla kalması demek,sıcaklığın �sten�len kıvamının kaybolması demekt�. Mart�n, bu �ştekazandığı �ncel�ğe hayret ed�yordu, mak�ne g�b�, yanılmaz b�rtakımölçüler üzer�ne kurulmuş, otomat�k b�r �ncel�kt� bu. Ama şaşırmak �ç�nb�le zamanı yoktu. Mart�n, bütün d�kkat�n� �ş� üzer�nde toplamıştı.Kafasıyla, eller�yle durmaksızın çalışan, b�lg�l� b�r mak�neyd� sank�;onu �nsan yapan bütün yet�ler�n� bu b�lg�y� sağlamaya verm�şt�.Beyn�nde, evrene ve evren�n zorlu sorunlarına yer yoktu. Z�hn�n�nbütün, gen�ş ve açık kor�dorları kapanmış, leh�mlen�p mühürlenm�şt�.

Page 158: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Yankılarla dolu o gen�ş ruhu, dar b�r oda, b�r kaptan kules� hal�n�almıştı; kolu, omuz adaleler� ve on çev�k parmağı bu kuledenyönet�l�yor ve hızla hareket eden ütü, buharlı yolu üstünde gen�ş,yalar g�b� hamlelerle ve her hamlede gerekl� olandan b�r m�l�m b�lefazla kaçmamak şartıyla, tezgahın üstündek�, ardı arkası gelmeyengömlek kolları, ardı arkası gelmeyen gömlek yanları, gömlek sırtları,gömlek etekler� üzer�nde tek buruşuk yapmadan atılıyor, atılıyordu.Hatta acelec� ruhu, sendeled�ğ� zaman b�le, ütü b�r başka gömleğeuzanıyordu. Dışarıdak� bütün dünya, tam tepeye çıkmış Kal�forn�yagüneş�n�n altında baygınlık geç�r�rken, o, saatlerce böyle çalışmasınadevam ett�. Ama onların bulunduğu da yanılamayacak kadar sıcakodada baygınlık geç�ren yoktu. Verandada ser�nleyen konuklarıntem�z çamaşırlara �ht�yacı vardı.

Sırılsıklam tere batan Mart�n, durmadan su �ç�yordu, ama günöyles�ne sıcaktı ve çalışmadan ötürü öyle b�r sıcak basıyordu k�, suvücudunun bütün yarıklarından, bütün mesameler�nden akıpg�d�yordu. Den�zdeyken, yaptığı �ş ona, pek ender zamanlar har�ç,kend� kend�s�yle bol bol sohbet etme fırsatı ver�rd�. Gem�n�n kaptanı,Mart�n'�n zamanına hak�md�; ama burada otel müdürü, aynı zamandaMart�n'�n düşünceler�ne de hak�md�. S�n�rler� harap eden, vücudu yokeden bu d�d�nmeden başka şey düşünem�yordu. Bu öles�yeçalışmadan başka b�r şey düşünmek mümkün değ�ld�. Ruth'usevd�ğ�n� unutmuştu. Ruth, artık mevcut b�le değ�ld�, çünkü zorlananruhunun onu hatırlamaya vakt� yoktu. Ruth'u yalnız geceler� yatağınayığılırken, ya da sabahlan kahvaltı sofrasına sürüklend�ğ� zamanlarhızla akıp g�den anılar �ç�nde göreb�l�yordu.

B�r keres�nde Joe:

— Burası cehenneme benz�yor, değ�l m�? ded�.

Mart�n başıyla onu doğruladı, ama �ç�nde de b�r öfke h�ssett�.Durum meydandaydı, bu söze h�ç de gerek yoktu. Çalışırkenkonuşmazlardı. Konuşmak, bu defa da olduğu g�b�, hızlarını keser veMart�n'�n ütüsünü b�r hamle ger� bıraktırırdı; Mart�n de esk� hızınaulaşmak �ç�n fazladan �k� hareket yapmak zorunda kalırdı.

Page 159: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Cuma sabahı çamaşır mak�nes� çalıştı. Haftada �k� kere otel�nçamaşırlarını yıkamak zorundaydılar, yatak çarşaflarını, yastıkkılıflarını, yatak ve masa örtüler�n�, peçeteler�. Bunu b�t�r�r b�t�rmez,"fantez� kolalara" g�r�şt�ler. Bu ağır g�den, t�t�zl�k �steyen sıkıcı b�r �şt�ve Mart�n bunu d�ğerler� kadar çabuk öğrenemed�, üstel�k öğrenmek�ç�n şansını denemes�ne de olanak yoktu, ufacık b�r hata, her şey�yok ederd�. Joe, buruşturup tek avucu �ç�nde saklayab�leceğ� şeffaf,b�r sutyen� kaldırarak: — Şuna bak, ded�. Bunu yaktın mı, ücret�ndeny�rm� dolar g�tt� demekt�r. Mart�n sutyen� yakmadı ve b�r yandan s�n�rbozukluğu her zamank�nden daha fazla artarken, kas gerg�nl�ğ�n�azaltıp, d�ğer�n�n, kend� çamaşırlarını kend�ler� yıkamak zorundaolmayan kadınların g�yd�kler� güzel çamaşırlar üzer�nde ter döküpd�d�n�rken, savurduğu küfürler� sempat�yle d�nled�. Fantez� kolaMart�n'�n kabusuydu, aynı zamanda Joe'nun da. uğraşıp d�d�nerekkazandıkları dak�kaları fantez� kola �ş� kaybett�r�yordu. Bütün gün bu�şte d�d�nd�ler. Akşam saat yed�de, otel çamaşırlarını presl� ütüdengeç�rmek üzere fantez� kolalan bıraktılar. Saat ondan sonra da, otelkonukları uykudayken gece yarısına; saat b�re, �k�ye kadar fantez�kolalarla uğraştılar. Saat �k� buçukta, �ş� bıraktılar.

Ertes� sabah gene fantez� kolalar ve ufak tefek şeylerle uğraşıp,öğleden sonra saat üçte haftalık �şler�n� tamamladılar.

Merd�venlere oturmuş, göğüsler�n� gere gere s�garatellend�r�rlerken Joe: — Oakland'a kadar yetm�ş m�l, bunun tepes�ndeg�decek değ�ls�n herhalde? d�ye sordu. Mart�n:

— G�tmek zorundayım, d�ye cevap verd�.

— N�ç�n g�d�yorsun? Kız meseles� m�?

— Tren b�let�ne vereceğ�m �k� buçuk dolar ceb�me kalsın d�ye.Kütüphaneden bazı yen� k�taplar almak �st�yorum.

— K�tapları neden ekspresle yollayıp, ekspresle get�rtm�yorsun?Y�rm� beş sente g�der, y�rm� beş sente gel�r. Mart�n düşündü. Joe:

Page 160: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Yarın da d�nlen�rs�n, d�ye zorladı. D�nlenmeye �ht�yacın var.Ben�m de doğrusu, �manım gevred�. Gerçekten de öyle görünüyordu.Yılmak ned�r b�lmeyen, h�ç d�nlenmeden bütün hafta gec�kmeler�atlatıp, engeller� yere sererek san�yeler ve dak�kalar �ç�n savaşankarşı konulmaz b�r enerj� kaynağı, son derece zora sokulan bu�nsandan motor, bu şeytan� �ş yet�s�ne sah�p adam, b�r haftalık �ş�n�b�t�rm�ş olduğu şu anda, b�tm�ş, tükenm�ş b�r durumdaydı. Yakışıklıargın yüzü sarkmış, b�tk�nl�kten sank� zayıflayıp uzamıştı. S�garasınıb�r robot g�b� �ç�yordu, ses�nde �se gar�p b�r hals�zl�k, b�r monotonlukvardı.

İç�nde yanan tüm ateş sönmüştü. Çamaşırhanede kazandığızafer�n b�le tadı kalmamış g�b�yd�. üzüntüyle:

— Önümüzdek� hafta aynı �şler� gene yapmak zorundayız, ded�.Eden bunların ne faydası var, söylesene ha? Bazen keşkeserser�n�n, aylağın b�r� olsaydım d�yorum. Serser�ler çalışmaz, amagene de geç�n�p g�derler. Ah! Ş�md� b�r bardak b�ram olsaydı; amakalkıp köye, çarşıya kadar �nmey� göze alamam. Sen de oturoturduğun yerde; k�taplarını ekspresle gönder�rs�n. Eğer g�dersen,aptalsın!

Mart�n:

— İy� de, bütün pazar ne yapayım burada? d�ye sordu.

— D�nlen. Ne kadar yorgun olduğunun farkında değ�ls�n. Ben öyleyorulurum k�, pazarları gazete b�le okuyamam. B�r kerehastalanmıştım, t�foya yakalanmıştım; �k� buçuk ay hastanede yattım.Bu �k� buçuk ay �ç�nde, parmağıma b�le oynatmadım. Me güzeld�.

B�r dak�ka sonra, hülyalı b�r şek�lde:

— Ne güzeld�, d�ye tekrar ett�.

Mart�n banyo yapıp döndüğünde baş çamaşırcının ordaolmadığını gördü. Herhalde b�ra �ç�n köye �nm�şt�r, d�ye düşündü,ama düşündüğünün doğru olup olmadığını anlamak �ç�n köye kadar

Page 161: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yarım m�ll�k yolu aşmak gözüne upuzun b�r yolculuk g�b� göründü.Pabuçlarını çıkarıp, yatağına uzandı ve b�r karar vermeye çalıştı.El�ne k�tap f�lan almadı. Yorgunluğu, uykusunu kaçıracakderecedeyd� ve yorgunluktan yarı uyuşuk b�r halde yatıyor,düşünem�yordu b�le. Akşam yemeğ� vakt�ne kadar böylece kaldı.Joe, akşam yemeğ�nde de görünmed�. Mart�n, bahçıvanın ded�ğ�n�duyunca, Joe'nun görünmey�ş�n�n sebeb�n� anladı; bahçıvan:

— Joe, ş�md� mutlaka barda, kafayı çek�yordur, dem�şt�.

Mart�n, yemek yer yemez g�tt�, yattı, sabahley�n kalktığında daadamakıllı d�nlenm�ş h�ssett� kend�n�. Joe, hala ortalarda görünmed�ğ��ç�n el�ne b�r pazar gazetes� aldı ve ağaçların altında kuytu, gölgel�kb�r yere uzandı. Sabahın nasıl geçt�ğ�n� fark etmed�, uyumadı, k�msede onu rahatsız etmed�, gazetey� de b�t�r-med�. Akşam, yemektensonra gazetey� tekrar el�ne aldı ve okurken, uyuya kaldı.

Pazar bu şek�lde geçt�, pazartes� sabahı da Mart�n, bütün gücüyletekrar �şe koyulup, çamaşırları ayırmaya başladı. Başının etrafınasıkıca b�r havlu sarmış olan Joe da, homurtular, küfürlerle çamaşırmak�nes�n� �şlet�p, yumuşak sabunu karıştırıyordu.

Joe:

— El�mde değ�l, d�ye açıklamada bulundu. Cumartes� akşamıoldu mu, �çmeden edem�yorum. B�r hafta daha geçt�; her geceelektr�k ışığı altında devam ed�p Cumartes� günü saat üçte en kızgınnoktasına ulaşan b�r haftalık b�r savaş. Cumartes� günü saat üçte,Joe zafer�n� şevk� kırılmış b�r halde tadıp, kend�n� unutmak �ç�n köyünyolunu tuttu. Mar-t�n'�n Pazarı evvelk� g�b� geçt�. Ağaç gölgeler�ndeuyudu, gayes�z b�r şek�lde gazetelere göz gezd�rd� ve h�çb�r şeyyapmadan, h�çb�r şey düşünmeden, sırtüstü yatarak uzun saatlergeç�rd�. Gerç� esk� hal�nden çok uzaklaştığının farkındaydı, ama y�nede kafası, düşünemeyecek kadar bulanıktı. Sank� kötü b�r şeyyapmış, ya da ruhen kend�n� k�rl� h�ssed�yormuş g�b� kend� kend�ndennefret eder b�r hal� vardı. İç�nde �y� g�b� olan her şey lekelenm�şt�.İht�rasının mahmuzu körelm�şt�; ona bu �ht�rasın dürtüşünüh�ssett�recek canlılığı kalmamıştı Mart�n'�n. B�r ölüydü o. Ruhu ölmüş

Page 162: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

g�b�yd�. B�r hayvandı, �şe koşulan b�r hayvan. Yeş�l yapraklardanelenen gün ışığında b�r güzell�k bulmuyordu. Mav� gök kubbes� deartık ona açığa vurulmak �ç�n t�treşen sırlara, kozm�k eng�nl�ğe da�rb�r şeyler fısıldamıyordu esk�s� g�b�.

Artık hayat onun �ç�n dayanılmayacak kadar sönük ve anlamsızdı;en kötüsü ağzında kötü b�r tat bırakıyordu. İç dünyasını aksett�renaynanın üzer�ne s�yah b�r örtü çek�lm�şt�, hayal �se, tek b�r ışınınıng�rmed�ğ� b�r hasta odasında yatıyordu. Köydek� barda, gelecek olanzahmetlerle dolu haftayı ve pazartes� sabahını hatırına b�leget�rmeks�z�n, muhteşem b�r sarhoşluğun fantast�k âlemler�ne dalıp,sarhoşluk kurtlarının kem�rd�ğ� beyn�yle sarhoş ağızlardan çıkmışşeylerden y�ne sarhoşça b�r sev�nç duyarak, kafa çeken başıboşJoe'ya �mrend�. Aynı şek�lde b�r hafta daha geçt� ve Mart�n, hemkend�nden, hem de hayattan nefret ett�. B�r başarısızlık duygusununıstırabını çek�yordu. Ed�törler�n, onun yazılarını ger� çev�rmeler�n�n b�rsebeb� vardı. Ş�md� bunu açıkça göreb�l�yor ve hem kend�ne, hem dekurduğu hayallere gülüyordu. Ruth, Mart�n'�n "Den�z L�-r�kler�"n�postayla ger� yollamıştı. Ruth'un mektubunu büyük b�r duygusuzluk�ç�nde okudu. Ruth, ş��rler� ne kadar sevd�ğ�n� ve bunların güzelolduğunu söyleyeb�lmek �ç�n oldukça çaba harcamıştı. O, bunlarınb�rer başarısızlık örneğ� olduğunu b�l�yordu ve onun be-ğenmey�ş�n�,mektubun adeta mak�neden çıkmış g�b� kuru olan her satırındaokudu. Ruth haklıydı da. Ş��rler� tekrar okuyunca Mart�n buna �y�ceem�n oldu. Güzell�k onu bırakmıştı. Ş��rler� okurken de, onlarıyazarken de kafasında ne olduğunu kend� kend�ne düşündüğünüfark ett�. Cesur cümleler� ona kaba geld�, �fa-deler�ndek� rahatlık �secanavarlıktı sank� ve her şey saçma, gerçek dışı, olanaksızdı. Eğeronları yakmak �ç�n b�raz daha kuvvetl� b�r arzu duysaydı "Den�z L�r�k-ler�"n� hemen oracıkta yakardı. Mak�ne da�res�ne götürmek vardı,ama onları ta ocağa kadar taşıma zahmet�ne g�rmeye değmezd�. O,bütün gücünü başkalarının çamaşırlarını yıkamaya harcamıştı. Artıközel �şler�ne ayıracak gücü kalmamıştı.

Pazar günü kend�n� toparlayıp Ruth'un mektubuna cevapyazmaya karar verd�. Ama cumartes� akşamı, �ş b�tt�kten ve banyoyaptıktan sonra, �çk�yle her şey� unutma arzusu gal�p geld�. Kend�

Page 163: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kend�n� de: — Köye �ney�m de bakayım Joe ne yapıyor? ded�. Aynıanda da yalan söyled�ğ�n� fark ett�. Ama yalanı düşünecek kadarenerj�s� kalmamıştı. Hoş, enerj�s� olsaydı da, yalanı düşünmek�stemeyecekt�, z�ra canı unutmak �st�yordu. Sank� tesadüfen yoladüşmüş g�b�, ağır adımlarla köye yollandı. Bara yaklaştıkça, kend�n�tutmak �stemes�ne rağmen adımları hızlandı.

Joe onu:

— Ben, sen� yeş�laycı b�l�rd�m, d�ye karşıladı.

Mart�n bahane uydurmaya gerek görmed�, onun yer�ne v�sk�ısmarladı ve bardağını ağzına kadar doldurup, ş�şey� Joe'ya verd�.

Kaba b�r şek�lde:

— umarım bütün gece ş�şeyle oynayacak değ�ls�n, ded�.

Joe pek ağır g�d�yordu, bu yüzden Mart�n, onu beklemedenbardağını b�r yudumda boşaltıp, tekrar doldurdu. Zal�mce:

— Ş�md� bekleyeb�l�r�m sen�, ded�. Ama çabuk ol. Joe acele ett�ve b�rl�kte �çt�ler. Joe sordu:

— Bunu çalışma yaptı, değ�l m�, ha? Mart�n, bu soru üzer�ndekonuşmak �stemed�. — Hak�katen cehennem g�b�d�r, b�l�r�m, d�yedevam ett� öbürü. Ama sen�n yeş�laycılıktan vazgeç�ş�n h�ç hoşumag�tmed�, Mart�. Ya, �şte böyle!

Mart�n, �çk�ler�n� ısırır g�b� ısmarlayıp, arkadaşını �çmeye ısırır g�b�davet ederek, ve açık mav� gözlü, saçları ortadan ayrılmış efem�neb�r taşra del�kanlısı olan barmen� korkutarak, sess�zce �çmeye devamett�. Joe:

— B�z�m g�b� zavallıları çalıştırma şek�ller� b�r rezalet, d�yordu.Eğer �çk�ye vurmasam, keç�ler� kaçırıp, yakarım orasını. Ben�m �çk�yevurmam kurtarıyor çamaşırhaneyle otel�, bak bunu b�l. Mart�n bunlarah�ç cevap vermed�. B�r, �k� kadeh daha �çt�kten sonra, beyn�nde

Page 164: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

sarhoşluk kurtlarının kımıldanmaya başladığını h�ssett�. Yaşamakbuydu �şte, üç haftadır �lk defa hayatı teneffüs ed�yordu. Rüyaları ger�geld�. Hülya, karanlık odadan çıkıp, onu ayarttı; alev g�b� parlak b�rşeyd� bu. Hayal aynası gümüş g�b� parlıyordu; üzer�ndek� esk�hayaller s�l�n�p, yen� hayallere yer veren, ş�mşekl�, göz kamaştırıcı b�rgörüntüler parşömen�yd� bu. Har�ka ve güzell�k yanı başında, onunlael ele yürüyordu ve bütün kuvvetler onundu. Bunları Joe'ya anlatmak�sted�, ama Joe'nun da kend�ne göre hayaller� vardı;çamaşırhanedek� esaret�nden kaçıp, sığınacağı ve b�zzat kend�n�nbüyük b�r çamaşırhane sah�b� olduğu, ona güven veren hayaller...

— Bak söylüyorum sana Mart�, ben�m çamaşırhanemde çocukçalışmayacak, hayatında göremeyeceks�n çocuk çalıştırdığımı. Hem,akşam saat altıdan sonra da b�r tek adam çalışmayacak.Söyled�ğ�me kulak ver! Yeter� kadar mak�ne olacak, mak�neler�çalıştıracak adam da olacak, ama �nsan g�b� çalışacaklar. Ah, Mart�,Tanrı yardım ederse sen� oranın başı yaparım, heps�n�n başınaget�r�r�m sen�. Bak, nasıl yapacağımı anlatayım sana. Ben deyeş�laycı olup para b�r�kt�receğ�m �k� yıl b�r�kt�r�p, sonra da.. FakatMart�n, Joe'ya barmen� bırakıp, öte yana döndü; ama �çer� �k� ç�ftç�g�r�p de bunlar Mart�n'�n �kram ett�ğ� �çk�y� kabul ed�nce, onlara �çk�vermek üzere barmen de Joe'yu yalnız bıraktı. Mart�n, krallarayaraşır b�r cömertl�kle �hsanlarda bulunup, ç�ftç�ler, ahıra bakanadam, otel�n bahçıvan yardımcısı, barmen ve b�r gölge g�b� s�ns�ce�çer� süzülüp barın d�p tarafında b�r köşeye büzülen serser� de dah�lolmak üzere herkese �çk� ısmarladı.

XVIBey�nler�n�, bedenler�n� sadece ve yalnızca çamaşırları yıkamaya

yöneltm�şlerd�. Yorgunluk bütün bütün bedenler�n� es�r aldığındabey�nler� söz d�nlem�yor, bütün uyanları redded�yordu. Joe bu çokçalışma stres�n� çok konuşarak, durmaksızın konuşarak unutmak�st�yordu. Bu yüzden de pazartes� sabahı kalkar kalkmaz b�r araba

Page 165: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yükü çamaşırı, çamaşır mak�nes�ne boşalttı. Ardından, "Banakalırsa" d�ye söze başlayacak oldu. Mart�n:

— Ben�mle konuşma, d�ye tersled�.

Öğle yemeğ� �ç�n �ş� bıraktıkları zaman Joe'ya:

— Özür d�ler�m, ded�. Joe'n�n gözler� dolu dolu oldu:

— Boş ver, ded�. Burası cehennem g�b� b�r yer, onun �ç�n kızgınlık�nsanın el�nde olmuyor. Hem, b�l�yor musun, sen� öyle sev�yorum k�,bu yüzden dokundu bana. Daha sen� �lk görüşümde kanımkaynamıştı. Mart�n, başını �k� tarafa salladı.

Joe:

— Bırakalım bu �ş�, ded�. Bırakıp g�del�m serser�l�k edel�m. Benh�ç denemed�m ama, herhalde çok kolay olmalı, hem de h�çb�r �şyapmak yok. Düşün b�r kere: H�ç �ş yok. B�r defa hasta olmuştum,t�foydu, hastaneye yattım, ne güzeld�, keşke y�ne hasta olsam.Haftayı çok zor geç�rd�ler, otel tıka basa doluydu. Bu yüzdenfazladan b�r sürü fantez� kola yığıldı üzerler�ne. Çalışma tar�h�alanında �nanılmazı gerçekleşt�rd�ler. Elektr�k ışığı altında her gecegeç vak�tlere kadar d�d�n�p, yemekler�n� ç�ğnemeden yuttular; hattasabah kahvaltılarından önce de yarım saat çalıştılar. Mart�n, soğuksuyla banyo yapmayı bıraktı, her dak�ka, enerj�, enerj�, enerj�demekt�. Joe, bu dak�kaların usta çobanıydı; b�r tanes�n�kaybetmeks�z�n onları d�kkatle güdüyor, altın sayan b�r c�mr� g�b�sayıyordu; vakt�yle Mart�n Eden adlı b�r adam olduğunu düşünen b�rbaşka mak�nen�n yardımıyla durmaksızın çalışan, del�rm�ş, çalışmadel�s� hal�ne gelm�ş hummalı b�r mak�neyd� sank�. Ne var k� Mart�n,ender anlarda düşüneb�l�yordu. Düşünce ev� kapalı, pencereler�tahtalarla örtülüydü ve Mart�n onun gölgems� bekç�s�yd�. O, b�rgölgeyd�, noktaydı. Joe, haklıydı. Her �k�s� de b�rer gölgeyd�ler, busonu gelmeyen b�r çalışma z�ndanıydı. Yoksa b�r rüyamıydı bu?Bazen, buğulu, sıcak havanın t�treş�mler� arasında ütüsünü beyazçamaşırların üstünde �ler� ger� yürütürken, ona bu b�r rüya g�b�gel�yordu. Kısa b�r zaman sonra, belk� de b�n yıl kadar sonra,

Page 166: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

mürekkepler� masasının bulunduğu odasında uyanacak ve yazılarınab�r gün önce başlayacaktı. Ya da bu b�r rüyaydı, uyanmak b�r vard�yedeğ�ş�m� şekl�nde olacaktı; Mart�n, yalpalayan baş kasaradak�ranzasından atlayacak, trop�k yıldızlarının altında güverteye çıkıpdümen dolabının başına geç�p ser�n mevs�m rüzgarlarının �ç�ne�şled�ğ�n� duyacaktı.

Cumartes� günü akşam kazanılan zafer�n yorgunluğunun karşılığıgeld�. Joe, hafta sonu b�tk�nl�ğ�n� gösteren o gar�p, monoton sestonuyla:

— Aşağıya �n�p de b�r bardak b�ra �çsem, ded�. Mart�n sank�b�rdenb�re uykudan uyanmış g�b� oldu. Takım çantasını açtı,b�s�klet�n� yağlayıp, z�nc�rlere graf�t sürdü, jant teller�n� ayar ett�.D�do'nun üzer�ne abanmış, gözler�n� yetm�ş m�ll�k tozlu, yokuşluyollara d�km�ş, ayaklarıyla doksan altı d�şl� çarkı r�tm�k b�r kuvvetleçev�rerek Joe'n�n yanından geçt�ğ� sırada, o, barın yarısını almıştı.

O gece, Oakland da yattı, pazar sabahı da yetm�ş m�ll�k yoluger�s�n ger�ye tekrar aldı, pazartes� sabahı yorgun argın yen� b�rhaftanın �ş�ne g�r�şt�. Ancak bu defa ayık kalkmıştı. Beş�nc� ve altıncıhafta da b�tt�. Bu haftalar boyunca o, �ç�nde kalan ufacık b�r parçacıkkıvılcımla, her hafta sonu bu yüz kırk m�ll�k yolu aşmaya zorlayıp,pırıltı hal�ndek� b�r ruh artığıyla b�r mak�ne g�b� çalıştı durdu.D�nlenme ned�r b�lmed�. Olağanüstü b�r mak�ne çalışmasınabenz�yordu. Bu ve kend�s�ne öncek� hayatından kalan tek şey olan oruh pırıltısını da parçalamasına yardım ed�yordu. Yed�nc� haftanınsonunda n�yet� olmadığı halde, karşı koyamayacak kadar yorgunolduğundan Joe'yla b�rl�kte, köye sürüklend� ve pazartes� sabahınadeğ�n hayata gömüldü, hayatı buldu.

Hafta sonu geld�ğ�nde yen�den yüz kırk m�ll�k yolu aşmaya devamett�. Böylece, aşırı b�r yorgunluğun verd�ğ� uyuşukluğu daha da büyükb�r yorgunluğun ıstırabıyla g�der�yordu. üçüncü ayın sonunda, Joe'yleb�rl�kte üçüncü defa köye �nd�. Kend�n� unuttu, yaşadığı ve yaşarken,duru b�r aydınlık �ç�nde kend�n� nasıl hayvan hal�ne sokmaktaolduğunu gördü. Ancak onu hayvan hal�ne get�ren �çk� değ�l,çalışmaydı. İçk� b�r sonuçtu, neden değ�ld�. Gece nasıl günün

Page 167: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

ortasında gel�rse bu da kaçınılmaz b�r çalışmanın arkasındangel�yordu. V�sk�s�n�n ona verd�ğ� haber, z�rveler� kend�n� b�r hayvanhal�ne sokarak kazanamayacağıydı, Mart�n de başını sallayarak buhaber�n doğruluğunu onayladı. İçk� tecrübes� �y�yd�. Kend�tecrübeler�n� de tecrübeler�ne da�r sırlar fısıldadı Mart�n'e. Mart�n,kalem kağıt �sted� ve orada bulunan herkese �çk� ısmarladı. Onlar,Mart�n'�n sağlığına �çerlerken, o bara yaslandı ve kağıda b�r şeylerkaraladı: — Telgraftır bu yazdığım Joe, ded�. Oku!

Joe telgrafı o gülünç sarhoş bakışıyla yan yan bakıp okudu.Ancak okuduğu şey onu ayıltır g�b� oldu. Mart�n'e s�temle baktı,gözler� doldu ve yaşlar yanaklarından �nmeye başladı, üm�ts�z b�r�fadeyle sordu: — Ben� bırakıp g�tmeyeceks�n değ�l m� Mart�?

Mart�n başıyla onu doğruladı ve orada bulunan aylaklardan b�r�n�ntelgrafı postaneye götürmes� �ç�n yanına çağırdı.

Joe, kısık b�r sesle:

— B�r dak�ka dur, d�ye hırıldadı. Dur da düşüney�m.

Bacakları sallanarak bara yaslandı; o düşünürken de Mart�n,koluyla onu sarmış, destek oluyordu.

Joe b�rdenb�re:

— �k� çamaşırcı yap şunu, ded�. Dur ben düzeltey�m.

Mart�n sordu:

— Sen neden bırakıyorsun?

— Sen, neden bırakıyorsan, ben de ondan bırakıyorum.

— Ama ben den�ze çıkıyorum, sen yapamazsın k� bu �ş�.

— Hayır, ded� Joe, yapamam, ama bal g�b� serser�l�k yapa b�l�r�m,bal g�b�. Mart�n b�ran onu araştıran gözlerle süzdü, sonra bağırdı:

Page 168: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Haklısın. Bana kalırsa b�r hayvan g�b� çalış-maktansa serser�olmak daha �y�. Yaşayacaksın oğlum. Bütün ömrün boyuncayaptıklarından daha �y� b�r �ş yapmış olacaksın yaşamakla da. Joeyanılıyorsun der g�b�:

— B�r defasında da hastaneye yatmıştım, ded�. Ne güzeld�. T�foolmuştum da, sana bahsetm�ş m�yd�m bundan?

Mart�n telgrafı, "�k� çamaşırcı" d�ye değ�şt�r�rken, Joe devam ett�:

— Hastanedeyken canım h�ç �çk� �çmek �stem�yordu. Tuhaf değ�lm�? Ama bütün hafta b�r es�r g�b� çalıştığım zamanlar, mutlaka kafayıçekmem gerek�yor. Sen h�ç d�kkat ett�n m�, aşçılar nasıl küp g�b��çerler? Sonra fırıncılar? Fazla çalışmadır bunun sebeb�. Mutlaka�çmek zorundadırlar. Had� şu telgraf ücret�n�n yarısını ben verey�m.

Mart�n:

— Bunun �ç�n sen�nle zar atalım, d�ye tekl�fte bulundu.

Zarları avuçlarında sallayıp, neml� barın üstüne yuvarlarlarken,Joe: — Had�, d�ye seslend�, herkes �çs�n.

Pazartes� sabahı üm�t �ç�nde bekleyen Joe, kabına sığmıyordu.Ne ağrıyan başına aldırdığı vardı, ne de �ş�yle �lg�lend�ğ�. Dak�kalarsürüler hal�nde uzaklaşıp g�d�yor ve kayıtsız çobanları penceredengüneş�, ağaçları seyrederken onlar yok oluyorlardı.

Joe:

— Baksana şuraya! d�ye bağırdı. Bunların heps� ben�m! Yasakdeğ�l, �stersem şu ağaçların altına yatar, b�n sene uyurum, öf, had� beMart�, boş verel�m şu �şe. Daha fazla beklemen�n ne faydası var?Bak, orası çalışma olmayan b�r ülke, oraya g�tmek �ç�n de b�let�m var.Allah'ım, hem de dönüşü olmayan b�r b�let! B�rkaç dak�ka sonra, Joe,çamaşır mak�nes�ne götürmek üzere k�rl� çamaşırları arabayadoldururken, otel müdürünün gömleğ�n� tanıdı. Onun markasını

Page 169: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

b�l�yordu. B�rden bütün haşmet�yle hürr�yet�n�n farkına vararakgömleğ� yakaladığı g�b� yere fırlattı ve üzer�nde tep�nmeye başladı

— Keşke sen de �ç�nde olsaydın, domuz kafalı Hollandalı! d�yebağırıyordu. İç�nde olacaktın şu gömleğ�n, nah �şte tam sen�n canınaokuduğum yerde olacaktın k�! Al �şte! Al sana, al bakalım, Allah'ınbelası! Tutun ben�! Hey, tutun ben�, yoksa!

Mart�n gülerek onu yakalayıp tekrar �ş�n�n başına get�rd�. Salıakşamı yen� çamaşırcılar geld� ve haftanın ger� kalan kısmı onları �ş�ntemposuna alıştırmakla geçt�. Joe b�r kenara oturup, kend� s�stem�n�onlara açıkladı, ama el�n� �şe sürmed�.

— İşe h�ç dokunmam, d�yordu. El�m� sürmem, �sterlerse ben�kovab�l�rler, ama çalışmaya zorlarlarsa ben bırakırım �ş�. Artıkbenden paso, çok teşekkür eder�m, �ş �stem�yorum artık. Ben artıkyük vagonlarında, ağaç gölgeler�nde yatıp kalkan b�r �nsan olacağım.S�z çalışın bakalım, es�rler! Evet, doğrudur. Es�r ve ter! Es�r ve ter!Öldüğünüz zaman, s�z de ben�m g�b� çürüyeceks�n�z, o zaman nasılyaşadığınızın ne önem� kalıyor? Ha? Söyley�n bakalım? En sonunda,ne �fade ed�yor?

Cumartes� geld�ğ�nde ücretler�n� alıp b�rb�rler�ne veda ett�ler; artıkyolları ayrılıyordu. Joe üzgün b�r şek�lde:

— F�kr�n� değ�şt�r�p de ben�mle gelmen� �stemem boşuna olur,tab��, ded�. Mart�n hayır anlamında başını �k� yana salladı; hareketehazır, b�s�klet�n�n yanında duruyordu. El sıkıştılar. Joe, b�r süreMart�n'�n el�n� bırakmadan:

— İk�m�z�n ölümünden önce mutlaka görüşeceğ�z, Mart�. Bukehanet�m doğru çıkacak bak görürsün. Bunu ta �ç�mdeh�ssed�yorum. Güle güle Mart�, hayırlı olsun. Sen� ne kadar sever�m,b�l�rs�n. Joe, Mart�n küçük b�r nokta hal�ne gel�p gözden kaybolanakadar, yolun ortasında omuzları düşmüş, öyle durdu.

— Ne �y� çocuk şu serser�! d�ye mırıldandı. Ne �y� çocuk şuserser�!

Page 170: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n kaybolduktan sonra yol kenarına atılmış, yukarı doğrugeçecek olan marşand�z� bekleyen yarım düz�ne boş su tankınınolduğu tarafa doğru ağır ağır yürüdü.

XVIIGel�r düzey� yüksek a�leler �ç�n tat�l hem d�nlenme hem de

eğlenmed�r. Ruth ve a�les� de uzun b�r tat�l�n ardından evler�nedönmüşlerd�. Mart�n onların ne zaman döneceğ�n� b�ld�ğ� �ç�nçamaşırhaneyle �lg�s�n� kesm�ş ve hemen Oakland'da dönmüştü. Bukez Mart�n Ruth'u bol bol görüyor, b�rçok konuda f�k�r alışver�ş�ndebulunuyordu. Tat�le çıkmadan Ruth tez�n� de verd�ğ� �ç�n artıkçalışmıyordu. Ne var k�, yazma konusunda kend�ne aşırı derecedeyüklenen Mart�n yaşama �steğ�n� kaybetm�şt�. Kafası ve beden�yaşamın kurguları üzer�ne f�k�r üretem�yor, sorun çözem�yordu. Asılöneml�s� büyük hırsla yazarlığa soyunan Mart�n'�n yazı yazdığı dayazı yazmaya �steğ� de yoktu. Bu da onlara beraber olab�lmek �ç�ndaha önce elde edemed�kler� kadar çok fırsat ver�yordu. Böylel�kle�çtenl�kler� çarçabuk yakınlaşıverd�ler. Bu yen� dönem Mart�n Ruth�l�şk�s�ne yen� ve farklı b�rtakım anlamlar da yüklem�şt�. İl�şk�ler�n�n�k�nc� dönem�nde Mart�n genelde susmayı Ruth'u d�nlemey� terc�hett�. H�çb�r �ş yapmadı. Bol bol uyudu. Fırsat buldukça düşündü. Sonderece yorucu, müth�ş b�r mücadeleden çıkmış g�b�yd�. Yen�dencanlanışının �lk �şaretler�, gündel�k gazeteye daha �stekl� b�r �lg� duy-masıyla bel�rd�. Sonra, yavaş yavaş yen�den haf�f romanlar, öykülerve ş��rler okumaya başladı; epeyce b�r süre sonra �se, uzunzamandan ber� �hmal etm�ş olduğu F�ske'ye sarıldı. Muhteşembünyes� ve sağlığı yen�den canlılık kazandı ve Mart�n gençl�ğ�n bütüno çabucak �y�leşeb�lme yeteneğ�n� ve dayanıklılığını elde ett�.

İht�yaç duyduğu kadar d�nlen�r d�nlenmez, yen�den den�zeaçılacağını söyled�. Ruth, Mart�n'�n bu den�ze çıkma düşünces�n�duyduğunda büyük b�r hayal kırıklığına uğradı.

— Neden g�tmek �st�yorsun? d�ye sordu. Mart�n cevap olarak:

Page 171: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Para, ded�. Ed�törlere karşı g�r�şt�ğ�m yen� hücumda hazırlıklıbulunmam lazım. Ben�m durumumda, savaş enerj�s�n� para sağlıyor,para ve sabır.

— Eğer �sted�ğ�n sadece paraysa neden çamaşırhanedekalmadın?

— Çünkü, çamaşırhane ben� b�r hayvan hal�ne get�r�yordu. Böyleb�r �şte çok çalışmak, �nsanı �çk� �çmeye sürüklüyor.

Ruth, Mart�n'e dehşet dolu gözlerle baktı.

— Yan�? d�ye kekeled�.

Mart�n �ç�n, Ruth'un şüphes�n� dağıtmak çok kolay b�r �şt�; amayaradılıştan açık yürekl�yd� o, üstel�k ne olursa olsun, açık yürekl�davranmak �ç�n verd�ğ� kararı hatırladı.

— Evet, d�ye cevap verd�. Düşündüğün g�b�. B�rçok defa �çt�m.

Ruth ürperd� ve Mart�n'den uzaklaştı.

— Tanıdığım erkekler�n h�çb�r� asla böyle b�r şey yapmadı, aslayapmadı. Mart�n, acı acı gülerek:

— Öyleyse onların h�çb�r� Shelley Hot Spr�ngs'de çalışmamışdemekt�r, ded�. Çalışmak �y� b�r şey, �nsan sağlığı �ç�n yararlı, va�zleröyle d�yor ve Allah b�l�r ya, ben de ömrümde çalışmaktanyılmamışımdır. Ama �y� şeyler�n dah� fazlası zarardır; şuçamaşırhanede bunlardan b�r� �şte. B�r kere daha den�ze açılışımınsebeb� de bu. Bu sonuncu g�d�ş�m olacak sanıyorum, z�radöndüğümde derg�ler�n surlarını yıkacağım; em�n�m buna. Ruthsuratı asılmış sess�zce d�nl�yordu. Mart�n de küskün b�r tavırla onusüzüp, Ruth'un, onun çekt�kler�n� anlamasının ne kadar olanaksız b�rşey olduğunu düşündü.

— Bunları yazacağım �sm� de; 'Ağır İş�n İnsan Ruhunda YarattığıDüşüş', ya da '�şç� Sınıflarında �çk� Ps�koloj�s�', veya bunun g�b� b�r

Page 172: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

şey olacak.

İlk karşılaştıkları günden ber�, o günkü kadar b�rb�rler�ne uzakkalmamışlardı. Mart�n'�n, �ç�nde kaynayan �syan, ruhunu bell�etmeden, açık yürekl�l�kle anlattığı �t�rafları Ruth'u �tm�şt�. Ama onuasıl sarsan, �çk� �çmeye �ten sebepten çok; �çk� �çmen�n �ğrençl�ğ�yd�.Bu aynı zamanda, onu, Mart�n'e ne kadar fazla yaklaşmış olduğukonusunda b�r uyarı oldu, ama o, b�r kere durumu böylece kabuled�nce, bu daha da büyük b�r sam�m�yete yol açtı. �ç�nde acımaduygusu ve Mart�n'� �y�leşt�rmek �ç�n masumane, �deal�stçedüşünceler de uyanmıştı. Bu kadar �lerleyen bu genc� kurtaracaktı.Onu esk� çevres�n�n lanet�nden kurtaracaktı; onu kend�s�ne rağmen,y�ne kend�s�nden kurtaracaktı. Bütün bunlar Ruth'a soylu ve b�l�nçl�b�r �nsan düşünüşü g�b� geld�; bunun altında ve bunun arkasındakıskançlık ve aşk arzusunun bulunduğunu aklına b�le get�rmed�.

Sonbaharın tatlı havasında, b�s�kletler�yle bol bol gez�nt�lereçıktılar ve tepelerde yüksek sesle, �nsanın düşünceler�n� yücelten,har�ka ş��rler okudular. Ruth'un böyle dolaylı b�r yoldan onun kafasınasokmaya çalıştığı şeyler arasında feragat, fedakarlık, sabır,çalışkanlık ve üstün çaba g�b� prens�pler bulunuyordu, bütün bunlar,Ruth �ç�n, babasının, Mr, Butler'ın ve fak�r b�r göçmen çocuğu �kendünyanın en çok k�tap dağıtan kütüphaneler�ne sah�p b�r� hal�negelen Alldrew Carneg�e'n�n k�ş�l�kler� sayes�nde somut hale gelensoyut kavramlardı. Bütün bunlar Mart�n'�n takd�r ett�ğ�, ben�msed�ğ�kavramlardı. Mart�n artık onun düşünüş şekl�n� daha rahatlıkla tak�pedeb�l�yordu; Ruth'un ruhu artık Mart�n �ç�n kapalı b�r kutu olmaktançıkmıştı. Mart�n düşünce bakımdan kend�n� onunla b�r tutuyorduartık. D�ğer taraftan anlaşmaya varamadıkları noktalar, Mart�n'�n,Ruth'a olan aşkına etk� etm�yordu. Mart�n'�n aşkı esk�s�nden deateşl�yd�, z�ra o Ruth'u, Ruth olarak sev�yordu, olduğu g�b� sev�yorduonu ve Ruth'un �nce bünyel� oluşu da Mart�n'�n gözünde ona ayrı b�rbüyü katıyordu. Senelerce ayağını toprağa basamayan hastaEl�zabeth Barret'� okumuştu; El�zabeth Barret, Brown�ng'le b�rl�kteevden kaçıp, güneş ışığına çıkmış ve ayağını yere basmıştı.Brown�ng'�n, El�zabeth Barret'e yaptığını, kend�s�n�n de Ruth'ayapab�leceğ�ne karar verd�. Ama önce Ruth'un onu sevmes� lazımdı.

Page 173: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Ger� kalanı kolaydı. Mart�n ona sağlık ve güç kazandıracaktı. Mart�ngelecek yıllardak� hayatlarına da�r hayaller kurmaya başladı: Fonolarak çalışma, konfor ve genel b�r refah �ç�nde Ruth'la kend�s�n� ş��rokuyup, ş��rler üzer�nde tartışırken gördü; Ruth, yere yayılmışyastıkların arasında oturmuş yüksek sesle Mart�n'e ş��r okuyordu.İşte yaşayacakları hayata da�r hayaller dünyasının kapısını açananahtar buydu. Mart�n hep bel�rl� b�r tabloyu gördü. Bazen de Ruth,Mart�n'e dayanmış, başı Mart�n'�n omzunda, Mart�n de b�r koluyla onusarmış ş��r okur halde duruyordu. Bazen de güzell�klerle dolu sayfalarüzer�ne b�rl�kte eğel�yorlardı. Sonra, b�r şey daha vardı. Ruth dadoğayı sev�yordu; Mart�n'�n cömert hayal gücü okuma sahnes�n�derhal değ�şt�r�verd�, okurken bazen, d�md�k yamaçlarıkapanacakmış g�b� dar vad�lerde, ya da yüksek yaylalarınçayırlarında, aşağıdak� gr� renkl� kum tepec�kler�, ayaklarının d�b�ndeçelenkler g�b� durduğu halde, yahut uzaklarda, çağlayanların dökülüpb�r buğu hal�ne gelerek, serser� rüzgar demetler� önünde t�treşen,dalgalanan b�r buhardan peçe g�b� den�ze ulaştığı, b�r volkan�k trop�kadasında bulunuyorlardı. Ama ön planda da�ma, hep okuyan,sonsuza değ�n okuyan ve güzell�kler� paylaşan o ve Ruth vardı; ger�planda; doğa fonunun ger�s�nde de, buğulu b�r loşluk �ç�nde, onlarıdünyadan ve dünyanın haz�neler�nden hür kılan çalışma, başarı vepara kazanma bulunuyordu. B�r gün annes� Ruth'u uyarmak �ç�n:

— Ben�m küçük kızıma d�kkatl� olmasını öner�r�m, ded�.

— Me demek �sted�ğ�n� b�l�yorum. Ama bu �mkansız. O ben�m...

Ruth'un yüzü kızarmıştı, ama bu, hayatın kutsal konularıüzer�nde, aynı derecede kutsal tutulan b�r anne �le konuşmakzorunda kalan b�r kızın kızarışıydı.

Annes� onun cümles�n� tamamlayarak:

— Aynı sınıftan değ�ls�n�z, ded�. Ruth başıyla doğruladı.

— Söylemek �sted�ğ�m bu değ�ld�, ama gerçekten de değ�l. Kaba,yaban�, kuvvetl� çok kuvvetl�. — Tem�z b�r hayat sürmem�ş, demek�st�yorsun.

Page 174: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Ruth başıyla tekrar doğruladı ve tekrar yüzünü b�r kırmızılıkkapladı. — Evet, söylemek �sted�ğ�m şey aynen buydu, ded�. Böyleolmasında onun b�r kabahat� yok, ama b�r kere �y�ce bulaşmış artık.

— Z�fte m�?

— Evet, z�fte. Han� ben� korkutuyor da. Bazen bana yaptıklarınınanlatırkenk� o sank� bu yaptıkları h�ç öneml� değ�lm�ş g�b� serbest,rahat hal� ben� dehşete düşürüyor. Halbuk� bu yaptıklarının önem�var. Yok mu? B�rb�rler�ne sarılmış, öyle oturdular; sess�zl�k anında daannes� Ruth'u okşadı ve devam etmes�n� bekled�. Ruth:

— Ama ona müth�ş b�r �lg� duyuyorum, d�ye devam ett�. B�rbakıma o ben�m korumam altında sayılır. Sonra ben�m �lk erkekarkadaşım da o. Ben� korkuttuğu zaman, eğlenmek �ç�n aldığım b�rbuldok köpeğ� g�b� gel�yor bana; han� şu külhanbey� kızlarınyanlarında taşıdıkları köpekler g�b�. Çek�şt�r�p, d�şler�n� göstererek,z�nc�r�n� koparmaya çalışıyor sank�.

Annes� h�ç konuşmadan onun devam etmes�n� bekled�.

— Ona olan �lg�m b�r buldok köpeğe duyduğum �lg� g�b�, öylezanned�yorum. Çok �y� tarafları da var, ama d�ğer taraftan h�çbeğenmed�ğ�m tarafları da var. B�lmem anlatab�l�yor muyum? Hepdüşünüyorum kend� kend�me. Küfür ed�yor, s�gara �ç�yor, �çk� �ç�yor,sonra yumruklarıyla dövüşüyor, asıl öneml�s� bundan da zevkalıyormuş. Her hal�yle b�r erkekte bulunmaması gereken davranışlarasah�p olduğunu göster�yor h�ç değ�lse ben�m b�r koca olarak�steyeceğ�m erkekte bulunmaması gereken davranışlar. Üstel�k çokda kuvvetl�. Ben�m prens�m, uzun boylu, �nce, esmer, zar�f, büyüley�c�b�r prens olmalı. Hayır, ben�m Mart�n Eden'e aşık olmam asladüşünülemez. Bu kader�n bana �nd�reb�leceğ� en ağır darbe olur.Annes� kaçamaklı b�r d�l kullanarak:

— Ben�m söylemek �sted�ğ�m bu değ�ld�, ded�. Sen h�ç onunaçısından düşündün mü bu meseley�? B�l�yorsun k�, her bakımdanterc�he şayan olmayan b�r k�mse, ya tutar da o sana aşık olursa?Ruth:

Page 175: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Zaten öyle, d�ye bağırdı. Mrs. Morse; naz�k b�r tavırla:

— Beklen�rd� doğrusu, ded�. Sen� tanıyan b�r k�mseden başka nebekleneb�l�r? Ruth �ht�rasla:

— Olney benden nefret ed�yor, ded�. Ben de Ol-ney'den nefreted�yorum. O yanımda oldu mu kend�m� b�r ked� g�b� h�ssed�yorum.İç�mden ona kötü davranmak gel�yor, hem ben öyle h�ssetmesemb�le ne olacak, nasıl olsa o bana kötü davranıyor. Mart�n Eden'leolduğum zaman kend�m� mutlu h�ssed�yorum. Daha önce ben� k�msesevmem�şt�, h�çb�r erkek sevmem�şt� ben�, yan� öyle sevmem�şt�demek �st�yorum. Sev�lmek, öyle sev�lmek de o kadar tatlı k�. Medemek �sted�ğ�m� anlarsın sen, ben�m sevg�l� annec�ğ�m. İnsanın,gerçekten tam anlamıyla b�r kadın olduğunu h�ssetmes� çok tatlı b�rşey. Yüzünü annes�n�n kucağına gömerek hıçkırmaya başladı. —Ben�m hakkımda k�m b�l�r ne kötü düşünüyor-sundur, b�l�yorum, amayalan b�r şey söylemed�m sana, ne h�ssed�yorsam onu söyled�m.

Mrs. Morse, gar�p b�r keder ve mutluluk duygulan karışımı�ç�ndeyd�. B�r sanat tar�h� mezunu olan kız çocuk g�tm�ş, onun yer�neb�r kadın evlat gelm�şt�. Tecrübe başarıyla sonuçlanmıştı. Ruth'unyaradılışın-dak� o gar�p boşluk dolmuştu, hem de b�r tehl�keyeg�rmeden, b�r fenalık gelmeden. Bu kaba den�zc� bu �şe alet olmuş veRuth ona aşık olmadığı halde, o Ruth'un kadınlık b�l�nc�n�gel�şt�rm�şt�. Ruth �t�raf ed�yordu:

— Eller� t�tr�yor.

utançtan yüzü hala annes�n�n kucağına gömülüydü.

— Çok kom�k, çok saçma b�r şey, ama onun hesabına üzüntüduyuyorum. Eller� fazla t�tred�ğ�, gözler� çok parlamaya başladığızamanlar, aklımı başka taraflara çekmek �ç�n, onun hayatı, g�tt�ğ�yanlış yollar hakkında ona öğütlerde bulunuyorum. Ama banatapıyor, b�l�yorum. Gözler� ve eller� yalan söylem�yor. Bu da, budüşünce, bunu düşünmek de bana büyüdüğümü h�ssett�r�yor; hakkımolan b�r şeye sah�p olduğumu h�ssed�yorum, �şte ben� de d�ğerkızlara benzeten, b�r genç kadın yapan da bu. Sonra, daha önce

Page 176: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

onlara benzemed�ğ�m�n de farkındaydım ve bunun sen�end�şelend�rd�ğ�n� b�l�yordum. Bana bu end�şen� fark ett�rmed�ğ�n�sanıyordun ama ben fark etm�şt�m ve Mart�n Eden'�n ded�ğ� g�b� "�ş�kıvırmak" �st�yordum. Konuşmalarına devam ederlerken, her �k�s�n�nde gözler� yaşlarla doluydu; Ruth, soluk b�r masum�yet per�s� g�b�yd�,annes� de sempat�k, anlayışlı, ama sak�n b�r tavırla açıklamalardabulunup, ona yol göster�yordu; onlar �ç�n kutsal b�r andı bu.

Annes�:

— Mart�n senden dört yaş küçük, ded�. Dünya üzer�nde yer� yurduyok. Ne b�r makamı ne de maaşı var. Ele avuca sığmayan, serser�n�nb�r�. Sen� sev�yorsa, şu öyküler�yle, çocukça hayallerle etrafındak�ler�kandıracağına, sağduyu �cabı ona sen�nle evlenme hakkını verecekb�r �ş yapması gerek�r. Korkarım k� Mart�n Eden h�ç büyümeyecek.Baban ve babanın bütün arkadaşları g�b�, Mr. Butler g�b� örneğ�n, b�rerkeğe yakışan b�r �ş ve sorumluluk sah�b� olamıyor. Mart�n Eden,korkarım k� h�çb�r zaman para kazanamayacak. Halbuk� bu dünyaöyle kurulmuş k�, mutluluk �ç�n para şart. Oh, hayır, o muazzamservetler� kastetm�yorum ama şöyle genel b�r konforu ve tem�z b�rhayat yaşamayı mümkün kılacak kadar paradan bahsed�yorum. H�ç,h�ç bahsetmed� m� sana?

— Bu konuda tek kel�me b�le söylemed�. H�ç teşebbüs etmed�;ama eğer teşebbüs etseyd� de ben konuşmasına meydanbırakmazdım, z�ra b�l�yorsun, sevm�yorum onu.

— Buna çok sev�nd�m. Bu kadar tem�z ve saf olan kızımın, b�r�c�kkızımın böyle b�r�ne tutulmasını görmeye tahammül edemezd�m.Dünyada soylu, sadık ve gerçek erkek olan b�rçok �nsan var. Onlarıbekle. B�r gün böyle b�r�n� bulur, babanla ben nasıl mutlu ol-duysaksen de mutlu olursun. B�r de, da�ma aklında tutman gereken b�r şeyvar.

— Evet, anne.

Mrs. Morse konuşurken, ses� çok haf�f ve tatlı çıkıyordu:

Page 177: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Çocuk meseles�.

Ruth, b�r zamanlar kafasında esen uçarı düşünceler� hatırlayarak,yüzü, böyle şeyler konuşmanın utancından kızanp:

— Bu meseley� daha önce düşündüm, d�ye �t�raf ett�.

Mrs. Morse:

— Mr. Eden'� sen�n �ç�n �mkansız hale koyan da bu çocukmeseles�d�r, d�ye devam ett�. Sen�n çocukların tem�z b�r kan taşımalı,halbuk� o, korkarım k� tem�z değ�l. Baban bana vakt�yle den�zc�ler�nyaşadığı hayattan bahsetm�şt�, anlıyorsun değ�l m�, ne demek�sted�ğ�m�?

Her ne kadar annes�n�n anlatmak �sted�ğ� şey, Ruth'un hayalgücünün ulaşamayacağı kadar uzak, kapalı, müth�ş b�r kavram �d�ysede, Ruth gerçekten de anlamış olduğunu bell� ederces�ne el�n�annes�n�n el� üzer�ne bastırdı.

— Sana danışmadan h�çb�r �şe başlamayacağımı b�l�yorsun, d�yesöze başladı. Ancak, sen de ara sıra, bu defa olduğu g�b� banasorular sormalısın. Sana açılmak �sted�ğ�m şeyler oluyor, ama nasılanlatacağımı b�lem�yorum. Bunun sebeb� de lüzumsuz b�r alçakgönüllülük, b�l�yorum alçak gönüllülük, ama sen bu �ş�kolaylaştırab�l�rs�n. Bazen, bu defak� g�b� bana sormalısın, b�r �mkanvermel�s�n bana.

Konuşmalarını b�t�r�p kalktıklarında Ruth, annes�n�n yüzüne bakıp,onun eller�n� tutarak: — Ah, anne, d�ye bağırdı. Sen b�r kadınsın!

Annes�yle arasındak� b�r eş�tl�ğ�n b�l�nc�ne varmış olmaktan doğanbüyük b�r sev�nçle: — Eğer bu konuşmayı yapmasaydık, sen� asla buşek�lde düşünemeyecekt�m. Sen�n de b�r kadın olduğunu b�lmek �ç�nkend�m�n b�r kadın olduğumun farkına varmam lazımmış. Annes� onukend�ne çek�p öperek:

— İk�m�z de kadınız, ded�.

Page 178: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Kollan b�rb�rler�n�n bel�ne dolanmış, kalpler� yen� b�r arkadaşlıkanlayışıyla taşarak odadan çıkarlarken, Mrs. Morse:

— İk�m�z de kadınız, d�ye tekrarladı.

Mrs. Morse, b�r saat kadar sonra kocasına gururla.

— Küçük kızımız ARTIK b�r kadın oldu, ded�. Mr. Morse, karısına:

— Bu, demek oluyor k�, Ruth aşık oldu, ded�. Mra. Morse cevapolarak: Hayır, bu demekt�r k�, Ruth sev�l�yor. Tecrübe başarıylasonuçlandı. Sonunda uyandı kızımız.

Mr. Morse, tam b�r �ş adamı tavrıyla, doğal b�r şeyden sözed�yormuş g�b� ve kuru b�r ses tonuyla: O zaman artık Mr. Eden'�kovmamız lazım, ded�. Ama karısı onunla aynı f�k�rde olmadığınıanlatır şek�lde, başını salladı:

Buna h�ç gerek yok, Ruth'un söyled�ğ�ne göre b�rkaç güne kadaryen�den den�ze çıkacakmış. Ger� döndüğünde �se Ruth buradaolmayacak. Ruth'u Clara teyzeye yollarız, üstel�k doğuda, değ�ş�k b�r�kl�mde, değ�ş�k �nsanlar, değ�ş�k f�k�rler arasında, her şey�n değ�ş�kolduğu b�r yerde b�r sene kalmak da tam onun �ht�yacı olan b�r şey.

XVIIIMart�n kafasına taktığını çözmek �ç�n bütün benl�ğ�yle mücadele

veren �nsanlardandı. Başarıncaya değ�n hep çalışır, çalışırdı. Sonzamanlarda �se sonsuz b�r �stekle yazma arzusu duyuyordu. Bu arzuadeta �ç�ne �şlem�şt� b�r kere Mart�n'�n. Sürekl� yazmak, alab�ld�ğ�nceyazmak, sadece yazmak �st�yordu. Öyküler, ş��rler, makalelerbeyn�nde kend�l�ğ�nden oluşuyor, �ler�de anlamlı kılacağı bu ş��rler,öyküler üzer�nde notlar alıyordu. Ancak yazmıyor, yalnızcadüşünüyordu; çünkü bu durum, onun �ç�n ufacık b�r tat�l sayılırdı; o dabu tat�l�n� d�nlenmeye, aşka ayırmaya karar verd� ve her �k� konu

Page 179: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

üzer�nde de gel�şmeler kaydett�. Çok geçmeden baştan ayağayaşamla dolup taşar hale geld� ve Ruth'u ne zaman görse, sağlık vegüç dalgasının yen�den ona tattırmayı başardı.

Mart�n'le Ruth'un buluşmasından rahatsızlık duyan b�r� vardı:Ruth'un annes� Mrs. Morse. Anne Morse sık sık kızını, "D�kkatl� ol"d�ye uyarıyor, Mart�n Eden'� gereğ�nden fazla görmemes�n� �st�yordu.Ruth annes�n�n bu uyarılarını c�dd�ye b�le almıyor, kend�ne olangüvenle gülüyordu. Kend�nden em�nd�; çünkü Mart�n b�rkaç günekadar den�ze açılacaktı. Mart�n ger� döndüğünde �se Ruth Doğuyayapacağı z�yarete çıkmış olacaktı. Bununla beraber, Mart�n'�n sağlıkve kuvvet�nde büyülü b�r şey vardı. Ruth'un Doğuya yapacağız�yaretten Mart�n'e de söz ett�kler�nden, Mart�n acele etmek gereğ�duydu. Ne var k� Ruth g�b� b�r kıza nasıl kur yapacağını b�lm�yordu.Ayrıca, Mart�n'�n, Ruth'dan tamamıyla farklı kızlar, kadınlarla geç�rd�ğ�tecrübeler de davranışlarına engel oluşturuyordu. Onlar yaşamhakkında, aşk hakkında ve flört hakkında çok şey b�l�yorlardı; halbuk�Ruth'un b�r şey b�ld�ğ� yoktu. Onun bu eş�ne az rastlanılanmasum�yet�, Mart�n'� şaşırtıp, konuşma gücünü dudaklarındadondurarak, onu kend�ne rağmen y�ne kend� değers�zl�ğ�ne �nandırdı.B�r başka güçlük daha vardı. Mart�n de daha önce h�ç aşıkolmamıştı. Göster�şl� geçm�ş�nde hoşlandığı kadınlar olmuştu, amasevmek ned�r h�ç b�lmem�şt�. Mart�n b�r efend� g�b�, kayıtsızca ıslığınıöttürmüş, onlar da onun yanına gelm�şlerd�. B�rer eğlenceyd� onlar,erkekler�n oynadığı oyun �ç�nde ufak tefek olaylardandı, ama enfazla, bu oyun �ç�nde çok ufak b�r yer tutan b�rer olay, o kadar. Fakat�şte ş�md�, hayatında �lk defa olmak üzere o yalvaran durumundaydı;şüphe �ç�nde, utangaç b�r tavırla yalvaran. Gözler�yle, eller�yle,karşısında susup kaldığı dudaklarıyla yalvaran. Aşk yolunu, d�l�n�b�lmed�ğ� g�b�, sevd�ğ�n�n saf masum�yet� de yüreğ�ne korkudüşürüyordu.

Hayatın çok öneml� kuralları vardı. Bu kurallar kend� �ç�ndetutarlıydı. Mart�n'de yaşamın değ�ş�k basamaklarından geçerken çoköneml� b�r davranış kuralı öğrenm�şt�: Da�ma oyuna karşı tarafınbaşlamasını beklemek. Bu kurala uyarak ne zaman b�r�s�yle b�lmed�ğ�b�r oyun oynayacak olsa onun başlamasını bekler, hamleler�n�

Page 180: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

görünce tavır bel�rlerd�. Bu kural belk� b�n kere onun ayaktakalmasını sağlamış, ayrıca ona gen�ş b�r gözlem yeteneğ�kazandırmıştı. Mart�n, kend�ne yabancı gelen şey� nasılkollayacağını, onun kend�n� ele vereceğ� b�r zayıf anını, b�r g�r�şnoktasını nasıl bekleyeceğ�n� b�l�rd�. Tıpkı yumruk yumruğa dövüşte,açık aramaya benz�yordu bu. Böyle b�r açık yakaladığı anda daoyuna nasıl g�r�şeceğ�n� hem de nasıl kıyasıya g�r�şeceğ�n� uzundenemeler sonunda öğrenm�ş, b�r daha asla unutmamıştı. Budüşüncelerle Mart�n konuşmayı çok �sted�ğ� halde konuşmayacesaret edemeden Ruth'u bekled� ve kolladı. Ruth'u sarsmaktankorkuyordu, kend�nden de em�n değ�ld�. Ne var k� Mart�n, b�lmedenen doğru yolu tak�p ed�yordu. Aşk dünyaya �fade kazanmışkonuşmadan önce gelm�ş, daha �lk gençl�k çağlarında unutulmasıolanaksız yöntemler, yollar öğretm�şt�. Mart�n'�n de Ruth'a aşkını�fade ed�ş� �şte bu esk�, �lkel yolla oldu. Gerç� sonradan bu yolusezd�yse de, başlangıçta bu yolda yürüdüğünün farkında değ�ld�.El�n�n, Ruth'un el�ne dokunuşunun, kend� ağzından çıkab�lecekherhang� b�r kel�meden çok daha eng�n b�r etk�s� vardı; kuvvet�n�n,Ruth'un hayal gücü üzer�ndek� etk�s�, aşıkların nes�ller boyuncasöylenen yazılı ş��rler�nden ya da �ht�rasından çok daha ayartıcıydı.Mart�n'�n söyleyeb�leceğ� herhang� b�r söz, Ruth'un yargısınaseslenecekt�; halbuk� el�n�n dokunuşu, bu haf�f, acele dokunmadoğrudan doğruya onun �çgüdüler�ne seslen�yordu. Ruth'un yargılarıda kend�s� kadar gençt�, ama �çgüdüler� �nsanlık kadar, belk� daha dayaşlıydı. Aşk henüz gençken bu �çgüdüler de gençt�, ama bunlargeleneklerden, f�k�rlerden ve bütün yen� doğmuş şeylerden dahatecrübel�yd�ler. Böylece Ruth'un yargısı harekets�z kaldı. Yargılarınıharekete geç�recek b�r şey yoktu ve Ruth, Mart�n'�n dak�kadandak�kaya kend� sevg� bünyes� üzer�ndek� etk�s�n�n, farkında olmadı.Öte yandan, Mart�n'�n onu sevd�ğ� gün g�b� açıktı ve Ruth onun aşkaçıklamalarını yumuşak pırıltılarla, alev alev yanan gözler�n�, t�treyeneller�n�, yanık reng� altında h�ç eks�lmeyen esmer�ms� kırmızılığıyakalamaktan büyük zevk alıyordu ve kend�s� de bunun farkındaydı.Ruth, onu ürkek ürkek tahr�k ederek daha �ler�ye de g�tt�; ama bunuMart�n'�n şüphes�n� çekmeyecek kadar bell� bel�rs�z; kend� kend�ndenşüphelenmeyecek kadar da yarı b�l�nçs�z b�r halde yaptı. Kend�s�n�nde b�r kadın olduğunu açıklayan bu kuvvetler� onu heyecanla ürpertt�

Page 181: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

ve Ruth, Mart�n'le oynamaktan, ona azap vermekten b�r zevk duydu.Tecrübes�n�n azlığı, gücünün fazlalığı yüzünden d�l� bağlanmış,aşkını acem�ce, çek�ne çek�ne bell� etmeye çalışan Mart�n, dokunmayoluyla yaklaşmaya devam ett�. El�n�n dokunuşu, Ruth'un hoşunag�d�yordu, hem bu hoşa g�tmekten de fazla, çok zevkl� b�r şeyd�.Mart�n bunu b�lm�yordu, ama onun b�ld�ğ� b�r şey varsa, o da el�n�ndokunuşunu Ruth'un nefretle karşılamadığıydı. Karşılaştıkları veayrıldıkları zaman dışında eller�n� sık sık b�rb�rler�n�n eller�nedokunduramıyorlardı, ama öbür taraftan da, b�s�kletler�n� kullanırken,okumak �ç�n tepelere çıktıkları zaman yanlarında taşıdıkları k�taplarısırtlarına vururken ya da k�tapları yan yana oturmuş tartışırlarken,el�n ele sürtünmes� �ç�n b�r sürü fırsat çıkıyordu. Sonra, k�taplarıngüzell�kler� üzer�ne eğ�l�rken, Ruth'un saçının, Mart�n'�n yanaklarınasürünmes�, omuzlarının b�rb�r�ne dokunması fırsatı da çıkıyordu.Ruth, nerden çıktığını b�lmed�ğ�, fakat saçını Mart�n'�n yüzünedokundurmak �ç�n onu kışkırtan tahr�klere kend� kend�ne gülüyordu;d�ğer yandan Mart�n Eden, okumaktan yoruldukları zamanlar, başınıRuth'un kucağına koyup, gözler�n� kapatarak onları bekleyengeleceğe da�r hayaller kurma arzusuyla yanıyordu. Geçm�şteShellemound Parkında ya da Schuetzen Parkında çıktığı p�kn�klerde,başını b�rçok kucağa yaslamış ve genell�kle, kızlar b�r yandan onunyüzünü güneşten koruyup d�ğer yandan ona bakıp, severek, onunkend� aşkları karşısındak� aşırı kayıtsızlığına hayret ederlerken, o, bukucaklarda tosun g�b�, benc�l uykular çekm�şt�. Bugüne kadar Mart�n�ç�n başını b�r kızın kucağına yaslamak dünyada en kolay �şolagelm�şt�, ama ş�md� Ruth'un kucağı ona ulaşılmaz g�b� gel�yordu.Bununla beraber, Mart�n'�n aşkını �fade ed�ş tarzı, kuvvet�n� �ştebundan, bu sess�zl�ğ�nden alıyordu. Bu sess�zl�ğ� yüzündend�r k�,Ruth'u asla korkutmadı. T�t�z ve utangaç yaradılışlı olan Ruth, busayede �l�şk�ler�n�n tehl�kel� olan yönünü fark edemed�. Farkındaolmadan, b�lmeden Mart�n'e daha çok yaklaştı, daha çok bağlandı;öbür taraftan Mart�n de bu yaklaşmayı sez�p b�r hamle yapmak �ç�ntutuştu, ama cesaret edemed�. B�r defasında cesaret eder g�b� oldu;Ruth'lara g�tm�ş ve onu oturma odasında müth�ş b�r baş ağrısı �ç�ndebulmuştu.

Mart�n nasıl olduğunu sorunca, Ruth:

Page 182: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— H�çb�r şey fayda etm�yor, dem�şt�, üstel�k baş ağrısınıgeç�recek �laç da alamıyorum. Doktor Ha�l almama �z�n verm�yor.Mart�n:

— Sanırım ben tedav� edeb�l�r�m, ded�. Hem de �laç kullanmadan.Em�n değ�l�m, ama b�r kere denemek �ster�m. Bas�t b�r masaj. Buhüner� önce Japon-lar'dan öğrend�m. B�l�yorsun, Japonlar masajdaustadır. Sonra az çok farklı şek�llerde Hawa�l�ler'de de gördüm bumasajı. Onlar "lom�lom�" adını ver�yorlar buna. İlaçların �y�leşt�reb�ld�ğ�şeyler�n çoğunu, hatta �laçların �y�leşt�remed�ğ� b�rkaç şey� b�le tedav�eder. Mart�n'�n el� daha bell� bel�rs�z başına değer değmez. Ruthder�n b�r �ç geç�rd�. — Çok güzel, ded�. Yarım saat sonra konuştu:

— Yorulmadın mı?

Bunu öyles�ne d�ye sormuştu; cevabın ne olacağını b�l�yordu.Sonra, uyuşuk b�r halde, Mart�n'�n kuvvet�ndek� �y�leşt�r�c� etk�y�düşünerek kend�nden geçt�. Onun parmak uçları, ağrıyı �t�puzaklaştırarak, Ruth'a hayat ver�yordu; ya da Ruth'a öyle gel�yordu.N�hayet ağrının düşmes�yle b�rl�kte, uykuya daldı, Mart�n de sess�zceçek�ld�.

Aynı akşam Ruth, teşekkür etmek �ç�n Mart�n'� telefonla aradı.

— Akşam yemeğ�ne kadar uyudum, ded�. Ben� tamamıyla�y�leşt�rd�n�z, Mr. Eden; s�ze nasıl teşekkür edeceğ�m� b�lem�yorum.

Mart�n cevap ver�rken heyecanlandı, konuşmakta acem�l�k çekt�,ama son derece mutluydu, telefondak� konuşma devam ederken de,kafasında Brow-n�ng'le, hasta El�zabeth Barret'n�n anısı dansed�pduruyordu. Önce yapılmış olan y�ne yapılab�l�rd� ve Mart�n Eden bunuRuth Morse �ç�n yapab�l�rd�, yapması da lazımdı. Tekrar odasına,yatağın üzer�nde açık duran, Spencer'�n "Sosyoloj�"s�ne döndü. Amaokuyamadı. Ona ıstırap veren aşkı, �rades�n� ezd�; hem de öyles�neezd� k�, okumak �ç�n bütün kararlılığına rağmen Mart�n kend�n�mürekkep lekel�, ufak masasının başında buldu. O gece kalemealdığı aşk ş��r�, �k� ay �ç�nde tamamlaman ell� bölümlük aşk ş��rler�n�n�lk� oldu. Yazarken, kafasında hep, "Portek�zce Aşk dörtlükler�" vardı

Page 183: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

ve Mart�n büyük b�r eser yazmak �ç�n gerekl� elver�şl� şartlar altında;hayatın buhranlı anını yaşayarak, kend� tatlı aşk çılgınlığının doğumsancılarını �ç�nde yazdı.

Ruth'un yanında olmadığı saatler�n çoğunu "Aşk Ş��rler�"ne, evdeokumaya, ya da günün derg�ler�n� daha yakından tanıyıp, bunlarınözü ve �çer�kler� hakkında daha �y� b�lg� sah�b� olab�ld�ğ� okumasalonlarına ayırdı. Ruth'la beraber geç�rd�ğ� saatler �se, hem üm�tver�c� oluşu, hem de b�r türlü sonuca ulaşamayı-şı bakımındançıldırtıcı oluyordu. Ruth'un baş ağrısını geç�rd�ğ�nden b�r hafta kadarsonra, Norman tarafından, Merr�t gölünde mehtapta yelkenl�yle b�rgez�nt� tekl�f� yapıldı ve bu tekl�f Arthur'la, Olney tarafındandesteklend�. İçler�nde yelkenl� tekne yöneteb�lecek olan yalnızMart�n'd�; onun �ç�n Mart�n'� bu �ş� yapmaya zorladılar. Ruth,yelkenl�n�n arka tarafında, Mart�n'�n yanında oturuyordu; d�ğer üçdel�kanlı teknen�n ortasında tembel tembel uzanmışlar ve gereks�zb�rtakım konular üzer�nde ağız kavgasına g�r�şm�şlerd�.

Henüz mehtap çıkmamıştı; arasında Mart�n'le h�çb�r konuşmageçmeden, yıldızlı gökyüzünü seyretmekte olan Ruth, b�rdenb�re b�ryalnızlık h�ssett�. Gözü, Mart�n'e g�tt�. Püfür püfür esen b�r rüzgartekney�, güvertes� suya g�recek kadar yana yatırıyor, Mart�n de b�r el�dümen yekes�nde, d�ğer el� may�stra halatında, haf�f orsasınaseyrederken, yakınlaşmış olmaları gereken kuzey kıyısına ulaşmayaçalışıyordu. Ruth'un kend�s�ne baktığının farkında değ�ld�. Ruth �se,Mar-t�n'�, bu bel�rl� kuvvetlere sah�p genc�, sıradan, başarısızolacakları önceden bell� öyküler, ş��rler yazarak zamanını öldürmeye�ten tuhaf ruh çarpıklığı üzer�nde der�n düşüncelere dalarak d�kkatle�zl�yordu.

Yıldızların aydınlığında bell� bel�rs�z görünen güçlü boyunadaleler�ne ve sağlam b�r dengeye d�k�len kafaya baktı. Eller�n� buboyun adaleler�ne değd�rmes� �ç�n onu dürten o esk� arzu yen�denuyandı �ç�nde. Ruth'u o �ğrend�ğ� kuvvet çek�yordu. Yalnız duygusudaha bel�rl� b�r hal aldı ve Ruth b�r yorgunluk h�ssett�. Yana yatmışolan teknedek� oturuş şekl� onu sıktı ve b�rden aklına, Mart�n'�n, başağrısını �y�leşt�rd�ğ� geld�; Mart�n'�n o �y�leşt�r�c�, d�nlend�r�c� gücünü

Page 184: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

hatırladı. Mart�n onun yanında oturuyordu, çok yakındı ona ve tekneRuth'u Mart�n'e doğru sallar g�b� oldu. Bunun arkasından da Ruth�ç�nde ona yaslanmak, kend�n� onun kuvvet�nde d�llend�rmek �ç�nkarşı konulmaz b�r arzu duydu, yarı oluşmuş b�r dürtüydü bu, amabunu fark etmes�ne rağmen, dürtü ona hak�m oldu ve Ruth'u,Mart�n'e yaslandırdı. Yoksa tekne yana yattığı �ç�n m� olmuştu?B�lm�yordu. H�çb�r zaman da b�lmed�. B�ld�ğ� tek şey, ona yaslandığıve bunun d�nlend�r�c� olduğu, çok tatlı b�r şey olduğuydu. Belk� dekabahat teknedeyd�, ama Ruth da bu durumu değ�şt�rmek �ç�n h�ççaba göstermed�. Mart�n'�n omzuna haf�fçe yaslandı, yaslandı ve orahat ets�n d�ye Mart�n durumunu değ�şt�r�nce yaslanmaya devamett�. Bu tam b�r çılgınlıktı, ama Ruth bunun çılgınlık olduğunudüşünmek �stemed�. O artık Ruth değ�l, b�r kadındı; kadının duyduğu�ht�yacı duyan b�r kadın. O kadar haf�fçe yaslanmış olmasınarağmen, bu �ht�yacı g�der�lm�ş g�b�yd�. Artık yorgunluk h�ssetm�yordu.Mart�n h�ç konuşmadı. Eğer konuşsaydı, büyü bozulacaktı. Halbuk�bu s�h�rl� havayı uzatan onun aşkından bahsetmey�ş�yd�. Sarhoşg�b�yd� Mart�n, başı dönüyordu. Neler olduğunu anlamıyordu. Bu okadar olağandışı b�r şeyd� k�, del� saçmasından başka b�r şeyolamazdı. Iskotayı ve yelken� bırakıp, Ruth'u kollarına almak �ç�n�ç�nden taşan b�r arzuya hak�m oldu. Sezg�s� ona bunun yanlış b�r �şolacağını fısıldamış, Mart�n de ıskota �le yelken�n eller�n� meşgulederek �ç�ndek� ayartıcı arzuyu geç�şt�rmes�ne yardım ed�ş�nememnun olmuştu. Ne var k�, artık tekney� evvelk� kadar �y� orsaedem�yor, rüzgarı utanmadan yelkenden kaçırıyor böylel�kle dekuzeye doğru tekne yatmış oluyordu. Kıyıya ulaşınca �ş�yle�lg�lenmek zorunda kalacak, bu yüzden de aralarındak� dokunuşbozulacaktı. Mart�n, yanında Ruth, omzunda da Ruth'un tatlı ağırlığıolduğu halde, tartışmacıların d�kkat�n� çekmeden, �ç�nden ona,hayatının bu en güç den�z yolculuğunu yaptıranları, y�ne onu den�z,tekne ve rüzgar hakkındak� b�lg�s�ne güvenerek bu muhteşem gecey�mümkün kıldıkları �ç�n affederek tekney� d�nlend�re d�nlend�re yolunukest�. Yükselen ayın �lk ışığı, yelkene dokunup, tekney� �nc� g�b� pırılpırıl b�r aydınlığa boğduğu zaman, Ruth, Mart�n'den uzaklaştı:Kend�s� uzaklaşırken, Mart�n'�n de uzaklaştığını h�ssett�. Her �k�s�ndede görülmek korkusu vardı. Bu, �k�s� arasında sır kalacak b�r rüyaydı.Ruth, yanakları ateş g�b� yanarak, Mart�n'den ayrı oturdu, ama

Page 185: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yanaklarını kızartan ateş� �ç�nde h�ssed�yordu. Ne kardeşler�n�n, nede Olney'�n görmemes� gereken b�r şey yapmamıştı, halbuk� dahaönce de del�kanlılarla b�rçok kere yelkenl�yle buna benzer mehtapgez�nt�ler�ne çıkmıştı. H�ç böyle b�r şey yapmayı arzulamamıştı.Utanç duygusuyla, yen� f�l�zlenmeye başlayan kadınlığının büyüsühak�m olmuştu ona. Dönüş �ç�n rüzgarı b�r o yana b�r bu yanageç�rmek �ç� uğraş veren Mart�n'e kaçamak b�r bakış attı; terb�yes�zceb�r şey, utanılacak b�r şey yapmasına sebep olan bu adamdan nefretedeb�l�rd�. Hem de dünyada başka erkek kalmamış g�b�, o yaptırsınbunu Ruth'a! Belk� de annes�n�n hakkı vardı, Mart�n'� gereğ�ndenfazla görüyordu. B�r daha böyle b�r şey olmayacağına ve Mart�n'�daha az görmeye karar verd�. B�r an �ç�n, yalnız kaldıkları �lk fırsattaMart�n'e, mehtabın çıkmasından az önce baygınlık geç�rd�ğ� şekl�ndeb�r yalan söylemek suret�yle kend�n� bahane göstermek g�b� çılgıncab�r f�kre kapıldı. Sonra, her �k�s�n�n de mehtap ortalığı aydınlatıraydınlatmaz karşılıklı olarak nasıl b�rb�rler�nden uzaklaştıklarınıhatırladı; Mart�n yalanını mutlaka anlayacaktı. Tekne gez�s� yaptıklarıgeceden sonra hızla akıp geçen günlerde Ruth artık, esk� Rutholmaktan çıkmış, b�r karar vermek �steyen, kend� kend�n��ncelemeler�nde y�ne kend�n� aşağılayan, geleceğe da�r tahm�nlerdebulunmaktan, ya da kend�n� ve nerelere doğru sürüklenmekteolduğunu düşünmekten kaçınan acay�p, b�lmece g�b� b�r yaratıkolmuştu. Bazen korku �ç�nde, bazen büyülenm�ş b�r halde, fakatdevamlı b�r şaşkınlık �ç�nde, b�r hummaya yakalanmış g�b� büyülüürpert�lerle dolup taşıyordu. Bununla beraber ona güven veren, sab�tb�r f�kr� vardı. Mart�n'�n aşkından bahsetmes�ne �z�n vermeyecekt�.Böyle yaptığı sürece her şey yolunda g�decekt�. B�rkaç güne kadarda Mart�n den�ze çıkıyordu. Bu bakımdan Mart�n �lanı aşk etse b�leb�r şeyler değ�şmeyecekt�. İşler y�ne de yolunda olacaktı. Başka türlüde olamazdı, çünkü onu sevm�yordu. Tab�� eğer Mart�n �lanı aşkedecek olursa, onun �ç�n ıstıraplı, Ruth �ç�n de sıkıcı b�r yarım saatgeç�recekler demekt�, çünkü bu Ruth'a yapılan �lk evlenme tekl�f�olacaktı. Bunu düşünmek Ruth'u tatlı tatlı ürpertt�. Gerçek b�rkadındı, kend�s�ne evlenme tekl�f etmeye hazır b�r erkek bulunan,gerçek b�r kadın. Bu, onun c�ns�yet�n�n temel�n� oluşturan bütünduyguları harekete geç�ren b�r düşünceyd�. Hayatının yapısı Ruth'umeydana get�ren her şey t�trey�p saygı duruşuna geçt�. Bu düşünce,

Page 186: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

alev�n çek�c�l�ğ�ne kapılan b�r pervane g�b� kafasının �ç�nde çırpındıdurdu. Mart�n'�n kend�s�ne evlenme tekl�f ett�ğ�n�, kend�s�n�n de onuncümles�n� ağzına tıkadığını hayal edecek kadar �ş� �ler�ye götürdü;onu reddedeceğ�n� kend� kend�ne tekrarlayarak provasını yaptı;sözler�n� yumuşatacak, Mart�n'e gerçek ve soylu b�r erkek olmayollarını göstererek ona öğütler verecekt�. Mart�n'�n s�garayıbırakması şarttı b�r kere. Bunu b�lhassa bel�rtecekt�. Ama, hayır, onunkonuşmasına h�ç �z�n vermemel�yd�. Eğer konuşursa onususturab�l�rd�, annes�ne de böyle söylem�şt� zaten. Yüzü kıpkırmızı,alev alev yanarak, hayal�nde yarattığı sahney� �stemeye �stemeyekafasından uzaklaştırdı. Kend�s�ne yapılacak �lk evlenme tekl�f�n�ndaha elver�şl� b�r zamana bırakılması ve bu tekl�f�n, kend�s�ne dahalayık b�r tal�pten gelmes� gerek�yordu.

XIXArtık hüznün, ıstırabın, keder�n mevs�m� sonbahar gelm�şt�.

Ruhun yaprak parçalarında tıkanıp kaldığı, gözler�n ruhunb�r�kt�rd�kler�n� akıttığı ayrılık mevs�m� sonbahar bütün varlığıylagelm�şt�. Yaprakların tek tek düşüşü �nsanın �ç�nde mutlu yarınhayaller�n� yen� ve gelecek baharlara taşıyordu. Bu sonbaharmevs�m�nde sıcak, baygın b�r mevs�m değ�ş�kl�ğ� sess�zl�ğ� yaşayangüzel b�r sonbahar günü geld�; puslu güneş�, havayı uykusundanuyandırmadan gez�nen serser� meltem es�nt�ler�yle tamKal�forn�ya'nın pastırma yazından b�r gün. Dumana benzeyen amaduman olmayan, duman reng�nden yapılmış dokular g�b�, mora çalans�sler tepeler�n kuytularında g�zlen�yordu. Yükselt�ler�n üzer�nden,San Frans�sco b�r duman lekes� g�b� yoğun, kesk�n, kurşun�uzanıyordu. Araya sıkışan körfez, er�m�ş maden g�b� donmuşparlıyor, üzer�ndek� yelkenl� gem�ler ya harekets�z duruyor, ya datembel akıntıya uyarak bell� bel�rs�z yer değ�şt�r�yordu, uzaktanTamalpa�s, gümüş donukluğunda, açıkça seç�l�yor ve batıya devr�lengüneş�n altında soluk renkl� altından b�r yol g�b� görünen GoldenGate kanalıyla gen�şl�yordu. Onun ötes�nde de dumanlı g�b� görüneneng�n Pas�f�k, ufuk hattı üzer�nde yığılıp, kara kışın �lk müjdes�n�

Page 187: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

vermek �ç�n karaya doğru sürüklenen bulutlarla kabarıyordu. Sonaermek üzere olan yaz, tepeler�n kuytularında er�y�p kaybolarak,vad�ler�n�n mor renkler�n� daha da koyulaştırıp, tükenen kuvvetlerdenve doyan zevklerden duman hal�nde b�r kefen dokuyarak, hayata,hem de �y� yaşanmış b�r hayata doymuş olmanın huzuru �ç�nde canver�rken, bu ölüm hal� uzuyordu. Tepeler�n arasında o en sevd�kler�açıklık yerde Mart�n'le Ruth yan yana oturup, başlarını sayfalarınüzer�ne eğd�ler ve Mart�n yüksek sesle, Brown�ng'� çok az erkeğenas�p olan b�r aşkla seven kadının aşk dörtlükler�n� okudu. Ancak buokuyuş zamanla gevşed�. Çevreler�ndek�, ölmekte olan güzell�ğ�nbüyüsü, onları okumaktan alıkoyacak kadar kuvvetl�yd�. Hayatınınsonuna gelen altın b�r yıl ölüyordu; hava, h�ç p�şmanlık duymadan,nef�s b�r güzell�k, mutluluktan ve doymuşluktan arta kalan anılarla ta-şarcasına doluydu. Bu, b�r rüya g�b� �pl�k �pl�k onların �ç�ne g�r�pdayanmanın kuvvet�n� azaltarak, erdem�n ya da muhakemen�nyüzünü buğuyla, morumtırak b�r s�sle örttü. Mart�n yüreğ�n�n er�d�ğ�n�ve b�r sıcaklığın kend�n� yokladığını h�ssett�. Başı, Ruth'un başınaçok yakın duruyordu; b�r meltem�n uçan hayaletler� Ruth'un saçlarınıoynatıp da bu saçlar Mart�n'�n yüzüne değd�ğ� zamanlar da, k�taptak�yazılar, Mart�n'�n gözler� önünde bulanıp dalgalanıyordu. B�rkeres�nde Mart�n okuduğu yer� kaybed�nce, Ruth: — Okuduğunun b�rkel�mes�n�n b�le farkında olmadığına em�n�m, ded�. Mart�n ona alevalev yanan gözlerle baktı, neredeyse ahlaksız b�r şey yapmaküzereyd� k� d�l�n�n ucuna b�r cevap gel�verd�:

Page 188: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Bende sen�n farkında olmadığından em�n�m. Okuduğumuz sonş��r ne anlatıyordu? Ruth �çtenl�kle gülerek:

— B�lm�yorum, unuttum. Daha fazla okumayalım artık. K�tapokunamayacak kadar güzel b�r gün, ded�. Mart�n c�dd� b�r tavırla:

— Bu tepelerdek� son günümüz olacak. Den�z�n ufuk hattıüzer�nde fırtına bulutları toplanıyor. K�tap Mart�n'�n el�nden yerekaydı, �k�s� de orada oturdukları yerden dalgalı körfez�, sanrılı vegörmeyen gözlerle kend�ler�n� bırakmış b�r halde, sess�z sedasız�zlemeye daldılar. Ruth yana doğru, Mart�n'�n boynuna baktı. Mart�n'eyaslanmadı. Kend� dışındak�, yerçek�m�nden de kuvvetl�, kader kadarkuvvetl� b�r güç tarafından ona doğru çek�ld�. Mart�n'e yaslanması �ç�narada �k� üç sant�ml�k b�r ara vardı ve Ruth bu arayı �rades�z b�rhareketle kapadı. Omuzu, tıpkı b�r kelebeğ�n ç�çeğe dokunuşu kadarhaf�fçe Mart�n'�n omzuna dokundu; Mart�n'�n omzundan gelen karşıtzorlamada aynı derecede haf�f oldu. Ruth, Mart�n'�n omzunungücünü, Mart�n de �ç�n�n t�tremeler�n� h�ssett�. Artık Ruth �ç�n ger�çek�lme zamanı gelm�şt�, ne var k� o ş�md� b�r otomattan farksızdı.Hareketler� �rades�n�n kontrolünü aşmıştı. Ruth, üzer�ne çöken butatlı del�l�k nöbet� �ç�nde ne kontrolü ne de �radey� düşündü. Mart�n'�nkolu yavaş yavaş Ruth'un arkasından doğru geç�p, onu sarmayabaşladı. Ruth da, Mart�n'�n kolunun �lerley�ş�n�, ıstıraplı b�r tat �ç�ndebekled�. Kuruyan, yanan dudaklarıyla, kalb� çarparak, kanıdamarlarında b�r bekley�ş humması hal�nde dolaşarak, nedenolduğunu b�lmeks�z�n bekled�. Arkasına dolanan kol, yukarıya doğruçıktı ve onu yavaş yavaş, okşar g�b�, Mart�n'e doğru çekt�. Ruth dahafazla bekleyemed�. Tamamen �ç�nden gelen karşı konulmaz b�rkuvvet�n etk�s� altında yapılmış b�r hareketle, önceden tasarlamadan,rüzgara tutulmuş g�b�, ve yorgun b�r �ç çek�ş�yle başını Mart�n'�ngöğsüne yasladı. Mart�n başını hemen eğd�; dudaklarınıyaklaştırırken, Ruth'unk�ler de Mart�n�n dudaklarını karşılamak �ç�nbüyük b�r �stekle uzandı.

Ruth, bu sırada her nasılsa kısa b�r an kafasını ça-lıştırab�ld� ve ob�r anlık süre �ç�nde, bu mutlaka aşk olmalı d�ye düşündü. Eğer aşkdeğ�lse, çok ayıp b�r şeyd� o zaman. Bu aşktan başka b�r şey

Page 189: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

olamazdı. Kollarını kend�s�ne sarmış, dudaklarını dudaklarınabastıran adamı sev�yordu. Vücudunu bell� bel�rs�z b�r şek�lde hareketett�rerek, Mart�n'e daha sıkı yaslandı. B�r dak�ka sonra da,vücudunun üst kısmını Mart�n'�n kollarından koparırcasına ayırıp,an�den, büyük, b�r coşkunlukla atılarak �k� el�n� de Mart�n'�n güneşyanığı enses�ne koydu. Aşkın verd�ğ� acı �le tatm�n olunan �ht�rasöyles�ne ş�ddetl� �d� k�, Ruth b�r aşk �n�lt�s� salıp kolları boşanarak, yarıbaygın Mart�n'�n kollarına yığıldı.

Tek kel�me konuşmamışlardı, uzun b�r süre de konuşamadılar.Mart�n �k� kere, eğ�l�p onu öptü, Ruth da her sefer�nde dudaklarınıutançla uzatıp, vücuduyla Mart�n'e daha çok sokuldu. Ondan kend�n�b�r türlü kurtaramıyordu. Sank� Mart�n'e kenetlenm�şt�; Mart�n �sekollarıyla Ruth'a yarı destek olmuş b�r vaz�yette oturmuş, görmeyengözlerle, körfez�n kargı tarafındak� buğular �ç�nde kalmış koca kent�seyred�yordu. İlk kez beyn�nde hayaller yoktu. Ş�md�, sadece, havakadar, aşkı kadar sıcak renkler, ışıklar ve buğular nefes alıyordukafasının �ç�nde. Mart�n onun üzer�ne doğru eğ�ld�. Ruth b�r şeysöylüyordu. — Ben� ne zamandan ber� sev�yorsun? d�ye fısıldadı.

— Sen� �lk gördüğüm andan ber� sev�yorum. Aşkından del�yedönmüştüm, bütün bu geçen zaman �ç�nde de daha beter del�rd�maşkından. Ş�md� �se zırdel�y�m; sevg�l�m. Başım zevkten öyle döndük�, adeta çılgın g�b�y�m.

Ruth uzun b�r �ç çek�şten sonra:

— Kadın olduğum �ç�n memnunum, Mart�n sevg�l�m, ded�.

Mart�n onu kollarının arasında tekrar sıktı ve sordu:

— Ya sen? Sen ne zaman anladın �lk defa?

— Ben esk�den ber� b�l�yordum, yan� başından ber�.

Mart�n, kend� kend�ne duyduğu öfken�n ses�ne yansıyan tonuyla:

— Ben de ne körmüşüm! d�ye bağırdı.

Page 190: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Şu ana kadar, sen� öpünceye kadar, aklımdan b�legeç�rmem�şt�m. Ruth kend�n� usulca çekt�. Ona bakarak:

— Ben onu kastetmed�m, ded�. Sen�n ben� sevd�ğ�n�n ta başındanber� farkında olduğumu söyled�m. Mart�n,

— Pek� sen? d�ye sordu.

— Ben�mk� b�rdenb�re oldu. Ruth, yanaklarında kolaykaybolmayan b�r kırmızılık, gözler� ılık ve neml� olduğu halde ağırağır konuşuyordu.

— Şu ana kadar böyle b�r şeyden haber�m yoktu, sen ben�kollarına alıncaya kadar. Sen�nle evlenmek de, şu ana kadaraklımdan geçmed�, Mart�n, şu ana kadar. Kend�n� nasıl sevd�rd�nbana? Mart�n güldü.

— B�lmem, ded�. Herhalde sen� sevmekle başardım bunu, z�rasen� öyles�ne sevd�m k�, sen�n g�b� yaşayan nefes alan b�r kadınınkalb� şöyle dursun, taştan b�r yürek b�le er�yeb�l�rd� bu aşkınş�ddet�nden. Ruth, b�rdenb�re:

— Aşkın böyle b�r şey olduğunu h�ç düşünmem�şt�m, ded�. Ben�mzannett�ğ�mden farklı b�r şeym�ş. — Sen nasıl düşünüyordun aşkı?

— H�ç böyle olduğunu sanmıyordum. Ruth böyle derken Mart�n'�ngözler�n�n �ç�ne bakıyordu, ama sözler�ne devam ett�ğ� sırada gözler�yere �nd�:

— Yan� bunun nasıl b�r şey olduğunu h�ç b�lm�yordum ben.

Mart�n onu kend�ne çekmek �ç�n kolunu uzattı, ama bu defak�hareket� usulcacık, kas gücü kullanmadan yapmıştı, z�ra kabadavranmış olmaktan korkuyordu. Derken, Ruth'un vücudunu serbestbıraktığını h�ssett� ve Ruth b�r kere daha onun kolları arasına g�rd� vedudaklar b�r kere daha buluştu. Öpüşmeler�ne ara verd�kler� b�r an,Ruth'un aklı b�rden başına gelerek sordu: — B�z�mk�ler bu durumunasıl karşılayacak?'

Page 191: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— B�lmem. Eğer bunu öğrenmek �stersek, canımız �sted�ğ� zamankolayca öğreneb�l�r�z. — Ama ya annem �t�raz ederse? Onasöyleyemem bunu, çek�n�r�m.

Mart�n kahramanca atılarak bu �şe kend�s�n�n gönüllüolab�leceğ�n� bel�rtt�: — Ben söyleyey�m, ded�. Sanırım annen bendenpek hoşlanmıyor, ama ben onun gönlünü yaparım. Sen�n aşkını eldeedeb�len b�r �nsanın elde edemeyeceğ� şey yoktur. Hem gönlünüedemesek de.. — Evet?

— B�z b�rb�r�m�z� sev�yoruz ya. Ama annen�n gönlünü edememetehl�kes� söz konusu olamaz. Sen� çok sev�yor.

Ruth dalgın b�r şek�lde:

— Onun kalb�n� kırmak �stemem, ded�.

Mart�n'�n �ç�nden Ruth'u anneler�n kalpler�n�n kolay kolaykırılmadığına �nandırmak arzusu geçt�, ama bunun yer�ne kend�n�tuttu:

— Ama dünyadak� en öneml� şey aşktır, ded�.

— B�l�yor musun, Mart�n, sen bazen ben� korkutuyorsun. Sen� vesen�n önceden ne olduğunu düşününce ş�md� b�le korkuyorum. Banaçok, çok �y� davranmalısın, unutma, sonunda b�r çocuğum ben. Dahaönce h�ç aşık olmadım.

— Ben de olmadım. İk�m�z de çocuğuz. Ama en öneml�s�, �k�m�zde �lk aşkımızı b�rb�r�m�zde bulduğumuz �ç�n� şanslıyız.

Ruth kend�n� hızla, �ht�raslı b�r hareketle onun kollarındansıyırarak:

— Ama bu �mkansız, d�ye bağırdı. Sen�n �ç�n �mkansız. Sen b�rden�zc�yd�n. Ben�m duyduğuma göre den�zc�ler, den�zc�ler...

Ses� kısıldı ve yok oldu.

Page 192: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n, onun demek �sted�ğ�n� �ma ederek:

— Her l�manda b�r sevg�l�ye sah�p olmak �sterler. Söylemek�sted�ğ�n bu mu? Ruth haf�f b�r sesle:

— Evet, d�ye cevap verd�. Mart�n kend�nden em�n b�r tavırla:

— Ama bu aşk değ�l k�, ded�. Ş�md�ye kadar b�r sürü l�mandabulundum ben, ama h�çb�r l�manda, sen� �lk gördüğüm gecek� g�b� b�raşkın ben� yokladığını duymadım. B�l�yor musun, sana �y� gecelerd�ley�p de ayrıldığımda, az daha tutuklanıyordum.

— Tutuklanıyor muydun?

— Evet. Pol�s ben� sarhoş sandı; sarhoştum da zaten sen�naşkınla.

— Ama sen b�z çocuğuz ded�n, ben de bu sen�n �ç�n �mkansızded�m. Konu dışına çıktık. Mart�n:

— Ben, daha önce k�mseye aşık olmadım ded�m, d�ye cevapverd�. Sen ben�m �lk aşkımsın, �lk. — Ama y�ne de sen b�rden�zc�yd�n, d�ye �t�raz ett� Ruth.

— Fakat bu ben�m �lk sana aşık olmama engel değ�l k�.

— Sonra b�r sürü kadın geçm�şt�r hayatından, başka kadınlar oh!

Böyle d�yen Ruth, Mart�n Eden'� şaşkınlıklar �ç�nde bırakarakb�rden hüngür hüngür ağlamaya başladı. Gözyaşlarının d�nmes�b�rçok öpücükler ve okşamalar sayes�nde mümkün oldu. Bütün busüre �ç�nde �se Mart�n Eden'�n kafasının �ç�nden K�pl�ng'�n b�röyküsünden b�r satır geç�yordu: "Albayın hanımı �le Judy O'Grady�çyüzler� bakımından b�rb�r�n�n aynı �k� �nsandır." Mart�n, çokdoğruymuş d�ye düşündü; okumuş olduğu romanların ş�md�ye kadaronu ters b�r düşünüşe �tm�ş olmasına rağmen, bu sözün doğruluğunakarar verd�. Romanlardan ş�md�ye kadar ed�nd�ğ� f�kre göre yukarısınıflar arasında sadece resm� evlenme tekl�fler� geçerd�. Onun

Page 193: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

geld�ğ� sınıflarda �se gençler�n b�rb�rler�n� elde etmeler� �ç�n dokunmakyeterl�yd�; halbuk� yukarılardak� yücelm�ş k�ş�ler�n aynı şek�ldesev�şt�kler�n� düşünmek b�le olanaksızdı. Y�ne de romanlar yanılmıştı�şte. Yanıldıklarının �spatı da �şte buradaydı. Konuşmaya gerekbırakmayan ve �şç� sınıfından kızlar üzer�nde etk�l� olan dokunuşlar,okşamalar aynı şek�lde, �şç� sınıfının üstündek� sınıfların kızlarına daetk� ed�yordu. Bunların heps� de aynı etten kem�kten yapılmıştı,heps�n�n de �ç yüzler� b�rd� sonunda. Eğer Mart�n, Spencer'�n�hatırlasaydı, bunu daha önceden kend� de bulurdu. Ruth'u kollarınınarasında yatıştırırken, albayın hanımıyla Judy O'Grady'n�n�çyüzler�n�n b�rb�r�ne pek benzed�ğ� düşünces�yle büyük b�r tesell�buldu. Bu, Ruth'u ona yaklaştırdı, onu er�ş�leb�l�r kıldı. Ruth'un sevg�l�vücudu da kend� vücudu g�b� herhang� b�r k�msen�n vücudundanfarksızdı. Evlenmeler�ne h�çb�r engel yoktu. Aralarındak� tek fark sınıffarkıydı ve sınıf den�len şey de dış b�r şeyd�. S�lk�n�p b�r kenaraatılab�l�rlerd�. B�r kölen�n Romalı as�ller katına yükseld�ğ�n� okumuştu.Bu böyle olduğuna göre, o da Ruth'un katına yükseleb�l�rd�.Saflığının, b�r az�ze g�b� görünüşünün, kültürünün ve b�r ruh, b�r serv��ncel�ğ�ndek� güzell�ğ�n�n altında, aslen �nsan� olan her şey�yle o,L�zz�e Con-nolly'den ve L�zz�e Connolly'lerden farksızdı. Onlar �ç�nmümkün olan her şey, onun �ç�n de mümkündü. Ruth da seveb�l�r,nefret edeb�l�rd�, hatta belk� h�ster� b�le geç�reb�l�rd�; tab��, ş�md� kollarıarasında son hıçkırıklarıyla sarsılırkenk� g�b� kıskanç da olab�l�rd�.Ruth gözler�n� açıp başını yukarı kaldırarak b�rdenb�re:

— Ayrıca ben senden büyüğüm, ded�. üç yaş büyüğüm.

Mart�n cevap olarak:

— Sen daha çocuksun, ded�. Tecrübede de ben senden kırk yaşbüyüğüm. Gerçekte, aşk konusunda �k�s� de çocuktu daha; �k�s� deaşklarını �fade ed�şler�nde b�rer çocuk kadar saf ve toydular, hem deRuth'un ün�vers�te eğ�t�m görmüş olmasına, Mart�n'�n kafasının b�l�m,felsefe ve hayatın acı gerçekler�yle dolu bulunmasına rağmen.

Günün b�tmekte olan güzell�ğ� �ç�nde, aşıklar nasıl konuşursa öylekonuşup, aşkın ve kend�ler�n� bu kadar acay�p b�r şek�lde b�r arayaget�ren kader�n yarattığı har�kalara hayranlık duyarak ve b�rb�rler�n�

Page 194: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

ş�md�ye kadar h�çb�r aşığın sevmed�ğ� derecede sevd�kler�ne, �manederces�ne �nanarak b�r müddet daha oturdular. Israrla, tekrar tekrarb�rb�rler� üzer�nde �lk bıraktıkları etk�ler konusuna dönüp boş yere, oanda h�ssetm�ş oldukları şey�n kes�n �ncelemes�n� yapmayave kend�ler�nde h�ssett�kler�n� kaç k�ş�n�n h�ssetm�ş olab�leceğ�n�hesaplamaya çalıştılar. Batı ufku üzer�ndek� bulut kümeler� batmaktaolan güneş� �ç�ne aldı, göğün çevres� kırmızı gül reng�ne büründü vesıcak renklerle tutuşmaya başladı.

Ruth, "Hoşçakal Güzel Gün" şarkısını söylerken, üzerler�ndendökülen renkl� b�r ışık her yanı sardı. Ruth şarkısını alçak, yumuşakb�r sesle söylerken başını da Mart�n'�n koluna dayamıştı; eller�b�rb�r�n�n el�nde, kalpler� b�rb�r�n�n avucundaydı.

Aşkın, aşıkların yüzler�nde tatlı b�r pembe renk bıraktığı söylen�r.Y�ne aşk, aşıkları �ncel�ğe ve zarafete götürür. Aşıkların yüzler�ndek�der�n �zler, hayat boyunca yürekler�nde taşıdıkları güzell�k vezarafet�n �zler�d�r. Ruth da aşkın k�bar, �nce ve der�n yüzünebürünmüştü. Eve döndüğünde yüzündek� apaçık olan bu �z� anlamak�ç�n Mrs. Morse'un anne sezg�s�n� kullanmaya �ht�yacı olmadı.Ruth'un yanaklarını bırakmayan kırmızılık, bundan da daha fazla,�ç�n �ç�n yanan b�r ateş� aksett�ren �r�, parlak gözler bu sıradan öyküyüb�r çırpıda anlatıverd�.

Ruth'un yüzündek� bu değ�şken ve çek�c� �fadey� gören anneMorse, yatana kadar hep b�r fırsat kolladı ve �lk yakaladığı fırsatta,

— Ne oldu? d�ye sordu. Ruth dudakları t�treyerek:

— B�l�yor musun? ded�.

Cevaben, annes�n�n kolu onu sardı ve b�r el haf�f haf�f saçlarınıokşadı. Ruth b�rden:

— Konuşmadı, d�ye ağzından kaçırıverd�. Böyle b�r şey olmasınızaten �stemezd�m, konuşmasına da fırsat vermeyecekt�m ama, okonuşmadı.

Page 195: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Eğer konuşmadıysa, b�r şey de olmamıştır değ�l m�?

— Y�ne de oldu �şte.

— Tanrı aşkına yavrum, ned�r sen�n ağzında geveled�ğ�ndem�nden ber�? Mrs. Morse dehşetle karışık b�r merak �ç�ndeyd�

— Ne olduğunu b�lm�yorum. Ne olmuş? Ruth annes�ne hayretlebaktı. — Ben� anladığını zannetm�şt�m. Şey, Mart�n'le n�şanlandık...B�z... �şte. Mrs. Morse �nanmadığını göstermek �ç�n s�n�rl� b�r kahkahaattı. Ruth: — Gerçekten konuşmadı, d�ye anlatmaya başladı. Sadeceben� sevd�, o kadar. Ben de sen�n g�b� şaşırdım. B�r kel�me b�lesöylemed�. Sadece kollarıyla sardı ben�. Ben, ben de kend�m�kaybett�m. Sonra ben� öptü, ben de onu öptüm. El�mde değ�ld� k�.Öpmeden edemezd�m. Sonra b�rden onu sevd�ğ�m� anlayıver-d�m.Annes�n�n şefkatl� öpücüğünü bekleyerek sustu, ama soğuk b�r tavırtakınmış olan Mrs. Morse tek kel�me söylem�yordu.

Ruth, g�tt�kçe zayıflayan b�r sesle:

— Bunun korkunç b�r kaza olduğunu b�l�yorum, d�ye yen�denkonuşmaya başladı. Ben� affed�p affetmeyeceğ�n� de b�lm�yorum.Ama el�mde değ�ld�. O ana kadar onu sevd�ğ�m aklımın köşes�ndengeçmem�şt�. Ben�m yer�me babama sen söyley�ver, ne olur. — Bunubabana söylemesek daha �y� olmaz mı? Mart�n Eden'� görüp onunlakonuşayım ve durumu açıklayayım ona. Herhalde anlar ve sen�bırakır.

Ruth hızla yatağında doğrularak:

— Hayır! Hayır! d�ye bağırdı. Ben� bırakmasını �stem�yorum. Onusev�yorum. Hem aşk o kadar tatlı k�. Onunla evleneceğ�m, eğer sen�z�n ver�rsen.

— Sen�n �ç�n başka planlarımız var Ruth sevg�l�m, babanla ben,oh, hayır hayır, sana b�r koca seçm�ş f�lan değ�l�z. Planımız, sen�nkend� sınıfından, aşık olduğun zaman seçeceğ�n b�r adamlaevlenmenden daha fazlası değ�l.

Page 196: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Ama ben Mart�n'� sev�yorum, d�ye Ruth ağlamaklı b�r sesle�t�razda bulundu. — Evl�l�k �ç�n seçt�ğ�n k�ş� �ç�n sen� etk�lemeyekalkışacak değ�l�z; y�ne de sen b�z�m kızımızsın, b�z de sen�n böyleb�r evl�l�k yapmanı görmeye dayanamayız. Sen�n bütün �ncel�ğ�nesaflığına karşılık onun sana vereb�leceğ�, kabalığından,bayağılığından başka b�r şey� yok. H�çb�r bakımdan sana uygundeğ�l. Sen� geç�nd�remez. B�z�m zeng�nl�ğe da�r öyle budalacaf�k�rler�m�z yok ama konfor ayrı b�r sorundur ve b�z�m kızımızkend�s�ne h�ç değ�lse bu konforu vereb�lecek b�r�s�yle evlenmel�d�r,metel�ks�z b�r maceraperest, b�r gem�c�, b�r kovboy, b�r kaçakçı vedaha Allah b�l�r b�lmem ne ve bütün bunlara ek olarak kuş bey�nl�,sorumluluk ned�r b�lmeyen�n b�r�yle değ�l.

Ruth h�ç konuşmuyordu. Böylece annes�n�n söyled�ğ� her kel�mey�kabul ed�yordu.

— Dah�ler�n ve çok değerl� bazı k�ş�ler�n, ortalama b�r eğ�t�mleyapab�ld�ğ� şeyler� yapmaya çalışarak da yazılarıyla zamanını boşaharcıyor. Evlenmey� düşünen b�r adamın evl�l�ğe hazırlanmasıgerek�r. Ama onun böyle yaptığı yok. Ded�ğ�m g�b�, b�l�yorum k� sende ben� onaylayacaksın, o sorumluluk taşımayan b�r �nsan. Hemneden olmasın? Den�zc�ler hep böyled�r. H�çb�r zaman tasarrufetmes�n�, kend�n� tutmasını öğrenmem�ş, �srafla geçen yıllar ona bualışkanlığı kazandırmış. Bu onun kabahat� değ�l tab��, amakabahat�n�n bulunmayışı da onun huyunu değ�şt�rmez. H�ç onunçapkınlıkla geç�rm�ş olduğu yılları düşündün mü? Mutlaka çapkınlıklageç�rm�şt�r yıllarını. H�ç bunu düşündün mü kızım? Evl�l�k ne demekt�rb�l�rs�n. Ruth ürperd� ve annes�ne sokuldu. Ruth, kafasındak�ler b�rdüzene g�r�nceye kadar uzunca b�r süre bekled� ve:

— Evet düşündüm. Bunu düşünmek b�le ben� hasta ed�yor. Onusevmem�n korkunç b�r kaza olduğunu söylem�şt�m sana; ama el�mdedeğ�l k�. Babamı sevmemek sen�n el�nde m�? Ben�m de onusevmemek el�mde değ�l �şte. Ben�m de, onun da �ç�m�zde b�r şey,bugüne kadar varlığının farkına varmadığım b�r şey var bu şey�nvarlığı b�r gerçek ve �şte bu şey ben� ona aşık ed�yor. Onu sevmekh�çb�r zaman aklımdan geçmem�şt�, ama görüyorsun �şte sev�yorum

Page 197: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

onu, d�ye sözünü b�t�rd�ğ�nde ses�nde bell� bel�rs�z b�r zafer �fades�vardı. Oturup uzun uzun konuştular, sonuç olarak da bel�rs�z b�r süre,harekete geçmeden beklemek üzere anlaştılar.

Mrs. Morse'la, kocası arasında da o akşam, bu konuşmadanb�raz daha geç b�r vak�tte aynı sonuca varıldı. Mrs. Morse daha öncekocasına planlarının ters g�tt�ğ�n� �t�raf etm�şt�. Mr. Morse:

— Zaten başka türlü olması beklenemezd�, d�ye kararını verd�. B�rden�zc� Ruth'un konuştuğu �lk erkek. Er geç, nasıl olsa uyanacaktı,uyandı da, ondan sonra da �şte! O anda ulaşab�leceğ� tek erkekolarak önünde bu den�zc� vardı ve tab�� Ruth derhal aşık oluverd�den�zc�ye, ya da aşık olduğunu sandı k� her �k�s� de aynı kapıya çıkar.

Mrs. Morse Ruth'la tartışmaktansa onun yavaş yavaş �şlemeödev�n� kend� omuzlarına aldı. Bunun �ç�n bol bol vakt� olacaktı, z�raMart�n evleneb�lecek durumda değ�ld�.

Mr. Morse:

— Bırak, Ruth ne kadar �sterse onunla görüşsün, d�ye akıl verd�.Bahse g�rer�m k� onu ne kadar yakından tanırsa o kadar azsevecekt�r. Sonra Ruth'a, zıtlıkları görmes� �ç�n bol bol �mkan ver. Evegençler� get�rmeye de b�lhassa d�kkat et. Genç kızlar, del�kanlılar,akıllı erkekler get�r; Ruth'un sınıfından, b�r şeyler yapmış veyayapmakta olan cent�lmenler� çağır da, Ruth, Mart�n'� onlarlaölçeb�ls�n. O erkekler Mart�n'e hadd�n� b�ld�r�rler. N�hayet, y�rm� b�ryaşında b�r çocuk daha Mart�n de. Ruth'un da çocuktan aşağı kalıryanı yok. Bu, her �k�s�n�n de toyluklarının aşkı, büyüdü mü kurtulurlarbundan.

Sorun bu aşamada kaldı. A�le �ç�nde Ruth'la Mart�n n�şanlandığıkabul ed�lm�şt�, ama h�çb�r b�ld�r� yapılmadı. A�le buna gerekgörmem�şt�. Ayrıca, konuşulmuş olmamasına rağmen, herkes bun�şanlılığın uzun süreceğ�n� b�l�yordu. K�mse Mart�n'den, �şe g�tmes�n�ya da yazı yazmayı bırakmasını �stemed�. K�mse kend�s�ne qek�düzen vermes� �ç�n Mart�n'e cesaret vermeye yanaşmıyordu. Mart�nde onların bu kötü n�yetler�nde, onlara yardımcı oluyor, onların

Page 198: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

ekmeğ�ne yağ sürüyordu, z�ra b�r �şe g�rmek onun kafasından çokuzak b�r düşünceyd�.

Günler böyle geçt�. B�r gün Mart�n, Ruth'a:

— Acaba yaptığımı beğenecek m�s�n d�ye merak ed�yorum! ded�.Kız kardeş�m�n ev�nde pans�yoner kalmanın bana fazla pahalıyageld�ğ�ne karar verd�m, bundan sonra ayrı oturacağım. KuzeyOakland'da ufak b�r oda k�raladım, komşularım hep emekl�ler vebuna benzer k�mseler, han� b�l�rs�n. Sonra yemek p�ş�rmek �ç�n b�r degaz ocağı aldım.

Ruth çok sev�nd�. Gaz ocağı onu b�lhassa çok memnun etm�şt�.

— Mr. Butler da hayata böyle başlamıştı, ded�.

Bu değerl� k�ş�den söz ed�lmes� Mart�n'�n canını sıkmıştı, devamett�: — Bütün yazılarımı zarflayıp pullayıp yen�den ed�törlereyolladım. Odaya bugün yerleşt�m m�, ertes� gün çalışmaya başlarım.

Ruth, şaşkınlığı her hal�nden bell� olarak ona sokulup el�n� yasladıve gülümsed�: — B�r �şe g�r�yorsun! d�ye bağırdı. Bana da bundan h�çbahsetm�yorsun! Neden? Mart�n başını yanılıyorsun der g�b� salladı.

— Yazılarıma çalışmaya başlayacağımı söylemek �sted�m ben.

Ruth'un yüzündek� gülümseme b�r anda s�l�n�ver-d�, Mart�n deaceleyle devam ett�: — Ben� yanlış anlama, bu defa öyle parlakf�k�rler�n peş�nde koşacak değ�l�m. Bunlar soğuk, ruhsuz, sıradan,tüccar �ş� yazılar olacak. Ama tekrar den�ze çıkmaktan �y�d�r, üstel�kbu suretle Oakland'da kal�f�ye olmayan b�r �nsanın herhang� b�r �ştekazanacağından daha fazla para kazanacağım. — B�l�yor musun, şutat�lde gözüm açıldı ben�m. Bütün tat�l ne kend�m� öldürürces�neçalıştım ne de el�me kalem� aldım, H�ç değ�lse yayınlanmak üzereh�çb�r şey yazmadım. Bütün yaptığım sen� sevmek ve düşünmekten�barett�. B�raz da okudum, ama bu da düşünceler�m�n b�r parçasısayılır, en çok da magaz�n okudum. Kend�m, dünya ve dünyadak�yer�mle uygun b�r yere sah�p olab�lme �mkanlarım üzer�nde

Page 199: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

düşündüm. Ayrıca, Spencer'�n, "üslup Felsefes�"n� de okudum vebendek� ya da yazılarımdak� kusurların neler olduğuna da�r çokşeyler öğrend�m; tab�� bu şek�lde, aynı zamanda, her ay magaz�nderg�ler�nde yayımlanan yazıların çoğu hakkında da epey şeyöğrenm�ş oldum. Ama bütün bunların sonucu düşünmem�n,okumamın ve sevmem�n sonucu şu k�, ben p�yasa yazarlığınadökeceğ�m �ş�. Şaheserler� b�r kenara bırakıp, ıvır zıvır yazılar,şakalar, ufak fıkralar, m�zah� ş��r, sosyete ş��rler�, yan�, böyles�ne�sten�len ne kadar saçmalık varsa heps�n� yazacağım. Sonra, gazeteyazıları var, gazeteler�n kısa öyküler�, sonra pazar ekler� var. Ben dekalkar tezgahtan bunların �sted�ğ� t�ptek� yazıları çıkarırım, böylecede �y� b�r maaşa denk b�r para kazanırım. Serbest çalışıp da aydadört beş yüz dolar kazanan yazarlar var, b�l�yorsun. Onlar ayarınaçıkmayı düşündüğüm yok, ama y�ne de �y� b�r hayat tem�n edecekkadar para kazanmak n�yet�ndey�m. Halbuk� başka hang� �şe g�rsem,kend�me zaman ayırmama �mkan yoktur. Ondan sonra da zamanımıçalışmaya ve gerçek eserlere ayıracağım. Bu �k� türlü çalışmaarasında da kend�m� b�r de şaheserler yazma konusundadeneyeceğ�m ve kend�m� şaheserler yazmaya hazırlayacağım..Doğrusu şu ana kadar aldığım yola ben b�le hayret ed�yorum. İlk defayazmak �sted�ğ�m zaman, ne anlayab�ld�ğ�m, ne dedeğerlend�reb�ld�ğ�m saçma b�rkaç tecrübemden başka yazacak b�rşey�m yoktu. Hak�katen, kafamda düşünce d�ye b�r şey yoktu. Hattadüşünmem� sağlayacak kel�melere b�le sah�p değ�ld�m. Ben�mtecrübeler�m b�r sürü anlamsız res�mlerden �barett�. Ama b�lg�m�arttırıp kel�me dağarcığımı zeng�nleşt�rmeye başladığım andan�t�baren, tecrübeler�m�n sadece res�mlerden �baret olmadığınıanlamaya başladım. Bu res�mler� z�hn�mde canlandırıp bunlarınyorumunu yaptım. Bu da �y� eserler vermeye, şu "Macerayı,"Meşe"y�, "Çömlek"�, "Hayat Şarabı"nı, "Kalabalık Sokak"ı, "AşkŞ��rler�" ve "Den�z L�r�kler�"n� yazmaya başladığım sıraya rastlıyor.Daha bunlar g�b� çok yazacağım, hem de daha �y�ler�n�; ama bunuboş vak�tler�mde yapacağım. Artık ayaklarım yere değd�. Önce ıvırzıvır yazılarla para kazanacağım, şaheserler�m� de ondan sonravereceğ�m. Haftalık m�zah derg�ler�ne yarayacak yarım düz�ne şakayazdım dün gece; sırf sana göstermek �ç�n. Sonra tam yatarkenaklıma b�r de tr�yole denemek geld�, m�zah� b�r tr�yole; b�r saat �ç�nde

Page 200: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

tam dört tane yazarım. Bunların tanes�n�n b�r dolar etmes� lazım. İşte,tam yatağa g�rerken akla sonradan gelen b�rkaç düşünce sayes�ndedört dolar kazanmış oldum. Tab�� bunların heps� da sıkıcı, p�s şeyler,ama h�ç değ�lse ayda altmış dolara defter tutup, ölünceye kadardurmadan sütun sütun anlamsız rakamlarla uğraşmak kadar p�sdeğ�l, üstel�k bu ucuz yazılar edeb�yat dünyasıyla temasta kalmamısağlayıp daha büyük yazılara g�r�şeb�lmem �ç�n bana zamanbırakıyor.

Ruth:

İy� de bu büyük yazıların, şu şaheserler�n ne faydası var? d�yesordu. Bunları satman mümkün değ�l. Mart�n: — Satab�l�r�m, d�yebaşlayacak oldu, ama Ruth onun sözünü kest�:

— Şu �s�mler�n� saydıkların ve kend� kend�ne büyük eserded�kler�nden h�çb�r�n� satamadın daha. Satmayacak olanşaheserlere güvenerek evlenemey�z k�.

Mart�n, kuvvetl� b�r �fadeyle:

— Satacak olan Tr�lot'�ere güvenerek evlen�r�z, öyleyse, ded�ktensonra kolunu onun bel�ne doladı ve kend�ne çekt�, ama sevg�l�s�hevess�zd�.

Mart�n neşel� görünmeye çalışarak:

— Bak, d�nle şunu, bu b�r sanat sayılmaz ama b�r dolar eder.

— Ben dışarıdayken geld�, n�yet� ödünç b�rkaç kuruş almaktı,Doğal olarak hava aldı, çekt� arabasını; hemen g�rd�m �çer�, o daaçıkta kaldı.

Bu vez�ns�z ş��re verd�ğ� neşel� oynaklık, ş��r� okumayı b�t�rd�ğ�zaman yüzünün aklığı üzüntülü �fade �le zıtlık yaratıyordu, Ruth'unyüzünde en ufak b�r tebessüm b�le bel�rmem�şt�. Mart�n'�n yüzünec�dd� ve end�şel� b�r tavırla bakıyordu.

Page 201: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— B�r dolar edeb�l�r bu, ded�. Ama bunun, soytarıların aldığıdolardan farkı olmaz, palyaçoluk ücret� olan b�r dolar. Görmüyormusun Mart�n, baştan aşağı bayağılık kokuyor bu ş��r. Ben sevd�ğ�mve saygı duyduğum adamı, b�rtakım saçma ş��rler ya da şakalaryazarı olmaktan çok daha tem�z, daha yüksek b�r k�ş� görmek�sterd�m.

Mart�n:

— Mesala Mr. Butler g�b� görmek �sterd�n, değ�l m�? ded�.

Ruth:

— Mr. Butler'den hoşlanmadığını b�l�yorum, d�ye başlayacak oldu.

Mart�n onun sözünü kest�:

— Ben Mr. Butler1 a b�r şey dem�yorum. Ben�m onda bulduğumtek kusur, hazımsızlığı. Ne var k�, eğer amaç ben�m kurtulmam �se,şakalar veya kom�k ş��rler yazmakla, dakt�lo yazmak, not almak, b�rsürü defter tutmak arasında h�çb�r fark görem�yorum. Bunların heps�de b�r amaca ulaşmak �ç�n araçlardan �baret. Sen�n teor�n, �y� b�ravukat, ya da �ş adamı olab�lmem �ç�n ben� �şe defter tutmaktanbaşlatmak. Ben�m teor�m de ucuz yazılarla başlayıp, g�tt�kçegel�şerek kuvvetl� b�r yazar olmak.

Ruth:

— Arada b�r fark var, ama, d�ye ısrar ett�.

— Neym�ş o fark?

— Sen �y� eserler�n� k� bunlara yalnız sen �y� d�yorsunsatamıyorsun. Bunu dened�n b�l�yorsun ama ed�törler almıyorlar �şte.

Mart�n r�ca eder g�b�,

— Ne olur bana b�raz zaman ver sevg�l�m, ded�. ucuz yazılargeç�c� b�r �ş, c�dd�ye de aldığını yok zaten. Bana �k� yıl �z�n ver. Bu

Page 202: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

zaman zarfında mutlaka başaracağım, ed�törler de ben�m eserler�m�bayıla bayıla alacaklar. Ne ded�ğ�m� b�l�yorum ben; kend�me güven�mvar. �ç�mde neler bulunduğunu, edeb�yatın ne olduğunu b�l�yorumartık. B�r sürü küçük adamın bol bol ortaya döktüğü aleladesaçmalıkları b�l�yorum; b�l�yorum k� �k� sene sonra, ben� başarıyagötürecek ana yola çıkmış olacağım, �şe gel�nce, b�r �ş adamı olarakh�çb�r zaman başarı kazanamam ben. Sevm�yorum. Bana kuru,budalaca, tüccarca, h�lel� b�r şey g�b� gel�yor. Zaten ben o türlü �şealışmamışım. H�çb�r zaman kat�pl�kten öteye geçemem, sonra �k�m�znasıl mutlu oluruz ufacık b�r kat�p maaşıyla? Sen�n �ç�n dünyada herşey�n en �y�s�n� �st�yorum, b�r gün gelecek, daha �y�s� mutlu olduğumüddetçe, en �y�y� b�le �stemeyeceğ�m. Bunu elde edeceğ�m, heps�n�.Başarı kazanmış b�r yazarın gel�r� yanında, Mr. Butler fak�r kalır.Satış rekoru kıran b�r k�tap, her yerde ell� yüz b�n dolar arasında paraget�r�r, bazen daha çok, bazen daha az; ama genell�kle bu rakamlaraçok yakın b�r para. Ruth h�ç ses�n� çıkarmadı. Hayal kırıklığınauğradığı yüzünden bell� oluyordu. Mart�n:

— Ee? d�ye sordu.

— Ben başka türlü düşünmüş ve ummuştum. Sen�n �ç�nyapılacak en �y� şey�n steno öğrenmeye başlamak ve babamınyanına g�rmek olduğunu düşünmüştüm ve hala da aynı şek�ldedüşünüyorum; zaten b�raz dakt�lo da b�l�yorsun. Parlak b�r kafan varve ben em�n�m k� sen b�r avukat olarak pekala başarı kazanırsın.

XXIAşk �nanmaktır aynı zamanda. Sevg�l�ne gönlünü verd�ğ�n g�b�

ruhunu da vermekt�r. Gerek�rse benl�ğ�n� tesl�m etmekt�r. Ruhundanruh, gücünden güç katmaktır. Hayata gücün oranında hazırlamaktır.Ruth, Mart�n'�n büyük b�r yazar olacağına �nanmıyor, bunu da herhal�nden bell� ed�yordu. Ancak genç kadının Mart�n'�n yazarolacağına �nanmıyor olması, Mart�n'� etk�lemed�. Bu durum Ruth'u,Mart�n'�n gözünde ne yüceltt� ne de alçalttı. Ar�stokrat a�le kızının

Page 203: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kolay �nanmayacağına yorumladı bunu. Kend�n� d�nlemey�, sorunlarakend� perspekt�f�nden bakmayı sürdürdü. Özell�kle kısa süren büyülütat�l�nde, kend�n� en�ne boyuna �nceled�, �ç�n� d�nled�, �nsanlarıgözlemled�, böylel�kle hem kend�s�yle hem de toplumla �lg�l� b�rçokyen� şey öğrenme fırsatı buldu. Bunca şey �ç�nde öğrend�ğ� en öneml�şey, hayatta �sted�kler�n�n çoğunu Ruth �ç�n �sted�ğ�yd�. Örneğ�nyakışıklı ve şöhretl� b�r adam olmayı en çok Ruth �ç�n �sted�ğ�n�keşfetm�şt�. Bundan dolayı ünlü b�r yazar olmayı çok arzuluyordu.Bütün dünyanın gözünde b�r numara olmak, herkes tarafındantakd�rle anılmak; sevd�ğ� kadın kend�s�yle övünsün ve değerl� bulsund�ye, y�ne kend� �fades�yle, "yolunu kıvırmak" �st�yordu.

Kend�n� Ruth'a öyles�ne kaptırmıştı k�, sank� varlık sebeb�Ruth'du. İht�ras dereces�ndek� aşkı yüzünden Ruth'a h�zmet etmey�b�le yeterl� b�r kazanç olarak algılıyordu. Ruth'a olan sevg�s�n�yalnızca güzell�kle açıklamak olanaksızdı; çünkü onu, güzell�ğ�nsoyut varlığından da fazla sev�yordu. Zaten Mart�n'e göre dünyadaen değerl� şey güzell�kt�. Mart�n'�n �ç�nde b�r �ht�lal yaratarak onu kabaden�zc� hal�nden alıp b�r öğrenc�, b�r oyuncu hal�ne get�ren kuvvetaşktı; bundan ötürü de Mart�n �ç�n bu üçü arasında en mükemmel�,en büyüğü, öğrenmekten ve sanatkarlıktan da büyüğü aşktı. Dahaş�md�den, kend� beyn�n�n, Ruth'un bey�n kudret�n� aşmış olduğunukeşfett�; tıpkı kend� kardeşler�n�n ya da babasının beyn�n� aştığı g�b�...Ruth sanat tar�h� mezunuydu, eğ�t�m�n her aşamasından geçm�şt�.Ancak Mart�n'�n öğrenme gücü, üstün hırsı sayes�nde Ruth'unk�n�çoktan aşmış ve b�r yıla yakın b�r zamanı kend� kend�n� �ncelemeylegeç�rm�ş olması da ona ayrıca b�r dünya ve dünya olayları, sanat veyaşam üzer�nde, Ruth'un elde etmey� üm�t dah� edemeyeceğ� b�rgörüş �ncel�ğ� kazandırmıştı.

Bütün bunları anlayışı, ne Mart�n'�n Ruth'a olan aşkına ne deRuth'un Mart�n'e olan aşkına etk� ett�. Aşk son derece mükemmel vesoylu b�r şey, Mart�n de aşka eleşt�r� bulaştırmayacak kadar sadık b�râşıktı. Ruth'un sanat, doğru davranış ve kadınlara oy hakkıtanınması konularında değ�ş�k, zıt f�k�rlere sah�p oluşunun aşkla ne�lg�s� vardı? Bunlar b�rtakım bey�nsel tartışma yollarıyla �lg�l�yd� ve aşkmantığın üstündeyd�. Mart�n aşkı küçümseyemezd�. O aşka

Page 204: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

tapıyordu. Aşk akıl düzlüğünün yukarılarında, tepeler�ndoruklar�ndaydı. O, varlığın yücelm�ş b�r hal�, hayatın en yüksekdoruğuydu ve �nsan ona ender rastlardı. Büyük değer verd�ğ� b�l�mf�lozofları sayes�nde Mart�n, aşkın b�yoloj�k anlamını öğrenm�şt� amaaynı b�l�msel düşünce �le fakat daha saf b�r muhakeme yoluyla da�nsan organ�zmasının en yüksek amacına aşkta ulaştığı, aşkıntartışılamaması, hayatın �nsanoğluna vereb�leceğ� en büyük ödülolarak kabul ed�lmes� gerekt�ğ� sonucuna varmıştı. Böylece Mart�n,aşığı bütün yaratıkların en mutlusu olarak kabul ett�; dünyadak� herşey�n, üzer�ne çıkan, servet�n, yargının, halkoyunun ve beğen�lmen�nüstüne, hayatın kend�s�n�n üstüne yükselen ve b�r öpücüğe canveren, Tanrı'nın çılgın aşığını düşünmek �se ona büyük b�r mutlulukverd�. Mart�n bunların çoğunu muhakemes�n�n süzgec�nden geç�rm�şbulunuyordu, b�r kısmını da �lerde geç�rd�. Bu arada da b�r Ispartalıg�b� yaşayıp, Ruth'u görmeye g�tt�ğ� zamanlar dışında z�hn�n� h�çd�nlend�r-meks�z�n çalıştı. Ev sah�bes� dul Mar�a S�lva'nın küçücüktek odaya her ay �k� buçuk dolar öded�. Bu Mar�a, çocuklarını neyapıp ed�p büyütmeye uğraşan, keder�n� ve yorgunluğunu köşedek�bakkal ya da meyhaneden onbeş sente aldığı b�r galonluk sulu, ekş�şarapta boğan çok çalışkan, çalışmanın sertleşt�rd�ğ� ağzı bozuk,erkek g�b� b�r kadındı. Önceler� ondan ve onun küfürbazlığından�ğrenen Mart�n, yaptığı y�ğ�tçe savaşı gördükçe, yavaş yavaş bukadına hayranlık duymaya başladı. Küçücük evde topu topu dört odavardı. Renkl� b�r halının �ç açıcılığı kadının, sayısı bel�rs�z ölmüşyavrularından b�r�n�n cenaze tören�ne a�t b�r kartpostalla, ölümünügösteren b�r fotoğrafın da eleml� b�r hava verd�ğ� salon olarakkullanılan bu odalardan b�r�s� t�t�zl�kle konuklar �ç�n ayrılmış olaraktutulurdu. Perdeler da�ma �n�kt�. Resm� görevler dışında Mar�a,çocuklarının bu odaya g�rmeler�ne �z�n vermezd�. Yemeğ� mutfaktap�ş�r�r ve heps� mutfakta yerd�. Mar�a aynı zamanda pazar har�ç,haftanın bütün günler�nde, çamaşırını da mutfakta yıkar, kolaları,ütüler� hep burada yapardı; gel�r�n�n öneml� kısmını, daha varlıklıkomşularının çamaşırlarını yıkayarak sağlardı. Ger�ye Mar�a �le yed�çocuğunun balık �st�f� uyudukları, Mart�n'�nk� kadar küçük yatak odasıkalıyordu. Heps�n�n bu odaya nasıl sığab�ld�kler�ne Mart�n hayretetmekten kend�n� alamaz ve her gece kend�-n�nk�yle bu odayı ayıran�nce bölmeden, bunların yatmaya g�tt�kler�n�, çocuk feryatları, kavga

Page 205: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

gürültüler�, alçak sesle konuşmaları ve uykulu, kuşlar g�b�cıvıldaşmaları duyardı. Mar�a'nın b�r başka gel�r kaynağı da gecegündüz sağılan ve boş arsa �le kaldırımın �k� yanındak� otlardang�zl�ce beslenen �k� �nekt�. Pejmürde oğullarından �k�s� hep �nekler�nyanında dururdu; bunların bekç�l�k görevler�, başıboş hayvanlarıtoplayan beled�ye memurunu kollamaktan �barett�.

Mart�n küçücük odasında yaşıyor, uyuyor, çalışıyor, yazıyor ve h�çevden dışarı çıkmıyordu. Ev�n önündek� sundurmaya bakan küçükpenceren�n önünde ona hem çalışma masası, kütüphane, dakt�losehpası, hem de mutfak görev� gören masa bulunuyordu. Arkaduvara dayalı olan yatağı bütün odanın üçte �k�s�n� kaplıyordu.Masanın b�r kanadı �şe yarasın d�ye değ�l de para get�rs�n d�yeyapılmış ve �nce kaplamaları gün ışığından kabarıp dökülmüş c�c�l�b�c�l�, çekmecel� b�r dolaba dayanıyordu. Bu dolap köşede duruyor,masanın öbür köşeye dayanan d�ğer kanadı üstünde de Mart�n'�nmutfağı bulunuyordu. Bu kanat üstünde, �ç�nde tabak, çanak vetencere g�b� mutfak malzemeler�n�n bulunduğu esk� b�r kuru y�yecekkutusu, onun üstünde de gaz sobası duruyordu. Duvarda, erzakınındurduğu b�r raf, yerde de b�r kova su vardı. Odasında vana olmadığı�ç�n Mart�n suyunu mutfaktak� lavabodan get�rmek zorundaydı.Yemek p�ş�r�rken fazlaca buhar çıktığı günlerde çekmecel� dolabınkaplamaları daha çok dökülürdü. B�s�klet�n� b�r makarayla yatağınüstünde tavana asmıştı. Önce onu bodrumda tutmayı denem�ş, amajant teller�n� gevşeten, last�kler� delen S�lva a�les� çocukları rahatvermem�şlerd�. Mart�n bunun üzer�ne ev�n önündek� sundurmayıdenem�ş ve b�r sefer�nde kuvvetl� b�r sağanak, b�s�klet� bütün geceıslatınca bundan da vazgeçm�ş ve b�s�klet�n� odasına alarak, tavanaasmıştı. G�ys�ler�yle, ne masanın üstüne, ne de altına sığan k�taplarıodadak� küçük yüklükte duruyordu. Mart�n okurken, not almaalışkanlığı da ed�nm�şt� ve o kadar çok not tutuyordu k�, eğer odayaboydan boya çamaşır �pler� ger�p de notlarını bunlara asmamışolsaydı, odada kend�s� �ç�n ufacık b�r yer b�le kalmayacaktı. Bunarağmen, odası her geçen gün öyle doldu k�, burada dolaşmak b�leMart�n �ç�n çok güç b�r �ş hal�ne geld�. B�r kere yüklüğün kapısınıkapamadan odanın kapısını açamıyordu, aynı şek�lde odanınkapısını kapamadan da yüklüğün kapısını açamıyordu. Odaya düz

Page 206: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

b�r yol üzer�nde h�çb�r taraftan geçmes�ne olanak yoktu. Kapıdanyatağın başucuna g�tmek �ç�n z�kzak b�r yol tak�p etmes� gerek�yor vegeceler� �mkanı yok b�r yere çarpmadan bu �ş� başaramıyordu.B�rb�r�yle çarpışan kapılar sorununu çözünce demutfağa toslamamak �ç�n sağa doğru kesk�n dümen kırmasıgerek�yordu, sonra yatağın ayakucuna b�nd�rmemek �ç�n solakıvrılıyordu, ama bu dönüşü b�raz açıktan alacak olursa, masanınköşes�yle burun buruna gel�yordu. An� b�r �rk�l�şle duraklayarak, neyana dümen kıracağını hesaplayıp, b�r kıyısı yatak, öbür kıyısı damasa olan b�r çeş�t kanaldan geç�yordu. Odadak� b�r�c�k �skemle, herzamank� yer�nde masanın önünde durduğu zamanlar bu kanaldaseyretmek �mkansızla-şıyordu. Sandalye kullanılmadığı zamanlarda,yatağın üstüne kaldırılıyordu. Bununla beraber bazen yemekp�ş�r�rken de sandalyeye oturup su kaynayıncaya kadar k�tapokuduğu olurdu, hatta p�rzolasını kızartırken b�le b�r, �k� paragrafokuyacak kadar ustalaşmıştı. Mutfağın bulunduğu köşe o kadarufaktı k�, oturduğu yerden �sted�ğ� şey� uzanıp alab�l�yordu. Aslındaoturmak daha uygundu, ayaktayken fazla yer �şgal ed�p çoğunluklakend� �ş�ne kend�s� engel oluyordu. Her şey� hazmedeb�len güçlüm�des� sayes�nde, hem besley�c�, hem de ucuz olan çeş�tl� bes�nlerhakkında epey b�lg� sah�b� olmuştu. Mart�n'�n yemek l�stes�nde en çokgörünen� bezelye çorbasıydı. Fasulye �le baklayı Meks�ka usulüp�ş�r�yor, Amer�kalı ev kadınlarının p�ş�rmes�n� h�ç b�lmed�kler� vep�ş�rmey� h�çb�r zaman da öğrenemeyecekler� b�r usulle p�ş�rd�ğ� p�lav�se Mart�n'�n sofrasında günde en az b�r kere yer alıyordu.Kurutulmuş meyveler taze meyvelerden daha ucuzdu ve b�r çanakhaşlanmış kuru meyve, her zaman �ç�n hazır ve el altında bulunurdu;z�ra Mart�n, bunu tereyağı yer�ne ekmeğ�ne sürerek y�yordu.Sofrasına tek tük b�ftek, ya da �l�kl� sığır kem�ğ� şeref ver�rd�. Günde�k� defa sütsüz ve kremasız kahve �çer, akşamları kahven�n yer�n� çaytutardı; ama kahvey� de, çayı da çok güzel p�ş�r�rd�. Mart�n tutumluyaşamak zorundaydı. Tat�lde, çamaşırhanede kazandıklarının hemenhemen heps�n� yem�şt�, üstel�k yazılarını sattığı derg�ler o kadaruzaktaydı k�, ıvır zıvır eserler�nden �lk paraların geleb�lmes� �ç�nhaftalarca beklemes� gerekecekt�. Ruth'la görüştüğü ya da kızkardeş� Gertrude'u görmeye g�tt�ğ� zamanlar dışında kabuğunaçek�lm�ş b�r hayat yaşıyor ve b�r günde, alelade b�r �nsanın en aşağı

Page 207: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

üç günde başarab�leceğ� �ş çıkarıyordu. Günde ancak beş saat uykuuyuyordu; ancak bünyes� dem�r g�b� sağlam b�r�s� Mart�n'�n yaptığışek�lde oturup da, her gün ondokuz saat devamlı ve yorucu b�rçalışmaya katlanab�l�rd�. B�r dak�kasını b�le kaybetm�yordu. Aynanınüstünde kel�meler�n anlamlarını, söylen�şler�n� gösteren b�r sürü l�steasılıydı; tıraş olurken, g�y�n�rken, ya da saçlarını tararken bu l�steler�baştan aşağı gözden geç�r�rd�. Buna benzer l�steler aynı şek�ldeduvarda gaz sobasının üst tarafında da asılıydı; bunları da yemekp�ş�r�rken veya bulaşık yıkarken, ezberled�. Devamlı olarak bu l�steleryen�ler�yle yer değ�şt�r�rd�. Okurken karşılaştığı her yen� kel�mey�hemen not eder, bunlar b�r�k�nce de dakt�loda l�steler hal�nde tem�zeçek�l�p aynanın, ya da sobanın üst tarafına, duvara �l�şt�r�l�rd�. Hatta,bunlardan ceb�nde de bulundurur ara sıra yolda g�derken, kasaptaveya bakkalda beklerken gözden geç�r�rd�.

Bu konuda daha da �ler� g�tm�şt�. Başarıya ulaşmış k�ş�ler�neserler�n� okurken, bunların ulaştıkları her sonucu not ed�yor ve busonuçlara ulaştıran becer�ler üzer�nde çalışarak bunları öğren�yorduöykü becer�s�, �fade, yöntem becer�s�, f�k�rler, zıtlıklar, öğret�c� repl�klerbunlar arasındaydı. Mart�n takl�tç� değ�ld�. O, sadece kural arıyordu.Etk�l� ve çek�c� üslup örnekler�nden l�steler çıkarıp, pek çok yazardanalınmış böyle pek çok örneklere dayanarak n�hayet, üslupçuluğungenel kuralını ortaya koymaya ve bu kurallarla donatılmış olarak dakend�ne has yen� ve or�j�nal üsluplar düşünüp bulmaya, bunlarıgerekt�ğ� g�b� değerlend�r�p tartmayı başardı. Aynı yöntemle, kuvvetl�cümlelerden, yaşayan d�lden alınmış, as�t g�b� �şley�c�, alev g�b�yakıcı, ya da alelade konuşma d�l�n�n çöl kuraklığı �ç�nde pırıl pırılparlayan yumuşak, tatlı cümlelerden de l�steler yaptı. Da�ma şekl�narkasında ya da altındak� kuralları aradı, �ş�n nasıl yapıldığınıöğrenmek �sted�; bunu öğrend�kten, sonra, kend�s� de yapab�l�rd�.Güzell�ğ� görmek ve seyretmek ona yetm�yordu. Tıklım tıklım doluyatak odasında kurduğu laboratuarında, S�lva a�les�n�n b�rtımarhaney� andıran gürültüsü ve odasındak� yemek kokularıarasında güzell�ğ� göster�yor ve göster�ş yapıp güzell�ğ�n anatom�s�n�öğrend�kten sonra, güzell�k yaratab�lme olanaklarına daha çokyaklaşmış oluyordu.

Page 208: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n yaradılışı �cabı ancak her şey�n aslını, esasını anlayarakçalışab�l�rd�. Gözü kapalı, karanlıkta, ne yaptığını b�lmeden,dehasının yıldızına, tal�he güven�p, yaratacağı şey�n güzel ve uygunetk�ye sah�p olmasını umarak çalışamazdı; İş� şansa bırakmaya sabrıyoktu. Neden�n�, nasılını b�lmek �st�yordu. Onda uyanık b�r yaratıcıdeha vardı; b�r öyküye ya da ş��re başladığı zaman, bu ş��r veyaöykünün kend�s�, kafasında bütünüyle canlanmış, sonu görüleb�l�rhalde ve bu sona ulaşma yolları da uyanık b�l�nc� sayes�ndeel� altında bulunurdu. Aks� takd�rde, çabaları başarısızlıklasonuçlanmaya mahkumdu. D�ğer taraftan z�hn�nde rahatça,h�ssett�rmeden b�rer kel�me, b�rer cümle hal�nde bel�rerek kend�n�gösteren şans unsurunu da değerlend�rmekten ger� kalmıyor, ancakbunları bütün güzell�k ve kudret sınavlarından teker teker geç�r�p,anlatılmaz, müth�ş �fadeler hal�ne sokuyordu. Bu çeş�t �fadeler�nönünde saygıyla eğ�l�p, onlara hayranlık duyuyor ve bunlarınherhang� alelade b�r �nsanın yaratışlarının çok üstünde olduklarınıb�l�yordu. Mart�n Eden, güzell�ğ�n �ç�nde yatan, güzell�ğ� mümkünkılan kuralları bulma uğruna, güzell�ğ� ne kadar göster�rse gösters�n,güzell�ğ�n o h�çb�r zaman nüfuz edemed�ğ�, h�ç k�msen�n de henüzedemem�ş olduğu �ç büyüsünün her zaman �ç�n farkındabulunuyordu. Spencer sayes�nde çok �y� anlamıştı k�, �nsanoğlu h�çb�rşey hakkında sonsuz b�lg�ye sah�p olamaz ve güzell�ğ�n sırları da enaşağı hayatın sırları kadar der�nd�r; güzell�ğ�n ve hayat dokusununteller� b�rb�r�ne dolanmıştır ve b�zzat Mart�n�n kend�s�, gün ışığından,yıldız tozundan, har�kalardan örülmüş bu anlaşılmaz dokunun b�rparçasıdır.

Gerçekte, "Yıldız Tozu" adlı denemes�n� �şte bu çeş�t düşüncelerledolu olduğu b�r sırada yazmış ve eleşt�r�ler�n� kurallara göre değ�l,bell�başlı eleşt�rmenlere yöneltm�şt�. Bu, parlak, der�n, felsefî ve�ç�nde tatlı b�r m�zah bulunan b�r eserd�. Aynı zamanda da derg�lertarafından, daha, gönder�l�r gönder�lmez redded�lm�şt�. Ama Mart�n,z�hn�n� bundan ayırır ayırmaz, duru b�r kafayla yoluna devam ett�.Mart�n, b�r konu üzer�nde bol bol düşünüp, düşünceler�n�olgunlaştırdıktan sonra derhal yazı mak�nes�n�n başına geçerekyazmaya başlamayı adet ed�nm�şt�. Denemes�n�n basılmayışı, onupek az meşgul ett�. Dağınık düşünce �pl�kler�n� toplayıp, z�hn�ne

Page 209: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yüklenen ayrıntılar üzer�nde b�raraya get�rerek son genellemey� deyaptıktan sonra bunları yazmak, uzun z�h�n çalışmasının z�rveyeulaşan ham-les�yd�. Böyle b�r yazı yazmak b�l�nçl� b�r çaba harcamakdemekt� ve Mart�n bu yükten kurtulur kurtulmaz, kafasını yen�malzemelere, yen� problemlere hazırladı. Bu b�r bakıma, gerçek veyasanal dertlerden ş�kâyetç� olup da, zaman zaman, uzun sürenıstıraplı sess�zl�kler�n� bozarak, son sözler�n� söyleyene kadar "�ç�n�döken" erkeklerle, kadınların her zaman rastlanan haller�nebenz�yordu.

XXIIYaşanmış günler yaşanacak günler�n �ç�nde er�r, saatler�n günün

�ç�nde, haftaların ayların �ç�nde er�d�ğ� g�b�. Harcanmış günlerden�nsana kalan yalnızca yaşadıklarıdır. Bu yaşadıkları kayda değerseonun ruhunda, belleğ�nde unutulmaz �zler bırakır. Günler aynı tondageç�yorsa hayat çek�lmez olmaya başlayacaktır. Yaşamı boyuncamaceradan maceraya koşan, alt tabakadan üst tabakaya çıkmak �ç�nmücadele veren Mart�n �ç�n her gün yen�l�k demekt�. Ama �şte şuparasızlık yok mu, bu Mart�n'�n canına tak etm�şt�, üstel�k yayıncıların�ş görmes� muhtemel çekler� de oldukça uzak görünüyordu. Hayatımücadeleden �baret sayan Mart�n �ç�n pes etmek kavramı yoktu,olamazdı da zaten. Kend�nce öneml� olan yazıların heps� ger�s�nger�ye dönmüş, para etmes�n� düşündüğünü "küçük yazılar" �se h�çde parlak olmayan b�r durumla karşı karşıya kalmıştı. Artık küçükmutfağında doğanın küçük n�metler� b�le bulunmaz olmuştu. Küçükkağıt parçasına yerleşt�rd�ğ� b�r m�ktar p�r�nçle b�r k�lo kadar kayısıkurusuna b�r hafta boyunca kıt kanaat tal�m eden ve sabah akşamp�lav y�yen Mart�n'�n aklına bakkalda kred�s� olduğu geld�. Ş�md�yekadar peş�n parayla alış ver�ş yaptığı ve güven verd�ğ� Portek�zl�bakkal, Mart�n'�n faturaları üç dolar seksen beş sentl�k muhteşem b�rtutara ulaşınca, pes ded�. Bakkal, bozuk d�l�yle:

— Çünküm, sen yok �s tutmak, ben var kaybetmek para, dey�pçıktı �ş�n �ç�nden. Mart�n cevap veremed�, sadece bakmakla yet�nd�.

Page 210: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Bakkalın tutarlı b�r gerekçes� yoktu, sağlam, anlaşılır b�r açıklamasıda. Ancak bakkala göre, �şç� sınıfından, sağlam, fakat çalışmak�stemeyecek kadar tembel b�r�ne kred� açmak �ş anlayışına uymazdı.

Bakkal, Mart�n'e:

— Sen var �ş tutmak, ben sana �z�n verecek daha fazla y�yecek,d�ye de garant� verd�. İş yok, y�yecek de yok. Bu böyle kardeş.

— Sonra da bunun peş�n b�r f�k�r olmayıp sadece �ş hayatıyönünden b�r �ler� görüşlülük olduğunu anlatmak �ç�n de:

— Eve gel �çk� �ç, y�ne de arkadaşız sen�nle.

Böylece Mart�n, ev ahal�s�yle dost olduğunu göstermek �ç�n,uysallıkla �çk�y� �çt�, sonra da g�d�p akşam yemeğ�n� yemeden yattı.

Mart�n'�n sebzeler�n� aldığı manav, Mart�n'e kred�y� beş dolarakadar yükseltecek derecede �ş prens�pler� zayıf olan b�r Amer�kalıtarafından �şlet�l�yordu. Fırıncı �k� dolarda durdu, kasap da dörtdolarda. Mart�n bütün borçlarını topladı ve dünyada topu topu on dörtdolar seksen beş sentl�k kred�s� olduğunu anladı. Dakt�lo mak�nes�n�nk�rası da yaklaşmıştı, ama Mart�n bunun �ç�n sek�z dolar tutarında �k�aylık b�r kred� açtırab�leceğ�n� hesapladı. Bu �ş de olunca, artıkh�çb�r yerden kred� sağlamasına olanak kalmayacaktı. Manavdanson olarak b�r kesekâğıdı dolusu patates almıştı, oturdu b�r hafta bupatatesler� yed�; günde üç öğün patates, başka h�çb�r şey yemed�.Arada sırada Ruth'larda yed�ğ� yemek vücudunu kuvvetl� tutuyordu,ama o kadar güzel yemekler� görüp de �ştahı kabardığı halde, dahafazla yemeğ� reddetmek de b�r �şkence oluyordu. İç�nden utançduymasına rağmen, arada sırada yemek zamanları kız kardeş�neuğruyor ve cesaret�n�n elverd�ğ� kadar Morse'ların masasındayemeye cesaret edeb�ld�ğ�nden daha fazla y�yordu.

Her gün çalışmalarına devam ett� ve her gün postacı onaredded�len b�r yazısını get�rd�. Pul alacak parası olmadığından,yazıları masanın altında tepe g�b� yığıldı. B�r gün geld�. Mart�n'�nağzına kırk sek�z saat y�yecek g�rmed�. Ruth'larda yemek yemes�ne

Page 211: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

�mkan yoktu, çünkü Ruth, �k� haftalığına San Rafael'e g�tm�şt�,utancından kız kardeş�ne de g�dem�yordu. Sank� tal�hs�zl�ğ� arttırmak�ç�nm�ş g�b�, postacı, akşam sefer�nde ona beş tane ger� çevr�lm�şyazı daha get�rd�. İşte o zaman Mart�n, paltosunu sırtına geç�rd�ğ�g�b�, Oakland'a �nd� ve paltosuz olarak, ama ceb�nde tın-gırdayanbeş dolarla ger� döndü. Dört alacaklısının her b�r�ne, borçlarınakarşılık b�rer dolar verd� ve mutfağında sarımsaklı p�rzola kızartıp,kahve p�ş�rd�, koca b�r tencere de kuru er�k kaynattı. Yemek yeryemez, masasının başına geç�p, gece yarısından evvel, "Tefec�l�ğ�nDeğer�" adlı b�r deneme yazıp tamamladı. Bunu dakt�loya çekt�ktensonra, pul almak �ç�n beş dolardan ger�ye beş para kalmadığı �ç�n,masanın altına fırlattı.

Daha sonraları saat�n� reh�ne bıraktı, arkasından b�s�klet�n� vey�yecek almasına yarayacak parasının büyük kısmıyla pul satınalarak yazılarını gönderd�. Para �ç�n yazdığı yazıları onu hayalkırıklığına uğratmıştı. K�mse bunları satın almak �stem�yordu. Bunlarıgazetelerde, haftalık ucuz magaz�n derg�ler�nde gördükler�ylekarşılaştırdı ve kend� yazılarının bu çeş�t orta derecede b�r yazıdandaha �y�, çok daha �y� olduğuna karar verd�; ne çare k�, onunk�satılmıyordu. Derken, gazeteler�n çoğunun, ısmarlama yazılarbastıklarını keşfett� ve bunları ayarlayan ş�rket�n adres�n� aldı. Onlaragönderd�ğ� kend� yazıları, basılı b�r mektup �l�ş�ğ�nde ger� geld�.Mektupta, lazım olan bütün yazıların kend� memurları tarafındansağlanmakta olduğu b�ld�r�l�yordu.

Gençler �ç�n çıkan büyük derg�lerden b�r�nde, gözüne b�r sütundolusu olay ve anekdot �l�şt�, �şte b�r fırsat çıkmıştı. Ancak Mart�n'�nparagrafları ger� geld�, üst üste yollamasına rağmen bunlardanh�çb�r�n� kabul ett�rmey� başaramadı. Daha sonraları, artık bununh�çb�r önem� kalmadığı b�r gün, yarı uzman ed�törlerle, ed�töryardımcılarının, bu yazıları kend�ler� yazarak maaşlarını arttırdıklarınıöğrend�. M�zah derg�ler� Mart�n'�n fıkralarını, manzum m�zah yazılarınıger� çev�rd�, büyük magaz�n derg�ler� �ç�n kaleme aldığı sosyetenazmı da h�çb�r yerde basılmadı. Aklına gazetelerde çıkan küçüköyküler geld�. Kend�s�n�n, yayınlanan bu öykücüklerden çok daha�y�s�n� yazab�leceğ�n� b�l�yordu. İk� gazete send�kasının adres�n� alarak

Page 212: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

bunlara yığınla küçük öykü yolladı. Y�rm� tane yazıp da h�çb�r�n�yayınlatamayınca, artık yazmaktan vazgeçt�. Bununla o beraber,hergün b�r sürü küçük öykü okuyor ve bunların h�çb�r�n�kend�n�nk�lerle karşılaştıramıyor-du. Düştüğü umutsuzluk �ç�nde,doğru dürüst b�r yargıya sah�p olmadığına, kend� kend�n� aldatan b�rtakl�tç� olduğuna karar verd�. İnsanlıktan uzak ed�törlük mak�nes�, herzamank� g�b� tıkır tıkır çalışıyordu. Yazısının �ç�ne pul da koyup yazıyımektup kutusuna attı, üç hafta, ya da b�r ay sonra postacımerd�venler� çıkıp, yazısını ona ger� get�rd�. Şüphes�z öbür uçta, canlısıcak ed�törler yoktu. Çark, cıvata, yağ borularından meydana gelm�şve robotlar tarafından yönet�len akıllı b�r mak�ne vardı sadece. Bazened�törler�n varlığından b�le şüphe edecek kadar üm�ts�zl�ğe düştüğüanlar oluyordu. H�çb�r�nden varlıklarına bell� eder b�r �şaret almamıştı;yazdıklarının neden redded�ld�ğ�ne da�r b�r yargı olmadığı �ç�n de,ed�törler�n kât�pler, yazarlar, baskı ustaları tarafından yaratılıp devamett�r�len b�rer öyküden �baret olduğu akla daha yakın gel�yordu.Ruth'un yanında geç�rd�ğ� saatler, onun tek mutlu saatler�yd�, ama busaatler de bütün bütün mutlu geçm�yordu. Henüz Ruth'un aşkınıkazanamadığı günler-dek�nden daha ıstıraplı b�r huzursuzluk �ç�n�kem�r�-yordu; z�ra onun aşkını kazandığı şu anda, ona sah�polab�lmek esk�s� kadar uzak görünüyordu. Mart�n �k� yıl �stem�şt�;zaman uçuyordu ve o, h�çb�r şey başara-mıyordu. Ayrıca, Ruth'un,onun yaptığı onaylamadığının da hep farkındaydı. Ruth bunu açıkçabell� ed�yordu. Ruth'unk� kızgınlık değ�ld�, o sadece onaylamıyordu;halbuk�, ondan daha tatsız m�zaçlı herhang� b�r kadın, Ruth'unsadece hayal kırıklığına uğradığı b�r yerde, Mart�n'e kızab�l�rd�.Ruth'un hayal kırıklığı, kalıba sokmak �ç�n seçt�ğ� erkeğ�n, kalıbasokulmayı redded�ş�nden �ler� gel�yordu. Ruth, Mart�n'�n hamurunu b�rdereceye kadar kalıba g�rer bulmuş, fakat bu hamur sertleş�p,Ruth'un babasının ya da Mr. Butler'�n b�ç�m�n� almamak �ç�nd�renm�şt�. Ruth, Mart�n'�n �ç�nde yaşattığı büyüklüğü, kudret�gözünden kaçırmış, daha da kötüsü yanlış anlamıştı. Hamuru,�nsanoğlunun g�rd�ğ� her kalıba g�reb�lecek kadar düzgün olan buadamı, kend� b�ld�ğ� b�r�c�k kalıba sokamadığı �ç�n Ruth, onu d�kkafalıve �natçı buluyordu. Ruth, onun z�hn�n�n kanat açtığı yerlereulaşamazdı, bu bakımdan, Mart�n'�n kafası onun çapının dışınaçıktığı zamanlar, Ruth da Mart�n'� sebatsız, acay�p b�r �nsan olarak

Page 213: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

görüyordu. O, sadece anasını, babasını, ağabeyler�n� ve Olney'�tak�p edeb�lm�şt�; bu yüzden de kabahat� Mart�n'de buluyordu.Esk�den ber� sürüp gelen, dünyanın öğütçübaşısı olmaya çalışmatrajed�s�yd� bu.

B�r gün Vandenvater �le Praps üzer�nde tartışırlarken Mart�n,Ruth'a: — Sen tanınmışların kem�kler�ne tapıyorsun, ded�.Başvurulacak otor�teler olarak bunların mükemmel olduklarını tesl�meder�m. Amer�ka B�rleş�k Devletler�n�n en önde gelen �k�eleşt�rmen�d�rler. Memlekette her öğretmen Vanderwater'e, Amer�kaneleşt�rmenl�ğ�n�n başı gözüyle bakar. Ne var k�, ben onun yazılarınıokudum ve bana öyle gel�yor k�, bunlar; saçma sapan şeyler�n hoşça�fade ed�l�ş�nde ulaşılan b�r mükemmel�yet� göster�yor. Beyl�k sözlereden sıkıcı b�r her�ften başka b�r şey değ�ld�r o; böyle oluşunu da Ge-lett Burgess'e borçlu. Praps'ın da ondan aşağı kalır tarafı yok.Örneğ�n, onun, "Hemlock Mosses" �, güzel yazılmıştır. Her şey� yerl�yer�nded�r; yüksekt�r tonu. Amer�ka'da en çok para kazananeleşt�rmen�d�r o. Gerç�, haşa, eleşt�rmenl�ke h�ç �lg�s� yoktur.İng�ltere'de eleşt�rmenl�ğ� daha �y� yapıyorlar.

— Ama asıl sorun, popüler havayı çalmalarında; öyle de güzel,öyle erdem ders� vere vere, öyle doyu-ra doyura da çalıyorlar k�.Onların değerlend�rmeler� bana Br�t�sh Sunday'ı hatırlatıyor. Onlar,halkın sözcüler�d�r. Onlar, sen�n İng�l�zce profesörler�n� destekler,sen�n İng�l�zce profesörler�n de onları. H�çb�r�n�n de kafatasının �ç�ndeb�r tek or�j�nal f�k�r yoktur. Onlar, sadece tanınmış olanı b�l�rler. Bunlar,zayıf kafalı �nsanlardır ve b�ra fabr�kasının adı b�ra ş�şes�n�n üzer�nenasıl damgalanıyorsa, tanınmışlar da bunların kafasına kend�ler�n�öylece damgalar. Bunların b�r�c�k görev�; ün�vers�teye g�den gençler�yakalayıp, eğer tesadüfen bunların kafasında herhang� parlak b�ror�j�nal�te yer almışsa, onu oradan söküp atmak, yer�ne tanınmışlarındamgasını basmaktır.

Ruth:

— Zanneder�m ben, tanınmışların safında olduğum halde,gerçeğe, Güney Den�z�nden gelm�ş put kıran adalılar g�b� etrafasaldıran senden daha yakınım, d�ye cevap verd�.

Page 214: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n gülerek:

— Putları kıranlar, m�syonerlerd�, ne yazık k�, ş�md� bütünm�syonerler uzaklarda, putperestler�n yanında, onun �ç�n memleketteMr. Vanderwater ve Mr. Praps g�b� esk� putları kıracak tek m�syoneryok. Ruth:

— Aynı zamanda kolej profesörler� g�b�, d�ye ekled�.

Mart�n, kafasını ş�ddetle sarstı:

— Hayır; fen hocaları yaşamalıdır. Onlar gerçekten de büyük�nsanlar. Ama İng�l�zce profesörler�n�n, o ufacık, m�kroskop�k bey�nl�papağanların onda dokuzunun kafasını kırmak çok yer�nde b�r �şolurdu!

Bu, profesörlere yapılan oldukça ağır saldırı Ruth'a göre b�rküfürdü. Tertem�z, �y� tavırlı, üzerler�ne oturmuş elb�seler� �ç�nde, �y�ayarlanmış seslerle konuşan ve kültür, seçk�nl�k teneffüs edenprofesörlerle, nasılsa âşık olduğu elb�seler� h�çb�r zaman üstüneuymayan, kabarık kaslarında ağır �şler�n ez�c� yükünü taşıyan,konuşurken, heyecanlanıp ağırbaşlı �fadeler yer�ne küfür kullanan,ser�nkanlılıkla konuşacak yerde, �ht�raslı cümleler kuran bu hemenhemen tar�f� �mkansız del�kanlı �le karşılaştırmaktan kend�n� alamadı.Profesörler h�ç değ�lse �y� maaş alıyorlardı ve evet buna göğüsgereb�lmek �ç�n kend�n� zorladı, cent�lmend�ler; halbuk� Mart�n b�r pen�b�le kazanamıyor-du ve onlar g�b� değ�ld�.

Mart�n'�n kel�meler�n� ne tarttı, ne de onun �dd�aları üzer�nde bukel�melere dayanarak karar verd�. Mart�n'�n �dd�alarının yanlış olduğusonucuna b�l�nçs�z olarak, gerçekten de sadece flu görünüşler�n b�rkarşılaştırması g�b� ulaşmıştı. Onlar, profesörler edebî yargılarındahaklıydılar, çünkü onlar, başarıya ulaşmış �nsanlardı. Mart�n'�n edebîyargıları yanlıştı, çünkü o, yazılarım satmıyordu. Mart�n kend�tanımıyla; onlar �ş� kıvırmış, Mart�n �se, kıvıramamıştı. Mart�n'�n haklıolab�lmes� akla yakın da görünmüyordu. Daha kısa b�r süre önceaynı oturma odasında, kıpkırmızı kes�lm�ş, becer�ks�zce kend�n�takd�m ed�p �k� yana sallanan omuzlarının tehd�t ett�ğ� çevres�ndek�

Page 215: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

ant�kalara korkuyla bakan ve Sw�nburne ölel� ne kadar oldu d�yesorup sonra da böbürlene böbürlene, "Exels�or"u, "Psalm of Löle" ıokuduğunu söyleyen bu Mart�n Eden haklı olsun?.. Ruth, �stemeden,farkında olmadan, Mart�n'�n, kend�s�n�n tanınmışlara taptığı f�kr�n�doğru çıkarmıştı. Mart�n, onun düşünceler�n�n seyr�n� tak�bett�, amadaha da �ler� g�tmekten kaçındı. O, Ruth'u Praps hakkında,Vandenvater, ya da �ng�l�zce profesörler� hakkındak� düşünceler�ndenötürü sevm�yordu ve g�tt�kçe artan b�r �nançla farkına varıyordu k�,kend�s�, Ruth'un h�çb�r zaman anlayamayacağı ya da varlığındanhaberdar b�le olamayacağı b�r hafızaya, b�lg�ye sah�pt�r.

Müz�k konusunda Ruth, onu mantıksız buluyor, hele operabahs�nde sadece mantıksız olduğunu değ�l, aynı zamanda kastenkend�s�ne zıt g�tt�ğ�n� düşünüyordu.

B�r gece, operadan eve dönerlerken ona:

— Nasıl buldun? d�ye sordu.

Mart�n'�n b�r ay gıdasından kısarak, onu operaya götürdüğü b�rgeceyd�. Ruth, boş yere onun konuşmasını bekled�kten sonra, hâlâb�raz evvel seyred�p d�nled�ğ� şey�n heyecanı altında, t�treyen ses�ylesormuştu soruyu.

Mart�n cevap olarak:

— uvertürü beğend�m, ded�. Fevkalâdeyd�.

— Evet, pek� operanın kend�s�?

— O da fevkalâdeyd�; yan� orkestra demek �st�yorum, hele şuzıpırlar sesler�n� kesseler, ya da sahneden çek�l�p g�tseyd�ler dahaçok hoşuma g�decekt�.

Ruth şaşalamıştı.

— Tetralan�'y� veya Bar�îlo'yu kasdetm�yorsun herhalde? d�yesordu.

Page 216: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Heps�n�, topunu, takımını. Ruth:

— Ama onlar büyük sanatkârlar, d�ye �t�raz ett�.

— Olsun, y�ne de yapmacıklı, tuhaf davranışlarıyla müz�ğ� berbated�yorlar. — Pek�, Bar�llo'nun ses�n� beğenm�yor musun? d�ye sorduRuth. Onun Karuso'ya yaklaştığını söylüyorlar. — Tab� beğend�m,hattâ Tetralan�'y� daha da çok beğend�m, Tetralan�'n�n ses� har�kuladeya da h�ç değ�lse ben öyle düşünüyorum.

Ruth:

— Fakat, fakat, d�ye kekeled�. Ne demek �sted�ğ�n� anlayamadımk�, şu halde. Hem sesler�ne hayran oldun, hem de müz�ğ� berbatett�ler.

— Tastamam öyle. Bunları konserde d�nlemek �ç�n her şey�m�ver�rd�m, hele orkestra çalarken söylemeseler daha da fazlasınıver�rd�m. Korkarım k�, ben fazlaca real�st�m. Büyük şarkıcılar, büyükaktör değ�ller. Bar�llo'nun b�r meleğ�nk�n� andıran ses�nden b�r aşkpasajını d�nlemek, Tetralan�'n�n b�r başka melek g�b� ona verd�ğ�cevabı ve bunlara eşl�k eden muhteşem, renkl� b�r müz�ğ� d�nlemek�nsanı büyülüyor. Israrla söylüyorum. Ancak onlara baktığımda bütünbu etk� berbat oluyor. B�r yetm�şbeş boyunda, ayağında çoraplarıylaseksen k�loluk Tetralan�'y�, normalden aşağı boylu, b�r altmışlık bodurb�r dem�rc�n�nk� g�b� göğüs kafes� olan yağlı suratlı Bar�llo'yu ve her�k�s�n�n b�rden tımarhane kaçkınları g�b�, kollarını havada savurarakçalımla b�rb�rler�n� kucaklamalarını seyretmek ben� del� ed�yor. Ondansonra da benden bütün bunları zar�f, güzel b�r prensesle, yakışıklı,romant�k 'genç b�r prens arasındak� aşkı sadakatle aksett�ren, b�rgörünüş olduğunu kabul etmem �sten�rse, kabul edemem, �şte okadar. Saçma �ş; budalaca, gerçek dışı. İşte sorun bu. Gerçek değ�l.Sakın bana herhang� b�r k�msen�n dünyada böyle sev�şt�ğ�n�söylemeye kalkışma. Hele b�r ben sen� bu şek�lde sevmeye kalk-saydım, gözümü patlatırdın!

Ruth:

Page 217: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Ama sen yanlış anlıyorsun, d�ye �t�raz ett�. Her sanat şekl�n�nkend�ne göre b�rtakım sınırları vardır. (Ruth, ün�vers�tede sanatkom�syonları hakkında d�nled�ğ� b�r konferansı hatırlamayaçalışıyordu.) Res�mde, tuval üzer�ne sadece �k� boyut sığdırılab�l�r,ama sen, y�ne de üç buyut gördüğünü kabul eders�n; bunu sağlayanressamın sanatıdır. Yazı alanında da yazar, y�ne aynı şek�lde,konuya hak�m olmalıdır. Yazarın kadın kahramanın g�zl�düşünceler�n� anlatışını yasal sayar, ama her an b�l�rs�n k�, bu kadınkahraman bu düşünceler� kafasından geç�rd�ğ� sırada yalnızdı, neyazarın ne de herhang� b�r k�msen�n onları �ş�tmes�ne �mkan yoktu.Sahne �ç�n de, heykeltraşlık �ç�n de, opera �ç�n de; bütün sanatformları �ç�n de durum aynıdır. Bazı uzlaşmaz şeyler� kabul etmeklazımdır.

Mart�n:

— Evet, bunu anladım, d�ye cevap verd�. Her sanatın kend�negöre kom�syonu vardır. Ruth, onun bu kel�mey� böyle yer�ndekullanışına hayret ett�. Mart�n, sank�, kütüphanedek� k�taplar arasındazevk �ç�n okumamış, zayıf b�r b�lg�yle donanma-mış da ün�vers�tedeeğ�t�m görmüştü.

— Me var k�, kom�syonların b�le gerçek olması gerek�r. Mukavvaüzer�ne yapılıp da, sahnen�n �k� yanına yapıştırılan ağaç res�mler�n�b�z gerçek b�r orman d�ye kabul eder�z. Bu gerçeğ� yeter� kadar verenb�r kom�syondur. Ama d�ğer taraftan, b�r den�z manzarasını h�çb�rzaman b�r orman d�ye kabul edemey�z. Bu el�m�zde değ�l b�z�m.Sağduyumuza aykırı gel�r. Sen de bu gece seyrett�ğ�m şu �k� del�n�nsaçmasapan kıvrılıp, bükülmeler�n� can çek�ş�r g�b� hareketler�mkandırıcı b�r aşk bet�mlemes� olarak kabul edemezs�n, daha doğrusuetmemen gerek�r.

Ruth:

— Yan�, sen kend�n� bütün müz�k otor�teler�nden üstün mütutuyorsun? d�ye �t�razda bulundu. — Hayır. Sadece b�r b�rey olarakf�kr�m� söylemek hakkımı kullanıyorum, o kadar. Sana MadamTetrala-n�'n�n b�r f�l�nk�n� andıran sıçramalarının, ben�m gözümde

Page 218: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

neden orkestrayı berbat ett�ğ�n� açıklamak amacıyla, nedüşündüğümü anlatıyordum. Dünyadak� bütün müz�k otor�teler� haklıolab�l�r. Ama ben, ben�m; kend� zevk�m� de, �nsanlığın üzer�nde �tt�fakett�ğ� yargıya uydurmam. Eğer b�r şey� beğenmezsem, beğenmem,�şte o kadar; üstel�k herhang� b�r şey� �nsanların çoğu beğen�yor veyabeğenm�ş görünüyor d�ye ben�m de beğen�r görünmeme h�çb�r sebepbulamıyorum. Hoşlandığım veya hoşlanmadığım şeylerde modayıtak�p edemem ben.

Ruth:

— Ama müz�k b�r eğ�t�m sorunudur, �dd�asında bulundu; opera �sedaha da büyük b�r eğ�t�m� gerekt�r�r. Sen...

Mart�n, onun sözünü keserek:

— Opera �le eğ�t�lm�ş olmayab�l�r�m, değ�l m�? Ruth başıylaonayladı. Mart�n:

— Çok doğru, d�ye onu doğruladı. Gençl�ğ�mde buna meraksalmadığım �ç�n de kend�m� şanslı sayıyorum. Eğer merak etm�şolaydım, bu gece sant�mantal gözyaşları dökerd�m, bu kıymetl� ç�ft�nsoytarıca �lg�nçl�kler� de, sesler�n�n güzell�ğ�yle, onlara eşl�k edenorkestra müz�ğ�n�n güzell�ğ�n� b�r kat arttırmış olurdu. Haklısın, budaha çok b�r eğ�t�m sorunudur. Bense artık eğ�t�lemeyecek kadaryaşlıyım. Bana artık ya gerçek gerek ya da h�ç �nandırıcı olmayan b�rhayal.

Ruth, y�ne onun düşünceler�n� dış görünüşlere kıyasla vekend�s�n�n, tanınmışlara olan �nancına dayanarak ölçtü. Mart�n, k�moluyordu k�, bütün, kültür dünyası haksız da o haklı olsun? Onunsözler�, düşünceler� Ruth'un karasında h�çb�r �z bırakmadı. Esk�ler,onun kafasında öyle kuvvetle yer etm�şt� k�, �ht�lalc� f�k�rlere en ufakb�r sempat� b�le duymasıına �mkan yoktu. Müz�ğe öteden ber� alışıktı,operayı da daha çocukluğundan sev�yordu, hoş, bütün onun dünyasısev�yordu operayı. Öyleyse, daha dün �şç� sınıfı şarkıları, kabaşakaları arasından kurtulan Mart�n Eden, hang� hakla ortaya çıkıp dadünyanın sevd�ğ� müz�k üzer�nde hüküm yürütüyordu? Mart�n'e

Page 219: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

s�n�rlenm�şt�, onun yanında yürürken �ç�nde bell� bel�rs�z b�r öfken�nkabardığını h�ssett�. Kafasının �z�n verd�ğ� en �çten düşünüşle,Mart�n'�n �fadeler�n�, f�k�rler�n� b�r kapr�s, aca-�p ve lüzumsuz b�r cakasaydı. Ama Mart�n, onu ev�n kapısında kollarına alıp da, �y� gecelerd�lemek �q�n b�r aşık g�b� öpünce, Mart�n'e olan aşkının alevlen�ş�yleb�rl�kte her şey� unutuverd�. Daha sonra, başını yastığa koyup da,gözünü uyku tutmayan Ruth, son zamanlarda sık sık olduğu g�b�,kend� kend�ne nasıl olup da bu kadar aca�p b�r adamı, hem dea�les�n�n rızası dışında seveb�ld�ğ�ne şaştı durdu.

Ertes� gün de Mart�n, ucuz yazıları b�r kenara atıp, masasınınbaşına oturdu ve sıcağı sıcağına, "Hayal�n Felsefes�" adını verd�ğ� b�rdeneme kaleme aldı. B�r pul bu yazıyı seyahatler�ne çıkardı, amaeser�n gelecek aylar �ç�nde b�rçok pul yapıştırılarak daha b�r sürügez�ye çıkarılması kader�ne yazılmıştı.

XXIIIYoksulluk yaşamın hoş olmayan, hoş görülmeyen hal�n� anlatır.

Ar�stokratların üzer�ne sahtel�k dolu övgüler d�zd�ğ�, rahatça atışyaptığı hald�r yoksulluk. Mar�a S�lva da b�r yoksuldu ve yoksulluğuher yönüyle b�l�yordu. Çünkü yoksulluğun en küçük ayrıntısını b�leyaşamış, d�n�ne �manına kadar bu ruh hal�n� tatmıştı. Zeng�nler �ç�nyoksulluk nasıl b�r anlam taşırsa, Ruth �ç�n de aynı anlamı taşıyordu,tok açın hal�nden anlamaz kab�l�nden yaklaşıyordu soruna. Zatenb�lg�s� de bu kaba, dışsal görüntüden �barett�. Ruth, Mar-t�n'�n yoksulolduğunu b�l�yor, ancak bu yoksulluğunu üstün �rades� sayes�ndeyeneceğ�ne �nanıyordu. Z�ra hayatta başarı kazanmış �nsanlarAbraham L�n-coln'ün, Mr. Butler'�n çocukluk günler�ndek�yoksulluklarını anımsıyordu. B�r yandan yoksulluğun tatsız b�r şeyolduğunun b�l�nc�ndeyken, d�ğer yandan da yoksulluğun faydalıolduğunu, tamamen bozulmamış ve köle g�b� çalışmaya razıolmayan herkes� başarıya sürükleyen mahmuz etk�s� yaptığını daorta sınıf �nsanlarına has b�r rahatlıkla düşüneb�l�yordu. Öyle k�,Mart�n'�n yoksul olduğunu, saat�yle paltosunu reh�n bırakmış

Page 220: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

olduğunu b�lmes�, onu rahatsız etm�yordu.Hatta, ergeç Mart�n'�n pesed�p yazı yazmayı bırakmak zorunda kalacağına �nanarak, bunuyoksulluk durumunun üm�t ver�c� b�r tarafı olarak görüyordu.

Ruth, Mart�n'�n süzülen yüzündek� açlığın anlamını kavrayamadı.Y�ne Ruth, genç adamın her geçen gün çukurları der�nleşenyanaklarının neden�n�n açlık olduğunu okuyamadı. Hatta onunyüzündek� bu tıknaz zayıflığı memnun�yetle karşıladı. Z�ra budeğ�ş�kl�k Mart�n'� �y�ce �nceltm�ş, Ruth'u �stemed�ğ� halde ayartan ohayvanca kuvvet�n�n, gereks�z fazlalıklarının çoğunu götürmüştü.B�rl�kte oldukları zamanlar, Mart�n'�n gözler�nde her zamank�ndenfazla b�r parlaklık görüyor ve daha çok, şa�re, b�lg�ne benzett�ğ� �ç�n,bu pırıltıya hayran oluyordu. B�lg�n veya şa�r olmayı Mart�n de �sterd�herhalde, bu aynı zamanda Ruth'un da �sted�ğ� b�r şeyd�.

Mar�a S�lva, Mart�n'�n çukurlaşan yanaklarında, alev g�b� yanangözler�nde başka şeyler okuyor ve bunlardak� değ�ş�kl�kle b�rl�kteMart�n'�n servet�ndek� azalıp çoğalmayı da tak�p ed�yordu. Mart�n'�npaltoyla çıkıp soğuk, rutubetl� b�r gün olmasına rağmen, paltosuzdöndüğünü ve ondan sonra yanaklarının hızla dolmaya başlayıpgözler�ndek� açlık pırıltısının kaybolduğunu farketm�şt�. Aynı şek�lde,Mart�n'�n b�s�klet�yle saat�n�n g�tt�ğ�n� ve bunların, herb�r�n�n g�d�ş�ndensonra Mart�n'�n gücünü yen�den kazandığını da görmüştü. Bununyanında, Mart�n'�n katlandığı zahmetler� görüp onun nasıl öles�yeçalıştığını da anlamıştı. Çalışma! Gerç�, Mart�n'�nk� farklı b�rçalışmaydı, ama onun çalışmada kend�s�n� ger�de bıraktığınıb�l�yordu. Mart�n'�n ne kadar az yemek yerse, o kadar fazla çalıştığınıanlayınca da hayret ett�. Açlığın Mart�n'� pençes�ne en çok aldığınıtahm�n ett�ğ� zamanlarda, ara-sıra fırından yen� çıkmış b�r ekmekyolluyordu. Tedb�r� elden bırakmaksızın, hareket�n� kend� p�ş�rd�ğ�ekmeğ�n Mart�n'�n p�ş�rd�ğ�nden daha �y� olduğu yollu b�r şaka �leörterd�. Y�ne arasıra, çocuklarından b�r�yle Mart�n'e b�r tabak sıcakçorba gönder�r, aynı zamanda da kend� kend�ne, kend� kanından,kend� et�nden olan yavrularının lokmalarını ağızlarından almayahakkı olup olmadığının muhasebes�n� yapardı. Mart�n de şükranduymamazlık edemezd�; yoksulların nasıl yaşadıklarını b�l�yor ve

Page 221: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

eğer dünyada sevap d�ye b�r şey varsa, bu kadının yaptıklarınınsevabın ta kend�s� olduğunu düşünüyordu.

B�r gün, evde kalan son y�yecekle, çocuklarının karınlarınıdoyurduktan sonra Mar�a, son onbeş sent�n� b�r galon ucuz şarabayatırdı. Mutfağa su almaya gelen Mart�n'� oturup �çmeye davet ett�.Mart�n, onun sağlığına, o da Mart�n'�n şeref�ne �çt�ler. ArksındanMar�a, Mart�n'�n çalışmalarının b�r gün kend�s�ne refah get�rmes�,Mart�n de James Grant'ın ortaya çıkıp Ma-r�a'nın yıkadığıçamaşırların ücret�n� vermes� d�leğ�yle �çt�. James Grant, borçlarınıher vak�t ödemeyen ve Mar�a'ya üç dolar takan gezg�nc� b�rmarangozdu. Her �k�s� de ucuz, ekş� şarabı boş m�deler�ne �çt�kler��ç�n, şarap çabucak tuttu onları. B�rb�rler�nden tamamıyla farklı bu �k�yaratık, sefaletler� �ç�nde yapayalnızdılar. B�rb�rler�n�n sefalet�n� hal vetavırlarıyla b�lmemezl�kten gelmeler�ne rağmen, onları b�rb�r�neyaklaştıran bağ sefalet�n ta kend�s�yd�. Mar�a, Mart�n'�n vakt�yleAzarolar'da bulunmuş olduğunu öğren�nce hayretler �ç�nde kaldı;kend�s� orada onb�r yaşına kadar yaşamıştı. A�les�yle b�rl�kte göçett�ğ� Hawa� adalarında da bulunduğunu öğren�nce hayret� �k�yekatlandı. Evlen�p de kızlıktan kadınlığa geçt�ğ� Mau� adasına dag�tm�ş olduğunu öğren�nce artık hayret� sonsuz derecede arttı.Kocasıyla �lk defa karşılaştığı Hahula�ye Mart�n �k� kere g�tm�şt�! Evet,Ma-r�a şeker çeken vapurları hatırlıyordu, onlara b�nm�şt� de hayAllah, dünya ne de küçüktü! Hele Wa�l�ku! Orada da bulunmuşMart�n! Acaba plantasyonun baş kâhyasını tanıyor muydu Mart�n?Evet, tanıyordu, hatta onunla b�rkaç kadeh �çm�şt� b�le.

Böylece esk� anılarını canlandırıp açlıklarını taze, ekş�, şarabagömdüler. Gelecek, Mart�n'e puslu görünmüyordu. Başarı, b�raz�ler�s�nde t�treş�p duruyordu. Onu neredeyse yakalamak üzereyd�.Sonra önünde oturan, çekt�ğ� zahmetlerle yıpranmış kadının der�nç�zg�lerle dolu yüzünü �nceled�, Mar�a'nın yolladığı çorbalarla, fırındanyen� çıkmış ekmekler� anımsadı; b�rden �ç�nde sıcak b�r şükran ve�nsan severl�k duygusunun taştığını h�ssett�.

Damdan düşer g�b�:

Page 222: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Mar�a, ney�n olsun �sterd�n? ded�. Mar�a, ona şaşkın şaşkınbaktı. — Eğer elde edeb�lecek olsan ne �sterd�n, hemen şu andaneye sah�p olmak �sterd�n? — Bütün çocuklara ayakkabı, yed� ç�ftayakkabı.

— Ayakkabıları alacaksın, ded� Mart�n, sonra Mar�a düşüncel�,başını ağır ağır sallarken ekled�: — Ben, daha büyük b�r d�leksordum, şöyle sen�n �sted�ğ�n büyük b�r şey. Mart�n'�n �ç� �y�l�kle dolu,gözler� pırıl pırıldı. Son günlerde k�msen�n şakalaşmadığı Mar�a'ylaşakalaşıp onu neşelend�rmeye çalışıyordu. Tam Mar�a konuşmak �ç�nağzını açacağı sırada:

— İy� düşün, d�ye uyardı Mart�n.

— Pekâlâ, ded�. Mar�a:

— İy� düşündüm. Ev� �st�yorum, bu ev�, tamamen ben�m olsun�st�yorum, ayda yed� dolar k�ra vermeyey�m. — Ev sen�n olacak, ded�.Mart�n:

— Hem de kısa zaman �ç�nde. Ş�md� en büyük d�leğ�n� söyle, ben�Tanrı farzet ve ben sana d�yorum k�, bütün d�led�kler�n olacak. Ş�md��sted�ğ�n� d�le, ben de sen� d�nleyey�m.

Mar�a b�r an c�dd� c�dd� düşündü, uyarı yollu:

— Korkmuyor musun? ded�. Mart�n gülerek:

— Hayır, hayır, ded�. Korkmuyorum, sen devam et.

Mar�a:

— Çok, çok büyük, ama, d�ye yen�den uyardı. Olsun, had� başla.

— Pek�, öyleyse.

Mar�a hayattan �sted�ğ� şeyler�n en büyüğünü söylemek �ç�n ses�n�akort ederken, küçük b�r çocuk g�b� der�n der�n nefes aldı:

Page 223: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— B�r mandıram olsun �sterd�m, �y� b�r mandıra.

Çok �nek, çok araz�, çok ot olsun. San Lean'a yakın olsun; ben�mkızkardeş�m orda oturur. Sütü Oakland-da satarım. Çok parakazanırım. Joe �le N�ck �nek gütmez. Okula g�derler. Zamanla �y�mühend�s olurlar, dem�ryolunda çalışırlar. Evet, mandırayı �st�yorum.

Sustu ve gözler�n� kırpıştırarak Mart�n'e baktı.

Mart�n hemen:

— Mandıran olacak, d�ye yanıtladı.

Mar�a başını salladı ve dudağını haf�fçe şarap bardağınadokundurdu. B�l�yordu k�, d�leğ�n� yer�ne get�recek olan k�msen�nd�leğ� yer�ne gelmeyecek. Mar-t�n'�n hak�k� b�r kalp taşıdığını b�ld�ğ��ç�n, onun bu n�yet� Mar�a'yı sank� d�leğ� yer�ne gelm�ş kadar memnunett�.

Mart�n devamla:

— Hayır, Mar�a, ded�. N�ck �le Joe gez�c� sütçülük yapmakzorunda kalmıayacak, çocuklarının heps� okula g�deb�lecek, bütün yılayakkabı g�yeb�lecekler. B�r�nc� sınıf b�r mandıran olacak, her şey�tastamam b�r mandıra. Oturacağın b�r ev�n, atlar �ç�n b�r ahır, �nekler�ç�n samanlıklar da olacak tab��. C�vc�vler, domuzlar, sebzeler, meyveağaçlan ve buna benzer her şey olacak; sonra b�r, �k� yardımcınınparasını çıkaracak kadar bol �neğ�n olacak. O vak�t, çocuklarınabakmaktan başka �ş�n olmayacak. Onun �ç�n �y� b�r adam bulursan,onunla evlen�rs�n de, bırakırsın ç�ftl�ğ� o �dare ets�n, sen rahateders�n. Geleceğ�nden böyles�ne �hsanda bulunan Mart�n, odasınadönüp en �y� elb�seler�nden b�r katını aldı ve reh�ne götürdü. Durumuonu bu �ş� yapmaya zorlayacak kadar üm�ts�zd�, z�ra elb�sedenolmak, onu Ruth'dan da uzaklaştırmış oluyordu. İnsan �ç�neçıkab�leceğ� �k�nc� b�r �y� elb�ses� yoktu; gerç� bakkala, fırınag�deb�l�rd�, ama Morse'ların ev�ne bu kılıksız hal�yle g�reb�lmey�aklının köşes�nden geç�remezd�. Sefalet ve hemen hemen üm�ts�zl�k

Page 224: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

�ç�nde d�d�nmeye devam ett�. İk�nc� savaşı da kaybed�yorum ve gal�ba�ş bulup çalışmak zorunda kalacağım, d�ye düşünmeye başladı.

Böyle yapsa, herkes� memnun edecekt�, bakkalı, kızkardeş�n�,Ruth'u, hattâ Mar�a'yı. Mar�a'ya b�r aylık k�ra borcu vardı. Dakt�lomak�nes�n�n acentes�ne de �k� aylık olmuştu borcu. Adamlar artık, yapara, ya da dakt�lo mak�nes� d�ye zırıltı etmeye başlamışlardı,üm�ts�zl�k ve tesl�m olmaya hazır b�r ruh hal� �ç�nde, yen�den hücumageçmek �ç�n kuvvet kazanıncaya kadar kaderle b�r anlaşma yapmaküzere Dem�ryolu Postaları s�v�l memur kadrosuna alınacak memurlar�ç�n açılan sınavlara g�rd�. Sınavları b�r�nc� olarak başarınca, bunakend� de şaşırdı. İşe alınacağına da�r güvence verd�ler, ama nezaman göreve başlatacaklarını Allah b�l�rd�. İşte tam Mart�n'�nparasının �y�ce suyunu çekt�ğ�, �mkânlarının tamamen tükend�ğ� busırada, her zaman tıkır �şleyen ed�törlük mak�nes�nde b�r aksamaoldu. Herhalde b�r çark yer�nden oynamış ya da yağ borularından b�r�yağsız kalmış olmalıydı, z�ra poatacı Mart�n'e b�r sabah kısa, �nce b�rzarf get�rd�. Mart�n zarfın sol üst köşes�ne bakıp 'Transcont�nentalMonthly' n�n adını ve adres�n� okudu. Yüreğ� ağzına geld� ve b�rdenb�r baş dönmes� geç�rd�; bu baygınlık h�ss�n�n arkasından da d�zler�gar�p b�r şek�lde t�tremeye başladı. Sendeleyerek odasına g�rd�,yatağın üstüne oturdu; zarf el�nde hala kapalı duruyordu. O zaman,olağanüstü �y� haber alan bazı �nsanların nasıl b�rden düşüpölüverd�kler�n� anladı.

Bu gelen, pek tab�� �y� b�r haberd�. İnce zarfın �ç�nde kend� yazısıyoktu, şu halde bu b�r kabul mektubuydu. Transcont�nental'dek�öyküsünü b�l�yordu. Bu, onun 'Çanların Ses�' adlı en aşağı beş b�nkel�mel�k dehşet öyküler�nden b�r�yd�. B�r�nc� sınıf magaz�n derg�ler�de yazılan kabul eder etmez ödeme yaptıklarına göre, �ç�nde çek deolmalıydı zarfın. Kel�mes� �k� sentten b�n� y�rm� dolar eder; yüz dolarlıkb�r çek olmalıydı bu. Yüz adet dolar! Zarfı yırtıp açarken, bütünborçları teker teker kafasından geçmeye başladı, üç dolar seksenbeşsent bakkala; kasaba yuvarlak dört dolar; fırıncıya �k�; manava beş;toplam, ondört dolar seksenbeş sent. Sonra ev k�rası vardı, �k� buçukdolar, b�r aylık da avans verse, o da �k� buçuk dolar; �k� aylık dakt�lomak�nes�n�n k�rası, sek�z dolar, ona da b�r aylık avans verse o da dört

Page 225: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

dolar; toplam otuz b�r dolar seksenbeş sent. Tefec�den reh�n karşılığıaldığı paraları da fa�zler�yle buna eklemek lâzımdı saat beşbu-çukdolar; palto, beşbuçuk; b�s�klet, yed� dolar yet-m�şbeş sent; takımelb�ses�, beş buçuk, genel toplam, ell�a�tı dolar on sent. Bütün parayıve çıkartma yaptıktan sonra ger�ye kalan kırküç dolar doksan sent�gözler�n�n önünde, havada, ışıl ışıl, ateşten rakamlar hal�nde gördü.Bütün borçlarını karşıladıktan reh�ndek� bütün eşyasını ger� aldıktansonra, ceb�nde y�ne de şıngır şıngır, prenslere layık kırküç dolardoksan sentl�k b�r para kalıyordu. Bu para ceb�ne g�rd�ğ� anda da b�raylık oda, �k� aylık da dakt�lo mak�nes� k�rası peş�n peş�n ver�lm�şoluyordu.

Bu arada Mart�n, dakt�loda yazılmış tek yapraktan �baret mektubuçıkarıp açmıştı. Çek yoktu. Zarfın �ç�ne �y�ce baktı, ışığa tuttu, amagözler�ne �nanamaya-rak sabırsızlık �ç�nde zarfı yırtıp parçaladı.Çekten eser yoktu. Mektubu satır satır, yutarcasına okuyup, ed�törünöyküsünü öven kısımlarını çabucak geçerek, çek�n nedengönder�lmed�ğ�n� anlatacak olan mektubun asıl öneml� kısmına geld�.Böyle b�r b�ld�r� bulamadı, ama onun yer�ne; bütün heves�n�kursağında bırakan başka b�r şey buldu. Mektup el�nden kaydı.Gözler� pırıltısını kaybett�, yastığa dayanıp, battan�yes�n� üstüneörterek çenes�ne kadar çekt�. 'Çanların Ses�' ne beş dolar, beşb�nkel�meye beş dolar! Kel�mes�ne �k� sent yer�ne, on kel�mes�ne b�rsent! üstel�k ed�tör, öyküyü b�r de övmüştü. Çek� de öyküyayımlanınca vereceklerd�. Öyleyse, bütün o kel�mes�ne �k� sentasgarî ücret, yok b�lmem yazı kabul ed�l�r ed�lmez ödeme yapılırlaflan hep safsataydı. Yalandı heps� bunların. Bu Mart�n'� zıvanadançıkardı. Eğer böyle olduğunu b�leyd�, asla yazı yazmaya kalkışmazdı.B�r �şe g�rerd� Ruth �ç�n çalışırdı. İlk yazmaya başladığı güne döndüve ne kadar büyük b�r zaman kaybett�ğ�n� görerek, afalladı, hem debütün bu zamanı on kel�meye b�r sent almak �ç�n kaybetm�şt�. Yabüyük para alan öbür yazarlara da�r okudukları, onlar yalanolmalıydı. Yazarlık mesleğ� hakkında başkalarından ed�nd�ğ� f�k�rleryanlıştı, z�ra bunun del�l� önündeyd� �şte.

'Trans cont�nental1 y�rm�beş sente satılıyor, ağırbaşlı, art�st�kkapağında da, b�r�nc� sınıf magaz�n derg�ler� arasında göster�yordu

Page 226: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kend�s�n�. Ağırbaşlı, hürmete değer b�r derg�yd� "Transcont�nental vedaha Mart�n doğmadan çıkmaya başlamış, hâlâ da çıkıyordu. Dışkapağında her ay dünyanın büyük yazarlarından b�r�n�n sözler�yayınlanırdı; Transcont�nental, pırıltıları yıllarca önce o aynı kapak�ç�nde bağlamış olan b�r edeb�yat yıldızı, b�r es�n kaynağı g�b�göster�yordu bu sözler. Halbuk� bu yüksek, bu değerl�, bu es�nkaynağı 'Transcont�nental beşb�n kel�me �ç�n beş dolar ödem�şt�!Mart�n, o büyük yazarın geçenlerde, yabancı b�r d�yarda yokluk vesefalet �ç�nde öldüğünü hatırladı, yazarların aldığı muhteşem ücretdüşünülürse, buna şaşmamak lâzımdı.

Bu durumda kend�s� zokayı yutmuştu, gazeteler, yazarlar veyazarların aldığı ücretler hakkında yalan söylüyordu, o da bu yüzden�k� sene kaybetm�şt�. Ama Mart�n b�r daha tek satır yazmayacaktı.Ruth'un �sted�ğ�n� yapacaktı, herkes onun ne yapmasını �st�yorsa,onu yapacaktı. İşe g�recekt�. İşe g�rme düşünces� ona Joe'yu �şs�zgüçsüz oradan oraya dolaşmakta olan Joe'yu hatırlattı. Mart�n, gıpta�le der�n b�r göğüs geç�rd�. Clzun süreden ber� günde dokuz saatçalışmanın etk�s�n� kuvvetle h�ssed�yordu. Şu var k�, Joe aşık değ�ld�,aşkın sorumluluklarından h�çb�r�n� taşımıyordu, onun �ç�n o rahatrahat �şs�z güçsüz dolaşab�l�rd�. Mart�n'�n çalışmakta b�r amacı vardı,�şe g�recekt� mutlaka. Yarın sabah erkenden �ş aramaya çıkacaktı.Ruth'a da yolunu değ�şt�rd�ğ�n�, babasının bürosuna g�rmeye razıolduğunu b�ld�recekt�. Beş b�n kel�meye beş dolar, on kel�mes� b�rsent, �şte sanatının p�yasa f�yatı. Bunun hayal kırıklığı, "bundak�yalan, bundak� alçaklık Mart�n'�n düşünceler�ne sığamıyordu. Kapalıgözkapaklarının altında �se ateşten rakamlarla, bakkala olan borcu3.85 yanıyordu.

Ürperd� ve kem�kler�n�n sızlamakta olduğunu far-kett�. B�lhassasağrısı çok ağrıyordu. Başı, başının tepes�, yanları, kafatasının�ç�ndek� beyn� zonkluyordu ve ona sank� bu bey�n ş�ş�yormuş g�b�gel�yor, ağrı kaşlarının üstünde dayanılmaz b�r hal alıyordu.Kaşlarının altında �se, merhamets�z 3.85 rakamı gözkapaklarının�ç�ne yapışmış g�b� duruyordu. Bundan kurtulmak �ç�n gözler�n� açtı,ama odadak� ç�ğ ışık, sank� gözyuvarlarını dağlıyormuş g�b� geld�,onu gözler�n� kapamaya zorladı; o zaman da rakam yen�den bel�rd�.

Page 227: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Beş b�n kel�meye beş dolar, on kel�mes� b�r sent, bu düşünce beyn�neyerleşt� ve Mart�n, gözkapaklan altındak� 3.85 rakamındankurtulamadığı g�b�, beyn�ndek� bu düşünceden de kurtulamaz oldu.Ona rakamda b�r değ�ş�kl�k oluyor g�b� geld�, 3.85 rakamının yer�nde2.00 rakamı tutuşana kadar bu değ�ş�kl�ğ� merakla seyrett�. Ahh, d�yedüşündü, bu fırıncınınk�. Onun arkasından bel�ren rakam, 2.50 �d�.Bunun k�me a�t olduğunu çıkaramadı ve ona öyle geld� k�, sank�hayat veya ölüm bunu çözmes�ne bağlıydı. B�r�s�ne �k� dolar ell� sentborcu vardı, buna em�nd�, ama bu borç k�meyd�? Bunu bulup çıkarma�ş� onu �nsanın yakasını bırakmayan uğursuz b�r dünyanın kenarınaget�rd� ve Mart�n, cevabı boş yere ararken, hâtıra ve b�lg� kırıntılarıyladolu çeş�t çeş�t yüklükler�n, odaların kapılarını açarak z�hn�n�n sonsuzkor�dorlarında dolaştı durdu. Asırlar geçt�kten sonra, rahatça, h�ççaba göstermeden bunun Mar�a olduğunu anımsadı. Büyük b�r �çrahatlığıyla, ruhunun gözler�n�, gözkapakları altındak� �şkenceperdes�ne çev�rd�. Sorunu çözmüştü; artık d�nleneb�l�rd�. Ama hayır,2.50 rakamı kaybolmuş, onun yer�nde 8.00 rakamı tutuşmayabaşlamıştı. 8.00 dolar. Bu k�m�nd�? Kafasının �ç�ndek� o korkunçdev�n�m� yen�den yapması, bunun k�m olduğunu bulmasıgerek�yordu. Bu soru üzer�nde ne kadar durduğunu b�lm�yordu amaona çok uzun gelen b�r saman parçası geçt�kten sonra kapınınvuruluşu ve hasta olup olmadığını soran Mar�a'nın ses�yle uyandı.Kend�n�n de tanıyamadığı kısık b�r sesle, sadece b�raz kest�rd�ğ�n�söyled�. Odanın karanlık olduğunu görünce hayret ett�. Mektubuöğleden sonra �k�de almıştı, hasta olduğunu anladı.

Arkasından, 8.00 rakamı gözkapaklarının altında yen�den �ç�n �ç�nyanmaya başladı, Mart�n de yorucu �ş�ne döndü. Ama Mart�n, �ş�nh�les�n� buldu. Olayların kend� z�hn� etrafında durmaksızın dönmes�negerek yoktu. Ne aptallık etm�şt� de bu �şe bulaşmıştı. Z�hn�n�nder�nl�kler�den b�r kolu çekt� ve z�hn�n� kend� çevres�nde döndürmeyebaşladı. Muazzam b�r çarkı felek, b�r anılar atlıkarıncası, dönen b�rb�lg� topu g�b�. Bu Mart�n'� açmazın �ç�ne çek�p de yuvarlanayuvarlana karanlık �ç�ne fırlatılana kadar hızlı, daha hızlı döndüdurdu. Tamamıyla doğal b�r şek�lde, kend�n� �k� s�l�nd�rl� b�r ütümak�nes�n�n başında, kolalı kol yenler�n� ütüden geç�r�rken buldu.Ama, ütü yaparken, kol yenler�ne b�rtakım rakamların basılmış

Page 228: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

olduğunu gördü. Yakından bakıp da, yenlerden b�r�n�n üstünde 3.85rakamını görene kadar, bunu çamaşır markalarının üzer�ne asılı f�yatb�l�d�r�m� olduğunu zannett�. Sonra, bunun bakkalın faturası, ütümak�nes�n�n buhar kazanı üzer�nde uçuşup duran şeyler�n de kend�faturaları olduğunu anladı. Aklına parlak b�r f�k�r geld�. Faturalarıtutup yere atar böylece onları ödemekten kurtulurdu. Bunudüşünmes�yle yapması b�r oldu, yenler� öfkeyle buruşturup, herzaman gördüğünden daha b�r k�rl� olan yere çaldı. Yığın büyüdübüyüdü ve her fatura b�nlerce defa çoğaldı, ama Mart�n bunların�ç�nde yalnız b�r tane �k� buçuk dolarlık faturaya rastladı; o daMar�a'ya a�t olan faturaydı. Bu, Mar�a k�rayı ödemes� �ç�n onusıkıştırmayacak demekt�; Mart�n de cömertçe, yalnız bu faturayıödemeye karar verd� ve etrafa saçılan faturalar arasında onunk�n�aramaya başladı. Asırlarca boş yere aradı durdu, otel müdürü, ş�şkoHollandalı �çer� g�rd�ğ�nde o hâlâ aramasına devam ed�yordu. Yüzüöfkeden kıpkırmızı kes�len müdür, gümbür gümbür öten, evren�nder�nl�kler�ne çarpan b�r sesle:

— Bu yenler�n parasını sen�n ücret�nden keseceğ�m!" d�yebağırdı. Kol yenler� yığını b�r dağ g�b� yükseld�; Mart�n bunlarınparasını ödemek �ç�n b�n sene çalışmaya mecbur olduğunu anladı.Eh, müdürü öldürüp, çamaşırhaney� yakmaktan başka yapılacak şeykalmamıştı. Ama Hollandalı Mart�n'�n bu üm�d�n� boşa çıkarıp onuenses�nden yakaladı ve b�r aşağı, b�r yukarı sıçratmaya başladı.Mart�n'� ütü tahtalarının üstünde, sobanın üstünde, buharlı ütümak�neler�n�n üstünde sıçrattı, yıkama da�res�ne soktu, sıkmamak�nes�n�n, çamaşır mak�nes�n�n üstünde sıçrattı. Mart�n d�şler�tıkırdayana, başına ağrı g�rene kadar sıçradı durdu ve Hollandalınınbu kadar kuvvetl� oluşuna şaşırdı.

Sonra kend�n� gene ütü mak�nes�n�n başında buldu. Bu defayenler� mak�nen�n öbür yanından b�r magaz�n ed�törü ver�yor, buyandan da Mart�n alıyordu.

Kol yenler�n�n her b�r� b�r çekt�; Mart�n b�r umut nöbet� �ç�ndeheyecanla bu çekler� gözden geç�rd�, ama heps� de boştu. Oradadurup b�r m�lyon sene kadar çekler� almaya devam ett�, belk� doludur

Page 229: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

korkusuyla b�r tanes�n� b�le kaçırmadı. N�hayet dolusunu buldu.T�treyen parmaklarıyla bunu ışığa tuttu. Beş dolarlık b�r çekt� bu. ütümak�nes�n�n öbür tarafından ed�tör ha! ha! d�ye güldü.

Mart�n:

— Öyleyse ben de sen� öldürürüm, ded�.

Baltayı almak �ç�n yıkama da�res�ne g�tt�, orada Joe'yu, üzer�ndeel yazıları bulunan kâğıtları kolalarken buldu. Omu bu �ştenvazgeç�rmeye çalıştı, sonra baltayı ona savurdu, ama balta havadakalakaldı, z�ra Mart�n kend�n� yen�den ütü da�res�nde b�r karfırtınasının ortasında buldu. Hayır yağan kar değ�ld�, havadan, enufağı b�n dolarlık yüklü çekler yağıyordu. Hemen bunları toplayıp,yüzlerce paket hal�nde düzenlemeye, paketler� s�c�mle sıkıcabağlamaya koyuldu.

İş�nden başını kaldırıp, Joe'nun başının ucunda durmuş, ütüdem�rler�, kolalı gömlekler ve el yazılarını b�r hokkabaz g�b� havadaatıp atıp tuttuğunu gördü. Joe arada sırada uzanıp, tavandan gözlegörünmeyen b�r yüksekl�kte koskocaman b�r da�re hal�nde uçuşançeş�tl� eşyaya yen� b�r paket ekl�yordu. Mart�n ona vurdu, ama Joebaltayı alıp onu da uçan halkaya ekled�. Sonra Mart�n'� yakaladı, onuda d�ğerler�n�n arasına soktu. Mart�n el yazılarına sarılarak tavanadoğru yükseld�, yere �nd�ğ�nde eller�nde b�r kucak dolusu el yazısıvardı. Ama daha ayağını yere basar basmaz tekrar yükseld�, b�r�k�nc�, b�r üçüncü defa, sayısız defalar halkanın etrafında uçarakdöndü. Çok uzaklardan kulağına küçük b�r çocuğunk�n� andıran t�z b�rkadın ses�n�n, "Valsederek döndür ben�, W�ll�e, döndür, döndür,döndür," d�ye b�r şarkı g�b� seslend�ğ� duyuluyordu.

Çeklerden, kolalı gömleklerden ve el yazılarından meydana gelenSamanyolunun ortasındak� baltayı aldı ve aşağı �nd�ğ�nde Joe'yuöldürmeye hazırlandı. Ama aşağı �nmed�. Onun yer�ne sabahın�k�s�nde, odalarını ayıran �nce bölmeden Mart�n'�n �n�lt�ler�n� duyanMar�a onun odasına g�rd� ve vücudunun �k� yanına sıcak ütüler,ağrıyan gözler�n�n üstüne de ıslak bezler koydu.

Page 230: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

XXIVAylarca gece gündüz demeden çalışan, sadece ve yalnızca

okuyup yazan Mart�n Eden'� ed�törler�n tavrı yıkmıştı. Yan� g�rd�ğ� s�n�rsavaşından yen�lg�yle çıkmıştı. Bu ağır yen�lg� s�n�rler�n� allak bullakett�ğ� g�b� beden�n� de sarsmıştı. Bu nedenle gece boyunca gar�pgar�p rüyalar, çel�şk�l� hayaller gördü. Bu karmaşık ve s�n�r bozucudurum öğleye kadar devam ett�. Ancak öğleden sonra hezeyandankurtulmayı başardı, ağrıyan ve ş�şm�ş gözler�n� gar�p b�r şek�ldeodada dolaştırdı. S�lva a�les�n�n üyeler�nden, Mart�n'�n başı ucundabeklemekte olan sek�z yaşındak� Mary, Mart�n'�n b�l�nc�n�n yer�negeld�ğ�n� görünce kesk�n b�r çığlık kopardı. Mar�a mutfaktan koşakoşa geld�. İş yapmaktan, çamaşır yıkamaktan pütür pütür olmuşel�n� Mart�n'�n alnına dayadı ve nabız atışını d�nled�.

— Yemek yemek �ster m�s�n ? d�ye sordu.

Mart�n başıyla hayır �şaret� yaptı. Yemek yemey� �stemek şöyledursun, ona şu anda, sank� ömründe h�ç acıkmamış g�b� gel�yordu.

Zayıf b�r sesle:

— Hastayım Mar�a, ded�. Ned�r hastalığım? B�l�yor musun?

— Gr�p, ded�, Mar�a ve bozuk gramer�yle devam ett�:

— B�r, �k� günde �y�leşeceks�n bak gör. Daha �y� sen yok yemekş�md�. Zamanna çok y�yeb�lecek sen, yarın y�yeb�lecek belk�.

Beden�n� her koşulda sağlıklı tutmaya çalışan Mart�n hastalığaalışık değ�ld�, Mar�a �le küçük kızı onu yalnız bırakınca kalkıpg�y�nmey� dened�. Büyük b�r güç göster�s�nde bulunarak, başı fırıl fırıldöndüğü, gözler�, gözkapaklannı kaldırtmayacak kadar ağrıdığıhalde ayağa kalkmayı becerd� ama �rades�ne uymayan duyuları onumasanın kenarına oturmak zorunda bıraktı. Yarım saat sonrayen�den yatağına yatab�ld�; yatıp gözler�n� kapayarak vücudundak�

Page 231: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

çeş�tl� sızıları, zayıflıklarını g�dermeye razıydı. Mar�a, onun alnınınüstündek� ıslak bezler� değ�şt�rmek �ç�n b�rkaç defa g�rd� odaya.Bunun dışında, gevezel�k ederek Mar-t�n'�n canını sıkmayacak kadarakıllı olduğundan onu hep yalnız bıraktı. Bu da Mart�n'�, ona borçluyaptı. Mart�n b�r ara kend� kend�ne: — Mar�a, sen alacak bumandırayı, bak gör, alacak, d�ye mırıldandı. Sonra çok esk�lerdekalan ve geçm�şe gömülen dünü hatırladı. "Transcont�nental'dangelen mektubu alalı sank� b�r ömür geçm�şt�. Geçm�şe a�t her şeyb�tt�ğ�ne, yen� b�r sayfa çevr�ld�ğ�ne göre, b�r ömürdü geçen. Okunuatmış, hem de öyle kuvvetl� atmıştı k�, bütün gücü tükenm�şt�, buyüzden de ş�md� sırtüstü yerde yatıyordu. Eğer kend� kend�n� açlıktanölme dereceler�ne kadar get�rmeseyd� gr�be de yakalanmazdı.

Sağlık ve enerj�s�n� tükett�ğ� �ç�n, organ�zmasını kaplayan hastalıkm�krobunu defedecek kuvvet� bulamamıştı. İşte sonucu da buydu.

Kend� kend�ne yüksek sesle:

— İnsanın b�r kütüphane dolusu k�tap yazıp da kend� hayatınıkaybetmes�n�n ne faydası var?" d�ye sordu. "Bu bana göre b�r �şdeğ�l. Artık ben�m hayatımda edeb�yatın yer� yok. Muhasebec�l�kyapmak, defter tutup her ay maaşımı almak ve Ruth'la b�rl�kte küçükev�m�zde oturmam gerek. İk� gün sonra b�r yumurta, �k� parça tosty�y�p b�r f�ncan da çay �ç�nce, postadan gelen mektuplarını �sted�,ama gözler�n�n hala okumasına �mkân bırakmayacak kadarağrıdığını gördü. — Sen okuyuver bana, Mar�a, ded�. Büyük, uzunmektuplara boş ver. Onları masanın altına at. Küçük mektupları okubana.

Mar�a yanıt olarak:

— Yok okuyab�lmek, Teresa, o g�d�yor okul, var okuyab�lmek.

Mar�a kızı Terasa'yı çağırdı ve dokuz yaşındak� Teresa S�lva,Mart�n'�n mektuplarını açtı ve okumaya başladı. Mart�n'�n kafası b�r �şbulmaya odaklanmıştı. Bu nedenle de nasıl �ş bulacağını, hang�çarelere başvurursa kısa zamanda sonuç alacağını düşünüyordu.Terasa'nın okuduklarının çoğunu duymuyordu; örneğ�n dakt�lo

Page 232: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

mak�nes�n�n sah�pler�nden gelen �hbarnamey� dalgın dalgın d�nled�.Bu arada Terasa'nın okuduğu b�r cümle onu b�rdenb�re sarstı vekend�ne get�rd�.

— Öykünüzün yayımlanma hakkına karşılık s�ze kırk dolaröner�yoruz, Teresa yavaş yavaş ve hecele-ye heceleye devam ett�:— Açıkladığımız değ�ş�kl�kler� yapmamıza �z�n vermen�z şartıyla. —Hang� derg� bu? d�ye bağırdı Mart�n. Ver şunu bakayım bana!

Ş�md� bakıp okuyab�l�yor ve bu hareket�n�n doğurduğu acıyıfarketm�yordu b�le. "Wh�te Mouse' adlı derg�den gel�yordu mektup,öyküsü de �lk yazdığı dehşet öyküler�nden b�r başkası, "Çıkmaz"dı.Mektubu tekrar tekrar baştan aşağı okudu. Ed�tör ona açık açık,öyküdek� f�kr�n gerekt�ğ� g�b� ele alınmamış olduğunu, ama y�ne def�k�r or�j�nal olduğundan öyküsünü aldıklarını anlatıyordu. Eğeröyküyü üçte b�r oranında kısaltmalarına �z�n verecek olursa, cevabınıalır almaz kırk doları yollayacaklardı.

Mart�n hemen kalemle mürekkep �sted� ve ed�töre, eğer �st�yorsaöyküyü üçte b�r kısaltab�leceğ�n�, kırk doları hemen göndermes�n�söyled�.

Mektubu posta kutusuna Teresa attı, Mart�n de arkasına yaslanıpdüşündü, �şte, ne de olsa yalan değ�lm�ş. Wh�te Mouese yazıyı kabuleder etmez ödemey� yapıyordu. "Çıkmaz"da üç b�n kel�me vardı.Cİçte b�r�n� çıkarınca �k� b�n kel�me kalıyordu. İk� b�n kel�meye kırkdolar olunca, kel�mes� �k� sente gel�yordu. Kabul ed�l�r ed�lmez ödemeyapılması, kel�mes�n�n �k� sente olması... Üstel�k b�ld�ğ�ne göre,"Wh�te Mouse1 da üçüncü sınıf b�r derg�yd�! Mart�n'�n derg�lerhakkında h�çb�r şey b�lmed�ğ� apaçıktı. O 'Transcont�nental'! b�r�nc�sınıf b�r derg� saymış, halbuk� onlar Mart�n'�n on kel�mes�ne b�r sentverm�şlerd�. Wh�te Mouse'a h�ç önem vermed�ğ� halde, o,Transcont�nental'den y�rm� m�sl� fazla, hem de öyküyü kabul ederetmez ver�yordu. Ş�md� em�n olduğu b�r tek şey vardı; �y�leş�nce �şf�lân aramayacaktı. Kafasının �ç�nde "Çıkmaz" kadar güzel, daha b�rsürü öykü vardı, tanes� kırk dolardan da Mart�n herhang� b�r �ştekazanacağından çok daha fazlasını kazanab�l�rd�. Tam savaşıkaybett�ğ�n� sandığı sırada, savaşı kazanmıştı. Meslekî yeteneğ�n�

Page 233: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

�spatlamıştı. Yolu aydınlıktı artık. "Wh�te Mouse" �le �şe başlayıp,kabaran patronlar l�stes�ne her gün yen� b�r derg� ekleyecekt�, ucuzyapıtları artık b�r kenara bırakab�l�rd�. Bunlarla uğraşmak zamankaybından başka b�r şey değ�ld�, çünkü kend�s�ne b�r dolar b�lekazan-dırmamıştı onlar. Kend�n� tamamıyla �y�, güzel eserlereverecek ve kafasındak� en �y� her şey� ortaya dökecekt�. Keşke Ruthda burada olup sev�nc�n� paylaş-saydı d�ye düşündü ve yatağınınüstünde duran mektupları gözden geç�r�rken ondan gelen b�rmektuba rastladı. Ruth, Mart�n'� kend�s�nden bu kadar uzun zamanayrı tutan şey�n ne olduğunu sorarak tatlı tatlı s�tem ed�yordu. Mart�n,Ruth'un el yazısını �ç�ne s�nd�rerek, onun kalem�n�n her dokunduğuyer� severek ve sonunda onun �mzasını öperek, taparcasına okudumektubu.

Ruth'a verd�ğ� cevapta tedb�rs�zl�k ed�p en �y� elb�ses�n� reh�nebıraktığı �ç�n ona gelemed�ğ�n� yazdı. Hasta olduğunu, ama artık�y�leşmek üzere bulunduğunu ve on gün �ç�nde elb�seler�n� reh�ndenkurtarıp ona kavuşacağını söyled�.

Ne var k� Ruth'un on gün veya �k� hafta beklemeye n�yet� yoktu,üstel�k sevd�ğ� adam hastaydı. Ertes� sabah, yanında Arthur olduğuhalde, Morse'ların arabasıyla eve dayandı; bu gel�ş, S�lva a�les�n�nbütün çocuklarıyla sokaktak� bütün haşarıların çok hoşuna g�tm�ş,Mar�a �se ne yapacağını şaşırmıştı. Küçük ön sahanlığın üstünde,konukların çevres�ne üşüşen S�lva a�les� üyeler�n�n kulaklarınıçek�şt�r�p, her zamank�nden daha kötü b�r İng�l�zceyle, kılığındanötürü özür d�lemeye çalıştı. Bel�nde ıslak b�r havlu, kol yenler�n�sabunlu kollarının yukarısına sıvamış olan Mar�a yaptığı �ş� anlattı.Kend�s�nden odasında kalan adamı soran bu �k� göster�şl� genç,Mar�a'nın aklını başından öyles�ne almıştı k�, onları küçük salonunadavet ed�p oturtmayı b�le unuttu. Mart�n'�n odasına g�rmek �ç�n Ruthve Arthur, yıkanmakta olan çamaşırlardan sım-sıcak hale gelm�ş,ıslak, buğulu mutfaktan geçt�ler. Mar�a heyecanından oda kapısıyla,yüklük kapısını b�rb�r�ne öyle b�r geç�rd� k�, beş dak�ka kadar yanaralık kapıdan, buhar bulutlarıyla, bütün sabun köpüğü ve k�rkokuları hasta odasına doldu. Ruth b�r sağ b�r sol arkasından y�ne b�rsağ yapıp, masayla yatak arasındak� dar geç�tten koşarak Martın'�n

Page 234: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

tarafına ulaşmayı başardı. Ruth kadar becer�kl� olmayan Arthur,Mart�n'�n yemek p�ş�rd�ğ� köşedek� çanak çömleğe çarparak bunlarıgürültüyle dev�rd�. Ruth, odadak� b�r�c�k sandalyeye oturdu, görev�n�yaptığı �ç�n daha �ler� g�tmeye gerek görmeyen Arthur da dışarı çıkıpsokak kapısının yanında, S�lva a�les�n�n yed� yaramazının ortasındadurdu. Çocuklar Arthur'u, kenar mahalleler� dolaşan hokkabazları�zler g�b� hayretle �zl�yorlardı. On on�k� blok öteden b�r sürü çocukarabanın etrafına toplanmış, heps� de merakla, hasretle olağandışıb�r şey�n olmasını bekler g�b� bekl�yorlardı.

Page 235: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Onların mahalles�nde arabalar yalnız evlenme ve cenazetörenler�nde görülürdü. Ş�md� ne b�r evlenme vardı, ne de b�r ölüm;bu bakımdan onlar �ç�n bu beklemeye değer b�r durum ve değ�ş�k b�rtecrübeyd�. Mart�n Ruth'u del� g�b� özlem�şt�. Yaradılıştan sevg�tab�atlı b�r �nsandı, bu yüzden de sevg�ye herhang� b�r �nsandan dahaçok muhtaçtı. Sevg�ye, anlayışa susamıştı, bu �se Mart�n �ç�n f�krenanlaşılmak demekt�; halbuk� Ruth'un sevg� ve sempat�s�n�n daha çokkend�nden kaynaklı, �nce olduğunu ve kend� sempat�s�n�n hedefler�n�anlamaktan doğan b�r sempat� olmaktan çok, b�r ruh �ncel�ğ�ndendoğan sempat� olduğunu görecekt�. Bu bakımdan, Mart�n Ruth'unel�n� tutup da gayet memnun b�r şek�lde konuşurken, Ruth'u, el�n�Mart�n'�n el� üzer�ne bastırmaya sevkederek, ıstırabın Mart�n �nyüzüne damgaladığı �şaretler�, Mart�n'�n çares�zl�ğ�n� görüncegözler�n� yaşartan şey, Mart�n'e duyduğu sevg�yd�. Ama Mart�n ona �k�eser�n�n kabulünden, Trans-cont�nental'den gelen mektubu almadanaz önce �ç�nde bulunduğu üm�ts�zl�kten, Wh�te Mouse'dan gelenmektupla b�r kat artan mutluluğundan söz ett�. Ruth, Mart�n'� �ç�ndengelerek ve �steyerek d�nlemed�. Mart�n'�n söyled�kler�n� duydu, bukel�meler�n taşıdıkları önem� anladı, ama y�ne de Mart�n'�n üm�ts�zl�kve sev�nc�nde ona eşl�k etmed�. Her zaman neyse y�ne oydu Ruth.Derg�lere öykü satmak onu �lg�lend�rm�yordu. Onun �ç�n öneml� olanevl�l�kt�. Ne var k� Mart�n'�n b�r �şe g�rmes�n� ona arzulattıran anneolma �çgüdü-süydü. Ancak o, bunun farkında değ�ld�. Eğer bu�çgüdüsel durumu ona açıkça söyleseler asla kabul etmezd�. Busözler karşısında kıpkırmızı olur, yutkunur, sonra da öfkeye kapılaraktek arzusunun sevd�ğ� �nsanı daha �y� b�r durumda görmek olduğunuöne sürerd�. Böylece Mart�n, dünya yüzünde kend�ne seçt�ğ� �ştekazandığı �lk başarıyla coşmuş b�r halde bütün kalb�n� açarken, Ruth,arada sırada odaya göz gezd�r�p gör-dükler�yle şaşırarak Mart�n'�nkel�meler�ne d�kkat ett�. Ruth �lk olarak yoksulluğun sef�l yüzünügördü. Açlık çeken aşıklar ona öteden ber� romant�k görünürdü, amaaçlık çeken aşıkların nasıl yaşadıklarına da�r en ufak b�r f�kr� yoktu.Bunun böyle olacağı aklının köşes�nden geçmem�şt�. Bakışları tekrartekrar, hep odadan Mart�ne, Mart�n'den odaya kayıyordu. Kend�s�yleb�rl�kte odaya dolan buğulu, k�rl� çamaşır kokulan m�de bulandırıcıydı.Ruth, eğer bu korkunç kadın sık sık çamaşır yıkıyorsa, Mart�n'�n

Page 236: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

baştan aşağı bu kokuya bulaşmış olduğu sonucuna vardı. Düşüşün,�şte böyles�ne b�r bulaşıcılığı vardı. Mart�n'e baktığı zaman, ona sank�çevren�n p�sl�ğ� Mart�n'�n üzer�ne s�nm�ş g�b� geld�. Onu ş�md�ye kadarh�ç traşlı görmem�şt� ve bu üç günlük sakal Ruth'a b�r şeyleranlatıyordu. Sakal Mart�n'e sadece, S�lva'ların ev�n�n �ç�ndek� vedışındak� o koyu, o karanlık görünüşü vermekle kalmamış, aynızamanda, Ruth'un o derece t�ks�nd�ğ�, Mart�n'�n o hayvanca kuvvet�n�de daha çok bel�rtm�ş g�b�yd�. Kend�s�n� del�ye döndüren �k�mektuptan gururla bahseden Mart�n �şte buradaydı. B�raz dahageçm�ş olsa, Mart�n tesl�m olacak, �şe g�recekt�. Halbuk� ş�md� bu�ğrenç evde b�rkaç ay daha kalıp yazı yazmaya devam edecekt�.B�rden:

— Ned�r bu koku? d�ye sordu Ruth.

— Mar�a'nın yıkadığı çamaşırların kokusudur, herhalde, d�yecevap verd� Mart�n. Yavaş yavaş �y�ce alışıyorum bu kokuya. —Hayır, hayır; o değ�l. Başka b�r şey bu. M�de bulandırıcı b�r koku bu;ekş� ekş� b�r koku. Mart�n cevap vermeden önce havayı kokladı.

— Ekş� tütün kokusundan başka b�r şey duymuyorum ben, ded�.

— Tamam �şte. Çok kötü b�r koku bu. Neden bu kadar çok�ç�yorsun, Mart�n? — B�lmem, sade, yalnız kaldığım zamanlar çok�çer�m. Ayrıca çok da esk� b�r t�ryak�l�k, tab��. Daha çok küçükkenbaşladım.

— İy� b�r alışkanlık olmadığını b�l�yorsun, d�ye azarladı Ruth.Kokusu gökyüzüne çıkıyor. — Suç tütünde. Param ancak enucuzunu almaya yet�yor. Ama şu kırk dolarlık çek� alana kadarsabret. O zaman melekler� b�le rahatsız etmeyecek b�r markakullanacağım. Nasıl ama, üç günde �k� eser�m�n kabul ed�l�ş� h�ç defena değ�l, değ�l m�? Kırk dolarla bütün borçlarımı ödeyeb�leceğ�m.Ruth:

— İk� senel�k çalışmaya karşılık mı bu kırk dolar? d�ye sordu.

Page 237: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Hayır, b�r haftadan az b�r çalışmaya karşılık. Lütfen banamasanın öbür ucundak� defter�, şu gr� kaplı muhasebe defter�n�ver�ver.

Mart�n defter� açtı ve sayfaları hızla çev�rmeye başladı.

— Evet haklıymışım. "Çanların Ses�"n� dört; "Çıkmaz"! �k� gündeyazmışım. Yan� b�r haftalık çalışma karşılığı kırk dolar olunca aydayüzseksen dolar eder. Ben�m yapab�leceğ�m herhang� b�r �ştealacağım en yüksek ücret�n b�le üstünde, üstel�k de daha yen�başlıyorum. Sen�n sah�p olmanı �sted�ğ�m şeyler� sana alab�lmem �ç�nayda b�n dolar kazanmam h�ç de çok sayılmaz, beş yüz dolar �se çokaz b�r para. Şu kırk dolar sadece b�r başlangıç. Hızımı alıncayakadar b�r sabret, o zaman seyret bak, kurşun b�le tozuma yet�şemez?Ruth onun kullandığı argoyu yanlış anladığı �ç�n, s�garadanbahsett�ğ�n� zannett�. — Zaten hadd�nden fazla, �ç�yorsun, tütününmarkasının �y� ya da kötü olması da h�çb�r şey� değ�şt�rmez. B�zat�h�s�gara �çmek hoş b�r şey değ�l, markanın güzel veya kötü oluşununönem� yok. Bacaya, b�r volkana, seyyar bacaya dönmüşsün, ben� derez�l ed�yorsun Mart�n, sevg�l�m, bunu sen de b�l�yorsun. Ruth r�cadolu gözlerle Mart�n'�n üzer�ne eğ�ld� ve Mart�n onun, saf, durugözler�ne bakınca, �ç�nde y�ne o esk� aşağılık duygusunu h�ssett�.

Ruth:

— Artık s�gara �çmemen� �sterd�m, d�ye fısıldadı. Ne olur, ben�m,ben�m hatırım �ç�n. Mart�n:

— Pek�, d�ye bağırdı. İçmeyeceğ�m. Sen ne �stersen yaparımben�m b�r tanec�k sevg�l�m; yapacağımı b�l�rs�n. Ruth'u büyük b�r�ht�ras sardı. Zorlayıcı b�r yoldan, Mart�n'�n tab�atındak� yumuşaktarafı yakalar g�b� olmuştu ve em�nd� k� o anda Mart�n'den yazıyazmayı bırakmasını �stese, Mart�n arzusunu yer�ne get�r�rd�.

Kısa b�r an kel�meler dudaklarının ucunda t�tred�. Amadudaklarından çıkmadı bu kel�meler. Yeter� kadar cesaret� yoktubuna Ruth'un; cesaret edemed� buna. Onun yer�ne, kend�s�neuzanan Mart�n'e doğru eğ�ld� ve, — B�l�yorsun, Mart�n, d�ye fısıldadı.

Page 238: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Aslında bunu ben�m �ç�n değ�l, kend� �y�l�ğ�n �ç�n yapacaksın.S�garanın sana zararı dokunduğundan em�n�m; üstel�k herhang� b�rşeye es�r olmak �y� değ�l, hele b�r zeh�re h�ç. Mart�n:

— Her zaman sen�n es�r�n olacağım, d�ye gülümsed�.

— Şu halde em�rler�m� vermeye başlayayım. Yaramaz yaramazMart�n'e baktı, ama �ç�nden de Mart�n'den en öneml� şey� d�lemem�şolduğuna p�şmandı.

— Boynum kıldan �nced�r, haşmetmeap."

— Pek� öyleyse, �lk emr�m şu: Sen, Mart�n Eden, bundan sonraher gün traş olmayı �hmal etmeyeceks�n. Bak yanağımı nasılkızarttın.

Böylece bu konuşma okşamalar ve aşk kahkahaları �ç�nde sonbuldu. Ama Ruth, ded�kler�nden b�r�n� kabul ett�rm�şt�, aynı günde b�rbaşkasmı kabul ett�rmey� bekleyemezd� artık. Ona s�garayıbıraktırab�ld�ğ� �ç�n, kadınca b�r gurur duydu. B�r başka zaman daMart�n'� �şe g�rmeye kandırırdı, z�ra ne �sterse yapacağım kend�s�söylemem�ş m�yd�?

Odayı gezmek �ç�n Mart�n'�n yanından kalktı, notlar asılı çamaşır�pler�n� �nceled�, b�s�klet� tavana asan palanga s�stem�n� öğrend�,masanın altında duran ve kend�s� �ç�n b�r sürü zaman kaybını �fadeeden el yazıları yığınını görünce de üzüldü. Gaz sobası çok hoşunag�tt�, ama y�yecek raflarına bakınca bomboş olduğunu gördü.

Büyük b�r acımayla:

— Y�yecek b�r şey�n yokmuş sen�n, zavallı sevg�l�m ben�m, ded�.Açlıktan ölmüşsündür. Mart�n:

— Y�yecekler�m� Mar�a'nın k�ler�nde tutuyorum, d�ye yalan attı.Orada daha �y� korunuyor. Ben�m aç gözlü saldırışımdan kurtuluyororda y�yecekler. Sen hele şuraya bak b�r kere. Tekrar Mart�n'�nyanına gelen Ruth, onun d�rseğ�nden kolunu büküp, gömleğ�n�n

Page 239: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

altından sert ve ş�şk�n bel�ren pazusunu çıkardığını gördü. Pazunungörünüşü Ruth'un hoşuna g�tmed�. B�r kadın olarak bundanhoşlanmamıştı. Ancak �ç�ndek� dürtü, bu pazuyu sevd�. Hattabeden�n�n bu pazunun gücünde er�d�ğ�n�, kanının ateşlend�ğ�n�h�ssett�. Mart�n'den kaçmak yer�ne anlatılmaz arzuyla ona doğrueğ�ld�. Bunun arkasından da, Mart�n onu kollarının arasında sıkarsıkmaz, hayatın yüzeysel cepheler�yle �lg�lenen beyn� �syan ett� buna;d�ğer taraftan, onun kadın olan tarafı, hayatın kend�s�yle �lg�lenenkalb� b�r zafer sev�nc�ne boğuldu. Ruth Mart�n'e olan aşkınınbüyüklüğünü en çok, �şte bu g�b� zamanlarda h�ssederd�, z�raMart�n'�n onu kavrayıp sıkan, kuvvet�nden ötürü canını yakan güçlükollarının kend�s�n� sardığını h�ssetmek, Ruth'a sonsuz b�r zevkver�yordu. Bu g�b� anlarda, kend� çevres�ne �hanet ed�ş�nde, kend�yüksek �dealler�nden vazgeç�ş�nde, en öneml�s� de annes�ylebabasına �natla �taats�zl�k ed�ş�nde kend� kend�n� mazur görürdü.Onlar, onun bu adamla evlenmes�n� �stem�yorlardı. Ruth'un, Mart�n'�seveb�l�ş� onları sarsmıştı. Bu, Mart�n'den uzakta, soğuk b�r düşünenyaratık olduğu bazı zamanlar onu da sarsıyordu. Mart�n �nyanındayken onu sev�yordu aslına bakılırsa, rahatsız, huzursuz b�rsevg�yd� bu; ama aşktı y�ne de, kend�s�nden kuvvetl� olan b�r aşk.

Mart�n:

— Şu gr�p b�r şey değ�l, d�yordu. B�raz acı ver�yor, p�s de b�rbaşağrısı yapıyor, ama kem�k kırılmasının ıst�rabıylakarşılaştırılamaz b�le.

Ruth, Mart�n'�n kollan arasında bulduğu, kend�n� göklere çıkaranhuzur �ç�nde dalgın dalgın: — O da mı geçt� başından? d�ye sordu.

Böyle dalgın dalgın sorular sorarken, b�rden Mart�n'�n sözler� onuheyecanlandırıverd�. Hawa� adalarından b�r�nde, k�msen�n b�lmed�ğ�,otuz kadar cüzzamlı hasta arasında bulunmuştu Mart�n. Ruth:

— Pek�, neden g�tt�n oraya? d�ye sordu.

İnsanın kend� kend�ne bu kadar d�kkat etmey�ş� b�r suç g�b� geld�ona. Mart�n:

Page 240: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Çünkü b�lm�yordum, ded�. Cüzzamlılar h�ç aklıma gelmed�yd�.Yelkenl�y� terked�p karaya çıkınca, saklanacak b�r yer bulmak �ç�n�çer�lere sokuldum, üç gün, yalnız guava, oh�a elması ve muzlakarnımı doyurdum; bunlar ormanda yaban� olarak yet�ş�yordu.Dördüncü günü b�r pat�ka buldum �nsan ayağıyla açılmış b�rpat�kaydı. İçenlere ve yukarıya doğru g�d�yordu. Ben�m g�tmek�sted�ğ�m tarafa g�d�yor ve yakın zamanlarda üzer�nde yüründüğünügösteren �şaretler taşıyordu. Pat�ka b�r yerde, bıçak g�b� kesk�n b�rsırt boyunca �lerl�yordu. Sırtın üstünde pat�kanın gen�şl�ğ� seksendoksan sant�m� geçm�yordu, �k� taraf da yüzlerce metre der�nl�kteuçurumdu. Burada yeter� kadar cephane olsa, b�r tek k�ş� yüzb�nlercek�ş�ye karşı koyab�l�rd�.

— Saklanacağım, yere g�den b�r�c�k yol buydu. Yolu bulduktan üçsaat sonra da lavlardan meydana gelm�ş kayalar arasında b�r cepg�b� duran küçük b�r vad�ye, saklanacağım yere geld�m. Burasıbaştan aşağı b�r teras g�b�yd�, üzer�nde kulkas kökü, meyvaağaçlarıyla, sek�z on tane saz kulübe bulunan b�r yerd�. Amakulübelerde yaşayanları görür görmez neye çattığımı anladım.Bunlara b�r kere bakmak anlamaya yeterd�. Hayretler �ç�nde,büyülenm�ş herhang� b�r Desdo-mona g�b� nefes almadan d�nleyenRuth sordu: — Ne yaptın?

— Ben�m �ç�n yapılacak b�r şey yoktu. Bunların şef�, hastalığıadamakıllı �lerlem�ş �y� kalpl� b�r �ht�yar-cıktı, ama b�r kral g�b�yönet�yordu onları. Küçük vad�y� keşfetm�ş, yerleşt�kler� yer� de obulmuştu bütün bunlar yasaya aykırıydı tab��. Ama s�lahlan, dolucephanes� vardı, sonra yaban� domuz ve yaban� manda vurmayıöğrenm�ş olan o Kanakalar da müth�ş atıcıydılar. Hayır, Mart�nEden'�n kaçmasına olanak yoktu. Tam üç ay orada kaldı.

— Pek� nasıl kaçtın?

— Eğer o yarım kan Ç�nl�, çeyrek kan beyaz, çeyrek kan daHawa�'l� olan küçük kızı bulmasaydım ş�md� hala orada olurdum. Çokgüzel b�r kızdı zavallıcık, �y� de eğ�t�m görmüştü. — Annes�,Honolulu'da m�lyonluk b�r kadındı, jşte bu kız sonunda ben� kaçırdı.Bunların orada yerleşmeler�n� sağlayan parayı veren kızın annes�

Page 241: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

olduğundan, ben� serbest bırakınca cezalandırılmaktankorkmuyordu. Ama kaçırmadan önee, saklandıkları yer� k�mseyesöylememem �ç�n bana yem�n ett�rd�; ben de söylemed�m. Hayatımda�lk defa ş�md� anlatıyorum. Kızda cüzzam bel�rt�ler� yen� yen�başlamıştı. Sağ el�n�n parmakları haf�f bükülmüştü, kolunda da ufakb�r leke vardı. Heps� o kadar. Herhalde ş�md�ye kadar ölmüştür. —Pek� h�ç korkmadın mı ? O korkunç hastalığa yakalanmadankurtulduğuna sev�nmed�n m�? Mart�n:

— Vallah�, d�ye �t�raf ett�.

— Önce b�raz ürper�r g�b� oldum, ama zamanla alıştım. Ara sıraçok üzülüyordum. Bu bana korkumu unutturuyordu. Öyle güzel şeyd�k�, hem ruhen, hem görünüş bakımından, üstel�k de daha yen�yakalanmıştı hastalığa, ama �lkel vahş�ler g�b� orada yavaş yavaşçürüyerek yaşamaya, orada ölmeye mahkumdu. Cüzzam aklınınalamayacağı kadar korkunç b�r hastalık.

Ruth haf�f b�r sesle:

— Zavallıcık, d�ye mırıldandı. Sen� bırakması da şaşılacak şey.

Mart�n, anlamadığı �ç�n:

— Nasıl yan�? d�ye sordu. Ruth hala yumuşaklığını kaybetmeyenses�yle: — Herhalde sen� sevm�ş olmalı, ded�.

— İçten söyle, had�, sevmed� m�?

Mart�n'�n yanık ten�, çamaşırhanede çalıştığı sırada, ve devamlıolarak evde oturduğundan ağarmış, hastalık ve açlık da yüzünüsoldurmuştu; �şte bu solgunluğun altından b�r kırmızılık dalgasıyayılıverd�. Konuşmak �ç�n ağzını açacağı sırada, Ruth susturdu onu.

— Aldırma, ded�. Cevap verme; lüzumu yok, d�ye güldü.

Ama Mart�n'e Ruth'un ses� b�raz maden� geld�, gözler�nde soğukb�r pırıltı vardı. Bu pırıltı o anda Mart�n'e, Kuzey Pas�f�k'te karşılaştığı

Page 242: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

b�r borayı hatırlattı, o an �ç�n boranın hayal� gözler�n�n önündebel�r�verd�. Bora dolunayın aydınlattığı parlak semah b�r gecedeçıkmıştı; kabaran den�zler ay ışığı altında soğuk soğuk parıldıyordu.Sonra cüzzamlılar kampındak� kralı gördü ve onun kend�s�ne olanaşkı sayes�nde oradan kurtulduğunu hatırladı.

Mart�n sadece:

— As�l b�r kızdı, demekle yet�nd�. Bana hayatımı kazandırdı.

Bunların heps� geçm�şe a�t ayrıntılardı, ama Mart�n, Ruth'un,boğazına gelen kuru b�r hıçkırığı boğduğunu duydu ve onun başınıçev�r�p pencereden dışarı baktığını gördü. Ruth başını tekrar Mart�n'eçev�rd�ğ� zaman yatışmış b�r haldeyd�, gözler�nde de boradan en ufakb�r �z kalmamıştı. Özür d�ler g�b�:

— Ne kadar aptalım, ded�. Ama el�mde değ�l. Sen� o kadarsev�yorum, Mart�n, o kadar sev�yorum k�. Zamanla daha gen�ş f�k�rl�olacağım, ama ş�md� geçm�ş�n bu hayaletler�n� kıskanmaktankend�m� alamıyorum, sonra b�l�yorsun k� sen�n geçm�ş�n dehayaletlerde dolu.

Mart�n'�n �t�razına meydan vermeden:

— Öyled�r, ded�. Başka türlü olamaz. Bak zavallı Arthur da artıkgelmem �ç�n �şaret ed�yor. Beklemekten yoruldu. Had� ş�md�l�kAllahaısmarladık, sevg�l�m.

Kapıdan çıkarken ger�ye dönüp:

— Eczacıların hazırladıkları b�r �lâç var, d�ye seslend�. İnsanıns�garayı bırakmasına yardım ed�yor, sana ondan b�raz yollayacağım.

Kapı kapandı, ama tekrar açıldı.

— Sev�yorum, sev�yorum, d�ye fısıldadı Ruth; bu defa hak�kateng�tt�. Ruth'a hayran gözlerle, aynı zamanda da elb�ses�n�n kumaşınave d�k�m�ne d�kkat edecek kadar kesk�n bakışlarla bakan Mar�a, onu

Page 243: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

arabasına kadar geç�rd�. Görmek �sted�kler�n� göremey�p düşkırıklığına uğrayan haylazlar kalabalığı, araba gözden kaybolana dekarkasından bakakaldılar, sonra bakışlarını, b�r anda sokağın enöneml� k�ş�s� hal�ne gel�veren Mar�a'ya çev�rd�ler. Ama Mar�a'nınçocuklarından b�r�, �y� konukların, k�racılarına geld�ğ�n� bağıraraksöyley�nce, Mar�a'nın şöhret� de hapı yutttu. O günden sonra Mar�ay�ne o esk�, çek�ngen hal�ne büründü ve Mart�n c�vardak� çocuksürüler�n�n kend�s�ne daha saygılı davranmaya başladıklarına d�kkatett�.

Mar�a'ya gel�nce, Mart�n'�n değer� onun gözünde yüzde yüzartmıştı. Hele, Portek�zl� bakkal eğer o arabalı akşam z�yaret�n�görseyd�, Mart�n'�n kred�s�n� b�r üç dolar seksen beş sent dahaarttırırdı herhalde.

XXVBunca sıkıntının, durmak b�lmeyen çalışma ve çabanın sonucu

değ�şt�rd�ğ�n� görmek Mart�n'� mutlu etm�şt�. Z�ra şans Mart�n'�nkapısını en sonunda çalmış, doğduğundan bu yana kayıp olangüneş� yüksel�şe geçm�şt�. Mart�n �ç�nden hasat mevs�m�n�n geld�ğ�n�düşünüyor, bunu da gözler�yle yansıtıyordu. Ruth'un z�yaret�n�n ertes�günü, New York'un haftalık olay derg�ler�nden b�r�nden, üç tr�olet's�n�nkarşılığı olarak üç dolarlık b�r çek aldı. İk� gün sonra, Ch�cago'daçıkan b�r gazete "Def�ne Avcıları1 adlı yazısını kabul ederek,yayınlanır yayınlanmaz ödemek üzere on dolar tekl�f ett�. F�yatdüşüktü, ama bu Mart�n'�n �lk makales�, düşünceler�n� kâğıdageç�rmek üzere g�r�şt�ğ� �lk denemes�yd�. Bütün bu gel�şmelerdendaha öneml�s�, çocuklar �ç�n yazdığı macera çalışmasının, 'Youth andAge' adındak� aylık b�r çocuk derg�s� tarafından hafta sonundan öncekabul ed�l�ş� oldu. Gerç�, çalışma y�r-m�b�r b�n kel�meyd�, bunun �ç�nkend�s�ne tekl�f ed�len onaltı dolar üzer�nden b�n kel�mes� yetm�şbeşsente falan gel�yordu. Ama olsun, bu Mart�n'�n �k�nc� yazıdenemes�yd�. Mart�n de bu yazının değers�zl�ğ�n�, kabalığınıtamamıyla kabul ed�yordu.

Page 244: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Burada öneml� b�r nokta vardı: Mart�n'�n �lk eserler�nde b�lebayağılığa kaçan, �nsanı huzursuz eden b�r kabalık yoktu. Buçalışmaların kabalığı, son derece güçlü bet�mlemelerden, yargı vegörgülerden �ler� gel�yordu. Esk� çalışmalardak� kabalık, b�r acem�n�nkelebeğ� kuvvetl� darbelerle ez�ş�, kazmayla yazı yazışı g�b� b�rkabalıktı. İşte bu yüzden Mart�n �lk yazılarını ucuza da olsa sattığı�ç�n memnundu. O yazılarının kıymet�n�n ölçüsünü b�l�yordu, bub�lg�ye ulaşması da çok uzun sürmem�şt�. O asıl �ler�dek� yazılarınaüm�t bağlamıştı. Sadece b�r derg� yazarı olmak �stem�yordu. Kend�n�usta b�r yazarın b�r�k�m ve tecrübes�yle donatmaya uğraşmıştı. D�ğeryandan gücü asla unutmamış, bunun gözden kaçırılacak b�r şeyolmadığına kanaat get�rm�şt�. Hem bey�nsel hem de öğrenselkuvvet�n� aşırı denecek derecede artırmayı, hem de b�l�nçl� b�r şek�ldeartırmayı amaç ed�nm�şt�. Gerçeğe olan sevg�s� h�çb�r zamandeğ�şmem�ş, 'gerçek' onun �ç�n aşkların en güzel� oluverm�şt�. Buyüzden onun eserler� real�stt�, yalnız hayal gücünün yarattığısanrıları, güzell�kler� bu eserler�n �ç�nde er�tmeye çaba gösterm�şt�.Onun varmak �sted�ğ�, �nsan umutları ve �manıyla dolu, �ht�rasla süslüb�r real�zmd�. Hayatı, ruhun der�nl�kler�ne ulaşan, �nsan ruhunu bütünyönler�yle kavrayan, alab�ld�ğ�nce der�nl�kler�ne dalarak vermek�st�yordu.

Okumaları esnasında �k� öykü okulu bulunduğunu keşfetm�şt�.Bunlardan b�r� �nsanı b�r Tanrı g�b� ele alıyordu. İnsanın toprağa yakıntaraflarını görmemezl�k-ten gel�yor, hatta yok sayıyor; d�ğer okulsa�nsanı b�r çamur parçası g�b� kabul ed�yor, manev� yönünü tamamen�hmal ed�yor, hatta görmezden gel�yordu, örneğ�n rüyaları yoksayıyor, �nsanın �ç�nde yaşattığı, zayıflığında düşled�ğ� cennet�n varlıksebeb�n� ortadan kaldırıyordu, tanrısal gücün önem�n� anlamıyordu.Mart�n bu �k� okulun, tanrıcı ve toprakçı okulun büyük yanılgılar �ç�ndeolduğunu net b�r şek�lde görüyordu, çünkü amaçları tekt�. Ancak bu�k�s�n� uzlaştırarak gerçeğe ulaşmak mümkündü. Ne var k�, buyaklaşım ne tam manasıyla tanrıcı okulun tarafını tutuyor, ne detoprakçı okulun ha�nce vahş�l�ğ�ne meydan okuyordu. Mart�n, Ruth'uda etk�lem�ş olan öyküsü "Macera "nın, öyküde gerçekl�k �deal�neulaştığına �nanıyordu, bu konudak� bütün f�k�rler�n� de genel olarak,'Tanrı ve Çamur' adlı denemes�nde �fade ett�.

Page 245: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n 'Macera'y� ve en güzel d�ye kabul ett�ğ� bütün eserler�ed�tör ed�tör d�lenerek dolaşmaya devam ett�. İlk eserler�, get�rd�kler�para dışında, onun gözünde b�rer h�çt�, �k� tanes�n� sattığı dehşetöyküler�n� �se yüksek veya �y� eserler� arasında saymıyordu. Kuvvetaldıkları b�r gerçekl�k pırıltısına sah�p olmalarına rağmen bunlarMart�n'�n gözünde �çten b�rer hayal� fantast�k eserd�. Öyküler�ndek� bu�mkansıza g�yd�rd�ğ� gerçekl�k elb�ses�ne b�r oyun gözüyle bakıyordu.Bunlar büyük edeb�yat yapıtı sayılamazdı, bu alanda barınamazdı.Bunlardak� sanat ustalığı yüksekt�, ama sanat �nsan unsurunu �hmaletmemel�yd�, eğer sanat �nsanı görmezden gel�yorsa sanatsayılmamalıydı, üstel�k b�r değer� de yoktu. Mart�n'�n becer�s� de,sanatının yüzüne �nsan� b�r maske geç�rmekten �barett�. O, bunu,"Joy", "The Pot", "The W�ne of L�fe" ve 'Macera' adlı öyküler�n�nz�rveler�ne ulaşana dek dehşet öyküler� sınıfından yarım düz�neöyküsünde yapmıştı.

Tr�olet'ler�ne karşılık aldığı üç doları, 'Wh�te Mo-uese'un çek�gelene kadar kıt kanaat yaşayab�lmek �ç�n kullandı. Çek� nasılbozduracağına b�r türlü karar veremed�. Hayatında h�ç bankayag�tmem�şt� ve �ç�nde, Oakland'dak� büyük bankalardan b�r�ne g�d�p,c�ro ed�lm�ş kırk dolarlık çek�n� kasaya fırlatmak �ç�n saf, çocukça b�rarzu duyuyordu. D�ğer yandan, prat�k çalışan aklı onu, çek�n�bakkalda bozdurup, böylel�kle �lerde kred�s�n�n arttırılması �lesonuçlanacak b�r etk� yaratmaya zorluyordu. Sonunda �stemeye�stemeye bakkala g�tt� ve faturasını son kuruşuna kadar ödey�p,ceb�nde tıngırdayan paralarla döndü. D�ğer tüccara g�d�p faturasınıöded�, b�s�klet�yle, elb�ses�n� reh�nden kurtardı, yazı mak�nes� �ç�n b�raylık k�rayı peş�n verd�, Mar�a'ya geçen ayın k�rasıyla b�r aylık k�rayıda peş�n öded�. Ceb�ne darda kaldığı zaman kullanmak üzere üçdolarlık b�r para kaldı.

Bu üç dolar ona b�r servet g�b� gel�yordu. Mart�n elb�ses�n� kurtarırkurtarmaz hemen Ruth'u görmeye g�tt�, yolda g�derken ceb�ndek� b�ravuç gümüş parayı şıkırdatmaktan kend�n� alamıyordu. O kadar uzunzaman parasız kalmıştı k�, günlerce açlık çek�p de yemeğe kavuşanb�r �nsanın y�yeb�leceğ�nden fazlasını gözünün önünden ayıramayanb�r ruh hal�ndek� �nsan g�b� o da el�n� gümüş paradan ayıramıyordu.

Page 246: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n, ne bayağı b�r �nsandı, ne de açgözlü, ama bu para onun �ç�nb�r sürü dolar ve sentten çok daha fazla b�r anlam �fade ed�yordu. Bupara, onun başarısının yer�n� tutuyordu, paraların üzer�ndek� kartalkabartmaları da Mart�n'e, kazanılmış b�r zaferler� anımsatıyordu.

Farkına varmadan dünyayı güzel görmeye başlad�. Parasızlık vesefalet�n get�rd�ğ� acılardan dünya n�metler�n�n farkına varamamıştı.Gerçekten de haftalardır karanlık, kasvetl� b�r dünyada yaşamıştı;ama ş�md�, hemen hemen bütün borçları ödend�kten sonra, ceb�ndeşıngırdayan üç dolar, kafasında başarıyı anlamanın aydınlığı �legüneşe ışıl ışıl ve sıcacık parlıyor, hatta hazırlıksız yakalayan vesırılsıklam eden sağanak b�le ona tatlı b�r olay g�b� gel�yordu. Açlıkçekt�ğ� sırada, düşünceler� hep dünya üzer�nde açlık çekt�kler�n�b�ld�ğ� b�nlerce �nsana takılırdı; ama ş�md� karnı tıka basa dolu �ken,açlıktan ölen b�nlere kafasını yormaz oldu. Onları unuttu ve kend�s�de b�r aşık olduğu �ç�n, dünyadak� b�nlerce aşığı anımsadı, üzer�ndeb�lhassa durmadığı halde, aşk l�r�kler�n�n mot�fler� beyn�nde dönmeyebaşladı. Kend�n� yaratıcı güdüye kaptırdığı �ç�n, tramvaydan �neceğ�yer�n �k� blok ötes�nde �n�nce h�ç kızmadı.

Morse'ların ev�n� kalabalık buldu. Ruth'un �k� kuzen�, SanHafael'den onu z�yarete gelm�şlerd�, Mrs. Morse da onlarıeğlend�rmek maskes� altında Ruth'un etrafını gençlerle çev�rmeplanını uyguluyordu. Kampanya, Mart�n'�n zorunlu yokluğu sırasındabaşlamıştı ve şu anda en ateşl� dönem�ndeyd�. Mrs. Morse eve,meslek sah�b� erkekler� de sokmak f�kr�nde ısrar etm�şt�. Bubakımdan Mart�n, Kuzen Dorothy ve Kuzen Florence'adan başka b�r�Lat�nce, d�ğer� de İng�l�zce profesörü olan �k� profesör. B�r zamanlarRuth'un okul arkadaşı olan, F�l�pralerden henüz dönmüş genç b�rsubay; San Frans�sco Tröst Kumpanyasının başı Joseph Perk�ns'�nözel sekreter�, Melv�lle adında b�r genç. Erkeklerden StanfordÜn�vers�tes� mezunu, N�l Kulübü �le ümty Kulübü üyes� aynı zamandaseç�mler sırasında Cumhur�yetç� Part�n�n sözcülüğünü yapan, otuzbeş yaşlarında, Charles Hopgood adında gençten b�r banka kas�yer��le karşılaştı. Kadınlar arasında b�r portre ressamı, b�r profesyonelmüz�syen, b�r de Sosyoloj� Doktoru unvanına sah�p, aynı zamandaFran-s�sco'nun kenar mahalleler�nde �skan konusu üzer�ne yazdığı

Page 247: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

eserle meşhur b�r�s� vardı. Kadınlar Mrs. Mor-se'un planına dah�ldeğ�ld�, onlar sadece gerekl� aksesuardan �barett�. Eve ne yapıped�l�p sokulması gerekenler, meslek sah�b� erkeklerd�. Tanıştırmameras�m� başlamadan Önce Ruth, Mart�n'e:

— Konuşurken sakın heyecanlanma, d�ye uyarıda bulundu.

Mart�n önce, b�lhassa y�ne esk�den olduğu g�b� möbleler�, süsler�tehd�t eden omuzlarından ötürü b�r acem�l�k duygusunun etk�s�yleazıcık kend�n� sıktı. Orada bulunanlar da onu, b�raz çek�ngenyapmıştı. Ş�md�ye değ�n bu kadar çok sayıda, yüksek k�ş�yle b�rarada bulunmamıştı. Banka kas�yer� Melv�lle'e hayran oldu ve �lkfırsatta onu tartmayı tasarladı. Z�ra Mart�n1 �n korkusu altında, �dd�acıbenc�ll�ğ� pusuya yatmıştı; kend�n� bu erkekler ve kadınlarla ölçerek,bunların k�taplardan ve hayattan kend� öğrenemed�kler�n� neler�öğrend�kler�n� anlamak �ç�n �ç�nde dayanılmaz b�r arzu duydu.

Ruth'un gözler�, durumunu anlamak �ç�n sık sık Mart�n'ekayıyordu; onun, kuzenler�yle gayet rahat ahbap olduğunu görüncehem şaşırdı hem de memnun oldu. Otururken, omuzlarından ötürüduyduğu end�şe de ortadan kalkan Mart�n h�ç de heyecanlan-mamıştı. Ruth kuzenler�n� orta zekalı, yüzeysel parlaklıkları olankızlar b�l�rd�, o gece yatmaya g�derlerken Mart�n'� övüşler�n� pekanlayamadı. Halbuk� kend� sınıfı �ç�nde kesk�n zekalı, hoşsohbet vedans part�ler�nde, pazar p�kn�kler�nde neşe yaratan b�r k�mse olanMart�n'e, söz açmak, çevres�n� neşelend�rmek çok kolay gelm�şt�. Oakşam başarı Mart�n'�n hep arkasında durup, ona başardığını,güleb�leceğ�n� ve h�ç afallamadan kahkahalar yaratab�leceğ�n�söyleyerek omuzunu okşadı.

Daha sonra Ruth end�şe etmekte haklı olduğunu anladı. Mart�nleProfesör Caldwell b�r köşede b�r araya gelm�şlerd�, her ne kadarMart�n, artık esk�s� g�b� kolunu havada savurmuyor �d�yse de Ruth untenk�tç� gözler�, Mart�n'�n gözler�n�n sık sık ve fazlaca çakmak-landığını, çok hızlı ve ateşl� konuştuğunu s�n�rler�n�n fazlacager�ld�ğ�n�, tepes�ne çıkan kanının yanaklarını hadd�nden fazlakızarttığını farkett�. Edepl� ve kend�n� kontrol eder b�r hal� yoktu,konuştuğu genç İng�l�zce profesörü �le de tam b�r çel�şk� yaratıyordu.

Page 248: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n'�n görünüşe aldırdığı yoktu! D�ğer�n�n eğ�t�lm�ş beyn�n�çabucak farked�p onun b�lg�s�ne olan hak�m�yet�n� takd�r etm�şt�,üstel�k Profesör Caldhwel, Mart�n'�n sıradan İng�l�zce profesörler�hakkındak� kanaat�n� de b�lm�yordu. Mart�n, profesörün kend� �ş�ndenbahsetmes�n� �st�yordu. Profesör önce buna yanaşmadıysa dasonunda Mart�n onu kend� mesleğ� üzer�nde konuşturmayı başardı.Z�ra Mart�n �nsanların kend� �şler� hakkında konuşmamalarına b�rsebep görem�yordu. Bundan haftalarca önce Ruth'a:

— Meslek� konuşmalara bu �t�raz h�ç de doğru, h�ç de haklı değ�l,dem�şt�. Eğer b�ld�kler� en �y� şey� b�rb�rler�ne vermeyeceklerse,erkeklerle kadınlar ne �ç�n b�raraya gel�rler Allah aşkına? Onların en�y� b�ld�kler� şey de, �lg� duydukları, onlara hayatlarını kazandıran,üzer�nde uzmanlık yaptıkları, sabah akşam meşgul oldukları hattaüzer�nde hayal kurdukları şeyd�. Mr. But-ler'�n sosyal et�ket uğruna,Paul Verla�ne hakkında, Alman dramı ya da D'Annunz�o'nunromanları hakkında f�k�r beyan ett�ğ�n� düşün b�r kere. Sıkıntıdanpatlardık mutlaka. Örneğ�n ben, eğer Mr. Butler' � mutlakad�nleyeceksem, onun hukuktan bahsetmes�n� terc�h eder�m. Onun en�y� b�ld�ğ� şey odur, hayat �se öyle kısa k� ben tanıştığım her erkeğ�nveya kadının en �y� b�ld�ğ� şey� duymak �ster�m. Ruth:

— Ama, d�ye �t�raz etm�şt�. Herkes� �lg�lend�ren genel konularvardır. Mart�n:

— İşte bunda yanıldın, d�ye atılmıştı. Toplumdak� bütün �nsanlar,bütün h�z�pler daha doğrusu hemen hemen bütün �nsanlar vetopluluklar kend�ler�nden �y� durumda olanlan takl�t eder. Pek�, �y�durumda olanların da en �y�ler� k�mler? Aylaklar, zeng�n aylaklar. B�rkural olarak, bunlar, dünyada b�r şeyler yapan �nsanların b�ld�kler�n�b�lmezler". Bu g�b� şeylerden bahsetmek de onlar �ç�n sıkıcıolacağından aylaklar bu konuların meslek� konulardır d�ye,konuşulmamasını �sterler. Aynı şek�lde, meslek� olmayan konularında konuşulab�leceğ�n� buyururlar; bunlar da son operalar, son çıkanromanlar, kâğıt oyunları, b�lardo, kokteyl, otomob�l, atlı göster�ler,alabalık avcılığı, turna balığı avcılığı, yat sefaları ve bunun g�b�şeylerd�r. Şurasına d�kkat et, bunlar aylaklar sınıfının b�ld�ğ� şeylerd�r.

Page 249: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Aslında aylakların yaptığı, aylakların kend� mesleğ�ndenbahsetmekt�r, �ş�n en tuhaf tarafı da bütün zek� veya zek�den�leb�lecek k�mseler�n aylakların bunu kend�ler�ne geç�rmes�ne sesçıkarmayışlarıdır. Bana gel�nce, ben b�r �nsanın en �y� b�ld�ğ� şey��ster�m, sen �stersen buna meslek� bayağılık de, �stersen sıradanlıkde.

Ruth da Mart�n'� anlayamamıştı. Onun yerleşm�ş f�k�rlere buhücumunu b�r f�k�r �natçılığı olarak kabul etm�şt�. Böylece Mart�nkend� sam�m� f�kr�n� Profesör Caldwell'e de bulaştırıp, onu kend� f�kr�üzer�nde konuşturdu. Ruth onların yanında durduğu sırada Mart�nşöyle d�yordu:

— S�z Kal�forn�ya ün�vers�tes�nde şüphes�z böyle küfürler�ağzınıza almazsınız değ�l m�? Profesör Caldwell omuzlarını s�lkt�.

— Namuslu b�r verg� mükellef� ve pol�t�kacıyız �şte. Ödenekler�n�z�Sacramento'dan alırız onun �ç�n de Sacramento'ya, Senato'ya part�basınına ya da, her �k� part�n�n basınına tapınırız. — Evet, burasıaçık, ama s�zden ne haber? d�ye zorladı. Mart�n:

— Sudan çıkmış balığa dönmüşsünüzdür herhalde.

— Zanneder�m k� ün�vers�te den�z� �ç�nde ben�m g�b�s�ne pek azrastlanır. Bazen gerçekten de kend�m� sudan çıkmış balık g�b�h�ssed�yorum ve d�yorum k�, ben Par�s'e, Grub Street'e, b�r herm�tyuvasına, ya da kederl� b�r Bohem kalabalığının arasında Bordoşarabı �çmeye, Cart�er Lat�n'dek� ucuz lokantalarda yemek y�y�p,bütün yaradılış üzer�ne gürültülü rad�kal f�k�rler beyan etmeyelayığım. Bazen kend�m� rad�kal yaradılışta görüyorum. Ama b�r sürüde em�n olmadığım sorular var. İnsan� zaaflarımla karşı karşıyakaldığım zamanlar kend� kend�me mahcub oluyorum, bu da herhang�b�r sorunun, yan�, �nsan�, hayat� sorunun bütün faktörler�n�kavrayab�lmeme engel oluyor. O konuşurken, Mart�n�n dudaklarınınucuna, "Mevs�m Rüzgarları Şarkısı" geld�. — Gün ortasında kuvvet�mz�rveye çıkar ben�m, ama mehtap altında yelkenler� gerer�m. Az kaldıkel�meler� mırıldanıyordu, bu şarkıyı aklına profesörün kuzeydoğurüzgarlarını, sak�n, ser�n ve kuvvetl� mevs�m rüzgarlarını hatırlatışı

Page 250: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

get�rm�şt�. Profesör de mevs�m rüzgarları g�b� h�ç değ�şm�yordu, onada güven�leb�l�rd�, bununla beraber bu adamın �nsanı uğraştıran b�rtarafı vardı. Mart�n'e, bu adam h�çb�r zaman tam f�kr�n� söylem�yorg�b� geld�, tıpkı vakt�yle ona, mevs�m rüzgarları h�çb�r zaman tamkuvvetler�yle esm�yormuş da h�ç kullanmadıkları kuvvet� b�r�kt�-r�yormuş geld�ğ� g�b�. Mart�n'�n hayalev� her zamank� g�b� hızlıçalışıyordu. Beyn�, �ç�ne her zaman g�r�leb�l�r b�l" Anılar, hayallerdeposu g�b�yd� ve bu deponun �ç�ndek�ler her zaman �ç�n düzenl� b�rşek�lde Mart�n'�n teft�ş�ne hazır dururdu. O an �ç�nde ortaya neçıkarsa çıksın, Mart�n'�n z�l�n� hemen, b�rer hayal hal�nde ve tab�� b�rşeym�ş g�b� �fade bulan zıtlıklar veya benzerl�kler çağrışımı yapardı.Bu tamamıyla otomat�k b�r şek�lde olur ve Mart�n'�n hayalev�, onun�ç�nde yaladığı hale h�ç durmadan eşl�k ederd�. Nasıl Ruth'un yüzü,b�r kıskançlık anında, mehtaplı b�r gecede karşılaştığı, unutulmuş b�rborayı onun gözler� önüne get�rd� ve nasıl Profesör Caldwell ona,erguvan renkl� den�z�n üstünde beyaz bulutları önüne katmış sürenkuzeydoğu mevs�m rüzgarlarını gösterd� �se, zaman zaman, düzen�bozmayan, aks�ne tanıtan ve sınıflandıran yen� yen� hatıra hayaller�gözler�n�n önünde bel�rd�, göz kapaklarının altında uzandı ya dab�l�nc�n�n perdes� üzer�ne aksett�. Bu hayaller, geçm�ş�n olaylarından,heyecanlarından, günün, geçen haftanın yaşanılan olaylarından,okunan k�taplarından çıkar ve o �ster çalışmakta olsun, �ster uykuda,kalabalık b�r kuş sürüsü hal�nde Mart�n'�n kafasına üşüşürdü. �şteböyle. Profesör Caldwell'den akıcı konuşmasını akıllı, kültürlü b�radamın konuşması, Mart�n geçm�ş�n�n der�nl�kler�nde dolaşmaya dadevam ett�. Kend�n� tam b�r serser� olduğu zamanlardak� hal�ylegördü; başında sert kenarlı b�r Stetson şapka, sırtında da dört köşeb�ç�lm�ş, kruvaze b�r caket olduğu halde, kafasında pol�s�n �zn�oranında kabadayı olma �deal� �le, şöyle omuzlarını cakalı cakalı �k�yana sallayarak yürüdüğü zamanlardak� hal�n� gördü. Bundan ötürükend�nden �ğrenmed�, ne de bu hayal� haf�fletmeye çalıştı. Ohayatında b�r zamanlar basbayağı, tam b�r serser�yd�; pol�se rahatvermeyen, �şç� sınıfından namuslu evsa-h�pler�n� dehşete salan b�rçeten�n re�s�. Ama �dealler� değ�şm�şt�. Çevres�ndek� �y� yet�şt�r�lm�ş,düzgün kılıklı erkeklere kadınlara göz gezd�r�p c�ğerler�ne bu tem�z,bu kültürlü havayı doldurdu ve aynı anda, başında sert kenarlışapkası, dört köşe caket� sırtında, omuzlarını kabadayıca sallayan

Page 251: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

gençl�k hayal�n�n odayı boydan boya geçt�ğ�n� gördü. Bu köşebaşıserser�s� hayal�n�n kend� �ç�ne g�rd�ğ�n�, oturup hak�k� b�r ün�vers�teprofesörüyle konuştuğunu gördü. Z�ra Mart�n h�çb�r zaman tam yer�n�bulamamıştı, �şte oyunda akranlarını ger�de bırakması g�b� b�r faz�letesah�p oluşu, haklarını ve yetk�ler�n� korumak �ç�n mücadeleye her anhazır oluşu yüzünden da�ma kend�s�ne ön planda yer ver�len herçevreye uymuştu. Ama h�çb�r yere de kök salmamıştı. Arkadaşlarınımemnun edecek kadar uymuş, fakat kend�n� memnun edecek kadaruyamamıştı. Da�ma huzursuz b�r duygunun kend�n� rahatsız ett�ğ�n�h�ssetm�ş ve bütün hayatınca, ta k�tapları, sanatı ve aşkı bulanakadar, ötelerden b�r şey�n çağırışını duymuştu. İşte kend�ler�yleb�rl�kte serüvenlere katıldığı bütün arkadaşları �ç�nden yalnız o, bütünaradıklarının ortasındaydı ş�md�. Halbuk� bu arkadaşlarının herhang�b�r� burada, Morse'ların ev�nde olab�l�rd�.

Ama bu çeş�t hayaller ve düşünceler Mart�n'�n, Profesör Caldwell'�yakından tak�p etmes�ne engel olmadı. Eleşt�rel b�r gözle, anlayaraktak�b ederken de d�ğer�n�n b�lg�s�n�n b�r bütün hal�nde oluşuna, h�çb�rged�k vermey�ş�ne d�kkat ett�. Kend�ne gel�nce, konuşmada, zamanzaman açıklıklar, eng�nl�kler, h�ç alışık olmadığı bütün hal�ndekonularla karşılaşıyordu. Bununla beraber, Spencer sayes�nde, b�lg�alanının ana hatlarına sah�p olduğunu gördü. Bu ana hatların arasınıdoldurmak sadece b�r zaman meseles�yd�. O zaman gözünüzü açınhep�n�z, d�ye düşündü. D�kkat sığlık! Kend�nden geçm�ş, taparcasına,profesörün ayakları d�b�ndeym�ş g�b� b�r h�s geld� �ç�ne; amad�nled�kçe öbürünün hükümler�nde b�r zayıflık buldu, öyle dolambaçlı,öyle şaşırtıcı b�r zayıflık k�, her zaman mevcut b�r zayıflık olmayaydıbelk� de farkına varamazdı bunun. Bunu farkeder etmez de hemenProfesörle aynı sev�yeye sıçrayıverd�.

Tam Mart�n konuşmaya başladığı sırada, Ruth �k�nc� defayanlarına geld�. Mart�n:

— S�ze, nerede yanıldığınızı, daha doğrusu hü-kümler�n�zdek�zaafın neden �ler� geld�ğ�n� söyleyey�m, d�yordu.

— S�z b�yoloj� b�lm�yorsunuz. Meseleler� ortaya koyuşunuzdab�yoloj�ye yer verm�yorsunuz. Yan�, tamamıyla test tüpler�nden,

Page 252: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

laboratuarlardan geç�p en gen�ş estet�k ve sosyoloj�k genellemeler�nüzer�nde yer alan hayat�yet kazanmış bet�msel b�yoloj�denbahsed�yorum ben.

Ruth şaşırmıştı. İk� sömestr profesörün dersler�ne devam etm�şolan Ruth, ona canlı b�r b�lg� deposu gözüyle bakıyordu.

Profesör, doğruluğu su götürür b�r �fadeyle:

— S�z� tak�p edemed�m, ded�.

Mart�n onun kend�s�n� tak�p etmed�ğ�nden o kadar em�n değ�ld�.

— Şu halde açıklamaya çalışayım. Mısır Tar�h�n� okurken şuanlamda b�r şeye rastladığımı hatırlıyorum; önce araz� sorunu�ncelenmezse, Mısır sanatı da anlaşılamaz.

Profesör başıyla onayarak:

— Çok doğru, ded�. Mart�n devamla:

— Bana da öyle gel�yor k�, buna karşılık araz� sorununa vebununla �lg�l� bütün sorunlara a�t b�lg�lere, hayatın cevher� ve yapısıhakkındak� �lk b�lg�y� ed�nmeden sah�b olmaya �mkan yoktur.Kanunları, kurumlan, d�nler ve örfler�, sadece onları yaratanyaratıkların önem�n� değ�l, fakat o yaratıkları meydana get�rencevherler�n de önem�n� b�lmeks�z�n, nasıl anlayab�l�r�z? Mısıredeb�yatı, Mısır m�mar�s�nden veya heykeltıraşlığından daha az mı�lg�l�d�r �nsanlıkla? B�l�nen evren �ç�nde, gel�şme kanununa uymayanb�r tek şey var mıdır? Çeş�tl� sanatlara da�r ortaya konulmuş süslü b�rgel�şme bulunduğunu b�l�yorum, ama bana çok mekan�k görünüyorbu. Burada �nsan dışarıda bırakılmıştır. Araçların gel�ş�m�, harpın,müz�ğ�n, şarkının ve dansın gel�ş�m�, evet bunların heps� de güzel b�rşek�lde gel�şt�r�lm�şt�r; ama ya �nsanın kend� gel�ş�m�, �nsan daha �lkalet�n� yapmadan, �lk şarkısını mırıldanmadan onda var olan esaslı,ayrılmaz unsurların gel�şmes�? �şte s�z�n d�kkate almadığınız şey,ben�m de b�yoloj� adını verd�ğ�m şey bu. En gen�ş görünüşüyleb�yoloj�d�r bu.

Page 253: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— F�k�rler�m� duru b�r şek�lde �fade edemed�ğ�m� b�l�yorum, ne vark� f�kr� kabataslak ortaya koymaya çalıştım. S�z konuşurken aklımageld� bunlar, onun �ç�n bunları sunmaya hazırlıklı değ�ld�m. S�zkend�n�z, �nsanı bütün faktörler� gözönünde bulundurmaktan alıkoyan�nsan� zaaftan bahsett�n�z. Buna karşılık y�ne s�z b�yoloj�k faktörü,bütün sanatların �pl�kler�n� eğ�rd�-ğ� ana maddey�, �nsanoğlunun bütünbaşarılarının, bütün hareketler�n�n atkı ve çözgüler�n� b�r kenarabırakıyorsunuz.

Mart�n'�n hemen ez�lmey�ş� Ruth'u hayrete düşürdü ve ProfesörünMart�n'e cevap ver�ş şekl� Ruth'da sank� Profesör Mart�n'�n gençl�ğ�n�nyüzüsuyu hürmet�ne hoş görüyormuş �zlen�m� bıraktı. Profesör Cald-well, saat�n�n kösteğ�yle oynayarak tam b�r dak�ka süreyle sess�zdurdu. Sonunda:

— B�l�yor musunuz, ded�. Daha önce de ben� aynı şek�ldeeleşt�rm�şlerd�. Büyük b�r gel�ş�mc�, büyük b�r b�lg�n, Joseph La Conteyapmıştı bu eleşt�r�y�. Ama o öldü, k�mse de ben� eleşt�rd�ğ�n� b�lmez;halbuk� ş�md� s�z ortaya çıkıp ben� göster�yorsunuz. Gerçektensöylüyorum bu b�r �t�raftır, f�kr�n�zde haklı olduğunuz taraflar var, hemde pek çok. B�raz fazla klas�ğ�m ben, �lm�n bet�mlend�ğ� dallardayeter� kadar modern değ�l�m; �ş yapmama engel olan özür d�ye deyalnız eğ�t�m�n kusurlu oluşuyla ruh� tembell�ğ�m� �ler� süreb�l�r�m.B�lmem bana �nanacak mısınız, ama ömrümde b�r f�z�k ya da k�myalaboratuarından �çer� adımımı atmadım. Le Conte haklıydı, s�z dehaklısınız Mr. Eden, h�ç olmazsa b�r dereceye kadar haklısınız amane derece b�lm�yorum. Ruth b�r bahaneyle Mart�n'� kenara çekt�; onukenara alıp alçak sesle: — Profesör Caldwell'� böyle tekel�ne almayahakkın yoktu, ded�. Onunla konuşmak �steyen başkaları da olab�l�r.

Mart�n tövbekar b�r tavırla:

— Ben�m hatam, d�ye kabul ett�. Ama onu tahr�k ett�ğ�m�n farkınab�le varmadım, çok �lg� çek�c� b�r �nsandı. B�l�yor musun, ş�md�yekadar konuştuğum �nsanlar �ç�nde en parlak kafalı, en entellektüel� o.B�r şey daha söyleyey�m sana, b�r zamanlar, ün�vers�te okumuş yada toplumda yüksek makamlara çıkmış herkes� onun kadar parlak,onun kadar zek� zannederd�m.

Page 254: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Ruth:

— O b�r �st�snadır, d�ye cevap verd�. D�yeb�l�r�m k� öyled�r. Ş�md�k�m�nle konuşmamı �st�yorsun bakalım? Oh, had� ben� şu kas�yerdostumuzla tanıştır.

Mart�n onbeş dak�ka kadar kas�yerle konuştu. Ruth dasevg�l�s�nden daha �y� b�r davranış bekleyemezd� doğrusu. Mart�n'�nne gözler� çakmaklandı ne de yanaklarına kan hücum ett�, tamaks�ne Ruth'u şaşırtacak kadar sak�n konuştu. Ama bütün bankakas�yerler� Mart�n'�n gözünde yüzde b�rkaç yüz defa düşüverd�.Gecen�n ger� kalan bütün kısmında da, kafası, banka kas�yerler�yle,yavan laf edenler�n aynı kapının mandalı oldukları �zlen�m�n etk�s�altında çalıştı. Subayı, yumuşak, bas�t, sağlıklı, eğ�t�m ve doğumunhayatta kend�s�ne uygun gördüğü ş�md�k� yer�nden memnun b�r gençbuldu, �k� yılda ün�vers�teye g�tt�ğ�n� öğren�nce, Mart�n, acaba b�lg�s�n�nereye doldurmuş bu adam d�ye düşündü durdu. Ama y�ne de buadam, tatsız banka kas�yer�nden daha çok hoşuna g�tt�.

Daha sonra, Ruth'a:

— Gerçekten de, boş söz söylemeler�ne b�r �t�razım yok ben�m,ded�. Ben� s�n�rlend�ren, bu sözler� söylerkenk�, mağrur, g�zl�deng�zl�ye o kend�n� beğenm�ş haller� �le bu lafları söylemek �ç�n seçt�kler�zamandır. Hıh, bana ünyon İşç� Part�s�n�n demokratlarla kaynaştığınısöyled�ğ� zaman bütün reformasyon tar�h�n� anlatab�l�rd�m bu her�fe.B�l�yor musun, tıpkı dağıtılan kâğıtlarla ker�ze kaçan b�r profesyonelpoker oyucusu g�b� o da kel�meler�yle ker�ze kaçıyor. B�r gün nedemek �sted�ğ�m� anlatırım sana. 364

Ruth:

— Ondan hoşlanmadığına üzüldüm, d�ye cevap verd�. Mr.Butler'�n en gözde adamıdır. Mr. Butler onun em�n, namuslu b�r �nsanolduğunu söylüyor, ona Kaya Peter adını takmış, sırf bu adamasırtını dayayarak koskoca b�r banka kurab�l�rm�ş.

Page 255: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Gerç� onu az gördüm, daha az da d�nled�m, ama buna şüphemyok. Ne var k�, ben, bankaları pek o kadar düşünmem. F�kr�m� buşek�lde söylememde sence b�r sakıncası yok ya, sevg�l�m? — Hayır,hayır; çok �lg� çek�c�. Mart�n hararetle devam ett�:

— Evet, meden�yet hakkında �lk �zlen�mler�n� ed�nmeye başlayanb�r vahş�den başka b�r şey değ�l�m ben. Bu �zlen�mler meden� k�ş�ler�ç�n eğlend�r�c� b�r yen�l�k oluşturur herhalde. Ruth:

— Kuzenler�m hakkında ne düşünüyorsun? d�ye sordu.

— Onları d�ğer kadınlardan daha çok beğend�m. Fazla yapayolmadığı g�b�, çok da neşel� �nsanlar. — Şu halde d�ğer kadınlarıbeğend�n, ama? Mart�n başıyla hayır �şaret� yaptı. — Şu sosyaldurumda kadının sosyoloj� öğrenm�ş b�r papağandan farkı yok.Kadını tutup da Toml�nson g�b� yıldızların arasına atsan, yem�neder�m döndüğünde kafasında y�ne de b�r tek or�j�nal f�k�rbulamazsın. Portre ressamı �se tam manasıyla sıkıcı b�r kadın.Kas�yere �y� b�r karı olurdu. Hele müz�syen hanım! Parmaklarının nekadar hassas, tekn�ğ�n�n ne kadar mükemmel �fades�n�n ne har�kaoluşu bana vız gel�r; gerçek şu k�, müz�k hakkında h�çb�r şey b�lm�yor.Ruth: — Çok güzel çalıyor, d�ye �t�raz ett�.

— Evet, şüphe yok k� müz�ğ�n dış kabuğu üzer�nde bol bol bolj�mnast�k yapmış, ama müz�ğ�n ruhunu anlamaktan çok uzak. Onamüz�ğ�n kend�s� �ç�n ne �fade ett�ğ�n� sordum b�l�rs�n her zaman bunuöğrenmeye meraklıyımdır; müz�ğ�n kend�s� �ç�n ne �fede ett�ğ�n�b�lm�yormuş meğer. Sadece, müz�ğe taptığını, müz�ğ�n sanatların enbüyüğü olduğunu, müz�ğ�n kend�s� �ç�n hayattan b�le öneml� olduğunusöyled� bana. — Onları da meslekler� hakkında konuşturmuşsun,d�ye hücum ett� Ruth. — İt�raf eder�m bunu. Bunlar, meslekler�ndebaşarı kazanamamış k�ş�lerken, b�r de başka konular üzer�nde nutukverd�kler�n� düşün, k�mb�l�r ne �şkence çekerd�m. Hep, kültürün bütünavantajlarından faydalanılan burasını düşünürüm...

B�r an sustu, sert kenarlı şapka g�ym�ş, dörtköşe ceketl� gençl�khayal�n�n omuzlarımı �k� yana sallayarak, odaya g�r�ş�n� seyrett�.

Page 256: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Ded�ğ�m g�b�, buradak� bütün kadınlarla erkekler�n, ışıl ışıl,parlak k�ş�ler olduğunu düşünürdüm. Ama ş�md�, bunları şu kısazamanda gördükten sonra, bana b�r budala sürüsü g�b� gel�yor, çoğuöyle, ger� kalanların yüzde doksanı da sıkıcı.

— Ama profesör Caldwell var. O başka. O adam �şte, her sant�m�,beyn�n�n tek tek her atomu �le tam b�r adam o.

Ruth'un yüzü aydınlandı.

— Bana ondan söz et, d�ye zorladı. Onun büyük, parlaktarafından değ�l, sen�n beğenmed�ğ�n taraflarından bahset bana. Çokmerak ed�yorum.

Mart�n şakacı b�r tavırla:

— Belk� de kend�m� güç b�r duruma sokarım, d�yerek b�r andüşündü. Önce sen anlatsan bana. Belk� de sen onda �y� olmayan b�rtaraf bulmuşsundur.

— İk� sömestr onun kurslarına devam ett�m, �k� seneden ber� detanıyorum; onun �ç�n sen�n �lk �zlen�m�n� merak ed�yorum.

— Yan� kötü �zlen�m�m� demek �st�yorsun? Pekala �ştesöylüyorum. Zanneder�m sen�n onda �y� d�ye varolduğunudüşündüğün her şeye sah�p. H�ç değ�lse, ş�md�ye kadar tanıdığımerkekler �ç�nde entellektüel t�p�n en mükemmel b�r örneğ� ama g�zl� b�rutancı olan b�r adam.

Mart�n bağırmakta acele ederek:

— Yok, yok! ded�. Aşağılayıcı, bayağı b�r şey değ�l. Ben�msöylemek �sted�ğ�m, onun bence, meseleler�n köküne kadar �n�p de,gördükler�nden korkuya kapıldığı �ç�n, kend�n� h�çb�r şey görmed�ğ�ne�nandırmaya çalışan b�r adam �zlen�m� uyandırmasıdır. Belk� de �y�ceaçık b�r şek�lde �fade edemed�m bu yoldan sana. Başka b�r yoldansöyleyey�m. G�zl� tapınağa g�den yolu bulup da, o yokla yürümeyenb�r adam; belk� de hayal meyal tapınağı görüp, sonradan kend�

Page 257: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kend�n� gördükler�n�n sadece b�r serap, b�r hayal olduğuna�nandırmaya çalışan b�r adam. Y�ne b�r başka �fadeyle, b�rçok şeyleryapab�lecek olduğu halde, yapmakta b�r değer görmeyen ve �ç�nden,her an bunları yapamadığına b�r p�şmanlık duyan; g�zl� g�zl�,bunu yapmaktan elde edeceğ� kazanca dudak bükmüş olan, amay�ne g�zl�den g�zl�ye, elde edecek olduğu kazancı, b�r şey yapmanınsev�nc�n� özleyen b�r adam. Ruth:

— Ben onu bu yönden �ncelemed�m, ded�. Bu yüzden de sen�n nedemek �sted�ğ�n� tam anlayamadım. Mart�n ona ayak uydurarak:

— Ben�mk�s� sadece g�zl� b�r h�s, ded�. üzer�nde muhakemeyürütmüş değ�l�m. Sadece b�r h�s ve büyük b�r �ht�malle de yanlış b�rh�s. Şüphes�z sen daha �y� tanırsın onu.

Ruth'ların ev�ndek� o geceden Mart�n, beraber�nde b�r sürü z�h�nkarışıklıkları �le, zıt duygularla döndü. Yanlarına tırmanmaya çalıştığı�nsanlar, onu hayal kırıklığına uğratmıştı. Öbür taraftan, başarısı daona cesaret verm�şt�. Tırmanış umduğundan daha kolay olmuştu. O,tırmanışa, bu tırmanışa ve yanlarına tırmandığı k�ş�lerden üstündütab��, Profesör Caldwell har�ç. Hayat ve k�taplar hakkında onlardandaha fazla b�lg�ye sah�pt�, bunların eğ�t�mler�n� hang� del�ğe, hang�köşeye fırlatıp attıklarına da akıl erd�rem�yordu.

XXVIOkuduklarını, düşündükler�n� kaleme almış, beyn�n�n

kıvrımlarında dolaşan düşünceler� �nsanlara anlatmaya başlamıştı.Okuduklarını düşünmüş, yorumlamış, gerekt�ğ�nde farklı k�ml�klersunmayı başarmıştı. Zamanın ruhu ve beden� üzer�nde oluşturduğubüyük ağırlıkları az�mle yenmey� başarmıştı. Güneş�n üzer�nedoğduğunu görmüş ama aynı güneş�n kaybolduğunu da en sertşek�lde görmüştü. İşte öyküler� y�ne 'para etmez' olmuştu. Y�ne kapısıbaşarısızlık z�nc�r�yle donanmaya başlamıştı. İşte bu süre �çer�s�ndebaşarı Mart�n'�n adres�n� kaybetm�ş, postacılar artık kapısını çalmaz

Page 258: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

olmuş, küçük de olsa çek ve başarı get�rmez olmuşlardı. Pazarları vetat�l günler� de dah�l olmak üzere, tam y�rm� beş gün, otuz b�nkel�mel�k uzun b�r deneme olan, "Güneş�n utancı" üzer�nde çalıştı.Bu, Maeterl�nc okuluna yönelt�lm�ş b�l�nçl� b�r hücumdu madd� b�l�m�nz�rveler�nden, hayalperestlere yapılan, ama kes�nleşm�ş gerçeklerleuzlaşab�lecek c�nsten b�rçok güzell�k ve har�kalara da yer veren b�rhücum. Bundan az b�r zaman sonra bu hücumu, "Hayalperestler","Ben'�n Değer ölçüsü" adlı �k� kısa denemes� tak�p ett�. Mart�n, kısa,uzun denemeler�n� derg�den derg�ye götürmek �ç�n masraflarag�rmeye başladı. "Güneş�n utancı" adlı denemes�yle uğraştığı y�rm�beş gün �ç�nde, ucuz yazılarından altı buçuk dolarlık sattı. B�r şakasıona yarım dolar get�rd�, öneml�ce b�r haftalık m�zah derg�s�ne sattığıb�r �k�nc�s� b�r dolar kazandırdı. Sonra �k� m�zah� ş��r�, arka arkaya �k�dolar ve üç dolar get�rd�. Bunun b�r sonucu olarak, kred�s� detükend�ğ�nden, b�s�klet�yle takım elb�ses� yen�den reh�nc�y� boyladı.Dakt�lonun sah�pler�, k�ranın peş�n olarak ödeneceğ� hususundaanlaşmaya vardıklarına ısrarla vurgu yaparak, para �ç�n feryat ed�pduruyordu.

Yaptığı ufak tefek satışlardan cesaretlenen Mart�n, tekrar ucuzeserlere döndü. Belk� de hayatını bunlarla kazanab�l�rd�. Gazeteler�nkısa öykü send�kaları tarafından redded�lm�ş olan y�rm� kadar küçüköyküsü, masanın altında �st�f ed�lm�ş duruyordu. Gazete öyküler�n�nasıl yazmamak gerekt�ğ�n� keşfetmek �ç�n bunları yen� baştan okuduve böylel�kle mükemmel b�r formül düşünüp buldu. Gazeteöyküler�n�n asla traj�k olmaması, kötü b�r şek�lde b�tmemes� ve aslad�l güzell�ğ�ne, düşünce ustalığına ve gerçek b�r duygu tatlılığınasah�p olmaması gerekt�ğ�n� anladı. Duygu bulunmalıydı, hem de bolbol, ama han� gençl�ğ�nde t�yatronun zenc�lere mahsus balkonundanseyrett�ğ�, alkış tufanıyla karşılanan "Tanrı Vatanım ve Çarım İç�n" �le"Fak�r Olab�l�r�m, Ancak Namusluyum" c�ns�nden oyunlar da olduğug�b� saf ve soylu duygu bulunmalıydı. Bu g�b� yöntemler� öğrenenMart�n, öyküler�n�n tonu �ç�n, "Düşes" adlı esere baş vurdu ve formüledayanan b�r karışım ortaya çıkardı. Formülü şuydu: 1)

B�r ç�ft aşık b�rb�r�nden koparılıp ayrılmıştır. 2) B�r k�msen�n veyab�r olayın yardımıyla yen�den b�raraya gel�rler. 3) Düğün çanları,

Page 259: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

üçüncü kısım, h�çb�r zaman değ�şmeyecekt�, ama b�r�nc� ve �k�nc�kısımlar, �sten�ld�ğ� kadar çeş�tlend�r�leb�l�rd�. Böylece, aşık ç�ft yanlışanlaşılmış sebepler, kader�n b�r c�lves�, kıskanç rak�pler, öfkel�anababa, dolapçı akrabalar, şeytan g�b� b�r koruma ve buna benzerb�r sürü şey tarafından ayrılab�l�rd�; b�r erkek aşığın cesurca hareket�ya da kadın sevg�l�n�n buna benzer b�r hareket� sonucunda,aşıklardan b�r�n�n kalb�n�n yumuşaması �le, şeytan korumanın zorlasöylet�lmes�, dolapçı akrabaların veya kıskanç rak�pler�n aynı �t�rafıseve seve yapmaları, tahm�n olunmayan b�r sırrın ortaya çıkması,kızın veya erkeğ�n sabrı ve bunun g�b� sonsuz sayıda sebeplerleyen�den b�raraya geleb�l�rlerd�. Kızı, yen�den b�raraya gel�şler�sırasında evlenmeye razı göstermek çok çek�c� oluyordu ve Mart�nyavaş yavaş buna benzer d�ğer dokunaklı, çek�c� h�leler keşfett�. Amasondak� düğün çanlarında hürr�yet� kısıtlanıyordu Mart�n'�n; yeryarıîsa, gök çökse, düğün çanları y�ne de çalınacaktı. Formüle göreöykülere g�recek kel�meler�n dozu; en az �k� yüz, en çok da b�nbeşyüz olacaktı.

Küçük öyküler� yazma �ş�ne �y�ce kend�n� vermeden, bunlarıyazacağı zaman başvurmak üzere yarım düz�ne kadar t�p�k formhazırladı. Bu formlar, matemat�kç�ler tarafından kullanılan,tepes�nden, altından, sağdan, soldan g�r�leb�len ve sıra sıraçent�klerle sütunlardan meydana gelen uçları bulunup da buuçlardan h�ç kafa yormadan veya düşünmeden heps� de son derecekes�n ve doğru b�nlerce sonuç çıkanlab�-len mar�fetl� cetvellerebenz�yordu.

Bu şek�lde, formları sayes�nde Mart�n, yarım saat �ç�nde b�rdüz�ne kadar öykünün çatısını kurab�l�yor, bunları b�r kenarabırakarak, �sted�ğ� zaman canlandırıyordu. Zorlu çalışmalarlayorulduğu günler, yatmadan evvel bunlardan b�r�n� doldurab�lecekt�.Sonradan Ruth'a da �t�raf ett�ğ� g�b�, bunu yarı uykulu b�r halde b�leyapab�l�yordu. Asıl �ş �skelet� kurmaktaydı k�, bu da mekan�k b�ryoldan oluyordu. Formülünün faydasını da gördü. İlk öyküler�nden�k�s�n� gönderd�ğ� zaman, kend� kend�ne �lk defa olarak ed�törler�nkafasını anladığını ve yolladığı öykülere karşılık, mutlaka b�rer çekalacağını söyled�. Gerçekten de öyküler ona çekler� get�rd�; herb�r�

Page 260: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

dörder dolarlık �k� çek, öyküler�n� yolladıktan on �k� gün sonragelm�şt�. Bu arada derg�lerle �lg�l� yen� ve heyecan ver�c� keş�flerdebulunuyordu. 'Transcont�nental1, "Çanların Ses�" n� yayınladığıhalde, çekmek geld�ğ� yoktu. Mar-t�n'�n �se bu çeke �ht�yacı vardı,tuttu; çek� �stemek �ç�n b�r mektup yazdı. Bütün el�ne geçen,kend�s�nden daha çok eser bekled�kler�n� b�ld�ren kaçamaklı b�rcevap oldu. �k� gün, cevabı bekleyene kadar açlıktan ölecek halegelm�şt�, �şte b�s�klet�n� reh�ne yen�den o gün bıraktı. Düzenl� olarak,haftada �k� kere mektup yazıp, "Transcont�nental'den beş dolarını�sted�, ama tek tük b�r cevap alab�ld� yazdıklarına. "Transcont�-nental'�n yıllardan ber� sendelemekte, h�çb�r dayanağı olmayan, yarızorbalık yarı vatanseverl�k h�sler�n� okşayarak �st�krarsız satış yapanve �hsandan farksız �lanlarla yaşayan onuncu sınıf b�r derg� olduğununereden b�l�rd� k�? Transcont�nental'�n ed�törüyle yönet�m müdürününb�r�c�k geç�m kaynağının bu derg� olduğunu, bunların gel�rler�n� k�rayıödemekten kaçınmak olduğunu tanımadan b�lemezd� k�. Kend� beşdolarının �se çoktan yönet�m müdürünün ceb�ne �nd�ğ�n�, bu beşdoların yönet�m müdürünün Alaneda'dak� ev�ne yapılan boyadakullanıldığını, boyayı, hafta sonlarında kend�s� yapan yönet�mmüdürünün boyacıların ücretler�n� veremeyecek durumda olduğunuve k�raladığı �lk �şç�, altındak� sehpayı çekt�ğ� �ç�n, boyun kem�ğ�kırılarak hastahaney� boyladığını da h�ç tahm�n edemezd�.

On dolara Ch�cago gazates�ne sattığı "Def�ne Avcıları" nın parasıda el�ne geçmed�. Kent Okuma Odasında b�zzat gördüğü g�b�,makales� yayınlandığı halde, ed�törden ses seda çıkmıyordu.Mektuplarını d�kkate almıyorlardı. Ele geçt�kler�nden em�n olmak �ç�nb�rçoğunu taahhütlü gönderd�. Bunun soygunculuktan başka b�r şeyolmadığı sonucuna vardı, soğukkanlılıkla yapılan b�r hırsızlıktı bu. O,burda açlık çekerken, öbürler� onun karnını doyurmak �ç�n satmakzorunda olduğu mallarını çalıyorlardı. 'Youth and Age', haftalık b�rderg�yd� ve y�rm� b�r b�n kel�mel�k eser�n�n üçte b�r�n� yayınladığısırada kapandı g�tt�. Onunla b�rl�kte de Mart�n'�n onaltı dolarınakavuşması hayal oldu. Heps�nden kötüsü, en �y� yazılarından b�r�olarak baktığı "Çömlek", onun �ç�n kaybolmuş sayılab�l�rd�. Üm�ts�zl�k�ç�nde derg�ler arasında b�r karar vermeye çalışırken, bunuFranc�sco'da çıkan haftalık b�r sosyete derg�s�ne, The B�llow'a

Page 261: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

gönderm�şt�. Buraya gön-dermes�ndek� başlıca sebep; yazı sadeceOakland'ın körfez� geçerek yayınev�ne varacağı �ç�n, net�ceye dahaçabuk ulaşılab�leceğ�n� düşünmüş olmasıydı. İk� hafta sonra bay�dederg�n�n son sayısında öyküsünün baştan sona res�mlenm�ş olarakhem de şeref sayfasında çıktığını görerek son derece sev�nm�şt�.Yazdığı en güzel yazı �ç�n kend�s�ne ne kadar para ödeyecekler�n�merak ederek kalb� çarpa çarpa ev�ne g�tm�şt�, üstel�k öykününçabucak kabul ed�l�p yayımlanışını düşünmek de, ona zevkver�yordu. Ed�törün öyküsünü kabul ett�ğ�n� ona b�ld�rmey�ş� de,sürpr�z� b�r kat arttırmıştı. B�r hafta, �k� hafta b�r yarım hafta dahabekled�kten sonra üm�ts�zl�k çek�ngenl�ğ� yend� ve Mart�n 'TheB�llow'un ed�törüne b�r mektupla, muhtemelen b�r �hmal sonucundaufak hesabının gözden kaçmış olab�leceğ�n� hatırlattı.

Alacağı para beş doları geçmese b�le, Mart�n, kend� kend�ne buparayla, daha bunun g�b� yarım düz�ne, hem de muhtemelen onunkadar güzel öykü yazmamı mümkün kılacak m�ktarda fasulye vebezelye çorbası almama yarar ya, d�ye düşündü.

Cevap olarak, h�ç değ�lse Mart�n'�n hayranlığını kazanan soğukb�r mektup geld�. "Mükemmel yazınızdan ötürü s�ze teşekkürler�m�z�sunarız," d�yordu mektupta. "Büroda bulunan bütün arkadaşlar,öykünüzü çok beğend�k, gördüğünüz g�b� de şeref sayfasını vererekhemen yayınladık. Res�mler� beğend�ğ�n�z� umarız.

"İk�nc� defa okuduğumuzda, mektubunuz b�zde, s�z�n üzer�ndef�yatı yazılı olmayan yazılara para öded�ğ�m�z g�b� yanlış düşünceyleçalışmakta olduğunuz f�kr�n� uyandırdı. Böyle b�r alışkanlığımızyoktur; s�z�n yazınızın üzer�nde de f�yatı yazılı değ�ld�. Tab�� olarak,öykünüzü aldığımız zaman, bu durumu b�lm�ş olacağınızı farzett�k.Bu tal�hs�zl�ğe son derece üzüntü duymaktan ve s�ze olansaygılarımızı sunmaktan başka, el�m�zden b�r şey gelm�yor. Yazınız�ç�n tekrar teşekkürler�m�z� b�ld�r�r, yakın b�r gelecekte s�zden dahaçok yazılar bekler�z, v.s." Ayrıca, 'The B�llow'un bedava derg�dağıtmak adet� olmadığı halde, kend�s�ne b�r kompl�man olarakgelecek yıla a�t b�r abone kaydı yollamaktan büyük zevk duyduklarınıbel�rten b�r de ek not vardı. Bu tecrübey� de geç�rd�kten sonra Mart�n

Page 262: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

bütün yazılarının tepes�ne dakt�loyla 'alışılmış bedel üzer�nden'kaydını koydu.

Kend� kend�ne, b�r gün bunları kend� alıştığım bedel üzer�ndengöndereceğ�m, d�ye karar verd�. Bu süre �ç�nde kend�nde dahamükemmele ulaşmak �ç�n b�r �ht�ras keşfett� ve bu �ht�rasınzorunluluğu altında oturup, "Kalabalık Sokak", "Hayat Şarabı","Neşe" g�b�, "Den�z L�r�kler�" ve d�ğerler� g�b� �lk eserler�n� yen� baştanyazdı. Y�ne esk�den olduğu g�b�, günde ondokuz saat çalışıyor ve bu,ona az gel�yordu. Durmadan yazıyor, durmadan da okuyordu.Çalışma sırasında tütünü terketm�ş olmanın verd�ğ� azabıunutuyordu. Ruth'un, onu bu alışkanlığından en zor ulaşılab�len b�rköşes�ne tıktı. Bu muzır otu en çok, kurtarmak �ç�n vaadett�ğ�,rengarenk et�ketl� �lacı dolabının aç b��lâç yatağına, uzandığızamanlar arıyordu; bu hasret�n� ne kadar bastırırsa, bastırsın, arzuhep esk�s� kadar kuvvetl� devam ed�yordu. Bunu hayatının en büyükbaşarısı sayıyordu. Ruth'un f�kr�nce Mart�n, sadece doğru olan b�rşey� yapıyordu. Tütüne engel olacak �lacı eld�ven�nden artan paraylaalmış ve b�r, �k� gün sonra da heps�n� unutmuş g�tm�şt�.

Mart�n'�n mak�neden çıkma öykücükler�, kend�s� bunlardan nefretetmes�ne bunları aşağılamasına rağmen, başarı kazanıyordu. Bunlarsayes�nde reh�ndek� eşyasını kurtardı, faturasının çoğunu öded� veb�s�klet�ne de yen� b�rtakım last�k aldı. Öykücükler h�ç değ�lseMart�n'�n tenceres�n� kaynar tutuyor ve ona �ht�rasını tatm�n edecekeserler yazması �ç�n zaman kazandırıyordu; öbür taraftan onu ayaktatutan b�r�c�k şey, 'The Wh�te Mouse'dan aldığı kırk dolar oluyordu.Bütün üm�d�n� buna bağlamıştı. B�r�nc� sınıf derg�ler�n meçhul b�ryazara para verecekler�nden em�nd�. Ama sorun, b�r�nc� sınıfgazetelere yazılarını nasıl kabul ett�receğ�nde �d�. En güzel öyküler�,dememeler�, ş��rler� bu derg�ler arasında d�lenerek mek�k dokuyor veMart�n buna rağmen, her ay çeş�tl� kapaklar �ç�nde, karanlık, sıkıcı,sanattan uzak yazılar okuyordu. Kend� kend�ne bazen, şued�törlerden h�ç değ�lse b�r tanes�, o yüksek gurur koltuğundan �n�pde, bana sev�nd�r�c� b�r tek satır yazsaydı bar�, d�ye düşünürdü.Eser�m�n alışılmamış olmasının, onlara uygun gelmemes�n�n,ed�törler�n �ht�yatlı düşündükler� �ç�n eserler�ne yer vermey�şler�n�n

Page 263: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

önem� yok, şüphes�z bunlarda, bunların b�r yer�nde, şu ed�törler�n�ç�n� de ılıtacak ufak b�r takd�r kazanacak, b�r sıcaklık, br ufak pırıltıvardır elbet. Bunun üzer�ne hemen kalkar, "Serüven" g�b� esk�öyküler�n�, yen�den defalarca okuyarak boş yere ed�törler�nsess�zl�ğ�n� haklı çıkarmaya uğraşırdı.

Kal�forn�ya'ya gelen bahar, Mart�n'e yaramadı. Çünkü Mart�n'�nbolluk dönem�n� sonlandınyordu bu bahar. Bu sırada gazete öyküler�send�kasının haftalardan ber� süren aca�p sess�zl�ğ� de Mart�n'�end�şelend�rmekteyd�. Derken, günün b�r�nde, mak�neden çıkmaöykücükler�nden on tanes� el değmem�ş b�r halde ger� geld�. Ekl� olanmektupta, send�kanın ağzına kadar öykü �le dolu olduğu ve bunlarınyen�den pazara çıkab�lmes� �ç�n b�rkaç ay geçmes� gerekt�ğ�b�ld�r�l�yordu. Mart�n, bu öykücükler�n�n kuvvet� üzer�nde fazlacahayale kapılmıştı. Son zamanlarda send�ka öyküler�n�n tek�ne beşdolar ver�yor ve her yolladığını da kabul ed�yordu. Onun �ç�n Mart�n,bu on öyküye satılmış gözüyle bakıyor ve bankada ell� dolarıbulunduğunu hesaplayarak, ona göre yaşıyordu. Böylece Mart�n,kısır b�r devreye g�r�verd� ve �lk çabalarını para vermeyenyayınevler�ne, son yolladığı eserler�n� de kabul etmeyen derg�leresatmaya devam ett�. Aynı zamanda Oakland'dak� tefec�y� de yen�denz�yaret etmeye başlamıştı. New York'ta çıkan haftalık derg�lere sattığıb�rkaç şaka �le m�zahî ş��r, güç belâ yaşamasını sağladı. İşte, enbüyük aylık ve onbeş günlük derg�lere bu sırada mektuplar yazıp,soruşturdu ve aldığı cevapta, bunların �stenmeden gelen makalelerealdırış etmed�kler�n�, bunların �çer�kler�n� çoğunlukla, çeş�tl� alanlardab�rer otor�te olan şöhretl� uzmanlar tarafından s�par�ş üzer�ne yazılanmakaleler�n oluşturduğunu öğrend�.

XXVIIAsgar� geç�m koşullarını b�le oluşturamayan Mart�n yaz mevs�m�n�

güçlük, zorluk ve stres �ç�nde geç�rd�. Aralıksız yazdı. Yazdıklarını yagönderd�, ya da elden götürdü. Yazıları okuyup değerlend�renler,ed�törler ve okurlar tat�le çıkmışlardı. Cİç hafta �ç�nde yazıları

Page 264: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

değerlend�r�p yanıt veren yayınevler� g�tm�ş, yerler�ne sank� buyazılan eller�nde tutmak �ç�n uğraş veren yayınevler� gelm�şt�; çünküyazılarını üç ay, hatta daha fazla alıkoymuşlardı. Yayınevler�n�n buşek�lde ağızlarına k�l�t vurulmuş g�b� susuşlarında bulduğu b�r�c�ktesell�; posta masraflarından kurtulmuş olmasıydı. Yalnız, soyguncuyayınevler� faal�yetler�ne harıl harıl devam ed�yordu. Mart�n debunlara, "Den�zc�l�k Mesleğ�", "İnc� Avcılığı", "Kaplumbağa Avcılığı"ve "Kuzeydoğu Rüzgarları" g�b� �lk çalışmalarını gönderd�. Buyazılarına karşılık b�r tek kuruş b�le alamadı. Bununla b�rl�kte altı aylıkb�r mektuplaşmadan sonra, "Kaplumbağa Avcılığı" na karşılık, tav�zolarak b�r adet traş mak�nes� kopardığı, "Kuzeydoğu Rüzgarları" �ç�nkend�s�ne beş dolar ödeneceğ�, ayrıca beş yıllık abone kaydıyapılacağı hususunda mutabık kaldığı 'The Acrapol�s, yalnızcaanlaşmanın �k�nc� maddes�ne uymuştu.

Stevenson üzer�ne yazdığı b�r makale �ç�n, Matthew Arnoldvar� b�rzevk ve del�k b�r ceple derg� çıkaran Boston'lu b�r ed�törden �k� dolarkoparmayı başardı. Beyn�nden kor hal�nde henüz çıkmış, yen� b�tm�ş,�k�yüz mısralık zek�ce b�r h�c�v ş��r� olan "Per� �le İnc�", büyük b�rdem�ryolu ş�rket�n�n yardımıyla çıkan b�r San Franc�sco derg�s�ed�törünün kalb�n� kazandı. Ed�tör, mektubunda kend�s�ne, trendenak�l ücret� alınmaması şekl�nde b�r ödeme tekl�f�nde bulununca,Mart�n de bunun kend� bulunduğu yerde mümkün olup olmadığınısordu. Bu koşul Mart�n'e uymayınca ş��r�n� ger� �sted�. Ed�törünüzüntüler�yle b�rl�kte ger� gelen ş��r� tekrar San Frane�sco'ya, ama budefa, The Hornet' derg�ye gönderd�. Bu derg� üflene üflene b�r�nc�kal�teden yıldızlar kadar parlatılan k�b�rl� b�r aylık derg�yd�. Ne var k�,'The Hornet' �n ışığı daha Mart�n dogmadan çok önce sönmeyebaşlamıştı.

Ed�tör, Mart�n'e ş��r� �ç�n onbeş dolar vereceğ�n� vaadett�, ama ş��ryayınlanınca vaad�n� unuttu. B�r sürü mektubuna cevap alamayanMart�n, kızarak adamakıllı b�r mektup döşend� ve bu sefer cevap aldı.Mektubu yazan, yen� b�r ed�tördü; Mart�n'e soğuk b�r şek�lde, esk�ed�törün hatalarından kend�s�n�n sorumlu tutulamayacağını, "Per� �leC�n' ede zaten aldırış etmed�ğ�n� b�ld�r�yordu. Ama Mart�n'e en zal�mmuameley� yapan, 'The Globe' adındak�, Ch�cago'da çıkan b�r derg�

Page 265: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

oldu. Mart�n "Den�z L�r�kler�" n� açlıktan ölme sınırına gelene kadaryayınlamak �stemem�şt�. Ş��rler b�r düz�ne kadar derg� tarafındanredded�ld�kten sonra, gel�p 'The Globe' un bürosunda yatmayabaşladı. Eser�n bütününde otuz ş��r vardı ve Mart�n, bunların tanes�neb�r dolar alacaktı. İlk ay dördü yayımlandı ve Martın hemen dörtdolarlık b�r çek aldı; ama derg�ye b�r göz atınca, karşılaştığı c�nayetkanını dondurdu. Ş��rler�n bazılarının adı b�le değ�şt�r�lm�şt�: Meselâ,"Son", "En son" olarak değ�şt�r�lm�ş, "Ötelerdek� Kayaların Şarkısı" da"Mercan Kayalarının Şarkısı" olmuştu. Bazılarında �se, ş��rler�n asıladları, tamamıyla değ�ş�k, h�ç uygun ol mayan b�r adla değ�şt�r�lm�şt�.Kend�s�n�n "Medusa Işıkları" adını verd�ğ� ş��r�ne ed�tör �s�m olarak,"Ters�ne G�den İz'" koymuştu. Ama asıl, ş��rler�n �ç�nde yapılankatl�am korkunçtu. Mart�n, homurdandı, terled�, eller�n� saçlarınınarasına soktu. Cümlec�kler, mısralar, kıtalar kes�l�p doğranmış, yerler�değ�şt�r�lm�ş, bunlarla akıl almayacak kadar hokkabazca oynanmıştı.Bazen mısralarının, kıtalarının yer�ne kend�n�n olmayan mısralar,kıtalar konmuştu. Böyle b�r �ş� del� olmayan b�r ed�törünyapab�leceğ�n� aklı almıyordu; aklına en yatkın gelen �ht�mal buamel�yatı h�zmetç�n�n ya da stenografın yapmış olab�leceğ�yd�.Mart�n, hemen b�r mektup yazarak, ed�törden yayını durdurmalarınınve l�r�kler�n� ger� göndermeler�n� r�ca ett�. R�ca ederek, yalvararak,tehd�t ederek tekrar tekrar yazdı, ama mektuplarına aldıran olmadı.Otuz ş��r�n heps� yayınlanana kadar bu katl�am her ay devam ett� veMart�n her ay o sayıda çıkan ş��rler �ç�n b�r çek aldı. G�tg�de ıvır zıvıryazılara sürüklenen Mart�n, bu g�b� kötü serüvenlere rağmen, 'Wh�teMouse'dan aldığı çek�n yarattığı üm�tle dayanmaya devam ed�yordu.Haftalık z�ra� derg�lerle t�caret gazeteler�nde kend�ne rahat b�r alanbulan Mart�n, d�n� derg�lere kalsa açlıktan kolayca öleceğ�n� de anladıbu arada. Parasının tamamıyla suyunu çekt�ğ�, s�yah elb�ses�n�n dereh�nc�y� boyladığı b�r sırada, Cumhur�yetç� Part� �l Kom�tes�tarafından düzenlenen b�r yarışmada hedef� tam on�k�-den vurdu! üçdalda yapılan yarışmanın bütün dallarına g�rd� ve bütün yarışmasüres�nce, yaşamak �ç�n böyles�ne zorluklara katlanmak zorundakalışından ötürü kend� kend�ne acı acı güldü. Ş��r�, on dolarlıkb�r�nc�l�k ödülünü, seç�m şarkısı beş dolarlık �k�nc�l�k ödülünü,Cumhur�yetç� Part�n�n prens�pler� üzer�ne yazdığı denemes� de y�rm�beş dolarlık b�r�nc�l�k ödülünü kazandı. Parayı almak �ç�n harekete

Page 266: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

geçene kadar Mart�n, sonuçtan gayet memnundu, �l Kom�tes�nde�şler ters g�d�yor olmalıydı; kom�ten�n üyeler� arasında zeng�n b�rbankerle b�r senatör bulunmasına rağmen, para görünürlerde yoktu.Daha bu sorunun ateş� küllenmeden, Mart�n buna benzer b�r başkayarışmada da b�r�nc�l�k ödülünü kazanarak, Demokrat Part�n�nprens�pler�n� de anladığını �spat ett�. üstel�k y�rm�beş dolar tutanparasını da aldı, ama b�r�nc� yarışmadan kazandığı kırk dolan h�çb�rzaman alamadı. Günahlarını �t�raf ed�p, kend�n� affett�rmek �ç�n Ruth'uözleyen Mart�n, Ruth'un Oakland'dak� ev�ne kadar uzun yolu tep�pger� dönmen�n çok zamanını alacağına karar vererek, reh�nde"b�s�klet� yer�ne, s�yah elb�ses�n� bıraktı. B�s�klet ona hem �dmanver�yor, hem çalışab�lmes� �ç�n zaman kazandırıyor hem de böylel�kleRuth'u göreb�lmes�n� mümkün kılıyordu. B�r golf pantalonla esk� b�rsüeter, ona Ruth la b�rl�kte b�s�kletl� akşam gez�ler�ne çıkab�leceğ�doğru dürüst b�r kılık ed�nm�şt�. Zaten, Ruth'u, Mrs. Morse'un kızınıeğlend�rme kampanyasını bütün ş�ddet�yle yürüttüğü kend� evler�ndegörmes�ne pek �mkan kalmamıştı artık. Orada karşılaştığı ve kısa b�rzaman önce kend�ler�ne aşağıdan baktığı yüce varlıklar, ş�md�sıkıyordu onu. Artık yücel�kler� f�lan kalmamıştı. Çekt�ğ� sıkıntılar,uğradığı hayal kırıklıkları, sıkı çalışması yüzünden Mart�n s�n�rl�,huysuz olmuştu ve bu çeş�t k�mselerle konuşmak onu del�yeçev�r�yordu. Haksız yere ego�stl�k etm�yordu Mart�n. Bu adamlarınkafalarının darlığını, k�taplarda okuduğu düşünürler�n kafalarıylaölçmüştü. Profesör Caldwell dışında, Ruth'ların ev�nde h�çb�r büyükkafaya rastlamamış, Profesör Caldwell'� �se b�r kerec�k göreb�lm�şt�.Ger�ye kalanlara gel�nce, onlar b�rer kafasız, b�rer budala, yüzeysel,dogmat�k, cah�l �nsanlardı. Mart�h'� asıl hayrete düşüren de bunlarıncehalet�yd�. Ne olmuştu bu �nsanlara? Eğ�t�mler� nereye g�tm�şt�bunların? Onlar da Mart�n'�n okuduğu k�tapları okumuşlardı. Nasılolmuştu da bunlar bu k�taplardan h�çb�r şey çıkaramamışlardı?Mart�n, büyük kafaların, der�n ve akılcı düşünürler�n varolduğunub�l�yordu. Del�ller� k�taplardı, onu Morse'ların standardının, üstündeeğ�ten k�taplar. Y�ne, Morse'ların çevres�nde rastlanılab�lecekolandan daha yüksek kafaların dünya yüzünde bulunab�leceğ�n� deb�l�yordu, �ng�l�zler�n sosyete romanlarını okumuş, orada erkeklerlekadınların s�yasetten, felsefeden bahsett�kler�n� görmüştü. Büyükşeh�rlerde, hatta Amer�ka'da b�le bulunan, sanat ve aklın b�raraya

Page 267: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

geld�ğ� salonlardan bahseden yazılar da okumuştu. Vakt�yle aptalca,�şç� sınıfının üstündek� herkes�n akıl kudret�ne ve güzell�k anlayışınasah�p k�ş�ler olduğuna �nanmıştı. Onun kafasında kültür ve dolar,esk�den hep b�rb�r�ne paralel g�tm�ş, kolej eğ�t�m�yle üstadlığın aynışey olduğuna �nanmakla da yanılmıştı.

O da kend� yolunda mücadele ed�p, daha çok yükselecekt�.Ruth'u da yanına alacaktı bu g�d�şle. Ruth'u bütün kalb�yle sev�yor,onun her g�tt�ğ� yerde parlayacağına �nanıyordu. Esk�den, kend�çevres�n�n nasıl onu Ruth'dan ayıran engel olduğunu b�l�yor �d�yse,ş�md� de aynı şek�lde Ruth'un ger�de kalmış olduğunu anlıyordu.Ruth gen�şlemek fırsatını bulamamıştı. Babasının kütüphanes�ndek�taplar, duvarlardak� tablolar, p�yanoda çalınan müz�k bütün bunlar,b�r sürü aldatıcı göster�şten �barett�. Gerçek edeb�yatın, gerçekres�m�n, gerçek müz�ğ�n karşısında Morse'lar ve bütün Morse'larınc�ns�nden olanlar ölü kalıyordu. Bütün bu şeyler�n heps�nden debüyük olan hayat hakkında �se h�ç m� h�ç b�lg�ler� yoktu. Kafaları ortaçağ kaf asıydı. Mart�n �şte böyle düşündü ve tanıştığı bu avukatlar,memurlar, �ş adamları, banka kas�yerler� �le b�ld�ğ� �şç� sınıfınınarasındak� farkın, yed�kler� yemek, g�yd�kler� elb�se, yaşadıkları çevrearasındak� farkla aynı olduğunu aydınlık b�r şek�lde görene kadar dadüşünmeye devam ett�. Tab��, onlarda, onun kend�nde ve k�taplardabulduğu o fazlalık eks�kt�. Morse'lar ona sosyal durumlarının verd�ğ��mkan �ç�nde, en mükemmel şeyler� gösterm�şler, ama bu Mart�n'�hayran bırakmamıştı. B�r yoksul, tefec�n�n b�r es�r� olan kend�s�n�n,Morse'larda tanıdığı k�mselere çok üstün olduğunu b�l�yordu. B�r�c�ktem�z takım elb�ses�n� reh�nden çıkarır çıkarmaz da, onların arasında,keç� sürüler� arasında yaşamaya mahkum b�r prens�n duyab�leceğ�h�sse benzer b�r yaralanmış hays�yet duygusuyla,t�treyen, soyluluğunu hayattan alan b�r dük g�b� dolaşmaya başladı.

B�r akşam yemekte, Mr. Morse'a:

— Sosyal�stlerden korkuyor ve onlardan nefret ed�yorsunuz,dem�şt�. Pek� ama, neden? Ne sosyal�stler� tanıyorsunuz, ne dedoktr�nler�n� b�l�yorsunuz.

Page 268: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Konuşma Mrs. Morse tarafından buraya sürüklenm�şt�. Kas�yer,Mart�n�n en s�n�r�ne dokunan �nsanlardan b�r�yd�. Bu boş kafalı adamsöz konusu olunca Mart�n, kend�n� pek tutamıyor, ağzına gelen�söylüyordu. — Evet, dem�şt�. Charley Hapgood, yükselen del�kanlıded�kler� c�nsten b�r adamdır. Doğrudur da. Ölmeden evvel val�l�ksandalyes�ne oturab�l�r, sonra k�m b�l�r? Belk� de Amer�ka B�rleş�kDevletler� Senatosuna da g�reb�l�r.

Mr. Morse:

— Bu tahm�n�n�z neye dayanıyor? d�ye sormuştu.

— Onu b�r seç�m kampanyası sırasında konuşurken görmüştüm.O kadar aptalca hünerlerle dolu, o kadar or�j�nal�tes� olmayan, aynızamanda da o kadar �kna ed�c� b�r konuşmaydı k�, l�derler onagüvene değer b�r �nsan gözüyle bakmaktan kend�ler�n� alamadılar,halbuk� zırvalarının herhang� b�r seçmen�n zırvalarından h�ç farkıyoktu. Kend� düşünceler�n�z� başka kılığa sokup, onlara sunmakla balg�b� büyuleyeb�l�rs�-n�z. Ruth da oradan b�r ç�md�k atıp:

— Bana kalırsa, sen bal g�b� kıskanıyorsun, Mr. Hapgood'u,dem�şt�.

— Tanrı yazdıysa bozsun!

Mart�n'�n yüzündek� dehşet �fades�, Mrs. Morse'u daha çokkışkırttı. Buz g�b� b�r �fadeyle: — Herhalde, Mr. Hapgood'a aptal,demek �stem�-yorsuınuzdur? d�ye sordu. Aldığı cevap:

— Herhang� b�r Cumhur�yetç�den, ya da alelade b�r Demokrattandaha fazla değ�l, oldu. Hünerbaz olmadıkları zaman, bunların heps�de aptaldır, �çler�nde hünerbaz olan da çok azdır, Cumhur�yetç�ler�ç�nde akıllı olanlar sadece m�lyonerlerle onların b�l�nçl� uşaklarıdır.Onlar, ekmekler�ne hang� tarafın yağ sürdüğünü ve neden sürdüğünüb�l�rler.

Mr. Morse:

Page 269: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Ben de b�r Cumhur�yetç�y�m, d�ye usulca sokuşturdu. Ben�hang� sınıra sokuyorsunuz, Allah aşkına? — Oh, s�z b�l�nçl� b�ruşaksınız.

— uşak mı?

— Pek tab��. S�z, korporasyon yöntem�yle çalışıyorsunuz. Ne b�r�şç� sınıfına dah�ls�n�z, ne de suç �şleme tecrüben�z var. Gel�r�n�z �ç�nne kadınlarını dövenlere, ne de yankes�c�lere güven�yorsunuz.Geç�m�n�z� sosyeten�n efend�ler�nden sağlıyorsunuz, b�r �nsanıbesleyen de, o �nsanın efend�s�d�r. Evet, s�z b�r uşaksınız. S�z�,uşaklığını ett�ğ�n�z kap�tal�n daha fazla b�r�kmes�n� sağlamak�lg�lend�r�r. Mr. Morse'un yüzü haf�ften kızarmıştı:

— İt�raf edey�m k� bey�m, ded�. Tam b�r haydut g�b�konuşuyorsunuz.

İşte Mart�n sözünü es�rgemeden o zaman söyled�:

— Sosyal�stlerden korkuyor ve onlardan nefret ed�yorsunuz; pek�ama neden? Ne sosyal�stler� tanıyorsunuz ne de doktr�nler�n�b�l�yorsunuz.

Ruth end�şe �ç�nde b�r b�r�ne, b�r ötek�ne bakıp durdu. Mrs. Morseda kızının kend�s�ne uyulan düşmanlığını çekmek �ç�n b�r fırsatyakalamaktan memnun, mutluluktan yüzü pırıl parlarken, Mr. Morse:— S�z�n doktr�n�n�z bende tamamıyla sosyal�zm �zlen�m� uyandırıyor,d�ye yanıt verd�. Mart�n gülümseyerek:

— Cumhur�yetç�ler�n aptal olduğunu söylemekle, şu hürr�yet,eş�tl�k, kardeşl�k boşa çıkmış sözler saymakla sosyal�st olmamhemen, ded�. Jeferson'la onun kafasına b�lg�y� sokan �l�ms�z Fransızıreddetmem de ben� sosyal�st yapmaz, �nanın bana, sosyal�zm�nyem�nl� düşmanı olan benden çok daha yakınsınız s�z sosyal�zme.D�ğerler� Mart�n'e ancak:

— Bu kadar şakacı olma, d�yeb�ld�ler.

Page 270: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— H�ç de değ�l�m. Gayet c�dd� konuşuyorum, s�z hemkorporasyon yöntem�yle çalışıyorsunuz hem de eş�tl�ğe�nanıyorsunuz, halbuk� korporasyonlar eş�tl�ğ� hergün b�raz dahagömmekle meşgul. S�z de tutup, sırf eş�tl�ğ� reddett�m d�ye, s�z�n neyapmaya çalıştığınızı bel�rtt�m d�ye bana sosyal�st d�yorsunuz.Cumhur�yetç�ler, eş�tl�ğ�n baş düşmanıdır hem de eş�tl�ğe karşısavaşım ver�rken, slogan olarak bu kel�mey� ağızlarındandüşürmezler. Bunlar, eş�tl�ğ� tepel�yorlar, �şte onlara aptal dey�ş�m debu yüzden. Bana gel�nce, ben b�reyc�y�m. Yarışı hızlı koşanın, savaşıgüçlü olanı kazanacağına �nanırım. B�yoloj�den öğrend�ğ�m ya da h�çdeğ�lse öğrend�ğ�m� sandığım ders böyle. Ded�ğ�m g�b�; benb�reyc�y�m, b�reyc�l�kse sosyal�zm�n geçm�ş ve gelecek düşmanıdır.Mr. Morse:

— Ama sık sık sosyal�st toplantılara g�d�yorsunuz, d�ye �dd�a ett�.

— Düşmanınız hakkında başka nasıl f�k�r sah�b� olab�l�rs�n�z? İy�savaşıyorlar doğrusu. Hem �ster doğru, �ster yanlış, k�tap daokumuşlar, �çler�nde herhang� b�r�s�, sosyoloj�y� de, d�ğer bütünoloj�ler� de, sıradan b�r endüstr� kaptanının b�ld�ğ�nden çok daha �y�b�l�r. Evet, bunların beş, altı toplantısında bulundum, ama CharleyHapgood'un döktürdüğü konuşmayı d�nlemek ben� ne kadarCumhur�yetç� yaparsa, bu da o derece sosyal�st yapar.

Mr. Morse zayıf b�r sesle:

— El�mde değ�l, ne yapayım, ded�. Ben hala s�z�n o tarafa gönülverd�ğ�n�ze �nanıyorum. Mart�n kend� kend�ne:

— Allah'ım, ded�, daha neden bahsett�ğ�m� b�le anlamıyor.Söyled�kler�m�n b�r kel�mes�n� b�le anlamamış. Öğret�m� rafa mıkaldırmış bu adam?

Böylece, gel�şmes� �ç�nde, Mart�n kend�n� ekonom�k ahlak ya dasınıf ahlakıyla karşı karşıya buldu; çok geçmeden bu, onun karşısınakorkunç b�r canavar olarak çıktı. O, şahsen entellektüel b�r ahlakçıydıve çevres�ndek�ler�n, ekonom�k, metaf�z�k, duygusal ve takl�tç�

Page 271: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

ahlaklardan meydana gelm�ş aca�p b�r türlüye benzeyen ahlaklarıona, bunların saçma k�b�rler�nden daha da saldırıcı gel�yordu.

Bu aca�p, bu karmakarışık alaşımın b�r örneğ� de Mart�n'� dahader�nden yaraladı. Kızkardeş� Mar�an, Alman asıllı, genç ve çalışkanb�r mak�n�stle flört etmekteyd�; bu adam, �ş� �y�ce öğrend�kten sonra,kend�ne b�r b�s�klet tam�rhanes� açmıştı. Aynı zamanda ucuz markalıb�s�kletlerden b�r�n�n acentel�ğ�n� de almış olduğundan hal� vakt�yer�ndeyd�. Kısa b�r zaman önce, Mar�an, n�şan haber�n� vermek �ç�nMart�n'�n odasına uğramış ve bu z�yaret sırasında da, şakadanMart�n'�n el falına bakmıştı. Mar�an �k�nc� kez geld�. Ancak bu kezyalnız değ�ld�, yanında n�şanlısı Hermann von Schm�dt de vardı.Mart�n onları öyles�ne �nce, öyles�ne naz�k b�r d�lle tebr�k ett� k�, bu,kızkardeş�n�n köylü kafalı sevg�l�s�n�n h�ç de hoşuna g�tmed�. Mart�n,kızkardeş�n�n b�r öncek� z�yaret�n�n anısına yazdığı altı kıtalık ş��r�okuyunca, Hermann von Schm�dt'�n kafasındak� bu �lk kötü �zlen�mdaha da der�nleşt�. Bu, neşel�, hoş b�r toplum ş��r�yd�, adını da "Falcı"koymuştu Mart�n. Okuyup b�t�rd�ğ� zaman, kızkardeş�n�n yüzünde h�çde hoşnud olmuşa benzer b�r �fade göremey�nce, şaşırdı. Bununyer�ne, Mar�an'ın gözler� end�şel� b�r tavırla sevg�l�s�ne d�k�lm�şt�.Onun bakışlarını �zleyen Mart�n, bu çarpık çurpuk suratta karanlık,somurtkan b�r hoşnutsuzluktan başka b�r şey göremed�. Olayınüzer�nde durulmadı, kızkardeş�yle sevg�l�s� erkenden kalkıp, g�tt�lerve Mart�n, her ne kadar herhang� b�r kadının, hatta �şç� sınıfından b�leolsa, nasıl olup da kend�s� �ç�n ş��r yazılmasından gurur duymadığınaşaştıysa da, meseley� unuttu.

Bu olaydan epey sonra, b�r akşam, Mar�an, onu tekrar z�yaret ett�,ama bu defa yalnızdı. H�ç vak�t kaybetmeden doğrudan doğruyakonuya g�r�p yaptığından ötürü Mart�n'� üzüntülü b�r tavırlaazarlamaya koyuldu. Mart�n:

— Ama, Mar�an, d�ye söylenecek oldu.

— Sen sank� akrabalarından, ya da h�ç değ�lse kardeş�ndenutanıyormuşsun g�b� konuşuyorsun. Mar�an:

— Evet, utanıyorum, d�ye boşandı.

Page 272: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n, kızkardeş�n�n gözler�n�n hays�yet� kırılmış b�r �nsanınk�g�b�, gözyaşları �le dolduğunu görünce hayret ett�. Bu tavır, ne adver�l�rse ver�ls�n, h�ç de sahteye benzem�yordu.

— Ama Mar�an, sen�n Herrmann'ın ben�m kızkar-deş�meyazdığım ş��r� neden kıskansın, canım? Mar�an hıçkırarak:

— Onun kıskandığı f�lân yok. O, Ş��r�n p�s olduğunu, ayıpolduğunu söylüyor. Mart�n haf�f, fakat uzun b�r hayret ıslığı öttürdü ve"Falcı" nın dakt�loya çek�lm�ş kopyalarından b�r�n� bulup ortayaçıkardı.

Ş��r� ona göstererek:

— Ben böyle b�r şey görem�yorum, ded�. Sen kend�n oku veneres� ayıp gel�yorsa ayıp dem�şt�n değ�l m�? Neres� sana ayıpgel�yorsa göster bakayım.

Kızkardeş�, el�n�n b�r hareket�yle kâğıdı b�r kenara �t�p, t�ks�nt�l� b�rbakışla: — O, öyle söylüyor, ded�. Ne ded�ğ�n� de b�l�r o. Hem sen�nbunu yırtman lazım geld�ğ�n� söylüyor. D�yor k�, ben, kend�s� �ç�nböyle şeyler yazılmış b�r kız almam. Bunun b�r şerefs�zl�k olduğunu,böyle b�r şeye tahammül edemeyeceğ�n� söylüyor. Mart�n:

— Bana bak, Mar�an, buna saçmalığın dan�skası derler, d�yebaşladı, ama b�rdenb�re f�kr�n� değ�şt�rd�. Önünde bahtsız b�r kızındurduğunu gördü, onu ve onun erkeğ�n� �knaya uğraşmanınfaydasızlığını anladı ve bütün bunlar boş, saçma şeyler olmasınarağmen, tesl�m olmaya karar verd�. Manzumey� parça parça ed�p çöpsepet�ne atarak:

— Pekala, ded�.

Bunu yırtsa b�le, manzumen�n or�j�nal�n�n New York'tak� b�rderg�n�n yazıhaneler�nden b�r�nde yatmakta olduğunu b�ld�ğ�nden �ç�rahattı. Mar�an'Ia kocasının haber� b�le olmaz, bu zararsız, c�c� ş��r�nyayın-lanışından da, ne kend�s�ne, ne de onlara, ne de dünyaya b�rz�yan gel�rd�.

Page 273: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Çöp sepet�ne uzanan Mar�an, sordu:

— Alab�l�r m�y�m?

Mart�n, kızkardeş�n�n, ş��r�n parçalarını vaz�fes�n� başarıylasonuçlandırdığını �spat edecek, gözle görüleb�l�r del�ller� toplayıp,ceket�n�n ceb�ne tıkışını düşüncel� b�r şek�lde seyrederken, başınıolur anlamında salladı. Gerç� L�zz�e Conolly'de, kızkardeş�ndek�ndençok daha fazla b�r canlılık, daha kuvvetl� b�r ateş vardı, ama Mar�an,ona, �k� kere gördüğü bu �şç� kızı hatırlattı. Bunların �k�s� de aynısev�yede b�rer �nsandı y�ne de, her �k�s� de; g�y�n�şler�, tavırlarıyla.Bunların herhang� b�r�n� Morse'lann kabul salonunda hayal ed�p,hayal ev�n�n bu tuhaflığına �ç�nden neşelenerek gülümsed�. Amaneşe kayboluverd� ve Mart�n, kend�n� yapayalnız h�ssett�. Şukızkardeşı �le Morse'ların kabul salonu, onun almış olduğu yoldab�rer k�lometre taşı �d�ler. Mart�n bu k�lometre taşlarını ger�debırakmıştı. Çevres�ndek� b�rkaç k�tabına sevg� dolu bakışlarla gözgezd�rd�. Onun ger�ye kalan bütün arkadaşları �şte bunlardı.

Mart�n �rk�l�p, şaşırarak:

— Ha, ne ded�n? d�ye sordu. Mar�an sorusunu tekrarladı.

— N�ye m� �şe g�tm�yorum?

Mart�n h�ç de �çten gelmeyen b�r kahkaha atarak:

— Şu Hermann �şlem�ş sen�, ded�. Mar�an başıyla hayır �şaret�yaptı. Mart�n, em�r veren b�r tavırla: — Yalan söyleme, ded�. VeMar�an'ın b�r baş �şaret� Mart�n'�n �dd�asını haklı çıkardı. — SenHermann'cığına şöyle de, o kend� �ş�ne baksın; onun flört ett�ğ� kızhakkında ş��r yazarsam karışab�leceğ�m, bunun dışında h�çb�r şey�meburnunu sokamayacağını söyle ona. Anladın mı? — Demek senben�m yazar olarak başarı kazanab�leceğ�m� sanmıyorsun, ha? d�yedevam ett�. Ben�m �şe yarar b�r �nsan olmadığımı, ben�m düşük b�r�nsan olduğumu, a�len�n yüz karası olduğumu düşünüyorsun, öylem�?

Page 274: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mar�an kuvvetle:

— Eğer b�r �şe g�ren çok daha �y� eders�n d�ye düşünüyorum,ded�. Mart�n, onun �çten konuştuğunu anladı.

— Hermann d�yor k�... Mart�n neşel� b�r tavırla:

— Allah Hermann'ın belasını vers�n! d�ye sözünü kest�. Sen, banane zaman evleneceğ�n�z� söyle, onu öğrenmek �st�yorum ben. SonraHermann'cığının da b�r ağzını yoklayıver bakalım, sana b�r düğünhed�yes� almama �zn� var mı?

Kızkardeş� g�tt�kten sonra, Mart�n olay üzer�nde uzun uzundüşündü. Kızkardeş� �le sevg�l�s�n�n, kend� sınıfından ve Ruth'unsınıfından bütün �nsanların ufacık hayatlarını, y�ne ufacık formülleregöre sürükled�kler�n� b�rer b�rey olamadan ve es�r� bulunduklarıçocukça b�rtakım formüller yüzünden hayatı gerekt�ğ� g�b�yaşayamadıklarını gördü. Bu �nsancıklar da�ma b�rb�rler�ne sokuluphayatlarına b�rb�rler�n�n f�kr�ne uyarak b�ç�m ver�yorlardı. Bu sürühal�ndek� aptallara acı acı güldü. Onları b�r tayfa alayı hal�ndegözler�n�n önünde canlandırdı: Bernard H�gg�nbotham, Mr. Butler �lekolkola g�rm�ş, Hermann von Schm�dt'le Charley Hepgood başbaşaverm�şler Mart�n bunlar hakkındak� yargılarını teker teker, ç�fter ç�fterver�p, heps�n� aklından uzaklaştırdı; yargılarını k�taplardan ed�nd�ğ�akıl ve ahlak ölçüler�ne göre verd�. Boş yere sordu: Nerede o yüceruhlar; o büyük adamlar, büyük kadınlar nerede? Daracık odasınaüşüşüp, gözler�n�n önüne sıralanan kaygısız, kaba, boş kafalı zekalararasında bulamadı onları. Tıpkı C�rce'n�n domuzlar �ç�n duyab�leceğ�b�r t�ks�nt� duydu bunlara �ç�nde. Sonuncusunu da aklından kovup,kend�n� yalnız h�ssett�ğ� sırada, �çer�ye h�ç çağrılmadan gelen,gec�km�ş b�r� g�rd�. Mart�n, buna baktı, başında sert kenarlı şapka,sırtında dörtköşe b�ç�lm�ş ceket, omuzlarım sallaya sallaya yürüyenve b�r zamanlar kend�s� olan genç serser�y� gördü.

— Vakt�yle sen de tıpkı bunlara benz�yordun, ahbap, d�ye alaylıalaylı sırıttı. Sen�n b�lg�n�n de, sen�n ahlakının da onlarınk�nden b�rfarkı yok. Ne kend�n �ç�n düşünüyor, ne de kend�n �ç�n hareketed�yordun. F�k�rler�n de, elb�seler�n g�b� hazırdı; hareketler�ne, halkın

Page 275: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

onaylayıp onaylamadığına göre b�r b�ç�m ver�yordun, öbürler� sen� b�rşey sandıkları �ç�n öteb�l�yordun çöplüğünde. Peyn�r Surat'ınhesabını gördün. Pes edemezd�n, pes edemey�ş�n�n sebeb� �se sen�netobur hayvanlara has vahş�l�ğ�nd�. Sen� kancık sen�, arkadaşlarınınkızlarını b�le eller�nden aldın; kızları kend�n �sted�ğ�n �ç�n değ�l,çevrendek�ler, sen�n ahlak kurallarını koyanlar �l�kler�nde b�r aygırın,b�r erkek ayıbalığı-nm �çgüdüsünü taşıdıkları �ç�n. �şte yıllar geç�pg�tt�, ş�md� ne düşünüyorsun bakalım bunun hakkında?

Sank� bu b�r cevapmış g�b�, hızla b�r başkalaşma geç�rd�. Sertkenarlı şapkayla dörtköşe ceket kaybolup, onların yer�n� ağırbaşlıg�ys�ler aldı; yüzdek� sertl�k, gözlerdek� düşmanlık kayboldu; tem�z,�nce b�r hal alan yüzü, güzell�k ve b�lg� �le yakınlık oluşturmuş b�r �çalem �le aydınlandı. İşık, kend�s�n�n ş�md�k� hal�ne tıpatıp benz�yorduve Mart�n, ona bakarken, ışığın yanında b�r masa lambasınınyanmakta, ışığın da b�r k�taba bürünmüş olduğunu gördü. K�taba b�rgöz attı ve, "Estet�k �lm�" adını okudu, akab�nde de kend�s� ışığın�ç�ne g�r�p, lambanın f�t�l�n� yükselterek, "Estet�k �lm�n� okumayadevam ett�.

XXVIIIMart�n'�n bütün bütün kend�n� toparlayıp Ruth'a aşkını �lan

etmes�n�n üzer�nden tam b�r yıl geçm�şt�. B�r yıl önce bugün, pastırmayazını andıran b�r sonbahar günü tar�fs�z sev�nçler, tar�fs�zmutluluklar �ç�nde b�rb�rler�ne aşklarını �lan etm�şlerd�. Aradan geçenb�r yıl Mart�n'� çok değ�şt�rm�ş, Ruth'u da çok etk�lem�şt�. Y�nepastırma yazını andıran b�r gündü. Güneş�n bulutların arasınag�zlen�p aya merhaba ded�ğ� gurup vakt�yd�, alışkanlık hal�neget�rd�kler� g�b�, y�ne b�s�kletler�yle gel�p tepede masum çek�c�l�ğ�ylekend�ler�ne uğur get�ren o en sevd�kler� ç�menl�ğe çıkmışlardı.Ç�menl�ğe boydan boya uzandılar. Yazdığı yen� öyküler� Ruth'aokuma aşkıyla dolu olan Mart�n kend�n� tutamadı ve hemen ona "AşkGünler�"n� okudu. Ruth, arada sırada okumadan aldığı keyf�,duyduğu zevk� bel�rten seslerle Mart�n'�n okumasını kest�, son kâğıt

Page 276: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yaprağını da d�ğerler�n�n yanına bırakmıştı Mart�n, Ruth'un vereceğ�yargıyı bekl�yordu. Ruth, Mart�n'�n yargısını dört gözle bekled�ğ�n�b�l�yordu, b�raz bekled�, durdu, düşündü, �nsafsız yargısını hang�kel�melerle �fade edeceğ�n� b�rkaç kez aklından geç�rd�, tereddütler�n�nasıl d�le get�receğ�n� b�lmeden duraklaya duraklaya konuştu. —Güzel hem de çok güzel. Ancak bu yazdıklarını satamazsın k�! B�ryazı, b�r öykü çok güzel, �lg� çek�c� olab�l�r, öneml� olan bunları satıpparaya çev�reb�l�yor musun? Günümüz koşulları parasız h�çb�r şeyolmayacağını yeter�nce anlatmıyor mu? Eleşt�r� düzey�n� yükseltt�ğ�n�anımsadı ve yalvaran b�r tavırla: — Ne demek �sted�ğ�m� anlıyorsun,değ�l m�?" ded�. Şu yazdığın yazılar var ya, �şte bu yazılar prat�kdeğ�l, bu arada öneml� olan b�r şey daha var; bu yüzden, belk� dekabahat� yayınevler�nde aramak lazım, ama sen�n yazılarınlahayatını kazanmana engel olan b�r şey var. Sevg�l�m, sakın ben�yanlış anlama, sen�nle övündüm, bana en büyük gururu verd�n, enöneml�s� de; bu ş��rler� ben�m �ç�n yazmış olman. Ama bunlar b�z�mevl�l�ğ�m�z� sağlayamaz k�. Anlamıyor musun, Mart�n? Ben� menfaatç�,paraya düşkün b�r �nsan sanma. Ben�m yükünü omuzlarımdah�ssett�ğ�m şey aşk, gelecek düşünces�, yan� geleceğ�m�z. B�rb�r�m�z�sevd�ğ�m�z� anlayalı ber� koskoca b�r yıl geçt�, ama düğün günümüzhala esk�s� kadar uzak. Düğün günümüzden böyle söz ed�yorum d�yeben� arsız, yüzsüz sayma, z�ra gerçekten de her şey�m buna bağlı.Madem yazmayı bu kadar sev�yorsun, madem yazılarına bu kadarbağlısın, neden b�r gazetede �ş bulmuyorsun? Neden �y� b�r muhab�rolmayasın? H�ç değ�lse b�r süre �ç�n?

Mart�n sess�zl�ğ�n kollarına sıkıca sarılmıştı, alçak, monoton b�rsesle: — Gazetec�l�k üslubumu bozar, d�yerek devam ett�, üslupazanmak �ç�n ne kadar emek gerek�r b�lemezs�n, b�r yazarıd�ğerler�nden ayıran en öneml� nokta üsluptur. Kend� üslubumuoluşturana kadar ne kadar çok emek verd�ğ�m� b�lemezs�n. Ruth: —Pek� ama o yazdığın öykücükler. Onlara ucuz eserler d�yordun sen.Onlar bozmadı mı üslûbunu? d�ye sordu.

— Hayır, �k� durum arasında farklılıklar var. Bu öykücükler, bütünb�r gün üsluba uygulamak �ç�n uğraşıp d�d�n�ld�kten sonra meydanaget�r�lm�şt�r. Halbuk� muhab�r�n bütün çalışması sabahtan akşama

Page 277: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kadar ucuz b�r çalışmadır ve hayatın en yüksek amacıdır. Hem dekasırga g�b� hayatın; sadece mevcudu yaşayan, ne geçm�ş�, ne degeleceğ� olan b�r hayatın. Pek tab�� muhab�r üslubundan başka h�çb�rüslup düşünces� taşımaz, bundan ötürü de onun eser� edeb�yatolamaz. Ş�md� tam üslubum şekl�n� alır, b�llurlaşırken, muhab�rl�kyapmak, �nt�hara kalkışmaktan başka b�r şey olmaz. Gerçekten deyazdığım her öykücük, öy-kücükler�n her kel�mes�, kend�me, kend��zzet�nefs�me, kend� güzell�k anlayışıma b�r saldırıdır. Sana bu �ş�nt�ks�nd�r�c� olduğunu söyleyeb�l�r�m. Bunları yazmakla günah �şled�mben. Satılmadıkları zaman da, hatta elb�seler�m reh�ne b�le g�tse,g�zl�den g�zl�ye b�r sev�nç duyuyordum. Ama, "Aşk Ş��rler�" n�yazarken, duyduğum zevk! En soylu b�r yaratış zevk�! İşte buheps�n�n acısını çıkarmaya yet�yordu. Mart�n, Ruth'un yaratışzevk�nden, üret�m�n �nsan üzer�nde yarattığı manev�yattan b�r şeyanlamadığını b�lm�yordu. Gerç� bu "yaratış zevk�" ter�m�n� �lk kezRuth'un ağzından �ş�tm�şt� Mart�n. Ruth yaratış zevk� hakkında bazışeyler okumuş, sanat tar�h� mezunu unvanını alana kadarün�vers�tede bunun üzer�nde çalışmıştı; ne var k�, Ruth kend�s�or�j�nal, yaratıcı değ�ld�. Onun kültürünün bütün bel�rt�ler�, havandövü-cünün hınk dey�c�c�s�n�n hınk dey�c�l�ğ�nden �barett�.

Ruth:

— Ed�törün sen�n "Den�z L�r�kler�" n� değ�şt�rmekte haklı tarafı yokmu? d�ye sorup yorumunu ekled�: — unutma k�, b�r ed�törün ed�törolab�lmek �ç�n b�rtakım n�tel�klere sah�p olması gerek�r, başka türlüed�tör olamaz çünkü.

Ed�tör takımına hıncı h�ç eks�lmeyen Mart�n:

— Bu sözün de, sen�n tanınmışlar üzer�ndek� ısrarına uygundüşüyor, d�yerek sözler�ne devam ett�: — Olmuş olan, sadece haklıdeğ�l, aynı zamanda da mümkün olanın en �y�s�d�r. B�r şey�n varlığı,onun varolmaya layık oluşunun yeter b�r vurgusudur d�kkat et bak,herhang�, sıradan b�r �nsanın �nandığı g�b� yalnız �ç�nde yaşanılanhallerde değ�l, fakat bütün hallerde varolmaya layık. Onların bu g�b�zırvalara �nanmalarının sebeb� de, cah�ll�kler� We�n�nger'�n tar�f ett�ğ�tersten düşünüş yolundan h�çb�r farkı bulunmayan cehaletler�d�r tab��.

Page 278: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Bunlar düşündükler�n� sanırlar ve bu düşünces�z yaratıklar, gerçektendüşünen b�rkaç k�ş�n�n hayatı üzer�nde de hüküm ver�rler. Ruth'unanlamadığı şeylerden sözetmekte olduğunu farkederek sustu.

Ruth:

Bu We�n�nger'�n k�m olduğunu b�lm�yorum, tab��, d�ye cevap verd�.Sonra o kadar genel konuşuyorsun k� sen� tak�p edem�yorum. Bened�törler�n görevler�nden bahsed�yordum sana. Mart�n, Ruth'unsözünü keserek en sert konuşmalarından b�r�n� yaptı:

— Ben de sana d�yorum k� ed�törler�n yüzde doksan dokuzununbaşlıca üstünlüğü, alçaklıktır. Bunlar yazarlıkta üstünlükgösteremem�şlerd�r. Zannetme k� bunlar yazı yazma aşkına masanınes�r�, �dare müdürünün köles� olmuşlardır. Bunlar yazı yazmayıdenem�şler, başaramamışlardır. İşte bu �ş�n lanet çel�şk�s� de burada.Edeb�yatta başarıya açılan bütün kapıları bu bekç� köpekler�,edeb�yatta başarı kazanamamış bu ed�törler tutmuştur. Ed�törler,ed�tör yardımcıları, bunların çoğu, sonra derg�ler�n ve k�tapyayımcılarının yazı okuyucuları hep yazmak �stem�ş, amabaşaramamış k�mselerd�r. Fakat dünyadak� bütün yaratıklar �ç�nde bu�şe en uygun olmayan bu k�ş�ler, ney�n ba-sılab�lecek ney�nbasılamayacak olduğuna karar veren k�ş�lerd�r. Kafalarında or�j�nalh�çb�r şey olmadığını �spat eden, �çler�nde o �lah� ateşten eserbulunmadığını gösterm�ş olan bunlar, oturup, or�j�nal eserler, dehaeserler� üzer�ne hüküm yürütürler. Bunların arkasından da y�ne b�rsürü başarısız k�ş�den �baret olan eleşt�rmenler gel�r. Bana bunlarında b�rtakım hayaller� olmadığını, bunların da ş��r ya da öykü yazmayayeltenmed�kler�n� söyleme sakın; z�ra heps� de yeltenm�ş, amabaşaramamıştır. Eleşt�r�ler�n yarısına bakıldığında b�le m�debulandırıcıdır. Kend�ler�n�n eleşt�rmen olduklarım �dd�a edenlerhakkındak� kanaat�m� b�l�rs�n. Büyük eleşt�rmenler de vardır, tab��,ama bunlar kuyruklu yıldızlar kadar nad�rd�r. Eğer yazarlıktabaşarısızlığa uğrarsam, ed�törlük mesleğ�ne kabul ed�leceğ�m. Nasılolsa geç�m yolunu buluruz.

Ruth kararını çabucak ver�verd�, aşığının �dd�asında gördüğüçel�şme de, Mart�n'�n f�k�rler�n� tutmayışı da ona destek oldu.

Page 279: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Pek� ama Mart�n, eğer böyleyse, sen�n bu kadar kes�n olarakortaya koyduğun g�b� bütün kapılar kapalıysa, büyük yazarlar nasılolup da başarıya er�şm�şler?

— Onlar, �mkansızı başarmakla er�şt�ler buna, ded� ve Mart�nsözler�n� şöyle sürdürdü: — Onlar, kend�ler�ne karşı olanları yakıp küledecek kadar parlak, akkor hal�ne gelm�ş eserler verd�ler. Onlaroraya, b�r muc�zeyle, kend� aleyhler�ne oynanan ve b�re b�n veren b�rortak bahs� kazanarak ulaştılar. Onlar oraya ulaştılar, çünkü onlarCarlyle'n savaş alanlarında yoğrulmuş, sırtları uzun müddet yerdetutulamayan devler�yd�ler. İşte ben�m de böyle yapmam lazım; bende �mkansızı başarmak zorundayım. — Ya başaramazsan? Ben� dedüşünmen lazım, Mart�n.

Sank� Ruth'un düşünces� akıl almaz b�r düşüncey-m�ş g�b� b�r ankadar Ruth'a baktıktan sonra: — Başaramazsam mı? ded�. Sonragözler� zek�ce parladı ve Başaramazsam, ben ed�tör olurum, sen deed�tör karısı.

Ruth onun bu şakacılığına kaşlarını çattı c�c�, tapınılacak, Mart�n'�onu kolları arasına alıp öpmeye sev-keden b�r çatılıştı bu ve Mart�nonu kolları arasına alıp öperek Ruth'un asık yüzünü yumuşattı. Ruthkend�n� Mart�n'�n kuvvet�n�n büyüsünden kurtarmak �ç�n b�r �rade gücüharcayarak: — Had�, yeter artık, ded�. Annemle, babamla konuştum.Ş�md�ye kadar h�ç onlara bu derece karşı gelmem�şt�m. Ben�d�nlemeler�n� �sted�m onlardan. H�ç de evlatlık görevler�ne uygunhareket etmed�m. B�l�yorsun sen�n aleyh�nde onlar; ama sana olanaşkımın sağlamlığına onları tekrar tekrar �nandırdım, babam dasonunda, eğer �stersen onun yazıhanes�nde �şe başlayab�leceğ�n�söyled�. Sonra tamamıyla kend� rızası �le, sana başlangıç ücret�olarak, evlen�p b�r yerde başımızı sokacak b�r kulübec�k almamızayetecek kadar para vermey� kabul ett�. Bu da zanneder�m onun b�zebüyük b�r �y�l�ğ�d�r, değ�l m�? Kalb�nde büyük b�r üm�ts�zl�ğ�n karanlıkıstırabını duyan Mart�n'�n el� s�gara sarmak �ç�n alışılmış b�r hareketletütünle s�gara kâğıdına g�tt�, anlaşılmaz b�r şey ler mırıldandı, Ruthdevam ett�. — Sakın sen� �nc�tmes�n onunla, geç�neb�lmen �ç�nsöylüyorum, sen�n rad�kal f�k�rler�n� beğenm�yor ve sen� tembel

Page 280: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

buluyor. Ben sen�n tembel olmadığını b�l�yorum tab��. Ne kadar çokçalıştığını b�l�yorum. Mart�n'�n kafasından, ne kadar çok çalıştığımısen dah� b�lemezs�n, düşünces� geçt�. — Pek� öyleyse, ded�.F�k�rler�me sen ne d�yorsun? Sen de o kadar rad�kal mı buluyorsun?Gözler�n� Ruth un gözler�ne d�kt� ve yanıtını bekled�.

— Bana kalırsa, çok bozguncu f�k�rler�n, d�ye yanıt verd� Ruth.

Mart�n cevabını almış ve hayatın keder� omuzlarına öyles�neçökmüştü k�, Ruth'un onu denemek �ç�n yaptığı �şe g�rme tekl�f�n�unuttu g�tt�. Öbür taraftan, cesaret edeb�ld�ğ� kadar �ler� g�den Ruth,meseley� �lerde tazeleyeb�lmek �ç�n, cevabını gec�kt�rmekn�yet�ndeyd�.

Fazla beklemes�ne de lüzum kalmayacaktı. Mar-t�n'�n de onab�ld�receğ� b�r mesele vardı. Ruth'un kend�s�ne olan güven�n�ndereces�n� �y�ce b�lmek �st�yordu, o hafta �ç�nde de her �k� mesele deçözüldü. Mart�n, ona "Güneş�n utancı" nı okuyarak bunuçabuklaştırdı.

Okumasını b�t�r�nce, Ruth:

Neden muhab�r olmuyorsun? d�ye sordu ona. Yazarlığı bu kadarsev�yorsun. Başaracağına em�n�m. Gazetec�l�kte yüksel�r, kend�ne b�r�s�m yaparsın. Büyük �s�m yapmış b�rçok özel muhab�r var. Maaşlarıyüksek, çalışma alanları da bütün dünyayı �ç�ne alıyor. Her yeregönder�yorlar bunları, Stanley g�b�, ta Afr�ka'nın göbeğ�ne, Papaylasöyleş�ye, ya da b�l�nmeyen T�bet'� keşfetmeye g�ders�n. Mart�n:

— Şu halde denemem� beğenmed�n sen, d�ye karşılık verd�.Gazetec�l�k alanında b�raz geleceğ�m olduğuna, ama edeb�yatta h�çolmadığına �nanıyorsun, öyle değ�l m�?

— Hayır, hayır; çok hoşuma g�tt� denemen. Güzel b�r �zlen�mbırakıyor. Ama korkarım k�, okurların bunu pek anlamazlar. Ben b�leanlayamadım. Güzel görünüyor, ama anlayamadım. Kullandığınb�l�msel argo, ben�m, b�lg�n�m dışında. Sen �lg�nç b�r adamsın

Page 281: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

sevg�l�m, b�l�yorsun, sen�n anladığın şey� herkes anlayamaz. Mart�nsöyleyecek b�r şey bulamadığı �ç�n:

— Bana kalırsa, sen� rahatsız eden, kullandığım felsef� argodur,d�yeb�ld�. Ş�md�ye kadar anlattığı düşünceler� �ç�nde en olgununuhenüz okuduğu �ç�n, hala bunun sıcaklığını kend�nde h�ssedenMart�n'�n üzer�nde soğuk b�r duş etk�s� bıraktı. Ruth'un yargısı.

Page 282: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Tekn�ğ�n, şunun bunun önem� yok, d�ye ısrar ett�. Sen onun�ç�nde yen� düşüncede demek �st�yorum, b�r şey görem�yor musun?

Ruth, başını hayır anlamına salladı.

— Hayır, ben�m ş�md�ye kadar okuduklarımdan o kadar farklı k�.Ben Maeterl�nck'� okudum ve anladım... Mart�n b�r üm�tle:

— M�st�s�zm�n�, anladın mı onun? d�ye atıldı.

— Evet ama, sözde ona b�r hücum �çer�ğ�nde olan sen�nk�n�anlamadım. Tab��, eğer or�j�nall�k bah�s konusu olursa...

Mart�n h�ç konuşmadan, sabırsız b�r el hareket�yle susturdu onu.Derken, b�rdenb�re, Ruth'un konuştuğunu ve b�r süreden ber� dekonuşmakta olduğunu farkett�. "Yazıların sen�n b�r oyuncağınn�hayet," d�yordu Ruth. — Yeter� kadar oynamışsındır bununla.Hayatı, hayatımızı c�dd�ye almak zamanı geld� artık Mart�n. Ş�md�yekadar hep kend� hayatını yaşadın.

— Ben�m �şe g�rmem� �st�yor musun?

— Evet, babamın tekl�f�... Mart�n:

— Anlıyorum bütün bunları, d�ye onun sözünü kest�. Ama ben�masıl öğrenmek �sted�ğ�m şey; bana olan güven�n� kaybett�n m�,kaybetmed�n m�?

Ruth, ses�n� çıkarmadan Mart�n'�n el�ne dokundu; gözler� donukdonuktu. Güç �ş�t�l�r b�r fısıltıyla:

— Yazına olan �nancımı, sevg�l�m, d�ye kabul ett�. Mart�n hırs ve�natla devam ett�: — B�r sürü yazımı okudun ben�m. Onlar hakkındak�f�kr�n ne? Tamamıyla kötü mü? D�ğer yazarların eserler�ylekarşılaştırırsan nasıl buluyorsun?

— Ama onlar eserler�n� satıyorlar, halbuk� sen satamıyorsun.

Page 283: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Bu ben�m sorumun cevabı değ�l. Edeb�yatın bana h�ç de m�uymayan b�r sanat olduğunu düşünüyorsun? — Öyleyse cevapverey�m, Ruth artık acımayı, duygusallığı, kend�nce kandırmayı b�rkenara bıraktı. — Sen�n yazar olarak yaratılmadığın f�kr�ndey�m. Ben�anlayışla karşıla sevg�l�m bunu söylemeye sen zorladın ben�; hemb�l�yorsun k�, ben edeb�yatı senden daha İy� b�l�r�m.

Mart�n düşüncel� düşüncel�:

— Evet, sen b�r sanat tar�h� mezunusun, ded�. B�lmen gerek�r.

Her �k�s� �ç�n de ıstıraplı b�r sess�zl�kten sonra Mart�n konuşmayabaşladı: — Söyleyeb�leceğ�m b�rçok şey var. Ben kafamın �ç�ndeneler bulunduğunu b�l�yorum. Bunu k�mse ben�m kadar b�lemez.Başaracağıma em�n�m. Sırtımı yere get�remezler ben�m. Ş��rler�ç�nde, öykü �ç�nde, denemeler �ç�nde söyleyeceğ�m şeyler yakıyorben�. Y�ne de, senden buna �nanmanı �stem�yorum. Senden ne bana,ne de yazılarıma �nanmanı �st�yorum. Senden tek �sted�ğ�m ben�sevmen ve aşka �nanman. B�rkaç san�ye durdu, Ruth'un kend�s�n�d�nled�ğ�n� görünce sözler�ne devam ett�:

— B�r yıl önce senden �k� yıl süre �stem�şt�m. B�r yıl daha geçmes�lazım. Namusum, şeref�m üzer�ne, bu yıl daha tamamlanmadanbaşaracağıma em�n�m. Bundan çok evvel bana ded�ğ�n�, yazarlıkmesleğ�nde çıraklık devres�n� geç�rmem gerekt�ğ�n� söyled�ğ�n�hatırlarsın. Eh, �şte ben de bu çıraklık devres�n� tamamladım. Budevrey� kısa zamana sığdırmak �ç�n tıka basa doldurdum, sıkıştırdım.Ama h�çb�r şey� atlamadım. B�l�yor musun, şöyle rahatça uykuyavarmak ned�r unuttum. Bundan m�lyonlarca yıl önce, dörtba-şımamur b�r uyku çek�p, kend�l�ğ�mden, uykuya doyduğum �ç�nuyanmanın ne olduğunu b�l�rd�m. Ş�md� hep b�r çalar saat uyandırıyorben�. Geç veya erken yatarsam, saat�n z�l�n� buna göre ayarlıyorum;saat� kurmak ve lambayı söndürmek de son b�l�nçl� hareketler�mben�m, uyuklamaya başladığımı h�ssett�ğ�m anda, okuduğum ağırk�tabı bırakıp, daha haf�f�n� alıyorum. Onu da yeter� kadar okuduktansonra, uykumu dağıtmak �ç�n kafamı yumruklarım. K�tabın b�r�nde,uyumaktan korkan b�r adamın öyküsünü okumuştum. ÖyküK�pl�ng'�n. Adam uyumamak �ç�n b�r çare bulmuş, öyle yapmış k�,

Page 284: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

uyukladığı zaman çıplak vücuduna dem�r ç�v�ler batarmış. Ben deaynı şey� yaptım. Saate bakıyorum ve on�k�ye kadar mı, b�re kadarmı, �k�ye kadar ya da üçe kadar mı mahmuzun yer�nde durmasıgerekt�ğ�ne karar ver�yorum. Böylece mahmuz bel�rl� saate kadarben� dürtüyor. Bu mahmuz, aylardan ber� bana yatak arkadaşlığıed�yor. G�tg�de öyle b�r üm�ts�zl�ğe kapıldım k�, artık bana beşbuçuksaatl�k b�r uyku b�le çok görünmeye başladı. Ş�md� dört saatuyuyorum. Uykusuzluktan ölüyorum. Uykusuzluktan başımındöndüğü, rahatı ve uykusuyla b�rl�kte ölümü arzuladım, kafama sıksık Longfellow'un yapıtı gel�yor:

"Den�z sak�n ve der�nd�r;

Koynunda her şey uykuya dalar;

B�r tek adım atmak yeter;

B�r atılış, b�r atomcuk, her şey b�ter."

Mart�n b�r bardak su �çt�, b�r şeyler� söylem�ş olmanın rahatlığı�ç�ndek�ler� söyleme arzusunu arttırdı sözler�n� şöyle sürdürdü:

Doğal olarak saçma b�r şey bu. S�n�r bozukluğundan, aşırı z�h�nyorgunluğundan �ler� gel�yor. Ama asıl mesele şu: Neden yapıyorumben bunları? Sen�n �ç�n. Çıraklık devrem� k� atlatmak �ç�n. Başarıyadaha çabuk ulaşmak �ç�n. Ben artık çıraklık devrem� tamamlamışbulunuyorum. Özell�kler�m� b�l�yorum. Yem�n eder�m k�, b�r ayda, ortab�r kolejl�n�n b�r senede öğrend�ğ�nden fazlasmı öğren�yorum. Bunub�l�yorum, em�n ol. Ama sen�n ben� anlamana böyles�ne �ht�yacımolmasaydı, söylemezd�m bunları sana. Bu b�r övünme değ�l.Sonuçlan k�taplardak� ölçülere vurarak değerlend�r�yorum. Sen�nkardeşler�n, bana ve onların uyuduğu saatlerde ben�m k�taplardand�ş�mle tırnağımla kopardığım b�lg�me kıyasla b�rer yabanî sayılırlar.Bundan çok önce, b�r zamanlar, meşhur olmayı �st�yordum. Ş�md� �seşöhrete o kadar aldırdığım yok. Ben�m �sted�ğ�m; sens�n: Sen�,yemekten, elb�seden, şöhretten daha çok özlüyorum. Hep, başımısen�n göğsüne dayayıp b�nlerce yıl uyuyacağım günün hayal�n�kuruyorum, hele "bu b�r yıl geçs�n bak hayal�m nasıl gerçekleş�yor.

Page 285: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n'�n kuvvet�, dalga dalga Ruth'a çarptı ve Ruth, kend� �rades�onun �rades�yle çarpıştıkça, Mar-t�n'e doğru daha kuvvetle çek�ld�ğ�mh�ssett�. Mar-t�n'den taşıp her saman Ruth'un �ç�ne akan kuvvet,ş�md� Mart�n'�n �ht�raslı ses�nde, çakmak çakmak gözler�nde daha dagel�ş�yor, �ç�nden hayal ve akıl gücü kabarıp taşıyordu. O anda ve oan �ç�n Ruth, �nançlarından b�r ged�k açıldığını h�ssett�. Gerçek Mart�nEden'�, muhteşem, yen�lmez Mart�n Eden'� gördüğü b�r ged�k; venasıl vahş� hayvan terb�yec�ler�n�n şüpheye düştükler� b�r an olursa,Ruth da tıpkı öyle, o an �ç�n, kuvvet�n�n bu vahşî ruhlu adamıterb�yeye yet�p yetmeyeceğ�nden şüpheye düşer g�b� oldu.

Mart�n:

— B�r şey daha, d�ye fırtına g�b� haşmetle devam ett�. Sen, ben�sev�yorsun. Pek� ama, neden sev�yorsun ben�? Ben�m �ç�mde ben�yazmaya zorlayan şeyle, sen�n aşkını doğuran şey aynı. Ben�,ş�md�ye kadar tanıdığın ve belk� de sevm�ş olduğun erkeklerden şuveya bu şek�lde farklı olduğum �ç�n sevd�n. Ben �ş kavgaları, yasalgevezel�kler yapmak �ç�n bürolarda, muhasebelerde oturacak b�r�nsan olarak yaratılmamışım. Sen, ben� bu �şler� yaptır, ben� oadamlara benzet, onların yaptığı �şler� yapayım, onların teneffüsett�ğ� havayı teneffüs ed�p, onların ed�nd�kler� f�k�rler� ed�ney�m, �şte ozaman aradak� farkı yoketm�ş, ben� yoketm�ş, sevd�ğ�n şey� yoketm�şolursun. Ben�m �ç�mdek� en hayat� şey, yazmak arzumdur. Eğerbudalanın b�r� olsaydım ne ben �ç�mde yazmak �ç�n b�r arzuduyardım, ne de sen ben� kend�ne b�r koca olarak �sterd�n.

Ruth'un yüzeysel çalışan beyn� hemencec�k b�r benzerl�k olanağıyakaladı: — Ama unutuyorsun, ded�. Sonsuz hareket g�b� b�r korknunpeş�nde, a�leler�n� açlıktan kıvrandıran �lg�nç muc�tler de var. H�çşüphe yok, onların kanlan da onları sev�yor, onlarla beraber ve onlar�ç�n ıstıraba katlanıyorlardı; ko_ çalarının sonsuz hareket� elde etmekg�b� del�ce sevdalarına rağmen, katlanıyorlardı buna, yoksa bu del�cesevda uğruna değ�l.

Mart�n:

Page 286: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Doğrudur, ded�. Ama �lg�nç olmayıp, prat�k şeyler peş�ndekoşarken, açlıktan kıvranan muc�tler de var, hem de kayıtlarla sab�tt�rk�, bazen bunlar başarılı da olmuşlardır. Gayet tab��, �mkansız b�rşey�n peş�nde koşmuyorum...

Ruth:

— Ama sen, buna '�mkansızı başarmak' dem�şt�n, d�ye arayag�rd�.

— Ben mecaz� anlamda konuştum. Benden önce başkalarınınyaptığı b�r şey� yapmak �st�yorum ben; yazmak ve hayatımıyazılarımla kazanmak.

Ruth'un burada susuşu, onu daha fazla kamçıladı.

— Şu halde, sen�n �ç�n, ben�m amacımın da sonsuz hareket�aramak g�b� b�r kaygı farkı yok, öyle m�?" ded� Ruth'un cevabını,onun el�n� kend� el�ne bastınşın-da h�ssett�, �nc�nen çocuğuna acıyanb�r anne el� g�b�yd� Ruth'un el�. O sırada da Ruth �ç�n, Mart�n �nc�nm�şb�r çocuk, �mkansızı başarmak kaygısına kapılmış b�r adamdı.

Konuşmalarının sonuna doğru Ruth, Mart�n'� annes�yle babasınınmuhalefetler�ne karşı yen�den uyardı. Mart�n:

— Ama ben� sev�yorsun, değ�l m�? d�ye sordu. Ruth:

— Sev�yorum! Sev�yorum! d�ye bağırdı.

— Ben de sen� sev�yorum, onları değ�l. Onlar ne yaparlarsayapsınlar �nc�nmem. Mart�n'�n ses�nde zafer çınlıyordu:

— Çünkü sen�n aşkına �manım var, onların düşmanlıklarından dakorktuğum yok. Bu dünyada her şey yolunu şaşırab�l�r, aşk har�ç.Eğer yol aldıkça hals�z düşüp tökezleyen cılız b�r aşk değ�lse, oyolundan çıkmaz.

Page 287: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

XXIXHayat bütün şaşkınlığıyla Mart�n'�n üzer�ne çökmüştü. Ancak

Mart�n hayatın bu karabasan g�b� çöküşünden farklı anlamlarçıkarmadı, kaldığı yerden çalışmasına devam ett�. Mart�n'�n hayatasaldırısı öyles�ne der�n ve �çtend� k�, bütün sınırlar gözler�n�n önündeer�yordu. Bunca çalışmanın ardından küçük gez�nt�lerde yapmayabaşladı. Bunlardan b�r�nde Broad-way'de kızkardeş� Gertruderastladı. Bu rastlantı uygunsuz b�r rastlantıydı. Kardeş Gertrude,köşede tramvay beklerken görmüştü Mart�n'�; yüzünün açlıktangörünmeye başlayan ç�zg�ler� y�ne meydana çıkmış, gözler�ndek�üm�ts�z kederl� �fade de d�kkat�nden kaçmamıştı. Y�ne domuz suratlıtefec�den dönüyordu, kanını sömüren tefec�den. Me var k� bu defa,b�s�klet�ne karşılık b�r m�ktar para daha almak �ç�n g�d�p de h�çb�r şeyelde edemeden. Yağmurlu, çamurlu sonbahar havası bütün kent� es�raldığından, Mart�n de b�r süred�r b�s�klet�n� verm�ş, onun yer�ne s�yahelb�ses�n� almıştı. Mart�n'�n bütün varını yoğunu, �ç�n� dışını b�lentefec�:

— İşte s�yah elb�sen ama sakın g�d�p de bunu o Yahud� L�pka'yareh�n vermek �ç�n anlaşmış olmaya-sın. Bak karışmam, dem�şt�.

Adam tehd�t dolu b�r bakış atmıştı; Mart�n hemen:

— Yok, yok; b�r �ş �ç�n g�ymek �st�yorum da. Yumuşayan tefec�:

— Sana daha para vermeden önce ben de b�r �ş �ç�n �steyeceğ�melb�sey�. Mart�n:

— Ama bu kırk dolarlık b�r b�s�klet, hem de gayet �y� b�r durumda,d�ye �t�raz etm�şt�, üstel�k de buna karşılık bana sadece yed� dolarverd�n. Yok, yed� dolar b�le değ�l, altı dolar y�rm�beş sent; fa�z�n� peş�naldın. Tefec�n�n, Mart�n'� o b�r sürü eşyayla dolu �nden bezg�nl�ğ�n�yüzüne aksett�r�p, kızkardeş�n�n ona acımasına sebep olan üm�ts�zl�k�ç�nde çıkaran cevabı:

Page 288: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Eğer daha fazla para �st�yorsan elb�sey� get�r, olmuştu.

Tam akşam alışver�ş�nden dönen kalabalığın b�nd�ğ� TelgrafCaddes� tramvayı geld�ğ� sırada karşılaşmışlardı Gertrude �le. Mart�n,kolundan tutup onu tramvaya b�nd�r�rken, Mrs. H�gg�nbotham, onunkolunu tutuşundan, kend�s�yle gelmeyeceğ�n� sezd�. Basamaktadurup döndü ve Mart�n'e baktı. Onun avurtları çökmüş yüzü yen�denyüreğ�n� sızlattı.

— Sen gelm�yor musun? d�ye sordu. Arkasından da, �n�p Mart�n'�nyanına geld�. Mart�n: — Yürüyorum ben �dman olsun d�ye.

Gertrude:

— Öyleyse b�rkaç blok ben de sen�nle b�rl�kte yürürüm. Belk� �y�gel�r bana. Şu son b�rkaç gündür çev�kl�ğ�m� kaybett�m.

Mart�n, kızkardeş�ne baktı ve onun üstünden şapşallık aktığıf�kr�nde kend�n� haklı buldu; hastalıklı ş�şmanlığı, yorgun ve çökükyüz hatları, adımını atışın-dak� elast�k�yetten yoksun ağırlıkla, tamgen�ş yürekl� tombul �nsanların yürüyüşünün kar�katürünü andıranyürüyüşüyle Mart�n'�n f�kr�n� haklı çıkarıyordu. Gertrude daha �lkköşede mola ver�nce, Mart�n:

— Sen burada kalsan �y� eders�n, �k�nc� tramvay nerdeyse gel�r,ona b�ners�n. Gertrude, soluk soluğa:

— Allah'ım! ded�. Daha ş�md�den soluğum kes�l-med�yse eğer!Ama sen�n ayağındak� ayakkabılar bende olsa, ben de sen�n kadaryürüyeb�l�r�m. Sen�n ayakkabılarının tabanı ne kadar �nce öyle. Dahasen Kuzey Oakland'a varamadan yarılır bunlar.

Mart�n:

— Evde daha �y� b�r ç�ft ayakkabım var, ded�. Gertrude, damdandüşer g�b�: — Yarın akşam yemeğe gel, d�ye davet ett� Mart�n'�. Mr.H�gg�nbotham evde olmayacak. B�r �ş �ç�n San Leandro'ya g�d�yor.

Page 289: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n başıyla reddett�, ama yemekten bahsed�l�nce de gözler�n�naç kurt g�b� parlamasına engel olamadı. — Ceb�nde metel�k yok daondan yürüyorsun böyle, Mart�. İdmanmış! K�b�rl� b�r tavırla alayetmek �sted�, ama ancak burnundan tıkanık b�r nefes çıkarab�ld�.

— Dur bakayım, hele. Becer�ks�z hareketlerle el çantasınıkarıştırıp, Mart�n'�n el�ne b�r beş dolarlık sıkıştırdı. Gal�ba sen�n sondoğum gününü unutmuştum ben, d�ye geveled�.

Mart�n'�n el� altının üzer�ne �rades�z b�r şek�lde kapandı. El�kapanırken de bunu kabul etmemes� gerekt�ğ�n� b�l�yordu; kend�n�kararsızlık �ç�nde bocalar buldu. Bu altın parçası, y�yecek demekt�,vücudu, beyn� �ç�n hayat ve ışık, yazı yazmaya devam etmes� vek�mb�l�r belk� de bunun g�b� b�rçok altın parçası get�recek b�r şeyyazması �ç�n kuvvet demekt�. Yen� tamamladığı �k� denemes�n�taşıyan kâğıtlar hayal�nde duru b�r alevle tutuştu. Bunları, tekraryollamak �ç�n pulu olmadığından, masanın altında duran d�ğeryazılarının üstünde durduklarını, bunların adlarını tıpkı dakt�lodayazdığı şek�ller�yle gördü: 'Esrarın Büyük Rah�pler�' �le 'Güzell�ğ�nBeş�ğ�'. Bunları daha h�çb�r yere yollamamıştı. Bu alanda d�ğeryazdıkları kadar güzeld� bunlar da. Onları postalayacak pulu olsaydı!İşte o açlığın kuvvetl� b�r arkadaşı olarak �ç�nde sonsuz başarısınınk�br� yükseld� ve Mart�n hızla parayı ceb�ne �nd�rd�.

Gözler� bell� bel�rs�z dolan ve boğazı acı verecek şek�ldedüğümlenen Mart�n, yutkunarak: — Bunu sana yüz m�sl�yle ger�vereceğ�m, Gertrude, ded�.

Haş�n, kararlı b�r �fadeyle:

— Sözüme d�kkat et! d�ye bağırdı. B�r yıl dolmadan, avucuna buufak sarı oğlanların aynısından yüz tane koyacağım. Bana �nanmanı�st�yorum senden. Bütün yapacağın kısa b�r süre beklemek vegörmek. Gertrude'un da �nandığı yoktu zaten. Şüphec�l�ğ�, onuhuzursuz b�r �nsan yapmıştı, başka b�r alavereda-lavere de b�lmed�ğ��ç�n:

Page 290: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Aç olduğunu b�l�yorum, Mart, ded�. Açlık her tarafından akıyor.Canın ne zaman �sterse gel yemeğe. Mr. H�gg�nbotham'ın oraya nezaman g�deceğ�n�, çocuklardan b�r�n� yollayıp haber ver�r�m sana.Sonra Mart... Mart�n, kızkardeş�n�n kafasının �ç�n� okuduğundan,onun ne d�yeceğ�n� o daha söylemeden h�ssetm�şt�, ama y�ne debekled�.

— Sence artık �ş arama zamanı gelmed� m�?

— Başaracağıma �nanmıyor musun? Gertrude başıyla�nanmadığını anlattı. — Bana k�msen�n �nancı yok Gertrude,kend�mden başka. Mart�n'�n ses�nde �ht�raslı b�r �syan vardı. Dahaş�md�den b�r sürü �y� eser yazdım, ergeç de satılacak bunlar.

— İy� olduklarını nerden b�l�yorsun?

— Çünkü... Beyn�nde b�r anda edeb�yat ve edeb�yat tar�h� �le �lg�l�eng�n b�r b�lg� kaynaşmaya başlayıp, Gertrude'a �manının sebepler�n�anlatmanın ne kadar boşuna olacağını anlarken, kekeled� Mart�n: —Çünkü ben�m yazdıklarım, derg�lerde yayınlananların yüzde doksandokuzundan daha �y� de ondan. Gertrude zayıf b�r sesle, amaMart�n'�n hastalığına koyduğu teşh�s�n de doğruluğuna olan �nancıh�ç sarsılmadan:

— Keşke aklın gösterd�ğ� yoldan g�tsen, d�ye cevap verd�. Keşkeaklın gösterd�ğ� yoldan g�tsen, d�ye tekrarladı. Yarın da akşamyemeğ�ne gel.

Gertrude'u tramvaya b�nd�ren Mart�n, doğru postaneye yollandıve beş doların üçünü pula yatırdı; aynı gün, akşamüstü Morse'larag�derken y�ne postahaneye uğrayıp, el�ndek� b�r sürü uzun ve �ç�dopdolu zarflara el�ndek� pulların �k� sentl�k adı ver�len üç tanes�har�ç, heps�n� yapıştırdı. O akşam, Mart�n'�n hayatında en öneml�akşamlardan b�r� olarak kalacaktı, z�ra yemekten sonra RussBr�ssenden'le tanıştı. Nasıl olup da oraya düşmüştü, k�m�narkadaşıydı, ya da hang� tanıdığı onu buraya get�rm�şt�, b�lm�yorduMart�n. Bunu merak ed�p Ruth'dan da sormadı. Kısaca Mart�n,Br�ssenden'e kansız, kuşbey�nl� b�r� olarak baktı ve onu kafasından

Page 291: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

hemen çıkardı. B�r saat sonra da, Br�ssenden'�n b�r ked� g�b� odadanodaya dolaşarak res�mlere bakmasından, masaların üzer�nden aldığıya da raflardan çekt�ğ� k�taplara, derg�lere burnunu gömmes�nden,onun aynı zamanda vahş�n�n b�r� olduğuna da karar verd�. Evde b�ryabancı olmasına rağmen, Br�ssenden, arkası yükselt�l�p alçaltılanb�r koltuğa �y�ce büzülüp, sonunda o kadar kalabalığın ortasındakend�n� ayırmayı başardı ve durmadan ceb�nden çıkardığı �nce b�rc�ld� okumaya devam ett�. Okurken, farkında olmadan, parmaklarınıokşar g�b� saçlarının arasında gezd�r�yordu. Mart�n o akşamBr�ssenden'e, onun b�rçok genç kadınla mükemmelen çeneyarıştırdığını gördüğü zaman dışında fazla d�kkat etmed�.

B�r rastlantı eser�, evden ayrıldıktan sonra yaya kaldırımının yarıyer�nde Br�ssenden'e yet�şt�. Mart�n:

— Merhaba, s�z m�s�n�z? ded�.

Br�ssenden kaba b�r homurtuyla cevap verd�, yana çek�ld�. Mart�nde başka b�r konuşma g�r�ş�m�nde bulunmadı, bloklar boyu sess�zsedasız yürüdüler.

— K�b�rl� koca eşşek!

Ses�n an� ve ş�ddetl� oluşu Mart�n'� heyecanlandırdı. Hemhoşlandı, hem de b�r taraftan öbürüne karşı �ç�nde g�tt�kçe artan b�rnefret�n uyandığını farkett�.

B�r blok kadar daha böyle sess�zce g�tt�kten sonra, d�ğer� damdandüşer g�b�, Mart�n'e: — Böyle b�r yerde ne �ş�n var sen�n? d�ye sordu.

— Ya sen�n ne �ş�n var? d�ye karşılık verd� Mart�n. D�ğer� yanıtolarak: — Vallah� ben de b�lm�yorum, ded�. Ama h�ç olmazsa böyleb�r akılsızlığı �lk defa yapıyorum. Her günün y�rm� dört saat� var veben�m bu saatler� harcamam gerek�yor. Gel de b�r �çk� �ç. — Pekâlâ,ded� Mart�n.

Devamında davet� hemen kabul ed�ş�nden ötürü kend� kend�neşaştı. Evde onu yatmadan önce b�r sürü ucuz yazı, yattıktan sonra

Page 292: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

da, eğer Mart�n �ç�n en aşağı heyecanlı b�r roman kadar dolu olan,Herbert Spencer'�n otob�yograf�s� n� saymazsak, We�smann'�n b�r c�ld�bekl�yordu. Hoşlanmadığı bu adamla neye zamanı �sraf ets�nd�? Neadam, ne de �çk�n�n kend�s�. Sadece �çk�n�n �nsanda bıraktığı parlakışıklar, aynalar ve gözler� kamaştıran bardak d�z�ler� öneml�yd�.Kulağına gelen erkek sesler�, �şte bunlar �y�mser erkekler�n, başarıkazanıp paralarını �çk�ye harcayab�len erkekler�n sesler�yd�. O �seyalnızdı; onun derd� buydu, �şte zaten o da bu sebepten b�r oltanınucundak� beyaz paçavraya atılışı g�b� hemen atılıp davet� kabuletm�şt�. Joe �le Shelly Hot Spr�ngs'de bulunduğundan ber�, Portek�zl�bakkalla �çt�ğ� şarap har�ç, meyhanede h�ç �çk� �çmem�şt�. Z�hn�yorgunluk, f�z�k� yorgunluk kadar zorlu aratmıyordu �çk�y� �nsana,Mart�n de h�ç �çk� �ht�yacı h�ssetmem�şt�. Ama şu anda canı �çk�, dahadoğrusu, �çk�ler�n dağıtılıp kadehler�n yuvarlandığı atmosfer�çek�yordu. Br�ssenden'le beraber gen�ş der� koltuklara kurulup, v�sk�soda �çt�kler� Grotto �şte böyle b�r yerd�. Konuştular. B�rçok şeydenbahsett�ler ve v�sk� soda ısmarlama sırasını b�r Mart�n aldı, b�rEr�ssenden. İçk�ye dayanıklı olan Mart�n, öbürünün �çk�ye bu kadardayanıklı olab�lmes�ne şaştı, hele konuşmasına olan hayranlığımb�ld�rmek �ç�n sık sık onun sözünü kest�. Çok geçmedenBr�ssenden'�n her şey� b�ld�ğ�n� farzed�p hayatında rastladığı �k�nc�entellektüel adamın bu olduğuna karar verd�. Ama Br�ssenden de,profesör Caldwell'de olmayan şey�n, yan� ateş�n, ş�mşekl� b�r anlayışve �drak �le kontrol ed�lemeyen ateşl� b�r dehanın bulunduğuna d�kkatett�. Dudakları, b�r mak�ne kalıptan çıkarır g�b� kesk�n del�c�cümlec�kler kes�yor; bu �nce dudaklar, tamamlanmamış ses�netrafında okşar g�b� büzülerek, hayatın esrar ve ulaşılmazder�nl�kler�n� aksett�ren kad�fe gr�b� yumuşak şeylere, parlak,haşmetl�, tatlı büyülü güzell�klere sah�p cümlec�klere şek�l ver�yordu.Y�ne bu �nce dudaklar, kozm�k mücadelen�n çatırtılarını,gümbürtüler�n�, kulağa b�r gümüş kadar berrak gelen, yıldızlıboşluklar kadar parlak b�r şa�r�n sözünü akla sığmaz ve kel�melerle�fade olunamayan deneyüstü gerçeğ� hünerl� ve heps� dekavranamaz günlük kel�melerle �fade eden b�r boru şekl�n� alıyordu.Br�ssenden har�ka b�r �lhamla, h�çb�r d�l�n anlatamayacağı,amp�r�s�zm�n en �ler� sınır karakollarını görüyor ve y�ne o altındandökülmüş muc�zel� konuşmayla, b�l�nen kel�melere b�l�nmeyen

Page 293: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

anlamlar yükleyerek Mart�n'�n b�l�nc�ne, sıradan ruhlarınulaşamayacağı haberler gönder�yordu.

Mart�n bütün o �lk nefret h�ss�n� unuttu, �şte k�tapların vereb�leceğ�şey� en mükemmel� gerçekleş�yordu burada. Burada, Mart�n'�nulaşmaya çalışacağı b�r entellektüel kafa vardı. Mart�n, kend�kend�ne: — Sen�n ayaklarının d�b�nde, tozlarınım ben, d�yetekrarlayıp duruyordu. Manalı b�r �ma �le ve yüksek sesle:

— S�z b�yoloj� okumuşsunuz, ded�.

— Varlığını ancak b�yoloj�n�n �spat edeb�ld�ğ� gerçeklerdenbahsed�yorsunuz, d�ye ısrar ett� Mart�n. Bu ısrarına karşılıkBr�ssenden, gözler�n� d�k�p, Mart�n'e uzun uzun baktı.

— ulaştığınız sonuçlar, okumuş olduğunuz k�taplara uygun s�z�n.

Br�ssenden:

— Bunu �ş�tt�ğ�me sev�nd�m, d�ye cevap verd�. Derme çatmab�lg�m�n ben� gerçeğe kısa yoldan ulaştırab�lmes� bana yen�dengüven verd�. Bana gel�nce, ben kend�n�, yanılıp yanılmadığımı h�çaraştırmam. Tamamıyla faydasız bunlar, n�hayet h�ç k�mse, sonsuzhak�katler� h�çb�r zaman b�lemez. Mart�n başarılı b�r tavırla:

— S�z, Spencer'�n b�r çömez�s�n�z! d�ye bağırdı.

— Gençl�ğ�mden ber� Spencer'den b�r şey okumadım, o zamanbütün okuduğum da "Eğ�t�m" d�. Mart�n yarım saat kadar sonra:

— S�z�n kadar rahatça, önemsemeden b�lg� ed�neb�lmek �sterd�m,d�ye konuştu. Bu süre �ç�nde Br�ssen-den'�n z�h�n donanımımyakından �ncelemekle meşguldü.

— S�z, sapına kadar dogmat�ks�n�z, �ş�n fevkalâdel�ğ� de buradazaten. İlm�n ancak z�hn� muhakeme �le yaratab�ld�ğ� yen� olaylarıdogmat�k b�r şek�lde ortaya koyuyorsunuz. Doğru sonuçlaraatlıyorsunuz adeta. Gerçekten de, son derece kest�rme g�d�yorsunuz.

Page 294: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

S�z� gerçeğe götürecek yolu, akıl dışı b�r yoldan, b�r ışık hızıylabuluyorsunuz.

Br�ssenden:

— Evet, d�ye cevap verd�. Peder Joseph �le B�rader Dutton'u üzende buydu zaten. Oh, hayır, d�ye ekled�. Ben de böyle b�r şey arama.Tahs�l�m �ç�n Katol�k kollej�ne g�tmem, kader�n güzel b�r oyunudur.Sen b�ld�kler�n� nereden kaptın?

Mart�n b�r taraftan anlatırken b�r yandan da hep Br�ssenden'��ncel�yordu; bu �nceleme alanı, Br�ssen-den'�n uzun, ar�stokrat�kyüzüyle düşük omuzlarından, yandak� b�r sandelyede duran, cepler�b�r sürü k�tabın ağırlığıyla ş�şm�ş paltoya kadar uzanıyordu. Br�ssen-den'�n uzun, nar�n eller� güneşten kahvereng� olmuştu, aşırıderecede yanık b�r ten d�ye düşündü Mart�n. Bu yanık ten Mart�n'�nhoşuna g�tmed�. Br�ssenden'�n açıkhavada yaşayan b�r �nsanolmadığı besbell�yd�. O halde güneşten nasıl yanmıştı bu kadar?

Mart�n tekrar, ş�md�ye kadar rastladığı en �nce, en güzel b�r kartalburnun zerafet kattığı, çene kem�kler� çıkıntılı, yanakları �y�ce çökükdar yüzü �ncelemeye başladığı sırada, bu eller�n yanık ten� üzer�ndehastalıklı, manalı b�r şey daha var d�ye düşündü. Gözler�n büyüklüğünormald�. Ne büyük, ne de küçüktüler, ama tar�fe sığmayacak b�rkahvereng�ler� vardı; gözler�n �ç�nde �ç�n �ç�n b�r ateş yanıyordu, dahadoğrusu bu gözlerde, b�rb�r�ne tamamıyla zıt �k� �fade g�zlenm�şt�.Meydan okuyan, boyun eğmez, hattâ aşırı derecede haş�n, fakataynı zamanda �nsanda acıma duygusu uyandıran gözlerd� bunlar.Mart�n neden olduğunu b�lmeden, Br�ssenden'e acıdığını farkett�,ama bunun sebeb�n� çok geçmeden de öğrend�. Ar�zona'dangeld�ğ�n� söyleyen Br�ssenden, b�raz sonra, rastgele:

— Verem�m ben. B�rkaç sened�r �kl�m�nden yararlanmak �ç�norada yaşıyordum. — Bura �kl�m�n�n s�ze zararı dokunacağındankorkmuyor musunuz? — Korkmak?

Br�ssenden'�n Mart�n'�n kel�mes�n� tekrarlayışında h�çb�r özelvurgu yoktu. Ama Mart�n, bu hastalıklı yüzden, Br�ssenden �ç�n artık

Page 295: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

korkulacak h�çb�r şey�n kalmamış olduğunu okudu. Br�ssenden'�ngözler� b�r ç�ft kartal gözünü andırana kadar kısıldı kısıldı ve Mart�nonun, meydan okurcasına, �natçı, saldırıcı b�r �fadeyle açılıp kapanandel�kler�yle b�r kartal gagasını andıran burnunu seyrederken adetanefes�n� tuttu. Gördüğü manzaradan heyecanlanan Mart�n, kend�kend�ne bunu muhteşem d�ye yorumladı.

Yüksek sesle şu mısraları okudu:

"Tal�h�n sopası altında başım,

Kan revan �ç�nde, ama d�md�kt�r ben�m."

İfades� hemen değ�şerek cana yakın, yumuşak b�r hal alanBr�ssenden, "Henley'� sev�yorsun," ded�. "Tab�� ya, senden başka b�rşey beklemezd�m zaten. Ah, Henley! Cesur b�r ruh! Çağdaş uyakhokkabazları derg� hokkabazları arasında o, harem ağalarınınarasında duran b�r kahraman g�b� yüksel�yor." Mart�n suçlar yollu:

— Derg�ler� sevm�yorsunuz, ded�. Br�ssenden:

— Sen sev�yor musun? d�ye Mart�n'� ürkütecek kadar vahş�cehırladı. Mart�n:

— Ben derg�ler �ç�n yazıyorum, daha doğrusu yazmayaçalışıyorum, d�ye kekeled�. — Bak bu daha �y� �şte, d�ye yumuşak b�rkarşılık aldı. Yazmaya çalışıyorsun ama, başarılı olamıyorsun. Bubaşarısızlığına saygı ve hayranlık duyarım. Ne yazdığını b�l�yorumsen�n. Şöyle yan kapalı b�r gözle b�le göreb�l�yorum; bunlaraderg�ler�n kapısını kapayan ve onlardan h�ç eks�k olmayan b�r unsurvar yazılarında sen�n. Yazılarının yıpranmama kudret� bu, derg�ler �sebu malı kullanmazlar. Onların �sted�kler� çel�ms�z b�r sürü zırva veTanrı b�l�r ya bunu da bulurlar, ama senden değ�l.

Mart�n hoşnut olarak:

— Ben ucuz eserler�n üstüne çıkamadım, ded�.

Page 296: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Tam ters�ne... Br�ssenden sustu ve gözler�n�

Mart�n'�n yoksulluğu apaçık görünen kılığında, �y�ce esk�m�şkıravatla, tırtıllaşmış yaka şer�d�, parlamış ceket kolu, oradan da haf�fesk�m�ş ve yukarıya doğru kıvrılarak Mart�n'�n çökük yanağınadayanmış yaka uçlarından b�r� üzer�nde küstahça b�r bakışladolaştırdı.

— Tam ters�ne, ucuz eserler sen�n üstünde, o kadar üstünde k�,onlara h�çb�r zaman ulaşmayı hayal edemezs�n. Ey, adam, sen� b�rşeyler yemeye davet etmekle b�le sana hakaret edeb�l�r�m. Mart�ngayr� �ht�yar� kanının sıcaklığını yanaklarında h�ssett�, Br�ssenden demuzaffer b�r tavırla güldü. — Tam b�r erkek, böyle b�r davetle kend�n�hakarete uğramış saymaz, ded�. Mart�n s�n�rl� b�r şek�lde:

— Sen b�r şeytansın, d�ye bağırdı.

— Hem ben sen� davet etmed�m k�.

— Cüret edemed�n buna.

— O, orasını b�lmem. Ş�md� davet ed�yorum.

Br�ssenden konuşurken, b�r yandan da �ler�dek� lokantaya g�tmekn�yet�ndeym�ş g�b� yarı doğruldu. Mart�n'�n yumrukları sıkıldı, kanışakaklarında zonklamaya başladı. Br�ssenden, oralarda meşhur olanb�r yılan yutucusunun çığırtkanını takl�t ederek:

— Bosco! D�r� d�r� y�yor! D�r� d�r� y�yor! d�ye bağırdı.

Mart�n d�ğer�n�n hastalıktan b�t�p tükenm�ş yüz çatısında gözler�n�aşağılayıcı bakışlarla dolaştırarak: — Sen� d�r� d�r� y�yeb�l�rd�m h�çşüphen olmasın, ded�.

— Ancak, ben buna değmem, öyle değ�l m�?

— Tam ters�ne, Mart�n b�r an düşündü. Z�ra buna değmeyen buolayın kend�s�, dey�p neşel�, şen b�r kahkaha koy verd�.

Page 297: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— İt�raf eder�m k�, ben� gülünç duruma düşürdün Br�ssenden,Ben�m aç oluşum, sen�n de bunu farked�-ş�n alelade b�rer olay vebunda küçük düşürücü h�çb�r taraf yok. Görüyorsun ya, sürününalışılagelm�ş küçük ahlak anlayışlarına gülüyorum ben; tam o sıradasen kalkıp b�r maksatla, kesk�n, gerçek b�r laf ed�yorsun ve benhemen aynı küçük ahlak düşünüşler�n�n es�r� oluver�yorum.

Br�ssenden:

— Hakarete uğradın, d�ye onu onayladı.

— B�r dak�ka önce, uğramıştım pek tab��, �lk gençl�kte ed�n�lenpeş�n f�k�rler, b�l�rs�n. Bu g�b� şeyler� gençken öğrend�m ve bunlar ozamandan ber� öğrend�kler�m� bas�tleşt�r�yor. Bunlar ben�m özeldolabımda sakladığım b�rer �skelet.

— Pek� artık dolabın kapısını bunların üzer�ne kapadık mı?

— Pek tab��.

— Em�n m�s�n?

— Em�n�m.

— Öyleyse g�del�m de b�r şeyler y�yel�m.

Mart�n �k� dolardan ceb�nde kalan son bozuklukla son �çt�kler� v�sk�sodanın parasını ödemeye teşebbüs ederek:

— Ben vereceğ�m parasını, ded�, ama köpüren Br�ssenden'�ngarsonu, bozuklukları tekrar masaya bırakmaya zorladığını gördü.Mart�n suratını buruşturarak parayı ceb�ne attı ve b�ran �ç�nomuzunda Br�ssenden'�n dost el�n�n ağırlığını h�ssett�.

XXX

Page 298: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n küçük ve bakımsız ev�ne �k�nc� kez konuk get�rd�. Bu konukBr�ssenden'd�. Mar�a eve konuk gel�nce y�ne telaşlandı. Ama bu defane yapacağını şa-şırmadı, aklına sah�p çıktı. Br�ssenden'� saygıylakarşıladı, kend� çapında göster�şl� konuk salonuna buyur ett�.

Hayatı bütün yönler�yle �nce elem�ş sık dokumuş, sözün sözünübulmuş b�r�s� �ç�n ev�n n�tel�ğ�n�n önem� yoktu. Br�ssenden bütünk�barlığıyla:

— umarım gel�ş�mde b�r sorun yoktur, ded�. Mart�n:

— Hayır, hayır, yok, d�ye kesk�n cevap verd�. Sonra arkadaşınınel�n� sıkarak odasına buyur ett�. Odadak� tek sandalyeye konuğunuoturttu, kend� de yatağın b�r köşes�ne sıvıştı. Br�ssenden otururoturmaz el�n� ceket�n�n ceb�ne attı, �nce b�r c�lt çıkardı:

— İşte sana b�r şa�r�n yazdığı b�r k�tap. Oku onu, sen�n olsun.Mart�n'�n karşı koyma ya da kabul etmeme durumuna karşı da:

— K�taplar ben�m ney�me gerek? Bu sabah b�r kanama dahaoldu, ded�. Sonra:

— V�sk�n var mı? Hayır, yoktur tab��, bekle b�r dak�ka, d�yerekkapıdan çıktı, g�tt�. Mart�n onun uzun endam�yle, dış merd�venlerden�n�ş�n� seyrett� ve Br�s-senden bahçe kapısını kapamak �ç�n dönünce,harabe hal�ne gelm�ş göğüs kafes�n�n üzer�ne doğru düşen, vakt�ylegen�ş oldukları bell� omuzlarına �ç� acıyarak baktı. Mart�n, �k� adımdayuvarlanır g�b� kend�n� yatağa attı ve manzum eser� okumaya daldı.K�tap Henry Vaug�an Marlow'un en yen� ş��rler�yd�.

Br�ssenden ger� döndüğünde:

— Skoç v�sk�s� yok, haber�n� verd�. Çapkın, Amer�kan v�sk�s�ndenbaşka b�r şey satmıyor. Ama çeyrek galon aldım, ondan.

Mart�n:

Page 299: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Çocuklardan b�r�n� gönder�p l�mon aldırayım da b�r tod�yapalım, tekl�f�nde bulundu. Br�ssenden'�n get�rd�ğ� k�tabı kaldırarak:

— Acaba böyle b�r k�tap, Marlov'a kaç para kazandırır? d�yedevam ett�. — Belk� ell� dolar, d�ye cevap verd� d�ğer�. O parayıalab�l�r, hatta b�r yayıncıyı bu k�tabı yayınlamaktak� r�sk� göze almayakandırab�l�rse, tal�hl� sayılır.

— Şu halde �nsan ş��rle hayatını kazanamaz, öyle m�?

Mart�n'�n ses�n�n tonu da, yüzü de canının sıkıldığını bell�ed�yordu.

Br�ssenden konuşmasını sürdürdü:

— Tab�� kazanamaz. Hang� aptal yapacak bu �ş�? İşte Bruce, �şteV�rg�n�a Spr�ng, �şte Sedgw�ck, Bunlar pekâlâ yapıyorlar. Ama ş��rb�l�yor musun, Vaughan Marlowe hayatını nasıl kazanıyor? TaPens�lvanya'da erkek çocuklara özgü, okul ded�kler� özel t�caret�n nede öğretmenl�k ederek; böyle b�r okul, bütün bu özel cehennemler�nl�m�t�d�r. Adamın daha ell� yıllık ömrü b�le olsa, yer�m� onunladeğ�şmek �stemezd�m. Bununla beraber, onun eserler�, çağdaşnazımcılar kalabalığından, havuçlar arasında duran b�r pembe yakutg�b� ayrılıyor. B�r de hakkındak� eleşt�r�lere bak! Allah belâlarınıvers�n, heps�n�n belâsını vers�n, yontulmamış cüceler! Mart�n:

— Yazar �nsanlar hakkında yazamayan �nsanlar tarafından çokşeyler yazılıyor, d�ye onu destekled�. Meselâ Stevenson'la eser�hakkında yazılan süprüntü-nün çokluğu ben� hayrete düşürdü.Br�ssenden takırdayan d�şler� arasından:

— Gulyaban�ler, cadılar! d�ye tükürür g�b� fırlattı kel�meler�. Evet,b�l�yorum bu döküntüler�, Peder Da-m�en'e mektubu �ç�n, onu�nceley�p, tartıp, kend�ler�n� beğenm�şçes�ne gagalıyorlar. Mart�n:

— Sef�l egolarının değer ölçüsüyle ölçüyorlar, d�ye lâfa karıştı.

Page 300: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Evet, tam üstüne bastın, güzel b�r söz, gerçeğe, güzele ve�y�ye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çek�yor, sonunda da onlarınarkasını okşayarak, 'Afer�n, kuçu kuçu!' d�yorlar. R�chard Realföldüğü gece onlar �ç�n, 'Küçük geveze kargalar' dem�şt�.

Mart�n, onun sözü b�ter b�tmez hemen hararetle atılarak:

— Yıldız tozunu gagalayanlar, büyük adamların fezada b�r meteorg�b� uçuğuna gaga atanlardır. B�r defasında oturdum bunlara b�rh�cv�ye yazdım, gazete ve derg�lerde yazan eleşt�rmenlere.

Br�ssenden büyük b�r arzuyla:

— Görel�m şunu, d�ye �sted�.

Böylece Mart�n, 'Yıldız Tozu'nun b�r örneğ�n� bulup ortaya çıkardı;Br�ssenden h�cv�yey� okurken kıkır kıkır güldü, eller�n� oğuşturdu vetod�s�n� yudumlamayı unuttu.

Okuması b�t�nce:

— Bu bende öyle b�r �zlen�m uyandırdı k�, sen, gözler� görmeyenb�r kukuletalı cüceler dünyasına fırlatılıp atılmış yıldız tozusun b�raz,d�ye yorumda bulundu. Tab�� hemen �lk derg� tarafından yüzger�ed�ld�, değ�l m�? Mart�n, yazılarını kaydett�ğ� defter�n sayfalarınıçev�rd�.

— Y�rm� yed� derg� tarafından redded�lm�ş.

Br�ssenden yürekten, uzun b�r kahkaha koyver-mek �sted�, amab�r öksürükle tıkandı. Soluyarak:

— Söyle, ş��r� mutlaka dened�n değ�l m�? B�rkaç tanes�n� gösterbakayım. Mart�n:

— Ş�md� okuma, d�ye yalvardı. Sen�nle konuşmak �st�yorum.Onları paket eder�m, ev�ne götürürsün. Br�ssenden 'Aşk Ş��rler�' ve'Per� �le İnc�' y� yanına alarak ayrıldı, ertes� gün döndüğünde Mart�n'e�lk sözü; — Daha �st�yorum, oldu.

Page 301: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Br�ssenden sadece Mart�n'� b�r şa�r olduğuna �y�ce �nandırmaklakalmadı, aynı zamanda kend�s�n�n de b�r şa�r olduğunu anlattı.Br�ssenden'�n eser� Mart�n'�n ayaklarını yerden kest� ve Mart�n, onunbu eser� yayınlamak �ç�n h�çb�r g�r�ş�mde bulunmayışına şaştı kaldı.

Mart�n eser� onun namına p�yasaya sürmeye gönüllü olarak �ler�atılınca, Br�ssenden: — Heps�n�n canı cehenneme! cevabını verd�.Güzell�ğ� yalnız güzell�k �ç�n sev, d�ye öğüt verd�. Derg�ler� de rahatbırak. Ger�ye gem�ler�ne, den�z�ne dön sen, Mart�n Eden, �şte sanaöğüdüm bu ben�m. İnsanlarla dolu bu hastalıklı, bu kokuşmuşşeh�rlerde ne �st�yorsun? Güzell�ğ�, derg�ler krallığının arzularınapeşkeş çekerek vakt�n� kaybed�yor ve her gün kend� gırtlağını kend�el�nle kes�yorsun. Geçen gün sen bana neden sözetm�şt�n bakayım?Söyle bakalım, çılgınların en sonuncusu, ne yapacaksın şöhret�?Eğer onu elde edersen, sen� zeh�rleyecekt�r. Sen daha bu mamayıy�yemeyecek kadar küçük, bas�t ve toysun. İnşallah derg�lere b�rmısra b�le satamazsın. H�zmet ed�lecek b�r�c�k efend�, güzell�kt�r.Güzell�ğe h�zmet et ve bırak toplumun Allah belasını vers�n! Başarı!Başarı Steven-son'un, Henley'�n 'Hayalet' �n� gölgede bırakansones�nde, şu 'Aşk Ş��rler�nde' şu den�z ş��rler�nde değ�l de hang�cehennemde yan�? Sen yaptığın şeyde ulaştığın başarıda değ�l, oşey� yapmakta buluyorsun zevk�. Bana anlatamazsın. B�l�yorum ben.Sen de b�l�yorsun bunu. Güzell�k sen� �nc�t�yor. Bu sen�n �ç�nde ebed�b�r acı, �y�leşmeyen b�r yara, ateşten b�r bıçak. Ne d�ye derg�lerlekend� kend�n� aldatacakmışsın. Bırak, hedef�n güzell�k olsun. Ne d�yealtın s�kke hal�ne get�res�n güzell�ğ�? Zaten yapamazsın ya bunu;ben�m telâşım da boşuna �şte. Derg�ler� b�n sene okusan �çler�nde,Keats'�n b�r d�zes�ne değecek b�r şey bulamazsın. Şöhret� ve parayıb�r kenara bırak, yarın derhal tayfa yazıl b�r gem�ye ve den�z�ne dön.

Mart�n:

— Şöhret �ç�n değ�l, aşk �ç�n, d�ye güldü. Sen�n dünyanda aşkayer olmadığı anlaşılıyor; ben�mk�n-deyse güzell�k, aşkın h�zmetç�s�d�r.

Br�ssenden ona hem acıyarak, hem de hayran hayran baktı.

Page 302: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Çok gençs�n sen, Mart�n yavrum, çok gençs�n. Yükseklerekanat açacaksın, ama sen�n kanatların en �nce tülden yapılmış ve engüzel renklerle bezenm�ş. Sakın yakma onları. Ama sen, çoktanyaktın tab��. Şu 'Aşk Ş��rler�' n�n b�r şeyler �fade etmes� �ç�n yüceltecekb�r kadın lazımdı.

Mart�n gülerek:

— O ş��rler hem aşkı, hem de kadını yüceltecek, ded�.

Br�ssenden cevaben:

— Del�l�k felsefes�, ded�. Afyon çek�p, hayal kurduğum zamanlar,kend� kend�m� buna �nandırmıştım. Ama gözünü aç. Bu burjuvaşeh�rler� sen� öldürecek. Sen�nle tanıştığım o ha�nler �n�ne bak. Kurub�r kokuşma kel�mes� b�le ad olamaz orası �ç�n. İnsan öyle b�rortamda aklını koruyamaz. Aşağılık b�r yer orası. Orada kadın, erkek,aşağılık olmayan tek k�ş� yok, heps� de m�dyeler�nk� kadar yüksekentelektüel ve art�st�k günüler�n �dare ett�ğ� b�rer neşel� m�deden�baret...

An�den durdu ve Mart�n'e baktı. Sonra, ş�mşek g�b� b�r sez�şledurumu kavradı. Yüzü b�r anda hayretle dehşet karışımı b�r �fadealdı.

— Sen de tuttun bu muazzam 'Aşk Ş��rler�"n� şu yoluk, kuru d�ş�yeyazdın! Br�ssenden sözünü b�t�r�r b�t�rmez de Mart�n'�n sağ koluyıldırım g�b� �ler� uzanarak, gırtlağını yakalayıp d�şler�n� takırdatanakadar sarsaladı. Ama Br�ssenden'�n gözler�n�n �ç�ne bakan Mart�n,orada korkudan eser göremed�. Gar�p, alaycı b�r �bl�sten başka b�rşey yoktu karşısında. Mart�n'�n aklı başına geld�. Br�ssenden'�boğazından, yanüstü yatağa fırlattı ve gırtlağını bıraktı.

Br�ssenden b�r dak�ka kadar soluk soluğa, ıstıraplı b�r şek�ldenefes aldı, sonra kıkır kıkır gülmeye başladı. — Alev� söndüreyd�n,sana ebed�yyen borçlu kalırdım, ded�.

Mart�n:

Page 303: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Bugünlerde s�n�rler�m son derece gerg�n, d�ye özür d�led�, üm�teder�m k� canım acıtmamışımdır. Dur sana taze b�r tod� hazırlayayım.

Br�ssenden:

— Ah, sen� g�d� barbar, d�ye devam ett�. Şu vücudunla gururlanıpgururlanmadığını merak ed�yorum. Zeban� g�b� kuvvetl�s�n. Genç b�rpanters�n sen, b�r arslan yavrusu. Ey, ey, bu kuvvet�n�n hesabınıverecek olan da sen s�n.

Mart�n, Br�ssenden'e bardağı ver�rken:

— Me demek �sted�n? d�ye merakla sordu. Al, d�b�ne kadar �ç, �y�gel�r.

Br�ssenden tod�s�n� yudumladı ve beğend�ğ�n� bell� ederekgülümsed�. — Kadınların yüzünden. Sen� ölünceye kadar rahatbırakmayacaklar, ş�md�ye kadar nasıl rahat bırak-madılarsa; eğerrahat bıraktılarsa sen�, çaylağın b�r�y�m. Bana bak, ben� hırpalamanınfaydası yok; ben d�yeceğ�m� d�yeceğ�m. Şüphe yok k�, bu sen�ntoyluk aşkın; ama güzell�ğ�n hatırı �ç�n, b�r daha sefere daha zevkl�davran. B�r burjuva kızından ne �st�yorsun Allah aşkına? Bırak onlarıkend� haller�ne. Kend�ne şen, şakrak, �r� yarı, hayata gülerek bakan,ölümle alay eden ve seveb�ld�ğ� müddetçe sen� sevecek olan ateşg�b� b�r kadın seç. Böyle kadınlar var ve bunlar da sen� burjuvayaşayışının koruması altında geçen b�r hayatın yet�şt�rd�ğ� kokuluürünlerden herhang� b�r� kadar sevecekt�r.

Mart�n:

— Korkak mı? d�ye �t�raz ett�.

— Evet, korkak; kend�ler�ne benzeyen k�mseler�n kafalarınadoldurduğu küçük ahlâk anlayışlarını geveley�p hayatı yaşamaktankorkanlar. Sen� sever bunlar, Mart�n, ama kend� küçük ahlâkanlayışlarını daha da fazla severler. Sen�n �sted�ğ�n hayatı muhteşemb�r şek�lde terketmek; büyük hür ruhlara, kanatlan pırıl pırıl yanankelebeklere ulaşmak �st�yorsun sen, m�n�k gr� pervanelere değ�l. Oh,

Page 304: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

bunlardan da bıkacaksın, eğer hayatta kalacak kadar tal�hs�z �sen,bütün kadınlardan bıkarsın. Ama yaşamayacaksın. Gem�ye veden�z�ne dönmüyorsun; onun �ç�n de kem�kler�n çürüyene kadar sanasıkıcı b�rer hap�shane hücres� g�b� gelecek olan şeh�rlerde kalacak veöleceks�n.

— Bana �sted�ğ�n kadar nutuk çek, sana kızacak değ�l�m, ded�Mart�n. M�hayet sen�n de yaradılışına uygun b�r aklın var, bubakımdan sen� yaradılıştan ötürü nasıl suçlayamazsam, sen de ben�yaradılışımdan ötürü suçlayamazsın.

Derg�ler hakkında, aşk ve daha b�rçok şey hakkındaanlaşamadılar, ama y�ne de b�rb�rler�nden hoşlanmakta devam ett�ler;Mart�n'�nk� �se çok der�n b�r hoşlanmaydı. Her gün beraberd�ler;Br�ssenden b�r sa-atç�k de olsa, Mart�n'�n tıklım tıkış odasına her günuğruyordu. Br�ssenden h�çb�r zaman çeyrek galonluk v�sk�s�n�almadan gelm�yor, çarşıda b�rl�kte yemek yed�kler� zaman da, yemekboyunca hep �skoç v�sk�s� �le soda �ç�yordu. Her zaman �k�s�n�nyemek parasını Br�ssenden ödüyordu ve Mart�n, �y� yemeğ�n neolduğunu onun sayes�nde öğrend�, onun sayes�nde hayatında �lkşampanyasını �çt� ve y�ne onun sayes�nde Rhen�sh şaraplarını tanıdı.

Ama Br�ssenden da�ma b�r b�lmece g�b�yd�. O hastalıklı yüzüyle,tükenen kanının son damlasına kadar hal�s muhl�s b�r sef�ht�.Ölmekten korkmuyor, hayatta her şeye acı ve s�n�k b�r gözlebakıyordu; bununla beraber, öleceğ�n� b�le b�le hayatı son zerres�nekadar sev�yordu. Yaşamak, heyecanlanmak ve b�r gün kend�s�n�n�fade ett�ğ� g�b�, "boşlukta tuttuğum ufacık yer� b�r solucan g�b� ezerekyaratıldığım kozm�k toz hal�ne get�rmek" �ç�n del�ce b�r �ht�rası vardı.Esrar �çerek kend�n� berbat etm�ş ve yen� heyecanlar peş�ndeolmadık şeyler yapmıştı. Mart�n'e de söyled�ğ� g�b�, b�r sefer�nde, sırfmüth�ş b�r susuzluğun g�der�lmes�ndek� eşs�z zevk� tadab�lmek �ç�n�steye d�leye üç gün kend� kend�n� susuz bırakmıştı. Onun k�molduğunu, ne olduğunu Mart�n h�çb�r zaman öğrenemed�. O, geçm�ş�olmayan, geleceğ� çok yakın görünen b�r mezar, hal� de ateşl�, acı b�rhayat yaşamaktan �baret b�r adamdı.

Page 305: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

XXXIMart�n toplumun alt tabakasına h�tap eden ucuz eserlerden

kazandığı parayla, bas�t ve ekonom�k b�r hayat b�le yaşamaktazorlanıyordu. Çıktığı yazarlık yolunda büyük acı ve ıstıraplarla dolugünler geç�rm�ş, aç gezm�ş, yaşamın meyveler�nden nas�b�n�alamamıştı. En son geld�ğ� nokta teraz�n�n hang� kefes�ne ney�yerleşt�receğ�n� b�lemed�ğ�yd�. Protestan mezheb�ne bağlıolduğundan Şükran günü geld�ğ�nde g�yecek b�r elb�ses� dah�kalmamıştı. S�yah elb�ses� reh�nde olduğundan Morse'ların yemekdavet�n� kabul edemem�şt�. Ruth, onun gelememe sebeb�n�öğren�nce çok üzüldü, Mart�n de bu olayın etk�s�nden kurtulamadı vebüyük b�r umutsuzluğa kapıldı; ancak Ruth'un üzülmes�nedayanamadığından ne yapıp ed�p geleceğ�n� söyled�. Bunu nasılyapacağını da şöyle açıkladı: San Franc�sco'ya, Transcont�nentalderg�s�ne g�d�p, kend�s�ne borçlu oldukları beş doları alıp elb�ses�n�reh�nden kurtarıp gelecekt�.

Sabah kalkar kalkmaz �lk �ş� Mar�a'dan on sent borç almak oldu.Bu parayı Br�ssenden'den almayı terc�h ederd� ama ne zaman neyapacağı bell�, olmayan bu denges�z her�f, kayıplara karışmıştı.Mart�n'�n onu son görüşünden bu yana �k� hafta geçm�şt�. Mart�n deacaba onu gücend�rd�m, üzdüm, �nc�tt�m d�ye kafasını boş yere yorupdurmuştu. Bu on sent Mart�n'� San Frans�sco'ya ulaştırdı; MarketCaddes�nden yukarı doğru yürürken, parayı alamadığı takd�rde,durumunun pek de parlak olmadığını, hatta tahm�n�nden daha güçdurumlarda bırakab�leceğ�n� düşündü. O zaman ne Oakland'adönmes�ne olanak vardı ne de San Franc�sco'da tanıdığı on sentborç alab�leceğ� k�mse. 'Transcont�nental'ın büro kısmının oda kapısıaralıktı; Mart�n, tam kapıyı açacağı sırada �çer�den gelen yüksek b�rses onu durup düşünmeye �tt�. "Ama Öneml� olan, bu değ�l, Mr. Ford"d�yordu. (Mart�n, mektuplaşmalarından, bu Ford adının ed�töre a�tolduğunu anladı.) "Asıl mesele; s�z�n parayı ödemeye n�yet�n�z varmı, yok mu? Nak�t ve peş�n olarak demek �st�yorum? Ben� neTrancont�nental'�n gelecek yıl kazanması �ht�mal� olan para, ne de

Page 306: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

s�z�n bu parayı ne yapacağınız �lg�lend�r�r. Ben�m �sted�ğ�m, yaptığımşey�n karşılığını vermen�zd�r. S�ze ş�md�den söylüyorum, para el�megeçene kadar, Noel sayısı baskıya g�rmeyecek. Hayırlı günler.Paranız olduğu zaman gel�r ben� görürsünüz." Kapı hızla açıldı veadam Mart�n'� kenara �t�p lanetler yağdırarak, yumruklarını sıka sıkakor�dorun alt yanına doğru geç�p g�tt�. Mart�n odaya hemeng�rmemes� gerekt�ğ�ne karar vererek kor�dorlarda onbeş dak�ka kadaroyalandı. Sonra kapıyı açıp �çer� g�rd�. Bu, onun �ç�n yepyen� b�rdeney�md�, �lk defa ed�törlük makamına g�r�yordu. Burada kartalüzum yoktu, z�ra h�zmetç� çocuklardan b�r�, �ç odaya g�r�p b�r�s�n�nMr. Ford'u görmek �sted�ğ�n� söylem�şt�. Çocuk, ger� döndüğünde,Mart�n'e yan yoldan �şaret ederek onu özel odaya, kutsal ed�törlükmakamına götürdü. Mart�n'�n �lk �zlen�m�, odanın düzens�zl�ğ�,per�şanlığı oldu. Ondan sonra gözüne, döner b�r sandalyeyeoturmuş, yanakları sakallı, merakla kend�s�ne bakmakta olan gençgörünüşlü b�r adam �l�şt�. Mart�n adamın yüzündek� sak�n �fadeyehayret ett�. Matbaacıyla yaptığı atışmanın, adamın sak�nl�ğ�n zerrekadar bozmadığı görülüyordu.

Mart�n konuşmaya:

— Ben Mart�n Eden'�m, d�ye başladı. Bu arada �ç�nden, "Beşdolarımı ver�n lan" demek geç�yordu. Ed�tör, Mart�n'� hayretler �ç�ndebırakan b�r hareketle ayağa fırlayarak: — Gerçekten m�? Demey�n?d�ye bağırdı. B�r süre sonra da �k� el�yle Mart�n'�n el�n� yakalamış,hararetle sıkıyordu.

— S�z� gördüğüme ne kadar memnun olduğumu anlatamam, Mr.Eden. S�z� hep merak eder dururdum. Bunu söyler söylemez deMart�n'� b�r kol boyu �ler� atıp yıpranmış ve tam�rden geçm�ş elb�ses�n�d�kkatle süzdü; neyse k� Mart�n pantalonlarını Mar�a'nın ütüsüyle,özenl� b�r şek�lde ütülem�şt�. — S�z� daha yaşlı b�r� olarakdüşündüğümü �t�raf eder�m. B�l�yorsunuz, h�kâyen�zde büyük b�rdüşünce gen�şl�ğ�, kuvvet� ve düşünce olgunluğu �le düşünce der�nl�ğ�göze çarpıyor. Bu öykü b�r şaheser. S�ze onu �lk defa nasılokuduğumu anlatayım. Ama hayır; önce s�z� arkadaşlarlatanıştırayım. Ed�tör, konuşmasına ara vermeden Mart�n'�

Page 307: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

genel büroya götürdü ve ed�tör yardımcısı Mr. Wh�te �le tanıştırdı. Mr.Wh�te, seyrek, �pek g�b� sakalları olan, eller�n�n aca�p soğukluğu�nsanda kend�s�n�n soğuk algınlığı çekmekte bulunduğu �zlen�m�uyandıran, ufak tefek, �nce yapılı b�r adamdı.

— Bu da, Mr. Ends, Mr. Eden. Mr. Ends, b�z�m yönet�mmüdürümüzdür, b�l�yorsunuz. Mart�n, el sıkıştığı adamın başı saçsız,gözler� ters ters bakan ve yüzü, tamamıyla karısı tarafından özenledüzelt�lm�ş beyaz b�r sakalla kaplı olduğu �ç�n anla-şılab�ld�ğ�kadarıyla genç olduğu tahm�n ed�leb�len b�r� olduğunu gördü.

Sakallarını pazar günler� düzelten karısı, Mr. Ends'�n aynızamanda enses�n� de usturayla traş ederd�. Heps� de hayran hayrankonuşan üç adam, hemen Mard�n'�n çevres�n� sardılar. Mart�n'e öylegeld� k�, bunlar, sonunun ne olacağı bell� olmayan b�r durumu b�r anönce savmak �ç�n böyle acele ed�yorlardı. Mr. Wh�te:

— Hep neden b�ze uğramadığınızı düşünürdük, d�yordu.

Mart�n, onlara paraya son derece �ht�yacı bulunduğunu bell�etmek �ç�n, dobra dobra: — Vapura b�necek, param olmadığı �ç�n,ded�. İç�nden de, zaten başlı başına süslü elb�seler�m, paraya olan�ht�yacımı en güzel b�r �fade kudret�yle anlatmaktadır onlara d�yedüşündü. Arada sırada, onlardan fırsat düştükçe, gelmektek�maksadını �ma yollu bel�rtt� b�rkaç kere. Ama hayranlarının kulaklarısağırdı. Öyküsünü �lk okuduklarında ne düşündükler�n�, sonradan nedüşündükler�n�, karılarının, a�leler�n�n öykü hakkında nedüşündüğünü anlatıp Mart�n'e hayranlıklarından dem vurdularboyuna, ama �çler�nden b�r� b�le, parasını ödemek n�yet�ndeolduklarına da�r en ufak b�r �mada bulunmadı. Mr. Ford:

— Öykünüzü �lk defa nasıl okuduğumu anlattım ya s�ze? ded�.Tab�� anlatmadım. New York'tan batıya dönüyordum. Tren Ogden'dedurunca, oradan �t�baren h�zmet edecek olan çocuk,'Transcont�nental'�n yen� sayısını get�rd�.

Mart�n, of Allah'ım! d�ye düşündü; ben beş dolarak yüzündenaçlıktan ölürken sen Pul�manda seyahat ed�yorsun. B�r öfke

Page 308: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

dalgasının hücumuna uğradı. Transcont�nental'�n kend�s�ne ett�ğ�kötülük gözünde b�r anda büyüdü, z�ra aylarca süren özlem, açlık vemahrum�yet�n Mart�n üzer�ndek� etk�s� çok kuvvetl�yd�, şu anda çekt�ğ�açlık da ona b�r gün önceden ağzına b�r lokma y�yecek koymadığını,b�r gün önce ağzına koyduğu y�yeceğ�n de ancak b�r lokma olduğunuhatırlattı. O an �ç�n ortalığı kan kırmızı gördü. Bu yaratıklar, soyguncub�le değ�llerd�. B�rer ad� hırsızdılar. Yalanlar, boş vaatlerle kandırıpöyküsünü almışlardı onun. Pekâlâ, o da göster�rd� onlara. Parayıalmadan oradan adımını atmamaya �y�ce karar verd�. Eğer parayıalamazsa, Oakland'a dönemeyeceğ�n� de hatırladı. Büyük b�r �radeharcıyarak, kend�ne hak�m oldu, ama bu arada yüzündek� vahş� kurt�fades�, d�ğerler�n� korkutmuş ve rahatsız etm�şt�. Esk�s�nden daha dafazla söze boğmaya başladılar. Mr. Ford, 'Çanların Ses�'n� �lk nasılokuduğunu anlatmaya koyuldu. Aynı anda da Mr. Ends,yeğen�n� 'Çanların Ses�'n� ne kadar beğend�ğ�n�, tekrar, anlatmayaçabalıyordu. Bahs� geçen yeğen de Alame-da'da öğretmenm�ş.

Sonunda Mart�n:

— Buraya neye geld�ğ�m� söyleyey�m s�ze, ded�. Bu kadarbeğend�ğ�n�z öykümün parasmı almaya. Eğer yanılmıyorsam,öykümü yayınlar yayınlamaz ödemey� vaad ett�ğ�n�z m�ktar beşdolardır. Yüzünün azaları kıpır kıpır kıpırdayan Mr. Ford, hemencec�kuysal, memnun b�r �fadeye bürünerek, el�n� ceb�ne attı ve an�den Mr.Ends'e dönerek, parasını evde bıraktığını söyled�. Mr. Ends'�n bu �şekızdığı yüzünden okunuyordu; Mart�n, onun kolunun sank� pantalonceb�n� korumak �sterm�ş g�b� sey�rd�ğ�n� gördü ve paranın ordaolduğunu anladı.

Mr. Ends:

— Çok üzgünüm," ded�. Ama matbaacıya para ödeyel� daha b�rsaat b�le olmadı, adam bütün paramı aldı, g�tt�. Doğrusu yanımda bukadar az para bulundurmakla tedb�rs�zl�k etm�ş�m; ne var k�, borçsened�n�n vades� henüz gelmed�ğ� halde matbaacının, b�r lütufolarak, paranın peş�n ver�lmes�n� �steyeceğ� de h�ç aklımagelmem�şt�.

Page 309: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Her �k� adam, üm�tle Mr. Wh�te'a baktılar, ama bu bey de gülüpomuzlarını s�lkt�. Onun v�cdanı tem�zd� nasıl olsa "Transcont�nental'aedeb�yatını öğrenmek �ç�n g�rm�ş, onun yer�ne mal�ye öğrenm�şt�adamcağız. 'Transcont�nental' ona dört aylık maaş borçluydu veadam, matbaacının da mutlaka ed�tör yardımcısı tarafındankandırılmış olduğunu b�l�yordu.

Mr. Ford kabara kabara:

— Mr. Eden'�n b�z� bu durumda yakalamış olması çok kötü, d�yelâfa başladı. İnanın k� tamamıyla tedb�rs�zl�k. Ama s�ze neyapacağımızı söyleyey�m bakın, yarın sabah �lk �ş olarak s�ze beşdolarlık b�r çek postalarız. Mr. Eden'�n adres� var s�zde, değ�l m�, Mr.Ends?

Evet, Mr. Ends'de varmış adres� Mart�n'�n ve Mr. Ends yarınsabah �lk �ş çek� gönderecekm�ş. Mart�n, öyle bankalar, çeklerhakkında pek fazla b�r şey b�lm�yordu, ama çek� ertes� gün yer�ne, ogün vermemeler�ne de b�r sebep göremed�.

— Şu halde, Mr. Eden, çek� yarın sabah s�ze yollayacağımızıanladınız, değ�l m�? ded� Mr. Ford. Mart�n oralı olmadan:

— Ben�m paraya bugün �ht�yacım var, ded�.

Mr. Ford tatlı b�r d�lle, "Durumun tal�hs�zl�ğ� " d�ye lâfa başladı,ama ters ters bakan gözler�nden tahammülünün azaldığı anlaşılanMr. Ends, onun sözünü kest�.

Sert b�r tavırla:

— Mr. Ford s�ze durumu anlattı ya, ded�. Ben de söyled�m. Çek�postalayacağ�z... Mart�n, onun sözünü keserek:

— Ben de durumumu açıkladım s�ze" ded�. "Paraya bugün�ht�yacım olduğunu da anlattım. Yönet�m müdürünün terslen�ş�yleb�rl�kte Mart�n, kanının damarlarında daha hızlı dolaşmayabaşladığını h�ssett�, aynı zamanda da adamı gözden kaçırmamaya

Page 310: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

d�kkat ett�, z�ra 'Transcont�nental'�n hazır parasının bu cent�lmen�nceb�nde yattığını sez�nlem�şt�.

Mr. Ford:

— Çok yazık k�, d�ye söze başladı.

Ama o sırada, Mr. Ends, sabırsız b�r hareketle, odayıterkedecekm�ş g�b� döndü. Aynı anda da Mart�n atılıp adamı tek el�ylegırtlağından öyle b�r kavradı k�, Mr. Ends'�n kusursuz b�ç�ml�l�ğ�n� halakoruyan kır sakalı kırkbeş derecel�k b�r açıyla tavana doğru çevr�ld�.Mr. Wh�te �le Mr. Ford dehşet �ç�nde, yönet�m müdürler�n�n b�rAstragan k�l�m� g�b� s�lkelend�ğ�n� gördüler.

Mart�n:

— Sökül bakalım, sen� g�d� genç yetenekler�n muhterem cesaretkırıcısı sen�! d�ye gürled�. Sökül yoksa bütün paralar bozukluk b�leolsa, sen� s�lkeleye s�lkeleye çıkartırım onları. Sonra ödler� patlayan�k� sey�rc�ye dönerek:

— Ger� durun! ded�. Karışacak olanın canı yanar ha!

Mr. Ends'�n nefes� tıkanıyordu, ancak Mart�n'�n el� gevşed�ktensonra parayı sökülme meseles�ndek� uysallığını bell� edeb�ld�. Eller�pantalonunun cepler�ne b�r kere dalıp çıktıktan sonra, dört dolaronbeş sent vereb�ld�. — Ters çev�r ceb�n�, d�ye emrett� Mart�n.

B�r on sent daha düştü bu cepten. Mart�n, yaptığı akından eldeett�kler�n�, em�n olmak �ç�n b�r kere daha saydı.

Mr. Ford'a:

— Ş�md� sıra sende, d�ye bağırdı.

Mr. Ford h�ç bekletmeden cepler�n� altüst ed�p, altmış sentçıkardı.

Mart�n k�ndar b�r tavırla:

Page 311: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Heps�n�n bu kadar olduğuna em�n m�s�n? d�ye sordu. Yelekcepler�nde ne var? Mr. Ford �y� n�yet�n�n b�r bel�rt�s� olarak, cepler�n�n�k�s�n� de ters�ne çev�rd�. Ceplerden b�r�nden yere b�r karton parçasıdüştü. Mr. Ford, bunul aldı tam ceb�ne koyacakken Mart�n bağırdı: —Ned�r o? Vapur b�let� m�? Ver onu bakayım bana. On sent eder bu.Bunu paraya mahsub ed�yorum. Ş�md�, vapur b�let�yle b�rl�kte, dörtdolar doksan beş sent�m oldu. Bana hâlâ beş sent borcunuz var. Mr.Wh�te'a y�yecek g�b� baktı ve zayıf nah�f adamcağızın kend�s�ne b�rbeş sent uzattığını gördü. Mart�n heps�ne b�rden h�tap ederek:

— Teşekkürler eder, hep�n�ze �y� günler d�ler�m, ded�.

Mr. Ends, onun arkasından:

— Haydut! d�ye homurdandı.

Mart�n de dışarı çıkıp kapıyı çarparken:

— Adî hırsız! d�ye karşılık verd�.

Mart�n gururlanmıştı. Öyle gururlanmıştı k�, The Hornet'�n dekend�s�ne 'Per� �le İnc�" yazısı �ç�n onbeş dolar borçlu olduğunuhatırlayınca,hemen g�d�p bu parayı da tahs�l etmeye karar verd�. Nevar k�, 'The Hornet'�, apaçık b�rer korsan olan ve h�ç ayırdetme-denherkes�, her şey� soyup soğana çev�ren tertem�z traş olmuş, güçlükuvvetl� gençler yönet�yordu. B�rkaç möble kırılıp döküldükten sonra,ed�tör, yönet�m müdürünün, reklam ajanının ve kapıcının da büyükyardımları sayes�nde Mart�n'� bürodan çıkarıp ona �lk katmerd�venler�n �n�ş�ndek� hızı kuvvetl�ce vermey� başardı.

Yukarıdak� sahanlıktan Mart�n'e gülerek:

— Y�ne buyurun, Mr. Eden, s�z� görmekten memnun�yet duyarız,d�ye seslend�ler. Mart�n kend�n� toparlayıp sırıtarak:

— Öf be! ded�. Transcont�nental'dek�ler b�rer süt kuzusuydularama, s�z hep�n�z profesyonel b�rer boksör çıktınız.

Page 312: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Onun bu lâfına daha bol kahkahalar karşılık verd�:

Hornet'�n ed�törü aşağıya seslenerek:

— B�r şa�r olarak Mr. Eden, ded�. S�z�n de profesyonel boksördenaşağı kalır yer�n�z olmadığını söylemel�y�m. Soruşumu mazurgörürse, n�z eğer, şu sağ kroşey� nerden öğrend�n�z Allah aşkına? —S�z bu kes�k Molson vuruşunu nerden öğrend�n�z? d�ye cevap verd�Mart�n. Bununla beraber gözünüz moraracak y�ne de.

Ed�tör, de �y�l�kç� b�r edayla:

— umarım k� s�z�n de boynunuz tutulmaz, temenn�s�nde bulundu.Hep b�rl�kte g�d�p bunun şeref�ne kafaları çeksek ne ders�n�z?Boynunuzun şeref�ne değ�l tab�î, şu ufak gürültünün şeref�ne ha? —Eğer gözün morarmazsa, paralar benden ama, d�ye kabul ett� Mart�n.

XXXIISevg�ler k�m� zaman aldatıcıdır. K�m� zaman çevren�n etk�s�nde

kalır sevg�l�ler ve büyük, b�tmez den�len sevg�ler saman alev� g�b�sönüver�r. Kadın �ç�n büyük sevg� ya paradır ya acıma ya dagerçekten aşk. Ruth, Mart�n'�n yanına şükran günü verecekler�yemeğe gel�p gelemeyeceğ�n� sormaya gelm�şt�. Mar�a'nın bu küfkokan ev�n�n küçük ön basamaklarını çıkarlarken Arthur kapıdakalmayı terc�h ett�. Merd�venler� özleyen b�r kadına özgü değ�l deyavaş adımlarla çıkan Ruth hızla çalışan dakt�lonun tıkırtısını �ş�tt�.Kafasına y�ne olur olmaz sorular hücum ett�. Mart�n kend�s�n� �çer�aldığında da, onun b�r yazısının son sayfasını yazmakta olduğunugördü. Ruth h�çb�r şey söylemeden Mart�n bütün benl�ğ�n� vererekhazırladığı yazısını okumayı tekl�f ett�.

— En son eser�m, hem de d�ğer yazdıklarımdan bambaşka b�rşey bu. O kadar bambaşka k�, korkutuyor ben�, ama y�ne de bunun

Page 313: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

çok güzel olduğuna �nanıyorum. Sen yargıç ol. B�r Hawa� öyküsü.W�k� W�k� adını verd�m buna.

Yaratıcı ateş�n hararet� pırıl pırıl yüzüne vurmuştu

Mart�n'�n, oysa Ruth bu soğuk odada t�tr�yordu. Mart�n Ruth'ukarşıladığı sırada eller�n�n soğukluğu d�kkat�n� çekm�ş ama b�r şeysöylemem�şt�. Mart�n okurken, Ruth onu d�kkatle d�nled�; Mart�narada sırada her ne kadar Ruth'un yüzünde b�r hoşnutsuzluk �fades�gördüyse de, öyküsünün sonunda: — Gerçekten nasıl buldun? d�yesordu. Ruth:

— B�lmem, d�ye cevap verd�. Satab�lecek m� ders�n?

Mart�n:

— Korkarım k�, hayır, d�ye �t�raf ett�. Bu öykü derg�ler �ç�n fazla �y�.Ama gerçek, hak�katen gerçek. Ruth:

— Öyleyse, satılmayacaklarını b�ld�ğ�n halde, bu g�b� şeyleryazmakta n�ye hala ısrar ed�yorsun? Sen�n yazı yazmanın sebeb�;geç�m�n� sağlamak değ�l m�?

Mart�n:

— Evet, doğrudur; ama şu sef�l öykü aklımı aldı ben�m. Mutlakayaz ben� d�ye tutturdu. Ruth:

— Pek� ya şu W�k� W�k� adlı karakter, neden onu o kadar kabakonuşturdun? Tab�� okurlarını �nc�tecekt�r bu, ed�törler de �şte busebepten sen�n eserler�n� reddetmekte haklılar.

Mart�n:

— Öyle konuşturdum, çünkü gerçek W�k� W�k� bu şek�ldekonuşurdu. Ruth:

— Ama okur zevk�ne uymaz bu. Mart�n:

Page 314: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Hayata uyar, d�ye net konuştu. Gerçek bu. Ben de hayatıgördüğüm g�b� yazmak zorundayım. Ruth cevap vermed�, kısa b�rsüre sess�z kaldılar. Mart�n, Ruth'u sevd�ğ�nden onu tamamıylaanlayamı-yordu. Ruth da Mart�n'� anlayamıyordu; çünkü Mart�nRuth'un ufkunun ötes�nde yükselen b�r dağ g�b�yd�. Mart�n konuşmayıdaha rahat b�r konuya sürüklemek �ç�n gayret göstererek: — Şey,ded�. 'Transcont�nental'dan paramı aldım. Dört dolar doksan sent veb�r vapur b�let� ödeyerek cezaya çarptırılan üç sakallının gözününönünde canlanan resm�, Mart�n'� güldürdü. Ruth, neşeyle:

— Öyleyse geleceks�n, d�ye bağırdı. Mart�n dalgın dalgın:

— Gelmek? d�ye mırıldandı. Nereye? Ruth:

— Yarın akşam yemeğ�ne canım. B�l�yorsun, bana el�ne parageç�nce elb�sen� reh�nden kurtaracağını söylem�şt�n.

Mart�n safça:

— Vallah� unutmuşum. Bu sabah beled�ye memuru, Mar�a'nın �k��neğ�yle danasını götürdü. Mar�a'nm parası olmadığı �ç�n �nekler� benkurtarmak zorunda kaldım. 'Trans Cont�nental'den aldığım beşl�k �şteburaya g�tt�. 'Çanların Ses�" beled�ye memurunun ceb�ne �nd�.

— Demek k� gelemeyeceks�n? ded� Ruth.

Mart�n kend� üstüne b�r baktı. Ruth'un gözler�nde hayal kırıklığınıve s�tem� anlatan gözyaşları pırıldadı, ama b�r şey söylemed�.

Mart�n, onu neşelend�rmek �ç�n:

— Gelecek Şükran gününde, ben�mle b�rl�kte Del-mon�co'daakşam yemeğ� y�yeceks�n, ya da Londra'da, Par�s'te veya nerde�stersen orada. Sözler�me d�kkat et.

Ruth damdan düşer g�b�:

— B�rkaç gün önce gazetede gördüm, ded�. Dem�ryolu postayönet�m�ne b�rçok atama yapılmış. Sen b�r�nc� olarak kazanmıştın,

Page 315: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

değ�l m�?

Mart�n, çağırıldığını, ama kend�s�n�n vazgeçt�ğ�n�, kabul etmekzorunda kaldı. — Kend�mden o kadar em�n�m k�, ded�. B�r sene sonrab�r düz�ne dem�r yolcunun kazandığından fazlasını kazanmayabaşlayacağım. Bekle de gör bak.

Mart�n sözünü b�t�r�nce Ruth, sadece b�r:

— Oh, ded�. Eld�venler�n� el�ne geç�rerek ayağa kalktı. G�tmemlâzım, Mart�n. Arthur ben� bekl�yor. Mart�n onu kollarının arasına alıpöptü, ama Ruth'un pas�f davrandığını gördü. Ruth'un vücudundagerg�nl�k yoktu, kollarıyla onu sarmamış, dudakları �se Mart�n'�ndudaklarını h�çb�r �ht�ras duymaksızın öpmüştü. Mart�n, bahçekapısından dönerken, Ruth'un kend�s�ne kızgın olduğu sonucunavardı. Pek� ama neden? Beled�ye memurunun Mar�a'nın �nekler�n�kapatması şanssızlıktı. Bunda h�ç k�msen�n suçu yoktu k�.

Kend� davranış tarzından başka türlü davranab�leceğ� �seMart�n'�n aklının köşes�nden b�le geçmed�. B�r süre sonra dem�ryoluposta yönet�m�n�n davet�n� kabul etmed�ğ�m �ç�n b�r parçacık daben�m kusurum var d�ye düşündü. Ruth da W�k� W�k�'y�beğenmem�şt� üstel�k.

Merd�ven�n başında dönüp, akşam sefer�ne çıkan postacısınıkarşıladı, üzün zarflardan oluşan posta paket�n� el�ne aldığı zaman,hep tekrarlanan o umut ateş� Mart�n'� y�ne sardı. Zarflardan b�r� uzundeğ�ld�. Kısa ve �nce b�r zarftı, üstünde de matbu harflerle, 'The NewYork Outv�ew'nun adres� yazılıydı. Zarfı yırtıp açmadan önceduraksadı. Bu b�r kabul mektubu olamazdı. Bu yayınev�nde h�ç yazıyazmamıştı Mart�n. Belk� de bu müth�ş düşünceyle Mart�n'�n kalb�neredeyse duracak g�b� oldu. Belk� de kend�s�ne b�r makaleısmarlıyorlardı; ama aynı anda da bunun �mkansız olduğunudüşünerek bu �ht�mal� kafasından uzaklaştırdı. Bu, ed�tör tarafındankaleme alınmış kısa, resm� b�r mektuptu ve aldıkları �mzasız b�rmektubu �l�ş�kte yolladıklarını ve 'Outv�ew' yazı �şler� müdürlüğününbu g�b� �mzasız mektupları d�kkate almadıklarından em�nolab�leceğ�n� b�ld�r�yordu.

Page 316: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n, �l�ş�k mektubun kargacık burgacık b�r el yazısıyla yazılmışolduğunu gördü. Mart�n'� edeps�zce aşağılayan bu karmakarışıkmektup, 'Mart�n Eden denen' ve derg�lere öyküler satan adamınyazarlıkla �lg�s� olmayıp, esk� derg�lerden öyküler çalmak, yen�dendakt�loya çekmek suret�yle kend�s�n�nm�ş g�b� sürdüğünü �dd�aed�yordu. Zarfın üstündek� damga 'San Le-andro' postanes�ne a�tt�.Mart�n, mektubu yazanın k�m olduğunu anlamak �ç�n b�r san�ye b�ledüşünmed�. H�gg�nbotham'ın gramer�, H�gg�nbotham'ın halk ağzı,H�gg�nbotham'ın dolambaçlı �fades� ve düşünüşü bütün mektupboyunca sırıtıyordu. Mart�n, mektubun her satırında en�ştes�n�nsadece �nce İtalyan el�n� değ�l, aynı zamanda onun kaba bakkalyumruğunu da ¦ gördü. "Pek� ama neden?" d�ye boş yere kend�kend�ne sordu durdu. Bernard H�gg�nbotham'a ne kötülüğüdokunmuştu k�? O kadar mantıksızca, o kadar aşağılık b�r �şt� k� bu.Anlatılır g�b� değ�ld� bu. O hafta �ç�nde Mart�n'e Batının çeş�tl�derg�ler�nden buna benzer b�r düz�ne mektup daha geld�. Mart�n,ed�törler �nce davranıyorlar d�ye düşündü. H�çb�r�n�n Mart�n'� tanıdığıyoktu, buna rağmen bazıları ona sempat� b�le gösterm�şt�. Ed�törler�n�mzasız yazılardan hoşlanmadığı açıkça anlaşılıyordu. Kend�s�neyönelt�len bu k�ndar g�r�ş�m�n boşa çıktığını anladı. Aslına bakılırsabu mektuplar eğer b�r sonuç sağlayacaksa, h�ç şüphe yok buMart�n'den yana b�r durum yaratacak, h�ç değ�lse b�rçok ed�töründ�kkat� onun �sm�ne çek�lm�ş olacaktı. Belk� b�r gün, ondan b�r yazıaldıkları zaman, bunun, kend�s� hakkında �mzasız mektuplargönder�len k�ş� olduğunu hatırlarlardı. Böyle b�r hatırlayışın da,onların Mart�n'�n hakkındak� hükümler�n�n denges�n� b�r parçacık daolsa Mart�n'den yana bozmayacağını k�m �dd�a edeb�l�rd� ?

İşte bu sıralarda Mart�n, Mar�a'nın gözünden düştü. B�r sabah onumutfakta, ütülenecek b�r yığın çamaşır arasında, b�tk�nl�ktenyanaklarından gözyaşları süzülür ıstıraptan �nler halde boş yered�d�n�rken buldu. Mart�n, hemen gr�p tanısı koydu,Br�ssenden'�n get�rd�ğ� v�sk�ler�n artığından b�r bardak sıcak v�sk��ç�r�p, yatağa g�rmes�n� emrett�. Ama Mar�a'nın yatmaya yanaştığıyoktu, ütünün b�tmes� lâzım d�ye �t�raz ett�, aks� halde o akşam veertes� sabah yed� küçük aç çocuğuna y�yecek get�remeyeceğ�n�anlattı.

Page 317: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mar�a hayretler �ç�nde, Mart�n'�n sobanın üstünden b�r ütü alıp,fantez� kola yapılacak b�r bluzu ütü tahtasının üstüne yaydığınıgördü. Bu, Kate Flanagan'ın pazarlık bluzuydu ve Mar�a'nındünyasında ondan daha kusursuz, ondan daha t�t�z g�y�nen b�r kadınyoktu, "üstel�k M�ss Flanagan, ayrıca haber gönder�p bluzunun oakşama hazır olmasını �stem�şt�. Herkes�n b�ld�ğ� g�b�, M�ss Flanagan,dem�rc� Mr. Coll�ns'le flört ed�yordu, ertes� gün de b�rl�kte GoldenGate Parkına g�deceklerd�; bunu da yalnız Mar�a b�l�yordu. Mar�a,bluzu Mart�n'�n el�nden almak �ç�n boş yere uğraştı. Mart�n, ayaklarıb�rb�r�ne dolaşan Mar�a'yı b�r sandalyeye oturttu, o da oradan faltaşıg�b� açılan gözlerle Mart�n'� seyrett�. Kend�s�n�n ütülemek �ç�nharcayacağı zamanın dörtte b�r� kadar b�r zaman �ç�nde bluz tertem�zütülend�, hem de Mart�n'�n b�zzat Mar�a'ya da onaylattığı g�b�,Mar�a'nın ütüleyeb�leceğ� kadar güzel oldu.

Mart�n:

— Eğer ütüler�n daha sıcak olsaydı, çok daha hızlı çalışab�l�rd�m,ded�. Mar�a'ya göre �se, Mart�n'�n salladığı ütüler, kend�s�n�nkullanmaya cesaret edeb�leceğ�nden çok daha sıcaktı. Mart�n ondansonra:

— Sen�n ıslatma tarzın tamamıyla yanlış, d�ye yakındı. Bak nasılıslatılacağım gösterey�m sana. B�ze lazım olan tazy�kt�r. Eğer çabukütü yapmak �st�yorsan, tazy�k altında ısla. Bodrumdak� tahtalardan b�rsandık yaptı, buna b�r de kapak uydurduktan sonra, S�lva a�les�çocuklarının hurdacıya satmak �ç�n topladıkları hurda dem�rparçalarını da talan ett�. Sandığın �ç�ne yen� ıslatılan çamaşırlarıtıkıp, kapağı kapattı, kapağın üstüne de dem�r parçalarını koyuncadüzen tamam ve �şler hale geld�.

Mart�n �ç donuna varıncaya kadar soyunup, kend� �ş�n�n '�y�cekızgın' ded�ğ� b�r ütüyü el�ne alarak: — Ş�md� ben� seyret bak, Mar�a,ded�. Mar�a bunu sonradan şöyle anlattı: — ütüyü b�r�nce de,yünlüler� yıkadı. Ded� k� bana, Mar�a, sen koca b�r aptalsın. Bengösterey�m sana nasıl yıkanır yünlüler, ve de gösterd�. Mart�n bu �ş�Shelley Hot Spr�ngs'de Joe'dan öğrenm�şt�. D�k�ne duran çubuğunüst tarafına esk� jantı yerleşt�rm�ş, bunu da mutfak k�r�şler�ne sıkıca

Page 318: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

bağladığı çubuğa tutturmuştu. Böylece çamaşırları var�l�n �ç�nde suyadaldırıp çıkaran jantı çev�r�rken, b�r el�yle de çamaşırları kolaycadöveb�l�yordu.

Mar�a'nın h�kâyes�, hep:

— Artık Mar�a yıkamaz çamaşırları, d�ye b�terd�. Çalıştırırımçocukları var�l�n başında, çev�rs�nler teker�... Bununla beraber Mart�n,Mar�a'nın mutfak çamaşırhanes�nde yaptığı yen�l�k ve �ş� ustacabecermes�nden ötürü Mar�a'nın gözünden adamakıllı düştü. Ma-r�a'nın hayal�nde Mart�n'e yöneltt�ğ� romans pırıltısı, onun sabık b�rçamaşırcı oluşu gerçeğ� karşısında sönüp g�tt�. Mart�n'�n bütün ok�taplarının, onu arabalarla ya da kucak dolusu v�sk� ş�şeler�ylez�yarete gelen bütün yüksek dostlarının h�çb�r değer� kalmadı.N�hayet, Mart�n de alelade b�r �şç�, onun sınıfından, onun c�ns�ndenb�r �nsandı �şte. Ş�md� daha b�r �nsanlaşmış, daha yanına varılır halegelm�şt� Mart�n; sır olmaktan çıkmıştı artık.

Mart�n'�n a�les�nden g�tg�de daha çok soğumaya devam ett�. Mr.H�gg�nbotham'ın kışkırtmaya dayanmayan hücumunun arkasından,Mr. H�ermann von Schm�dt de reng�n� bell� ett�. B�rkaç küçüköyküsüyle, b�r �k� m�zah� manzume ve şakasının satışından kend�s�neb�r müddet yetecek kadar para kazanmıştı Mart�n. Sadecefaturalarının b�r kısmını ödemekle kalmamış, aynı zamanda el�nes�yah elb�ses�yle, b�s�klet�n� reh�nden kurtaracak kadar da parakalmıştı. Mart�n, krank sustası eğr�ld�ğ� �ç�n, tam�r �steyen b�s�klet�n�,müstakbel en�ştes�yle dostluğunun b�r bel�rt�s� olarak Von Schm�dt'�ndükkânına yolladı. Aynı gün akşamüstü, ufak b�r gocuğun, b�s�klet�n�get�rd�ğ�n� gören Mart�n memnun oldu. Bu umulmaz lütuf üzer�neMart�n, en�ştes�n�n de kend�s�yle dost geç�nmek arzusunda olduğusonucuna vardı. Ama b�s�klet� gözden geç�r�nce, el b�le sürülmem�şolduğunu gördü. Aynı gün, b�raz sonra kızkardeş�n�n sevg�l�s�netelefon eden Mart�n, bu zatın kend�s�yle, "h�çb�r konuda, h�çb�r suretteve h�çb�r şek�lde" �lg�lenmek �stemed�ğ�n� öğrend�.

Neşel� b�r tavırla:

Page 319: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Hermann von Schm�dt, d�ye cevap verd� Mart�n. Oraya gel�psen�n o patlıcan burnunu kırmak geç�yor kafamdan.

D�ğer�:

— Hele dükkanıma gel, ben de pol�s çağırırım, d�ye cevap verd�.Sen�n �ş�n� ben de b�t�r�r�m ya. Sen�n ne mal olduğunu b�l�r�m ben,ama bana kabadayılık sökmez. Sen�n g�b�lerle �ş�m yok ben�m.Aylağın b�r�s�n sen �şte, ben de uyuyorum zannetme. Kızkarde-ş�nleevleneceğ�m d�ye ben�m sırtımdan geç�nmeye kalkamazsın. N�ye �şeg�r�p de namusunla kazanmıyorsun hayatını, ha? Söylesene bunusen bana. Mart�n'�n felsefes� ağır basıp, öfkes�n� dağıttı. Büyük b�rkey�fle ah�zey� astı. Ama b�raz sonra keyf� kaçtı ve reaks�yon kend�n�gösterd�, Mart�n yalnızlığının bütün ağırlığını h�ssett�, Br�ssenden'denbaşka k�mse onu anlamıyor, K�mse onu �şe yarar b�r �nsan kabuletm�yordu. Br�ssenden �se kayıplara karışmıştı. Allah b�l�r neredeyd�.

Mart�n, manavdan çıkıp, satınaldığı şeyler kolunda, evedönerken, hava da kararmaya başlamıştı. Köşede b�r tramvay durduve tanıdık, �nce b�r�s�n�n aşağı �nd�ğ�n� gören Mart�n'�n yüreğ� sev�nçlehopladı. Br�ssenden'd� bu. Tramvay daha kalkmadan kısa b�r bakışanında, Mart�n, Br�ssenden'�n paltosunun cepler�nden b�r�n�nk�taplarla, d�ğer�n�n de b�r l�trel�k b�r v�sk� ş�şes�yle dolu olduğunugördü.

XXXIIIHastalıktan morarmış dudakları ve çatlamış yüzüyle hayata kota

koyan Br�ssenden y�ne günlerce ortalıktan kaybolmuştu.Br�ssenden'e �y�den �y�ye alışan Mart�n, onu b�rdenb�re karşısındagörünce şaşırdı. Sormak �sted�ğ� sorulan b�le unuttu. Br�ssenden debu uzun süren yokluğu hakkında açıklama yapmadı. Hemen sohbetekoyuldular. Sank� h�ç ayrılmamış, h�ç uzaklaşmamışlar g�b� sarmaşdolaş koyu sohbete dalmışlardı. Mart�n tod� dolu kocaman bardaktanyükselen mayhoş buğunun arasından arkadaşını �zl�yordu; üstel�k

Page 320: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

karşısında hayata parmak atmış g�b� oturan bu adamın b�rcesed�nk�n� andıran yüzünü görmek ona yet�yordu. Br�ssenden,Mart�n'�n yaptıklarını büyük b�r �lg�yle d�nled�kten sonra: — Ben deboş durmadım, ded�.

Br�ssenden ceket�n�n �ç ceb�n� epeyce karıştırdıktan sonra b�r yazıçıkarıp Mart�n'e verd�. Yazının üstündek� �sm� okuyan Mart�n başınıhaf�fçe kaldırıp Br�ssenden'e meraklı gözlerle baktı. Br�ssenden:

— Evet, o �şte kel�me, d�ye güldü. Güzel b�r �s�m, ha? 'Sapkın' tekkel�mec�k. Sen�n şu her zaman d�md�k, yaşam dolu �norgan�k '�nsanıntermometredek� ufacık yer�nden ötürü çalım satan otuzaltı derecel�kyaratığın, sapkınların son basamağı olan �nsanının yüzünden; yan�sen�n yüzünden bu adı koydum. Bu b�r defa kafama g�rd�, ondankurtulmak �ç�n de yazmam lazımdı bunu. Bu kel�me ve yazıhakkındak� düşünceler�n� söyle bana. Mart�n'�n yüzü önce kızardı,okumaya devam ett�kçe kanı çek�ld�. Bu tam b�r sanat eser�yd�. Şek�l,öze gal�p gelm�şt�, ama özün anlaşılab�l�r son atomu b�le, Mart�n'�zevkten sarhoş edecek, güzler�n� �ht�rasla yaşartacak, sırtınıyukarıdan aşağı soğuk ürpert�lerle kaplatacak kadar mükemmel b�ryapı �ç�nde �fade kazanmış olduğuna göre, buna şekl�n zafer� demekde doğru olmazdı. Altıyed� yüz mısralık upuzun ve sank� başka b�rdünyanın, eser�ym�ş kadar hayat ver�c�, fantast�k b�r ş��rd�. Müth�ş,�mkansız b�r şeyd� bu; ama buna rağmen �şte burada, kâğıtsayfaların üstüne s�yah mürekkeple karalanmış olarak duruyordu.Ş��r, �nsanı ve �nsanın ruh araştırmalarını sonsuz sınırları �ç�nde elealıyor ve en uzak güneşler�, en uzak gökkuşağı ışıklarını del�lgöstermek �ç�n fezanın uçurumlarını �skand�l ed�yordu. Nefes� yarıyarıya sönmüş, atışları g�tg�de haf�fleyen kalb� b�r kuş g�b� çırpınan,ölmekte olan b�r adamın kafatası �ç�nde çılgınca eğlenen b�r hayalındel�ce cümbüşüydü bu. Ş��r muhteşem b�r r�t�m �ç�nde, değ�şmez b�rmücadelen�n soğuk gürültüsünden, hücuma geçen yıldızlarordusuna, b�rb�r�n� sıkıştıran soğumuş yıldızlardan, karanlık boşluktaparıldayan nebülözlere uzanıyor ve bütün bunların arasından,gezegenler�n uğultusu, s�stemler�n çatırtısı �ç�nde, �nsanoğlunungümüş b�r mek�ğ�n ses� g�b� haf�ften haf�fe, ama h�ç eks�lmeks�z�ntınlayan huysuz ses� duyuluyordu.

Page 321: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n sonunda konuştu:

— Edeb�yat dünyasında buna benzer b�r tek satır b�le yoktur.Har�kulade! Har�kulade! Başımı döndürdü. Sarhoş ett� ben�. O büyük,bölünemez soru onu kafamdan b�r türlü çıkaramıyorum.İnsanoğlunun o araştıran, sonsuz, hep tekrarlanan, o �nce ağlamaklıses�, hala kulaklarımda çınlıyor. F�ller�n gümbürtüsü, aslanlarınkükremeler� arasında b�r s�vr�s�neğ�n ölüm marşına benz�yor. Kend�m�gülünç duruma düşürüyo-rum, ama kafama takıldı bu ben�m. Sen�nne olduğunu b�lm�yorum, fevkalâdes�n sen, �şte o kadar. Ama nasılyapıyorsun bunu? Nasıl yapıyorsun bunu?

Mart�n heyecanlı konuşmasını b�r an kest� ama yen�denbaşlamakta da gec�kmed�: — B�r daha asla yazmayacağım. Acem�b�r sıvacıyım ben. Sen bana gerçekten de b�r zanaatkarın eser�n�gösterd�n. Deha bu! Dehadan da üstün b�r şey. Dehayı aşıyor.Çıldırmış gerçek bu. Gerçek, her satırı gerçek bunun. Acaba bununfarkında mısın sen, g�d� dogmat�k sen�. İl�m yalan söylemez.Kozmosun ham dem�r�nden kes�l�p kudretl� r�t�mlerle dokunularak b�r�ht�şam ve güzell�k kumaşı hal�ne get�r�lm�ş hakaret�n gerçeğ� bu.Başka b�r şey söylemeyeceğ�m artık. B�tt�m, ez�ld�m. Evet, daha daez�leceğ�m. Bırak da sen�n adına p�yasaya sürey�m bunu. Br�ssendensırıttı:

— Hır�st�yanlık dünyasında bunu basmaya cesaret edecek tekderg� yoktur, sen de b�l�rs�n. Mart�n:

— Böyle b�r şey b�lm�yorum. Ben Hır�st�yanlık dünyasında bunukapışmayacak tek derg� olmadığını b�l�yorum. Her gün böyle b�r şeygeçmez onların el�ne.

— Bu tekl�f�n� kabul edeb�lmey� �sterd�m.

— Alay etme, d�ye gürled� Mart�n. Derg� ed�törler� tamamen boş�nsan değ�llerd�r. B�l�yorum bunu. Sen�nle bahse g�rmeye hazırım.'Sapkın'ın b�r�nc� veya �k�nc� tekl�fte kabul ed�leceğ�ne da�r maske�stersen bahse g�rer�m.

Page 322: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Tekl�f�n� kabul etmeme engel olan b�r tek şey var. Br�ssendenb�r an bekled�. Büyük bu eser, eserler�m�n en büyüğü. Bunub�l�yorum. Son eser�m ben�m. Bununla övünüyorum. Ona tapıyorum.V�sk�den b�le güzel. Bu ben�m, tatlı hayaller�, tem�z �dealler� olan bas�tb�r del�kanlı �ken hayal ett�ğ�m şey, mükemmel şey. İşte sonunda, sonhamlede yakaladım, b�r sürü domuza ç�ğnetmeye de razı olamamonu. Hayır, konuya g�rmeyeceğ�m sen�nle. Bu ben�md�r. Onu benyarattım ve sen�nle paylaştım. Mart�n:

— Dünyanın ger�ye kalan �nsanlarını düşün, d�ye �t�raz ett�.Güzell�ğ�n vaz�fes� haz vermekt�r. — O ben�m güzell�ğ�m.

— Benc�l olma. Br�ssenden:

— Benc�l değ�l�m ben, ded� ve �nce dudaklarından çıkacakkel�meler kend�s�n� key�flend�rd�ğ� zamanlarda olduğu g�b� s�ns� s�ns�sırıttı. Açlıktan geberen b�r domuz kadar özgec�y�m.

Mart�n boş yere, onu kararından caydırmaya çalıştı. Onaderg�lere karşı duyduğu nefret�n del�ces�ne, fantast�k b�r nefretolduğunu, bu davranışının, Efe-sos'tak� D�ana tapınağını yakandel�kanlının hareket�nden b�n defa daha alçakça olduğunu anlattı.Bütün bu suçlamalar fırtınası altında Br�ssenden sak�n sak�n tod�s�n�yudumlay�p Mart�n'�n ed�törler dışında bütün söyled�kler�n�n gerçekolduğunu kabul ett�. Ed�törlere olan nefret� sınırsızdı ve ed�törlerdenbahsetmeye başlayınca, suçlama yağdırma konusunda Mart�n'�ger�de bıraktı. — Şunu bana dakt�loya çekmen� �st�yorum, ded�. Senbu �ş� herhang� b�r stenograftan b�n kere daha �y� b�l�rs�n. Ş�md� desana b�r öğütte bulunacağım. Ceket�n�n dış ceb�nden kalın b�r kâğıttomarı çıkardı, İşte, sen�n 'Güneş�n utancı'. B�r kere değ�l �k� kere, üçkere okudum onu. Sana en büyük kompl�manı yapab�l�r�m. Sen�n'Sapkın' hakkında söyled�kler�nden sonra ben�m susmam gerek�yor.Ancak şu kadarını söyleyeceğ�m: 'Güneş�n utancı' yayımlandığızaman b�r heyecan yaratacak, öyle b�r edeb� tartışmaya yol açacakk�, reklam bakımından sen�n �ç�n b�nler değer�nde olacak bu.

Mart�n güldü:

Page 323: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Zanneder�m ş�md� de bunu b�r derg�ye tekl�f etmem� tavs�yeedeceks�n, ded�. — H�ç de değ�l. Eğer eser�n� basılmış görmek�st�yorsan, demek �st�yorum. B�r�nc� sınıf yayınevler�ne tekl�f et onu.Belk� yayınevler�nden b�r�s�n�n yazı okuyucusu del�d�r veya çılgındırda bakarsın eser�nden yana rapor ver�r. B�r sürü k�tap okudun sen.Bunların özü Mart�n Eden'�n kafasındak� �mb�kten süzülüp, Mart�nEden

'Güneş�n ütancı'na aktı. Mart�n Eden de b�r gün meşhur olacak veşöhret� en çok bu eser�ne dayanacak. Onun �ç�n eser�ne b�r yayıncıbulmalısın, ne kadar çabuk bulursan, o kadar �y� olur. Br�ssenden ogece geç vak�t döndü ev�ne; tam tramvayın �lk basamağına adımınıattığı sırada ger�ye, Mart�n'e doğru savrulup, onun el�ne sımsıkıtopak ed�lm�ş buruşuk b�r kâğıt parçası tutuşturdu. — Al şunu, bugünat yarışlarına g�tm�şt�m, ş�key� de b�l�yordum, ded�. Kampana çaldı,tramvay hareket ett�; Mart�n, el�ne tutuşturulan buruşuk, yağlı kâğıttomarının ne olduğunu merak ederek kalakaldı. Odasına dönüp dekâğıdı açınca bunun yüz dolarlık b�r çek olduğunu gördü. Bunu h�ççek�nmeden kullandı. Arkadaşının her zaman bol parası olduğunub�l�yor, aynı zamanda b�r gün başarıya ulaşıp bunu ödemek �mkânınıbulacağına der�n b�r �nanç besl�yordu. Sabahley�n bütün faturalarınıöded�, Mar�a'ya peş�n peş�n üç aylık k�rasını verd�, tefec�dek� bütünreh�nler�n� kurtardı. Ondan sonra Mar�an'nın düğün hed�yes�yle,Ruth'a ve Gert-rude'a Noel �ç�n daha mütevazı hed�yeler aldı.N�hayet el�nde kalan parayla bütün S�lva a�les�n� önüne katıpOakland'a götürdü. Vaad�n� yer�ne get�rmekte b�r kış gec�km�şt�, amaMar�a da dah�l olmak üzere bütün S�l-va'lar ayakkabı sah�b�olmuşlardı. Ayrıca S�lvaların kucaklarını doldurup taşıran çeş�t çeş�toyuncuklar, bebekler, düdükler, paket paket çıkın çıkın şekerler,yem�şler de almıştı onlara.

Mart�n, kend�s�n�n ve Mar�a'nın d�z�n�n d�b�nden ayrılmayan buolağanüstü alayla, ş�md�ye kadar yapılmış olan en büyükşekerlemey� �stemek �ç�n g�rd�kler� b�r şekerc� dükkânında Ruth veannes�yle karşılaştı. Mrs. Morse son derece sarsıldı. Ruth'un b�le�zzet� nefs� �nc�nd�, z�ra o görünüşe önem ver�rd�, halbuk� sevd�ğ�adam, Portek�zl� sokak çapkınlarından b�r ordunun başında, Mar�a �le

Page 324: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

sam�m� b�r halde h�ç de hoş b�r manzara oluşturuyordu. Ama Ruth'uasıl �nc�ten, bu manzaradan çok, Mart�n'�n gururdan, �zzet� nef�stenyoksun oluşuydu. Fakat Ruth'un daha da der�nden �ç�ne �şleyen, buolayda, Mart�n'�n �şç� sınıfı aslından geld�ğ�n� unutarak yaşamasının�mkansızlığını görmüş olmasıydı. Bu gerçeğ� bell� eden b�rçok lekes�vardı Mart�n'�n, ama bunu böylece dünyanın yüzüne Ruth'undünyasının yüzüne çarpmakla fazla �ler� g�tm�ş oluyordu. Gerç�Mart�n'le n�şanlandığı g�zl� tutulmuştu, ama uzun zamandan ber�devam eden sam�m�yetler� b�r sürü ded�koduların doğmasına sebepolmuştu; dükkânda �se sevg�l�s�yle, sevg�l�s�n�n yanındak�ler� g�zl�deng�zl�ye �ncelemekte olan b�r sürü tanıdıkları vardı Ruth'un. Ruth,Mart�n'�n o rahat gen�ş f�k�rl�l�ğ�ne sah�p olmadığından, çevren�nüstüne çıka-mıyordu. Hemencec�k �nc�nm�şt�, hassas yaradılışıyüzünden de bunun utancıyla t�tr�yordu. İşte o gün daha sonra,Ruth'u z�yaret�nde, hed�yes�n� daha uygun b�r fırsatta vermey�kararlaştırarak göğüs ceb�nde tutan Mart�n, onu bu halde buldu.Kızgın, �ht�raslı gözyaşları �ç�nde gördüğü Ruth'un bu hal�, Mart�n'eçok şeyler anlatmıştı. Onun ıstırabını görünce, kend�s�n�n b�r zal�molduğuna �nandı, ama ruhunun der�nl�kler�nde neden ve nasıl zal�molduğunun cevabını bulamadı. Tanıdıklarından ötürü utanç duymakMart�n'�n aklının almayacağı b�r şeyd�; S�lvaları Noel alış ver�ş�negötürmek de, kend�nce, h�çb�r şek�lde Ruth'a saygısının eks�kolduğunu göstermezd�. D�ğer taraftan, Ruth, kend�s�ne anlatınca,onun görüşünü de anladı ve bunu kadınca, her kadında hem dekadınların en �y�s�nde b�le bulunan b�r eks�kl�k olarak kabul ett�.

XXXIVKışın çet�n şartları Mart�n'� �y�den �y�ye �n�ne �tm�şt�. İşte böyles�ne

soğuk, sess�z b�r ocak akşamıydı, b�r�c�k dostu Br�ssenden, Mart�n'�çağırdı ve "sana gerçek k�r�n ne olduğunu gösterey�m" ded�. Mart�n,bu 'gerçek k�r'�n ne olduğunu anlamadı ama b�r hayl� de merak ett�.Gerçek k�r konusu �se b�rdenb�re Br�ssenden'�n aklına gel�verm�şt�. İk�dost San Franc�sco'da salaş b�r lokantada yemek yem�şlerd�. BuradaBr�ssenden'�n aklına Mart�n'e "gerçek k�r�n ne olduğunu göstermek'

Page 325: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

f�kr� geld�. Yemekler�n� yem�şler, Oaklanda dönmek üzere �skeleb�nasına gelm�şlerd�. Tam bu sırada Br�ssenden hemen döndü veüstünden kayan paltosunun �ç�nde sıska b�r gölge hal�nde rıhtımdayürümeye başladı; Mart�n, ona yet�şmekte zorlanıyordu. Br�ssenden,toptan �çk� satan b�r büfeye g�rd� ve beşer l�trel�k b�r damacana portoşarabı alıp �k� el�nde b�rer damacana olmak üzere b�r tramvayaatladı; arkasından da kucağı b�r sürü l�trel�k v�sk� ş�şe-ler�yle doluMart�n.

Mart�n, 'gerçek k�r'�n ne olduğunu merak ederken, b�r taraftan da,eğer ben� ş�md� Ruth b�r görseyd� d�ye 465

Mart�n Eden

düşünmeden edemed�.

Tramvaydan �n�p Merket Sokağının güney�nde, �şç� sınıfınınoturduğu mahallen�n göbeğ�ne dalarlarken, Br�ssenden:

— Belk� de k�mse yoktur orda, ded�. O takd�rde, bu kadarzamandan ber� aradığın şey� kaçırmış olacaksın. — Pek� neym�ş bubok be? d�ye sordu Mart�n.

— Adamlar akıllı b�rader, sen� t�caret odasında arkadaşlıkederken bulduğum o atıcı, c�ğer� beş para etmeyenlerden değ�l. Senk�tapları okuyunca kend�n� yapayalnız kalmış buldun. Eh, �şte, ben desana bu akşam k�tap okumuş başka adamları tanıtacağım, bundansonra yalnız kalmazsın artık. Bloğun sonuna geld�kler� sırada:

— Onların sonu gelmez tartışmalarıyla kafamı yorduğum yok,ded�. Onların k�tap felsefeler� ben� �lg�lend�rmez. Ama göreceks�n, buçocuklar burjuva domuzları değ�l, b�lg� sah�b� k�mselerd�r. Yalnızd�kkat et, bu her�fler dünyada aklına geleb�lecek her konuda sen� ç�ğç�ğ yerler. B�r süre sonra soluyarak, aynı zamanda da kend�s�n� �k�damacananın yükünden kurtarmaya çalışan Mart�n'e karşı koyarak:

— İnşallah Norton ordadır, ded�. Morton �deal�stt�r. Harvardmezunu. Müth�ş b�r hafızası vardır, �deal�zm onu felsef� anarş�ye

Page 326: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yöneltt�, a�les� de sokağa attı onu. Babası b�r dem�ryolu başkanı veb�r m�lyoner ama oğlu San Franc�sco'da, y�rm� beş sente satılan teksayfalık b�r anarş�st derg�n�n ed�törlüğünü yaparak açlıktan geber�yor.

Mart�n, San Franc�sco'yu fazla b�lm�yordu, hele Market Sokağınıngüney tarafını h�ç; bu yüzden nereye götürüldüğünün farkında b�ledeğ�ld�.

— Devam et, ded�. Onları görmeden sen onlardan bahset bana.Hayatlarını nasıl kazanıyor bunlar? Nasıl olmuş da burayadüşmüşler?

— İnşallah Ham�lton oradadır. Br�ssenden böyle d�yerek durdu veeller�n� d�nlend�rd�. Adı Strawn Ham�lton, �k� ad arasında t�re varb�l�yorsun, güneyl� esk� b�r soydan gel�yor. Serser�n�n b�r�, sosyal�stkooperat�f mağazalarından b�r�nde haftada altı dolara sözde kât�pl�kyapıyor, daha doğrusu yapmaya çalışıyor, ama dünyada tanıdığımen tembel her�ft�r. Müzm�n b�r hayat. Kente postu serer, oturur. Bütüngün ağzına b�r lokma b�le koymadan, bankın üstünde oturduğunugördüm, sonra akşamley�n onu yemeğe davet ett�ğ�mde de şu �k�blok ötedek� lokantaya, bana: 'Çok uzun �ş ş�md�, oğlum, onun yer�nebana b�r paket s�gara al daha �y�.' dem�şt�. Kre�s, onu materyal�sttekl�ğe çev�r�nceye kadar o da sen�n g�b� b�r Spencer'c�y-d�. Eğeryapab�l�rsem, onu tekç�l�k hakkında konuşturmaya çalışacağım.Norton da tekç�d�r, yalnız o, ruh dışındak� her şey� kabul eder.

Mart�n:

— Kre�s k�m? d�ye sordu.

— G�deceğ�m�z yerde kalıyor. Vakt�yle profesör-müş,ün�vers�teden kovulmuş hep aynı h�kaye. Çel�kten kıskaç g�b� b�rkafası var. Hayatını b�ld�ğ�m�z yöntemle kazanır. Böyle düştüğüsırada sokakta d�lenc�l�k b�le yaptığını b�l�yorum. V�cdansız her�f�nb�r�d�r. H�ç ayırd etmez cesed� bulsa, kefen�n� soyup alır, onunlaburjuvaların arasındak� fark şu k�, ber�k�, �ş�n h�les�ne kaçmadansoyar. N�etzche'den, Sehopenhauer'dan ya da Kant'tan bahseder,ama dünyada gerçekten önem verd�ğ� tek şey, tekç�l�kt�r; Mary'y� de

Page 327: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

dah�l edeb�l�r�z. Onun beş köpek etmeyen tanrısı Haeckel'd�r. Onahakaret etmen�n tek yolu, Haeckel'e şöyle b�r dokunmaktır.

Br�ssenden merd�venler� tırmanmadan önce, damacanaları yukarıkat merd�venler�ne açılan kapının eş�ğ�ne koyarak:

— İşte burada oturuyorlar, ded�. Altında b�r meyhane �le b�r bakkaldükkânı bulunan, alışılmış �k� katlı köşebaşı b�nalarından b�r�yd� bu.Çete burada oturuyor �şte, bütün üst katı kend�ler�ne almışlar. Ama�çler�nde yalnız Kre�s'�n �k� odası vardır. Had� gel.

üst katın holünde tek ışık yanmıyordu, ama Br�ssenden, z�f�r�karanlıkta b�r hayalet g�b� yolunu bulup �lerled�. Mart�n'e b�r şeysöylemek �ç�n durdu.

— B�r çocuk var, Stevens �lah�yatçıdır. Acele ett�ğ� zaman her şey�b�rb�r�ne karıştırır. Ş�md� b�r lokantada bulaşıkçılık yapıyor. İy�purolara bayılır. Onun, on sente yemek yen�len lokantada yemeky�y�p de yemeğ�n üstüne �çt�ğ� puroya ell� sent verd�ğ�n� gördüm.Onun �ç�n b�rkaç puro koydum ceb�me ama bakalım göreb�l�rsekeğer.

— Sonra b�r başka çocuk daha var Parry, Avustralyalı,�stat�st�kç�d�r, aynı zamanda da canlı spor ans�kloped�s�. OnaParaguay'ın 1903 z�raat üret�m�n�, ya da 1890 da Ç�n'�n İng�ltere'den�thal ett�ğ� çarşaflık bez m�ktarını veya J�mmy Br�tt'�n Battl�ngMelson'la hang� sıklette dövüştüğünü, ya da 1868 deAmer�ka B�rleş�k Devletler�n�n tüy, horoz, orta ve haf�f sıklet boksşamp�yonlarını sor, b�r mak�ne g�b� en doğru cevabı ver�r sana. SonraAndy var, b�r farmason; her şey hakkında f�kre sah�pt�r, �y� de satrançoynar; sonra b�r başkası da Harry'd�r, fırıncılık yapar, koyusosyal�stt�r, aynı zamanda da kuvvetl� b�r send�kacıdır. Sırasıgelm�şken, şu aşçılar ve garsonlar grev�n� hatırlarsın o send�kayıoluşturup da grev� başlatıveren Ham�ltondu �şte o grev� dahaönceden bu evde Kre�s'�n odasında o hazırladı. Sırf key�f �ç�n yaptıbu �ş�, ama Send�kada kalamayacak kadar tembeld�. Ne var k�, �steseçok yükseleb�l�rd�, Eğer bu derece, böyles�ne tembel olmasa, onunel�nden h�çb�r şey kurtulamaz.

Page 328: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Br�ssenden, �lerde b�r ışık ç�zg�s� b�r kapının eş�ğ�n� gösterenekadar karanlıkta �lerled�. Kapıyı vurdu, k�md�r sorusuna cevap verd�ve kapı açıldı. Mart�n b�r anda kend�n� �çerde Kre�s'le el sıkışır buldu.Kre�s, pırıl pırıl, bembeyaz d�şler�, kor g�b� �r� gözler�, b�raz düşüks�yah bıyıkları olan yakışıklı, esmer b�r gençt�, ev� �dare ett�ğ�anlaşılan Hary adındak� genç sarışın kız da, hem mutfak, hem deyemek odası görev�n� gören ufak arka odada yerde bulaşık,yıkamakla meşguldü. Tepeler�nde yıkanmış çamaşırlar asılıydı;çamaşırların asıldığı kordonlar ve dolayısıyla çamaşırlar öylesarkmıştı k�, Mart�n önce, b�r köşede konuşmakta olan �k� erkeğ�nfarkına varamadı. Bu �k�s� Br�ssenden'� selamlayıp, şarapdamacanalarını gürültüyle karşıladılar. Tanıştırılan Mart�n, bunlarınAndy �le Parry olduklarını öğrend�. Bu arada Br�ssenden de tod�üret�p v�sk� soda hazırlamakla meşguldü.

Onun:

— Takımı get�r bakalım, emr� üzer�ne Andy fırlayıp,

Page 329: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

oturanları çağırmak �ç�n odaları dolaşmaya başladı.

Br�ssenden, Mart�n'e:

— Şansımız varmış, d�ye fısıldadı. Çoğu burada. İşte Norton'laHam�lton; gel de tanış onlarla. Ste-vens'�n ortalarda olmadığınıduydum. Eğer başarab�l�rsem onları tekç�l�k hakkında konuşturmayaçalışacağım. Aralarında şöyle b�r tartışmaya başlayıncaya kadarbekle, o zaman ısınıp, canlanırlar. Önceler� konuşmalar sıkıcıydı.Bununla beraber Mart�n, onların �şlek kafalarını takd�rden ger�kalmadı. F�k�rler�n�n ekser�ya çarpışmasına rağmen, bunlar f�k�rsah�b� �nsanlardı, Y�ne bunlar zek� ve b�lg�l� olmalarına rağmen yapaydeğ�ld�ler.

Mart�n, çabucak bu adamların hang� konuda konuşurlarsa,konuşsunlar, o konunun b�lg� ve olan bağlantısına başvurduklarını vebunların aynı zamanda toplum ve evren hakkında köklü ve düzgünb�r f�k�r sah�b� olduklarını gördü. Bunların f�k�rler�n� k�mse hazırlopvermem�şt�; bunların herb�r� şu veya bu sınıfın b�rer �syancısıydılar veheps�n�n de d�ller� boş ve yavan sözlere yabancıydı. Mart�n,Morse'ların ev�nde h�ç böyles�ne hayret ver�c� b�r konu zeng�nl�ğ��ç�nde tartışıldığına rastlamamıştı. İlg� gösterd�kler� konular, ancakzaman sınırlayab�l�rd�. Konuşma, dram sanatının geleceğ�ndenkalkıp, Mansf�eld1 � hatırlatan eserlere, oradan da Mrs. Humphry'ın�nyen� k�tabıyla, Shaw'�n en yen� t�yatro oyununa geld�. Sabahgazeteler�n�n bazı başmakaleler�n� takd�r ett�ler, bazılarınıaşağıladılar. Yen� Zelanda'dak� �ş durumundan, Henry James �leBrander Matthews'a atladılar, oradan Almanların CJzak Doğuplanlarına ve Sarı Tehl�ken�n ekonom�k yönden değerlend�rmes�negeçt�ler, Alman seç�mler�yle, Babel'�n son konuşması üzer�ndeçek�şt�ler ve n�hayet yerel s�yaset üzer�nde, en son planlar, �şç�send�kaları toplantısındak� yönetsel rezaletler ve l�man den�z �şç�ler�grev�n� düzenlemek �ç�n çek�len teller üzer�nde karar kıldılar.Sorunların özell�kler� hakkındak� b�lg�ler� Mar t�n'� şaşırttı. Gazetelerdeh�ç çıkmamış olan şeyler� b�l�yorlardı bunlar, kuklaları oynatan �pler�,teller� ve g�zl� eller� b�l�yorlardı. Mary adlı kızın da tartışmayakarışması ve Mart�n'�n tanıdığı pek az kadında rastladığı b�lg�

Page 330: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

dağarcığı da onu ayrıca şaşırttı. Mart�nle o, Sw�nburne �leRosett�'den bahsett�ler, sonra da kız, Mart�n'� Fransız edeb�yatınınhenüz 'Mart�n'�n ulaşamadığı der�nl�kler�ne sürükled�. Kız, Ma-eterl�nck'� savunduğu zaman da Mart�n'�n öç alma sırası gelm�ş oldu;hemen "Güneş�n utancı" adlı dene-mes�ndek� üzer�nde �y�cedüşünülmüş tez�n� ortaya koydu. D�ğer erkekler�n b�rçoğu da onlarınyanına gel�p, konuşmaya katıldığı ve havayı kes�f b�r s�gara dumanıkapladığı sırada Br�ssenden savaş bayrağını salladı.

— İşte, tam sen�n d�ş�ne göre b�r körpe et, Kre�s, ded�. HerbertSpencer'e b�r aşık heyecanı �le bağlı, ç�çeğ� burnunda b�r del�kanlı.Onu da Haeckel'c� yap bakalım, yapab�l�r sen. Kre�s sank� uykudanuyanır g�b�, doğruldu, gözler� maden�, manyet�k b�r pırıltıylaş�mşeklend�. Aynı anda da Norton, Mart�n'e, onu mükemmelcekoruyacağını anlatmak �sterces�ne tatlı kız g�b� b�r tebessümle çoksempat�k b�r şek�lde baktı.

Kre�s doğrudan doğruya Mart�n'e çullandı, ama Norton adım adımkarıştı ve sonunda Kre�s'le �k�s� kend� b�reysel savaşa g�r�ş�p, Mart�n'�b�r kenara, bıraktılar. Mart�n d�nled�, d�nled�, memnun�yet�nden,�nanamayıp gözler�n� ovuşturacaktı. Böyle b�r şey�n olmasına �mkanyoktu canım, hele Market Sokağının güney kısmının �şç�mahalles�nde h�ç. K�tapları d�le get�r�yordu bu adamlar. Ateşle, şevklekonuşuyorlardı, vakt�yle nasıl �çk� ve öfken�n d�ğer adamları tahr�kett�ğ�n� gördüyse, �şte entelektüel b�r dürtü de bu adamları tahr�ked�yordu. Mart�n'�n �ş�tt�ğ�, Kant ve Spencer g�b� yarı efsaneleşm�şyarı Tanrılar tarafından yazılmış kutu, k�tap felsefes� değ�l, canlı,sıcak, kırmızı b�r tartışma, b�r felsefe. Her tel� heyecanla �şlenm�şolan bu felsefe bu �k� adamda beden-leşm�şt�. Arasıra d�ğerler� dekarışıyor ve heps� de eller�nde s�garaları, kollarını sallayarak, �lg�yleve pür-d�kkat d�nl�yorlardı.

İdeal�zm, Mart�n'� öteden ber� h�ç çekmem�şt�, ama ş�md��deal�zm�n Norton'un el�nde meydana konuşu b�r keş�ft�. Bu felsefen�nMart�n'e çek�c� gelen sağlam mantıklı yönünü Kre�s �le Ham�ltongözden kaçırmış g�b�yd�ler. Bu �k�s� Norton'a, metaf�z�kç� d�ye dudakbüküyor, buna karşılık Morton da onları meta-f�z�kç�ler d�ye

Page 331: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

aşağılıyordu. 'Fenomen' ve "Numen' ter�mler� çok geç�yordu. Kre�s'leHam�lton, Norton'u b�l�nc�, b�l�nçle anlatmaya çalışmakla suçladılar. Oda onları kel�me cambazlığı �le ve olayları açıklayan genel kurallara,olaylardan hareket ederek varma yer�ne, bu kurallara kel�melerdenhareket ederek varan b�r muhakeme tarzına başvurmaklasuçlandırdı. Kre�s'le Ham�lton, buna çok şaştılar. Onların muhakemeyöntemler�n�n en baş prens�b�, olaylardan hareket etmek ve olaylarab�r ad vermekt�.

Norton, Kant felsefes�n�n der�nl�kler�ne dalınca, Kre�s ona bütün oufak c�c� Alman felsefeler�n�n öldükten sonra Oxford'a g�tt�ğ�n�hatırlattı. B�raz sonra da Norton, onlara Ham�lton'un "C�mr�l�kKanunu'nu hatırlatınca, bunun hemen kend� muhakeme yollarınınherb�r�ne uygulanmasını �sted�ler. Mart�n, d�zler�n� karnına çekm�ş,bütün bunlardan son derece zevklen-m�şt�. Ne var k�, Norton, b�rSpencer�yen değ�ld�, n�tek�m d�ğer �k�s�ne olduğu kadar Mart�n'e deh�tap ederek Mart�n'�n felsef� yönüyle savaşıyordu. Doğrudandoğruya Mart�n'e bakarak:

— B�l�yorsun k�, Berkeley'e h�çb�r zaman cevap ver�leb�lm�şdeğ�ld�r, ded�. B�r cevaba en çok yaklaşan Spencer olmuştur, amaonunk� de pek yakın sayılmaz. Spencer'�n ardından g�denler�n ensadığı b�le bundan daha �ler� g�demeyecekt�r. Geçen gün Sale-eby'n�n b�r denemes�n� okuyordum; Herbert Spncer �ç�n söyleyeb�ld�ğ�onun Berkeley'e b�r cevap vermeye yaklaşmış olduğundan �barett�.Ham�lton:

— Hume'un ne ded�ğ�n� b�l�yor musun? d�ye sordu. D�ğer� evetanlamına başını salladı, ama Ham�lton d�ğerler� de duysunlar d�yey�ne söyled�. Hume d�yor k�, Berkeley'�n del�ller� ne cevap kabul ederne de �kna ed�c�d�r.

D�ğer� cevaben:

— Onun, Hume'un kafasında, ded�. Hume'un kafası da tıpkıs�z�nk� g�b�yd�, şu farkla k�, o Berkeleye cevap ver�lemeyeceğ�n� kabuledeb�lecek kadar akıllıydı.

Page 332: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Kend�n� h�ç kaybetmemes�ne rağmen, Norton, hassas veheyecanlıydı, d�ğerler� �se dürtmek �ç�n en yumuşak yer� arayansoğukkanlı b�r ç�ft canavar g�b�yd�ler. Gece geç vak�tlere doğruNorton, kend�s�ne b�r metaf�z�kç� d�ye üst üste yapılan saldırılarınaltında �nley�p ayağa fırlamamak �ç�n altındak� sandalyeye sımsıkısarılarak, kıvılcımlar saçan gr� gözler� ve haş�n, met�n b�r �fade almışkız g�b� yüzüyle onlara karşı büyük b�r hücuma kalktı.

— Pekâlâ, Haeckel�tler s�z�, pekâlâ, belk� de ben b�r büyücü g�b�muhakeme yürütüyorum, ama s�z nasıl muhakeme yürütüyorsunuzAllah aşkına? Dayanacak temel�n�z yok s�z�n; h�ç g�rmeye hakkıolmayan yerlere sürükley�p durduğunuz poz�t�f �lm�n�zle, �l�mden uzakb�rer dogmat�ks�n�z s�z. Daha materyal�st tekç�l�k ekolü ortayaçıkmadan çok önce, temel öyle b�r değ�ş�kl�ğe uğradı k�, temel d�yeb�r şey kalamazdı zaten. Locke'du bunu yapan, John Locke. İk� yüzyıl önce hattâ daha b�le önce, 'İnsan Zekâsı üzer�ne Deneme1 adlıeser�nde, doğuştan gelen f�k�rler�n var olamayacağını �spat etm�şt�.İş�n en hoş tarafı da bunun s�z�n �dd�a ett�ğ�n�z şey�n b�zzat kend�s�oluşudur. Bu gece s�z tekrar tekrar, doğuştan gelme f�k�rler�n varolamayacağı üzer�nde ısrar ed�p durdunuz.

— Pek� bu ne demekt�r? Bu demekt�r k�, sonsuz gerçeğ� h�çb�rzaman b�lemezs�n�z. Doğduğunuzda beyn�n�z bomboştur. Beşduyumuz sayes�nde alab�leceğ� bütün �çer�k, görünüşlerden veyafenomenlerden �barett�r. Örneklere gel�nce k�, bunlar da doğduğunuzzaman beyn�n�zde değ�ld�r. Kre�s, onun sözünü kesmek �sted�.Norton:

— Sözümü b�t�r�nceye kadar bekle! d�ye bağırdı:

— Madde ve kuvvet arasındak� karşılıklı etk�s� sımsıcak şu veyabu şek�lde duyularınıza çarptığı şekl�yle b�leb�l�rs�n�z. Görüyorsunuzya, del�l get�reb�lmek uğruna madden�n varlığını kabul ed�yorum;yapmak �sted�ğ�m şey de s�z� kend� del�l�n�zle yıkmaktır. Bunu başkatürlü yapmama �mkan vermek z�ra her �k�n�z de, felsef� b�rsoyutlamayı anlamaya doğuştan yeters�zs�n�z.

Page 333: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Evet, ş�md� söyley�n bakalım şu poz�t�f �lm�n�ze göre maddehakkında ne b�l�yorsunuz. Maddey� sadece fenomenler�ne göre vegörünüşler�yle alıyorsunuz. Sadece onun değ�ş�kler�nden ya da ondameydana gelen b�l�nc�n�zdek� sebep değ�ş�kl�ğ�ne benzerdeğ�ş�kl�kler�n farkındasınız, poz�t�f �l�m sadece fenomenlerle �lg�len�r,halbuk� s�z, b�rer ontoloj�st g�b� hareket ed�p örneklerle savaşacakkadar aptalsınız. Ne var k�, b�zzat poz�t�f �lm�n tar�f�ne göre, �l�mgörünüşlerle �lg�len�r.

— Kant'ı yok etsen�z b�le, Berkeley'e cevap veremezs�n�z, halbuk�s�z, poz�t�f �lm�n Tann'nın yokluğunu ya da �k�s� de aynı kapıyaçıktığına göre, madden�n varlığını �spat ett�ğ�n� �dd�a ett�ğ�n�z zaman,Berke-ley'�n yanıldığını farzetm�ş oluyorsunuz. Spencer b�r agnost�kolmakta haklıydı... Ne var k�, Oakland'a g�den son vapura yet�şmeler�lâzımdı. Bu yüzden Br�ssenden ve Mart�n, sess�zce kalkıp g�tt�ler;onlar g�tt�ğ�nde Norton hala konuşuyordu.

Kre�s �le Ham�lton da o sözünü b�t�r�r b�t�rmez atılmak �ç�n b�rer avköpeğ� g�b� bekl�yorlardı.

Vapura b�nd�kler�nde Mart�n:

— Bana per� masallarındak� g�b� b�rgün yaşattın, ded�. Bu g�b��nsanlarla tanışmak, hayata değer kazandırıyor. Z�hn�m öyle b�rkamçılandı k�. İdeal�zm� daha önce h�ç takd�r edemem�şt�m. Yalnızy�ne de kabul etm�yorum. Da�ma gerçekç� olacağım ben, b�l�yorum.Ben böyle yaratılmışım. Yalnız Kre�s'le Ham�l-ton'a b�r cevap vermek�sterd�m, öyle sanıyorum k�, Norton'a da söyleyecek b�r, �k� sözümolacaktı. Spen-cer'e darbe �nd�remed�ler b�r kere. İlk defa s�rke g�denb�r çocuk kadar heyecanlıyım. Anlıyorum k�, ben�m b�raz dahaokumam lâzım. Hemen Saleby'n�n eserler�n� arayıp bulacağım. Hala,Spencer'e d�l uzatılama-yacağı kanaat�ndey�m, gelecek tartışmadaben de varım.

Istıraplı b�r şek�lde nefes alan Br�ssenden, boyun atkısınagömülmüş, çenes� göğsünün üzer�ne düşmüş, uzun paltosunasarınmış b�r halde pervaneler�n t�trey�ş�yle uyuyakalmıştı.

Page 334: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

XXXVMart�n'�n sabırsızca Güneş�n CJtancı'nın b�r an önce

yayınlanmasını ve edeb�yat dünyasının 'gerçek b�r yapıt' nasıl olurgörmes�n� �st�yordu. Bu nedenle Br�s-senden'�n sert ve katımuhalefet�ne rağmen yazıyı paket ed�p Acrapol�s'e postaladı.Derg�lerle �lg�l� kes�n kanaatler�n� açıkça söyleyen, Mart�n'e dederg�lere yazmaktan vazgeç d�yen Br�ssenden'e rağmen gönderd�.Bu yazının derg�n�n şeref sayfasında çıkacağını umuyordu. Ayrıcaderg�ler tarafından tanınmanın kend�s�n� hem k�tap çıkaranyayınevler�ne tanıtacağını hem de k�tap yazma tekl�f� alma yolunuaçacağını düşünüyordu. Aynı şek�lde, 'Sapkın'ı da b�r derg�ye yolladı.Mart�n, Br�ssenden'dek� katı f�kre rağmen bu büyük ş��r�nyayınlanacağından em�nd�. Bununla beraber, ş��r�n yazarının �zn�n�almadan yayınlanmasını �stem�yordu. N�yet� ş��r� derg�lerden b�r�nekabul ett�rmek sonra da Br�ssenden'le kıyasıya mücadele etmek �ç�nkarşısına s�lâhlarını kuşanmış b�r halde çıkmaktı. Bütün bunların �ncehesaplarını yapan Mart�n, aklından geçenler� uygulamaya koydu.Y�ne o sabah, haftalarca önces�nden ana hatlarını hazırladığı veyaratılmak �ç�n çığlıklar atarak kend�s�n� durmaksızın rahatsızetmekte olan b�r öyküye başladı. Görünüşte bu gerçek b�r dünya�ç�nde ve gerçek şartlar altında oluyordu. Kahramanları da gerçekk�ş�lerd�. Öykü y�rm�nc� yüzyılda geç�yor, aşk ve den�z temasını�şl�yordu. Ancak, öykünün kuvvet�, canlılığı altında başka b�r şeybulunacaktı. İşte Mart�n'� bu öyküyü üretmeye zorlayan da kend�s�değ�l, bu şeyd�. Bu b�r mot�ft�. Böyle b�r mot�f bulduktan sonra bel�rl�k�ş�ler� ve yer�, uzay ve zaman �ç�nde kafasında düşünüp kurdu. Buöykü �ç�n "Gec�km�ş" adını uygun gördü; öykünün altmış b�n kel�mey�geçmeyeceğ�ne em�nd� k�, bu da onun muhteşem ver�m gücü �ç�noyuncaktı. İlk gün öyküsünü zevkle ele aldı. Artık, araçlarının kesk�nağızlarının kayarak eser�n� bozacağı korkusu kalmamıştı �ç�nde, üzünaylar süren görsel ve bedensel çalışmaları meyves�n� verm�şt�. Ş�md�,şek�l vermekte olduğu şey üzer�nde artık, ustalaşmış ellerle, dahaserbestçe çalışab�l�rd�; öte yandan b�rb�r�n� kovalayan saatlerboyunca çalıştıkça da, daha önce h�ç h�ssetmed�ğ� b�r şey�, hayatı ve

Page 335: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

hayatın serüvenler�n� kavrayan avucunun kend�nden em�n ve çokgen�ş kavrama yet�s�n� h�ssett�. "Gec�km�ş", bel�rl� karakterler� vebel�rl� olayları bakımından gerçekl�k taşıyan b�r öyküyü anlatacaktı;ama Mart�n em�nd� k�, bu aynı zamanda her dev�rde, dünyanın bütünden�zler� ve herkes �ç�n gerçekl�k taşıyan, büyük yaşamsal önem�olan şeylerden de bahsedecekt�. Bu, Herbert Spencer sayes�nded�ye düşündü.

Yazdıklarının öneml� şeyler olduğunun farkındaydı. Kulaklarındah�ç durmayan b�r nakarat hal�nde, "Basan kazanacak!" sözler�çınlıyordu. Tab�� k� basan kazanacaktı. Sonunda derg�ler�nkapışacakları yazıyı yazıyordu �şte. Bütün öykü ş�mşek parıltılarıhal�nde b�r anda gözler�n�n önünden, geçt�. Kısa b�r ara ver�pdefter�ne b�r paragraf yazdı. Bu "Gec�km�ş" �n son paragrafı olacaktı,ama bütün k�tap kafasında öyle canlı b�r şek�lde tamamlanmıştı k�,daha k�tabı b�t�rmes�ne haftalar varken, defter�ne k�tabın b�t�şparagrafını yazab�l�yordu. Henüz yazılmamış olan öyküyü, den�zöyküler� yazarlarının öyküler�yle karşılaştırdı ve ken-d�n�nk� ona, d�ğeröykülerle ölçülemeyecek kadar üstün geld�. Kend� kend�ne, yükseksesle, "Buna yaklaşacak yalnız b�r k�ş� var" ded�, "O da Conrad.Hattâ öykümü okusa, o b�le yer�nden kalkıp eller�m� sıkar ve 'Afer�n,Mart�n oğlum,' derd�", d�ye mırıldandı. Bütün gün başını kaldırmadançalıştı. O gece Morselara yemeğe davetl� olduğu son dak�kada aklınageld�. Br�ssenden'�n sayes�nde s�yah elb�ses� reh�nden kurtulduğu�ç�n Mart�n akşam yemeğ� davetler�ne katılab�l�r hale gelm�şt�. Kent�nçarşısında tramvaydan atlayıp Saleeby'n�n k�taplarını aramak �ç�n b�rkütüphaneye koştu. "Hayat H�kâyeler�" adlı k�tabı aldı ve tramvayda,Norton'un anlattığı Spencer hakkındak� denemey� açtı. Mart�n,okudukça kızdı. Yüzü kızardı, çeneler� atmaya ve eller� sank�avuçlarını ezerek öldürmekte olduğu kötü b�r şey� tekrar tekrarsıkıyor-muş g�b�, farkında olmaksızın sıkılıp açılmaya başladı.Tramvaydan �n�nce gazapçı b�r �nsan nasıl yürürse, o da öyle �r�adımlarla, kaldırım boyunca yürüdü. Mor-seların z�l�n� öyle hırslı çaldık�, ses onu ayıltıp kend�ne get�rd�; böylece yüzü, kend� hal�negülmekten aydınlık b�r hal almış, s�n�rler� düzelm�ş olarak �çer� g�rd�.Bununla beraber, daha �çer� g�rer g�rmez de �ç�n� b�r bezg�nl�k kapladı.Bütün gün es�n�n kanatlarında yükseld�ğ� yücel�klerden aşağı

Page 336: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

düşüverd�. Kafasında Br�ssenden'�n küfür yer�ne kullandığı sıfatlardönüp duruyordu: "Burjuva," "t�caret odası" Kend�ne kızmış b�rşek�lde, "Ne olmuş yan�?" d�ye sordu. O, Ruth'la evlen�yordu, Ruth'una�les� �le değ�l. Ona öyle geld� k�, Ruth'u ş�md�ye kadar h�ç bu kadargüzel, bu kadar �nce, bu kadar sağlıklı görmem�şt�. Ruth'unyanaklarına kan gelm�şt�, gözler� de yen�den Mart�n'� çek�yordu.Bunlar, Mart�n'�n sonsuzluğu �lk defa �ç�nde gördüğü gözlerd�.Çoktandır sonsuzluğu unutmuştu. Ruth'un gözler�nde bütün kel�mehal�ndek� del�ller�n yer�n� tutan b�r öyle del�l okudu k�, buna kend� deşaştı. Bunu Ruth'un, önünden bütün tartışmaları kaçıran gözler�ndegördü; z�ra aşk vardı bu gözlerde. Mart�n'�n kend� gözler�nde de aşkvardı ve aşk tartışma kabul etmezd�. İşte Mart�n'�n aşk doktr�n�buydu.

Yemeğe oturmadan önce Ruth'la beraber geç�rd�ğ� yarım saat,onu son derece mutlu ett�. Bununla beraber masada, yorucu gününsonucu olan kaçınılmaz reaks�yon ve aşırı yorgunluk hal�, Mart�n'�nüzer�ne çöktü. Gözler�n�n yorgun, kend�s�n�n s�n�rl� olduğununfarkındaydı. Ş�md� dudak büküp aşağıladığı ve çok kere kend�s�nesıkıntı veren bu masanın, vakt�yle yüksek kültür ve tem�z b�r hayatladolu olduğunu hayal ett�ğ� b�r atmosferde meden� k�ş�lerle �lkyemeğ�n� yed�ğ� masa olduğunu hatırladı. Yemeye yarayan araçların�nsanı dehşete düşürecek kadar kalabalık ayrıntılarıyla şaşkınadöndü. O günü yen�den anımsadı. B�r adımda baş döndürücü b�rsosyal yüksekl�ğe ulaşmaya çalışarak ve gulyaban� b�r uşağın�şkenceler�ne uğrayıp çevres�nde olanları anlama gayret�yle der�s�n�nher gözeneğ�nden ter fışkıran onurlu b�r vahş�yd� o. Sonunda da,sah�p olmadığı b�lg� ya da k�barlığa sah�pm�ş g�b� görünmeyeçalışmamaya, açık yürekl�l�kle, gerçek hal�yle görünmeye karar verd�o an.

Tıpkı gem�de b�r kaza �ht�mal� düşünces�yle an�den korkuyakapılan b�r yolcunun can yelekler�n�n yer�n� öğrenmeye çalışmasıg�b�, em�n olmak �ç�n gözler�n� Ruth'a d�k�p baktı. Elde ett�ğ� karşılıkbu kadardı. Aşk ve Ruth. Ger� kalan, h�çb�r şey k�taplardak� tanımauymuyordu; halbuk� aşk ve Ruth uyuyordu. Mart�n, onlar �ç�n b�yoloj�kb�r açıklama bulmuştu. Aşk, hayatın en yücelm�ş b�r �fades�yd�. Doğa

Page 337: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

bütün erkekler� olduğu g�b�, Mart�n'� de sevme amacına uygun olarakhazırlamak �ç�n onb�nlerce yüzyıl, yüzb�nlerce, m�lyonlarca yılharcamıştı ve Mart�n, tab�at ananın bu amaçla yarattığı k�ş�ler�n enmükemmeller�nden b�r�yd�. Doğa, aşkı Mart�n'�n �ç�nde en kuvvetl� h�syapmış, ona verd�ğ� hayal gücüyle de bu h�ss�n gücünü yüzdeonb�nlerce defa çoğaltmış, Mart�n'� heyecanlandırmak, er�tmek veç�ftleşmek �ç�n sapkınların arasına gönderm�şt�. El�, Ruth'un masanınaltındak� el�n� aradı. Ruth ona alelacele baktı; gözler� pırıl pırıl,mahmur mahmurdu. Her yanını kaplayan heyecan yüzünden, onunkend� gözler�ndek� parlaklığı görmes�nden meydana geld�ğ�n�nfarkında değ�ld�. Masanın öbür ucunda, Mr. Morse'un sağ tarafında,yerel mahkeme yüksek yargıcı Hâk�m Blount oturuyordu. Mart�n,onunla b�rçok kereler karşılaşmış ama, b�r türlü sevemem�şt� adamı.Mart�n �le Mr. Morse, �şç� send�kaları, yerel durum ve sosyal�zmtartışması yapıyorlar ve Mr. Morse Mart�n'e sosyal�zm konusuüzer�nde takılmaya, onu kızdırmaya çalışıyordu. N�hayet YargıçBlount, masanın karşı tarafından babaca b�r acıma ve şefkatlebakarak, Mart�n'e yatıştırıcı b�r şek�lde:

— Büyüyünce sen de vazgeçers�n bu f�k�rlerden, del�kanlı, ded�.Del�kanlılık çağlarına a�t bu çeş�t uyuşturucuların en �y� tedav�s�,zamandır. Mr. Morse'a dönerek, Bu g�b� durumlarda tartışma faydalıdeğ�ld�r. Tartışma hastayı �natçı yapar.

D�ğer� gayet c�ddî b�r şek�lde onaylayarak:

— Haklısınız, ded�. Bununla beraber, hastayı ara sıra kend�durumu hakkında uyarmak yer�nde olur. Mart�n güldü, ama bu gülmezorlamaydı.

O gün çok çalışmıştı, gün uzundu ve Mart�n'�n çalışması da çokyorucu olmuştu. Ş�md� de �ç�nden taşan, onu zorlayan reaks�yonunsancılarını çek�yordu.

— Şüphe yok k�, �k�n�z de mükemmel b�rer doktorsunuz, ancak,eğer hastanın kend� f�kr�n� söylemes�ne de kerem ed�p, �z�nver�rsen�z, s�ze şunu söylemek �ster�m, b�rer tanı uzmanı olarak,�k�n�z de h�çs�n�z. Gerçekte, �k�n�z de bende var olduğunu sandığınız

Page 338: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

hastalıkla sakatsınız. Bana gel�nce, ben�m muaf�yet�m var. Yarıoluşmuş hal�yle damarlarınıza yerleşm�ş bulunan sosyal�st felsefebana dokunmaksızm yanımdan geçt�. Yargıç:

— Zek�ce, d�ye homurdandı. Tartışmada durumu ters�ne çev�rmek�ç�n mükemmel b�r oyun. — S�z�n ağzınızdan duymuştum.

Mart�n'�n gözler� alev saçıyordu ama kend�ne hâk�m olmasınıb�ld�.

— B�l�yor musunuz, yargıç bey, ben s�z�n seç�m kampanyasıkonuşmalarınızı d�nled�m. Zorlayıcı b�r yolla kend�n�z� rekabets�stem�ne ve kuvvetl�ler�n ayakta kalacağına �nandığınızakandırmaya çalışıyor, fakat aynı zamanda da, d�ğer yandan kuvvetl�olanın kuvvet�n� budamak �ç�n de bütün gücünüzle her çeş�t tedb�rebaşvuruyorsunuz.

— Ben�m del�kanlım.

— unutmayın k�, kampanya nutuklarınızı d�nled�m, d�ye Mart�nuyardı. Heps� de kayıtlara geçm�şt�r; devletlerarası t�caret s�stemler�hakkındak� tutumunuz, Standard O�l kumpanyası �le dem�ryollarıtröstü düzenler�, ormanların korunması ve daha buna benzerb�nlerce kayıtlayıcı ve heps� de sosyal�stçe olan tedb�rlerden yanaolan tutumunuz.

— Yan� bana, bu çeş�tl� kuvvetler�n çok kötü b�r şek�ldekullanışlarının kayıtlandırılması gerekt�ğ�ne �nanmadığınızı mısöylemek �st�yorsunuz?

— Hayır, sorun bu değ�l. Ben s�ze s�z�n �y� teşh�s koyamadığınızısöylemek �st�yorum. S�ze söylemek �st�yorum k�, ben�m kanımdasosyal�zm m�krobu yoktur. S�ze demek �st�yorum k�, bu m�krobunzayıf düşürücü tahr�pler�ne uğrayan s�zlers�n�z. Bana gel�nce, ben,tıpkı s�z�n, sözlükte karşılığı olmayan anlamlar vererek başka b�r kılıkaltında g�zled�ğ�n�z ve sahte b�r sosyal�zmden başka b�r şey olmayansoysuz demokras�n�z�n karşıtı olduğum g�b�, sosyal�zm�n de köklü b�rkarşıtıyım.

Page 339: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— B�r hareket adamıyım ben. Hem öyle b�r hareket adamıyım k�,peçelerle örtülü b�r sosyal düzen�n yalanları �ç�nde yaşayan vegörüşler� bu peçey� delerek ardındak� şeye nüfuz edemeyecek kadarzayıf olan s�z�n g�b�ler, ben�m tutumumu anlayamazlar. Kend�n�z�,kuvvetl�n�n yaşayacağına, kuvvetl�n�n hâk�m�yet�ne �nandığınıza�nandırmaya çalışıyorsunuz s�z. Ben �se �nanıyorum. İşte farkburada. B�raz daha genç, şöyle b�rkaç aycık daha genç olduğumsıralarda ben de aynı şeye �nanıyordum. B�l�yor musunuz, s�z�nf�k�rler�n�z ve s�z�nk�ler�n f�k�rler� ben� hayran bırakmıştı. Ne var k�,tüccarlar ve �ş adamları olsa olsa korkak b�rer hükümdardırlar; bunlarbütün günler�n� para kazanma teknes� �ç�nde b�rer domuz g�b�homurdanarak sömürmekted�rler, �şte bunun �ç�n de ben yüksek�zn�n�zle ar�stokratlar arasındak� yer�nme döndüm. Bu odada tekb�reyc� ben�m. Ben devletten h�çb�r şey beklem�yorum. Devlet�kokmuş, �şe yaramazlığından kurtaracak olan kuvvetl� adamda, atsırtındak� adamda üm�d�m ben�m. — N�ce haklı. Ş�md� s�ze N�ce'n�nk�m olduğunu anlatacak değ�l�m, ama N�ce haklıydı �şte. Dünyakuvvetl�ler�n dünyasıdır. Aynı zamanda soylu domuzlara özgü t�caretve alışver�ş teknes�nde yuvarlanma-yanlarındır. Dünya gerçeksoylulara a�tt�r, büyük sarışın hayvanların, kavuk sallayanlarındırdünya. Bunlar da s�z� hap d�ye yutacaktır; s�z, sosyal�zmden korkanve kend�ler�n� sosyal�st sananları. O, bağlı ve aşağılık köleceahlâkınız da s�z� asla kurtaramayacak. Bütün bunlar s�z�nanlayamayacağınız şeylerd�r. Bu konularla daha fazla canınızısıkmayacağım. Yalnız şurasını hatırınızdan çıkarmayın k�,Oakland'dak� bütün b�reyc�ler� toplasanız, yarım düz�ney� geçmez veMart�n Eden de onlardan b�r�d�r.

Mart�n, tartışmayı b�t�rd�ğ�n� bell� ederek, Ruth'a döndü.

Yumuşak b�r sesle:

— Bugün s�n�rler�m çok yorgun. Sadece sen� sevmek �st�yorum,konuşmak �stem�yorum. — Ben �kna olmadım. Bütün sosyal�stlerdüzenbazdır. Onlar �ç�n söylenecek en doğru lâf da budur, d�yen Mr.Morse'u duymazlıktan geld�.

Yargıç Blount:

Page 340: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— B�z sen� gene de �y� b�r Cumhur�yetç� yaparız, ded�.

Mart�n key�flend�:

— S�z, ben� Cumhur�yetç� yapamadan yet�şecekt�r at sırtındak�adam, merak etmey�n. Mr. Morse olanlardan memnun değ�ld�.F�k�rler�ne saygı göstermed�ğ�, kend�s�ne anlayış göstermed�ğ�gelecektek� damadının tembell�ğ�n� ve doğru dürüst aklı başında b�r�ş tutmaya yanaşmamasını beğenm�yordu. Böylece Mr. Morse,konuşmayı Herbert Spen-cer'e get�rd�. Yargıç Blount da ona yardımcıoldu. F�lozofun adı geçer geçmez kulaklarını d�ken Mart�n �se,Herbert Spencer'e karşı ağır ve kend�n� beğenm�şçe-s�ne eleşt�r�yekalkmış olan yargıcı d�nlemekteyd�. Mr. Morse, "Had� bakalım, alsana", der g�b�lerden Mar-t�n'e baktı.

Mart�n �ç�nden, "Geveze alıklar", ded�. Ruth ve Arthur'lakonuşmaya devam ett�. Ama geç�rd�ğ� uzun günün yorgunluğu ve b�rgece öncek�, 'hak�kî k�r' Mart�n üzer�nde etk�s�n� göstermeyebaşlamıştı; üstel�k tramvayda okuyup da köpürdüğü şey de hâlâbeyn�n� yakıp kavuruyordu.

Onun kend�n� tutmak �ç�n harcadığı gayret� görüp korkan Ruth,b�rden:

— Ne oluyor, kuzum? d�ye sordu. O sırada Yargıç Blount:

— B�l�nmeyenden başka Tanrı yoktur ve Herbert Spencer onunpeygamber�d�r, d�yordu. Mart�n, Yargıç Blount'a döndü. Sak�n b�rsesle:

— Gcuz b�r karar. Bunu �lk defa C�ty Ha�l Parkında, �y� b�r sopayemes� gereken b�r �şç�n�n ağzından duymuştum. Ondan sonra daçok �ş�tt�m bunu ve her sefer�nde bu lâfların tuvalet kokan havasım�dem� bulandırmıştır. Kend� kend�n�zden utanmanız lâzım s�z�n. Bubüyük ve as�l adamın adını s�z�n ağzınızdan �ş�tmek, b�r lağımçukurunda şebnem damlası bulmaya benz�yor.

Page 341: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Sank� odaya yıldırım düşmüştü. Yargıç Blount, saraya tutulmuşb�r yüzle, Mart�n'e gözler�n� faltaşı g�b� açmış, bakıyordu ve tısçıkmıyordu ortalıkta. Mr. Morse, �ç�nden memnun olmuştu. Kızının nekadar sarsıldığını görüyordu. Onun da yapmak �sted�ğ� buydu �şte:Vahş� çocuğun h�ç beğenmed�ğ� p�s yüzünü ortaya çıkarmak.

Ruth'un el�, masanın altından yalvarır g�b� Mar-t�n'�n el�n� aradı,ama Mart�n'�n tepes� atmıştı b�r kere. Yüksek makamlara çıkmış şuentelektüel göster�şl� adamların sahtekârlıkları, onu del�ye çev�rm�şt�.B�r yüksek mahkeme yargıcı! Böyle muhteşem zatlara aşağıdan,çamurun �ç�nden bakıp da, onları tanrılaş-tırdığı zamanlar henüzb�rkaç yıl ger�de kalmıştı.

Yargıç Blount, kend�n� topladı ve terb�yel� b�r tavır takınarakMart�n'e h�tap ett�. Mart�n �se, onun bu terb�yel� tavrını, hanımlarınyüzü suyu hürmet�ne takındığmı anlamıştı. Bu b�le onun öfkes�n�arttırdı. Şu dünyada şeref d�ye b�r şey kalmamış mıydı yan�? YargıçBlount'a:

— Spencer'� ben�mle tartışamazsınız s�z, d�ye bağırdı. Spencerhakkında, onun kend� vatandaşlarının onun hakkında b�ld�kler�ndenfazla b�r şey b�lm�yorsunuz s�z. Ama bunda s�z�n kabahat�n�z yok,kabul eder�m. Bu, sadece zamanımızdak� nefret ed�lecek cehalet�nb�r görünüşünden �baret. Bu akşam buraya gel�rken, bunun b�rörneğ�yle daha karşılaşmıştım. Sale-eby'n�n Spencer hakkındak� b�rdenemes�n� okuyordum. Bu yazıyı okumalısınız. İsted�ğ�n�zk�tapçıdan satın alab�l�rs�n�z, ya da �stersen�z kütüphanelerden deed�neb�l�rs�n�z. Eğer okusaydınız, bu soylu k�ş�ye saldırı anlamındaSaleeby'e kıyasla yaya kalmış olmanızdan ve cehalet�n�zden dolayıutanç duyardınız. Bu, s�z�n utancınızı b�le utandıracak b�r utançrekorudur. — Spencer'�n soluduğu havayı k�rletmeye b�le lâyıkolmayan b�r akadem�k f�lozof, onun �ç�n, 'yarı okumuşların f�lozofu'dem�şt�. Spencer'den on sayfa b�le okuduğunuzu sanmam, amaSpencer hakkında s�zden fazla okumadığı halde, muhtemelen s�zdençok daha zek� olan eleşt�rmenler gelm�ş geçm�şt�r; bunlar, Spencer'�nardından g�denler� açıkça Herbert Spencer'�n yazılarından kend�koyduğu prens�plere göre okutturacak kadar büyük b�r �ht�lâl yaratan

Page 342: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

adamın yazılarından b�r tek del�l, b�r tek f�k�r get�rmeye davet ederler.Ekmekler�n�, yağlarını b�le onun f�k�rler�n�n tekn�ğe uygulanmasındanelde eden bu s�vr�s�nek kafalı her�fler, onun anısına küfretmeyekalkışırlar. Halbuk�, kafalarında değer namına ne taşıyorlarsa, bununçoğunu Spencer'e borçludurlar. Şurası muhakkak k�, eğer Spenceryaşamamış olsaydı, onların papağan g�b� ezberled�kler� b�lg�ler��ç�nde doğru olanlarının çoğu var olmayacaktı.

— D�ğer taraftan, Oxford Rektörü Pa�rbanks, yan� s�zden b�ledaha yüksek b�r makamda oturan b�r�s�, Yargıç Blount, Spencer'�ngelecek nes�ller tarafından, b�r düşünür olmaktan çok, b�r şa�r ve b�rhayalperest olarak b�r kenara bırakılacağını söylem�şt�r. Soyu köpekbunların, rez�l her�fler! Bunlardan b�r d�ğer� de, "İlk Prens�pler' bel�rl�b�r edebî kudretten tamamıyla yoksun değ�ld�r," dem�ş. Y�ne bunlarınb�r kısmı �se, onun or�j�nal b�r düşünür olmaktan çok, çalışkan b�r kafa�şç�s� olduğunu söylem�şlerd�r. Rez�l köpekler! Rez�l köpekler! Mart�nb�rden sustu, ortalığı b�r ölüm sess�zl�ğ� kapladı. Ruth'un a�les�ndeherkes, Yargıç Blount'a başarı kazanmış, kuvvetl� b�r adam gözüylebakardı, onun �ç�n Mart�n'�n bu çıkışı "heps�n� dehşete düşürmüştü.Yemeğ�n ger� kalan kısmı b�r cenaze tören� g�b� geçt�. Yargıçla Mr.Morse, kend� aralarında tamamıyla alakasız şeylerden konuştular.Daha sonra Ruth'la Mart�n, yalnız kaldıkları zaman haf�ften atıştılar.Ruth, ağlayarak ona:

— Tahammül ed�l�r �nsan değ�ls�n, ded�. Mart�n'�n öfkes� hâlâyatışmamıştı: — Hayvanlar! Hayvanlar! d�ye tekrarlayıp duruyordu.

Ruth ona, yargıca hakarette bulunduğunu hatırlatınca cevapverd�:

— Onun hakkındak� gerçeğ� söyleyerek m� hakaret ett�m?

Ruth ısrarla:

— Gerçek olup olmadığına aldırdığım yok ben�m, ded�. Bazınezaket kuralları vardır. Sen�n, de k�mseye hakaret etmeye hakkınyok.

Page 343: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n:

— Öyleyse Yargıç Blount gerçeğe hakaret etmek hakkını nerdenbuluyor? d�ye sordu. Şüphe yok k�, gerçeğe saldırmak, yargıcınk� g�b�evrensel b�r şahs�yete saldırmaktan daha ağır b�r suçtur. O, bundanda kötüsünü yaptı. Ölü b�r büyük adamın, as�l b�r adamın adınılekeled�. Oh, hayvanlar! Hayvanlar! Mart�n'�n b�rkaç şeye b�rden olanöfkes� yen�den alevlenm�ş, onun bu hal� Ruth'u korkutmuştu. Ruth,Mart�n'� h�ç bu kadar öfkel� görmem�şt�, bu �se, onun anlayamadığı b�rşeyd�. Bununla beraber bu korkusu �ç�nde b�le onu vakt�yle Mart�n'eçekm�ş ve hâlâ çekmekte olan o s�h�rl� t�treş�mler� h�ssett�, bu, onuMart�n'e yaslanmaya ve öfken�n en yüksek noktaya çıktığı andaeller�n� onun boynuna dayamaya zorladı. Olanlar Ruth'u yaralamış,hays�yet�n� kırmıştı, ama y�ne de eller�n� Mart�n'�n boynuna yasladı veo: — Hayvanlar! Hayvanlar! d�ye öfkeyle homurdanmaya devamederken, ürpert�ler geç�rd�. Mart�n:

— B�r daha varlığımla sofranızın keyf�n� kaçırmayacağım,sevg�l�m, derken, o hâlâ Mart�n'e yaslanmış duruyordu. Mart�n devamett�:

— Benden hoşlanmıyorlar, ben�m de ç�rk�n varlığımla onlarırahatsız etmem doğru değ�l, üstel�k aynı şek�lde onlar da ben�m �ç�nç�rk�n, �ğrenç şeyler. B�r de düşünüyorum da, saflık zamanlarımda,yüksek tabakanın, güzel evlerde oturan eğ�t�ml� bankalarda hesaplarıolan k�ş�ler�n� adam sanırdım!

XXXVIGeçen günler Mart�n'le Br�ssenden arasındak� dostluğu

pek�şt�rm�şt�. Mart�n dünyada kend�s�n� anlayan yegane �nsanınBr�ssenden olduğuna �nanıyor; ancak onun kanama geç�rmes�karşısında üzüntüsünü g�zleyem�yordu. Kötü kader�n can dostunuel�nden alacağını düşünüyordu. Özell�kle son üç gün �ç�nde �k�kanama geç�ren arkadaşının �y�den �y�ye toprağa yaklaştığını

Page 344: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

h�ssed�yordu. Ne var k� Br�ssenden'�n el�nden v�sk� bardağıdüşmüyordu. Oturup tatlı tatlı sohbet ederlerken Br�ssendenb�rdenb�re: — Had�, bara g�del�m, ded�. Bu cümley� söylerken el�t�tr�yor, parmakları bardağı zor tutuyordu. Arkadaşının bu durumu�ç�ne oturan Mart�n, onu kışkırtmak �ç�n:

— Sosyal�zmden bana ne? ded�. Mart�n'�n amacı konuyudağıtmaktı. Hastalığı c�ğerler�nden yüzüne vuran Br�ssenden de boşdurmadı, kışkırtmaya, kışkırtmayla karşılık verd�: — Dışarıdangelenler�n b�le beş dak�ka konuşmasına �z�n ver�l�yor. Kalk ve dök�ç�n�. Onlara neden sosyal�zm� �stemed�ğ�n� anlat. Onlara kend�ler� vekenar mahalle et�ketler� hakkında ne düşündüğünü anlat N�ce'y�kafalarına çarp ve bu zahmet�nden ötürü de tem�z b�r sopa ye. İy�cehır çıkart. Onların �sted�ğ� tartışmadır, sen�n �sted�ğ�n de o ya. B�l�yormusun, ölmeden önce sen� b�r sosyal�st olarak görmek �sterd�m. Busen�n varlığına güç kazandırır. Yaklaşmakta olan hayal kırıklığıanında sen� kurtaracak olan tek şey budur. Mart�n aklından geçen�hemen söyled�:

— S�zler�n, hep�n�z�n neden sosyal�st olduğunuzu b�r türlüçözemeyeceğ�m. Halkçıyız ders�n�z, halktan �ğren�rs�n�z. Doğaldır,ayak takımının s�z�n estet�k ruhunuza h�tap edecek b�r yönü yok k�.Mart�n, arkadaşının yen�den doldurmakta olduğu v�sk� bardağınıparmağıyla suçlar yollu �şaret ederek: — Sosyal�zm sen� kurtaracağabenzem�yor, ded�. Br�ssenden anında karşılık verd�: — Çokhastayım. Sen sağlıklısın ve yaşaman �ç�n çok sebep var; zatenhayata kelepçeyle bağlanmış g�b�s�n. Bana gel�nce, ben�m nedensosyal�st olduğuma şaşıyorsun. Söyleyey�m sana; çünkü sosyal�zm,kaçınılmaz da ondan; çünkü bugünkü kokmuş, akıldışı s�stemdayanamayacak da ondan; çünkü sen�n at sırtındak� adamının devr�geçt� de ondan. Köleler dayanamaz. Çok kalabalıklar. Onlar sen�nb�n�c�n� �ster �stemez, o daha atına atlamadan alaşağı edecekler. Sende onlardan kurtulamazsın, onun �ç�n sen de bütün kötü ahlâkçılığınıyutmak zorunda kalacaksın. Kabul eder�m k�, pek tatlı b�r lokmadeğ�ld�r, ama y�ne de çoktan ber�d�r hazırlanmış bulunan bu lokmayıyutmak gerek. Sen, zaten o N�ce'den kapma f�k�rler�nle esk� kafalısayılırsın. Geçm�ş geçm�şt�r ve tar�h�n b�r tekerrürden �baret olduğunu

Page 345: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

söyleyen de b�r yalancıdır. Halkı elbette sevm�yorum, ama ne yapsınzavallılar? At sırtındak� adamı get�remey�z, öte yandan da herhang�b�r şey ş�md� hâk�m durumda olan mahcup domuzlara yeğd�r. Neysehad� gel, had�. Gırtlağıma kadar �çk�yle doldum, eğer burada b�razdaha oturacak olursam sarhoş olacağım. Doktorun ne ded�ğ�n�b�l�yorsun, Allah doktorların belâsını vers�n. Br�ssenden'le Mart�n,ufak salonu, çoğu �şç� sınıfının üyeler� olan Oakland'lı sosyal�stlerletıka basa dolu buldular. Zek� b�r Yahud� olan hat�p, Mart�n'�nhayranlığını kazandı, aynı zamanda da ondak� muhalefet ruhunuuyandırdı. Bu adam, kamburu çıkmış, dar omuzları, �çer� çökükgöğsü �le gerçek b�r halk çocuğuydu, zavallı köleler�n de kend�ler�neyüzyıllar boyunca hükmetm�ş, sonsuza değ�nde hükmedecek olan ve�ht�şam �ç�nde yüzen b�r avuç k�ş�ye karşı g�r�şt�ğ� mücadele Mart�n'�çok etk�led�. Mart�n'e göre, bu sararıp solmuş, b�r tutam yaratık, b�rsemboldü. B�yoloj�k kanunlara uygun olarak, sefalet�n kucağında yokolan koskoca b�r zayıflar ve yeters�zler k�tles�n�n sembolü g�b� duranb�r heykeld� o. Onlar uygun olmayanlardı. Şeytanca felsefeler�ne,�şb�rl�ğ�ne karınca g�b� �lg� göstermeler�ne rağmen, doğa onları �st�sna��nsanlar arasına koymayı reddetm�şt�. Tab�at ana, b�r dolu hayattohumu �ç�nden yalnız kend� seçt�kler�n�, yalnız en �y�ler�n� ekm�şt�.Tıpkı, kend�s�n� b�r maymun g�b� takl�t eden �nsanoğlunun yarış atıveya hıyar yet�şt�rd�ğ� yöntemle yapmıştı doğa. Şüphes�z Kozmosyaratan, daha �y� b�r yöntem ortaya koyab�l�rd�.

Bunlar yok olurlarken b�r solucan g�b� kıvranacaklar-dır; tıpkıplatformun üstündek� hat�p g�b�, tıpkı hayatın kend�ler�ne verd�ğ�cezalan asgar�ye �nd�rmek ve Kozmostan ağır basmak üzere b�r çarebulmak �ç�n buraya toplanmış ter döken halkın kıvranmakta olduğug�b�.

Mart�n �şte böyle düşündü ve Br�ssenden, onu d�ğerler�n�terletmeye kışkırttığı zaman da aynen böyle konuştu. Platformaçıkıp, toplantı başkanına seslenerek konuşma kurallarına uydu.Konuşmaya alçak sesle, Yahud� konuştuğu sırada, kafasına hücumeden f�k�rler� toparlamak �ç�n duraklayarak başladı. Bu g�b�toplantılarda her hat�be ayrılan zaman beş dak�kaydı; ama beşdak�ka b�tt�ğ� sırada Mart�n daha yen� açılmış, bütün gücüyle

Page 346: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

doktr�nlere yüklenm�ş, fakat saldırısını tamamlayamamıştı.D�nley�c�ler�n �lg�s�n� uyandırmıştı, bunun �ç�n toplantı başkanını,Mart�n'�n konuşma süres�n� uzatmak �ç�n zorladılar. Mart�n'� kafasev�yes� bakımından kend�ler�ne lâyık b�r düşman kabul ederek,kel�mes�n� b�le kaçırmadan d�kkatle d�nled�ler. Mart�n, kölelerehücumunda, onların erdemler� ve takt�kler� hakkında h�ç sözünüsakınmadan ateşle ve �nançla konuştu ve d�nley�c�lere bahs� geçenköleler olduklarını �ma eder şek�lde seslend�. Spencer'� ve Malthus'uz�krett� ve b�yoloj�k gel�ş�m kanununu anlattı.

Anlattıklarını çabucak toparlayarak şunları söyled�:

— İşte bu yüzden köle t�plerden oluşmuş h�çb�r devletyaşayamaz. Esk� gel�ş�m kanunu hâlâ geç�yor. Meselâ dem�n de�şaret ett�ğ�m g�b�, yaşama mücadeles�nde, zayıflar ve zayıflarıntorunları ez�l�p yok olmaya doğru g�derken, kuvvetl�ler ve kuvvetl�ler�ntorunları ayakta kalmaktadır. Sonuç olarak, kuvvetl� ve kuvvetl�n�ntorunları hayatta kalır ve savaş yürüdüğü müddetçe de, her nesl�nkuvvet� daha da artar. İşte gel�ş�m budur. Halbuk� s�z köleler, gel�ş�mkanununun ortadan kaldırılab�leceğ�, h�çb�r zayıf veya yeters�z�n yokolmayacağı, her yeters�z�n günde canı çekt�ğ� kadar yemes�ne yetery�yecek bulab�leceğ� ve herkes�n evlen�p çocuk sah�b� olab�leceğ�kuvvetl� kadar es�r�n de çocuk sah�b� olab�leceğ� b�r topluluk hayaled�yorsunuz. O zaman sonuç ne olurdu? Her �k� nesl�n de kuvvet vehayat değerler� artık artmaz, aks�ne; g�tg�de azalırdı, �şte s�z�n kölefelsefen�ze müstahak olduğu cezayı verecek olan adalet. S�z�nköleler topluluğunuz köleler �ç�n kurulmuş topluluğunuzu oluşturanhayat zayıflayıp parçalanınca o da kaçınılmaz b�r şek�lde zayıflayıpparçalanacaktır, unutmayın k�, ben s�ze et�k kurallardan değ�l,b�yoloj�den söz ed�yorum. H�çb�r köle toplumu ayakta kalamaz.D�nley�c�ler arasından b�r�:

— Amer�ka B�rleş�k Devletler�nden ne haber? d�ye bağırdı.

Mart�n:

— Ne olsun? d�ye cevap verd�. On üç eyalet yönet�c�s�n� sepetled�ve cumhur�yet ded�kler� yönet�m� kurdu. Köleler kend� kend�ler�n�n

Page 347: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

efend�s� oldu. Artık kılıca h�zmet etm�yorlar. Ama uzun süre efend�s�zkalınamaz, onun �ç�n yen� b�r efend� t�p� türed�. Bunlar, s�z�n kölehâk�mler�n�z� satın aldılar, kölel�k kanunlarınızı ortaya çıkarttılar ves�z�n köle kızlarınızı, kızanlarınızı köle mülk�yet�ndek�nden de beterb�r dehşete zorladılar. S�z�n çocuklarınızdan �k� m�lyonununbugün Amer�ka B�rleş�k Devletler� tüccar ol�garş�s�nde �manı gevr�yor.S�z kölelerden on m�lyonunuzun ne doğru dürüst karnınız doyuyor,ne de başınızı sokacak b�r yer�n�z var. Buna karşılık s�ze h�çb�r köletopluluğunuzun ayakta kalamayacağını gösterd�m, çünkü böyle b�rtopluluk, önem� gereğ� gel�ş�m yasasını ortadan kaldırmak zorundadırEğer b�r köleler topluluğu kurulab�l�rse, bu topluluğun kurulmasıylab�rl�kte çürüme de başlar. S�ze, gel�ş�m yasasını kaldırmaktan sözetmek kolay gel�yor, ama kuvvet�n�z� devam ett�rmen�z� sağlayacakyen� yasanız nerde? Formüle ed�n bakalım. Yoksa formülünüz hazırmı? Öyleyse çıkarın ortaya. Mart�n ayyuka çıkan sesler arasındayer�ne oturdu. B�r sürü adam onu tanıyab�lmek �ç�n ayağa kalkmışgürültü patırtı ed�yorlardı. Bunlar teker teker, gürültülü alkışlararasında, aşk ve şevkle, heyecanlı jestlerle konuşarak saldırıyacevap verd�ler. Çılgın b�r geceyd�. Bazıları konu dışına çıktı, amaçoğu doğrudan doğruya Mart�n'e cevap verd�ler. Mart�n'�, onun �ç�nyepyen� olan düşünce d�z�ler�yle sarstılar ve ona, yen� b�yoloj�kkanunlar hakkında değ�l, ama esk� kanunların yen� uygulama şek�ller�hakkında b�r anlayış kazandırdılar. Her zaman terb�yeler�n�koruyamayacak kadar �çtend�ler, bu yüzden de toplantı başkanıdüzen� sağlamak �ç�n b�rçok defa tokmakla masaya vurmak zorundakaldı.

Tesadüfen d�nley�c�ler arasında toy b�r gazete muhab�r� debulunuyordu; haberler�n az olduğu b�r günde oraya gönder�lm�ş,sansasyonel b�r haber vereb�lmek �ç�n yanıp tutuşan b�r gazetec�yd�.Parlak b�r muhab�r değ�ld�. Sadece sev�ml� ve konuşkandı.Tartışmaları tak�p edemeyecek kadar kalın kafalıydı. Gerçekte, �ç�nde�şç� sınıfının bu ağzı kalabalık manyaklarına üstün olduğuna da�r b�rh�s vardı. Ayrıca, yüksek makamlarda oturup m�lletler�n vegazeteler�n s�yasetler�n� d�kte eden k�ş�lere de büyük saygısı vardı.Daha da öneml�s�, b�r �deal� vardı, yan�, yoktan haber yaratmayayetenekl� b�r muhab�r olmak �st�yordu.

Page 348: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Bütün bu konuşmaların neden söz ett�ğ�n� b�lm�yordu. Buna lüzumda yoktu. 'İht�lâl' g�b� kel�meler ona �pucu vermeye yett�. B�r tek fos�lkem�ğ�nden bütün b�r �skelet� kurab�len b�r yaratıcı g�b� o da b�r tek'�ht�lâl' kel�mes�nden bütün konuşmayı yen�baştan kurmayı başardı.Bu �ş� o gece yaptı ve güzel yaptı doğrusu; en büyük heyecanı Mart�nyarattığı �ç�n de bütün bu konuşmaları onun ağzındanmış g�b� yazdıve Mart�n'�n hızlı b�reyc�l�ğ�n� en koyu, kıpkızıl sosyal�st lâflar hal�neget�rerek onu göster�n�n baş anarş�st� yaptı. Toy gazetec� bu sanatkargecen�n renkler�n� koskocaman b�r fırçayla verd�.

XXXVIIHayat umulmadık andak� değ�ş�mler�yle var ya da yok eder

�nsanı. Öyles�ne sürpr�zlerle doludur k� sırtındak� küfey� alır k�m�nden,elmasları yükler taş yer�ne k�m�ne. İşte Mart�n �ç�n de o sabah yen�deney�mlerle, hatta yepyen� gel�şmeler�n başlangıcı olacak şeylerledoluydu. Bu aynı zamanda büyük b�r deney�md� de. Odasındakahves�n� �çerek gazetes�n� açan Mart�n b�rdenb�re kend�n� manşettegördü. An� b�r şaşkınlık geç�rd�. Ne yapmıştı da manşet� doldurmuştu.Habere göre, kend�s� Oakland sosyal�stler�n�n en ünlü l�der�yd�,bağlıları onu tapacak derecede sev�yor, sözler�n� em�r kabuled�yorlardı. Toy gazetec�n�n kend� namına kaleme aldığı ş�ddetl�söylev� baştan sona okudu, bunca şey� kend�s�n�n nasıl söyled�ğ�n�gülerek anımsadı. Söylev�n bas�tl�ğ�ne hem kızdı hem de güldü.Akşam Br�ssenden gel�p de kend�n� külçe g�b� b�r koltuğa attığındaMart�n, yattığı yerden:

— Her�f ya sarhoştu, ya da b�r can� kadar kötü n�yetl�, ded�.

Br�ssenden:

— Pek� ama ne d�ye aldırış ed�yorsun sen? Gazete okuyanburjuva domuzlarının onayını olmak �stem�yorsun herhalde? d�yesordu. Mart�n b�raz düşündükten sonra, burjuvaz�n�n �lg�s� ya datepk�s�n�n kend�s�n� �lg�lend�rmed�ğ�n� bel�rterek: — Bu haber Ruth'un

Page 349: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

a�les�yle olan yakınlığımı oldukça kötü b�r duruma sokacak. Babasıda�ma ben�m sosyal�st olduğuma �nanmıştır, bu sef�l her�fler de ş�md�onun �nancını daha da kuvvetlend�recek, ded�. Sonra konuyudeğ�şt�rd�:

— Sana bugün yazdıklarımı okumak �st�yorum. Okuyacağım şey"Gec�km�ş" tab��; nerdeyse yarıladım. Mart�n yüksek sesle okurken,Mar�a �çer�ye şık g�y�nm�ş, çevres�ne tepeden bakan b�r genç soktu;adam Mart�n'e bakmadan önce gözler�n� gaz ocağının ve köşedek�mutfağın üzer�nde dolaştırdı. Br�ssenden:

— Otur, ded�.

Mart�n gence yatağın üstünde yer açtı ve ne �sted�ğ�n� söyles�nd�ye bekled�. — Dün gece konuşmanızı d�nled�m Mr. Eden, ş�md� des�z�nle söyleş� yapmaya geld�m, d�ye başladı. Br�ssenden sıkı b�rkahkaha attı.

Muhab�r, bu canlı cenazeye değer b�çmek �ster g�b� şöyle hızla b�rbakış fırlattıktan sonra: — B�r sosyal�st kardeş m�? d�ye sordu. Mart�nyumuşak b�r sesle:

— Demek röportajı yazan bu, ha? Yahu bu daha çocuk!

Br�ssenden:

— N�ye yapıştırmıyorsun her�fe? d�ye sordu.

Muhab�r çevres�nde, kend� hakkında, yüzüne karşı bu şek�ldekonuşulmasından afallamıştı. Ne var k� o sosyal�st toplantısını parlakb�r şek�lde bet�mled�ğ� �ç�n takd�r ed�lm�ş ve toplumu tehd�t eden buteşk�latlı tehl�ken�n l�der� Mart�n Eden'le söyleş�ye gönder�lm�şt�.

— Resm�n�z�n çek�lmes�ne �t�raz etmezs�n�z değ�l m�, Mr. Eden?ded�. — Dışarıda foto muhab�r�m bekl�yor, kend�s� d�yor k�, güneşdaha fazla alçalmadan resm�n�z� alıversek �y� olacakmış. Ondansonra söyleş�y� yaparız.

Page 350: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Br�ssenden düşüncel� b�r tavırla:

— B�r fotoğrafçı. Vur kerataya Mart�n, vur! Vur ona! ded�.

Mart�n cevaben:

— Gal�ba yaşlanıyorum. Vurmam gerekt�ğ�n� b�l�yorum, amahak�katen yüreğ�m kabul etm�yor. Değmez bana kalırsa.

Br�ssenden onu zorlayarak:

— Bakma gözünün yaşına, ded�. Mart�n:

— Düşünmeye değer, dey�p devam ett�. Ne var k� bu �ş �ç�n yeter�kadar hırs yok �ç�mde, bu her�f de ben� o kadar hırslandıracak, oenerj�y� doğuracak değerde değ�l. Anlarsın ya, �nsanın yumrukatması �ç�n b�r enerj� harcaması gerek. Hem ne önem� var?

Genç gazetec� çalımlı b�r tavırla:

Doğrudur, sorunu böyle değerlend�rmek gerek�r, ded�. Ama buarada da g�tt�kçe artan b�r end�şe �le kapıdan tarafa bakmayabaşlamıştı b�le. Mart�n bütün d�kkat�n� Br�ssenden'e vererek:

— Ama b�r satırı b�le doğru değ�ld� yazdıklarının, ded�.

Gazetec� cesaret ed�p:

— Genel �çer�kte yapılmış b�r tar�ft�, sonra, reklam da oldu.Öneml� olan budur. S�ze b�r lütuf gösterd�k. Br�ssenden çok c�dd� b�rtavırla:

— Çok �y� b�r reklamdır Mart�n, oğlum, d�ye tekrarladı.

Mart�n de yardım ett�:

— Hem de bana b�r lütufmuş, düşünsene b�r kere!

Gazetec�, sank� �lg� bekl�yormuş g�b� b�r hava takınarak:

Page 351: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Durun bakayım nerede doğdunuz, Mr. Eden? d�ye sordu.

Br�ssenden:

— Not f�lân aldığı da yok, heps�n� aklında tutuyor, ded�.

Toy gazetec� end�şel� görünmemeye çalışarak kısık b�r sesle:

— Bu bana yeter, �y� b�r raportör not tutmakla vakt�n� kaybetmez.

Br�ssenden:

— Mart�n eğer vurmazsan buna, vurur vurmaz şurada düşüpöleceğ�m� b�lsem b�le ben kend�m yapacağım bu Mart�n:

— Kıçına b�rkaç şamar atsak nasıl olur? d�ye sordu.

Br�ssenden cezayı c�dd� b�r şek�lde değerlend�rd�kten sonrabaşıyla onayladı. B�r süre sonra Mart�n, gazetec�y� yüzü yere, kıçıhavaya doğru d�zler�n�n arasına sıkıştırmış olarak yatağının kenarınaoturtmuştu.

— Sakın ısırayım deme, d�ye gazetec�y� uyardı Mart�n. Yoksasuratını yumruklamak zorunda kalırım. Yazık olur, z�ra güzel b�ryüzün var.

Sağ el� kalktı ve �nd�, ondan sonra da hızlı ve şaşmaz b�r r�t�mlekalkıp �nmeye başladı. Gazetec� çırpındı, küfrett�, kıvrandı, amaısırmaya cesaret edemed�. Br�ssenden onu büyük b�r c�dd�yetleseyred�yordu, ama b�r ara heyecanlanıp:

— Dur, b�r kere de ben yapıştırayım, d�ye yalvara-rak v�sk�ş�şes�n� kavradı. N�hayet Mart�n, dayak atmaktan vazgeç�nce:

— Özür d�ler�m, el�m yoruldu, ded�. Adamakıllı uyuştu el�m.

Gazetec�y� doğrultup yatağın üstüne oturttu.

Page 352: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Del�kanlı, kızarmış yanaklarından aşağı çocuksu b�r öfken�ngözyaşları süzülürken: — S�z� bu yaptığınızdan ötürü tutuklatacağım.S�z� p�şman edeceğ�m. Mart�n:

— İnsanı aşağılara götüren b�r �şe başladığının farkında değ�l.İnsanın hemc�nsler� hakkında kend�s�n�n yaptığı g�b� yalansöylemes�n�n, şerefl�, dürüst, mertçe b�r �ş olmadığını b�lm�yor.

Mart�n susunca, Br�ssenden'�n ses� duyuldu:

— Öğrenmek �ç�n b�ze gelmes� lâazım. Br�ssenden:

— Ama y�ne daha vak�t var, d�ye cevap verd�. Onu kurtarmak �ç�n�stersen o mütevazı aracını kullanab�l�rs�n hala. Neden bırakmadınvurayım b�r kere-c�k. Çorbada ben�m de tuzum bulunsun �sterd�m.Günahkar ruh �ç�n� çekerek:

— İk�n�z� de tutuklatacağım koca ayılar s�z�, ded�. Mart�n acımışg�b� başını �k� tarafa sallayarak: — Yok, yok, çok c�c�, aynı zamandaçok zayıf bunun ağzı, korkarım k� el�m� boşuna yordum. Del�kanlınındüzelmeye n�yet� yok. En�nde sonunda büyük ve başarılı b�r gazetec�olacaktır. V�cdan yok bu del�kanlıda. Yalnız bu b�le, onun büyükadam olmasına yeter.

Bu laf üzer�ne gazetec� kapıdan çıkıp g�tt� ama Br�ssenden'�n halael�nde tuttuğu ş�şeyle sırtına vurmasından korktuğu �ç�n de odadançıkıncaya kadar t�tred�.

Mart�n ertes� günkü sabah gazeteler�nden kend�s� hakkındab�lmed�ğ� daha b�rçok yen� şeyler öğrend�. Kend�s�yle yapılansöyleş�de muhab�re verd�ğ� demeçte:

"B�z toplumun can düşmanıyız," dem�ş. "Hayır b�z anarş�st değ�l,sosyal�st�z." Muhab�r kend�s�ne bu �k�s� arasında pek fark olmadığınısöyled�ğ� zaman da, Mart�n ses çıkarmadan kabul etm�ş veomuzlarını s�lk-m�ş. Mart�n tasv�r de ed�lm�şt�. En d�kkat� çekenyerler�, eşkıya eller�ne benzeyen eller�yle, çakmak çakmak bakankanlı gözler�ym�ş. Ayrıca, kend�s�n�n her akşam C�ty Ha�l farkında

Page 353: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

�şç�lere nutuk çekt�ğ�n� öğrend�. Ayrıca halkın kafasına kötü tohumlarsaçan anarş�stler ve tahr�kç�ler arasında en çok d�nley�c� toplayanınınkend�s� olduğunu da öğrend�. Muhab�r, Mart�n'�n ufak yoksul odasınınçok renkl� b�r tablosunu ç�zm�ş, gaz sobasını, odadak� tek sandalyey�,Mart�n'e arkadaşlık eden ve sank� y�rm� yıl b�r kale z�ndanındak�mahpusluğundan yen� çıkmışa benzeyen hortlak kılıklı arkadaşındanda söz etm�şt�. Muhab�r h�ç boş durmamıştı. Sağa sola koşmuş,Mart�n'�n a�le tar�h�n� karıştırmış ve Mr. H�gg�nbot-ham'ın kend�mağazasının kapısı önünde b�r fotoğrafını çekm�şt�. Bu cent�lmen,en�ştes�n�n sosyal�stçe f�k�rler�ne kend�s�ne de tahammül edemeyenve en�ştes�n�, kend�s�ne �ş tekl�f ett�ğ� halde kabul etmeyen, h�çb�r �şeyaramaz ve en�nde sonunda cezaev�n� boylayacak b�r tembel olarakkarakter�ze eden, akıllı b�r �ş adamı d�ye göster�lm�şt�. Aynı şek�lde,Mar�am'ın kocası, Mr. Hermann von Schm�dt �le de b�r söyleş�yapılmıştı. O da Mart�n'den a�len�n yüz karası d�ye bahsetm�ş veen�şte olarak onu reddetm�şt�. Von Schm�dt muhab�re: — Ben�msırtımdan geç�nmeye kalktı, ama dur bakalım arkadaş d�y�p bu �şe b�rson ver�verd�m. B�r daha avantayı zor bulur o. Çalışmayan adamda�ş yok, benden de böyle yazın. Bu sefer Mart�n gerçekten kızdı.Br�ssenden bütün bu olanlara tatlı b�r şaka d�ye bakıyor, fakat �ş�Ruth'a açıklamanın ne kadar güç olduğunu b�len Mart�n'� b�r türlütesell� edem�yordu. Ruth'un babasına gel�nce Mart�n onun da sonderece sev�nm�ş olduğunu ve n�şanı bozmak �ç�n bu olayı �st�smaredeceğ�n� b�l�yordu. Hem de ne derece �st�fadeye kalkışacağınıyakında anlayacaktı. Akşam postası ona Ruth'dan b�r mektup get�rd�.Mart�n mektubu aldı ve b�r felaket sez�nleyerek kapının önünde açıpokudu. Mektubu okurken, eller� tıpkı s�gara �çt�ğ� esk� günlerdek� g�b�mekan�k b�r şek�lde ceb�ne g�d�p, tütün ve kahvereng� s�gara kağıdınıaradı. Cepler�n�n boş olduğunu unutmuştu, s�gara sarmayayarayacak kağıt parçasını da el�nde tuttuğunun farkında değ�ld�. Bub�r aşk, �ht�ras mektubu değ�ld�. Bu mektupta öfkeden de �z yoktu.Ama b�r�nc� cümleden en son cümleye kadar mektup, baştan aşağıhayal kırıklığı kokuyor ve b�r �nc�n�ş� anlatıyordu. Ruth, ondan daha�y� şeyler beklerm�ş. Mart�n'e olan aşkının onu c�dd� ve tem�z b�rhayat sürmeye �tecek kadar değer� bulunduğunu ve onun artıkgençl�k çağı çılgınlıklarını atlattığını sanıyormuş. Halbuk� ş�md�annes�yle babası çok sert b�r tavır takınıp onu n�şanı bozmaya

Page 354: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

zorlamışlar. Olaylar onları haklı çıkardığı �ç�n de Ruth bunu kabulemecburmuş. Zaten �l�şk�ler�nde h�çb�r zaman mutlu olmalarına �mkanyokmuş. Bu daha başından, bahtsız b�r teşebbüsmüş. Ruth'un bütünmektupta üzüldüğü ve Mart�n'e çok acı gelen tek b�r nokta vardı;şöyle yazıyordu Ruth: "Ne olurdu sank� b�r �şe yerleşseyd�n de adamolmaya çalışsaydın. Ama bu olacak �ş değ�ld�. Sen�n geçm�ş�nbaşıboş, düzens�z b�r yaşayışla dolu. Sen� ayıplamamak lazım. Senancak kend� huyuna ve küçükken aldığın terb�yeye uygun olarakhareket edeb�l�rd�n. Onun �ç�n sen� ayıplamıyorum, Mart�n. Lütfenbunu hatırından çıkarma. İk�m�z de hata ett�k. Yanlıştan çabukdöndüğümüz �ç�n şanslı sayılırız."

Mektubun sonlarına doğru da, "Ben� görmeye kalkışmanınfaydası yok. Bu hem �k�m�z �ç�n, hem de annem �ç�n tatsız b�rkarşılaşma olur. Onu zaten son derece üzmüş bulunuyorum. Bunuaffett�rmek �ç�n çok gayret harcamam gerekecek" d�yordu.

Mart�n mektubu sonuna kadar d�kkatle �k�nc� kez okudu, ondansonra oturup cevap yazdı. Sosyal�stler toplantısındak� konuşmasınınana hatlarını vererek, söyled�kler�n�n, gazeten�n kend� ağzındanmışg�b� yazdığı şeyler�n her bakımdan aks� olduğuna �şaret ett�.Mektubun sonlarına doğru Mart�n y�ne, yana yakıla aşk �ç�n yalvaranTanrı'nın çılgın aşığı olmuştu. "Lütfen bana cevap ver" d�yordu,"vereceğ�n cevapta senden b�r tek şey öğrenmek �st�yorum. Ben�sev�yor musun? Bu tek sorunun cevabını ver." Ama ne ertes� gün, nede daha ertes� gün h�çb�r cevap gelmed�. "Gec�km�ş", el sürülmeden,masanın üstünde kalmıştı. Masanın altında da, ger� çevr�lenyazılarının meydana get�rd�ğ� yığın günden güne büyümekteyd�.Mart�n'�n del�ks�z uykuları hayatında �lk defa bozuluyor, uykularıkaçıyor ve Mart�n uzun, rahatsız geceler� kend�n� yatakta oradanoraya atarak geç�r�yordu, üç defa Morse'ların ev�ne uğradı, fakatüçünde de kapıyı açan uşak tarafından ger� çevr�ld�.

Br�ssenden otel�nde hasta yatıyordu. Dışarı çıkıp dolaşamayacakkadar zayıf düşmüştü. Mart�n çoğunlukla onun yanında olduğu halde,Br�ssenden kend� dertler�yle Mart�n'� üzmüyordu. Z�ra Mart�n'�nbaşında sürüyle dert vardı. Gazetec�n�n yaptığı �ş Mart�n'�n

Page 355: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

umduğundan da daha gen�ş b�r çevrey� �lg�lend�ren sonuçlar verm�şt�.Portek�zl� bakkal Mart�n'e daha fazla kred� açmayı reddetm�ş,Amer�kalı olan ve Amer�kalı oluşuyla övünen manav �se Mart�n'�vatana �hanetle suçlandırıp onunla alışver�ş� tamamıyla kesm�şt�. Buadam vatanseverl�ğ�n� o derece �ler� götürmüştü k�, Mart�n'� hesabıödemeye kalkışmaktan b�le men etm�şt�. Komşular arasındak�konuşmalar da aynı c�ns duyguların doğmasına yol açmış veMart�n'e duyulan öfke çok artmıştı. K�mse vatan ha�n� b�r sosyal�stlealışver�ş etmek �stem�yordu. Zavallı Mar�a arada kalmıştı vekorkuyordu. Y�ne de Mart�n'e sadık kaldı. Komşuların çocukları,vakt�yle Mart�n'� z�yarete gelen büyük arabanın kafalarında yarattığıkorkudan kurtulmuş, kend�ler�n� emn�yete alacak kadar uzaklaşıpMart�n'e "serser�", "ayyaş" d�ye bağırmaya başlamışlardı. Bununlaberaber S�lva a�les�n�n çocukları Mart�n'�n şeref�ne b�r sürü meydansavaşı vererek onu sadakatle savunmaktaydılar. Gözler�n�nmorarması burunlarının kanaması artık günlük, olağan �şlerdensayılmaya başlamıştı ve bu tab�� Ma-r�a'nın �şler�n� daha çokkarıştırıyor, dertler�n� çoğaltıyordu.

B�r keres�nde Mart�n yolda Gertrud'a rastladı ve öğrend�kler�n�ntamamıyla doğru olduğuna em�n oldu: Bernard H�gg�nbotham,Mart�n'e a�len�n şeref�n� herkes�n gözünde lekeled�ğ� �ç�n ateşpüskürüyormuş ve Mart�n'�n, ev�ne g�rmes�n� de yasaklamış.

Gertrude:

— N�ye buralardan g�tm�yorsun, Mart�n? d�ye adeta yalvarmıştı.Buradan g�t, b�r �ş tut, kend�ne b�r çek� düzen ver, her şey unutuluncager� gel�rs�n.

Mart�n başını salladı, ama h�çb�r açıklamada bulunmadı. Nasılaçıklayab�l�rd�. A�le b�reyler� �le arasındak� korkunç z�hn� uçurumMart�n'� dehşete düşürmüştü. Bu uçurumu aşıp da onlara durumunuanlatmasına �mkân yoktu. Ne İng�l�z d�l�nde, ne de herhang� b�r d�lde,onlara tutum ve davranışlarını anlatab�lmes�n� sağlayacak kel�meler,yoktu. Mart�n'�n hesabına, onların gözünde en yüksek davranış b�r �şsah�b� olmaktı. Onların �lk ve son sözler� buydu. Bütün f�k�rler� �ştekabaca bu sözlüğe sığdırılab�l�rd�. B�r �ş tut! Çalış! Kızkardeş�

Page 356: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

konuşurken, Mart�n, zavallı budala köleler d�ye düşündü. Köleler�nkafasını kend� kölel�kler�nden başka b�r şey�n yorduğu yoktu. B�r �şonlar �ç�n, önünde yere kapanıp tapınılacak altından b�r puttu.

Hemen o gün tefec�y� z�yaret etmek zorunda kalacağını b�lmes�nerağmen Mart�n, Gertrude'un para tekl�f�n� başını sallayarak reddett�.

Gertrude ona:

— Bu sıralarda Bernard'a yaklaşma d�ye uyarıda bulunup ekled�.B�rkaç ay geçs�n de, Bernard yatıştıktan sonra, eğer �stersen onunserv�s arabasını sürme �ş�n� alırsın. Ne zaman bana �ht�yacın olursahaber gönder yeter, hemen gel�r�m, unutma.

Gertrude ağlayarak ayrıldı; onun ağır gövdes�n�, kaba yürüyüşünügörünce Mart�n, �ç�n�n burkulduğu-nu h�ssett�. Gertrude'un ardındanbakarken, N�ce b�nası yıkılacakmışçasına sarsılır g�b� oldu. Kölesınıfları soyut olarak düşündüğü zaman mesele yoktu, ama bukavramın kend� a�les�nde gerçekleşt�ğ�n� görmek h�ç de memnuned�c� değ�ld�. Eğer yeryüzünde gerçekten de ez�len b�r köle varsa, bukız kardeş� Gertrude �d�. Mart�n bu çel�şk�ye acı acı güldü.

XXXVIIIHayatın çek�lmez ve acı yüzünü zaten tanımıştı. Son zamanlarda

�se acının ne olduğunu anlıyor, ıstırabın şekl�n� ç�z�yordu. Ancakç�zd�ğ� bu şek�l onu sarsıyordu. Düşünceler�, eylemler� donupkalmıştı, adımını b�le atamıyor, olduğu yerde çakılıp kalıyordu. İştebu nedenle de yazmayı b�r sürel�ğ�ne rafa kaldırdı. "Gec�km�ş"masasının üzer�nde ve unutulmuş b�r halde uyumaya devamed�yordu. Değ�ş�k derg�lere gönderm�ş olduğu yazılarının heps� deş�md� masanın altını dolduruyordu. Yalnız b�r tek yazıda ısrarınısürdürüyordu. Ger� geld�kçe başka derg�lere gönder�yor, bu başyapıtn�tel�ğ� taşıyan yazının yayımlanmasını �st�yordu. Bu yazıBr�ssenden'�n "Sapkın"ıydı.

Page 357: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Hayatı çalışmaktan �baret gören Mart�n artık bu-nalımlarıylauğraşıyordu. Bu bunalım son hızla onu da �ç�ne alıp s�nd�rm�şt�.S�n�rler� hassas�yet�n� y�t�rm�ş, beyn�, ruhu, kalb� karma karışıkolmuştu. Hayatın belk� de en çek�lmez yanıyla karşılaşmıştı, sevm�ş,ölümüne sevm�ş, ama terked�lm�şt�. Artık b�s�klet�n�n, çok sevd�ğ�s�yah elb�ses�n�n b�r önem� yoktu, kaldı k� her �k�s� de reh�ndeyd�.Dakt�lonun sah�plen de onu k�ra �ç�n sıkıştırmaya başlamışlardı.Fakat o, bunları önemsem�yordu. Bu bunalım devres�n� atlatıpkend�ne yen� b�r yol arıyordu. Bu yolu ararken de hayatınınalab�ld�ğ�nce sak�n geçmes� gerek�yordu.

Haftalar sonra beyn�yle ruhunu burkan, �ç�ndek� alev� yakan vebeklent�ler �ç�nde sorularla baş başa bırakan b�r beklent�s�gerçekleşt�. Sokakta dalgın ve anlamsızca yürürken Ruth'a rastladı.Ruth'un yanında kardeş� Norman vardı. Mart�n, Ruth'u görüncegünler�n get�rd�ğ� acı ve baskılara dayanamadı ve koşar adımyanlarına geld�. Ne var k� onlar, Mart�n'� görmezl�kten geld�ler, hattaNorman daha da �ler� g�derek Mart�n'� kaba b�r el hareket�yle �tmeyeçalıştı.

— Eğer kardeş�m�n önünü kesmeye kalkarsan pol�s çağırırım,d�ye tehd�tde bulundu. — Sen�nle konuşmak �stem�yor, ısrar etmekleonu aşağılamış oluyorsun, ded�. Mart�n bu sözlere aldırmadı:

— Eğer �nat edersen pol�s� çağırmak zorunda kalırsın, o zamanda adın gazetelere geçer. Had� ş�md� çek�l yolumdan da eğer canın�st�yorsa g�t çağır pol�s�n�. Ruth'la konuşacağım ben. Ruth'a:

— Kend� ağzından duymak �st�yorum, ded�. Ruth sararmışt�tr�yordu ama kend�n� toplayıp sorar g�b� baktı. Mart�n aceleyle:

— Mektubumda sorduğum soru, ded�.

Norman sabrının tükend�ğ�n� gösteren b�r harekette bulundu,Mart�n bakışıyla onu durdurdu. Ruth başını �k� yana salladı.

Mart�n sordu:

Page 358: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Bütün bunlar tamamen sen�n kend� �steğ�nle m�?

Ruth, alçak, kend�nden em�n b�r sesle ve vereceğ� cevabı en�neboyuna düşünerek: — Evet. Kend� �steğ�mle. Ben� öyles�ne küçükdüşürdün k�, arkadaşlarımla karşılaşmaktan utanıyorum. Heps�n�n deben�m hakkımda konuştuklarını b�l�yorum. Sana söyleyeb�leceğ�mbundan �baret. Ben� çok kötü duruma düşürdün, sen� b�r daha aslagörmek �stem�yorum.

— Arkadaşlar! Ded�kodu! Yalan gazete haberler�! H�ç şüphe yokk� bütün bunlar aşktan daha kuvvetl� değ�ld�r! Ben ancak, sen�n ben�h�çb�r zaman sevmem�ş olduğuna �nanab�l�r�m. Ruth'un yüzünehücum eden kan, bet�n� benz�n� sararttı. Bell� bel�rs�z b�r sesle: —Bütün geçenlerden sonra mı? ded�. Mart�n sen ne ded�ğ�n�b�lm�yorsun. Ben�m hays�yet�m var. Norman kızkardeş�n� kolundançekerek:

— Görüyorsun, sen�nle herhang� b�r �l�ş�ğ� kalmasını �stem�yor�şte, d�ye bağırdı. Mart�n kenara çek�l�p onlara yol verd�. El� b�l�nçs�zb�r hareketle ceb�ne g�d�p boş yere tütün ve kahvereng� s�garakâğıdını aradı.

Kuzey Oakland'a kadar uzun b�r yol vardı, ama Mart�nmerd�venler� çıkıp da odasına g�rene kadar yürüdüğünün farkındab�le değ�ld�. Kend�n�, yatağının kenarına oturur halde, yen� uyanmışb�r uyurgezer g�b� çevres�ne bakınırken buldu. "Gec�km�ş"�n masanınüstünde durduğunu gördü, sandalyes�n� çekt�, uzanıp kalem�n� aldı.Yaradılışından gelen b�r etk�yle, mantığı onu hep her şey�tamamlamaya zorlardı. Burada b�tmem�ş b�r şey vardı. Bu şey, başkab�r şey�n tamamlanab�lmes� �ç�n ger� bırakılmıştı. Ş�md� bu başka şeyb�tm�ş bulunuyordu ve Mart�n, artık b�t�rene kadar kend�n� bu �şeverecekt�. Ondan sonra ne yapacağını b�lm�yordu. B�ld�ğ� tek şey,hayatının bunalımlı b�r dönem�n� atlatmış olduğuydu. B�r dönemtamamlanmıştı ve Mart�n bu devrey� b�t�rmek �ç�n b�r usta g�b� sondefa el�nden geç�r�yordu. Geleceğ� merak ett�ğ� yoktu. Nasıl olsayakında geleceğ�n kend�s�ne neler hazırladığını öğrenecekt�. Bu herne �se, önem� yoktu. Beş gün, h�çb�r yere g�tmeden, k�msey�görmeden, azıcık b�r yemekle yet�n�p başını kaldırmadan

Page 359: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

"Qec�km�ş"�n üstünde çalıştı. Altıncı günün sabahı postacı ona, TheParthenon"un ed�töründen �nce b�r mektup get�rd�. Mektuba b�rbakışta, "Sapkın"ın kabul ed�ld�ğ�n� anladı. Ed�tör mektubunadevamla, "Ş��r� Mr. Cartwr�ght'e verm�şt�k, b�ze verd�ğ� raporda ş��rdenöyle övücü b�r d�lle söz ed�yor k�, ş��r� ger� çev�rmem�ze �mkan yok.Ş��r� yayınlamaktan duyacağımız sam�m� zevk�m�z� bel�rterek şunus�ze b�ld�rmek �ster�m k�, Temmuz sayımız hazırlanmış olduğu �ç�nş��r� Ağustos sayısında çıkarmayı tasarladık. Lütfen memnun�yet�m�z�ve teşekkürler�m�z� Mr. Br�ssenden'e �let�n�z ve b�ze kend�s�n�n b�rfotoğrafı �le hakkında b�yograf�k b�lg� postalayınız. Öner�m�z� yeterl�bulmadığınız takd�rde b�ze derhal b�r telgraf çeker ve uygunbulduğunuz f�yatı b�ld�r�rsen�z çok teşekkür eder�z.

Tekl�f ett�kler� para üçyüz ell� dolar olduğundan, Mart�n telgrafçekmeye lüzum görmed�. Bundan sonra �ş Br�ssenden'�n rızasınıalmaya gelm�şt�. Eh, sonunda Mart�n haklı çıkmıştı, üstel�k f�yat dagayet �y�, gerç� bu f�yat asrın ş��r�ne ver�l�yordu ama y�ne de çok �y�yd�.Cartwr�ght Bruce'a gel�nce, Mart�n onun, azıcık da olsa Br�ssenden'�nsaygısını kazanmış b�r�c�k eleşt�rmen olduğunu b�l�yordu.

Mart�n kent�n çarşı semt�ne b�r tramvayla �nd�; dışarı, da b�rb�r�ardınca kayıp geçen evler�, yol kavşaklarını seyrederken,arkadaşının başarısına ve kend� kazandığı net zafere pek fazlasev�nmed�ğ�n� üzülerek farkett�. Değerl� yazıların ne olursa olsunyayınlanacağı hakkındak� kend� f�kr� doğru çıkmış, öbür yandan daAmer�ka B�rleş�k Devletler�'n�n b�r�c�k kr�t�ğ� ş��r� övmüştü. Ne var k�Mart�n'�n �ç�ndek� şevk zembereğ� kuvvet�n� kaybetm�şt�; Mart�n,Br�ssenden'e güzel haber� vermekten çok onu görme arzusunun �ç�n�doldurduğunu h�ssett�. "The Parthenon"dan gelen kabul cevabı ona,kend�n� "Gec�km�ş"�ne verd�ğ� beş gün �ç�nde Br�ssenden'den ne b�rhaber aldığını ne de onu düşünmüş olduğunu hatırlatmıştı. Mart�nkafasının ne kadar bulanık olduğunu �lk defa ş�md� farkett� vearkadaşını unuttuğu �ç�n utanç duydu. Ama bu utanç b�le �ç�ne �şley�pyakamadı onu. "Gec�km�ş"�n yazılışıyla �lg�l� �lg�nç heyecanlar dışındaMart�n h�çb�r heyecana tepk� gösterm�yordu. D�ğer bütün heyecanlarakarşı bu beş gün uyuşukluk hal� �ç�nde kalmıştı. Tramvayın, �ç�ndenvınlayarak geçt�ğ� bütün bu hayat ona uzak ve gerçekdışı b�r şey g�b�

Page 360: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

gel�yordu. Eğer önünden geçt�ğ� k�l�sen�n büyük taş kules� b�rdenb�reyıkılıp kafasının üstünde parçalansaydı, Mart�n buna pek az �lg�göster�r, şaşkınlığı �se gösterd�ğ� �lg�den de az olurdu.

Otele ulaştığında acele Br�ssenden'�n odasına çıktı, aynı aceleylede aşağı �nd�. Oda boştu. Br�ssenden'�n h�çb�r eşyası yoktu.Kend�s�ne merakla bakan otel kat�b�ne:

— Mr. Br�ssenden adres bıraktı mı? d�ye sordu. Kat�p:

— Duymadınız mı? ded�.

Mart�n başıyla, duymadığını anlattı.

— Şey, gazeteler bu haberle doluydu. Yatağında ölü bulundu.İnt�har etm�ş. Kend�n� kafasından vurmuş. — Gömüldü mü? Mart�n'esank� soruyu soran kend� ses� değ�lm�ş de, uzaklardan, b�rbaşkasının se-s�ym�ş g�b� geld�.

— Hayır. Soruşturmadan sonra cesed� doğuya gönder�ld�. A�les�,bu �şlere bakmaları �ç�n avukatlar tuttu. Mart�n:

— Amma da acelec�ym�şler, d�ye yorumda bulundu.

— B�lmem. Beş gün önce oldu.

— Beş gün önce m�?

— Evet. Beş gün önce. Mart�n dönüp g�derken b�r.

— Off, ded�.

Köşede postaneye uğradı ve "The Parthenon "a b�r tel çekerekş��r� yayınlamalarını b�ld�rd�. Ceb�nde sadece eve dönüş parası olanbeş sent kaldığından, telgrafı ödemel� yolladı. Odasına geld�ktensonra da hemen yazısının başına geçt�. Günler, geceler gel�p geçt�,o, masasının başından ayrılmadan �ş�ne devam ett�. Tefec�den başkah�çb�r yere g�tmed�, beden hareketler� yapmadı, aç olduğu ve y�yecekb�r şeyler� bulunduğu zaman metod�k b�r şek�lde yemek yed�, ya da

Page 361: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

p�ş�recek şey� olmadığı zamanlar aynı şek�lde metod�k olarak açlığakatlandı. Öykü bölüm bölüm, zamanından önce b�tt�, ama Mart�nbuna b�r g�r�ş eklemek �ht�yacını h�ssett� ve kafasında öykününkudret�n� arttıran b�r g�r�ş gel�şt�rd�. Bu �se daha y�rm� b�n kel�mey�gerekt�r�yordu. Yazının mükemmel olmasını gerekt�ren hayat� b�rsebep yoktu, ama �lg�nç ölçüler� onu �ş�n� �y� yapmaya zorluyordu.Gar�p b�r şek�lde çevres�ndek� bütün dünyadan soyutlanmış vesersemlem�ş b�r halde, öncek� hayatını anlatan bu süslü edeb� yazılararasında kend�n� tanıdık b�r hayalet g�b� h�ssederek çalışmaya devamett�. Vakt�yle b�r�s� ona, hayalet, ölü olan ve duygusu kalmadığı �ç�nölü olduğunu b�lmes�ne �mkan olmayan k�msen�n ruhudur, dem�şt�.Mart�n'�n aklına bu geld� ve b�r an durup, acaba gerçekten ben deölüyüm de farkında mı değ�l�m d�ye düşündü.

"Gec�km�ş"�n b�tt�ğ� gün geld� çattı. Dakt�lo mak�nes�n�nacentes�nden b�r ajan gelm�ş, Mart�n sandalyede b�t�ş bölümününson sayfalarını yazarken, o da yatağın kenarına oturmuş bekl�yordu.Yazının sonuna büyük harflerle "Son" yazdı, bu onun �ç�n gerçektende son demekt�. Dakt�lonun kapıdan çıkarılıp götürü-lüşünü b�r çeş�t�ç rahatlığıyla seyrett�, sonra g�d�p yatağına uzandı. Açlıktanbayılmak üzereyd�. Otuz altı saatt�r ağzına lokma koymamıştı, amabunu düşünmüyordu b�le. Gözler� kapalı, sırt üstü yatmış h�çb�r şeydüşünmüyordu. Serseml�k, ya da uyuşukluk Mart�n'�n �ç�ndenkaynayarak, bütün b�l�nc�n� kapladı. Yarı hezeyan �ç�nde,Br�ssenden'�n kend�s�ne sık sık tekrarlamaktan zevk duyduğu sonsuzş��r�n mısraları dudaklarından dökülmeye başladı. Mart�n'�n ağzındanmonoton b�r şek�lde çıkan kel�meler, kapının dışında merakla �çer�s�n�d�nlemekte olan Mar�a'yı end�şelend�rd�. Kel�meler ona b�r şeyanlatmıyordu, ama gerçek olan Mart�n'�n bu kel�meler� söyled�ğ�yd�,ş��r�n ana f�kr� ve nakaratı, "B�t�rd�m" d�. "B�t�rd�m

Notu b�r kenara bıraktı el�m.

Havaya asılı gölgeler g�b�

Mor yoncalar arasında

Şarkı da,

Page 362: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Şarkıyı söyleyen ses de

B�tecekt�r yakında.

B�t�rd�m

Notu b�r kenara bıraktı el�m.

Ç�ğl� çalılar arasında öten

Seher bülbülü, g�b� şakırdım

B�r zamanlar ben de;

Ş�md� söndü nefes�m.

Yorgun keten kuşu g�b�y�m

Gırtlağımda kalmadı ses�m;

Büyük b�r t�t�zl�kle b�t�rd�m şarkımı.

B�t�rd�m.

Notu b�r kenara bıraktı el�m." Mar�a daha fazla dayanamadı,hemen koşup sobanın üzer�nde duran tencereden, b�r l�trel�kçanağın �ç�ne çorba koydu, kepçes�yle tenceren�n d�b�ndentoparladığı bol kuşbaşı et ve sebze �le doldurdu. Mart�n doğrulupoturdu ve yemeğe başladı. Çorbasını �çerken b�r taraftan da Mar�a'yı,uykusunda konuşmadığına, ateş� olmadığına �nandırmayaçalışıyordu.

Mar�a onu yalnız bıraktıktan sonra, omuzlan düşmüş b�r haldeparlaklığını kaybetm�ş gözler�n� haz�n haz�n çevres�nde dolaştırarakoturdu; sabah postasıy-la gelen, açılmamış b�r derg�n�n yırtıkambalajı, karanlık beyn�ne b�r ışık demet� sunana kadar, gözler�bütün dünyaya kapandı ve h�çb�r şey� görmed�. Bu "The"Parthenon"dur, d�ye düşündü, Parthenon'un Ağustos sayısı,

Page 363: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

"Sapkın" da mutlaka �ç�nded�r. Ah, Br�ssenden burada olup dagörseyd�!

Sayfaları çev�r�rken b�rden durdu. "Sapkın"ı Be-ardsleyvar� b�rçerçeve �ç�ne alarak, muhteşem b�r mot�fle, önemle bel�rtm�şlerd�.Mot�f�n b�r yanında Br�ssenden'�n, öbür yanında da İng�l�z Büyükelç�s�S�r John Value'nun fotoğrafı, baş tarafta da ed�törün b�r notu vardı.Bu notta, S�r John Value'nun, Amer�ka'da şa�r yoktur dey�ş�nedeğ�nerek, "Sapkın "ı "The Part-henon"un tanıttığını bel�rt�yordu."İşte, alsana, S�r John Valut!" Cartwr�ght Bruce, Amer�ka'nın enbüyük kr�t�ğ� olarak göster�l�yor ve onun "Sapkın"dan Amer�ka'daş�md�ye dek yazılan en büyük ş��r olarak bahsed�ş�ne değ�n�l�yordu.N�hayet ed�törün önsözü şöyle b�t�yordu: "Henüz Sapkın'ın gerçekdeğer� üzer�nde kararımızı verm�ş değ�l�z, belk� de h�çb�r zaman,veremeyeceğ�z. Ne var k�, onu, kel�melere, kel�meler�n bağlanışınave Mr. Br�ssenden'�n bu kel�meler� nereden bulduğuna, nasıl b�rarayaget�rd�ğ�ne hayretler ederek, tekrar tekrar okuduk." Arkasından da ş��rgel�yordu.

Mart�n, derg�y� d�zler�n�n arasından yere bırakırken:

— Çok öneml� b�r başarı kazandın Br�ss, koca her�f, d�yesöylend�.

Bu derg� �nsanın m�des�n� bulandıracak kadar ucuz ve ad� �d�,ama Mart�n ruhsuz b�r şek�lde m�des�n�n pek de bulanmadığınıfarkett�. Kızab�lm�ş olmayı �sted�, ama kızmaya yeltenecek kadar b�leenerj�s� yoktu. H�ss�z kalmıştı. Kanı, hızla kabaran öfken�n b�lehızlandıramayacağı kadar donmuştu. Zaten ne önem� vardı? Buderg�de Br�ssenden'�n burjuva toplumunda mahkum ett�ğ� d�ğerşeylerle aynı sev�yedeyd� �şte. — Zavallı Br�ss, d�ye konuştu Mart�n;sağ olsa ben� h�ç affetmezd�.

Gayret ed�p yer�nden kalktı ve vakt�yle �ç�nde dakt�lo kağıtlarınındurduğu kutuyu aldı. İç�ndek�ler� elden geç�r�p kutudan arkadaşınınyazdığı onb�r tane ş��r çıkardı. Bunların en�ne ve boyuna yırtıp çöpsepet�ne attı. Bu �ş� mecals�z b�r şek�lde yaptı, b�t�r�nce de yatağınkenarına oturup boş gözlerle önüne bakmaya başladı. Orada ne

Page 364: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kadar oturduğunu b�lm�yordu, b�rden görmeyen gözler�n�n önündebeyaz b�r ç�zg� hayal� bel�rd�. Acay�pt�. Ama gerçekten de baktıkça buhayal g�tg�de daha bel�rl� b�r şek�l alıyordu. Mart�n bunun, Pas�f�ğ�nbeyaz köpüklü dalgaları arasında, üzer�nden buğular yükselenmercan döküntüler� olduğunu gördü. Arkasından, kırılan dalgalarç�zg�s�n�n üzer�nde gözler� ufak b�r kanoyu, d�rsekl� c�nsten b�r kanoyuseçt�. Kanonun kıçında, bel�ne d�zler�ne kadar �nen kız�l b�r kumaşparçası sarmış bronz der�l� genç b�r Tan-rı'nın, güneşte pırıl pırılçakmaklanan kısa küreğ�n� suya daldırıp çıkardığını gördü. Onutanıdı. Bu Mot� �d�; re�s Tat�'n�n en genç oğlu, burası da Tah�t� �d�. Oburam buram tüten mercan kayalarının ötes�nde de tatlı Paparaülkes�, re�s�n nehr�n ağzındak� saz ev� duruyordu. Günün b�t�m�yd�,Mot� balıktan dönüyordu. Mercan kayalarının üzer�nden aşab�lmek�ç�n kanosunu kaldıracak büyük b�r dalgayı bekl�yordu. Sonrakend�s�n�n de esk�den çoğunlukla olduğu g�b� kanonun burnundaoturduğunu gördü; küreğ�n� suyun �ç�nde haf�f haf�f aşağı yukarıoynatıyor ve f�ruze renkl� dalga b�r duvar g�b� arkalarında yükseld�ğ�zaman küreğ�n� suya del�ler g�b� daldırmak �ç�n Mot�'n�n �şaret�n�bekl�yordu. B�r an sonra Mart�n artık b�r sey�rc� değ�ld�; ş�md� b�zzatkend�s� kanonun �ç�ndeyd�, Mot� bağırıyor, her �k�s� de kısa kürekler�n�bütün güçler�yle daldırarak, f�ruze renkl� dalganın d�k yüzü üzer�ndeuçuyorlardı. Teknen�n dem�rden yapılan sütunları altında su b�r buharfısk�yes�nden fışkırır g�b� ıslık çalıyordu. Hava, savrulan serp�nt�lerledolmuştu, den�z�n hışırtı ve uğultularla karışık kükrey�ş� arasındakano, döküntüler�n �ç�nde kalan gölcüğün sak�n suları üzer�nesürüklend�. Mot� güldü, başını sarsarak gözler�nden tuzlu suları s�lkt�ve �k�s� b�den önü kapalı mercan plajına doğru kürekler�ne asıldılar.Kıyıda h�nd�stancev�z� ağaçlan arasından, Tat�'n�n sazdan yapılmışev�n�n duvarları, gurup ışıklarına karşı, altındanmış g�b� görünüyordu.Res�m er�y�p kayboldu, rez�l odasının dağınıklığı Mart�n'�n gözler�önüne ser�l�verd�. Tekrar Tah�t�'y� göreb�lmek �ç�n boş yere zorladıkend�n�. Orada, ağaçlar arasında şarkıların söylend�ğ�n�, mehtaptakızların dans ett�kler�n� b�l�yordu, ama bunların h�çb�r�n� göremed�. Osadece, üstü karmakarışık yazı masasını, masanın üzer�nde dakt�lomak�nes�nden boş kalan yer� ve yıkanmamış camlan gördü. B�r�n�lt�yle gözler�n� kapadı ve uyudu.

Page 365: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

XXXIXAyrılıklar �nsan ruhunda bıraktığı acıyla anılır. Bu acı ruhların

şek�llenmes�nden hayat görüşünün değ�şmes�ne; hatta �nsanınkend�s�n� yen�lemes�ne neden olur. Aşk ayrılığı �se ölümden dahaş�ddetl�d�r. İnsanı sersemlet�p hayattan soğutması b�r yana tambunalımların ortasında bırakır. İnsan bu durumda yapayalnızdır,k�mses�zd�r, eller� üşümüş, ayakları donmuştur; beden�, aklı, beyn�esrarkeşlere özgü alemlere dalmıştır. Mart�n Eden'de böyles�nebüyük �k� acıyı kısa aralıklarla tatmak zorunda kalmıştı. Öncecanından çok sevd�ğ� Ruth'u terk etm�ş, sonra da kad�m dostu Br�s-senden dünyayı bırakıp g�tm�şt�. Bu �k� kayıp Mart�n'� bunalımlarıntam ortasına �tm�şt�, uyku �le uyanıklık arasındak� der�n uçurumlardadolaşıp durmuş, çılgın beyn� duygularının �ç�nde er�m�şt�. Yemeğe�ht�yacı o�duğu kadar del�ks�z b�r uykuya da �ht�yacı vardı. Bu yüzdenMart�n o gecey� der�n b�r uykuyla geç�rd�, sabah sefer�ne çıkanpostacı tarafından uyandınlıncaya kadar kıpırdamadı. Yorgundu,b�tk�nd�, çevresel ve �çsel bütün etk�lere karşı harekets�z olduğunuh�ssett�. Postacı, soyguncu derg�ler�n b�r�nden �nce b�r zarf get�rm�şt�.Bu zarfın �ç�nde y�rm� �k� dolarlık b�r çek vardı. B�r buçuk yıldır buy�rm� �k� dolarını defalarca �stem�ş, her �stey�ş� onursuz derg�yönet�c�ler� tarafından redded�lm�şt�. Artık çek�nde, tutarının da b�rönem� yoktu. Çeke ve tutarına anlamsız b�r bakış fırlattı. B�ryayıncıdan çek aldığında duyduğu o esk� heyecanı tamamenkaybolmuştu. Esk�den aldığı çekler�n aks�ne, bu ona geleceğe da�rbüyük üm�tler vermed�. Mart�n �ç�n, y�rm� �k� dolarlık b�r çekt�, o kadar.Yalnızca kend�s�ne y�yecek b�r şeyler alıp karnını doyurmasınısağlayacak normal b�r kağıt parçasından başka b�r şey değ�ld�.Hayatın Mart�n'e oynadığı oyun daha b�tmem�şt�. Aynı postadan,Mew York'ta yayınlanan haftalık derg�lerden b�r�n�n, aylarca öncekabul ed�len bazı m�zah� ş��rler�n�n tutarı karşılığı olarak gönderd�ğ�b�r çek daha çıktı. Bu da on dolarlık b�r çekt�. Bu çek�n de h�çb�ranlamı yoktu. Aklına b�r f�k�r geld� ve Mart�n bu f�kr� soğukkanlılıkladeğerlend�rd�. Ne yapacağını b�lm�yordu ve b�r şey yapmakkonusunda da aceleye lüzum görmüyordu. Bu arada yaşaması da

Page 366: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

lazımdı, üstel�k çok da borcu vardı. Acaba masanın altında durankoskocaman yazılar yığınını pullayıp yen�den seyahate çıkarmak,karşılığını alacağı b�r yatırım olamaz mıydı? Bunlardan b�r �k� tanes�kabul ed�leb�l�rd�. Bu da onun yaşamasına yardım ederd�. Bu yatırımıyapmaya karar verd� ve çekler� Oakland'dak� bankada parayaçev�rd�kten sonra on dolarlık posta pulu aldı. G�d�p de o havasızodasında kend�ne kahvaltı hazırlamak düşünces� Mart�n'e �ğrençgöründü. İlk defa borçlarını ödemey� düşünmekten vazgeçt�.Odasında on beş, y�rm� sente, kend�s�ne oldukça zeng�n b�r kahvaltıhazırlayab�leceğ�n� b�l�yordu. Ama o, bunun yer�ne Forum Cafe'yeg�tt� ve kend�ne �k� dolar tutan b�r kahvaltı ısmarladı. Garson'a b�ry�rm� beş sent bahş�ş verd�, b�r paket Mısır s�garası �ç�n de ell� sentharcadı. Ruth'un kend�s�nden s�garayı bırakmasını �sted�ğ� gündenber� �lk defa o gün s�gara �çt�. Ama ş�md� �çmemes� �ç�n h�çb�r sebepgörem�yordu, üstel�k canı da �çmek �st�yordu. Paranın ne önem� vardısank�? Beş sente �stese b�r paket Burham marka tütünle kahvereng�s�gara kağıdı alab�l�r, bunlarla da kırk tane s�gara sarab�l�rd� ama neolacaktı? Şu anda para derhal satın alab�leceğ� şeyden gayrı h�çb�rşey �fade etm�yordu onun gözünde. Mart�n har�tasız, rehbers�zkalmıştı, g�decek h�çb�r l�manı olmaksızın asgar� hayat şartları �ç�ndesürüklen�p g�d�yordu ve bu, �nsanı der�nden yaralayan b�r hayattı.

Günler akreb�n kıskacında akıp g�tt�. Mart�n her gece düzenl�olarak sek�z saat uyudu. Daha başka çekler�n gelmes�n� bekled�ğ�sırada her ne kadar yemekler�n�, on sente karın doyurulan Japonlokantalarında y�yor �d�yse de, yanaklarındak� çukurluklarla berabervücudu da dolmaya başladı. Artık kısa uykularla, aşırı �ş ve aşırıçalışmayla kend�n� yormadı. H�çb�r şey yazmadı, k�tapları da kapadı.Tepelerde bol bol yürüyüşlere çıktı, sess�z parklarda aylak aylakuzun saatler geç�rd�. Ne b�r arkadaşı, tanışı ne de yen� b�r arkadaş yada tanış ed�nmeye n�yet� vardı; Durmuş hayatına yen�den hareketverecek b�r dürtünün ortaya çıkmasını bekl�yordu, ama bu dürtününnereden geleceğ�n� b�lm�yordu. Bu süre �ç�nde hayatı sıkkın, plansız,boş ve aylak geçmekte devam ett�.

B�r keres�nde, "gerçek k�r"e b�r göz atmak �ç�n San Frans�sco'ya�nd�. Ama tam üst kat merd�venler�n�n eş�ğ�nde b�rdenb�re �rk�lerek

Page 367: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

vazgeç�p ger� döndü ve sokağın kalabalığı �ç�ne dalarak oradankaçarcasına uzaklaştı. Felsef� tartışmaları �ş�tmek düşünces� onukorkutmuştu. "Gerçek k�r"den b�r� rastlar da tanır korkusuyla b�r hırsızg�b� kaçtı oradan.

Ara sıra "Sapkın"ın nasıl kötü b�r davranışla karşılaştığını görmek�ç�n gazete ve derg�lere göz atıyordu. Ş��r başarı kazanmıştı. Amanasıl b�r başarı! Onu herkes okumuştu ve ş�md� herkes bunungerçekten b�r ş��r olup olmadığını tartışıyordu. Gazeteler bunud�ller�ne dolamışlar, her Allah'ın günü b�lg�ç makaleler, şakacıbaşyazılar ve abonelerden gelen c�dd� mektuplar yayınlanıyordu.Helen DellaDalmar kend�ne dah� şa�r süsü ver�p Br�ssenden'� �nkarederek, onun şa�r olmadığını �spat �ç�n halka c�ltler dolusu mektuplaryazdı. Ertes� sayıda "The Parthemon" yarattığı heyecandan ötürükend� kend�n� övüp S�r John Value �le alay ve Br�ssenden'�n ölümünütüccarca ve �nsafsızca �st�smar ederek çıktı. Yarım m�lyon sattığınayem�n b�llah ed�len b�r gazete, Helen DellaDal-mar'ın es�nle yazılmışor�j�nal b�r ş��r�n� yayınladı; ş��rde Br�ssenden'le alay ed�l�peğlen�l�yordu. Helen DellaDalmar aynı zamanda Br�ssenden'�n ş��r�n�alaya alan �k�nc� b�r ş��r yazmak suçunu da �şlem�şt�.

Mart�n'�n, Br�ssenden'�n ölü olduğuna b�n kere şükretmes� lazımdı.Br�ssenden halktan o kadar nefret ederd�, oysa ş�md� onun enkıymetl� en kutsal şey� halkın önüne atılmıştı. Her gün, güzell�ğ� d�r�d�r� amel�yata devam ett�ler. Memlekette ne kadar budala varsa,esk�m�ş küçük egolarını Br�ssenden'�n taşan büyüklüğü sayes�nderahatça gazete sütunlarına geç�r�p halkın gözler� önüne sermek�mkanını buldu. B�r gazetede şöyle den�yordu:

"B�r süre önce, tıpkı buna benzer, ama bundan daha da güzel b�rş��r yazan b�r beyden b�r mektup almıştık." B�r d�ğer gazete, HelenDellaDalrnar'a alayından ötürü büyük b�r c�dd�yetle s�tem ederekşöyle d�yordu: "H�ç şüphe yok k� M�ss Dalmar bunu canı şakayapmak �sted�ğ� b�r sırada ve b�r şa�r�n d�ğer b�r şa�re, belk� de enbüyük şa�re göstermes� gereken saygıyı pek göstermeden yazmıştır.Bununla beraber M�ss Dalmar "Sapkın"ı yaratan adamı �sterkıskansın �ster kıskanmasın, şurası muhakkak k� Mr. Br�ssenden'�n

Page 368: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

eser�, d�ğer b�nlerce şa�r g�b� onu da büyülem�şt�r ve b�r gün gel�rkend�s� de onunk� g�b� mısralar yazmayı denemek �steyeb�l�r." Va�zler"Sapkın" aleyh�ne vaazlar vermeye başladı ve cesaretle ş��r�n�çer�ğ�n� savunan b�r�s� küfür �şlem�ş sayılarak papazlıktan atıldı.Koca ş��r, dünyanın neşes�ne neşe katıyordu. Kom�k manzumeyazarları, kar�katür�stler onu çığlık çığlığa kahkahalarla ele alıyor,sosyete derg�ler�n�n özel sütunlarında, Charley Frensham'ın, Arch�eJenn�ngs'�n kulağına "Sap-kın"dan beş d�zen�n �nsana sakat b�radamı dövdüre-b�leceğ�n�, on d�zes�n�n �se aynı adamı nehr�n d�b�neattırab�leceğ�n� söyled�ğ� şekl�nde şakalar yapılıyordu. Mart�n bunlarane güldü, ne de öfkeyle d�şler�n� gıcırdattı. Onun üzer�nde meydanagelen etk� büyük b�r üzüntü oldu. Başta aşkı olmak üzere bütündünyasının yıkılışı yanında, derg�c�l�ğ�n ve sevg�l� toplumun yıkılışıgerçekten de çok haf�f kalıyordu. Br�ssenden derg�ler hakkındak�kararında yerden göğe kadar haklıydı, kend�s� �se bunu anlayab�lenekadar boş yere ve çet�n geçen yıllar harcamıştı. Derg�ler tamBr�ssenden'�n onlar �ç�n söyled�ğ� g�b�yd�, hatta daha da beter. Neyapalım, Mart�n de �ş�n� b�t�rm�şt� �şte; kend� kend�n� böyle avuttu. Nebüyük üm�tlere bağlanmış, neler ummuş ne bulmuştu. Tah�t�'n�nhayal�n� daha sık görmeye başladı. Sonra Paunıotus adaları,Mark�zler de vardı; ş�md� kend�n� sık sık, yelkenl� t�caret gem�ler�nde,ya da tek yelkenl�, ufak, nar�n teknelerde şafak vakt� Papetee'dek�döküntülerden sıyrılıp, �nc� atoller� arasından Nukah�va'ya ve Ta�ohaeKörfez�ne kadar uzun yolculuğunu tamamlamak �ç�n durmaksızınkürek sallarken görüyordu. Nukah�va'da, Ta�ohoe Körfez�nde,Tamar�'n�n onun gel�ş� şeref�ne b�r domuz öldüreceğ�n� b�l�yordu.B�l�yordu k� orada Tamar�'n�n, boyunlarında ç�çeklerden kolyetaşıyan, kızları, şarkılar ve kahkahalar arasında eller�n� tutup, onunda boynuna aynı kolyelerden takacaklar. Güney Den�zler� çağırıyorduonu. Mart�n de b�l�yordu k� er veya geç bu çağırışa cevap verecekt�r.Bu arada Mart�n, b�lg� alanında yapmış olduğu uzun gez�nt�ler�n�nverd�ğ� yorgunluğu, d�nlen�p, g�dererek kend�n� topladı. "TheParthenon" üçyüz dolarlık çek� ona gönderd�ğ�nde Mart�n bu çek�,Br�ssenden'�n a�les� namına onun �şler�ne bakan avukata havale ett�.Çek� ver�p b�r makbuz aldı, aynı zamanda Br�ssenden'�n kend�s�nevakt�yle verd�ğ� yüz dolar �ç�n de b�r makbuz verd�.

Page 369: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Çok geçmeden Mart�n, Japon lokantasına �lg�s�n� kesmekzorunda kaldı. Tam artık mücadeley� terket-mek üzereyken şansıdonuverd�. Ama çok geç dönmüştü şansı. "The M�llen�unV'dan gelen�nce zarfı en ufak b�r heyecan b�le duymadan açtı, üçyüz dolarlık çek�yüksek sesle, ağır ağır okudu ve bunun "Macera" �ç�n gönder�ld�ğ�n�öğrend�. Fah�ş fa�z�yle tefec� de dah�l olmak üzere dünyaya olanbütün borcu yüz dolar b�le tutmuyordu. Bütün borçlarını öded�kten veBr�ssenden'�n avukatından yüz dolarlık makbuzu ger� aldıktan sonraceb�nde y�ne de yüz dolardan fazla para kaldı. Hemen terz�ye b�relb�se ısmarladı ve yemekler�n� şehr�n en güzel kafeler�nde yemeyebaşladı. Hala Mar�a'nın ev�ndek� ufak odasında kalıyordu, ama yen�elb�ses�n� gören komşu çocuklar, odunlukların üzer�nden ya daç�tler�n arkasından artık ona "serser�", "�ps�z" d�ye bağırmazolmuşlardı.

"W�k� W�k�" adlı kısa, öyküsü, "Warren's Monthly" tarafından �k�yüzell� dolara satın alınmıştı. 'The Northern Rev�ew' "Güzell�ğ�n Beş�ğ�"adlı denemes�n�; 'Mac k�ntosh's derg�s� de "Falcı" ş��r�n� satın aldı.Ed�törlerle yayıncılar yaz tat�ller�nden döndükler� �ç�n yazıları çabukçabuk elden geç�r�l�yordu. Ama Mart�n hang� aca�p es�nt�n�n buadamlara �k� yıldır ısrarla ger� çev�rd�kler� şeyler� kabul ett�rd�ğ�n� b�rtürlü anlayamadı. H�çb�r yazısı yayınlanmamıştı. Oakland dışındak�mse tanımıyordu onu, Oakland'da da onu tanıdıklarını sanan b�rkaçk�ş� arasında kızıl sosyal�st olarak ün salmıştı. Bu bakımdanmallarının böyle an�den herkes tarafından kabul görüpbeğen�lmes�ne b�r anlam veremed�. Bu tam anlamıyla Tanrı'nın b�ryardımı, kader�n b�r c�lves�yd�. "Güneş�n utancı" b�rçok derg�tarafından redded�ld�kten sonra Mart�n, Br�ssenden'�n önceler�d�nlemed�ğ� öğüdünü tutup eser� yayınev� sah�pler�ne göndermeyebaşlamıştı. B�rçokları tarafından redded�ld�kten sonra eser, sonbahark�tapları arasında yayınlanmak vaad�yle S�ngletree Darnley veortakları f�rması tarafından kabul ed�ld�. Mart�n yazarlık h�sses�nemahsuben b�raz avans �stey�nce de, bunun adetler� olmadığını, bu t�pk�tapların masraflarını b�le zor kurtardığını, Mart�n'�n eser�n�n de b�nnüsha b�le satacağından em�n olmadıklarını b�ld�rd�ler. Mart�n k�tabınkend�s�ne ne get�receğ�n� hesapladı. Perakende b�r dolardan veyüzde onbeş yazarlık h�sses� üzer�nden yüzell� dolar kazanacaktı.

Page 370: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n, eğer yen� baştan yazarlığa başlayacak olsam kend�m�tamamen öykü yazarlığına ver�rd�m d�ye düşündü. Bunun dörtte b�ruzunluğunda olan "Macera" 'The M�llen�um'dan ona k�tabınınget�receğ�n�n �k� m�sl�n� kazandırmıştı. Çok esk�den gazetedeokuduğu yazı doğruymuş demek. B�r�nc� sınıf derg�ler yapıtı kabuleder etmez ödeme yapıyorlar ve �y� para ver�yorlardı. "The M�llen�um'ona, kel�mes�ne �k� değ�l, dört sent ödem�şt�, üstel�k de seçme eseralıyorlardı. Öyle ya onun eser�n� almamışlar mıydı? Bu sondüşünceyle dudaklarında gen�ş b�r tebessüm yayıldı.

S�ngletree Darnley ve ortaklarına b�r mektup yazarak, "Güneş�nCltancı"nın tel�f haklarını yüz dolara satmayı tekl�f ett�. Ama yayınev�bu r�sk� göze alamadı. Bu arada zaten paraya �ht�yacı yoktu, z�ra sonyazdığı öyküler�n�n çoğu kabul ed�lm�ş ve paralan ödenm�şt�. N�hayetdünyaya tek metel�k b�le borcu kalmayan Mart�n b�r banka hesabıaçıp yüzlerce dolarlık kred� sah�b� oldu. "Gec�km�ş" b�rçok derg�tarafından çevr�ld�kten sonra, Mered�th Lewell Kumpanyasındayatmaya başladı. Mart�n, kızkardeş�n�n kend�s�ne vakt�yle verd�ğ� beşdoları, kend�s�n�n de bunu ona yüz m�sl�yle ödemek �ç�n verd�ğ� kararıhatırladı; bunun üzer�ne beş yüz dolarlık b�r h�sse üzer�nden avans�sted�ğ�n� b�ld�ren b�r mektup yazdı. Cevap olarak gelen mektuptan b�rkontratla, �sted�ğ� meblağ tutarında b�r çek çıkıp Mart�n'� hayretler�ç�nde bıraktı. Çek� beşer dolarlık altın paraya çev�rd� ve Gertrude'atelefon ederek onu görmek �sted�ğ�n� b�ld�rd�.

Kızdarkeş� Mart�n'�n oturduğu yere, aceles�nden nefes nefese,tıkanarak geld�. Haber kokusu aldığı �ç�n b�rkaç dolardan �baretparacıklarını küçük el çantasına tıkıştırmıştı gel�rken; kardeş�n�n b�rderd� olduğuna o kadar em�nd� k�, sendeleyerek yürüyüp �ç�n� çekeçeke kend�n� Mart�n'�n kollarına attı. Aynı zamanda da h�çb�r şeysöylemeden çantasını ona uzattı. Mart�n:

— Ben kend�m gel�rd�m," ded�. Ama Mr. H�gg�n-botham'a gürültüçıkarmak �stemed�m, eğer gelseyd�m mutlaka gürültü çıkardı.

Gertrude b�r yandan Mart�n'�n �ç�nde bulunduğu derd�n neolduğunu merak ederken, b�r yandan da: — B�r süre sonra yumuşar,d�ye kardeş�ne güven verd�. Ama sen b�r �şe yerleşsen çok �y�

Page 371: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

eders�n. Sen� doğru dürüst b�r �şte görmek Bernard'ı çok memnuneder. Şu gazetedek� yazılar onu del� ett�. Onu daha önce h�ç bukadar öfkel� görmem�şt�m.

Mart�n gülümseyerek:

— H�çb�r �şe g�recek değ�l�m, ded�. Bunu da ona benden böylecesöyleyeb�l�rs�n. Ben�m �şe �ht�yacım yok, �spatı da �şte burada.

Yüz altın parçasını pırıltılı, tıngırtılı b�r şelale hal�ndekızkardeş�n�n avucuna boşalttı. — Eve dönecek param olmadığı günbana verd�ğ�n beş dolarlığı hatırlıyor musun? İşte o beşl�k burada,ayrı ayrı yaşta, ama heps� de aynı büyüklükte doksan dokuzkardeş�yle beraber.

Gertrude geld�ğ�nde �ç�nde b�r korku vardı, ş�md� korku yer�n�pan�ğe bırakmıştı. Korkusu öyle büyüktü k�, �ç�nde şüpheden eseryoktu. Tamamıyla em�nd�. İnanmıştı. Mart�n'e dehşet �ç�nde baktı veağır kollan, sank� eller� bu altın şelales�n�n altında yanıyormuş g�b�aşağı aşağı g�tt�.

Mart�n:

— Sen�n bunlar, d�ye güldü. Gertrude gözyaşlarına boğularak:

— Zavallı yavrum, zavallı yavrum! d�ye sızlanmaya başladı.

Mart�n b�r an şaşaladı. Sonra onun neden böyle heyecanlandığınıanlayarak, kızkardeş�n�n el�ne, Mered�th Lowell'den çekle b�rl�ktegelen mektubu tutuşturdu.

Gertrude arada b�r gözyaşlarını s�lmek �ç�n durarak mektuba gözgezd�rd� ve b�t�rd�ğ� zaman: — Yan� sen, bu parayı namusunla mıkazanmış oluyorsun? ded�.

— Eğer p�yangodan çıksaydı bu kadar namuslu olmazdı.Kazandım bu parayı ben. Gertrude yavaş yavaş �nanmaya başladıve mektubu d�kkatl�ce tekrar okudu. Mart�n'�n ona, paranın el�ne

Page 372: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

geçmes�n� sağlayan muameleler� �zah etmes� epey vak�t aldı, paranınş�md� tamamıyla ona a�t olduğunu ve kend�s�n�n buna �ht�yacıbulunmadığını anlatab�lmes� �se daha da uzun sürdü. N�hayetGertrude:

— Bunu sen�n namına bankaya koyacağım, ded�.

— Kes�nl�kle böyle b�r şey yapmayacaksın. Para sen�nd�r,�sted�ğ�n� yap onunla, eğer �stemezsen Ma-r�a'ya ver�r�m. O, buparayla ne yapacağını b�l�r. Ma-amaf�h ben hatırlatayım da sen�naklında olsun, ben sen�n yer�nde olsam b�r uşak tutar, uzun b�r�st�rahata çek�l�rd�m.

Gertrude g�derken:

— Bernard'a bütün bunları anlatacağım, ded�. Mart�n b�r gözkırptı, sonra güldü. — Evet, söyle, ded�. Belk� o zaman ben� y�neakşam yemekler�ne davet eder. Gertrude onu hararetle bağrınabasıp öperken:

— Evet, edecekt�r, edecekt�r! ded�.

XLDünyada en çok değer verd�ğ�, hayatını adamayı düşündüğü

aşkının terk etmes�, toplumun bütün kal-leşl�ğ�yle tavır takınmasıMart�n'� �y�den �y�ye �ç�ne döndürmüştü. Hayat büsbütün acımasızdıve ezeb�ld�kler� arasında yalnızlar başta gel�yordu. Yalnızlarınüzer�ne b�rdenb�re çullanıyor, umulmadık noktalardan saldırıyageç�yor ve paçavraya döndürüyordu. Mart�n de yapayalnızdı. B�rnoktada bu yalnızlığı kend�s� seçm�şt�. Mutlu da değ�ld� Mart�n.Mutluluk den�len şey�n ne olduğunu bu zamana değ�nanlayamamıştı. Önceler� pek farkına varamadığı yalnızlığınınkapkara büyülü boğuculuğunu daha der�nden h�ssett�. Sağlıklı,kuvvetl�yd�, beden�ne �y� bakıyordu ama yapacak h�çb�r �ş� yoktu.

Page 373: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Yazmayı, çalışmayı bırakması, Ruth'dan ayrılması hayatında büyükb�r boşluk yaratmıştı. Alışkanlıklarını sıradan �nsan alışkanlıklarınaçev�rd�, ka-felerde oturdu, Mısır s�garaları �çt�. Ancak bu tarz hayatıb�r türlü kabullenmed�. Zaten uzunca b�r zamandır Güney Den�zler�onu çağırıyordu. O �se henüz B�rleş�k Devletler'dek� �ş�n�nb�tmed�ğ�ne �nanıyordu. İk� k�tabı yakında yayımlanacaktı. Sıradadaha yayımlanmayı bekleyen b�r sürü k�tabı vardı. Bu k�taplardan çokpara kazanab�l�rd�. Bunun �ç�n de Mart�n, bekley�p Güney Den�zler�neçuval dolusu parayla g�deb�l�rd�. Mark�z adalarında b�n Ş�l� dolarınasatın alacağı b�r vad� �le b�r körfez b�l�yordu. Vad�, kara �le çevr�l� atnalı b�ç�m�ndek� körfezden başlayıp başı dumanlı dağlara kadaruzanıyor ve kırk küsur b�n dönüm araz�y� �ç�ne alıyordu. Bu araz�,trop�k meyveler�yle, yaban� tavuklar, yaban domuzlarıyla doluydu, arasıra yaban mandaları sürüler�ne de rastlanırdı; tepelerde �se yaban�keç�lerle, yaban köpekler� sürülerle kovalamaca oynardı. Baştanaşağı yaban�yd� burası. Tek b�r �nsan b�le yaşamıyordu. Körfezleb�rl�kte burasını b�n Ş�l� dolarına satın alab�l�rd�.

Anımsadığına göre körfez, en büyük tekneler� b�le kaldıracakder�nl�ktek� suyuyla har�kulade b�r körfezd�. Öyle korunaklı b�r yerd� k�,Güney Pas�f�k Kumpanyası, burasını yüzlerce m�l çevre �ç�ndetekneler�n boyanması �ç�n en elver�şl� yer olarak tavs�ye etm�şt�.Kend�ne b�r �k� d�rekl� yelkenl� alır, adalar arasında kobra t�caret�, �nc�avcılığı yapardı. Vad�yle körfez� kend�ne üs yapardı. Kend�ne Tat�n�nk� g�b� koskocaman b�r sazdan ev kurar, ev�n �ç�n�, tekne boyama yer�yapar, kara der�l� uşaklarla çalışırdı.

Orada Ta�ohae adasının kom�tes�n�, gezg�nc� t�caret gem�ler�n�nkaptanlarını ve Güney Pas�f�k'te dolaşan serser�ler�n en paralılarınıağırlardı. Ev�n� da�ma açık bulundurur ve b�r prens g�b� ağırlardıonları. Kapaklarını açtığı bütün k�taplarla, b�r hayal olduğu anlaşılandünyayı unuturdu. Bunları yapab�lmes� �ç�n, çuvallar dolusu para ka-anmak üzere Kal�forn�ya'da beklemes� gerek�yordu. Para dahaş�md�den akmaya başlamıştı. K�taplarından b�r tanes� sansasyonyaratsa, o zaman belk� de bütün yazılarını satab�lecekt�. Ayrıcaöyküler�yle, ş��rler�n� k�tap hal�nde de toplayab�l�r; vad�, körfez ve boyayer�n� satın almayı daha da garant�lem�ş olurdu. B�r daha asla

Page 374: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yazmayacaktı. Buna �y�ce karar verd�. Yalnız k�taplarınınyayınlanmasını beklerken böyle her şeye kayıtsız, b�r transhal�ndeym�şçes�ne boş, aptalca durmaması, b�r şeyler yapması dalazımdı. Pazar sabahı, duvarcıların, Shell Mound Parkına b�r p�kn�kdüzenled�kler�n� öğrend� ve doğru oraya g�tt�. Esk�den �şç� sınıfınındüzenled�ğ� p�kn�klere ne b�ç�m b�r şey olduklarını b�le b�lmeden, sıksık g�derd�. Parka g�r�nce, esk� heyecanlarının yen�den tept�ğ�n�h�ssett�. Ne de olsa bunlar, bu �şç� sınıfı, onun c�ns�n-dend�. O, onlararasında doğmuş, onlar arasında yaşamıştı ve her ne kadar b�r süre�ç�n onlardan ayrı kalmışsa da, y�ne onların arasına dönmek güzel b�rşeyd�.

B�r�s�n�n:

— Eğer bu Mart değ�lse, ded�ğ�n� duydu. Hemen arkasından dasam�m� b�r el omzuna dokundu. — Nerelerdeyd�n bunca zamandır?Den�zlerde m�yd�n? Had� gel de b�r kadeh at. Aralarında ufak tefekbazı mesafeler, şurada burada b�r, �k� yen� s�ma y�ne o esk� halktıMart�n'�n kend�n� �ç�nde bulduğu. B�r tane b�le duvarcı yoktuaralarında, tıpkı esk� günlerde, pazar p�kn�kler�ne g�tt�kler�zamanlardak� g�b�, p�kn�ğe g�tmek, dans etmek, dövüşmek, eğlenmek�ç�n gelm�şlerd�. Mart�n, onlarla b�rl�kte �çmeye başladı ve yen�den�nsan olduğunu anladı. Onları bırakmakla ne aptallık etm�ş�m d�yedüşündü; eğer onların arasında yaşayıp da, k�taplarla, yüksekkatlardak� k�ş�lere boş verseyd�, payına düşen mutluluğun dahabüyük olacağından em�nd�. Bununla beraber, b�ra esk�s� kadar tatlıgelmed� ona. B�ranın, esk� tadı kalmamış g�b�yd�. Bunu,Br�ssenden'�n kend�s�n� köpüklü b�raya alıştırıp esk� tat alma zevk�n�bozmuş olmasına yordu ve acaba, aynı şek�lde k�taplarda, şuarkadaşlarıyla aralarındak� o esk� dostluğa bozdu mu, d�ye düşündü.Kend� kend�ne bozulmuş olamayacağına karar verd� ve danspavyonuna doğru yürüdü. Orada leh�mc� J�mmy'ye rastladı;J�mmy'n�n yanındak� uzun boylu sarışın, Mart�n'e yanaşmak �ç�nöbürünü hemen bıraktı.

Mart�n'le kız müz�ğ�n nağmeler� �ç�nde dönerek uzaklaşırken,J�mmy, kend�s�ne gülen arkadaşlarına: — Vay canına, tıpkı esk�s�

Page 375: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

g�b�, d�ye açıklamada bulundu, ümrumda değ�l. Onu tekrargördüğüme o kadar memnunum k�. Nasıl vals yapıyor bakın hele?İpek g�b�, yumuşacık. Hang� kız dayanır buna? Ama Mart�n, kızıget�r�p J�mmy'ye tesl�m ett� ve üçü b�rl�kte, yarım düz�ne kadararkadaşıyla dans eden ç�ftler� �zley�p güldüler, b�rb�rler�yleşakalaştılar. Mart�n'�n ger� geld�ğ�n� gören herkes memnundu. Dahah�çb�r k�tabı yayınlanmamıştı; onların gözünde sahte değertaşımıyordu. Onlar Mart�n Eden'�, Mart�n Eden olduğu �ç�nsev�yorlardı. Kend�n�, sürgünden dönen b�r prens g�b� h�ssett� veyalnız kalb�, �ç�nde yüzdüğü bu güler yüzlülük dünyasındatomurcuklandı. O gün çılgınlar g�b� eğlend�. Kend�n� bu kadar �y�h�ssetmem�şt�, üstel�k ceb� parayla doluydu ve tab�� Mart�n, tıpkıesk�den, den�zden dönüp de maaşını aldığı zamanlardak� g�b�,parasını er�t�verd�.

Page 376: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

B�r ara dans p�st�nden, L�zz�e Conol�y'n�n genç b�r �şç�n�n kolundagördü; daha sonra bütün pavyonu dolaşıp onu b�ra �ç�len b�r masanınbaşında otururken buldu. Şaşkınlık ve tokalaşma fasılları b�tt�ktensonra, Mart�n kızı dışarı çıkardı; burada müz�ğ�n gürültüsündenuzaklaştılar, sesler�n� duyurmak �ç�n bağırmak zorundakalmayacaklardı. Daha L�zz�e �le konuştuğa anda kız onun olmuştu.Mart�n bunun farkındaydı. L�z-z�e'n�n utançlı b�r gururla parıldayangözler�nden, taşımaktan onur duyduğu vücudunun okşar g�b�hareketler�nden ve Mart�n'�n konuşmasını can kulağıylad�nlemes�nden bell�yd� bu. L�zz�e, artık esk�den tanıdığı genç kızdeğ�ld�. Ş�md� b�r kadındı o. Mart�n onun vahş�, meydan okurcasınagüzell�ğ�n�n, vahş�l�ğ�nden h�çb�r şey kaybetmeden gel�şm�ş olduğunufarkett�; yalnız o meydan okuma ve ateşl�l�k hal� daha kontrol altınaalınmış g�b�yd�. Mart�n hayran hayran �ç�nden:

— Nef�s, gerçekten nef�s b�r güzell�k, d�ye mırıldandı.

B�l�yordu k�, L�zz�e onundu, sadece b�r defa "gel" demes� yeterd�,o zaman L�zz�e, Mart�n onu nereye götürürse götürsün, dünyanınöbür ucuna kadar g�derd�.

Bu düşüncen�n kafasında bel�rmes�yle hemen aynı andakafasının yan tarafına, kend�s�n� az daha yere yıkacak b�r darbe yed�.Bu, b�r erkeğ�n yumruğuydu; öyles�ne kızgın ve öyles�ne acelec� b�rerkek tarafından sallanmıştı k� bu yumruk, hedef� olan çeney�şaşırmıştı. Mart�n, sendeleyerek ger� döndü ve korkunç b�r hızlasallanan başka b�r yumruğun geld�ğ�n� gördü. Gayet tab�� ve rahat b�rhareketle esk�s�n� yapınca, yumruk zarar vermeden geçt� ve yumruğusallayanı da arkasından sürükled�. Mart�n, yumruğunun üstüne bütünvücuduyla yüklenerek, hızını alamayan adama b�r sol çaktı. Adamyere yıkıldı. Ancak hemen ayağa fırlayıp del� g�b� hücum ett�. Mart�n,adamın hırstan allak bullak olmuş suratını gördü ve onu böyles�nekızdıran şey�n ne olab�leceğ�n� merak ett�. Ama b�r taraftanmeraklanırken, öbür taraftan da, bütün vücuduyla yüklenerek, b�r sold�rekt yapıştırmayı �hmal etmed�. Adam ger� ger� g�d�p b�r grubaçarparak yuvarlandı. J�mmy �le d�ğerler� onlara doğru koşuyorlardı.

Page 377: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n t�r t�r t�tr�yordu, �nt�kamıyla, dansıyla, dövüşü veeğlences�yle tastamam esk�den kalma b�r gündü bu. B�r yandandüşmanını gözaltında tutarken, b�r yandan da L�zz�e'ye baktı. Erkekarkadaşları dövüşe kalktı mı, kızlar genel olarak çığlık atarlardı.L�zz�e �se atmamıştı. Soluğunu tutmuş, haf�f ona eğ�lm�ş, b�r el�n�göğsüne bastırmış, yanakları kıpkırmızı, gözler�nde büyük b�r hayretve hayranlık �fades� olduğu halde d�kkatle �zl�yordu.

Adam ayağa kalkmış, kend�s�n� yakalayıp, alıkoyan ellerdenkurtulmak �ç�n mücadele ed�yordu. Ora-dak�lere: — Ben�m ger�gelmem� bekl�yordu kız. O, ben� beklerken bu çaylak çıktı ortaya.Bırakın ben� d�yorum. Tem�zleyeceğ�m bu her�f�, d�yordu.

J�mmy del�kanlıyı ger� tutmalarına yardım ederken:

— Ned�r sen�n derd�n? d�ye sordu. Bu gördüğün Mart�n Eden'd�r.Kızlar bayılırlar ona, sonra onunla problem çıkarmaya kalkarsan sen�ç�ğ ç�ğ yer, bak karışmam.

— Kızı gözümün önünde alamaz böyle, d�ye �t�raz ett� d�ğer�.

J�mmy öğüdüne devam ederek:

— O, uçan Hollandalı'yı tepelem�şt�r, sen de tanırsın ya uçanHollandalı'y�- Hem de beş raundda yaptı bu �ş�. Sen b�r dak�ka b�ledayanamazsın karşısında Mart�n'�n. Anladın ya ş�md�? Bu b�lg�,yatıştırıcı b�r etk� yarattı ve öfkel� del�kanlı Mart�n'� şöyle b�r süzdü. —Pek de öyle b�r şeye benzem�yor, d�ye alaylı alaylı konuştu, ama bualayda hırs yoktu. J�mmy, onu �nandırmaya çalışarak:

— uçan Hollandalı da aynen böyle düşünmüştü, ded�. Had� gel,had�, g�del�m buradan. Kızdan çok ne var. Del�kanlı kend�s�n� danspavyonuna doğru sürüklemeler�ne ses çıkarmadı, çetes� de onu tak�pett�. Mart�n: — K�m bu? d�ye sordu L�zz�e'ye. Sonra bütün bunlar nedemek?

Bu sırada, dövüşün önce kend�s�ne verd�ğ� o devamlı ve büyükzevk kaybolmuştu. Mart�n, kend� kend�n� tahl�l eden b�r �nsan

Page 378: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

olduğunu keşfett�. O kadar tahl�l ed�yordu k� kend�n�, böyle �lkel b�rhayatı yalnız kalb� ve boş kollarıyla yaşaması �mkansızdı.

L�zz�e başını ger�ye attı.

— H�ç k�mse değ�l. Sadece bana arkadaşlık ed�yordu.

B�r an durakladıktan sonra:

— Mecburdum onunla arkadaşlık etmeye, d�ye açıklık get�rd�.Kend�m� adamakıllı yalınız h�ssetmeye başlamıştım. Ama h�çunutmadım. Ses� g�tg�de haf�fled�, önüne bakmaya başladı. Sen nezaman �stersen s�lkeler�m onu.

Kızın çek�ngen yüzüne baktı, yapması gereken bütün �ş�n, el�n�uzatarak onu kend�ne çekmekten �baret olduğunu b�ld�ğ� halde,Mart�n, tem�z, gramer bakımından düzgün İng�l�zce'n�n gerçekten b�rdeğer� olup olmadığını düşünmeye daldı ve tab�� cevap vermey�unuttu.

L�zz�e gülerek, b�r denemede bulundu:

— Canına okudun onun! ded�. Mart�n cömertçe:

— Dayanıklı çocukmuş gene de, ded�. Eğer alıp götürmeselerd�ben� epey uğraştıracaktı. L�zz�e damdan düşerces�ne:

— O gece yanında gördüğüm hanım arkadaşın k�md�? d�yesordu.

— B�r arkadaş �şte, d�ye cevap verd� Mart�n. L�zz�e dalgın b�rşek�lde: — Epey zaman önceyd�, d�ye mırıldandı. Sank� b�n yılgeçm�ş g�b� gel�yor. Ama Mart�n bu sorunun daha fazlakurcalanmasına meydan vermed� ve konuşmayı başka kanallaraçev�rd�. Öğle yemeğ�n� b�rl�kte lokantada yed�ler, Mart�n şarapla b�rsürü nef�s ve pahalı y�yecek ısmarladı. Daha sonra dans ett�ler;Mart�n yalnız L�zz�e �le dan-sett�, o yorulana kadar. Mart�n �y�dansederd�. Danse-derken de L�zz�e başını onun omzuna dayamış,

Page 379: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

�ç�nden bunun sonsuza değ�n devam etmes�n� d�leyecek b�r mutlulukve zevk cennet�nde yüzerek dönmüştü. Akşamüstüne doğru dışarıçıkıp ağaçlar arasında dolaştılar ve orada Mart�n, tıpkı esk�denolduğu g�b� sırtüstü yatıp, başını L�zz�e's�n�n kucağına koydu; kız,onun saçlarını okşayıp, yüzüne bakar ve onu severken, o da haf�ftenkest�rd�. B�rden gözler�n� açarak yukarı baktı ve L�zz�e'n�n yüzündek�yumuşak aşk �fades�n� okudu. L�zz�e, gözler�n� kırpıştırarak önünebaktı, sonra o telaşlı �fades� kaybolan gözler�n� kaldırdı ve yumuşak,tatlı b�r meydan okumayla Mart�n'�n gözler�n�n �ç�ne baktı.

Fısıltı denecek kadar alçak b�r sesle:

— Bütün bu yıllar boyunca hep dürüst kaldım, ded�.

Mart�n, bunun muc�zev� b�r şey, ama gerçek olduğuna bütünkalb�yle �nandı. Y�ne bütün kalb�yle �ht�ras duyab�lmey� d�led�. Onumutlu etmek Mart�n'�n el�ndeyd�. Kend�n� mahrum ett�ğ� mutluluktanonu ne d�ye mahrum ets�nd�? Onunla evlen�p Mark�zlerdek� sazşatoda beraber oturmak �ç�n yanında götüreb�l�rd�. Bunu yapmak �ç�n�ç�nde kuvvetl� b�r arzu h�ssed�yordu, ama yaradılışının böyleyapmaması gerekt�ğ�n� emreden ses� bu arzudan daha kuvvetl�yd�.Kend�ne rağmen, aşka hala sadıktı. Esk� hür ve rahat yaşanılanhayatının günler� geçm�şt�. Onları ger� get�remezd�, ne de kend� ogünlere döneb�l�rd� artık. Değ�şm�şt�. Ne kadar değ�şm�ş olduğunubugüne kadar farket-mem�şt�.

Yumuşak b�r sesle:

— Ben evlenecek t�pte b�r �nsan değ�l�m, L�zz�e, ded�.

Saçını okşayan el b�r düşünme anı �ç�nde durdu, sonra tekraraynı yumuşak okşamalara devam ett�. Mart�n, L�zz�e'n�n yüzününasıldığını gördü, ama bu karar vermekte güçlük çek�lmes�ndenmeydana gelen b�r aşıklıktı, z�ra L�zz�e'n�n yanakları hala pembepembe, bütün benl�ğ� alev alev yanıp er�mekteyd�. — Bunu demek�stemem�şt�m... d�ye başladı ve kekeleyerek sustu. Hoş, aldırdığımda yok. — Aldırdığım yok, d�ye tekrarladı. Sen�n arkadaşın, olmak

Page 380: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

bana gurur ver�yor. Sen�n �ç�n her şey� yapardım. Ben�m yaradılışımböyle.

Mart�n doğrulup oturdu. L�zz�e'n�n el�n� avucu �ç�ne aldı. Bunugayet sıcak b�r şek�lde yapmıştı, ama �ç�nde h�çb�r �ht�rasduymuyordu. Ne var k�, Mart�n'�n sıcaklığı L�zz�e'y� ürpertmeye yett�.Kız:

— Bundan söz etmeyel�m, ded�. Mart�n:

— Sen büyük, soylu b�r kadınsın, ded�. Sen� tanımakla, asılben�m gurur duymam gerek�r. Ben gurur duyuyorum, evet gururduyuyorum. Son ben�m �ç�n kapkaranlık b�r dünyada b�r ışıkdemet�s�n, ben�m de sana karşı, sen�n bana olduğun kadar dürüstolmam gerek�yor.

— Bana dürüst olmana önem verd�ğ�m yok ben�m, aldırmıyorumbuna. Ben� ne �stersen yapab�l�rs�n. Ben� p�sl�ğe fırlatıpç�ğneyeb�l�rs�n. Bunu dünyada yapab�lecek tek erkek de sens�n, d�yemeydan okurcasına b�r parıltıyla ekled�.

— Daha küçücük, h�çb�r �şe yaramaz çocuk olduğum zamandanber� kend� kend�me önem verd�ğ�m� hatırlamıyorum.

— Ben de �şte bu sebepten sen�nle evlenmeyeceğ�m, ded�Mart�n. Yumuşak b�r şek�lde: — Sen öyles�ne büyük ve cömerts�n k�,ben� de kend�n�nk�ne eş b�r cömertl�ğe zorluyorsun. Ben evle-nememve evlenmeden de sevemem, gerç� geçm�şte bundan ağzımın payınıaldım ya. Bugün buraya gel�p, sen�nle karşılaştığıma üzgünüm. Amaartık elden ne gel�r? İş�n böyle b�r renk alacağına �ht�mal veremezd�mk�. Ama bak buraya, L�zz�e. Ş�md� kalkıp da sana senden ne kadarçok hoşlandığımı anlatamam. Hoşlanmaktan da fazla b�r şey bu.Sana hayranlık ve saygı besl�yorum. Sen, muhteşem b�r kadınsınL�zz�e, sen�n kadar �y� �nsan az bulunur dünyada. Ama kel�melere negerek? Bununla beraber yapmak �sted�ğ�m b�r şey var. Pek yakındael�me çok para geçecek.

Page 381: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n o anda vad�, körfez, sazdan şato f�kr�nden vazgeçt�. Şununşurasında ne farkederd� k�? Esk�den olduğu g�b�, canı �sted�ğ� zaman,herhang� b�r yere g�den herhang� b�r gem�ye tayfa olarak g�reb�l�rd�.— Bu parayı sana vermek �sterd�m. İsted�ğ�n b�r şey vardır herhalde,okula, ya da b�r t�caret kolej�ne g�tmek g�b�. Belk� çalışıp b�r stenografolmak �sterd�n. Ben sana sağlayab�l�r�m bunu. Belk� annen baban dasağdır, onları b�r mağazaya yerleşt�reb�l�r�m. Yeter k� sen söyle, ne�st�yorsan söyle, ben sağlarım. L�zz�e h�ç cevap vermed�, kurugözler�yle, kıpırdamadan önüne bakıyordu, ama boğazına sank� b�ryumruk tıkanmıştı. Mart�n, bunu öyle der�nden h�ssett� k�, aynıyumruk gel�p, onun da boğazına tıkandı. Konuştuğuna p�şman oldu.L�zz�e'ye tekl�f ett�ğ� şey, onun kend�s�ne tekl�f ett�ğ�n�n yanında okadar bayağı kalıyordu k�, para, sadece para. L�zz�e ona şerefs�zl�kve utancı ve günahı göze alıp, cennet üm�tler�nden vazgeçmeye razıolarak kend�n� tekl�f ederken, o, L�z-z�e'ye h�çb�r ıstırap duymadanterk edeb�leceğ� kend� dışındak� b�r şey� tekl�f etm�şt�. L�zz�e ses�ndek�boğukluğu hemen b�r öksürüğe çev�rerek:

— Konuşmayalım bunu, ded�. Ayağa kalktı. Had� gel, eve g�del�m.Yorgunluktan b�tt�m. Gün b�tm�ş, hemen hemen bütün eğlenenlerg�tm�şt�. Ama Mart�n'le L�zz�e, ağaçların arasından çıkar çıkmaz,Mart�n'�n arkadaşlarını karşılarında buldular. Mart�n, bunun manasınıhemen anladı. Havada kavga kokusu vardı. Çete, Mart�n'� korumak�ç�n orada bulunuyordu. Hep b�rl�kte parkın kapılarından dışarı çıktılarve arkalarından dağınık b�r şek�lde b�r �k�nc� çeten�n kend�ler�n� tak�petmekte olduğunu gördüler. Bunlar, L�zz�e'n�n del�kanlısının, kızınıkaybetmen�n öcünü almak �ç�n topladığı arkadaşlarıydı. B�r kavgaçıkacağını h�sseden b�r sürü pol�s memuru, arbedey� önlemek �ç�nonlarla b�rl�kte yürüdü ve her �k� grubu da San Frans�sco tren�ne ayrıayrı b�nd�rd�. Mart�n, J�mmy'ye Onaltıncı Sokakta �n�p Oakland'ag�den tramvaya b�neceğ�n� söyled�. L�zz�e, olanlarla h�ç �lg�lenmedensess�zce oturuyordu. Tren Onaltıncı Sokak İstasyonuna geld�ğ�nde,Oakland'a g�decek tramvay oradaydı; kondüktörü de sabırsızlıklakampanayı çalıp duruyordu. J�mmy:

— İşte orada duruyor, d�ye planı anlattı. S�z tramvaya doğrukoşun, b�z de onları durdururuz. Hayd�! Kızı yukarı çekers�n! Bu

Page 382: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

manevra, düşman çetey� geç�c� olarak şaşırttı, sonra onlar datrenden atlayıp tak�be koyuldular. Tramvaydak� ağırbaşlı, ayıkOaklandlı'lar, b�r del�kanlıyla, genç b�r kızın tramvaya doğru koşarakön taraftak� açıklıkta kend�ler�ne yer bulup oturduklarıma pek d�kkatetmed�ler ve tramvayın merd�venler �ne sıçrayıp vatmana,

— Ver şunun gazını da bas bakalım moruk, d�ye bağırdı J�mmy.

B�r an sonra J�mmy döndü ve yolcular onun, koşarak tramvayaatlamaya çalışan b�r�n�n suratını yumruk attığını gördüler. Ama bütüntramvay boyunca b�rçok surata yumruklar �n�p duruyordu. BöyleceJ�mmy �le çavres�, uzun alt basamakta tutunup hücuma geçen çetey�karşıladılar. N�hayet tramvay kesk�n, b�r kampana ses�nden sonrahareket ett�. Hücum edenler�n sonuncusunu da aşağı atan J�mmy vearkadaşları da �ş� tamamlamak üzere aşağı �nd�ler. Tramvay, dövüşsağanağını ger�lerde bırakarak uzaklaşırken, şaşıran yolcular, buarbeden�n sebeb�n�n, dışarıda köşede oturan del�kanlıyla güzel �şç�kızın olab�leceğ�n� akıllarının köşes�nden b�le geç�nmed�ler.

İç�nde esk� kavgaların heyecanı depreşen Mart�n, dövüşe bayıldı.Ama bu heyecan çabucak kaybolup yer�n� büyük b�r üzüntüye bıraktı.Kend�n� çok �ht�yar h�ssett�, şu gamsız, kasavets�z del�kanlılardan,esk� günler�n�n arkadaşlarından asırlarca büyümüş h�ssett�. Çok, pekçok, ger� dönemeyecek kadar çok uzaklaşmıştı. B�r zamanlar kend�hayat tarzı olan bunların hayat tarzı, ş�md� ona tatsız gel�yordu. Herşey onu hayal kırıklığına uğratmıştı. Ona b�r yabancılık gelm�şt�.Köpüklü b�ra nasıl tatsız geld�yse, onların arkadaşlıkları da öyletatsız geld� ona. Çok uzaklaşmıştı Mart�n. Onlarla arasında b�nlercek�taplık b�r mesafe oluşmuştu. Mart�n, aklın eng�n boyutlarındadolaşmıştı ve artık esk� yer�ne dönemezd�, d�ğer yandan b�r �nsandıve onun toplumsal arkadaşlık �ht�yacı b�r türlü tatm�n ed�lem�yordu.Kend�ne yen� b�r vatan bulamıyordu. Çetedek� arkadaşlarınınanlamadığı g�b�, kend� a�les�n�n, burjuvaların onu anlayamadığı g�b�,yanında oturan şu kızcağız da ne onu ne de kend�s�n�n Mart�n'everd�ğ� şeref� anlayab�l�rd�. Bütün bunları düşündükçe üzüntüsükoyulaştı, acılaştı.

Page 383: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Altıncı Sokakla, Market Sokağı kavşağında, L�z-z�e'n�n yaşadığı�şç� kulübes�n�n önünde ayrılırlarken, Mart�n, "Barış onunla," d�yeöğütte bulundu. O gün Lı-�zz�e'y� el�nden aldığı del�kanlıyıkasted�yordu. — Artık yapamam, ded� L�zz�e. Mart�n şakacı b�rtavırla:

— Had� canım, ded�. Sen sadece b�r ıslık öttür, bak nasıl koşarakgelecek sana. L�zz�e:

— Onu demek �stemed�m, ded�.

Mart�n onun ne demek �sted�ğ�n� b�l�yordu. Tam Allahaısmarladıkd�yeceğ� sırada, L�zz�e, ona doğru yasladı kend�n�. Ama buyaslanmada ne zorlayıcı, ne de ayartıcı b�r taraf vardı. Sadece�stekl�, ac�zane b�r yaslanıştı bu. Mart�n'�n yüreğ� t�tred�. O büyükhoşgörürlüğü galeyana geld�. L�zz�e'y� kollarına alıp öptü; kend�dudakları üzer�ne konan öpüşün, b�r erkeğ�n göreb�leceğ� en gerçeköpücük olduğunu b�l�yordu.

L�zz�e:

— Tanrım! d�ye �ç�n� çekt�. Sen�n �ç�n öleb�l�r�m. Öleb�l�r�m sen�n�ç�n. Kend�n� Mart�n'den koparırcasına çek�p aldı ve merd�venler�koşarak çıktı. Mart�n gözler�n�n dolu dolu olduğunu h�ssett�. Kend�kend�ne konuşarak: — Mart�n Eden, ded�. Sen zal�m b�r �nsanolmadığın halde, Allah'ın belası, zavallı b�r N�ce'c�s�n. Eğer el�ndengelse, onunla evlen�p, onun t�treyen kalb�n� mutlulukla doldururdun.Ama yapamazsın, yapamazsın. Henley'�n� hatırlayıp: "Zavallı b�r�ht�yar serser�, esk� serser�l�kler�n� anlatıyor," d�zes�n� mırıldandı. —Hayat, b�r falso ve utançtan �barett�r.

XLIBu yalnızlık ve kes�f bunalım �ç�nde başarı n�hayet kapısından

�çer� g�rm�ş, �lk k�tabı "Güneş�n utancı" Ek�m'de p�yasaya çıkmıştı.

Page 384: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Ekspres postayla gelen paket�n bağlarını kes�p yayıncının hed�yeolarak gönderd�ğ� onbeş k�tabı dert ortağı masasının üzer�neyayınca, �ç�ne tar�f� mümkün olmayan ağır b�r hüzün çöktü: — Keşkebu �ş b�rkaç ay önce olsaydı ne kadar büyük b�r mutluluk duyardım,d�ye düşündü. Ne var k�, artık heyecan duymuyor, kazandığıbaşarıdan haz almıyordu. Mücadeles�n� verd�ğ� ve mutlulukget�receğ�ne �nandığı başarı, mutsuzluğunun anahtarı olmuştu.Duyması gereken sıcaklığın yer�ne kuru soğuk hak�m olmuştu. Zatenuzunca zamandır h�sler� karma karışıktı. K�tabı, hem de �lk k�tabıbasılmıştı ama del�şmen kanı damarlarında dolaşmamış, kalb�gümbür gümbür atmamıştı, b�r de üstüne üstlük kapkara hüzünçökmüştü yüreğ�ne. K�tabının basılmış ve satılıyor olması pek b�r şey�fade etm�yordu. Bunun tek önem� b�raz para get�recek olmasındaydı,ancak Mart�n parayı nom�nal b�r değer olarak algılıyordu, başkaca b�rdeğer yüklem�yordu.

K�tabın b�r�n� mutfağa götürüp Mar�a'ya hed�ye ett�.

Mar�a'nın şaşkınlığını g�dermek �ç�n:

— Bu k�tabı ben yazdım, d�ye açıkladı. İşte şu odada yazdımbunu, öyle sanıyorum k�, bunun harcına sen�n sebze çorbalarındanb�rkaç kap karışmıştır. Sen�n olsun. Sakla onu. Sırf ben� hatırlaman�ç�n, anlıyorsun ya. Mart�n böbürlenm�yordu, göster�ş yapmıyordu.Bütün amacı Mar�a'yı mutlu etmek, onun kend�s�yle övünmes�ne�mkan vermek, kend�s�ne bu kadar uzun b�r zaman güvenmekte haklıolduğunu göstermekt�. Mar�a, k�tabı ön odada a�le yad�garı İnc�l'�nüstüne koydu. Pans�yoner�n�n yazdığı bu k�tap, kutsal b�r şey, b�rarkadaşlık putuydu. Mart�n'�n vakt�yle çamaşırcılık yapmış olmasınınetk�s�n� azaltmıştı bu k�tap, Mar�a onun tek satırını b�le anlamadığıhalde, her satırının büyük, çok büyük, çok anlamlı olduğunub�l�yordu. Bas�t, prat�k ağır �şler yapan b�r kadındı Mar�a, ama Tanrıverg�s� büyük yeteneklere de �nancı sonsuzdu. Mart�n "Güneş�nütancı"nı nasıl heyecansız b�r şek�lde karşıladıysa, her hafta gazeteyazılarını kes�p yollayan acenteden gelen eser� hakkındak� eleşt�r�yazılarını da aynı kayıtsızlıkla okudu. K�tabın genel b�r heyecanyaratmakta olduğu besbell�yd�. Bu, para keses�ne daha çok paranın

Page 385: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

g�receğ�n� göster�yordu. L�z-z�e'y� bulup vaatler�n� yer�ne get�reb�l�r,kend�s�ne y�ne de saz duvarlı şatosunu yaptırab�lecek kadar parakalırdı. S�ngltree Darnley ve ortakları, tedb�r alıp beşyüz adetbastırmışlar, ama eleşt�r�ler, bunun �k� m�sl� b�r baskının mak�neyever�lmes�n� gerekt�rm�ş, daha bu mak�nelerden çıkmadan beş b�nadet üçüncü b�r baskının s�par�ş� gelm�şt�. Londra'dan b�r f�rmatelgrafla İng�l�zce baskısının anlaşmalarını yapmış, daha buanlaşmanın dumanı üstündeyken, Fransız, Alman ve İskand�navd�ller�ne yapılan tercümeler�n �lerlemekte olduğu haberler� alınmıştı.Maeterl�nck okuluna yönelt�len saldın bundan daha uygun b�rzamana rastlayamazdı. Ş�ddetl� b�r edeb� tartışma açıldı. Salleeby �lePlaeckel "Güneş�n ütancı"nı tutup, onu savundular ve böylecehayatlarında �lk defa olarak b�r sorunun aynı tarafında b�rleşm�şoldular. Crookes �le Wallace öbür safta yer alırlarken, S�r Ol�verLodge kend� kozm�k teor�ler�ne de uyacak b�r uzlaşma formülübulmaya teşebbüs ett�. Maeterl�nck'�n peş�nden g�denler, M�st�s�zmölçüler� etrafında toplandılar. Chesterton, aynı konu üzer�nde taraftutmadığını �dd�a ett�ğ� b�r ser� deneme �le bütün dünyayı kahkahadankırıp geç�rd�. Ancak tartışmayı ve tartışmacıları cehennem�n d�b�negönderen kroşe George Bernard Shaw'dan geld�:

— Prtalık cılız yazarlar sürüsüyle doldu. Ortalığı toz dumanbürüdü. Gürültünün ayyuka çıktığını söylemeye gerek yok. S�ngltreeDarnley ve ortaklan, eleşt�r� �çer�ğ�ndek� felsef� b�r eser�n, b�r romang�b� satış yapması akıl alacak şey değ�l.

Ş�rket �se Mart�n'e yazdığı mektupta şunları b�ld�rm�şt�:

— Bundan daha �y� b�r konu seçemezd�n�z. Bütün yardımcıfaktörler de tahm�nler�m�z�n aks�ne, elver�şl� b�r durum yarattı. Budurumdan el�m�zden geld�ğ� kadar �st�fadeye çalıştığımızı söylemeyegerek yok.

Daha ş�md�den Amer�ka B�rleş�k Devletler�nde ve Ka-nada'da kırkb�nden fazla satış yapıldı, ayrıca, y�rm� b�n nüshalık yen� b�r baskı damak�nelere ver�ld�. İht�yacı karşılamak �ç�n durmadan çalışıyoruz.Bununla beraber, bu �steğ� arttırmak �ç�n de el�m�zden gelen� yapmışbulunuyoruz. Reklam �ç�n ş�md�den beş b�n dolar para harcadık.

Page 386: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

K�tap rekor kıracağa benzer. Gelecek k�tabınız �ç�n s�ze sunmakcesaret�n� gösterd�ğ�m�z anlaşma �k� nüsha olarak mektubumuza�l�ş�kt�r. H�ssen�z� yüzde y�rm�ye çıkardığımıza d�kkat�n�z� çekmek�ster�z k�, bu da b�z�m g�b� b�r yayınev�n�n ödemey� göze alab�leceğ�en yüksek ücrett�r. Tekl�f�m�z� elver�şl� bulduğunuz takd�rde, lütfenanlaşmadak� boş yere k�tabınızın adını yazınız. K�tabın �çer�ğ�üzer�nde h�çb�r kayıt koymuyoruz. Herhang� b�r konuda yazılmış nasılb�r k�tap olursa olsun. Eğer el�n�zde hazır b�r k�tap varsa, daha da �y�olur. Ş�md� tam dem�r�n dövü-leceğ� zaman; bundan daha tavındaolamaz. İmzanızı taşıyan sözleşmey� alır almaz s�ze memnun�yetlebeş b�n dolarlık b�r avans göndereb�l�r�z. Görüyorsunuz k�, s�ze�nancımız büyük, bu �şe büyük b�r yatırım yapmak üzerey�z. Aynızamanda s�z�nle, sözleşmey� mesela, on yıl müddetle ve bu süre�ç�nde bütün eserler�n�z�n münhasıran k�tap hal�nde yayın haklarınısatın almak şartıyla uzatma konusunu da görüşmek �ster�z.

Mart�n, mektubu bırakıp kafasından b�r ar�tmet�k problem�çözerek, altmış b�n kere onbeş sent�n ne ett�ğ�n� buldu; dokuz b�ndolar ed�yordu. Yen� sözleşmey� �mzalayıp, lazım gelen yere "Hawa�Dumanı" adını yazarak, gazetelere yazdığı küçük öyküler�nformülünü henüz keşfetmeden önce kaleme aldığı y�rm� kadaröykücükle b�rl�kte, yayıncıya yolladı. Amer�ka B�rleş�k Devletler�postalarının götürüp get�reb�leceğ� en kısa zaman �ç�nde de S�ngltreeDannley ve ortaklarının beş b�n dolarlık çek�n� aldı.

Çek�n geld�ğ� sabah Mart�n, Mar�a'ya:

— Bugün öğleden sonra �k� sıralarında ben�mle b�rl�kte çarşıyagelmen� �st�yorum, Mar�a. Ya da sen ben� saat �k�de, OndördüncüCaddeyle Broadway kavşağında bekle daha �y�. Ben sen� bulurum.Mar�a, kararlaştırılan vak�tte oradaydı; ama kafasının çapı n�spet�ndekend�s�n� meşgul eden g�z�n çözümü �ç�n el�ndek� b�r�c�k �pucuayakkabılardı. Mart�n, kend�s�n� ayakkabı dükkanının tam önündengeç�r�p de b�r emlakçıya sokunca uğradığı hayal kırıklığı �y�den �y�yearttı. Emlakçıda olanlar �se kafasında sonsuz b�r rüya g�b� kaldı. Zar�f,cent�lmen Mart�n, b�r başkasıyla konuşurken, kend�s�ne �y�l�ksever b�rtebessümle bakmıştı; dakt�lo mak�nes� tıkırdamış b�rtakım kağıtları

Page 387: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

mecburen �mzalamıştı. Kend� ev sah�b� de oradaydı, o da �mzasınıatmıştı. Her şey b�t�p de sokağa çıktıklarında ev sah�b� Mar�a'ya: — EMar�a, bu ay artık bana yed� buçuk dolar k�ra ödemek zorundadeğ�ls�n, dem�şt�. Mar�a bu konuşmadan h�çb�r şey anlamamış, evsah�b� �se:

— Ne bu ay, ne öbür, ne de öbür ay, d�ye devam etm�şt�.

Mar�a kırık dökük kel�melerle bu b�r lutufmuş g�b� adama teşekküretm�şt�. İç�nde oturup da bunca zamandır k�ra öded�ğ� ev�n artıkkend�s�n�n olduğunu ancak Kuzey Oakland'a dönüp de Portek�zl�bakkaldan problem� soruşturduktan sonra anlayab�ld� Mar�a.

O akşamüstü, arabasından �nen Mart�n'� selamlamak �ç�n dışarıçıkan Portek�zl� bakkal: — N�ye benden alışver�ş yapmıyorsun artık?d�ye sordu; Mart�n de ona artık yemeğ�n� kend�s�n�n p�ş�r-med�ğ�n�anlattı ve b�r kadeh şarap �çmek �ç�n bakkalın ev�ne g�rd�. İçt�ğ�şarabın, bakkalın en �y� şarabı olduğuna da d�kkat ett�.

O gece Mart�n:

— Sen� bırakacağım. Yakında sen de bırakacaksın burasını. Ozaman ev�n� k�raya ver�r, kend�n b�r ev sah�b� olursun. SanLeamöro'da veya Haywards'da sütçülük yapan b�r erkek kardeş�nvar. Ş�md� bütün çamaşırlarını yıkamadan ger� yollamanı �st�yorumanlaşıldı mı, yıkamadan. Ondan sonra da, yarın San Le-andro mu,Haywards mı, her neres�yse oraya g�d�p, kardeş�n� göreceks�n. Onagel�p ben� görmes�n� söyle. Ben, Oakland'da Metropole Otel�ndekalacağım. O nasıl olsa sütçülüğe elver�şl� �y� ç�ftl�ğ� b�r görüşte anlar.İşte böylece Mar�a, b�r evle �ç�nde kend�s� �ç�n parayla �ş gören �k�adamın bulunduğu koskoca b�r mandıranın ve artık bütün a�len�nayakkabı g�ymes�ne, bütün çocukların okula g�tmes�ne rağmen,durmadan artan b�r banka hesabının sah�b� oldu. Per� masallarındak�prenslere pek az �nsan rastlar hayatta, ama beden� çok, kafası azçalışan Mar�a, per� prensler�n�n sabık b�r çamaşırcı kılığında gönüleğlend�rd�ğ�n� aklından b�le geç�rm�ş değ�ld�.

Bu arada da dünya:

Page 388: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— K�md�r bu Mart�n Eden? d�ye sormaya başlamıştı. Mart�n,yayıncılarına en ufak b�r b�yograf�k b�lg� b�le vermey� redded�yordu,ama gazeteler de boş durmuyordu. Oakland, Mart�n'�n memleket�yd�,gazetec�ler de burunlarını her tarafa sokup b�lg� vereb�lecek sürüyle�nsana başvurmuşlardı. Mart�n'�n olduğu, olmadığı, yaptığı ve dahaçok da yapmadığı her şey okuyucuların zevk� �ç�n, fotoğraflarlab�rl�kte ortaya dökülmüştü; Mart�n'�n fotoğrafı da vakt�yle Mart�n'�nresm�n� çek�p, ş�md� derhal bunu çoğaltarak p�yasaya süren o yerfotoğrafçısından sağlanmıştı. Başlangıçta, bütün derg�lerden veburjuva sosyetes�nden öyles�ne �ğrenen Mart�n, reklam ed�lmes�nekarşı savaşa g�r�şt�, ama sonunda mücadele etmezse daha rahatedeceğ�n� anlayarak tesl�m oldu. Kend�s�yle konuşmak �ç�nuzaklardan gelen yazarları reddedem�yordu. üstel�k günler uzunsaatlerle doluydu ve artık yazı yazmadığı, çalışmadığı �ç�n de busaatler�n nasıl olsa doldurulması gerek�yordu; Mart�n böylecekend�s�ne saçma b�r kapr�s g�b� gelen şeylere boyun eğd� veröportajları kabul ed�p edeb�yat ve felsefe hakkındak� f�k�rler�n�söyled�, hatta burjuvaların davetler�n� b�le kabul ett�. Artık h�çb�r şeyealdırdığı yoktu. Herkes� affett�; kend�s�n� vakt�yle kızıla boyayan,ş�md� �se Mart�n'�n ona özel olarak poz ver�p res�m çekt�rerekkoskoca b�r sayfalık röportaj �hsan ett�ğ� o acem� muhab�r� b�le. L�zz�eConolly'� gördü. Mart�n'�n ulaştığı büyüklüğün, kızı üzdüğübesbell�yd�. Bu, aralarındak� mesafey� açmıştı. Belk� de sırf bumesafey� daraltmak üm�d�yle Mart�n'�n arzusu üzer�ne gece okulunave �ş kolej�ne g�d�p, korkunç paralarla elb�se d�ken b�r terz�hanedeng�y�nmey� kabul etm�şt�. Günden güne gözle görülür şek�lde gel�şt�L�zz�e, hatta öyle k�, Mart�n doğru b�r �ş yapıp yapmadığındanşüpheye b�le düştü, z�ra L�zz�e'n�n her şeye kend�s� �ç�n razı olup,bütün bu gayretler� o �st�yor d�ye gösterd�ğ�n� b�l�yordu. Kızcağızkend�s�n� Mart�n'�n gözünde yükseltmeye çalışıyordu. Ama Mart�n,ona tam b�r kardeş g�b� davranıp, onu gayet seyrek görüyor ve h�çb�rüm�t verm�yordu.

"Gec�km�ş", Mart�n'�n şöhret�n�n en yüksek noktaya çıktığı sıradaMered�th Lowell Kumpanyası tarafından p�yasaya çıkarıldı ve eseröykü formunda olduğu �ç�n, satış bakımından "Güneş�n ütancı"nı dager�de bıraktı. Haftadan haftaya şöhret� artan Mart�n, �k� k�tabıyla

Page 389: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

b�rden en çok satan eserler l�stes�n�n en başında yer almak �ç�n eş�görülmem�ş b�r şerefe ulaştı. Öykü, yalnız roman edeb�yatıokuyanları sarmamış, aynı zamanda "Güneş�n ütancı"nı okuyanlarda bu den�z h�kayes�n�n �şlen�ş�ndek� kozm�k kavrayışın çek�c�l�ğ�nekapılmışlardı. Mart�n önce m�st�k edeb�yata fevkalade vurmuş, ondansonra da, açık ett�ğ� bu edeb�yata başarılı b�r eser kazandırıp hemeleşt�rel hem de yaratıcı olarak ender rastlanan b�r deha örneğ�gösterm�şt�. Para oluk g�b� akıyor, şöhret� arttıkça artıyordu. Mart�nedeb�yat dünyasında b�r kuyruklu yıldız g�b� parlak �zler bırakıyordu.Ama uyandırdığı heyecan Mart�n'� �lg�lend�rmekten çok,eğlend�r�yordu. Onu şaşırtan tek şey, eğer b�l�nse bütün dünyayıhayrete düşürecek ufacık b�r şey vardı. Ama dünya, onun gözündebu kadar büyüttüğü o ufak şeyden çok, onun hayret�ne şaşardı, eğerb�lseyd�. Yargıç Blount, onu akşam yemeğ�ne davet etm�şt�; �şte oküçük veya yakında öneml� b�r hal alacak küçük şey�n başlangıcıbuydu. Yargıç Blount'a hakaret etm�ş, ona �ğren�r g�b� davranmıştı,oysa o, ş�md� sokakta rastladığı Mart�n'� yemeğe çağırmıştı. Mart�nkend� kend�ne Yargıç Blount'a Mor-se'ların ev�nde sayısız kerelerrastlayıp da yemeğe çağrılmadığını düşündü. O zamanlar nedençağırma-mıştı ben� yemeğe? d�ye sordu kend� kend�ne.Değ�şmem�şt� k� Mart�n. Aynı Mart�n Eden'd�. Fark nereden �ler�gel�yordu? Yazdıklarının k�taplar hal�nde çıkması mıydı bu değ�ş�kl�ğ�yaratan? Bunların çoktan �ş� b�tm�şt�. O zamandan ber� yen� b�r şeyyazmamıştı k�. Heps� de, Yargıç Blount'un genel f�kr�n� paylaşarak,onun Spencer'�ne, onun aklına dudak büktüğü zamanda ulaşılmışbaşarılardı. Şu halde Yargıç Blount'un bu davet� gerçek b�r değerdenötürü değ�ld�, tamamıyla yalancı b�r değere göre yapılmış b�r davett�.

Mart�n sırıttı ve davet� kabul ett�, ama kend� kend�n�n uysallığınaşaşmaktan da ger� kalmadı. Yemekte de onların soyundan kadınlarve yüksek makamlar �şgal eden yarım düz�ne kadar erkek arasındaMart�n kend�n� b�r kral g�b� h�ssett�. Yargıç Hamvell tarafındanhararetle desteklenen Yargıç Blount, Mart�n'�n Sty adlı son dereceseçk�n ve sadece zeng�nler�n değ�l, hüner sah�b� k�mseler�n de üyes�bulunduğu b�r kulübe adıyla şeref vermes� �ç�n ısrar ed�p durdu.Mart�n ret ett� ve her zamank�nden fazla hayrete düştü. Yazılarınıyollama �ş� Mart�n'� meşgul ed�yordu. Ed�törler�n �stekler� de Mart�n'�n

Page 390: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

başından aşmıştı. Mart�n'�n, tarzının altında öz bulunan b�r üslûpçuolduğunu anlamışlardı. "The Northern Rev�ew", "Güzell�ğ�n Beş�ğ�"n�yayınladıktan sonra, ondan buna benzer yarım düz�ne deneme daha�stem�şt�; eğer "Burton's Magaz�ne" açık kapı bırakarak, herdenemes�ne beşyüz dolar tekl�f etmeseyd� Mart�n, denemeler�öbürküne verecekt�. B�r mektupla �stekler�n� karşılayacağını, amadenemeler�n�n tanes�n� b�n dolara vereceğ�n� b�ld�rd�. Bu denemeler�n,ş�md� onların peş�nde koşan aynı derg�ler tarafından vakt�yle ger�çevr�ld�ğ�n� hatırladı. Hem de otomat�k b�r şek�lde, çoğaltmamak�nes�nden çıkmış mektuplarla soğukkanlılıkla reddetm�şlerd�.Onlar, Mart�n'� terletm�şlerd� o zaman. Ş�md� de Mart�n onlarıterletmek �st�yordu. "Burton's Magaz�ne", denemeler�nden beştanes�n� Mart�n'�n �sted�ğ� f�yata kabul ett�, ger� kalan dört tanes�n� de,"The Northern Rev�ew" öbürler�ne adım uy-duramayacak kadar fak�rolduğu �ç�n, aynı f�yatla "Mack�ntosh's Monthly" kaptı. Böylece,günlerden ber� b�r kenarda hüzünlü bekleyen "Esrar Alem�n�n YücePapazları", "Hayalperestler", "Benc�ll�ğ�n Ölçüsü", "YakılmanınFelsefes�", "Tanrı �le Ahmak", "Sanat ve B�yoloj�" "Eleşt�rmenler veDeney Tüpler�", "Yıldız Tozu" ve "Tefec�l�ğ�n Değer�" adlı denemelerfırtınalar, gürültüler, ağız kalabalıkları yaratarak dünyaya sunuldu.Ed�törler ona �sted�ğ� şartı b�ld�rmes�n� yazıyorlar, Mart�n de �sted�ğ�şartı �ler� sürüyordu, ama hep evvelce yazdığı eserler� �ç�nd� bunlar.H�çb�r yen� eser �ç�n angajmana g�rmemeye karar verm�şt�. Yen�denkalem� el�ne almak aklına geld�kçe aklını kaçıracak g�b� oluyordu.K�tlen�n, Br�ssenden'� nasıl paramparça ett�ğ�n� görmüştü ve aynık�tlen�n kend�s�n� kabul etm�ş olmasına rağmen, o şoku kafasındans�l�p atamıyor, k�tleye de zerre kadar hürmet duyamıyordu. Kend�şöhret�n� Br�ssenden'e karşı b�r �hanet, b�r alçaklık sayıyordu. Buduygu onda b�r ürkekl�k yaratıyordu, ama küpünü adamakıllıdoldurana kadar devam etmeye karar verm�şt�.

Ed�törlerden şöyle mektuplar alıyordu: "B�r yıl kadar önce aşkş��rler� küll�yatınızı maalesef reddetmek zorunda kalmıştık. Ş��rler�n�zo vak�t b�z� büyülem�şt�, ama g�r�şm�ş olduğumuz bazı anlaşmalardolayısıyla almamıza �mkan bulunamamıştı. Eğer ş��rler�n�z haladuruyorsa ve eğer b�ze göndermek lutfunda bulunursanız bütün

Page 391: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

küll�yatı �sted�ğ�n�z şartlarla yayınlamak arzusundayız. Aynı zamandabunları en elver�şl� şartlarla k�tap hal�nde yayınlamaya da hazırız.

Mart�n'�n aklına vez�ns�z ş��rle yazdığı trajed�s� geld� ve aşk ş��rler�küll�yatı yer�ne onu gönderd�. Göndermeden önce b�r defa okudu veeser onda b�lhassa, amatörces�ne b�lg�çl�k taslayan b�r üsluba sah�pve genel olarak beş para etmez b�r eser �zlen�m� uyandırdı. Ama y�nede yolladı ve eser yayınlandı. Ed�tör de bunu yayınladığına hayatınınsonuna kadar p�şman oldu. Halk h�ddetlenm�ş, �nanmadığını bell�ed�yordu. Mart�n Eden'�n yüksek ölçüler�yle bu c�dd� safsatanınarasında dağlar kadar fark vardı. Bunu Mart�n'�n yazmadığı, derg�n�naptalcasına bu sahte eser� yarattığı, ya da Mart�n Eden'�n Duma'laraözen�p, yazar k�ralayarak bunu kend� hesabına yazdırdığı �dd�aed�l�yordu. Ama Mart�n, bunun çocukluğunda yazdığı �lk kalemdenemeler�nden b�r� olduğunu ve derg�n�n bunu yayınlamak �ç�nbaşının, et�n� yed�ğ�n� açıklayınca, derg� hesabına total b�r kahkahayükseld�, arkasından da ed�tör değ�ş�verd�. Gerç� Mart�n kend�s�nepeş�n ödenen parayı çoktan ceb�ne �nd�rm�şt�, ama trajed� h�çb�rzaman k�tap hal�nde çıkmadı. "Soleman's Magaz�ne", Mart�n'e üçyüzdolar tutan upuzun b�r telgraf çekerek, makales� b�n dolardan y�rm�makalel�k b�r anlaşma tekl�f ett�. Amer�ka B�rleş�k Dev-letler�n'debütün masraflar derg� tarafından ödenmek şartıyla dolaşacak vehang� konu kend�s�n� �lg�lend�r�r-se onu seçecekt�. Telgrafın metn�,konu seç�m�ndek� serbestl�ğ�n� göstermek �ç�n m�sal olarak ver�lenfaraz� konulara ayrılmıştı. Koydukları b�r�c�k kayıt, konunun Amer�kaB�rleş�k Devletler� �ç�nde kalmasıydı. Mart�n, bu �ş� yapamayacağınıüzüntüler�yle b�rl�kte b�ld�ren ödemel� b�r telgraf çekt�.

"Warren's Monthly "de çıkan "W�k� W�k�" derhal büyük b�r başarıkazandı. Bunu ayrıca, en� boyu kocaman, fevkalade süslü b�r c�lthal�nde çıkardılar. K�tap, tat�l günler� çıkan derg�ler p�yasasını altüsted�p çatır çatır sattı. Bütün eleşt�rmenler, bunun �k� büyük yazarın �k�büyük klas�ğ�n�n, "S�h�rl� Der�" �le "Ş�şedek� Şeytan"nın yer�n� tutacağı�nancında b�leş�yorlardı.

Bununla beraber halk, "Haz Dumanı" küll�yatını b�raz şüpheyle vesoğuk karşıladı. Öyküler�n cüretkarlığı ve alışılmamış tarzı, burjuva

Page 392: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

ahlakı ve burjuva peş�n hükümler� üzer�nde şok etk�s� yarattı. AncakPar�s, eser�n tercümes�n� del� g�b� �stey�p de hemen ya-yınlayıver�nce,Amer�kan ve İng�l�z okur k�tles� de Par�s'e ayak uydurdu ve o kadarçok satın aldı k�, bu eserden, Mart�n, S�ngletree Darnley ve ortaklanf�rmasını üçüncü baskıdan yüzde y�rm� beş, dördüncü baskıdan dayüzde otuz pay vermek zorunda bıraktı. Bu �k� c�lt, ş�md�ye kadaryazdığı ve ser� hal�nde yayınlanan ya da yayınlanmakta olan bütünöykücükle-r�n� �ç�ne alıyordu. "Çanların Ses�" �le dehşet öyküler� b�rküll�yatı, "Macera", "Çömlek", "Hayat Şarabı", "Çıkmaz", "KalabalıkSokak" ve d�ğer dört öyküsü de öbür küll�yatı meydana get�r�yordu."The Lowell Mered�th Kumpanyası" bütün denemeler�n� �ç�ne alanküll�yatı kapattı, "Maxm�l�an Kumpanyası" da "Den�z L�r�kler�" �le "AşkŞ��rler�"n� aldı. Bu sonuncusu, �nanılmaz b�r f�yat ödend�kten sonra"Hanımların Ev Arkadaşı" adlı derg�de ser� hal�nde yayınlandı.

Mart�n son yazısını da elden çıkardıktan sonra, rahat b�r nefesaldı. Saz duvarlı şatoyla, bakır kaplamalı beyaz kotrasına adamakıllıyaklaşmıştı. Eh, �şte, Br�ssenden'�n, değer� olan h�çb�r yazınınderg�lere g�remeyeceğ� �dd�asının yanlış olduğunu �y�ce anlamıştıartık. Mart�n'�n başarısı Br�ssenden'�n yanıldığının b�r del�l�yd�. Ama,�ç�nden de, b�r h�s, y�ne de Br�ssenden'�n haklı olduğunu söylüyorduona. Başarısının sebeb�, d�ğer yazılarından çok "Güneş�n utancı" �d�.öbür yazılar tamamıyla �k�nc� planda kalıyordu. Bunlar, bütün derg�lertarafından redded�lm�ş, "Güneş�n utancı" yayınlanıp da edeb� b�rtartışmaya yol açar açmaz bunlardan yana b�r kayma olmuştu. Eğer"Güneş�n utancı" olmasa; "Güneş�n utancı" muc�zev� b�r satışsağlamasa, kayma da olmayacaktı. S�ngltree Darnley ve ortaklarıf�rması bunun b�r muc�ze olduğunu açıkça bel�rtm�şt�. İlk baskıyı b�nbeş yüz yapmışlardı ve bunu b�le satab�lecekler�nden şüpheed�yorlardı. Tecrübel� yayıncılardı. Onlara göre, bu tamamıyla b�rmuc�zeyd�. Bunu h�ç unutamıyorlardı, bütün mektupları o �lkesrareng�z olayın kend�ler�nde uyandırdığı karışık hayret�aksett�r�yordu. Olmuştu �şte. Onların bütün tecrübeler�ne rağmenolmuştu.

İşte Mart�n, şöhret�n�n değer�n� bu şek�lde akıl yürüterek ölçüyevurdu. K�taplarını satın alarak onun cepler�n� parayla dolduranlar,

Page 393: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

burjuva sınıfıydı ve Mart�n, burjuva sınıfın tanıdığı kadarıyla, bunlarınkend� yazdıklarını nasıl beğend�kler�ne, nasıl anlayab�ld�kler�ne akılerd�rem�yordu. Onun eserler�ndek� güzell�k ve kuvvet, onu kabuleden, eserler�n� satın alan yüzb�n-lerce �nsana b�r şey �fadeetm�yordu. Mart�n, o anın adamıydı, Tanrılar evet ded�ğ� andaParnas'ı kuşatan maceraperestd�. Yüzb�nlerce k�ş�, onun eserler�n�de, Br�ssenden'�n "Sapkın"ınına saldırıp parça parça ett�kler� zal�manlayışsızlıkla okumuştu. Bunlar, onu d�şleyecek yerde, onayaltaklanan b�r kurt sürüsünden farksızdı. İster d�şles�nler, �steryaltaklansınlar, bu tamamen b�r şanstı. Mart�n'�n tamamıyla em�nolduğu b�r tek şey vardı; "Sapkın" onun yazdıklarının heps�nden deçok üstün b�r eserd�. Asırların ş��r�yd� o. Onun �ç�n, sürünün kend�s�negösterd�ğ� yakınlık, gerçekten de, acınacak b�r yakınlıktı, z�ra aynısürü, "Sapkın"ı ç�rkefe yuvarlamıştı. Der�n der�n, rahat b�r nefes aldı.Son yazısını da el�nden çıkardığına ve pek yakında bunlarla h�çb�r�l�ş�ğ�n�n kalmayacağına memnundu.

XLIIMart�n'�n büyük başarısı, para ve şöhret� Morse-lar'ı der�nden

etk�lem�şt�. Beğenmed�kler�, çapulcu d�ye kızlarını vermemek �ç�n b�ntürlü sorun çıkardıkları adam başarı basamaklarını b�rer b�rer çıkmış,onların hayal b�le edemeyeceğ� z�rveye oturmuştu. Mr. Morse da b�rzamanlar beğenmey�p aşağıladığı adamı görmeye gelm�şt�. Mr.Morse, yaptığı bunca oyalamaca ve yarattığı bunca sıkıntıdan sonraOtel Metro-pol'ün yazıhanes�nde Mart�n'�n karşısına çıktı. Mart�n'�n buadama b�r türlü kanı ısınmamıştı. Arkasından çev�rd�ğ� dolaplarıb�lm�yordu ama davranışlarından kend�s� hakkında h�ç de �y� şeylerdüşünmed�ğ�n� b�l�yordu. Bu yüzden burada b�r �ş �ç�n tesadüfen m�bulunduğuna, yoksa doğrudan doğruya kend�s�n� yemeğe davetetmek �ç�n m� geld�ğ�ne b�r türlü karar veremed�. Ancak aklı daha çok�k�nc� �ht�male yatıyordu. Bunca olayın ardından Mart�n, Mr. Morsetarafından, kend�s�n� daha önce ev�ne gelmey� yasaklayan, n�şanıbozması �ç�n Ruth'a akla hayale gelmed�k baskılar yapan bu beytarafından akşam yemeğ�ne davet ed�l�yordu.

Page 394: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n b�raz yüzsüzlükle karışık bu davete h�ç kızmadı. Hattadaha önce kırılmış gururunu b�le düşünmed�. Mr. Morse'un k�br�n�kırıp boynunu bükmes�n�n anlamını düşünerek ve hoşgörüylekarşılayarak davet� reddetmed�. Ama gelecek zamana, müsa�tolacağı güne bıraktı. Kend�s�n�n durumunu, a�le b�reyler�n�ndurumunu ve özell�kle de Ruth'u sordu. Ruth'un adını telaşlanmadan,normal b�r şek�lde söyled�. Ruth adını söylerken h�ç ürpermeduymayışına, o esk�, tanıdık kalp atışının, kanın damarlarına sıcaksıcak hızla sürüşünün olmayışına şaşırdı.

ünlü Mart�n Eden olalı ber� b�rçok yemek davet� almış, bunların b�rkısmını kabul etm�şt�. Bu davetler bazen kafasını kurcalıyor, buküçük ayrıntılar her geçen gün �ç�nde büyüyordu. BernardH�gg�nbotham, onu yemeğe davet ed�nce şaşkınlığı son noktayavardı. K�msen�n kend�s�n� yemeğe davet etmed�ğ�, açlık çekt�ğ�, hattaaçlıktan karnının yapıştığı günler� anımsadı. Asıl o zaman, �ht�yacıvardı bu yemeklere. Bu dönemde k�mse el�nden tutmamış, oyemekler olmadığı �ç�n kuvvetten düşmüş, baygınlıklar geç�rm�ş,açlıktan k�lo verm�şt�. Çel�şk� de buradaydı zaten. Yemeğe �ht�yacıolduğu zamanlar k�mse yemek vermed�ğ� g�b� yemeğe de davetetmem�şt�. Oysa ş�md� b�nlerce yemek satın alab�l�rd�, paraya pula�ht�yacı yoktu, ama tuhaf olan ş�md� sağdan soldan yemek davetler�almasıydı. Neden ama? Bunda h�ç adalet yoktu; üstel�k kend�s� buyemekler �ç�n b�r l�yakat kazanmamıştı! Oysa h�ç değ�şmem�şt� o.Bütün eserler�n� daha o zamanlar tamamlamıştı. Bay ve BayanMorse, kend�s�n� b�r tembel, görev�n� yapmayan �nsan olaraksuçlamış, Ruth vasıtasıyla da kat�pl�k �ş�n� kabuletmeye zorlamışlardı, üstel�k onun tamamladığı eserler�n�n defarkındaydılar. Ruth aracılığıyla eser üstüne eser gönderm�şt� onlara.Onlar da okumuşlardı bunları. Adının bütün gazetelerde geçmes�nesebep olan �şte o eserlerd� ve onların kend�s�n� ş�md� yemeğeçağırışlarının sebeb� de adının gazetelerde geç�ş�yd�. Em�n olduğub�r şey vardı: B�r zamanlar onu kend�s� ya da eserler� �ç�n davetetmek akıllarının köşes�nden b�le geçmem�şt�. Bu bakımdan ş�md� deonu kend�s� ya da eserler� �ç�n davet etmeler�ne olanak yoktu; onuşöhret� �ç�n, �nsanlar arasında statü sah�b� olduğu ve yüzb�n dolarayakın parası olduğu �ç�n çağırıyorlardı. İşte burjuva toplumu, �nsanı

Page 395: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

bu şek�lde değerlend�r�yordu; Mart�n k�m oluyordu da bunun aks�n�düşüneb�l�yordu? Ama kend�nden gurur duyuyordu. Böyles�nedeğerlend�rmelerden �ğren�yor, kend�s�n�n, kend�s� olarak kabuled�lmes�n� ya da kend�s�n�n b�r �fades� olan eserler�ne göredeğerlend�r�lmes�n� arzu ederd�. L�zz�e, onu �şte böyledeğerlend�r�yordu. K�tap sah�b� Mart�n, L�zz�e'ye vız gel�rd�. O,yalnızca ve sadece Mart�n'e değer ver�yordu. Leh�mc� J�mmy vebütün çete arkadaşları da onu bu şek�lde değerlend�r�rlerd�. Onlarlab�rl�kte gez�p tozduğu günler, bunu kaç defa �spat etm�şlerd�; o günShell Mound Parkında da �spat ed�lm�şt� bu. Mart�n'�n eser�n�n canıcehen-nemeyd�. Onların sevd�kler� ve uğruna dövüşmektençek�nmed�kler� k�mse, Mart�n Eden'�n, çok �y� her�ft�r ha, ded�kler�Mart�n Eden'�n kend�s�yd�. Sonra Ruth da onu sadece o olduğu �ç�nsev�yordu. Onu olduğu g�b� sev�yordu, bundan şüphes� yoktu. Ne vark� Ruth onu sevd�ğ� kadar ve belk� daha da fazla burjuva değerölçüler�n� sev�yordu. Bu yüzden Mart�n'�n yazı yazmasına �t�razetm�şt�. Mart�n'e öyle gel�yordu k�, bu �t�razın bell�başlı sebeb�yazılarının para get�rmey�ş�yd�. Ruth'un "Aşk Ş��rler�"n� eleşt�rmes� debu yönden olmuştu. Mart�n'�n b�r �şe g�rmes� �ç�n Ruth da ısrar ed�pdurmuştu. Gerç� Ruth, ısrar ederken, "statü sah�b� olmak"kel�meler�yle daha �nce b�r tarzda �fade etm�şt� f�kr�n�, ama bu da aynıkapıya çıkardı; n�tek�m Mart�n'�n kafasından o esk� açıklamaçıkmıyordu b�r türlü. Bütün yazdıklarını okumuştu Ruth'a, ş��rler�n�,öyküler�n�, denemeler�n�. "W�k� W�k�" y�, "Güneş�n ütancı"nı, heps�n�.Ruth da hep, ısrarla onu b�r �şe g�rmeye, çalışmaya zorlamıştı. Sank�Mart�n uykularını feda ed�p, kend�n� harap ederces�ne Ruth'a layıkolmak �ç�n çalışmıyormuş g�b�. O küçücük şey böylece g�tt�kçebüyüdü, Mart�n'�n sağlığı yer�nde, normald�, düzenl� yemek y�yor vegünde sek�z saat uyku uyuyordu, ama o, küçük şey onda b�r sab�tf�k�r hal�n� aldı. "İş B�tm�şt�r." İşte bu cümlec�k, kafasını sık sıkrahatsız eder olmaya başladı. B�r pazar günü, BernardH�gg�nbotham'larda, dükkanın üstünde sıkıcı b�r akşamyemeğ�ndeyd�. Mart�n, kafasını bu sab�t f�k�rden kurtarmak �ç�nkend�n� zorluyor: — Evet. İş çoktan b�tm�şt�, ama o zaman ben�maçlık çekmeme razı olduğunuz, ev�n�ze gelmem� yasak ett�ğ�n�z vesırf �şe g�rmed�m d�ye lanetled�ğ�n�z halde ben� ş�md� besl�yorsunuz,d�ye bağırmaktan kend�n� güçlükle alıkoyuyordu. Ş�md�, ben

Page 396: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

konuştuğum zaman ağzınızı tutup f�k�rler�n�z� söylem�yor, ben�msöyleyecekler�m� saygı ve d�kkatle d�nl�yorsunuz. S�ze toplumunuzunkokuşmuş, hırsızlıklarla dolu b�r topluluk olduğunu söylüyorum; s�z�se öfkeye kapılacağınız yerde, ne d�yeceğ�n�z� şaşırıp, saçma sapansesler çıkararak, söyled�kler�mde büyük b�r gerçek payı olduğunukabul ed�yorsunuz. Neden? Çünkü ünlüyüm; çünkü b�r sürü paramvar. Yoksa h�ç de aptal, h�ç de fena b�r her�f olmayan Mart�n Edenolduğum �ç�n değ�l. S�ze kalkıp da, ayvanın yeş�l peyn�rdenyapıldığını söylesem hemen kabul eders�n�z, ya da h�ç değ�lse,yalanlamaya çalışmazsınız, çünkü dolarlarım var, yığınla dolarlarımvar da ondan. Oysa bunlar çoktan, çok önceden kazanılmışparacıklardı; bana ayağınızın altındak� çamura tükürür g�b�tükürdüğünüz sıralarda b�tm�şt� bu �şler, d�yorum s�ze. Ama Mart�n�ç�nden geçenler� onların yüzüne hay-kırmadı, kend�s�n� tanrılıkkatına yükselten bu �nsancıklara güldü geçt�. Ancak bu düşünce h�çeks�lmeyen b�r �şkence g�b� kafasının �ç�n� kem�r�rken, o aldırmadı,gülümsemeye devam ett� ve bu yalancı toplumun değer yargılarınaaldırmaksızın hoşgörüyle davranmayı başardı. Mart�n sustuğusıralarda d�zg�nler� ele geç�ren Bernard H�gg�nbotham konuştukçakonuştu. Bernard H�gg�nbotham da hayatta başarı kazanmış b�r�nsanmış ve bununla övünüyormuş. Kend� kend�n� yet�şt�rm�ş b�r�nsanmış. K�msen�n yardımı dokunmamışmış ona. K�mseye borcu dayokmuş. B�r vatandaş olarak görevler�n� yer�ne get�r�yormuş vekoskoca b�r a�le besl�yormuş. Bernard H�gg�nbotham Mağazası,kend� çalışma ve yeteneğ�n�n görüntüsü de ortadaymış �şte. O,Bernard H�gg�nbotham Mağazasını, bazı �nsanların kanlarını sevd�ğ�g�b� sev�yordu. Mart�n'e kalb�n� açtı ve mağazayı nasıl büyük b�r zeka�ncel�ğ� ve nasıl büyük b�r planlamayla kurduğunu anlattı. Bumağazayla �lg�l� daha başka planları da vardı, �ht�raslı planlan.

Semtler� hızla gel�ş�yordu. Oysa mağaza çok küçüktü. Daha gen�şb�r yer� olsaydı, hem daha az çalışıp, hem de daha çok parakazanmak �ç�n hamleler yapab�l�rd�, bunu yapacaktı da. Yandak�arsayı da alıp, �k� katlı b�r ahşap b�na daha çıkıncaya kadar songayret�yle çalışacaktı, üst katı k�ralayacak, bütün alt kat da BernardH�gg�nbotham Mağazası olacaktı. Her �k� b�nanın cephes�n� boydan

Page 397: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

boya kaplayacak olan yen� tabelasından bahsederken gözler�parladı.

Mart�n bunları d�nlem�yordu. Kafasının �ç�nde b�r nakarat g�b�durmadan tekrarlanan, "�ş b�tm�şt�r," cümlec�ğ�, d�ğer�n�ngevezel�kler�n� duymasına �mkân bırakmıyordu. Bu nakarat, onu b�ran del� ett� ve Mart�n, bundan kurtulmak �sted�.

An�den:

— Ne kadar lazım dem�şt�n? d�ye sordu.

Semt�n kend�s�ne sağlayacağı �ş �mkânlarını ballandıra ballandıraanlatmakta olan en�ştes�, lâfını yarıda bırakıverd�. Kaç parayaçıkacağını söylemem�şt�. Ama b�l�yordu. Kaç kere hesaplamıştı bunu.— Kereste f�yatlarının bugünkü durumuna göre, ded�. Dört b�n yeter.— Tabela da �ç�nde m�?

— Onu �ç�ne katmadım. B�na yapılsın çıksın ortaya b�r kere, onasıl olsa konacak yer�ne. — Ya ne olacak?

— üç b�n tutar.

Mr. H�gg�nbotham, parmaklarım s�n�rl� s�n�rl� açıp kapayarak önedoğru eğ�ld�, çek yazan Mart�n'� seyrett�. Çek kend�s�ne uzatıldığızaman, yazılı m�ktara b�r göz attı, yed� b�n dolar. Boğuk b�r sesle:

— Yüzde altıdan fazla fa�z vermeye gücüm yetmez, ded�.

Mart�n'�n gülmek �sted�, ama güleceğ�ne, sordu:

— Pek�, ne tutar bu?

— Yüzde altı, altı kere yed� dört yüz y�rm� eder.

— Yan� ayda otuz beş dolar ed�yor, öyle değ�l m�? Mr.H�gg�nbotham başıyla doğruladı. O halde, eğer b�r �t�razın yoksasen�nle şöyle b�r anlaşma yapalım, d�yerek yan gözle Gertrude'yabaktı Mart�n: — Eğer her ay yemek p�ş�rme, çamaşır yıkama ve

Page 398: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

tem�zl�k �şler� �ç�n otuz beş dolar harcamayı kabul edersen, anaparasen�n olsun. Eğer Gertrude'a bundan böyle �ş yaptırmamayı garant�edersen, bütün para sen�nd�r. Anlaştık mı?

Mr. H�gg�nbotham yutkundu. Karısının �ş yapmaması, onun c�mr�ruhuna hakaret g�b� gelm�şt�. O muhteşem hed�ye, kend�s�ne b�r �lacı,acı b�r �lacı yutturacak tatlı g�b�yd�. Karısı çalışmayacaktı ha! Bum�des�n� bulandırdı Mr. H�ggmbotham'ın.

— Madem kabul etm�yorsun, her ay otuz beş dolar öder...

Sözler�n� söylerken masanın öbür ucundak� çeke uzananMart�n'�n el�n� ondan at�k davranan Mr. H�gg�nbotham çek�n üstündeyakalayarak:

— Kabul! Kabul! d�ye bağırdı.

Mart�n, tramvaya b�nd�ğ� zaman, �ç�nde b�r bıkkınlık duydu.Koskoca tabelaya baktı: — Domuz! d�ye homurdandı. Domuz oğlu,domuz!

"Mack�ntosh's Magaz�ne" "Falcı"yı, Wenn'�n süs-lemeler�yleyayınladığı zaman, Herrmann von Schm�dt, vakt�yle bu ş��re seks�ded�ğ�n� unuttu. Ş��r� karısının �lham ett�ğ�n� söyley�p bu haber�ngazetec�ler�n kulağına ulaşmasını sağladı ve yanında fotoğrafçıylagelen b�r muhab�rle söyleş� yaptı. Bunun sonucu olarak da, b�r Pazarek�nde Mar�an'ın �deal�ze ed�lm�ş res�mler�, Mart�n Eden ve a�les�n�nözell�kler�yle ve b�r sürü ayrıntıyla b�rl�kte, "Falcı", 'Mack�ntosh'sMagaz�-ne'�n �zn�yle tam met�n hal�nde �k�nc� defa yayımlandı. Bu,Vön Schm�dt'ler�n oturduğu semtte büyük b�r heyecan yarattı, şerefl�a�le kadınlarından, büyük yazarın kızkardeş�n� tanıyanlar, butanışıklıkla övünme, henüz tanımayanlar da tanışıklık kurmaktaacele ett�ler. Hermann von Schm�dt, dükkanında tıkır kıkır gülüp, b�rtorna tezgahı ısmarlamaya karar verd�. Mar�-an'a, — Reklamvermekten daha �y� oldu bu, üstel�k masrafsız da böyles�, ded�.Mar�an:

— Onu yemeğe davet etsek, d�ye f�kr�n� öne sürdü.

Page 399: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n de yemeğe geld� ve Hermann von Schm�dt g�b�yükselmeye aday b�r�ne yardımları dokunacağı anlaşılan ş�şkoceleple, ondan da ş�şko karısına havayı h�ç bozmayacak şek�ldedavrandı. Onları ev�ne çekmek �ç�n Von Schm�t, büyükkayınb�rader�nden daha �y� b�r yem bulamazdı. Masada oturan, aynıyem� yutmuş b�r başkası da, Asa B�s�kletler� Kumpanyasının Pas�f�kSah�l� Şef�'yd�. Von Schm�dt, b�s�kletler�n 572

Oakland acentel�ğ�n� koparab�lmek �ç�n adama �lt�fatla davranarakyakınlığını kazanmaya çalışıyordu. Böylece, Herman Von Schm�dt,kayınb�rader� olarak Mart�n g�b� b�r �nsana sah�p olmasının kend�s�nebu bakımdan çok yardımı dokunacağını düşündü, ama �ç�nden debütün bu olanların nasıl olup da gerçekleşt�ğ�n� b�r türlü anlayamadı.Gecen�n sess�z saatler�nde, karısı uyurken, Mart�n'�n k�taplarını,ş��rler�n� karıştırdı ve bunları satın aldıkları �ç�n bütün dünyanın aptalolduğuna karar verd�.

İç�nden, durumu çok �y� kavrayan Mart�n de, arkasına yaslanıpVon Schm�dt'�n kelles�ne �ştahla bakarak, saman kafalı Alman'ınkafasına tam yer�n� bulan sanal yumruklar sallayarak, bu kelley�omuzlarından alaşağı ett� hayal�nde. Bununla beraber bu adamınbeğend�ğ� b�r tek tarafı vardı. Yükselmeye az�ml� bu adam, fak�rolduğu halde, ağır �şler� Mar�an'ın sırtından alacak b�r h�zmetç�tutmuştu. Mart�n, Asa acentel�kler� şef�yle konuştu ve yemektensonra, Oak-land'dak� en mükemmel b�s�klet mağazasını takımtaklavatıyla b�rl�kte kurab�lmes� �ç�n paraca destekled�ğ� Hermann'laadamı b�r kenara çekt�. Daha da �ler� g�den Mart�n, yalnız kaldıklarızaman Hermann'a, gözünü açarsa b�r otomob�l acentel�ğ�yle, b�rgaraj sah�b� olab�leceğ�n�, her �k� kurumu da başarıyla yönetmemes��ç�n h�çb�r sebep olmadığını söyled�. Mart�n evden ayrılırken Mar�ankollarını onun boynuna dolayıp yaşlı gözlerle, onu ne kadar çoksevd�ğ�n�, öteden ber� de sevmekte olduğunu söyled�. Bunu ısrarlasöylerken de b�r ara durakladı ve Mart�n lafa karışınca, gözler�ndedaha fazla yaş boşanarak, Mar-t�n'� daha fazla öpücüklere boğarak,b�r zamanlar ona olan güven�n�n kaybolup da �ş araması �ç�n ısrared�ş�nden ötürü Mart�n'den af d�led�. Hermann Von Schm�dt, karısınab�r sır ver�r g�b�:

Page 400: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Bak görürsün, parasını h�çb�r zaman tutamayacak. Fa�zvermekten söz ed�nce, küplere b�nd�, anaparanın da canıcehenneme ded� ve eğer b�r daha bunun lafını edecek olursam p�sAlman kafamı koparacağımı söyled�. Ya �şte böyle ded�, Almankafammış. Ama olsun, �ş adamı olmasa da y�ne de eyvallah. Banab�r fırsat verd� ya, eyvallah.

Mart�n'e yemek davetler� yağıyordu; davetler yağdıkça daMart�n'�n şaşkınlığı artıyordu. Arden Kulü-bü'nün sed�r�nde, çoğununbütün hayat öyküler�n� okuduğu, kend�ler�nden bahsed�ld�ğ�n�duyduğu tanınmış k�ş�lerle yan yana şeref konuğu olarak oturdu; buk�ş�ler, Mart�n'e, "Çanların Ses�" "Transcont�nen-tar"de, "Per� �le İnc�"de "The Homef'de çıkar çıkmaz bunları nasıl okuduklarını ve okurokumaz da nasıl hemencec�k Mart�n'�n ödül kazanacağını anlayıver-d�kler�n� anlattılar. Mart�n kend� kend�ne, Allah'ım! d�ye düşündü, bende o zamanlar paçavralar �ç�nde, açlıktan geber�yordum. Neden ozaman ben� yemeğe davet etmed�n�z? Asıl o vak�tt� sırası. Eserler�mdaha o zaman tamamlanmıştı. Ş�md� ben� tamamladığım eserler�myüzünden besl�yorsanız, buna �ht�yacım olduğu o vak�t nedenbeslemed�n�z ben�? Ne "Çanların Ses�"nde, ne de "Per� �le İnc�" de b�rkel�me değ�ş�kl�k oldu. Yok s�z�n, ben� ş�md� b�t�rd�ğ�m eserler �ç�nbesled�ğ�n�z f�lan yok. S�z, ş�md� herkes besl�yor d�ye besl�yorsunuzben�; ben� beslemek b�r şeref hal�ne geld� de ondan besl�yorsunuz.Sürü hayvanları olduğunuz �ç�n besl�yorsunuz ben�; sürüden b�rparça olduğunuz �ç�n; sürünün, o k�tle kafası ş�md� otomat�kman ben�beslemey� düşündüğü �ç�n. Ya Mart�n Eden'le, Mart�n Eden'�n eserler�nereden gel�p ulaştı bütün bunlara? d�ye kend� kend�ne üzüntüylesordu, sonra da ayağa kalkarak, şeref�ne zek�ce ve ustalıklıcümlelerle kaldırılan kadehlere, y�ne zek�ce ve ustalıklı cümlelerlecevap verd�.

Bu böylece devam ett� g�tt�. Mart�n, nerede olursa olsun BasınKlübünde, Redwood Kulübünde, çay part�ler�nde, edeb� toplantılardahep, "Çanların Ses�" ve "Per� �le İnc�" n�n �lk yayınlandıkları günhatırlandı. Mart�n de hep kend� kend�ne, o sonu gelmeyen soruyusordu: Neden o zaman doyurmadınız karnımı? O zaman b�tm�şt�bütün �şler. "Çanların Ses�" de, "Per� �le İnc�" de b�r nebze b�le

Page 401: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

değ�şmed�. O zaman da ş�md�k� kadar art�st�k, o zaman da ş�md�k�kadar değerl�yd�ler. Ama s�z, ben� ne onlar �ç�n, ne de yazdığımbaşka eserler �ç�n besl�yorsunuz. Besl�yorsunuz, çünkü ş�md� modaoldu bu, çünkü bütün sürü, Mart�n Eden'� beslemek �ç�n del� oluyor.

Bu g�b� zamanlarda da çok kere sırtında, dört köşe b�ç�lm�ş ceket�,başında sert kenarlı kovboy şapkası olduğu halde, genç b�rserser�n�n şapşalca yürüyüşüyle oradak�ler�n arasına süzüldüğünügörür g�b� olurdu. B�r akşam, Oakland'dak� Galî�na Derneğ�'nde deaynı şey oldu. Yer�nden kalkıp, platformda �lerlerken büyük salonunarka tarafındak� gen�ş kapıdan, dört köşe ceketl�, sert kenarlı kovboyşapkası g�ym�ş genç serser�n�n kabara kabara g�rd�ğ�n� gördü. Mart�nhayal�nde gördüğü şey� �y�ce görmek �ç�n gözler�n� d�km�ş öyled�kkatle bakıyordu k�, salonda bulunan, modaya uygun g�y�nm�şbeşyüz kadının heps� de başlarını çev�r�p kapıdan tarafa baktılar,ama boş orta yolundan başka b�r şey göremed�ler. Mart�n gençkülhanbey�n�n orta yolda sendeleyerek yürüdüğünü gördü ve h�çşapkasız görmed�ğ� bu serser� acaba şapkasını çıkaracak mıçıkarmayacak mı d�ye merak ett�. Serser�, orta yoldan yürüyüpplatforma çıktı. Mart�n gözler�n�n önüne ser�len bu manzarayıdüşününce, kend� gençl�ğ�n�n bu gölges� onu ağlamaklı ett�. Serser�,platformdan kabadayı yürüyüşüyle Mart�n'e doğru geld� ve Mart�n'�nb�l�nc�n�n ön planı �ç�nde kayboldu. Beş yüz kadın, konukları olanutangaç büyük adamı cesaretlend�rmek �ç�n eld�venl� eller�yle haf�ftenalkış tuttular. Mart�n de bu hayal� beyn�nden s�lk�p attı, gülümsed� vekonuşmaya başladı. Mart�n'�n esk� okul müdürü, o �y� �ht�yar, Mart�n'�tanıyarak onu sokakta durdurdu ve Mart�n'�n dövüş yüzündenokuldan kovulduğu günler�n anısını tazeled�.

— Epey önce derg�lerden b�r�nde, sen�n "Çanların Ses�"n�okudum, ded�. "Poe" kadar nef�st�. Nef�st�, o zaman da söylem�şt�mya, nef�s! Mart�n az daha yüksek sesle:

— Evet, d�yecekt�. Ş��r�m çıktıktan sonra ayda �k� defa rastlardında tanımazdın ben�. Bana her rastlayışında açtım, tefec�ye g�derkenrastlıyordun bana. Ama daha o zaman b�t�rm�şt�m ben �ş�m�. Ozaman tanımıyordun ben�. Ş�md� neden tanıyorsun?

Page 402: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Öbürü:

— Geçen gün kanma söylüyordum, d�yordu. B�r gün b�ze yemeğegelsen ne �y� olur d�ye. Karım da ben�mle aynı f�k�rde. Evet, tamamenaynı f�k�rde o da.

Mart�n öyle kesk�n b�r:

— Yemek m�? ded� k�, adeta hırlama g�b� çıktı bu ağzından.

İht�yar, Mart�n'�n omzunu arkadaşça şakalaşmak �sterces�nedürtükleyerek: — Şey, evet, evet akşam yemeğ�, b�l�yorsun. Allah neverd�yse yers�n esk� müdürünle beraber sen� g�d� haydut, sen�, ded�.

Mart�n başı dumanlı, sokaktan aşağı yürüdü. Köşeye geld�ğ�ndeboş gözlerle çevres�ne bakındı. N�hayet:

— Eğer �ht�yar benden korkmadıysa, ne olayım, d�ye mırıldandı.

XLIIIGem� tayfalığını bırakıp kend�n� okumaya adamış, günlerce,

aylarca geces�n� gündüzüne katarak okumuş, yazmış çalışmıştı,uykusuz ve aç geçen geceler�n ödülünü madd� olarak almayabaşlamış, ünü tüm dünyaya ulaşmıştı. En alttan gel�p merkez�n tamgöbeğ�ne, el�tler�n tam ortasına oturmuştu. Ama kend�ne a�t olan herşey�n� kaybetm�şt�. Hem de öyles�ne kaybetm�şt� k� beyn� ruhuna,ruhu aklına karışmıştı. Karma karışık kafası algıda seç�c�l�ğ�kaybetm�şt�. Artık yaşamın der�n anlamları üzer�ne f�k�r yürütmey�durdurmuş ama �ç�nde patlayan volkanlara ve soru �şaretler�ne engelolamamıştı. İnsanların kapılarını hang� gerekçeyle olursa olsunkend�s�ne sonuna kadar açtıklarını görmes� b�le artık şaşırtmazolmuştu. İşte böyles�ne yaşadığı günlerden b�r�nde Mart�n'e "gerçekk�rden" Kre�s geld�. İnsanlar, artık Mart�n'� parası �ç�n z�yaretegel�yordu, en yakın akrabalarından sokakta tanıdığı adamlara, küçük

Page 403: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

b�r f�k�r savaşına g�rd�ğ� �nsancıklardan "büyük düşünürlere" kadar.İşte Kre�s'te s�ns�ce b�r planla gelm�şt�. Plan şuydu: Kre�s yen� b�röykü yazacaktı, bunun �ç�n paraya �ht�yacı vardı, hem de b�n dolara...Bu planın ayrıntılarını büyük rahatlık ve sükunetle d�nled�. Kre�s,"Güneş�n ütancı"nda b�rçok yerde b�r budala durumuna düştüğünüanlatan konuşmasına orta yer�nde susup uzun b�r süre bekled�ktensonra:

— Ama ben felsefe yapmak �ç�n gelmed�md� k�, d�ye devam ett�.Ben�m anlamak �sted�ğ�m, sen bu �şe b�n dolar yatıracak mısın,yatırmayacak mısın?

Mart�n:

— Hayır, d�ye cevap verd�. En azından, o kadar aptal değ�l�m.Ama bak ne yapacağım söyleyey�m sana. Sen bana hayatımın engüzel geces�n� yaşatmıştın. Bana paranın satın alamayacağı b�r şeyverm�şt�n. Ş�md� param var ve bu para ben�m �ç�m h�çb�r şey �fadeetm�yor. Sana, bana o gece verd�ğ�nle h�çb�r zaman eş değerdetutmadığın b�n doları vereceğ�m. Bu paraya �ht�yacın var. Ben�mse�ht�yacımdan çok param var. Bu parayı �st�yorsun. Onun �ç�n geld�nburaya. Bunu böyle dolambaçlı yollardan �stemeye çalışmangereks�z. Al g�ts�n.

Kre�s h�ç şaşırmadı. Çek� katlayıp ceb�ne koydu.

— Aynı f�yata, sana onun g�b� daha b�rçok gece yaşatmak �ç�nsözleşme yapmak �sterd�m, ded�. Mart�n başını sallayarak:

— Bunun �ç�n artık çok geç. O ben�m hayatımın tek geces�yd�.Kend�m� cennette sanmıştım. S�zler �ç�n olağandır bunlar, b�l�yorum.Ama ben�m �ç�n öyle değ�ld�. B�r daha o gecek� heyecanı h�çb�rzaman yaşayamayacağım. Felsefeyle �ş�m kalmadı artık ben�m. Artıkfelsefen�n kel�mes�n� b�le �ş�tmek �stem�yorum. Kre�s tam çıkacakkenkapının eş�ğ�nde durdu:

— Felsefe sayes�nde hayatımda kazandığım �lk dolar bu. Ne vark�, kaynak hemen kuruyuverd�. Mart�b b�r gün sokakta Mrs. Morse'a

Page 404: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

rastladı. Mrs morse gülümsed� ve başıyla haf�fçe selam verd�. Mart�nde ona gülümsey�p, şapkasını çıkardı. Bu küçük olayın Mart�nüzer�nde h�çb�r etk�s� olmadı. B�r ay önce olsaydı, Mart�n belk� de�ğren�r, ya da kadının o ank� akl� durumu üzer�nde meraka kapılıpkafa yorardı. Ş�md� bu durum Mart�n'�n aklına herhang� b�r şeyget�rmed�. B�r süre sonra unuttu g�tt�. Central Bank b�nasının ya daVal�l�k Konağının önünden geçt�kten sonra onları nasıl unutuyorsa,bunu da öyle unuttu. Bununla beraber, z�hn� her zaman �ç�n çalışırhaldeyd�. Düşünceler� b�r da�re etrafında dönüyor, dönüyordu. Buda�ren�n merkez�n� de "�ş b�tt�", cümlec�ğ� oluşturuyordu. Amansızmantık geç�tler�nde z�hn�ne at koş-tura koştura, kend�s�n�n b�r h�çolduğu sonucuna vardı. Gerçek olan serser� Mart�n Eden, den�zc�Mart Eden'd�; ama meşhur yazar Mart�n Eden d�ye b�r� yoktu. Meşhuryazar Mart�n Eden, sürü kafasının yaratıp da, den�zc� ve serser� MartEden'�n beden�ne zorla soktuğu b�r buhardı. Ama bu, onukandıramazdı. Sürünün tapındığı, yemekler adadığı güneş tanrısıkend�s� değ�ld�. O, ders�n� almıştı. Kend�s�nden söz eden derg�ler�okudu. Bu derg�lerde yayımlanan kend� portreler� üzer�nde der�ndüşüncelere daldı. Öyle oldu k�, bu portrelerde kend�n� bulamaz halegeld�. O yaşamış, heyecan çekm�ş, aşık olmuş b�r adamdı; yumuşakbaşlı, �nsan hayatının zaaflarını hoş gören b�r adam; baş kasaralardah�zmet görmüş, gar�p d�yarlarda dolaşmış ve kavga ett�ğ� o esk�günlerde çetes�ne elebaşılık etm�ş b�r adam. O, kütüphanedek�b�nlerce k�tapla �lk karşılaşmasında sersemley�p sonra bunlararasında yolunu bularak, k�tapları yenm�ş b�r adam; geceler� durupd�nlenmeks�z�n çalışıp sırtında b�r mahmuzla yatağa g�rm�ş, kend�s�de k�taplar yazmış b�r adamdı. Ama o, b�r tek şey değ�ld�; bütünsürünün doyurmaya savaştığı büyük şey değ�ld� o. Y�ne de,derg�lerde onu eğlend�ren şeyler de vardı. Bütün derg�ler ona sah�pçıkıyordu. "Warren's Monthly", aboneler�ne, kend�ler�n�n da�ma yen�yazarlar peş�nde olduklarını ve bunlar arasında okurlara Mart�nEden'� tanıttıklarını haber ver�yordu. "The Wh�te Mouse" da, onasah�p çıkıyordu; The Northern Rev�ew" �le "Mack�ntosh's Magaz�ne"de öyle; ama muzaffer b�r şek�lde, arş�v�ndek� dosyalar arasındaütülenm�ş yatan "Den�z L�r�kler�"n� gösteren "The Globe" heps�n�susturdu. Faturalarını ödemekten kurtulup da, yen�den canlanan"Touth and Age", Mart�n'� heps�nden önce keşfett�ğ�n� �dd�a ett�yse de,

Page 405: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

bu �dd�ayı ç�ftç� çocuklarından başka k�mse okumadı."Transcont�nental" ağır başlı ve �kna ed�c� b�r şek�lde Mart�n Eden'� �lkdefa kend�ler�n�n keşfett�ğ�n� söyley�nce, karşısında, "Per� �le İnc�"y�hararetle �ler� süren "The Hornet"� buldu. S�ngltree Danley veortaklarının mütevazı �dd�ası, toz duman arasında gürültüye g�tt�,üstel�k bu yayınev�n�n, �dd�asını b�raz daha süsleyeceğ� b�r derg�s� deyoktu.

Mart�n'�n yazarlıktan ne kadar para kazandığı gazetelertarafından hesaplandı. Bazı derg�ler�n kend�s�ne yaptığı muhteşemtekl�fler her nasılsa duyuldu ve b�r taraftan profesyonel d�lenc�mektupları Mart�n'�n posta kutusunu doldurmaya başlarken, öbüryandan da Oaklandlı papazlar ona dostça yanaştılar. Ama heps�ndenkötüsü, kadınlardı. Fotoğrafları basılıp yayınlandı, bazı yazarlar daonun kuvvetl�, bronz reng� yüzünü, yara �zler�n�, kuvvetl� omuzlarını,sak�n, duru gözler�n� ve yanaklanndak�, b�r hastanınk�n� andıran haf�fçukurlukları �st�smar ett�ler. Bu sonuncusu ona �lk gençl�ğ�n�anımsattı. Tanıdığı kadınlar arasında, çoğunlukla, kend�s�ne bakan,kend�s�n� beğenen, seçen kadınlara rastlamıştı. Kend� kend�ne güldü.Br�s-senden'�n yaptığı uyarıyı hatırladı. Kadınlar onu aslayıkamazlardı, burası muhakkaktı. O, bu devrey� çoktan atlatmıştı.

B�r gün, L�zz�e �le b�rl�kte gece okuluna doğru yürürlerken, �y�g�y�ml�, güzel b�r burjuva kadınının kend�s�ne yöneltt�ğ� bakışlarlakarşılaştı. Bakış b�raz fazlaca uzun sürmüştü, b�raz fazlacamanalıydı. L�zz�e bu bakışın ne demek �sted�ğ�n� anladığı �ç�n öfkeyled�keld�. Mart�n d�kkat ett�, bu d�kel�s�n sebeb�n� anladı ve L�zz�e'ye bug�b� şeylere artık nasıl alışır olduğunu ve aldırmadığını anlattı.

L�zz�e alev alev yanan gözlerle:

— umursaman gerek�rd�, d�ye cevap verd�. Sen hastasın. Sorunbu. — Daha önce bundan daha sağlıklı olduğumu b�lm�yorum. Herzamank�nden �k� k�lo daha fazlayım. — Vücudundan bahsetm�yorum,hasta olan kafan. Sen�n düşünce mak�nende b�r bozukluk var. B�r h�çolduğum halde, ben b�le anlayab�l�yorum bunu.

Page 406: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Mart�n düşüncel� düşüncel� L�zz�e'n�n yanında yürümeye devamett�. L�zz�e �ç�nden gelen b�r dürtüyle sess�zl�ğ� bozarak:

— Bundan kurtulduğunu görmek �ç�n her şey�m� ver�rd�m.Kadınlar sana öyle baktığı zaman umursaman, sen�n g�b� b�r adamınbununla �lg�lenmes� lazım. Sen�nk� doğal değ�l. Züppe hanım evlatları�ç�n normald�r bu. Ama sen öyle yaratılmamışsın k�. Allah'ım, �sterd�mk� esaslı b�r kadın gels�n de �lg�n� çeks�n sen�n, çok, çok sev�n�rd�mbuna. L�zz�e'y� gece okuluna bıraktıktan sonra Metropole Otel�nedönen Mart�n, da�res�ne g�r�nce, kend�n� b�r koltuğa attı ve gözler�n�d�k�p öylece, önüne bakmaya başladı. Ne uyukluyordu, ne dedüşünüyordu. Hafızasından çağrılmadan kopup gelen res�mler�n tamgöz-kapaklarının altında b�ç�m, renk ve ışık aldığı aralar dışında,z�hn� bomboştu. Bu res�mler� görüyordu, ama b�l�nçl� b�r şek�lde değ�l,b�rer rüyadan farkı yoktu bunların. B�r ara kend�n� toparlayıp saat�nebaktı. Tam sek�zd�. Yapacak h�çb�r şey� yoktu, yatmak �ç�n de çokerkend� saat. Ondan sonra z�hn� gene o bomboş hal�n� aldı,gözkapaklannın altında res�mler yen�den görünüp görünüpkaybolmaya başladı. Bu res�mler hep, aralarından kızgın güneşışığının sızdığı yaprak yığınları, �r� �r� dal kümeler� şekl�ndeyd�.

Kapının vuruluşuyala kend�ne geld�, uyumadığı �ç�n, z�hn� kapınınvuruluşunu hemen b�r telgraf, b�r mektup ya da çamaşırhanedentem�z çamaşırlarını get�ren uşakla bağlantı kurdu. "G�r�n", d�yeseslend�ğ� sırada, Joe'yu, Joe'nun nerelerde olab�leceğ�n�düşünüyordu.

Düşünmeye devam ett�ğ� �ç�n kapıya doğru dönmed�. Kapınınyavaşça kapandığını duydu, üzün süren b�r sess�zl�k oldu. Kapınınvurulmuş olduğunu unuttu; b�r kadın hıçkırığı duyduğunda hala boşgözlerle önüne bakmaktaydı. Elde olmaksızın çıkarılan, gel�p geç�c�,hak�m olunup boğulmuş b�r hıçkırıktı, bunu arkasına dönerkenfarkett�. Aynı anda da ayağa fırladı.

Şaşkın, dehşete düşmüş b�r halde:

— Ruth! d�yeb�ld�.

Page 407: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Ruth'un yüzü süzülmüştü, bembeyazdı. B�r el�yle kapıyadayanmış, b�r el� yanında, tam kapının önünde duruyordu, İk� el�n� deacıklı b�r şek�lde Mart�n'e uzattı, onu karşılamak �ç�n �lerled� Mart�n,onu eller�nden tutup koltuğa oturturken, bu eller�n ne kadar soğukolduğuna d�kkat ett�. B�r başka koltuk çek�p koltuğun gen�ş kenarınaoturdu. Konuşamayacak kadar şaşkındı. Onun kafasında, Ruth'laolan macerası kapanmış, mühürlenm�şt�. Shelly Hot Spr�ngsÇamaşırhanes� yıkaması �ç�n kend�s�n� bekleyen b�r haftalıkçamaşırla b�rl�kte Metropole Otel�n� b�r anda �st�la ed�verse,h�ssedeceğ� şey�n aynısını h�ssett�. B�rkaç sefer konuşacak g�b� oldu,ama her sefer�nde tereddüt geç�rd�.

Ruth, zayıf ve dokunaklı b�r şek�lde gülümseyerek, mırıldanır g�b�:

— H�çk�mse buraya geld�ğ�m� b�lm�yor, ded�. Mart�n:

— Ne ded�n? d�ye sordu. Mart�n'�n kend� ses� kend�n� şaşırttı.Ruth, ded�ğ�n� tekrarladı. — Sen�n g�rd�ğ�n� gördüm, b�rkaç dak�kabekled�m.

Mart�n anlamsızca baktı.

Hayatında h�ç d�l�n�n böyles�ne tutulduğunu hatırlamıyordu.Kend�n� budala, acem� buldu, ama kend� hayatından bahsedecek b�rşey aklına gelmed�. Eğer odaya g�ren Shelly Hot Spr�ng'sÇamaşırhanec�s� olsaydı bu daha kolay gelecekt�. Kollarını sıvar, �şeko-yuluver�rd�.

N�hayet:

— Sonra da �çer� g�rd�n, d�yeb�ld�. Ruth, bell� bel�rs�z c�lvel� b�r eda�le başını salladı ve boynundak� eşarbı gevşett�.

— Sen� sokakta gördüm �lk defa. Yanındak� o kızla karşıdankarşıya geç�yordun. Mart�n:

— Evet, ded� önemsemeden. Onu gece okuluna götürüyordum.

Page 408: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

uzunca sayılab�lecek b�r susuştan sonra Ruth:

— Ben� gördüğüne memnun olmadın mı? d�ye sordu.

Mart�n acele acele:

— Tab� k�. Ama buraya gelmekle tedb�rs�zl�k etmed�n m�?

— İçer� g�r�verd�m. K�mse burada olduğumu b�lm�yor. Sen� görmek�sted�m. Çok aptallık ett�ğ�m� söylemeye geld�m sana. Senden dahafazla ayrı kalmaya tahammül edemed�ğ�m �ç�n, kalb�m ben� gelmeyezorladığı �ç�n, gelmek �sted�ğ�m �ç�n geld�m.

Ruth, koltuğun ön tarafına doğru geld�, kalktı ve Mart�n'eyaslandı. B�r an kadar el�n� Mart�n'�n omzu üstünde tuttu, sonra onunkolları arasına kaydı. Onun kalb�n� kırmaktan çek�nen ve onu kend�n�böyle ver�ş�n� reddetmen�n b�r kadın �ç�n düşünüleb�lecek en büyük�nc�nme olacağını b�len Mart�n, o cömert kalb�yle, o büyükuysallığıyla Ruth'u kollarına aldı ve kend�ne çekt�. Ama bukucaklayışta, bu temasta ne b�r sıcaklık, ne de b�r okşayış vardı.Ruth, onun kolları arasına g�rm�ş, o da onu sarmıştı, heps� o kadar.Ruth, Mart�n'�n kucağına daha fazla sokuldu, sonra durumunudeğ�şt�rerek, eller�n� onun boynuna götürdü. Ama Mart�n'�n et� bueller�n dokunuşu altında yanmıyordu; kend�n� rahatsız ve acem�h�ssett�. — Neden t�tr�yorsun? d�ye sordu Ruth'a. üşüdün mü?Şöm�ney� yakayım mı? Ruth'dan kurtulmak amacıyla davrandı, amadel� g�b� t�treyen Ruth, ona daha sıkı yapıştı. D�şler� b�rb�r�ne vurdu:

— Sadece s�n�rden. Hemen kend�m� toplarım. Bak ş�md� daha�y�y�m �şte. Yavaş yavaş t�tremes� azaldı. Mart�n onu hala kollarındatutuyordu, ama artık şaşkınlığı geçm�şt�. Ş�md� Ruth'un nedengeld�ğ�n� b�l�yordu.

Ruth:

— Annem ben� Charley Hapgood'la evlend�rmek �sted�, ded�.

Mart�n:

Page 409: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Charley Hapgood, şu hep sıkıcı konuşan her�f m�? d�yehomurdandı. Sonra ekled�: — Sanıyorum k�, annen ş�md� de ben�mleevlenmen� �st�yordur.

Mart�n bunu soruyormuş g�b� söylemed�. Kes�n b�r şek�lde söyled�,o anda da gözler�n�n önünde, k�taplarından kazandığı paralar,rakamlar hal�nde uçuşmaya başladı.

Ruth �t�raz etmed�. Mart�n:

— Bunu b�l�yorum, ded�. Demek ben� kend�ler�ne layık görüyorlar?

Ruth başıyla onayladı. Mart�n düşüncel� b�r tavırla:

— Oysa esk�den, n�şanımızı bozduğun zaman ne kadarlayıksam, y�ne o kadar layığım. H�q değ�şmed�m ben. Hep aynıMart�n Eden'�m, hatta b�r bakıma daha da kötüyüm, ş�md� s�gara�ç�yorum. Nefes�m�n nasıl koktuğunu duymuyor musun?

Cevap olarak Ruth açık el�n�n parmaklarını onun dudaklarınakapadı; bunu cana yakın b�r tarzda, şaka şekl�nde, aynı zamanda daesk�den bu g�b� durumlarda hep olduğu g�b�, el�n�n Mart�n tarafındanöpülmes�-n� umarak yaptı. Ama Mart�n'�n dudaklarının okşayıcıcevabını bulamadı. Mart�n, Ruth parmaklarını çekene kadar bekled�,sonra devam ett�.

— Ben h�ç değ�şmed�m. Hala �ş�m yok. Aramıyorum da. üstel�k �şarayacak da değ�l�m. Hala Herbert Spencer'�n büyük ve soylu b�r�nsan, Yargıç Blount'un da �nsanlıktan zerre kadar nas�b� olmayan b�reşşek olduğuna �nanıyorum. Geçen gün yemekteyd�m onlarda,ordan b�l�yorum. Ruth:

— Ama babamın davet�n� kabul etmem�şs�n, d�ye azarladı.

— Demek bunu da b�l�yorsun? K�m yolladı babanı? Annen m�?

Ruth ses�n� çıkarmadı.

Page 410: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Demek k� gerçekten annen yolladı. Ben de böyledüşünmüştüm. Ş�md� sen� de o yollamıştır herhalde.

— K�mse burada olduğumu b�lm�yor, d�ye �t�raz ett� Ruth. Senceannem buna �z�n ver�r m�yd�? — Ben�mle evlenmene �z�n ver�r, bukes�n. Ruth kesk�n b�r çığlık attı: — Mart�n ne kadar zal�ms�n. Dahaben� b�r kere b�le öpmed�n. B�r taş kadar duygusuzsun. B�r de ben�mnelere cesaret ett�ğ�m� düşün.

Ürpererek çevres�ne bakındı, ama bakışının yarı sebeb� demeraktı.

— Nerede olduğumu düşün b�r kere.

L�zz�e'n�n kel�meler� Mart�n'�n kulaklarında ötmeye başladı:

— Sen�n �ç�n öleb�l�r�m! Sen�n �ç�n öleb�l�r�m! Mart�n zal�mce sordu:

— Neden daha önce bu cesaret� göstermed�n? jş�m olmadığızamanlar? Açlıktan kıvrandığım zamanlar? Ş�md�k�nden h�çb�r farkımolmadığı, b�r sanatkar, b�r erkek olarak ş�md�k�nden farksız, aynıMart�n Eden olduğum zamanlar? Günlerden ber� hep bu soruyusorup duruyorum kend� kend�me, yalnız sen�nle �lg�l� olarak değ�l,herkesle �lg�l� olarak. Böyle b�rdenb�re bana açıkça değer ver�l�ş� gerç�ben� devamlı olarak bunu kabule zorluyor, ama görüyorsun k�, h�çdeğ�şmed�m ben. Kem�kler�m�n üstünde y�ne aynı et var, eller�mde,ayaklarımda y�ne onar parmağım var. Aynıyım. Ne yen� b�r kuvvet,ne de yen� b�r faz�let kazandım. Beyn�m, y�ne o esk� bey�n. Edeb�yatve felsefede yen� h�çb�r adım atmış değ�l�m. B�reysel değerbakımından, ben� k�msen�n �stemed�ğ� zamanlar ne �d�ysem, y�neoyum. Kafamı kurcalayan ş�md� ben� neden �sted�kler�. H�ç şüphe yokk� ben�, ben olduğum �ç�n �stem�yorlar, z�ra ben, o �stemed�kler� esk�ben�m hala. Şu halde ben� başka b�r şey �ç�n �st�yorlar, ben�mdışımda olan, ben olmayan b�r şey �ç�n �st�yorlar! Bunun ne olduğunusöyleyey�m m� sana? Kazandığım şöhret �ç�n �st�yorlar ben�. Ben buşöhret değ�l�m. Başkalarının kafasında olan b�r şey bu şöhret. Sonra,kazandığım, kazanmakta olduğum para �ç�n �st�yorlar ben�. Ama benbu para değ�l�m. Bu para bankalarda, falancanın, f�lancanın ceb�nde

Page 411: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

bulunuyor. Ş�md� sen de ben� bunun �ç�n m�, bu şöhret, bu para �ç�nm� �st�yorsun?

Ruth hıçkırarak:

— Kalb�m� kırıyorsun. Sen� sevd�ğ�m�, burada sen� sevd�ğ�m �ç�nbulunduğumu b�l�yorsun. Mart�n naz�kçe:

— Sanıyorum, ne demek �sted�ğ�m� anlamadın, ded�. Söylemek�sted�ğ�m şu: Eğer ben� sev�yorsan, nasıl oluyor da ş�md� ben�,aşkının sana ben� �nkar ett�recek kadar zayıf olduğu zamank�nden buderece fazla seveb�l�yorsun?

Ruth �ht�rasla �nled�:

— Affet ben�. unut. Sen� her zaman sevd�ğ�m�, şu anda da sen�nkollarında bulunduğumu hatırla. — Korkarım k� ben, sen�n aşkınıtartıp bunun ne b�ç�m b�r şey olduğunu anlamak �ç�n teraz�n�nkefeler�n� d�kkatle kollayan kurnaz b�r tüccarım.

Ruth kend�n� Mart�n'�n kollarından çekt�. Oturup araştıran gözlerleona uzun uzun baktı. Konuşmak üzereyken durakladı ve vazgeçt�.Mart�n:

— Sen de görüyorsun, d�ye devam ett�. Ben böyle görüyorummeseley�. Ş�md�k�nden h�ç farkım olmadığı zamanlarda kend�sınıfımdan k�msen�n aldırdığı yoktu bana, bütün k�taplarım yazılıpb�tt�ğ� zamanlarda karalamaları okuyan k�msen�n aldırdığı yoktuyazılarıma. Hatta gerçeğ�n b�r �fades� olarak söyleyey�m, yazdığımşeyler yüzünden daha da az değer ver�r g�b�yd�ler bana. Bunlarıyazmakla en azından, mesela küçültücü c�nsten suçlar �şlem�şoluyordum.

Ruth bunu kabul etmed�ğ�n� bell� eden b�r hareket yaptı.

— Evet Mart�n.

Page 412: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Ama sen herkesten farklı olarak b�r statü sah�b� olmamısöylüyordun bana. Mütevazı '�ş' kel�mes�, yazdıklarımın çoğu g�b�kaba gel�yor sana. Ama sen� tem�n eder�m k�, bu bana en aşağı,herkes�n tıpkı ahlaksız b�r yaratığa dürüst davranış öner�r g�b� �şeg�rmem� tavs�ye ed�şler� kadar zal�mane gel�yordu. Sana gel�nce,yazdıklarımın yayınlanması, halkın gözünde tanınmam, bana olanaşkının dokusunda b�r değ�ş�kl�k yarattı. Bütün eserler�n� yazıpb�t�rm�ş Mart�n Eden'le ev-lenemezd�n. Ona olan aşkın, onunlaevlenmen� mümkün kılacak kadar kuvvetl� değ�ld�. Ama aşkın ş�md�,kuvvetl� ve ben �ster �stemez sen�n bu aşkının k�taplarımınyayınlamamdan, halk gözünde tanınmış olmamdan doğduğusonucuna varıyorum. Gerç� annenle babandak� değ�ş�kl�ğ�,kazandığım paraların meydana get�rd�ğ�nden em�n�m, ama sen�n �ç�nbunu düşünmüyorum, Şüphe yok k�, bütün bunlar ben�m �ç�növünülecek şeyler değ�l. Ama en kötüsü, bütün bunlar ben�m aşktan,kutsal aşktan şüpheye düşmeme sebep oluyor. Aşk, k�taplarınyayımlanmasıyla, şöhretle beslenecek kadar bayağı b�r şey m�? Öyleolduğu anlaşılıyor. Oturup, başım dönene kadar bunu düşündümhep. Ruth: — Zavallı, sevg�l� kafacığın, d�ye el�n� uzatıp parmaklarını,Mart�n'�n saçları arasında okşayarak gezd�rd�: — Artık başındönmes�n. En baştan başlayalım, ş�md�. Sen� her zaman sevd�m.A�lem�n �rades�ne boyun eğmekle zayıflık gösterd�ğ�m� b�l�yorum.Böyle yapmamam lazımdı. Ama sen�n �nsanların yanılmasından,�nsanoğlunun zayıflığından büyük b�r merhametle bahsett�ğ�n� �ş�tt�m.Bu acıma duygusunu benden de es�rgeme. Yanlış davrandım,bağışla ben�.

Martın sabırsızlıkla:

— Affed�yorum. Gerçekten de affed�lecek b�r şey olmadığızaman, affetmek kadar kolay b�r şey yok. Sen�n yaptığın h�çb�r şeyaffed�lmey� gerekt�rm�yor. İnsanlar akıllarına göre hareket ederler, h�çk�mseden bundan fazlasını da bekleyemey�z. Ben de aynı şek�lde,�şe g�rmed�ğ�m �ç�n senden af d�leyeb�l�rd�m. Ruth:

— Ben Kötü b�r n�yetle yapmadım h�çb�r şey�, d�ye �t�raz ett�.Sende b�l�yorsun. Sevmem�ş, sana karşı kötü n�yetle hareket etm�ş

Page 413: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

de olab�l�rd�m.

— Doğru; ama �y� n�yet�nle ben� yok edeb�l�rd�n de.

İt�raza yeltenen Ruth'u "Evet, evet," d�ye susturararak:

— Yazılarımı, yazarlık mesleğ�m� öldüreb�l�rd�n, ded�. Gerçekç�l�kben�m ruhumun ayrılmaz b�r parçasıdır, halbuk� burjuva ruhu,gerçekten nefret eder. Burjuvaz� korkaktır. Burjuvaz� hayattan korkar,sen�n de bütün çaban ben� hayattan korkutmaktdı. Ben� b�r b�ç�mesokacak, ben� �ç�ndek� bütün hayat değerler�n�n gerçek dışı, sahte vebayağı olduğu �k�ye dört ebadında b�r kafese tıkacaktın. Ruth'un�t�raz �ç�n kıpırdandığını h�ssett�:

— Şunu kabul ed�yorum k�, bütün burjuva �ncel�ğ�n�n, bütünburjuva kültürünün esası ad�l�kt�r, kopkoyu b�r ad�l�k. Ded�ğ�m g�b�,ben� b�ç�me sokmak �sted�n, sen�n sınıfının �dealler�ne, sen�n sınıfınındeğer ölçüler�ne, sen�n sınıfının peş�n f�k�rler�ne uygun b�r kalıbasokmak �sted�n ben�. Hatta ş�md� b�le söyled�kler�m� anlamıyorsunben�m. Kel�meler�m sana, ben�m anlatmaya çalıştığım şey�anlatmıyor. Söyled�kler�m sen�n �ç�n b�r sürü fantez�den �baret.Halbuk� bunlar ben�m �ç�n hayat� b�rer gerçek. Olsa olsa sen, bu toyçocuğun cehennem�n ç�rkef� �ç�nden çıkıp da sen�n sınıfın hakkındahüküm yürüteb�lmes�ne b�r parça şaşar, b�raz eğlen�rs�n.

Ruth başını Mart�n'�n omzuna dayadı; tekrar gelen s�n�rle bütünvücudu t�tr�yordu. Mart�n b�r süre onun konuşmasını bekled� vedevam ett�:

— Ş�md� her şey değ�şt�. Aşkımızı yen�lemek �st�yorsun.Evlenel�m �st�yorsun. Ben� �st�yorsun. Ama, bak d�nle, eğer k�taplarımşöhret kazanmasaydı, ben y�ne ş�md�k�nden farklı olmayacaktım.Halbuk� sen, benden uzak duracaktın. Hep bu Allah'ın belasık�taplar...

Ruth:

— Küfür etme, d�ye sözünü kest�.

Page 414: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Tamam �şte, ded� Mart�n. Bütün hayatının mutluluğununtehl�kede olduğa, kr�t�k b�r anda, sen esk�s� g�b� hayattan ve �nsanırahatlatan küfürden korkuyorsun.

Mart�n'�n söyled�ğ� şeylerle gerçekle karşı karşıya gelen Ruth,hareket�n�n saçmalığını anladı, ama aynı zamanda da �ç�nden,Mart�n'�n �ş� haksız yere büyüttüğünü düşündü. Uzun zamankonuşmadan oturdular; Ruth üm�ts�zce düşünüyor, Mart�n dekend�s�n� bırakan aşkını tartıyordu. Ruth'u gerçekten sevmed�ğ�n�ş�md� anlıyordu. Onun sevd�ğ� �dealleşt�rm�ş b�r Ruth'du; kend�yarattığı, buharımsı b�r yaratık, kend� aşk ş��rler�n�n ışıklı, parlakruhuydu. Bütün burjuva kusurlarına sah�p, kafasında burjuvaps�koloj�s�n�n �y�-leşmez krampını taşıyan, burjuva sınıfının gerçekRuth'unu h�çb�r zaman sevmem�şt�. Ruth, b�rdenb�re konuşmayabaşladı:

— Söyled�kler�n�n buraya kadar olan kısmı doğrudur, bunub�l�yorum. Hayattan korkmuşumdur hep. Sen� yeter� kadar dasevmed�m. Ama daha çok sevmes�n� öğrend�m. Sen� ş�md� olduğung�b�, esk�den olduğun g�b�, hatta, sen�n sen olmak �ç�n geçt�ğ�nyollarla sev�yorum sen�. Sen�, ben�m sınıfım ded�ğ�n şeylerden ayırantaraflarınla anlamadığım, ama b�r gün anlayacağıma em�n olduğum�nançlarınla sev�yorum. Kend�m� bunları anlamaya adayacağım.Hatta sen� s�garan ve küfrünle seveceğ�m. Hala öğreneb�l�r�m. Sonon dak�ka �ç�nde çok şey öğrend�m. Buraya gel�ş�m de, öğrenm�şoluşumun b�r del�l�d�r Mart�n!

Ruth hıçkırarak ve Mart�n'�n göğsüne sokuldukça sokuluyordu.

Mart�n'�n kolları �lk defa olarak Ruth'u şefkatle, sempat�yle sardıve Ruth, mutlu b�r hareket, pırıl pırıl b�r yüzle bunu teşekkürlekarşıladı.

— Artık çok geç, ded� Mart�n. L�zz�e'n�n sözler�n� hatırladı:

— Ben hasta b�r �nsanım, bedenen değ�l. Hasta olan ruhum,beyn�m. Bütün değerler�m� kaybetm�ş g�b�y�m. H�çb�r şeye aldırdığım

Page 415: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

yok. Eğer b�rkaç ay önce bu şek�lde gelseyd�n bana, başka türlüolab�l�rd�. Ş�md� çok geç artık.

— Hayır, d�ye bağırdı Ruth. Geç değ�l. Göreceks�n. Sana aşkımıngel�şt�ğ�n�, aşkımın ben�m �ç�n sınıfımdan da, ben�m �ç�n en sevg�l�olan şeyden de üstün olduğunu �spat edeceğ�m. Burjuvalar �ç�n az�zolan her şeyle alay edeceğ�m. Hayattan korkmuyorum artık. Annem�,babamı terk edeceğ�m. İsterse arkadaşlarım adını ağızlarınadolasınlar. Sen�nle serbest aşk yaşamak �ç�n buraya geleceğ�m,�stersen hemen ş�md�, sen�nle beraber olmaktan da mutluluk veövünç duyacağım. Eğer aşka �hanet ett�ysem, ş�md�, hemen, o �lk�hanete sebep olan her şeye �hanet edeceğ�m aşk uğruna.

Pırıl pırıl parlayan gözler�yle Mart�n'�n önünde durdu.

— Ben� kabul etmen� bekl�yorum, Mart�n. Bak ba-

na.

Ona bakan Mart�n, fevkalade d�ye düşündü. Bütün eks�kler�nerağmen, burjuva toplumunun dem�rden görenekler�n�n üstüneyükselerek, n�hayet gerçek b�r kadın oldu, kend�n� buldu. Har�kaydı,muhteşem, ama üm�ts�z. Pek� ama, kend�s�ne ne oluyordu böyle?Gördükler�, Ruth'un eylemler� onu ne duygulandırmış ne deheyecanlandırmıştı. Bütün bunlar sadece z�hnen muhteşem, sadecez�hnen har�kaydı. Ateşten b�r an olması gereken o anda, Ruth'usadece soğuk b�r şek�lde takd�r etm�şt�. Yüreğ� b�r şey h�ssetmem�şt�.Ruth'a h�çb�r arzu duymuyordu. Tekrar L�zz�e'n�n sözler�n� hatırladı.

Kederl� b�r el hareket�yle:

— Ben hastayım. Çok hastayım. Me derece hasta olduğumu şuana kadar ben de b�lm�yordum, b�r şeyler eks�ld� ben�m �ç�mden.Hayattan h�çb�r vak�t korkmadım, ama hayata doyacağım daaklımdan geçmezd�. Hayat ben� öyles�ne doldurdu k�, �ç�mde h�çb�rarzuya yer kalmadı. Eğer b�r parçacık yer olsaydı, ş�md� sen��sterd�m. Görüyorsun ya, ne kadar hastayım.

Page 416: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Başını arkaya yasladı ve gözler�n� kapadı, göz bebekler�n�nüstündek�, gözyaşlarıyla bulanan �nce zardan güneş ışığınınsüzülüşünü seyrederek üzüntüsünü unutan, ağlayası b�r çocuk g�b�Mart�n de gözkapakla-nnın altında şek�llenen, aralarından kızgıngüneş ışıklarının elend�ğ� ot yığınlarını seyrederek, hastalığını veRuth'un varlığını unuttu. Bu yeş�l yapraklar h�ç de d�nlend�r�c� değ�ld�.Gün ışığı çok ç�ğ, çok parlaktı. Ona bakarken canı yanıyordu, amay�ne de, neden olduğunu b�lmeks�z�n bakmaya devam ett�. Kapınıntıkırtısıyla kend�ne geld�; Ruth kapıda duruyordu.

Gözler� yaşlarla dolu olarak sordu Ruth:

— Nasıl çıkacağım burdan? Korkuyorum. Mart�n ayağa fırladı:

— Affet ben�. Kend�mde değ�l�m, b�l�yorsun. Burada olduğunuunuttum. El�n� alnına götürdü:

— Görüyorsun �y� değ�l�m. Sen� eve kadar götüre-y�m. Serv�skapısından çıkarız. K�mse görmez b�z�. Peçen� �nd�r, korkacak b�r şeykalmaz.

Ruth, Mart�n'�n koluna sımsıkı g�rd�, b�rl�kte yarı aydınlıkkor�dorlardan geç�p dar merd�venlerden �nd�ler. Kaldırımaçıktıklarında Ruth, el�n� Mart�n'�n kolundan çekmeye çalışarak: —Artık emn�yettey�m, ded�. Mart�n:

— Hayır, hayır, sen� eve kadar götürey�m, d�ye cevap verd�.

Ruth:

— Hayır, lütfen bırak, d�ye �t�raz ett�. H�ç gerek yok buna.

Tekrar el�n� Mart�n'�n kolundan kurtarmaya çalıştı. Mart�n'�nkafasını b�r an �ç�n b�r merak kurcaladı. Ş�md� dışarıda, emn�yetteolduğu halde, korkuyordu Ruth. Kend�s�nden kurtulmak �ç�n adeta b�rpan�ğe kapılmıştı. Buna h�çb�r sebep bulamadı ve Ruth'un s�n�rl�l�ğ�neverd�. Böylece Ruth'un el�n� çekmeye çalışmasına aldırmadan onunlab�rl�kte yürüdü. Tam b�r bloğun yarısına kadar yürüdükler� sırada, b�r

Page 417: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kapı eş�ğ�n�n �ç�ne çek�len, uzun paltolu b�r adam gördü. Geçerkenyan gözle b�r bakış attı; adamın kalkık yakasına rağmen Ruth'unkardeş� Norman olduğuna em�nd� Mart�n.

Yürüyüşler� sırasında Ruth'la Mart�n, pek az konuştular. Ruthsersemlem�ş b�r halde, Mart�n de duygusuz. B�r defasında Mart�nRuth'a tekrar Güney Den�zler�ne döneceğ�n� söyled�, b�r defasında daRuth, Mart�n'den ona geld�ğ� �ç�n kend�s�n� affetmes�n� �sted�. Bütünkonuşmaları bu kadarla kaldı. Kapıda b�rb�rler�nden usulüne göreayrıldılar. Tokalaştılar, b�rb�rler�ne �y� geceler d�led�ler, Mart�nşapkasını çıkardı. Kapı kapandı, Mart�n b�r s�gara yaktı ve otel�neg�tmek �ç�n döndü. Norman'ın �çer� süzüldüğü kapı aralığının önünegeld�ğ�nde durdu, alaylı alaylı �çer�ye baktı.

Yüksek sesle:

— Ruth bana yalan söyled�, ded�. Ben�, büyük b�r cesaretgösterd�ğ�ne �nandırmak �sted�, ama bütün bu arada kend�s�n� get�renkardeş�n�n, y�ne kend�s�n� ger� götürmek �ç�n bekled�ğ�n� b�l�yordu.Boğulur g�b� gülmeye başladı:

— Ah, şu zeng�nler! Metel�ks�z olduğum vak�tler kızkardeşler�ylegörünmeye layık değ�ld�m. Bankada hesabım olunca, kızkardeş�n�kend� eller�yle get�r�yor bana.

Yürüyüp g�tmek üzere topuklarının üstünde döndüğü sırada, aynıyönde g�den b�r sarhoş, Mart�n'�n omuzlan üstünden d�lend�.

— Şey, bey�m, bana b�r y�rm�beş sent vereb�l�r m�s�n, kend�meyatacak b�r yer bulayım? ded�. Ama Mart�n'� b�r anda ger� döndürensöyled�ğ� sözler değ�l de, adamın ses� oldu. Döner dönmez de Joe'yukolundan yakaladı.

— Hot Spr�ngs'te ayrıldığımız günü hatırladın mı? d�yordu Joe. Ozaman söylem�şt�m tekrar karşılaşacağımızı. Böyle olacağını adımg�b� b�l�yordum. İşte ş�md� karşı karşıyayız.

Mart�n hayranlıkla baktı:

Page 418: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Çok �y� görünüyorsun. K�lo da almışsın. Joe'nun yüzüş�şmanlıktan parlıyordu. — Tab�� aldım, ded�. Serser�l�ğe başlayanakadar yaşamak ned�r b�lmezd�m. Ş�md� esk�s�ne nazaran onbeş k�lodaha ş�şmanım, her zaman da saat g�b�y�m. O esk� günlerde kankusuncaya kadar çalışıyordum canım. Serser�l�k bana yarıyor ne deolsa.

Mart�n:

— Y�ne de yatacak yer�n yok, d�ye alay ett�.

— Ne? Yatacak yer m� arıyor muşum? Joe kıç ceb�ne el atıp,b�ravuç dolusu bozuk para çıkardı: — Memurların aldığı rüşvet h�ç kalırbunun yanında. Sen kalantor gözüktün de ondan yanaştım sana,yoksa. Mart�n güldü kabul ett�.

— Avucunun �ç�nde b�r sürü koca göbekl� sarhoş görüyorum ben,d�ye �mada bulundu. Joe parayı tekrar ceb�ne attı.

— Ben�m avucumda göremezs�n. Mosmor olmak yok ben�mk�tabımda; hoş, k�msen�n man� olduğu da yok ya, ben �stem�yorum�şte. Sen� son görüşümden ber� yalnız b�r kere sarhoş oldum, o da açkarnıma �çt�ğ�m �ç�n tuttu. Hayvan g�b� çalıştığım zaman hayvan g�b��ç�yorum, �nsan g�b� olduğum zaman da �nsan g�b� �ç�yorum. Aradasırada b�r, �k� kadeh atıyorum şöyle canım çekt�kçe, heps� o kadar.

Mart�n ertes� gün onunla buluşmayı kararlaştırıp otel�ne g�tt�.Otel�n yazıhane kısmında durup vapur seferler�ne b�r göz attı."Mar�posa" beş güne kadar Ta-h�t�'ye her gün kalkıyordu. Kat�be:

— Yarın telefon ed�p bana b�r kamara ayırtın. Sakın güvertedeolmasın, aşağıda �st�yorum, en alt kamaralardan, �skele tarafındaolsun, unutmayın, �skele tarafında. Şunu kayded�versen�z b�r yeredaha �y� eders�n�z.

Odasına döndüğünde hemen yattı. B�r çocuk kadar sak�n uyudu.Akşamk� olaylar onda h�çb�r �z bırakmamıştı. Joe'yle karşılaşmadak�sıcaklık gel�p geç�c�yd�. B�r an sonra çamaşırcının varlığı ve onunla

Page 419: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

konuşma mecbur�yet� canını sıkar olmuştu. Beş gün sonra sevg�l�Güney Den�zler�ne doğru yola çıkacak olması da ona b�r şey �fadeetm�yordu. Onun �ç�n de, gözler�n� kapayıp sek�z saat del�ks�z normalve rahat b�r uyku çekt�. Huzursuz değ�ld�. Me durumunu değ�şt�rd�yatakta, ne de rüya gördü, uyku Mart�n �ç�n b�r unutturma ves�les�hal�ne gelm�ş ve Mart�n her sabah üzüntüyle uyanır olmuştu. Hayatonu üzüyor, sıkıyor, vak�t geç�rme kaygısı �se s�n�rlend�r�yordu.

XLIVBeyn� yılların, �nsanların ve olayların arasında mek�k dokuyor,

ruhu en acımasız günler� yaşıyordu. Artık h�çb�r şey onu mutluetm�yordu. Hayatta amacı kalmamış, bütün yet�ler�n� kaybetm�şt�.Yaşamak yalnızca ve sadece acı ver�yordu. Bu acı onu boğuyor, dertve keder�n� artırıyordu. Bu karmaşalı günlerde hayatla bağlantılarınısağlayan küçücük öğelerde yok olmuştu. İşte çok sevd�ğ� esk� �şarkadaşını görmek b�le onu sev�nd�rmem�şt�. Buna karşın ertes�sabah Joe'y� gülerek karşıladı ve ona:

— Y�rm� sek�z�nc� Sokakta b�r Fransız var. Küpünü parayladoldurmuş, ş�md� Fransa'ya dönüyor. Çok şeker, yer� de güzel b�rbuharlı çamaşırhane var. Eğer b�r yere yerleşmek n�yet�ndeysen, �ştesana başlangıç �ç�n fırsat. Al şu parayı bakayım; bununla kend�ne b�relb�se al, saat onda o adamın yazıhanes�nde bulun. Çamaşırhaney�bana o aradı buldu, sen� de götürüp gösterecek. Eğer beğen�rsen vesence bu paraya de-ğ�yorsa al. Parasını kafana takma, neyse benödeyeceğ�m.

İç�nde öfke kıvılcımlanmaya başlayan Joe, kel�meler�n üzer�nebasarak:

— Bana bak, Mart, buraya sen� görmeye geld�m. Anladın mı?Çamaşırhane umrumda değ�l. Esk� arkadaşlığımız anısınakonuşmaya geld�m, sen de kalkıp bana çamaşırhane bakıyorsun.Bak sana söyleyey�m ben ne yapacağım o çamaşırhaney�. Al o

Page 420: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

çamaşırhaney� sen, cehenneme g�t. Joe kapıdan dışarı çıkmaküzereyd� k�, Mart�n atılıp onu omuzlarından yakalayarak döndürdü. —Ben� d�nle, Joe, böyle davranmaya devam edersen kafana yumruğuyers�n. Hem de esk� arkadaşlığımızın anısına sıkı yapıştırırım.Anladın, değ�l m�?

Mart�n'�n tüm beden�n� yakalanmış olduğu Joe, ondan kurtulmayaçalıştı, Mart�n'�n el�nden kurtulmak �ç�n sağa sola çırpındı durdu,b�rb�rler�n�n koluna yapışmış halde, odanın ortasında fırıldak g�b�döndüler, b�r sandalyey� parçalayarak yere yuvarlandılar. Joe, kolları�k� yana açılmış ve Mart�n tarafından bastırılmış, aynı zamandaMart�n'�n d�z� de göğsünün üstünde olduğu halde altta kalmıştı. Nefesalmak �ç�n zorla soluyan Joe'yu bırakan Mart�n:

— Sen�nle b�r dak�ka konuşacağım. Bana edeps�zl�ğ�n�söktüremezs�n. Önce şu çamaşırhane �ş�n� b�t�rmek �st�yorum. Ondansonra gel�rs�n, sen�nle esk� arkadaşlığımızın hatırı �ç�n konuşuruz.Sana çok �ş�m�n olduğunu söylem�şt�m. Şunlara b�r bak.

H�zmetç�lerden b�r�n�n kalabalık b�r mektup ve derg� yığını hal�ndeget�rd�ğ� sabah postasını göster�yordu. — Bunlara bakarken aynıanda sen�nle nasıl konuşab�l�r�m? Sen g�t hallet şu çamaşırhane �ş�n�ondan sonra otururuz sen�nle. Joe �steks�zce:

— Tamam, ded�. Ben� başından savmak �st�ypr-sun sanmıştım,ama gal�ba yanılmışım. Ama ayakta dövüşte ben� yenemezs�n, Mart.Sana yumruğumu göster�r�m.

Mart�n gülümseyerek:

— Bunu b�r gün eld�venle dövüşür anlarız, ded�.

— Olur, ded� Joe, şu çamaşırhaney� çalıştırmaya b�r başlayayım.Kolunu uzatarak: — Şu kolu görüyor musun? ded�. Sen� toz edervallah�.

Kapı, çamaşırcının arkasından kapanınca Mart�n rahat b�r nefesaldı. G�tt�kçe �nsanlardan uzaklaşır b�r hale gel�yordu, �nsanlara naz�k

Page 421: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

davranmak günden güne ona daha güç gelmeye başlamıştı. Onlarınvarlığa Mart�n'� sıkıyor, konuşmak zorunda kalmak da rahatsızed�yordu. İnsanlar huzurunu kaçırıyordu, onlarla temasa gel�r gelmezde kurtulmak �ç�n hemen mazeretler uydurmaya başlıyordu,Mektupları hemen açmadı, yarım saat kadar h�çb�r şey yapmadan,koltuğunda tembel tembel oturdu; bu süre �ç�nde de arada sıradayarı oluşmuş, bell� bel�rs�z b�rtakım düşünceler�n aklının �ç�nesüzüldüğü oldu; daha doğrusu gen�ş aralıklarla bu düşünceleraklının, t�trek ışıklarını oluşturdu. Mektuplarını gözden geç�rmek �ç�nkalktı. B�r düz�ne yazı �steğ� vardı, bunları b�r bakışta tanıyordu;profesyonel d�lenme mektupları vardı; da�m� hareket oluşturan çalışırb�r model sah�b�, ya da dünyanın yüzünün, �ç� boş b�r küren�n �ç yüzüolduğunu �dd�a eden�nden, komün�st kolon�s� kurmak amacıyla AşağıKal�forn�ya Yarımadasını satın almak �ç�n ekonom�k yardım�steyen�ne kadar çeş�tl� del�lerden gelen mektuplar vardı. Ayrıca onutanımak �ç�n yanıp tutuşan kadınlardan gelen mektuplar da vardı k�,bunların �ç�nden b�r tanes� Mart�n'� çok güldürdü. Kadın �nancınınsağlamlığının, aynı zamanda da saygı değer b�r k�ş� olduğunun del�l�olarak, k�l�seye kabul kartını gönderm�şt� mektubuyla b�rl�kte.

Ed�törlerle, yayıncılardan gelen mektuplar da epey fazlaydı;b�r�nc�ler, yazıları �ç�n, �k�nc�ler de k�tapları �ç�n yalvarıyorlardı.Postaya vereb�lmek �ç�n Mart�n'�n bütün varını yoğunu aylarcatefec�de alıkoyan, küçümsenm�ş zavallı yazıcıkları �ç�nd� buyalvarmalar. İng�ltere'de yayımlanan ya da yabancı d�llere çevr�leneserler� �ç�n beklenmed�k çekler, peş�n ödeme tekl�fler� de vardı.İng�ltere'dek� k�taplarından üçünün Almanca'ya tercüme haklarınısattığını, İsveç, Bern Anlaşmasına dah�l olmadığından oradak�baskılardan b�r şey bekleyemeyecekler�n� b�ld�r�yordu. Aynı şek�ldeRusya da Bern Anlaşması dışında kaldığı �ç�n bu memleket deRusça tercümeler�ne �z�n vermes�n� kend�s�nden �st�yordu.

Mart�n basın bürosundan gelen yazıları �ncelemeye başladı vekend� hakkında yazılanları, Mart�n Eden modasının b�r kudurganlıkhal�n� aldığını okudu. Bütün yaratıcı faal�yet�, muhteşem b�r fırtınag�b� k�tley� sürükley�verm�şt�. Her şey� açıklar g�b�yd�. Tıpkı ölümüneyakın b�r sırada, sürü dürtüsüyle harekete gelen k�tleler�n k�taplarını

Page 422: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kapıştıklarını gören K�pl�ng g�b� o da k�tley� ayağa kaldırmıştı. Mart�n,K�pl�ng'� okuyan, onu tanıyan, ama h�ç anlamayan o aynı k�tlen�nnasıl b�rkaç ay sonra b�rdenb�re bütün hışmıyla onun üzer�ne atılıpparamparça ett�ğ�n� hatırladı. Bu düşünceyle sırıttı. O k�m oluyorduda b�rkaç ay sonra aynı şey onun da başına gelmes�n? Pekala, o dak�tleye b�r oyun oynayacaktı �şte. Güney Den�zler�ne g�d�p, sazduvarlı şatosunu kuracak, �nc� t�caret�, kobra t�caret� yapacak, �ç�ndemercan kayalarının üstünden aşacak, köpek balığı, bon�teyakalayacak, Ta�ohae vad�s�n�n b�t�ş�ğ�ndek� vad�n�n kayalıksırtlarındak� uçurumlarda dağ keç�s� avlayacaktı.

Bunlar aklına geld�ğ�nde, �ç�nde bulunduğu durumun üm�ts�zl�ğ�üzer�ne çöküverd� Mart�n'�n. Duru gözlerle, Gölgeler Vad�s�ndeolduğunu gördü. İç�ndek� bütün hayat er�yor, kayboluyor, ölümedoğru sürüklen�yordu. Ne kadar uyuduğunu ve ne kadar çok uyumak�sted�ğ�n� fark ett�. Esk�den, uykudan nefret ederd�, uyku onunhayatının kıymetl� saatler�n� çalıyordu o zamanlar. Günde dört saatuyumak, hayatından kıymetl� dört saat�n eks�lmes� demekt� onun �ç�n.uykuya nasıl da k�nlenm�şt�! Ş�md� �se hayata k�n� vardı. Hayat �y�değ�ld�; hayatın damağında bıraktığı tat acıydı, �şte onu dehşetedüşüren de buydu. Hayatı öz-lemeyen hayat, b�tmeye yüz tutmuşdemekt�. Bell� bel�rs�z b�r korunma �çgüdüsü onu heyecanlandırdı, b�ran önce g�tmes� gerekt�ğ�n� anladı. Odasına b�r göz attı; eşyasınıtoplamak ona sıkıcı geld�. Bu arada da donanımını tamamlamasıgerek�yordu.

Page 423: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Şapkasını başına geç�r�p dışarı çıktı. B�r tüfekç�ye g�rerek sabahınger� kalan kısmını orada geç�rd�. Otomat�k tüfekler, cephane, balıkavı takımları satın aldı. T�caret yöntemler� değ�şt�ğ� �ç�n, t�car�mallarını s�par�ş etmeden önce Tah�t�'ye varması gerekt�ğ�n� b�l�yordu.

Bunlar nasıl olsa Avustralya'dan get�r�leb�l�rd�. Bu hal çares�n�bulunca, key�flend� bayağı. Ş�md�ye kadar hep herhang� b�r şeyyapmaktan kaçınmıştı, şu anda da b�r şey yapmak hoş değ�ld�. RahatMorr�s koltuğunun kend�s�n� bekled�ğ�n� b�lmekten doğan b�r huzur�ç�nde, memnun, otel�ne döndü, odasına g�r�p de Joe'nun kend�s�n�bekled�ğ�n� görünce �ç�nden homurdandı.

Çamaşırhane yüzünden sev�nç �ç�ndeyd� Joe. Her şey tamamdı,ertes� gün de çamaşırhanen�n sah�b� oluyordu. Öbürü, konuşmayadevam ederken Mart�n yatağına uzanıp gözler�n� kapadı. Düşünceler�uzaklara kaymıştı, o kadar uzaklara kaymıştı k�, düşündüğünün b�lefarkında değ�ld�. Büyük b�r çaba göstererek cevap verd�. Y�ne de bu,b�r zamanlar o kadar çok sevd�ğ� Joe �d�. Ama Joe hayatla doluydu.Bu hayatın gürültülü b�r şek�lde yorgun kafasına çarpışı Mart�n'�ncanını yaktı. Yorgun hassas�yet�nde sancılı b�r yara açıyordu herçarpma. Joe, �lerde b�r gün karşılıklı eld�ven g�yecekler�n� hatırlatınca,Mart�n nerdeyse haykıracak hale geld�. — Sakın unutma Joe,çamaşırhaney� Shelly Hot Spr�ngs'te kararlaştırdığımız yöntemlerleçalıştıracaksın. Fazla mesa� yok. ütü mak�neler�nde çocukçalıştırmak yok. H�çb�r yerde çocuk çalıştırılmayacak. Ücretler denamuslu olacak.

Joe başıyla onayladı ve b�r not defter� çıkardı.

— Şu yazdıklarıma bak. Bu kuralları bu sabah kahvaltıdan öncebel�rled�m. Bakalım sen nasıl bulacaksın? Joe yazdıklarını okudu,Mart�n de onayladı. B�r taraftan da acaba ne zaman çek�l�p g�decekd�ye düşünmeye başladı.

Daldığı uykudan akşam üzer� uyandı. Yavaş yavaş gerçek hayatadöndü. Odaya göz gezd�rd�. Joe'nun, kend�s� uyuduktan sonra usulca

Page 424: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

çek�l�p g�tt�ğ� anlaşılıyordu. Joe anlayış gösterm�ş d�ye aklındangeç�rd�. Sonra gözler�n� kapadı, yen�den uyudu.

Sonrak� günlerde Joe'nun �şler�n� yoluna sokması, çamaşırhaney�devralması, Mart�n'� çok rahatsız ett�; hareket�ne b�r gün kala dagazeteler onun Mar�po-sa'da yer ayırtmış olduğunu b�ld�rd�ler.Korunma �çgüdüsü kend�n� yokladığı b�r sefer�nde g�d�p doktora �y�ceb�r muayene oldu. Sağlığında h�çb�r bozukluk bulunamadı. Kalb� veakc�ğerler� dem�r g�b�yd�. Doktorun b�ld�ğ� kadarıyla her organınormald� ve normal çalışıyordu. Doktor:

— H�çb�r problem yok Mr. Eden, ded�. H�çb�r şey�n�z yok. Aslang�b�s�n�z. Doğrusunu söyleyey�m, sağlığınızı kıskandım. Muhteşem.Şu göğüs kafes�ne bakın. Bunun sırrı da m�den�zde. F�z�k olarak,b�nde b�r, on b�nde b�r rastlanan �nsanlardansınız. Kaza f�lan ge-ç�rmezsen�z yüz yaşma kadar yaşarsınız. Mart�n, L�zz�e'n�n haklıolduğunu farkett�. F�z�k olarak sapasağlamdı. Bozulan "düşüncemekan�zması" �d�, bunun tedav�s� �ç�n de Güney Den�zler�neg�tmekten başka çıkar yol yoktu. Ama asıl dert, ş�md� tam hareketanında canının g�tmek �stemey�ş�yd�. Güney Den�zler� de artık onuburjuva meden�yet�nden fazla çekm�yordu. Hareket anınıdüşünmekte b�le b�r zevk bulamıyordu; d�ğer yandan hareket etme,ona b�r et yorgunluğu g�b� gel�yor, gözünü yıldırıyordu. Eğer şu andavapura b�nm�ş g�d�yor olsa, kend�n� daha rahat h�ssedecekt�.

Son gün korkunç b�r mahkeme günü g�b� geçt�. Hareket edeceğ�n�gazetelerde okuyan Bernard H�g-g�nbotham, Gertrude ve bütün a�leb�reyler�, Herman von Schm�dt �le Mar�an da dah�l güle güle demeyegeld�. Sonra, b�t�r�lmes� gereken �şler, ödenmes� gereken faturalar,tahammül ed�lmes� gereken sonu gelmeyen röportajlar vardı.L�zz�e'ye gece okulunun kapısında damdan düşer g�b�Allahaısmarladık dey�p sa-vuşuverd�. Otelde, kend�s�n� geç�rmeyegeleb�lmek �ç�n bütün gün canını d�ş�ne takıp çalışmış olan Joe'yubuldu. Bu bardağı taşıran son damla oldu, ama Mart�n, sandalyen�nkollarını sıkıp yarım saat onunla konuştu ve onun anlattıklarınıd�nled�.

Page 425: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

— Joe, bu çamaşırhaneye bağlı olmadığını b�l�yorsun. H�çb�rengelley�c� kural yok. Canının �sted�ğ� zaman satar, parayı yers�n.Canın ne zaman sıkılır da kaldırım tepmek �stersen, al başını g�t.Sen� ne mutlu edecekse onu yap.

Joe başını �k� yana salladı:

— Teşekkür eder�m, artık kaldırım mühend�sl�ğ� yok ben�m �ç�n.B�r yanı har�ç, serser�l�k güzel şey o da kızlar. El�mde değ�l neyapayım, ben kızlara düşkünüm. Onlarsız yapamıyorum, amaserser�l�k ett�ğ�n müddetçe de onlarsız yapmak zorundasın. İçers�ndedanslar ed�len, part�ler ver�len evler�n önünden geç�p de kadınlarınkahkahalarım �ş�tt�ğ�m, pencerelerden, onların beyaz elb�seler�n�,gülen yüzler�n� gördüğüm zamanlar, o anlar b�r cehennem azabıver�yordu bana. Ben dansları, p�kn�kler�, mehtap sefalarını, böyleşeyler� çok sever�m. Ben çamaşırcılık �ç�n yaratılmışım,pantolonumun cepler�nde de koca koca dolarlar şın-gırdasın, tamam.Dün b�r kız gördüm, hem b�l�yor musun, hemen evlenmey� kafamakoydum kızla. Bütün gün bunu düşünüp hayal kurdum. Ş�md�yekadar gördüğüm en güzel gözler, �ş�tt�ğ�n en güzel ses bu kızda;bebek g�b�. Abayı yaktım ona, bunu b�l bak. Sah� bu kadar paranvarken neden evlenmezs�n sen? Memleket�n en �y� kızını alab�l�rs�n.

Mart�n gülümseyerek başını salladı, ama �ç�nden de acabaerkekler neden evlenmek �sterler, d�ye düşündü. Hayret ver�c�, akılalmaz b�r şey g�b� göründü bu ona.

Hareket saat� geld�ğ�nde, Mar�posa'nın güvertes�nden, rıhtımdak�kalabalığın arkasına g�zlenen L�z-z�e'y� gördü. Onu da yanına al,düşünces� geçt� kafasından. Son derece mutlu olacak. B�r an �ç�n budüşünce onu ayartır g�b� oldu, b�r an sonra da b�r dehşet hal�n� aldı.Bunu düşünmek b�r pan�k yarattı. Yorgun ruhu �t�raz çığlıklarıkoparıyordu:

— Kend�ne gel, sen çok hastasın, çok hastasın, d�yehomurdanarak küpeşteden ayrıldı. Vapur karadan �y�ce ayrılanakadar kamarasında kapandı. Öğle yemeğ�nde, yemek salonuna�n�nce, kend�s�ne kaptanın sağındak� şeref yer�n�n ayrıldığını gördü;

Page 426: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

çok geçmeden de kend�s�n�n vapurda büyük b�r şahs�yet olduğunuanladı. Ama hal�nden bu derece memnun olmayan h�çb�r büyükadam seyahat etmem�şt�r herhang� b�r vapurda. Öğleden sonrak�vakt�n� güvertede b�r koltukta, çoğunlukla gözler� kapalı, kest�rerekgeç�rd�, akşamley�n de erkenden yattı.

Üçüncü gün, den�z tutmasından kurtulan bütün yolcular ortayaçıktılar; Mart�n de ne kadar çok gör-düyse bunları, onlardan o kadarçok nefret ett�. Bununla beraber, onlara karşı haksızlık ett�ğ�n�n defarkındaydı. İy�, naz�k �nsanlardı, onun �ç�n onlara şükranlarınısunmaya zorladı kend�n� ve bunu en �y� şek�lde yaptı, tam b�r burjuvag�b�, �y�, naz�k ve kend� sınıflarının bütün ps�koloj�k krampları, bütünakl� boşluk-larıyla davrandı onlara. Mart�n'le konuştukları zamanküçük, yüzeysel kafaları boşlukla dolu olan bu �nsanlar, onusıkıyordu; öbür yandan başlarında kavak yeller� esen gürültücügençler�n taşkın enerj�s� onu sersemlet�yordu. H�ç sak�n durduklarıyoktu bunların; güvertede nal oyunu oynuyorlar, halka atıyorlar, b�raşağı b�r yukarı dolaşıyor, ya da sıçrayan yunusları, �lk geçen uçanbalık sürüsünü görmek �ç�n küpeştelere koşuşuyorlardı. Mart�n�sted�ğ� kadar uyudu. Kahvaltıdan sonra güvertedek� koltuğunaoturup b�r türlü b�t�remed�ğ� derg�s�n� b�t�rmeye çalıştı. Sayfalar onuyordu. İnsanların nasıl bu kadar çok yazacak şey bulduklarınıdüşüne düşüne uykuya daldı, öğle yemeğ� çanı onu uyandırdığındas�n�rlend�, uyanık olmakta tat yoktu. Kend�n� bu m�sk�nl�ktenkurtarmak �ç�n, b�r keres�nde baş kasaraya, tayfaların yanma g�tt�.Ama kend�s�n�n baş kasaralarda yaşadığı zamandan ber� den�zc�lerdeğ�şm�ş g�b� geld� ona. Bu vurdumduymaz, öküz kafalı hayvan g�b�yaratıklarla kend�s� arasında h�çb�r yakınlık bulamadı. Tamamıylaumutsuzluğa kapılmıştı Mart�n. Yukarıda k�mse onu o olduğu �ç�n�stem�yordu, b�r zamanlar kend�s�n� �steyenler�n yanına dönmes�ne de�mkan yoktu. Mart�n de onları �stem�yordu. B�r�nc� sınıf kamaralardak�aptal yolcularla, gürültücü gençlere nasıl tahammül edem�yor �d�yse,bunlara da tahammül edem�yordu.

Ona göre hayat, b�r hastanın gözler�n� acıtan parlak, kuvvetl� b�rışık g�b�yd�. B�l�nçl� her anında çevres�ndek� hayat ç�ğ, parlak b�r ışıkhal�nde üzer�ne dökülüyordu. Acı ver�yordu. Dayanılmayacak kadar

Page 427: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

acı ver�yordu hayat. Bu, Mart�n'�n hayatında b�r�nc� sınıf b�r kamarada�lk seyahat�yd�. Den�z üstündeyken, her zaman ya baş kasaralarda,ya dümen dolabının başında olmuş, ya da kömür deposununkaranlık der�nl�kler�nde bulunup, kömür verm�şt� ocağa. İşte kend�s�de buradaydı ş�md�; kaptanın sağında, şeref makamında oturan, odünyanın merkez�n� oluşturan, gem�n�n büyük adamıydı, amakaybett�ğ� cennet� bulmak �ç�n, dönüp dönüp boş yere baş kasaradantarafa, külhan ağzına doğru bakıyordu. Yen� b�r cennet bulamamıştıkend�ne, ş�md� �se kaybett�ğ� esk� cennet� de bulamıyordu.

İlg�s�n� çekecek, kend�s�n� bu durumdan kurtaracak b�r şeybulmaya çalıştı. Vapurun ufak subaylarıyla aynı masada yemekyemey� dened�, ama oradan kurtulduğu zaman memnun oldu.Vard�yasını tamamlamış b�r serdümenle konuştu; akıllı b�r adam olanserdümen, hemen Mart�n'e sosyal�st propagandası yapmaya g�r�şt�ve el�ne zorla broşürler tutuşturdu. Köle ahlakını savunan bu adamıd�nled� ve d�nlerken de bezg�n bezg�n kend� N�ce felsefes�n� düşündü.Ama ne değer� vardı k� bunların? Gerçekten şüphe ett�ğ�n� söyleyenN�ce'n�n del�ce b�r sözünü hatırladı. K�mb�l�r belk� de N�ce haklıydı?Belk� de h�çb�r yerde gerçek yoktu? Gerçekte b�le gerçekl�k yoktubelk� de, belk� de gerçek d�ye b�r şey yoktu? Ama kafası çabucakyoruldu ve g�d�p kend�s�n� koltuğuna atarak kest�rd�. Yolculuksırasndak� berbat durumu yetm�yormuş g�b�, buna yen� b�r per�şanlıkdaha katıldı. Tah�t�'ye vardığında ne olacaktı? Karaya çıkmasıgerekecekt�. T�car� mallarını ısmarlaması, Mark�z adalarına g�decekb�r yelkenl� bulması, tamamlanması gözüne korkunç görünen b�nb�r�ş yapması gerekecekt�. Arada sırada kend�n� b�le b�le zorlayıpdüşünecek olduğu zamanlar, �ç�nde bulunduğu dehşet ver�c�üm�ts�zl�ğ�n farkına varıyordu. Hak�katen, Gölgeler Vad�s�ndebulunuyordu, �ç�nde bulunduğu asıl tehl�ke de bundan b�r korkuduymayışındaydı. B�r korkab�lseyd�, o zaman hemen hayatayönelecekt�. Korkmadığı �ç�n de g�tg�de bu gölgen�n �ç�negömülüyordu. Hayatın alışageld�ğ� o esk� şeyler�nde h�çb�r tatbulmuyordu. Mar�-posa ş�md� kuzeydoğu rüzgar alanındabulunuyordu; Mart�n'� yalayan bu tatlı rüzgar, onun s�n�r�ne dokundu.Bu, esk� günler�n�n, geceler�n�n esk� arkadaşının sıkıcılığındankurtulmak �ç�n koltuğunun yer�n� değ�şt�rd�. Mar�posa hattı durgun

Page 428: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

havasına g�rd�ğ� gün, Mar-t�n'�n per�şanlığı her zamank�nden dahafazla b�r hal aldı. Artık uyuyamıyordu. Gözler�nden uyku akıyordu,ama o mecburen uyanık durup, hayatın parlak ışığına katlanmakzorundaydı. S�n�rl� s�n�rl� b�r aşağı, b�r yukarı dolaştı. Hava yapışkan,rutubetl�yd�, yağmur fırtınaları da nefes aldırmıyordu. Hayat Mart�n'�n�ç�nde sancıyordu. Bu sancı canını �y�ce yakana kadar güvertededolaştı durdu, sonra tekrar dolaşmak zorunda kalıncaya kadarkoltuğuna oturdu. H�ç değ�lse derg�s�n� b�t�rmeye zorladı kend�n�,vapurun kütüphanes�nden de b�r dolu ş��r c�ld� aldı. Ama bunlar daMart�n'� sarmadı. Tekrar dolaşmak zorunda kaldı. Geç vak�tlere kadargüvertede kaldı, ama bu da fayda etmed�, z�ra aşağı �nd�ğ�ndegözünü uyku tutmadı b�r türlü. Hayatın bu eks�l�ş�, b�t�ş�, onutüketm�şt� Bu kadarı da fazlaydı artık. Elektr�ğ� yaktı ve okumayaçalıştı. C�ltlerden b�r� Sw�nburne'un ş��rler�ne a�tt�. Yatağa uzandı,gözler� ş��rler üzer�nde dolaşmaya başladı ve b�rdenb�re, �lg�yleokumakta olduğunu farkett�. Kıtayı b�t�rd�, devam etmey� dened�,tekrar aynı kıtaya döndü. K�tabı göğsünün üstüne yatırıp düşünceyedaldı. Tamam. İşte buydu. Daha önce aklına gelmem�ş olması netuhaftı. Bütün bunların anlamı bundaydı; hep bu yöne doğrusürüklen�p durmuştu; ama ş�md� mutlu kurtuluş yolunu onaSw�nburne gösterm�şt�. Mart�n hep d�nlenmen�n yolunu aramıştı, �şted�nlenme onu bekl�yordu. Haftalardan ber� �lk defa kend�n� mutluh�ssett�. N�hayet hastalığının tedav�s�n� bulmuştu. K�tabı el�ne aldı vekıtayı ağır ağır yüksek sesle okudu:

— Hayata yönelen aşırı sevg�den, üm�t ve korkudan kurtulanb�zler, kısa teşekkürlerle şükranımızı sunarız Tanrılara, Tanrı d�ye nevarsa k�, h�çb�r hayat sonsuz olamaz k�, ölüler d�r�lmezler; k�, enyorgun neh�rler b�le b�r yerde den�zle b�rleş�rler.

Ona Sw�nburne anahtarı verm�şt�. Hayat hastalıklıydı, dahadoğrusu, hastalıklı hale, çek�lmez hale gelm�şt�: "Ölüler d�r�lmezler".Bu d�zes� onda der�n b�r şükran h�ss� uyandırdı. Bütün dünyadab�r�c�k hayırlı şey oydu. Hayat acı veren b�r yorgunluk hal�n� alınca,bütün bu yorgunluğu sonsuz uyku �ç�nde d�nlend�rmek �ç�n ölümhazırdı. Pek� daha ne bekl�yordu? Tam zamanıydı �şte.

Page 429: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

Kalktı, başını kamaradan dışarı uzattı, aşağıya, süt g�b� den�zebaktı. Mar�posa ağzına kadar yükle dolu olduğu �ç�n, eller�yle tutunupsarkmasa ayaklan suya erecekt�. Ses çıkarmadan suya bırakab�l�rd�kend�n�. H�ç k�mse �ş�tmezd�. B�r çalkantı yüzüne su sıçratıp ıslattı.Dudaklarında tuzun tadını duydu, bu tat hoşuna g�tt�. Acaba b�r ölümşarkısı yazması lazım mı d�ye düşündü, ama gülüp, uzaklaştırdı budüşüncey� kafasından. Vakt� yoktu, ölmek �ç�n sabırsızlanıyordu.

Yakalanmamak �ç�n kamarasının ışığını söndürdü. Lumbuzdanönce ayaklarını geç�rd�. Omuzlan takıldı, kend�n� zorla ger� çek�p, yandönerek önce b�r kolunu geç�rmek suret�yle dened�. Gem�n�n b�ryalpası da ona yardım ett� ve kend�n� dışarıda eller�yle asılı buldu.Ayakları suya değer değmez bıraktı eller�n�. Kend�n� süt g�b� köpüklüb�r suyun �ç�nde buldu. Mar�posa'nm bordası, yanında yer yer ışıklılumbuzlarla del�nm�ş s�yah b�r duvar g�b� hızla geç�p g�tt�. H�ç şüpheyok k�, vak�t kazanmak �ç�n hızlı g�d�yordu. Bunu daha düşünürken,gem�n�n kıçında kaynaşan köpüklü suların yüzünde yavaş yavaşyüzerken buldu kend�. B�r Bon�ta vücuduna saldırdı, Mart�nkahkahayla güldü. Bon�ta vücudundan b�r parça koparıp götürmüştü;bunun acısı Mart�n'e neden orada bulunduğunu hatırlattı, �ş�yleuğraşırken, �ş�n�n amacını unutmuştu. Mar�posa'nın ışıkları uzakta,g�tt�kçe donukla-şıyor Mart�n �se orada, en yakını b�nlerce m�l uzaktaolan karaya ulaşmak n�yet�ndeym�ş g�b� kend�nden em�n kulaçatıyordu.

Bu, otomat�k olarak harekete geçen yaşama �çgü-düsüydü.Yüzmey� bıraktı, ama su ağzının üstüne çıkar çıkmaz, eller kaldırıcıhareketlerle suyu dövmeye başladı. Yaşamak hırsı d�ye düşündü, budüşüncey� de alaycı b�r dudak kıvırışı tak�p ett�. Son b�r gayretlekend� kend�n� yok edecek ve artık �rade olmaktan çıkacak kuvvetl� b�r�rade vardı onda.

Döndü d�k b�r şek�lde durdu. Başını kaldırıp, harekets�z yıldızlarabaktı, aynı anda da c�ğerler�ndek� bütün havayı boşalttı. El veayaklarını hızla hareket ett�rerek, omuzlarını kaldırıp, göğsünü yarıyakadar suyun dışına çıkartacak kadar yükseltt� kend�n�. Bu, �n�ş�hızlandıracak hızı almak �ç�n yapılan b�r harekett�. Ondan sonra

Page 430: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

kend�n� bırakıp, harekets�z, beyaz b�r heykel g�b� den�ze gömülmeyebaşladı. Suyu b�le b�le, der�n der�n tıpkı narkoz alan b�r hasta g�b�teneffüs ett�. Boğulacağı sırada, tamamıyla gayr� �ht�yar� hareketlerleeller� ve ayakları suyu dövüp onu yukarıya, yıldızların duru pırıltısıaltındak� suyun yüzüne çıkardı. C�ğerler� patlayacak hale gelm�şt�.Kend�n� boş yere, hava almamaya zorlarken, yaşamak hırsı d�yedüşündü �ğrenerek. Eh, o da yen� b�r yol denemek zorunda kalıyordu.C�ğerler�n� adamakıllı havayla doldurdu. Bu nefesle �y�ce der�ne�neb�l�rd�. Baş aşağı dönüp, bütün gücü, bütün hırsıyla suyu çekerekdalmaya başladı. Der�ne, daha der�ne �nd�. Gözler� açık, saldırganBon�taların bıraktığı fosfor g�b� parlayan, ışığa benzer �z� seyrett�. B�ryandan dalmaya devam ederken, b�r yandan da 'saldırmasalar bar�,1d�ye düşündü, z�ra bu, �rades�n�n gerg�n tel�n� koparab�l�rd�. Ama Bo-n�talar saldırmadı ve Mart�n o anda b�le kend�s�ne bu son lutfundandolayı hayata şükran duyacak vak�t bulab�ld�.

Kolları, ayakları yorulup kıpırdayamayacak hale gel�nceye kadarder�ne, daha der�ne daldı. İy�ce der�ne �nd�ğ�n� anladı. Kulak zarlarıüzer�ndek� tazy�k, dayanılmaz b�r acı vermeye başlamıştı, kafasının�ç�nde de b�r uğultu vardı. Tahammülü azalıyordu, ama kollarıylabacaklarını, kend�s�n� daha der�ne sürükley�nceye kadar zorladı ven�hayet, c�ğerler�ndek� hava b�r patlayış hal�nde hızla boşandı. Havakabarcıkları m�n�c�k balonlar g�b� yanaklarına, gözler�ne sürünesürüne yukarı doğru uçuşmaya başladı. Bunu acı b�r boğuşma tak�pett�. Bulanan b�l�nc�nde, bu acı ölüm değ�l düşünces� dalgalandı.Ölüm aratmazdı. Hayattı bu acıyan; bu korkunç boğulma duygusuhayatın verd�ğ� acıydı; hayatın ona �nd�reb�leceğ� son darbeyd� bu.

Eller�yle ayakları zayıf çırpınışlarla, kasılma hareketler�yle suyuçalkalayıp, dövmeye başladı. Ama o, eller�yle ayaklarını ve onlarasuyu çalkalatıp dövdüren hırsı aldatmıştı. Artık çok der�ndeyd�. Buellerle ayaklar onu h�çb�r zaman suyun yüzüne çıkaramazdı artık.Yorgun b�r halde, rüyamsı b�r sanrı dünyasında sürüklen�yor g�b�yd�.Her yanını renkler, ışıklar sarıp, onu yıkadı, �ç�n� doldurdu. Neyd� bu?B�r fener ışığı g�b�yd�, ama beyn�n�n �ç�ndeyd�. Bu ş�mşek ş�mşekçakan, parlak, beyaz b�r ışıktı. Daha hızlı, g�tt�kçe daha hızlıçakmaya başladı; gümbürtülü, uzun b�r ses çıktı; ona sank� d�ps�z b�r

Page 431: anarcho-copy.organarcho-copy.org/free/martin-eden.pdf · I Yol üzernde krl elbsesyle şç olduğu her halnden bell olan denz kokulu garban genç utana sıkıla çer grd. Şapkasını

merd�venden aşağı yuvarlanıyormuş g�b� geld�. D�pte b�r yerdekaranlığa gömüldü. Bu kadarını b�leb�ld�. Kopkoyu karanlığın �ç�neyuvarlanmıştı.

Üzer�nde k�rl� elb�ses�yle, hal�nden bell� olan den�z koku., utanasıkıla �çer� g�rd�. Şapkasını başından kaba b�r hareketle çıkardı, ev�r�pçev�rd�. Nereye koyacağını b�lmeyen tavırlarla, önce ceket�n�n ceb�nesokmaya çalıştı, olmadı; sonra masanın üzer�ne koymaya yeltend�,y�ne olmadı. İşte bu sırada d�ğer adam, sank� onun sıkıntısınıh�ssetm�şçes�ne şapkayı sak�n, doğal b�r şek�lde el�nden alıverd�.Kayıtsızca yapılmış bu hareket� kaba saba del�kanlı çok beğenm�şt�."Halden anlıyor" d�ye düşündü, "Bana epey yardımı dokunacak."

-SON-