Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak...

24
Neseye Övgü . Ludwig van Beethoven Senfoni No.9, Re minör, Op.125 “Korolu” 15 Haziran June 2019 Cumartesi Saturday, 20.30 Bilkent Odeon Ode to Joy Jean François Heisser şef Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu Burak Onur Erdem koro şefi Zhupar Gabdullina soprano (Kazakistan) Dina Khamzina mezzo-soprano (Kazakistan) Nurlan Bekmukhambetov tenor (Rusya) Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with TÜRKSOY

Transcript of Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak...

Page 1: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

Neseye Övgü.Ludwig van Beethoven

Senfoni No.9, Re minör, Op.125 “Korolu”

15 Haziran June 2019 Cumartesi Saturday, 20.30 Bilkent Odeon

Ode to Joy

Jean François Heisser şefKültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu

Burak Onur Erdem koro şefi Zhupar Gabdullina soprano (Kazakistan)

Dina Khamzina mezzo-soprano (Kazakistan)Nurlan Bekmukhambetov tenor (Rusya)

Burak Bilgili bas

konzertmeister Irina Nikotina

TÜRKSOY işbirliğiyleIn collaboration with TÜRKSOY

Page 2: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

Değerli Dinleyicilerimiz,

Gittikçe artan sayılarla yeni dinleyicilerimizin aramıza katılmasından mutluluk ve gurur duyuyoruz. İzleyicilerimizin beğenilerini içten alkışlarıyla sergilemeleri, bizler için paha biçilmez bir destek.

Konserlerimizde ses ve görüntü kaydı yapılmaktadır. Seslendirilen eserlerin bazıları birkaç bölümden oluşmaktadır. Eserin tümü bittikten sonra alkışlamanız bizlere kolaylık sağlayacaktır. Aynı nedenle konser esnasında cep telefonlarınızı tamamen kapatmanızı ve flaşla fotoğraf çekmemenizi rica ederiz.

Dear Listeners,

We are happy and proud to perform to a growing audience. The applause we receive from the audience is an invaluable expression of appreciation.

All our concerts are audio-visually recorded. Some of the works performed by the artists are composed of several parts. It would be highly convenient, if the listeners hold their applause until the end of the work. For the same reason, we kindly ask our listeners to turn off their cell phones and not to take any photographs with flash during the concert.

Program

Zorunlu durumlarda program değişikliği yapılabilir.Programs may be subject to changes due to reasons beyond our control.

Ludwig van Beethoven Senfoni No.9, Re minör, Op.125 “Korolu”Symphony No.9 in D minor, Op.125 “Choral”I. Allegro ma non troppo, un poco maestosoII. Molto vivaceIII. Adagio molto e cantabileIV. Finale

Page 3: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

Jean François Heisser şef conductor

Saint-Etienne’de doğan Heisser, öğrencisi olduğu Vlado Perlemuter, Henriette Puig-Roget ve Maria Curcio’nun geleneğini sürdürüyor. Sanatçı 1991’den 2016’ya kadar Paris Konservatuvarında ders verdi. Bu dönemde öğrencisi olan Bertrand Chamayou ve Jean-Frédérick Neuburger ile ortak çalışmalar yaptı. Heisser şu anda solist kariyerinin yanı sıra 2001’den bu yana müzik direktörlüğünü yaptığı Nouvelle-Aquitaine Oda Orkestrasıyla çalışmalarına devam ediyor ve çeşitli kurumlarda ve önemli müzikal prodüksiyonlarda konuk şef ve sanat direktörü olarak faaliyette bulunuyor.

Heisser’in diskografisinde kırkı aşkın albüm yer alıyor. Paul Dukas’nın piyano yapıtlarına yer verdiği (ve Diapason d’or de l’année ödülüne değer görülen) kayıtla büyük beğeni toplayan sanatçı, daha sonra Erato Records (Schumann, Brahms, Saint-Saëns ve Debussy’nin İspanyol repertuvarını içeren 6 CD’lik bir set), Naïve Records (Beethoven, Brahms) ve Praga Records (Weber, Berg, Maoury, Bartok) ile çalıştı. Heisser şimdilerde Nouvelle Aquitaine Oda Orkestrasıyla Mirare (de Falla, Wien 1925, Dubois, American Journey, Beethoven’in Bütün Piyano Konçertoları) ve Musicales Actes Sud (Albéniz, Mompou) etiketleriyle albüm çıkarıyor. Kısa bir süre önce sanatçının Marie-Josèphe Jude ile yaptığı, Berlioz’un Fantastik Senfonisinin 2 piyano uyarlaması Harmonia Mundi etiketiyle raflarda yerini aldı. Yine yakın zamanda Heisser’in ünlü İspanyol kayıtları da Erato-Warner etiketiyle yayımlandı.

Solist olarak Jean-François Heisser, Janowski, TilsonThomas, Segerstam, Krivine, Mehta, Plasson, Roth gibi şeflerin yönetiminde, Londra Senfoni Orkestrası, Fransız Radyo Filarmoni Orkestrası, Kraliyet Filarmoni Orkestrası, Paris Orkestrası, Bayerischer Rundfunk, Fransa Ulusal Orkestrası ve Les Siècles gibi orkestralarla konserler verdi. Sık sık resitaller veren sanatçı, özellikle Beethoven, Brahms ve Chopin’in yapıtlarını, İspanyol repertuvarını ve doğal olarak geçmiş ve günümüzün büyük Fransız bestecilerinin yapıtlarını seslendiriyor. Oda müziğinde Heisser’in, Ysaye, Lindsay ve Pražák Dörtlüleriyle yaptığı ortak çalışmalarda repertuvarın tamamını çaldığını söylemek yanlış olmaz. Ayrıca sanatçının Peter Csaba ile yaptığı Bartok sonatları kaydı, artık temel yapıtlardan bir olarak kabul ediliyor. Heisser, dört el piyano repertuvarıyla birlikte özellikle G. Pludermacher, M.J Jude ve J.F Neuburger’in iki piyano için yapıtlarının önde gelen bir savunucusu olarak biliniyor.

Page 4: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

Sanatçı, Bahar Ayini ve Fantastik Senfoni (Marie- Josèphe Jude ile yaptığı) gibi yapıtların iki piyano için cesur ve büyüleyici uyarlamalarını da yazdı.

Müzik direktörü olarak, Jean-François Heisser, 2001 yılından bu yana yürüttüğü Nouvelle Aquitaine Oda Orkestrası projesini geliştirme çalışmalarıyla orkestranın en iyi Fransız oda müziği topluluklarından biri olmasını sağladı. Orkestranın Mirare etiketiyle çıkan albümleri bunun en güzel kanıtı. Sanat Direktörü olarak Heisser, Editions Actes-Sud ile süregiden ortaklığı kapsamında Soirées Musicales d’Arles’in müzikal programını yönetti. 2015’ten beri Festival de l’Orangerie de Sceaux’un sanat danışmanlığını yapıyor. Öte yandan, büyük Fransız bestecilerin “tarihsel” yorumcusu sayılan hocası Vlado Perlemuter’ın çalışmalarını sürdüren ve anısını yaşatan Heisser, yetenekli genç sanatçıların eğitimine yönelik önemli bir eğitim merkezi olan Maurice Ravel Uluslararası Akademisinin başkanlığını üstleniyor. Jean-François Heisser, ayrıca Ağustos 2017’den bu yana Nouvelle-Aquitaine’de Ravel festivalinin başkanı ve sanat direktörü olarak görev yapıyor.

Born in Saint-Etienne, he is the disciple and heir of Vlado Perlemuter, Henriette Puig-Roget and Maria Curcio. He was professor at the Paris Conservatoire National Supérieur de Musique from 1991 till 2016. Among his talented students are Bertrand Chamayou and Jean-Frédéric Neuburger, with whom he has developed a relationship of close musical complicity. He now balances his career as a soloist with his activities as the musical director of the Nouvelle-Aquitaine Chamber Orchestra (since 2001), and as guest conductor and also artistic director of various institutions and major musical productions.

His extensive discography boasts over 40 recordings: after his highly acclaimed recording of the piano works of Paul Dukas (awarded the Diapason d’or de l’année prize), he embarked on a collaboration with Erato Records (a 6-CD boxed set dedicated to the Spanish repertoire of Schumann, Brahms, Saint-Saëns, Debussy, etc.), then with Naïve Records (Beethoven, Brahms) and Praga Records (Weber, Berg, Manoury, Bartok…). His recording activities are currently centered on recordings with the Nouvelle Aquitaine Chamber Orchestra for Mirare (de Falla, Wien 1925, Dubois, American Journey, Edition of the complete Beethoven Piano Concertos) and Musicales Actes Sud

Page 5: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

(Albéniz, Mompou) labels. Just issued: the recording with Marie-Josèphe Jude of his transcription for 2 pianos of the Berlioz Symphonie Fantastique (Harmonia Mundi). Erato/Warner also recently published a box of his famous Spanish recordings.

As a soloist, he has played under the baton of renowned conductors such as Janowski, TilsonThomas, Segerstam, Krivine, Mehta, Plasson, Roth etc., with, among others, the London Symphony Orchestra, the Orchestre Philharmonique de Radio France, the Royal Philharmonic Orchestra, the Orchestre de Paris, the Bayerischer Rundfunk, the Orchestre National de France and Les Siècles. He frequently performs in recitals, with a preference for Beethoven, Brahms, Chopin, the Spanish repertoire and, naturally, the works of great French composers of the past and present. As a chamber musician, Jean-François Heisser has, needless to say, covered the entire repertoire with musical partners such as the Ysaye, Lindsay and Pražák Quartets, and his recording of the Bartok sonatas with Peter Csaba is now regarded as an essential work. He has also emerged as a leading advocate of the four-hands piano repertoire and of works for two pianos, notably with G. Pludermacher, M.J Jude and J.F Neuburger, and has also written daring and magnificent transcriptions for two pianos of works such as The Rite of Spring or The Symphonie Fantastique (recording with Marie-Josèphe Jude).

As a musical director, he has been in charge of developing the Nouvelle Aquitaine Chamber Orchestra project since 2001, firmly establishing the orchestra as one of the finest French chamber ensembles, as reflected in its recordings on the Mirare label. As an artistic director, his ongoing partnership with Editions Actes-Sud has led him to direct the musical program of the Soirées Musicales d’Arles. From 2015 onwards, he has also served as the artistic advisor of the Festival de l’Orangerie de Sceaux. And finally, continuing the work and preserving the memory of his mentor Vlado Perlemuter, “historical” performer of the great French composers, Jean-François Heisser is also the President of the Maurice Ravel International Academy, a major educational center for the training of talented young artists. Jean-François Heisser is also the president and artistic manager of the Ravel Festival in Nouvelle-Aquitaine since August 2017.

Page 6: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli KorosuMinistry of Culture and Tourism State Polyphonic Choir

Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu, 1988 yılından beri Türkiye’nin önde gelen profesyonel topluluklarından biri oldu. Hikmet Şimşek tarafından kurulan Devlet Çoksesli Korosu, Walter Strauss, Ahter Destan, İbrahim Yazıcı ve Cemi’i Can Deliorman’la çalışmış, birçok değerli orkestra şefiyle konserler vermiştir. Devlet Çoksesli Korosu, 2017 yılından itibaren Burak Onur Erdem ile çalışmalarını sürdürmektedir.Devlet Çoksesli Korosu, Türkiye’nin birçok şehrinde binden fazla konser vermiş ve Almanya, İtalya, Hollanda, Portekiz, Rusya, İsrail ve Güney Kore gibi birçok ülkede performans göstermiştir. 1989 yılında ilk konserini Ahmed Adnan Saygun yönetiminde gerçekleştirmiştir. Vatikan’da Harbison’un Papa II. Jean Paul’e adadığı eserin dünya prömiyeri, Berlin’de Mahler - 2. Senfoni, Britten - War Requiem ve Verdi - Requiem koronun önemli performansları arasında yerini almıştır. Devlet Çoksesli Korosu, 2010 yılında Donizetti Ödülleri kapsamında “Yılın Korosu” ödülünü almış, Avrupa’nın müzik eleştirmenleri tarafından “Cennetten Gelen Sesler” olarak nitelendirilmiştir.Koronun çekirdek repertuvarı senfonik eserlerden ve a capella koro edebiyatından oluşmaktadır. Devlet Çoksesli Korosu bugüne değin Orff - Carmina Burana, Mozart - Requiem, Saygun - Yunus Emre Oratoryosu, Say - Nazım Oratoryosu, Sun - Kurtuluş Film Müzikleri gibi birçok albüm kaydına imza atmış, Saygun’a ve Sun’a ait halk şarkılarını da kaydetmiştir. Devlet Çoksesli Korosu; Eurico Carrapatoso, Giovanni Bonato ve Henning Sommerro gibi Avrupa’nın ünlü bestecilerine Türk şairlerinin eserlerini besteletmiştir. 2016 yılından beri düzenlediği Koro Şefliği Ustalık Sınıfında Paulo Lourenço, Lorenzo Donati ve Ragnar Rasmussen gibi uluslararası isimleri davet etmiştir. Devlet Çoksesli Korosu, 2019 yılı itibariyle Avrupa Profesyonel Korolar Birliği (TENSO) üyesidir.

Ministry of Culture and Tourism State Polyphonic Choir has been one of the leading professional choral ensembles of Turkey since its foundation in 1988. Established by Hikmet Şimşek, the choir has performed with Walter Strauss, Ahter Destan, İbrahim Yazıcı and Cemi’i Can Deliorman and given concerts with many great conductors.

Page 7: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

The State Polyphonic Choir has given more than a thousand concerts in many cities around Turkey and performed in Germany, Italy, the Netherlands, Portugal, Russia, Israel, and South Korea. The choir made its debut in 1989 under the baton of Ahmed Adnan Saygun. Highlights of the ensemble include the world premiere of Harbison’s work dedicated to Pope John Paul II in Vatican, Mahler’s Symphony no. 2 in Berlin, Britten’s War Requiem and Verdi’s Requiem. In 2010, the State Polyphonic Choir was named the Choir of the Year in the Donizetti Awards and described as “voices from heaven” by music critics in Europe. The core repertoire of the choir consists of symphonic works and a cappella choir literature. The choir has recorded many albums, including Orff’s Carmina Burana, Mozart’s Requiem, Saygun’s Yunus Emre Oratorio, Say’s Nazım Oratorio, Sun’s Kurtuluş soundtrack, as well as Saygun and Sun’s folk songs. The State Polyphonic Choir commissioned acclaimed European composers like Eurico Carrapatoso, Giovanni Bonato and Henning Sommero to write compositions for the works of Turkish poets. Since 2016, the choir has been organizing Choral Conducting masterclasses, where it hosted eminent figures such as Paulo Lourenço, Lorenzo Donati and Ragnar Rasmussen. As of 2019, the State Polyphonic Choir is a member of the European Network for Professional Chamber Choirs (TENSO).

Burak Onur Erdem koro şefi choirmaster

İTÜ Müzik İleri Araştırmalar Merkezi Müzik Teorisi ve Şeflik Bölümlerinden mezun oldu. Ahmet Altınel ile armoni, Michael Ellison ile form ve müzik teorisi, Paul Whitehead ile Rönesans ve barok müziği, Lynn Trepel Çağlar ile şan çalıştı. Uluslararası sınıflarda Johannes Prinz (Avusturya), Maria Guinand (Venezuela), Anders Eby (İsveç), Volker Hempfling (Almanya), Denes Szabo (Macaristan) ve Michael Gohl (İsviçre) gibi dünyaca ünlü koro şefleriyle çalışma fırsatı buldu. Müzik eğitiminden önce ise Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünü Rektörlük Ödülü ile tamamladı.

2012 yılında Türkiye koro müziği için yeni projeler üretmek üzere Koro Kültürü Derneğini kurdu. 2014-2017 yılları arasında Bahçeşehir Üniversitesi bünyesinde Koro Şefliği Okulunu hayata geçirdi. 2015-2018 dönemi için Avrupa Korolar Federasyonunun yönetim kurulu üyesi olarak seçildi ve federasyon müzik komisyonu üyesi olarak atandı.

Kurucusu olduğu Rezonans ile Cork Fleischmann Yarışmasında ikincilik ödülünü, Arezzo Koro Yarışmasında üçüncülük

Page 8: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

ödülünü Türkiye’ye getirdi. Aynı zamanda 2013-2016 yılları arası Türkiye’nin en köklü senfonik korolarından İstanbul Avrupa Korosunun şefliğini yaptı. 2013 yılından beri konuk ve yardımcı şef olarak çalıştığı Devlet Çoksesli Korosunda 2017-2018 sezonu itibariyle koro şefi olarak görev yapmaktadır.

Burak Onur Erdem studied music theory and conducting in Istanbul Technical University Center for Advanced Studies in Music. He worked on harmony with Adam Roberts, form and theory with Michael Ellison, Renaissance and baroque music with Paul Whitehead and singing with Lynn Trepel Çağlar. He has refined his choral conducting skills in masterclasses with Johannes Prinz (Austria), Maria Guinand (Venezuela), Anders Eby (Sweden), Volker Hempfling (Germany), Denes Szabo (Hungary) and Michael Gohl (Switzerland). Prior to his musical studies, he received a political science & international relations degree at Boğaziçi University with the Rector’s Prize.

Erdem founded the Choral Culture Association in Istanbul as a platform to devise new projects for Turkish choral music. From 2014 to 2017, he established a Choral Conducting School at Bahçeşehir University. He was elected to the board and the music commission of European Choral Association - Europa Cantat (ECA-EC) in 2015 and he was appointed to the board of International Federation of Choral Music (IFCM) in 2018.

With the Rezonans chamber choir he founded, he received the second prize at the Cork Fleischmann Competition and the third prize at the Arezzo Choir Competition. Between 2013 and 2016 he conducted the Istanbul European Choir, one of the most established symphonic choirs in Turkey. As of the 2017-2018 season he is the appointed principal conductor of the State Polyphonic Choir, where he has worked as guest conductor and assistant conductor since 2013.

Zhupar Gabdullina soprano(Kazakistan | Kazakhstan)

Astana Devlet Opera ve Balesi Tiyatrosunun baş solisti Zhupar Gabdullina, Studiorum Superiorum Üniversitesi Güzel Sanatlar onursal doktorası ve Kazakistan Onur Ödülü sahibidir.

Gabdullina, Doç. R. Smailova’nın solo şan sınıfında eğitim aldığı Kazak Ulusal Kurmangazy Konservatuvarından 2003

Page 9: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

yılında mezun oldu. Aynı okulda, Prof. Sh. Abilov’un sınıfında lisansüstü eğitimini tamamladı. Sanatçı, 2007-2013 yılları arasında Abai Kazak Devlet Akademik Opera ve Balesi Tiyatrosunda solist olarak sahneye çıktı. 2013’ten bu yana Astana Operasında baş solist olan Gabdullina, 2014’te İtalya’daki Accademia Teatro alla Scala’da bir eğitim kursuna katıldı. Zhupar Gabdullina, 2014’te St. Petersburg’daki Mariinsky Tiyatrosu İkinci Sahnesinde, Valery Gergiev yönetiminde sahnelenen Verdi’nin Attila yapıtında Odabella rolünü seslendirdi ve aynı yıl Fransa’da Opéra Bastille’de Alan Buribayev yönetimindeki konserde sahneye çıktı.

2014’te Bükreş’te Maestro Friedrich Pfeiffer yönetimindeki Romanya Ulusal Operasıyla ve aynı yıl, A. Chepurnoi yönetimindeki Krasnoyarsk Devlet Opera ve Balesi Tiyatrosuyla G. Verdi’nin Aida operasında başrolü canlandırdı. Ayrıca İstanbul Devlet Operasında ve Ankara’da, Leyla Gencer Sahnesinde M. Tulebayev’in Birzhan - Sara yapıtında Sara’yı seslendirdi.

Zhupar Gabdullina, New York’ta Carnegie Hall, Toronto’da Sony Center, Stadsschouwburg Antwerpen, Rotterdam’da De Doelen konser salonu ve Vietnam’da Hanoi Ulusal Opera ve Balesi Tiyatrosunda sahneye çıktı.

Zhupar Gabdullina’nın aldığı ödüller arasında, 12. K. Baiseitova Cumhuriyet Ses Yarışması diploması (Astana, 2002); Y. Khassangaliyev Cumhuriyet Ses Yarışmasında birincilik (Semei, 2003); G. Zhubanova Cumhuriyet Yarışmasında birincilik (Astana, 2005); B. Tulegenova Uluslararası Ses Yarışmasında üçüncülük (2007); M. Glinka Uluslararası Ses Yarışmasında başarı belgesi (Moskova, 2009); Ukrayna’da düzenlenen “21. Yüzyıl Sanatı” Uluslararası Ses Yarışmasında büyük ödül (Kiev, 2010); “Daryn” Devlet Gençlik Ödülü (2012) ve N. Tlendiyev Cumhuriyet Yarışmasında büyük ödül (Astana, 2013) bulunuyor. 2009 yılından bu yana Kazakistan Cumhuriyeti İlk Cumhurbaşkanı Fonundan burs alan sanatçı, 2014’te yine aynı fondan destek aldı ve 2015’te kültür alanında devlet bursuyla ödüllendirildi.

Leading Opera Soloist of the State Opera and Ballet Theatre Astana Opera, Honorary Doctor of Fine Arts (Universitatas Internationalis Studiorum Superiorum “PRO DEO”, 2018), Honoured Worker of Kazakhstan.

Page 10: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

She graduated from the Kazakh National Kurmangazy Conservatory majoring in solo singing (class of Associate Professor R. Smailova, 2003). She did her postgraduate studies at the same place in the class of Honoured Artist of the Republic of Kazakhstan, Professor Sh. Abilov. From 2007 to 2013, she was a soloist at the Abai Kazakh State Academic Opera and Ballet Theatre. Since 2013, she has been a leading soloist at the State Opera and Ballet Theatre “Astana Opera”. In 2014, she underwent a training course at the Accademia Teatro alla Scala (Italy, 2014). She performed Odabella in Verdi’s Attila under the baton of Valery Gergiev at the Mariinsky Theatre Second Stage (Saint Petersburg, 2014) and in the concert performance under the baton of Alan Buribayev at the Opéra Bastille (France, 2104).

She sang Aida in Verdi’s opera of the same title conducted by Maestro Friedrich Pfeiffer at the Romanian National Opera (Bucharest, 2014) and at the Krasnoyarsk State Opera and Ballet Theatre, conducted by Maestro A. Chepurnoi (2014). She sang Sara in M. Tulebayev’s Birzhan – Sara at the Istanbul State Opera and the Leyla Gencer Sahnesi (Ankara, 2014).

She performed on stages of Carnegie Hall (New York), the Sony Centre (Toronto), the Stadsschouwburg Antwerpen, the concert hall De Doelen (Rotterdam) and the Hanoi National Opera and Ballet Theatre (Vietnam).

Zhupar Gabdullina has been awarded the diploma of the 12th K. Baiseitova Republican Vocal Competition (Astana, 2002); first prize at the Y. Khassangaliyev Republican Vocal Competition (Semei, 2003); first prize at the G. Zhubanova Republican Competition (Astana, 2005); third prize at the B. Tulegenova International Vocal Competition (2007); Certificate of Merit “for participation in the second round” at the M. Glinka International Vocal Competition (Moscow, 2009); Grand Prix at the “Art of the 21st Century” International Vocal Competition, Ukraine (Kiev, 2010); “Daryn” State Youth Prize (2012); and the Grand Prix at the N. Tlendiyev Republican Competition (Astana, 2013). Gabdullina also holds a scholarship from the Fund of the First President of the Republic of Kazakhstan – the Leader of the Nation (since 2009). She is a laureate of the Fund of the First President of the Republic of Kazakhstan – the Leader of the Nation (2014) and the State Scholarship Recipient in the field of Culture (2015).

Page 11: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

Dina Khamzina mezzo-soprano (Kazakistan | Kazakhstan)

Kazakistan Onur Ödülü sahibi, Abai Operası solisti Dina Khamzina, 2013’ten bu yana Astana Operasında baş solist olarak görev yapıyor. Khamzina, İtalya’da Accademia Teatro alla Scala’da Luciana D'Intino ve Vincenzo Scalera’nın ustalık sınıfına katıldı. Sanatçının repertuvarında Mukan Tulebayev’in Birzhan – Sara operasında Analyk, Yevgeni Brusilovsky’nin Kyz Zhibek yapıtında Kamka, Bizet’nin Carmen’inde Carmen, Tchaikovsky’nin Maça Kızı operasında Polina, Milovzor, Tchaikovsky’nin Eugene Onegin’inde Olga, Nanny, Puccini’nin Madam Butterfly operasında Suzuki, Gounod’nun Faust’unda Siebel, Verdi’nin Rigoletto’sunda Maddalena, Verdi’nin Il Trovatore’sinde Azucena, Verdi’nin Aida’sında Amneris, Verdi’nin Maskeli Balo’sunda Ulrica, Massenet’nin Werther yapıtında Charlotte, Rimsky-Korsakov’un Çarın Gelini operasında Lyubasha, ayrıca Verdi’nin Requiem, Beethoven’in 9. Senfoni ve Mahler’in 2. Senfonisindeki mezzo-soprano bölümleri yer alıyor. Khamzina, Tokyo’da Santory Hall, Amsterdam’da Concertgebouw, New York’ta Carnegie Hall ve Rotterdam’da De Doelen’de sahneye çıktı.

Honored Worker of Kazakhstan who is mezzo-soprano Dina Khamzina has worked as a soloist of the Abai Opera House, and from 2013, she has been a Principal Soloist of the Astana Opera. She has participated in the masterclass of the professors of Accademia Teatro alla Scala, Luciana D'Intino and Vincenzo Scalera (Italy). Her repertoire includes Analyk (Mukan Tulebayev's Birzhan – Sara), Kamka (Yevgeni Brusilovsky's Kyz Zhibek), Carmen (Bizet's Carmen), Polina, Milovzor (Tchaikovsky's Queen of Spades), Olga, the Nanny (Tchaikovsky's Eugene Onegin), Suzuki (Puccini's Madama Butterfly), Siebel (Gounod's Faust), Maddalena (Verdi's Rigoletto), Azucena (Verdi's Il Trovatore), Amneris (Verdi's Aida), Ulrica (Verdi's Un Ballo in Maschera), Charlotte (Massenet's Werther), Lyubasha (Rimsky-Korsakov's The Tsar's Bride), Mezzo-soprano part in Verdi's Requiem, Beethoven's Symphony No. 9, and Mahler's Symphony No. 2. She has performed at the Santory Hall (Tokyo), the Concertgebouw (Amsterdam), Carnegie Hall (New York), De Doelen (Rotterdam) and others.

Page 12: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

Nurlan Bekmukhambetov tenor (Rusya | Russia)

Novaya Opera Tiyatrosu solisti Nurlan Bekmukhambetov, Kazakistan’ın Uralsk (Oral) kentinde doğdu. 1997’de Samara’daki Sobinov Devlet Konservatuvarından onur derecesiyle mezun olduktan sonra, Tchaikovsky Moskova Konservatuvarında Irina Arkhipova’nın sınıfında devam ettiği lisansüstü eğitimini 2005’te tamamladı. 1996-2000 yılları arasında Saratov Opera ve Balesi Tiyatrosunda solist olarak sahneye çıkan Bekmukhambetov, 2001’de Bolşoy Tiyatrosunda Boris Godunov operasında ilk performansını sergiledi. Ardından iki yıl Kazan’daki Mussa Dzhalil Ulusal Operasında çalıştı.Bekmukhambetov, 2004’ten bu yana Kolobov Novaya Opera Tiyatrosunda solist olarak sahneye çıkıyor. Estonya, Hırvatistan, İspanya ve Avusturya’da katıldığı yarışmalarda finalist olan sanatçı, pek çok uluslararası festivale katıldı.Tataristan Cumhuriyeti Onur Sanatçısı ve Kazakistan Sanat İşçisi unvanlarıyla onurlandırılan Nurlan Bekmukhambetov, Irina Arkhipova Vakfı ödülüne ve 2004’te Varşova’da Krakow Operasıyla yaptığı bir çalışmada, Yan Kepura en iyi tenor ödülüne değer görüldü. Sanatçı ayrıca 2003’te Finlandiya’da düzenlenen Viva il Tenore uluslararası ses yarışmasında birincilik, 2003’te İtalya’da Portovo di Ancona uluslararası yarışmasında üçüncülük, 2002’de Pekin’de yapılan Uluslararası Ses Yarışmasında üçüncülük, 2001’de Moskova’da Tenors of Russia yarışmasında birincilik, 2001’de Chelyabinsk’te düzenlenen 1. Tulegenov Uluslararası Şan Yarışmasında üçüncülük ile sanatsallık ve sahne çekiciliği özel ödülü, 2001’de Chelyabinsk’teki 19. Glinka Uluslararası Ses Yarışmasında dördüncülük ödülleri kazandı.Bekmukhambetov, Novaya Operasında pek çok rolde sahneye çıktı. Sanatçı ayrıca Maria Callas (müzikal gösteri), Novaya Opera Tenors (gala konseri), Waltzes, Tangos & Foxtrots (gala konseri), Bravissimo! (opera miks), Rossini (müzikli eğlence), This is Opera! (drama performansı) ve Opera & Jazz (Yeni Yıl Gösterisi) gibi pek çok prodüksiyonda rol aldı.

Nurlan Bekmukhambetov is a soloist of the Novaya Opera Theatre. He was born in Uralsk (Kazakhstan). He graduated with honors from the Sobinov State Conservatory of Samara

Page 13: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

in 1997 and completed his post graduate studies at the Tchaikovsky Moscow Conservatory in 2005 (under Irina Arkhipova). Between 1996 and 2000, Nurlan was a soloist of the Saratov Opera and Ballet Theatre. In 2001, he made his debut, appearing in Boris Godunov at the Bolshoi Theatre. Then, he worked for two years at the Mussa Dzhalil National Opera House in Kazan.

Since 2004, he has been a soloist of the Kolobov Novaya Opera Theatre. He was a finalist of competitions in Estonia, Croatia, Spain, and Austria. He has taken part in many international festivals.

Honored Artist of the Republic of Tartarstan and Honored Art Worker of Kazakhstan, Nurlan Bekmukhambetov is the prize-winner of Irina Arkhipova Foundation and Yan Kepura Award as the best tenor, an engagement of the Krakow Opera (2004, Warsaw). He was awarded the first prize at the Viva il Tenore international vocal competition in Finland in 2003, the third prize at the Portovo di Ancona international competition in Italy in 2003, the third prize at the International Vocal Contest in Beijing, China in 2002, the first prize at the Tenors of Russia competition in Moscow in 2001, the third prize and a special award for the artistry and stage magnetism at the 1st Tulegenov International Vocal Contest in Chelyabinsk in 2001 and the fourth prize at the 19th Glinka International Vocal Competition in Chelyabinsk in 2001.

The numerous roles Nurlan Bekmukhambetov performed at the Novaya Opera include Simpleton in Mussorgsky's Boris Godunov, Vaudémont in Tchaikovsky's Iolanta, Vladimir Igorevich in Borodin's Prince Igor, Alfred in Strauss' Die Fledermaus, Alfredo in Verdi's La Traviata, Duke of Mantua in Verdi's Rigoletto, Lohengrin in Wagner's Lohengrin, Nadir in Bizet's Les pêcheurs de perles, Nemorino in Donizetti's L'elisir d'amore, Rinuccio in Puccini's Gianni Schicchi, Tamino in Mozart's Die Zauberflöte, Peppe in Leoncavallo's I Pagliacci, Edgardo di Ravenswood in Donizetti's Lucia di Lammermoor, Prince Nutcracker in Tchaikovsky's The Nutcracker. An Opera, Rodolfo in Puccini's La bohème, Soloist in Four Operetta Kings (Concert), Rodolfo in Puccini’s La Bohème (in concert), and the tenor part in Orff's Carmina Burana. He also performed in various productions including Maria Callas (Musical offering), Novaya Opera Tenors (Gala concert), Waltzes, Tangos & Foxtrots (gala concert), Bravissimo! (opera mix), Rossini (musical divertissement), This is Opera! (dramatized performance), and Opera & Jazz (New Year's Eve Show).

Page 14: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

Burak Bilgili bas bass

2002’de Teatro alla Scala’da Lucrezia Borgia Operasında Don Alfonso rolü ile başlayarak dünyanın başlıca opera sahnelerinde rol aldı. Metropolitan Operasındaki ilk performansını 2004’de gerçekleştiren Bilgili, genel prova ve orkestra provasına çıkmadan o sezonun son Don Giovanni gösterisinde sahnedeydi. Seyirciye tek başına selam verdiğinde New York seyircisi tarafından coşkuyla alkışlandı. Metropolitan Operasına Il Trovatore’deki Ferrando rolüyle 2009’da geri döndü. Bilgili Metropolitan Operasında başrollere çıkan tek Türk opera sanatçısıdır.Birçok ödüle layık görülen sanatçı, 2002’de Viyana’daki Uluslararası Hans Garbor Belvedere Şarkı Yarışmasında, yine aynı yıl Las Palmas’daki Uluslararası Alfredo Kraus Yarışmasında, 2001’de Neue Stimmen Uluslararası Opera Yarışmasında, Mario Lanza Opera Yarışmasında ve J. Parkinson’un İtalyan Opera Yarışmasında birincilik ödülleri kazandı. Ayrıca Loren Zachary Opera Yarışması ve Licia Albanese-Puccini Vakfının Uluslararası Ses Yarışmasını kazanan Bilgili, Giargiari Bel Canto Ses Yarışması ve 1998’deki Siemens Opera Yarışmasında birincilik kazandı. Bilgili, BBC’nin Cardi Dünya Şarkıcılık Yarışmasında birincilik alan tek Türk sanatçıdır (2003).Burak Bilgili, dünyaca ünlü konser salonları, festival ve operalarda, Zubin Mehta, Christoph Eschenbach, Sir Andrew Davis gibi müzisyenlerle sahneye çıktı. Sanatçının sahneye çıktığı salonlar arasında Carnegie Hall, Gran Teatre del Liceu (Barselona), Den Norske Opera (Oslo), Savonlinna Opera Festivali, Grand Théâtre (Cenova), Teatro Massimo (Palermo), Maggio Musicale Fiorentino, Florida Grand Opera, Michigan Opera Tiyatrosu, San Francisco Operası, Montréal Operası, Washington National Opera, Cincinnati Operası, Virginia Operası yer alıyor.Bilgili, Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuvarından Prof. Güzin Gürel'in öğrencisi olarak mezun olduktan sonra Sedat Gürel - Güzin Gürel Sanat ve Bilim Vakfının desteğiyle Amerika’nın önde gelen şan okullarından Academy of Vocal Arts’ı başarıyla tamamladı. Zehra Yıldız Kültür ve Sanat Vakfının bursuyla İtalya'da Katia Ricciarelli ile çalışma fırsatı buldu. Ayrıca ünlü opera sanatçıları Renata Scotto, Montserrat Caballe, Tom Krause, Renato Bruson, Sir Thomas Allen, Bonaldo Giaotti ile çalıştı.

Page 15: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

Since his professional operatic debut at the Teatro alla Scala in 2002 as Don Alfonso in Lucrezia Borgia, Burak Bilgili has sung in leading opera houses all around the world and has enjoyed a busy international career. Bilgili made his Metropolitan Opera debut in 2004, when he sang Leporello without a “full-stage” or “orchestra rehearsal” in the final performance of Don Giovanni that season. When he took his solo bow at the end of the performance, the audience roared in appreciation. He returned to the Metropolitan Opera in 2009 as Ferrando in Il Trovatore. Bilgili is still the only Turkish artist in history to perform a major role at the Metropolitan Opera in New York City.

A recipient of numerous awards, the Turkish bass garnered First Prizes in the International Hans Gabor Belvedere Singing Competition 2002 in Vienna, the International Alfredo Kraus Competition 2002 in Las Palmas, the Neue Stimmen International Opera Competition in 2001, the Mario Lanza Opera Competition, and the J. Parkinson Italian Opera Competition. He was also a winner of the Loren Zachary Opera Competition, the Licia Albanese-Puccini Foundation International Voice Competition, and was the First Place winner in both the Giargiari Bel Canto Voice Competition and 1998 Siemens Opera Competition in Turkey. In 2003, Bilgili became Turkey’s first ever representative at the BBC Cardi Singer of the World competition.

Burak Bilgili has performed with distinguished musicians such as Zubin Mehta, Christoph Eschenbach, and Sir Andrew Davis, in the most celebrated concert venues, festivals and opera houses. Carnegie Hall, Gran Teatre del Liceu in Barcelona, Den Norske Opera in Oslo, Savonlinna Opera Festival, Grand Théâtre de Gèneve, Teatro Massimo di Palermo, Maggio Musicale Fiorentino, Florida Grand Opera, Michigan Opera Theater, San Francisco Opera, L’Opéra de Montréal, Washington National Opera, Cincinnati Opera, Virginia Opera are among the venues he performed.

Burak Bilgili initially studied at Mimar Sinan University in Istanbul as a student of Prof. Guzin Gurel. After his graduation, he studied at the prestigious Academy of Vocal Arts in Philadelphia with the support of Sedat Gurel – Guzin Gurel Arts and Science Foundation. With Zehra Yildiz Culture and Arts Foundation’s support he had the chance to study with Katia Ricciarelli in Italy. He also studied with celebrated opera artists such as Renata Scotto, Montserrat Caballe, Tom Krause, Renato Bruson, Sir Thomas Allen, and Bonaldo Giaotti.

Page 16: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

Ludwig van BEETHOVEN (1770–1827)Senfoni No.9, Re minör, Op.125 “Korolu”Symphony No.9 in D minor, Op.125 “Choral”

Beethoven’in 9. senfonisinin 7 Mayıs 1824’de gerçekleşen ilk seslendirmesinin 19. yüzyıl bestecileri üzerinde büyük bir etkisi olmuştur. Tarihteki ilk koral senfoni Peter Winter’in 1814 yılında seslendirilen Schlacht-Sinfonie’sidir. Ancak bu yapıt, tek bölümlü yapısı ile senfonik müziğin gelişim basamaklarının dışında tutulur. Bu sebeple ilk koral senfoni olarak değerlendirilebilecek 9. Senfoni, diğer pek çok devrimci özelliği de göz önünde bulundurulduğunda, müziğin ulaştığı doruk noktalarından biri olarak kabul edilir. Eserin siparişi 1817 yılında Londra Filarmoni Topluluğu tarafından verilmişti. Beethoven’in 1818 kış sezonu boyunca Londra’da kalması ve bu süre zarfında iki yeni senfoni bestelemesi isteniyordu. Sanatçı böylelikle dokuz ve onuncu senfonilerini yazmak üzere çalışmaya başladı. Ancak aynı dönemde ilk gençliğinden beri hayranı olduğu Schiller’in bir şiiri üzerine bir kantat yazmayı da, ki bu fikrini çok uzun yıllardır ertelemişti, planlıyordu. Sonuçta bu üç ayrı proje, ancak 1824 yılında, tek bir yapıt olarak sonuçlandı. Eserin yazılmasına neden olan ilk siparişe sadık kalınarak bu senfoninin hakları Londra Filarmoni Topluluğuna satıldı. 9. Senfoninin kazandığı büyük başarının ardından Beethoven 10. Senfonisini yazmaktan vazgeçti. Sonunda kendisi de ikna olmuştu; 9. Senfoni onun insanlığa söylemek istediği son sözlerdi. O güne değin sanatçıya büyük şöhret kazandıran, henüz hayattayken müzik tarihinin en önde gelen bestecileri arasında yer almasına neden olan eserleri hep çalgısal müzikler olmuştu. 22 yaşında sıradan bir genç olarak geldiği Viyana’da, diğer yüzlerce yetenekli besteci arasından sıyrılmasını sağlayan, onun sonatları, senfonileri ve yaylı dördülleriydi. Şan müziği konusunda yaptığı en önemli girişim olan Fidelio operası ise büyük ölçüde başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Peki öyleyse neden son sözleri olarak bir koral senfoni seçmişti? Bu zor soruya bir yanıt olmasa da bir ipucu bulabilmek için dönemin siyasi özelliklerine ve Beethoven’in zaman içerisinde bu özelliklere sanatıyla verdiği tepkilere bakalım. 15 ve 16. yüzyıllarda yapılanmaya başlayan kapitalist sistem 18. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’da etkinliğini kesin olarak hissettirmeye başlar. Artık siyasi güç, toprak sahibi

Page 17: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

aristokratların ve toprağın gerçek sahibi Tanrının temsilcisi kilisenin değil; paralı ordularıyla dünyanın dört bir yanında kurdukları sömürgelerden elde ettikleri ucuz hammaddeyi fabrikalarda işleyip satan burjuvazinindir. Yüzyıllardır ticaret yollarına sahip olarak dünyanın hakim gücü olan Osmanlı İmparatorluğu bu yeni ekonomik sistem karşısında gerilemeye başlar. Avrupa devletlerinin dünyanın yeni üstün gücü olabilmeleri için siyasi sitemin değişmesi gerekmektedir. Öyle de olur; Fransız Devriminin ardından cumhuriyet kurulur. Artık eşit haklara sahip özgür bireyler vardır. Bu temel siyasi değişikliklere paralel olarak sanatçının ve sanatın tanımı değişir. Artık sanatçılar kiliseye veya bir aristokrata hizmet ederek değil yapıtlarını maddi bir değer karşılığında sunarak var olmaktadırlar. 18. yüzyıla kadar bir aristokrat eğlencesi olan opera daha geniş kitlelere seslenmeye başlar. Mozart gibi büyük dehaların eserleri bir kenarda tutulursa, dramatik içerik zayıflamaya başlar. Fransız Devriminin ardından ise görselliği ön planda tutan, devrim ideallerini heyecanla yüksek perdeden haykıran bir ton benimsenir. Aydınlanma Çağının dünyevi gerçekçilikle biçimlendirilmiş insan aklını ön planda tutan felsefeleri ise daha çok çalgısal müziğe yön verir. Konser salonlarının gözde türü olan senfoni ancak akılla kavranabilen yapısı ile ön plana çıkar. Beethoven’a Viyana’da saygın bir besteci rütbesini getiren ilk senfonileri, aydınlanma felsefesinin gözettiği akıl ile devrim heyecanını başarıyla bir araya getirebilmiştir. Ancak bu eserleri meydana getiren temel etki siyasi bir taraftarlık değil, sonsuzlukla kucaklaşma arzusundaki insanın dizginlenemez özgür iradesidir. İşte bu etki sonuçta politik güçle çatışır. 1802 yılında devrim heyecanıyla yazılmaya başlanan ve devrim kahramanı Napolyon’a adanan üçüncü senfoni, akılla kavranan müzikal biçimin sınırlarını uç noktalara taşır. Ancak bu kahramanın kendisini imparator ilan etmesinin ardından yaşanan derin hayal kırıklığıyla Napolyon’un ismi, 1805 yılındaki ilk seslendirmeden önce, eserin kapağından kazınarak silinir. Beethoven’in bu yaptığı aslında 19. yüzyıl sanatçısının kısa ve net bir tanımıdır: bağımsız ve yalnız. 1809 yılında Napolyon’un Viyana kuşatması altında yazılan 5. Piyano Konçertosunun ikinci bölümünde bu yalnızlık açık bir biçimde duyulabilir. Sanatçının 9. Senfoniyi yazmaya başladığı tarihte Napolyon diğer Avrupa devletleri karşısında yenilmiş, devrim ve cumhuriyet idealleri tüm Avrupa’da kökleşmiş, bu ideallere inanan ancak yaşanan büyük yıkımlardan

Page 18: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

ürken aydınlar arasında ulusal sınırları aşan bir bağ oluşmuştur. Bu bağ uluslararası düzeyde insani değerleri gözeten bir anlayıştır. Ancak “tüm insanların kardeşliği” gibi bir düşünce, o dönemde ancak Johann Gottfried Herder, Goethe, Schiller ve Beethoven gibi sanatıyla sonsuzluğa dokunmuş, böylelikle insanlığın aydınlanmasının ne demek olduğunu gerçekten anlamış çok az sayıda aydın tarafından kavranabiliyordu. Zenginliğini sömürmeye dayandıran, bunu da ancak sömürdüğü kültürleri aşağılayarak aklayan siyasi erk ve onların yönettiği geniş kitleler için ise bu kavramın anlaşılabilir bir tarafı yoktu. İşte Beethoven’in insanlığa iletmek istediği son sözlerinde müziği ve sözü bir arada kullanmasının sebeplerinden biri bu olmalı. O dönemde pek çok insana yabancı olan bu kavramı yalnızca sözlerle açıklamaya çalışmak imkansızdı. Opera gibi ifadesi belirli bir metnin dramatik yapısıyla sınırlı bir eser yetersiz kalacaktı. Yalnızca çalgısal bir eser de anlatmak istediklerini ifade edemeyecekti. Çünkü Beethoven’ın kesin olarak iletmek istediği bir mesaj vardı. Başka bir deyişle söylemek istediği şeyin gücü tek başlarına hem müziği, hem de sözleri aşıyordu. Ancak eserin en çarpıcı özelliklerinden bir diğeri çok geniş çaplı yapısıdır. Yukarıda açıklamaya çalıştığım özelliklere sahip bir 19. yüzyıl sanatçısı olan Beethoven, ilk dönemlerinden itibaren eserlerinde bölümler arası farklılıkları aşan bir yapı elde ederek bütünsel bir sanat eseri yaratmanın yollarını aramıştır. 9. Senfonide de bölümleri ayrı ayrı ele almanın bir anlamı olamaz. İlk üç bölüm hem bir sonraki bölümü hem de eserin beynini teşkil eden final bölümünü hazırlar. Eserin oldukça dikkate değer bir girişi vardır. Örneğin bir kahramana adanmış olan üçüncü senfoni büyük bir mi bemol majör akoru ile başlar. Bu akor kararlılığı ve otoriteyi simgeler. 9. Senfoni ise bu otoriter yapıya çok uzak bir biçimde belirsiz bir dörtlü aralıkla başlar. Bu aralık tüm insanlığı kucaklayan bu dev eserin altına serilmiş bir kilim gibidir. Bu girişin ardından sonat formundaki birinci bölüm gelir. Bu bölüm re minör tonunda başlayıp re majörde biten yapısıyla aydınlığa doğru yapılan yolculuğun başlangıcı gibidir. İkinci bölüm bu yolculuğun esrik coşkusunu ve ortadaki majör orta bölümü ile bu coşkuyla ulaşılan insanlık sevincini betimler. Üçüncü bölüm ulaşılan yerin huzurunu ve dinginliğini taşıyan bir tema ve onun çeşitlemelerinden oluşmuştur. Artık gerçeğin kapısına dek gelinmiştir.

Page 19: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

Oradan içeri girildiğinde dördüncü bölüm başlar. Ancak dördüncü bölüm başladığında huzur yerini şiddetli bir reddedişe bırakır. O ana kadar duyulan tüm temalar hatırlanır ancak hepsi reddedilir. Kabul edilen ise koral teması olur. Schiller’in şiirinin dört kıtası çalgısal olarak orkestra tarafından duyurulur. Ardından Beethoven’in yazdığı sözlerle (Dostlarım, isterseniz bu duyduklarınızı değil daha hoş ve neşeli olanları söyleyelim) bas reçitatif, Schiller’in şiirini söylemek üzere koroyu çağırır. Orkestranın seslendirdiği interlüdlerle çeşitlenen temanın ardından, ilk bölümde ilk kıtanın kullanılmayan son dörtlüğü yeni bir temayla seslendirilir: “Kucaklaşın ey milyonlar, bu öpücük tüm dünyayadır, Kardeşlerim bu ışıldayan gök kubbenin ötesinde, Bizleri seven babamız olmalı”. Daha sonra ilk koral teması ve bu yeni tema fügal bir yapıda işlenerek eserin eşiz finaline ulaşılır.

The premiere of Beethoven’s Symphony No. 9 on May 7, 1824 had a critical impact on the 19th century composers. The first choral symphony in history is Peter Winter’s Schlacht-Sinfonie, performed in 1814. However, with its single-movement structure, this work is usually not counted when considering the development stages of symphonic music. Therefore, the 9th Symphony, which can be regarded the first choral symphony, especially in consideration of its many other revolutionary aspects, is acknowledged as the culmination music has reached. The work was commissioned in 1817 by the Philharmonic Society of London. Beethoven was asked to spend the entire winter season of 1818 in London and compose two new symphonies. Thus, the composer started working on his ninth and tenth symphonies. However, in the same period, he also planned to compose a cantata based on a poem by his long-admired Schiller, an idea he had postponed for many years. In the end, all three projects boiled down to a single work, only in 1824. In compliance with the original commission which led to the composition of the work, the rights of the symphony were sold to the Philharmonic Society of London. After the phenomenal success of his Symphony No. 9, Beethoven abandoned the idea of writing his tenth symphony. Finally, he himself was convinced that the Symphony no. 9 was the last word he wanted to say to the world.

Until that day, all the works that brought him spectacular success and made him one of the leading composers of music history during his lifetime were instrumental

Page 20: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

pieces. It was his sonatas, symphonies and string quintets which enabled him to rise to prominence among hundreds of talented composers in Vienna, where he had arrived as a 22-year-old ordinary young artist. His Fidelio opera, which was his main initiative in vocal music, was a failure. So, why did he choose a choral symphony as his final words? Although this difficult question does not have an answer, let’s have a look at the political conditions of the period and Beethoven’s responses to them, especially in his art over time, to find a clue.

The capitalist system which started to take shape in the 15th and 16th centuries had come to make its presence felt in Europe in the latter half of the 18th century. Political power did not rest with the aristocratic landlords and the church as the representative of God, the real owner of the land, any more, but concentrated in the hands of the bourgeoisie, which obtained cheap raw materials from the colonies they established around the world using their mercenaries, processed them in their factories and then sold them. The Ottoman Empire which had been the dominant world power by virtue of owning the trade routes for centuries started to move into a recession in the face of this new economic system. In order for European states to be the new superior power of the world, the old system had to change. That is what happened; after the French Revolution, the republic was founded. There were now free individuals who had equal rights.

Parallel to these political changes, the definition of art and artist changed. Now the artists existed not by serving the church or an aristocrat, but by presenting their works in return for material value.

The opera, which had been an aristocratic enjoyment until the 18th century, started to appeal to a wider audience. With the exception of the works of great geniuses like Mozart, dramatic content became weaker. After the French Revolution, a new tone that prioritized visual appeal and boasted the revolutionary ideals loudly was adopted. The philosophies of the Age of Enlightenment foregrounding the human mind shaped by worldly reality, on the other hand, informed instrumental music. Symphony, the favorite genre of the concert halls, stood out with its structure which could only be comprehended by the intellect.

Beethoven’s first symphonies, which earned him the title of a prestigious composer in Vienna, successfully

Page 21: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

brought the reason emphasized by the enlightenment philosophy and the revolutionary enthusiasm together. However, the main impact behind these works was not political partisanship, but the indomitable free will of the human who desired to embrace infinity. This impact finally clashed with political power. The third symphony written in 1802 with the zeal of the Revolution and dedicated to Napoleon took the musical form that could be comprehended only by the intellect to its extremes. However, the frustration brought about by the hero’s self-coronation as the Emperor led Beethoven to scratch Napoleon’s name from the title page before the work’s premiere in 1805. What Beethoven did, in fact, provides a concise definition of the 19th century artist: independent and lonely. This loneliness can be heard clearly in the second movement of the Piano Concerto No. 5, which was written during Napoleon’s march to Vienna in 1809.

When the artist started writing the 9th Symphony, Napoleon was defeated by other European states; the ideals of the revolution and republic had taken root across Europe; and a transnational bond was formed between the intellectuals who believed in the said ideals, but flinched at the major devastation experienced by many. This bond was an understanding that valued humanistic values at an international level. However, in the concerned period, an idea like “the brotherhood of all” could be comprehended only by a few intellectuals, such as Johann Gottfried Herder, Goethe, Schiller and Beethoven, who touched eternity with their works and grasped the real meaning of human enlightenment. As for the holders of political power who based their wealth on exploitation and who could justify this exploitation only by debasing the cultures they exploited and the large masses they governed, this concept made no sense at all.

This must be one of the reasons why Beethoven wanted to use music and words together in his last words to humanity. It was impossible to explain this concept, which was unfamiliar to most in the period, through words. A work that was limited by the dramatic structure of a text with a determined expression, like an opera, would prove insufficient. A work that was only instrumental would not express all he wanted to articulate. Beethoven had a message he certainly wanted to give. In other words, the power of what he wanted to say exceeded both music and words, in and of themselves.

However, another one of the most striking features of the work is its comprehensive structure. As a 19th century artist,

Page 22: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

whose characteristics I tried to explain above, Beethoven, from his very early period, had always sought to create a holistic work of art by achieving a structure that exceeded the differences between movements in his works. Likewise, in the 9th Symphony, it will not make any sense to treat the movements separately. The first three movements set the stage both for their succeeding movements and for the finale, which is the brain of the work.

The work has a remarkable opening. The third symphony, for example, dedicated to a hero, commences in E flat major. This chord symbolizes determination and authority. Symphony no. 9, on the other hand, commences with a very remote, uncertain fourth interval. This interval is like a rug spread beneath this giant work, embracing the entire humanity. The exposition is followed by the first movement in the sonata form. With its structure starting with D minor and ending in D major, the movement reminds the beginning of a journey towards light. The second movement describes the ecstatic enthusiasm of this journey, and the major middle part depicts the joy of humanity reached through exultation. The third movement consists of a theme carrying the peace and tranquility of the arrival place, and its variations. Now, the gate of truth is reached. After passing through this gate, the fourth movement commences. However, at the start of the fourth movement, peace is replaced by a strong refusal. All the themes up to that moment are remembered, but dismissed. Choral theme is the one that finds acceptance. Four quartets of Schiller’s poem are presented instrumentally by the orchestra. Then, through Beethoven’s words (“Oh friends, not these sounds! Let us instead strike up more pleasing and more joyful ones!”), the bass recitative calls the choir to recite Schiller’s poem. Following the theme varied by the interludes introduced by the orchestra, the last quartet of the poem not used in the former part is presented with a new theme: “Be embraced, you millions! This kiss is for the whole world! Brothers, above the canopy of stars must dwell a loving father.” Then, the first choral theme and this new theme are processed in a fugal structure, and the unique finale of the work is presented.

Dr. Onur Türkmen

Page 23: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

1. Keman | 1st ViolinIrina Nikotina, konzertmeister asst. Bahar KutaySuzana BezhaniRefik ZamanalioğluAdilhoca AzizVseslava ÖztürkSüreyya DefneEda DelikçiDavut AliyevElena PostnovaHüseynali Hüseynaliyev *Yağız Tan *

2. Keman | 2nd ViolinFeruza Abdullayeva, grup şefi | principalElena RihsiMarina AgapovaAdelya AteşoğluNil Cetizİskender OkeevNazik Rahmedova *Senem Akgöl *Ümit Önder *

Viyola | ViolaCavid Cafer, grup şefi | principal Elena GnezdilovaSema HakioğluUluğbek RihsiEce AkyolSvetlana SimolinElif Kuştanİrşad Mehmet

Viyolonsel | VioloncelloHayreddin Hoca, grup şefi | principal Serdar RasulArtur RahmatullaAdil Babacan Yiğit ÜlgenVerda ÇavuşoğluSalim Gayıblı

Kontrbas | Double BassSergey Margulis, grup şefi | principalDritan GaniZurab TsitsuashviliŞalva GaguaAlper Müfettişoğlu *Doğukan Pahsa

Bilkent Senfoni OrkestrasıBilkent Symphony Orchestra

Flüt | FluteAlbena Sezer, grup şefi | principal Zita ZempleniEbru Aykal

Obua | OboeSelçuk Akyol, grup şefi | principalVioletta Lupu

Klarnet | ClarinetSelen Özyıldırım Leonid Volkov

Fagot | BassoonOzan Evruk, grup şefi | principalZeynep Bilgesu BozkaplanSefa Erşahin *

Korno | HornHasan Erim HacatGüloya AltayBarış Bayer *Mustafa Kaplan *

Trompet | TrumpetOnurcan ÇağatayKrasimir Konyarov

Trombon | TromboneCem Güngör, grup şefi | principalMehmet Ali BaydarAleksey Medvedev

Vurmalı Çalgılar | PercussionAydın Mecid, grup şefi | principal Alper ÖzgüzelHakan YağuşTansu Karpınar

* Misafir Sanatçı | Guest Artist

Page 24: Neseye Övgü. Ode to Joybso.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/190615-program.pdf · Burak Bilgili bas konzertmeister Irina Nikotina TÜRKSOY işbirliğiyle In collaboration with

Soprano Aytül Baktır UğurBengi MalatyalıoğluBetül AlpayBetül ÖzdemirCansever ErsoyH. Engin Göksu ÜnalEsin HoşsöylerFatma Zehra AslanGülay AteşGülben Özışık ÇayanGülşen KofoğluF. Hilal Bilgiliİlknur Tunçdemirİmren HacımustafaLeyla Aylin AkdoğanMakbule Dilek AtayMeltem AltunNilgün KavutÖzlem Ercan Sevim

AltoDemet ErdemElifcan KüçükEsra Hande LüleciFüsun YargıcıGamze ÇavdarGonca ÖrücüGönül Güven Şahinİpek Seren Başeğmezİrem Kırgız ArayM. İnci Tığlı AyağMehtap AksuNecla DanışNuran EnerÖzlem ŞekerSema BaysalSerap Özdemir

Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli KorosuMinistry of Culture and Tourism State Polphonic Choir

TenorAhmet CamcıCan Serhat SaygıCemal Gürsel HakanErdem S. SaraçFikri Hakan GüleçHüseyin Alp AkyıldızHüseyin Gökçeaslanİrfan YüceLevent TereciM. Nezih RendaNusret ÖzerOğulcan GökalpSavaş SakaryaŞahin Altun

BasAdem YörümezAli Barbaros ErdemAli Sinan Gülsen Buğra B. AydınoğluBülent ErginCem Hakan ÖzaslanCengizhan YargıcıEren AteşoğluLevent Oktay KayaÖzer ÖcbeTurgay BudakTolga SalmanVolkan N. Gevrek

Bilkent Üniversitesi kültür ve sanat faaliyetidir. | Cultural and artistic activity of Bilkent University.

www.bso.bilkent.edu.tr [email protected] Gişe | Ticket Office: (312) 290 1775