Arthur Schopenhauer - Bilmek ve istemek

138
SCHOPENHAUER BİLMEK VE İSTEMEK

description

Arthur Schopenhauer - Bilmek ve istemek

Transcript of Arthur Schopenhauer - Bilmek ve istemek

  • SCHOPENHAUERBLMEK VE STEMEK

  • BLMEK VE STEMEK

    Arthur Schopenhauer(d. 1788, Danzig - . 1860, Frankfurt am Main)

    nl Alman filozofu. 1813'te Jena'da ber die vierfache Wurzei des Satzes vom Z ureichender Qrunde (Yeterli Sebebin Drtl Kk) adl bir tez savundu ve 1818'de byk eseri Die Welt als Wille und Vorstellung'u (sten ve Tasarm Olarak Dnya) yaymland. Berlin nivesitesi'nde doent oldu (1820); 1831'de retim yeliinden aynlarak Frankfurt'ta mnzevi bir hayat yaad; alayc ve nkteli eserleri arasnda, ber den Willen in d e r Natur (Tabiatta rade stne) (1836), ber die Freiheit des Menschlichen Willens (nsan radesinin Hrriyeti stne) (1839), D ie beiden Qrund- problem e d e r Ethik (Ahlakn ki Temel Meselesi) (1841), Parerga und Paralipomena (1851) yer alr. ki eseri ise lmnden sonra yaymland: Yaam Bilgelii zerine Aforizmalar, D nceler ve Fragmanlar.Schopenhauer felsefesi, hem Kant idealizmine hem de Hint filozoflarna dayanr. Btn doktrinini, zneyi de nesneyi de kapsayan tasavvur (Vorstellung) ve irade gc kavram stne kurar. Dnya bir tasavvurdur, yani o, aklda tasavvur edildiinden baka bir ekilde dnlemez (idealizm). Schopenhauer, bu fenomenler dnyasnn dayanana, "irade" (isten) adn verir ve her kuvveti bir irade olarak grr (iradecilik). Bu irade varlklarda, yaama istei veya yok etme sebeplerine kar direnme ve onlara hkim olma eilimi olarak belirir. Zek bile yaama isteinin hizmetindedir; bununla birlikte, insan, her yaantda ve abada ktlk ve acnn bulunduunu anlaynca, yaama isteinden kendini gene zek yoluyla kurtarabilecektir. Bu, hayat artlarnn karamsar bir analizidir ve Schopenhauer, kendisine n salayan keskin zeksn ve ac belagatini bu konuda ortaya koymutur. Schopenhau- er'in ahlak, insanlann zdeliinden ileri gelen acma duygusuna dayanr.

  • Arthur Schopenhauer

    BLMEK VE STEMEK

    eviren:

    Ahmet Aydoan

    SEK

  • < *5.

    * ,, ** f

    Say YaynlanSchopenhauer / Toplu Eserleri 12

    Bilmek ve stemek

    ISBN 978-605-02-0148-2 Sertifika Ho: 10962

    Yayn Haklan Say YaynlanBu eserin tm haklan sakldr. Yaynevinden yazl izin alnmakszn ksmen veya tamamen Eilnt yaplamaz, hibir ekilde kopyalanamaz, oaltlamaz ve yaymlanamaz.

    zgn ad: Die Welt als Wille und Vorstellung, Bd. II, Kap. XLI:Ueber die Tod und sein Verhltnis zur Unzerstrbarkeit unsers Wesens an sich.Parerga und Paralipomena, Bd. II, Kap. X: Zur Lehre von der Unzerstrbarkeit unsers wahren Wesens durch den Tod.

    eviren: Ahmet Aydoan Editr: Derya nder Sayfa Dzeni: Tlay Malko

    Bask: Kurti Matbaas Topkap-stanbul Tel: (0212) 613 68 94

    Matbaa Sertifika No: 12992

    1. Bask: Say Yaynlan, 2012

    Say YaynlanAnkara Cad. 22/12 TR-34110 Sirkeci-stanbul Telefon: (0212) 512 21 58 Faks: (0212) 512 50 80 e-posta: [email protected] web: www.sayyayincilik.com www.facebook.com/sayyayinlari

    Oenel Datm: Say Datm Ltd. ti.Ankara Cad. 22/4 TR-34110 Sirkeci-stanbulTelefon: (0212) 528 17 54 Faks: (0212) 512 50 80e-posta: [email protected] online sat: www.saykitap.com

  • indekiler

    iToplu Bak

    Kendinde ey ve Fenomen Kartl zerineBaz Mahedeler...........................................................9

    IIHazrlk

    Bilmek ve stemek Bakmndan Beden-rade ilikisi......23Ek- Bilmenin ki Tr:Fizik ve Metafizikfienri Bergson..............................................................30

    mBilmenin Snn: Kendinde ey

    Kendinde eyin Bilinebilirlii zerine ............................39Kendinde ey Olarak rade zerine

    Akn Dnceler......... .................................... .......53

    IVBilmek, stemek ve lmek

    Gerek Varlmzn lmden Sonraki Durumu............. 69

    VYorum

    Dou Dncesinin Schopenhauer'in Kendinde ey retisi zerindeki EtkileriMoira N icholls.............................................................87

  • ToplubakI

  • Kendinde ey ve Fenomen Kartl zerine Baz Mahedeler1

    Kendinde ey duyularmzn herhangi biri araclyla algdan bamsz olarak mevcut olan, dolaysyla hakiki anlamda var olan eyi ifade eder. Demokritos'a gre o biimlenmi maddeydi; aslnda Locke iin de aynydi; Kant iin bu bir bilinmeyen, benim iinse iradedir.

    Demokritos'un meseleyi nasl btnyle bu anlamda ele aldn ve dolaysyla bu kmenin banda geldiini eserleri nnde olan ve ou zaman ondan harfi harfine iktibaslarda bulunan Sextus Empiricus'dan (Adver- sus rmchemsrJcos, lib. III, 135) alnma aadaki pasey gsterir:

    Arm oK p iTo 8e t i jis v ava p ev T (j>av|ieva, Tc a ia 0

    pasCTiv, K a i to tc v X sye i ur|8ev aivea0a caT aX f0e a v ,

    akka, n v o v Korta 86av dX.r)0e 8e ev t o o a v uKapxevv

    t o dTo ou e lv a Ka k s v o v

    ve benzeri. (Democrkus aucem ea quidem^ollk, quae apparent sensibus, ec ex iis dick nihil uc vere esc apparere, sed solum ex opinione; verum aucem esse in iis, quae

    1 Parerga und Paralipomena, Bd. 11, Kap. IV: Einige Betrachtungen ber den Gegensatz des Dinges an Sich und Erscheinung.

    9

  • Bilmek ve stemek

    sunc, aoomos ec inane).2 OKura btn pasaj okumasn tavsiye ederim, ki daha ileride ifade eder: steri olov EKaoTOv (sem) yyvcocncev ev tpcg sctt (vere quidem nos, quale sfc vel non sk unumquodque, neixiquam incelligimus);3 keza eteri oiov eicaotov (ecra) yyvcocncev ev anopco eati (vere scire, quale sfc unumquodque, in dubio esc).4 Btn bunlar basite "eyleri kendi balarna ne olabileceklerine gre (yani neyseler o haliyle) deil fakat sadece grndkleri haliyle biliriz" demeye gelir ve en belirgin maddecilikten balayp idealizme giden ve benimle sona eren dizinin yolunu aar. Kendinde ey ile fenomen5 arasndaki arpc biimde ak ve belirli, hatta Kant'n kulland anlama yakn, ayrm Porphyrius'un Stobaios'un ilk kitabnn krk nc blmnde muha

    2 (: Demokritos duyu algsna grnen eyi yadsd iin unu savunur: Gerekte olduu haliyle bu fenomenden hibir ey ortaya kmaz, ortaya kan onun bize grnen halinden ibarettir. Bununla beraber atomlarn ve boluun mevcudiyeti gerektir.)

    3 (: Dolaysyla her bir eyin nasl teekkl ettiini veya etmediini gerekte bilmeyiz.)

    4 (: Her eyin nasl teekkl ettiini bilmek gtr.)5 (: Erscheinung: grnmek, gzkmek, belirmek, tezahr/zuhur etmek,

    mnasip/muvafk grnmek vb. anlamlara gelen kk fiil erseheinenin ortac genellikle grn veya beliri (ya da zuhur, tezahr) diye kar- lansa da, "zuhur" veya "tezahr" eden eyin bizatihi kendisi, asimin sylemeye alt gz nnde bulundurulduunda, baz hallerde bir isim olarak bolukta kalr (ki byle bir saknca bulunmad durumlarda gerek burada gerek dizinin daha nceki kitaplarnda zaten fiil de orta da zuhur ve tezahr vb. ile karlanmtr), kastedilen biraz daha eksiltilerek veya daraltlarak "tecelli" veya "hadise" diye karlan- sa dahi maksat yine ifade olunmayacaktr. nki tabirin kkenindeki scheinen fiili (k yaymak, parldamak) zuhur veya tezahr eden eyi bizde olduu gibi gzle ve grnmeyle ilikisi iinde deil, tpk Greke phainomenon (phainomenos, phainesthai, phainein) kkndeki phs, yani gsteren kla irtibat iinde sylemeye alr. Beri yandan bunun "duyulur" ve "dnlr" ya da aisthesis ve noesis arasndaki ak aynmn bulanklamasna katkda bulunaca eletirisi ve dolaysyla meselenin bir ucuyla Anschauung tabiriyle ilgili olduu akldan karlmamaldr.)

    10

  • Toplu Bak

    faza ettii bir pasajnda bulunur: T Kaxriyopo^va to aia0T)TO Kai v^ou Xr|9c cm Tama, t 7tvTT| eva Sicme^oprpvov, t HTa(3A,riT0v sva ete. ToC 8e vtc vto Kai Ka0 at ixj>s(TTr|K0To aTC, t evai si v avx) iSpujivov coCTaTCs t kctcci mvxa e/ev k.tA.6 (c. II, s. 716.)

    * * *

    Masl ki yerkrenin sadece yzeyini biliyor ve fakat iinin byk som ktlesi mehulmz kalyorsa tecrb olarak da eyler ve genel olarak dnya hakknda hibir ey bilmiyor fakat onlarn sadece fenomenal grnlerini, yani yzeyini biliyoruz. Bunun tam bilgisi en geni anlamda alndnda fiziktir. Fakat bu yzey peinen bir i ksm gerekli klar; o sadece yzeyden ibaret olmayp, kbik bir muhtevaya sahiptir ve o doasyla ilgili sonularla birlikte mecafizikin konusudur. eylerin bizatihi zn salt fenomenin yasalaryla uyum iinde oluturmaya almak uzay geometrisine ait bir cismi saf yzeylerden ve onlarn yasalarndan oluturmaya almaya benzeyen bir itir. Her akn dogmatik felsefe kendinde eyi fenomenin yasalarna uygun olarak kurma abasdr. Bu birbirine taban tabana zt iki ekli birbiriyle rttrmeye almaktan farkszdr, ki ekilleri ne kadar evirirsek evirelim bu bir kesi veya dieri darda kald iin asla muvaffak olunamayacak bir itir.

    * * *

    6 (: Hissi ve maddi olan hakknda btn ynleri kaplad ve deiebilir olduu ifade edilirse o zaman bu gerekten durumu aksettirir... Fakat gerekten var olan ve zat itibariyle mevcut olan hakknda onun ezelden beri kendine dayandn ve benzer ekilde hep ayn kaldn sylemek dorudur...)

    11

  • Bilmek ve stemek

    Tabiattaki her varlk ezamanl olarak fenomen ve kendinde ey, veya natura nacuraca7 ve nacura nacurans8 olduu iin fizik ve metafizik diyebileceimiz iki ynl bir aklamay kabul eder. Fiziin aklamas her zaman sebepten, metafiziin aklamas ise her zaman iradeden balar;9 nk o kendisini bilgisiz tabiatta doal bir g olarak gsteren ve yaam gc olarak ykselen fakat hayvanda ve insanda irade adn alandr.

    Aslnda belirli bir kimsenin zihninin/zeksnn dzeyi ve eilimi, karakterinin manevi-ahlaki teekkl btnyle fiziki grnnden bile karlabilir, nitekim zihni beyninin ve sinir sisteminin yaps ile bunlar etkileyen kan dolamndan karlabilir; karakteri kalp, damar sistemi, kan, akcier, karacier, dalak, bbrekler, barsaklar, reme organlar vb.'nin bnyesi ve mrekkep faaliyetinden karlabilir. Fakat bunun iin rapport du physique au morali10 dzenleyen yasalar hakknda Bic- hat ve Cabanis'in (Kr. 102) bile sahip olduklarndan daha fazla ve daha doru bir bilgiye sahip olmamz gerekir. O halde zihin ve karakter daha uzak bir fiziki sebebe, ebeveynin hal ve mizacna11 irca edilebilir, nk bunlar o daha yksek ve daha iyi olann deil ancak kendilerinebenzeyen bir varln nvesini salayabilirlerdi.

    Ne var ki metafizik bakmdan ayn insann kendisi iin kendine uygun zihni yaratm olan kendi zgr ve asli iradesinin fenomeni olarak aklanmas gerekirdi. Dolaysyla yapp ettii her ey her ne kadar zorunlu olarak onun belirli saiklerle atma halinde olan karakterinden kaynaklansa ve bu da onun tecessmnn12 sonucu ola

    7 (: Dourulmu doa.)8 (: Douran doa.)9 (Daha dorusu Schopenhauer'in "irade" dedii eyden.)

    10 (: Maddi-fiziki olann manevi-ahlaki olanla ilikisi.)11 (: die Beschaffenheit.)12 (Yani bir cisme brnerek ferdiyet kazanmasnn.)

    12

  • Toplu Bak

    rak ortaya ksa da bu tr fiiller yine de btnyle ona atfedilecektir. Fakat imdi metafizik bakmdan onunla ebeveyni arasndaki farkllk mutlak deildir.

    * * *

    Anlamak her zaman bir tasavvur oluturma13 edimidir, dolaysyla z itibariyle her zaman tasavvur alannda kalr. imdi o sadece fenomenleri temin ettii iin her trl anlama fenomenle snrldr. Kendinde eyin balad yerde fenomen, dolaysyla tasavvur ve onunla birlikte anlama da sona erer. Fakat onun yerine kendi bana var olan (teki gibi gelip geici olmayan) ve irade olarak kendisinin farknda olan ortaya kar. Eer bu kendimizin farknda oluumuz dolaysz olsayd kendinde eyin btnyle uygun bilgisine sahip olurduk, ne var ki bu, iradenin bu uzvi bedeni ve onun bir parasyla (yani beyinle) zihni kendisi iin oluturmas, fakat ardndan da nce byle bir zihin sayesinde z bilinte14 kendisini irade olarak bulup tanmasyla ortaya kar. Dolaysyla kendinde eyin bu bilgisi ncelikle iinde zaten ierilen bir bilen ve bilinen ayrmyla, ardndan da beyne ait z- bilinten aynlamayan15 zaman formuyla kaytl ve snrldr; dolaysyla byle bir bilgi btn kapsayc ve uygun bilgi deildir (Bunu baeserimin ikinci cildinin 18. Blmyle karlatrnz16).

    13 (Ya da: zihinde canlandrma, tasarmlama.)14 (: Selbstbewufitsein: Schopenhauer, ileride aklanaca zere, obje

    leri birbirinden farkl olan iki bilin tipini birbirinden ayrr: bir yanda baka eylerin bilinci, dier yanda z bilin veya benin dolaysyla bilincin bilinci vardr. z bilin bir zat ya da ben olarak bavurulan bir nesnenin bilinci deil fakat kiinin istemesinin dorudan bilinci veya ona dair oluan farkndalktr.)

    15 (Ya da: onun ayrlmaz paras olan.)16 [Bkz. ileride: Kendinde eyin Biiinebilirlii zerine.)

    13

  • Bilmek ve stemek

    Ueber den Willen in der Ha:ur (Doadaki rade) isimli eserimde "Fiziki Gkbilimi" bal altnda ele alnm olan ve bir olay veya banty ne kadar ak kavrayabilirsek, onun o kadar salt fenomende yer aldn ve kendinde eyle ilgili olmadn ifade eden hakikat bununla yakndan ilgilidir.

    Kendinde ey ile fenomen arasndaki fark ayn zamanda bir eyin znel ve nesnel z arasndaki farkla da ifade edilebilir. Onun btnyle znel z tam kendinde eydir; fakat bu bir bilgi nesnesi deildir. nk byle bir nesne iin temel ve elzem olan ey her zaman bilen bir bilinte onun tasavvuru olarak mevcut olmaktr. Orada kendisini izhar eden, eyin nesnel zdr. Dolaysyla bu bilgi nesnesidir; ama bu hviyetiyle o bir tasavvurdan ibarettir ve o hale ancak kendine zg doas ve ondan kaynaklanan yasalara sahip olmas gereken bir tasavvur aygt araclyla gelebilir, neticede o, bir kendinde eyle ilikilendirilebilecek bir fenomendir sadece. Bu bir z bilincin ve dolaysyla kendini bilen bir benin olduu yerde de geerlidir. nk bu da kendisini ancak onun zihni, yani tasavvur aygt iinde bilir. Haddizatnda o kendisini harici duyu araclyla uzvi bir form ve deruni duyu araclyla da irade olarak bilir. O bu formun ilerinin nasl ki glgesi tarafndan ayn anda tekrar edildiini gryorsa bu iradenin ilerinin de bu form tarafndan ezamanl olarak tekrar edildiini grr ve bundan bu ikisinin birbirine zde olduu sonucunu karr ki o buna ben der. Fakat zihnin burada kkenine, iradeye durduu byk yaknlk iin olduu gibi bu iki ynl bilgi dolaysyla da nesnel zn ve dolaysyla fenomenin bilgisi burada znel olandan, kendinde eyden, harici duyu vastasyla elde edilen bilgi veya z bilince kyasla baka eylerin bilincinde olduundan daha az farkllk gsterir. Nitekim z bilin mnhasran i duyu ile bildii kadaryla ona

    14

  • Toplu Bak

    artk mekn formu deil sadece zaman formu baldr; dolaysyla onu kendinde eyden ayranlarn tamam zaman formu ile zne ve nesne arasndaki blnmeden ibarettir.

    * * *

    Doal bir varl mesela bir hayvan alglayp varoluu, hayat ve faaliyeti itibariyle dndmzde hayvanbi- lim ve hayvan anatomisinin onun hakknda bize syledii her eye karn o nmzde akl sr ermez bir muamma olarak durur. Fakat o zaman tabiat srf inatlndan dolay bizim sorumuza ebediyen sar m kalacaktr? O byk olan her ey gibi ak, konukan ve hatta ocuksu deil midir? Bu sebepten tr, sorunun yanl, tek yanl, yanl varsaymlardan hareketle sorulmu veya hatta iinde bir eliki barndryor olmas ihtimali dnda baka bir sebepten tr onun cevabnn gelmedii veya geciktii grlm deildir. Aslnda sonsuza dek ve esas itibariyle kefedilmeden kalmasnn mukadder olduu durumda bir sebep ve sonular mnasebetinin olabilecei tasavvur edilebilir midir? Kesinlikle hayr. Tam tersine o bu formun yabanc olduu bir alanda sebep ve sonular aradmz iin akl sr ermezdir; ve dolaysyla sebep ve sonular zincirini btnyle yanl' bir yolda takip ediyoruz demektir.

    Nitekim her fenomende nmze kan tabiatn i zne yeter sebep ilkesinin klavuz izgisini takip ederek ulamaya alyoruz; halbuki bu ilke zihnimizin eylerin fenomenal grnn yani yzeyini kavrarken kulland formdan baka bir ey deildir, fakat biz onunla fenomenin tesine gemeye alyoruz. Fenomenler alannda yeter sebep ilkesi kullanl ve uygun bir ilkedir. Szgeli-

    15

  • Bilmek ve stemek

    mi belirli bir hayvann mevcudiyeti onun remesinden17 hareketle izah edilebilir. Dolaysyla aslnda reme baka herhangi bir sonucun, hatta en basitinin, sebebini takibinden daha esrarl deildir, nk byle bir sonu bahis konusu olduunda aklama sonunda kavranlamaz olana gelip dayanr. remeye gelecek olursak, burada birka tane ara mnasebet halkas eksik ama bu esasl bir fark oluturmaz; nk bu balara veya halkalara sahip olsaydk bile kendimizi hl anlalamaz olann karsnda bulurduk. Btn bunlarn sebebi fenomenin fenomen olarak kalmas ve kendinde ey olmamasdr.

    eylerin i z yeter sebep ilkesine yabancdr; o kendinde eydir ve o da saf iradedir. O irade ettii/istedii, iin vardr ve var olduu iin irade eder/ister. O her varlkta mutlak manada gerek olandr.

    * * *

    Her eyin temel karakteri gelip geici tabiatdr. Tabiatta madenden canl varla kadar her eyin ksmen kendi mevcudiyetiyle, ksmen baka bir eyle atmayla anp tkendiini gryoruz. imdi tabiat eer en i ekirdei zamansz, dolaysyla btnyle yok olmayan bir ey, fenomenlerinden tamamen farkl bir kendinde ey, maddi-fiziki her eyden farkl olan metafizik bir ey olmasayd sonsuz zaman boyunca ylp yorulmakszn formlarn muhafazasna ve bireylerin yenilenmesine, hayat srecinin saysz tekrarna nasl g yetirebilirdi? O en ierdeki ekirdek veya z hepimizdeki ve her eydeki irade dir.

    Dnyann btn merkezi her canl varln iindedir ve bu sebepten tr onun kendi mevcudiyeti onun iin mevcudun tamamdr. Bencillik de buna dayanr. l-

    17 (: Zeugung: generaito: tenasl.)

    16

  • Toplu Bak

    mn onu yok edeceini dnmek btn mevcudiyetin mnhasran ondan ktn dnmek kadar sama ve manaszdr. {Kr. rade ve Tasavvur Olarak Dnya, C. II, Bl. 41.18)

    * * *

    Karanlktan ikyet eder, bir btn olarak varoluun anlamn, fakat zellikle de bizimle btn arasndaki mnasebeti anlamadan mrmz tkettiimizden yaknrz. u halde sadece hayatmz ksa deildir, fakat bilgimiz de btnyle onunla snrldr; nk ne doumumuzdan nceki zamana ne de lmmzden sonraki zamana bakabiliriz. O nedenle bilincimiz, deyim yerindeyse, geceleyin bir an iin akp snen bir imekten baka bir ey deildir. Dolaysyla sanki bir ifrit aknlmzdan (ve onun verdii sknt ve tedirginlikten) eytanca bir zevk almak iin bilgimizin kalannn tamamn bizden muzrca bir niyetle esirgemi gibidir.

    Fakat bu aslnda hakl bir ikyet deildir, nk bir yanlsamadan kaynaklanr ve u yanl temel grn sonucudur: eylerin tamam bir zihinden kmtr ve dolaysyla gerek hale gelmezden nce safi bir zihni tasavvur olarak vcut bulmutur ve bilgiden kt iin de eriiminin o bilgiyle snrl olmas mukadderdir; o itibarla knhne varlabilir ve tketesiye incelenebilir. Fakat aslnda durum bunun tam tersi olabilir: Bilgisizlik hakkn- daki btn ikyetlerimiz birisi tarafndan bilinmemek, hatta kendi bana dahi bilinebilir, bir baka deyile, birisinin zihninde tasavvur edilebilir olmamaktr. nk her trl bilmenin sahas iinde olduu ve bu sebepten tr her trl bilginin kendisine istinat ettii tasavvur

    18 (: Dizinin bir nceki Kitab lmn Anlam'na baknz.)

    17

  • Bilmek ve stemek

    varoluun harici yanndan ibarettir, dolaysyla ikincil ve ilave bir ey ve o nedenle genel olarak eylerin ve dolaysyla bir btn olarak dnyann temadisi iin gerekli olmayan fakat sadece tek tek canl varlklarn muhafazas iin zorunlu olan bir eydir. Bu sebepten tr eylerin varoluu genel ve btn olarak bilgiye ancak per acci- dens19 ve dolaysyla ok snrl bir kapsam iinde dahil olur. O ancak temelini iradenin nesnelerinin / hedeflerinin oluturduu ve bu hviyetiyle ilk sray igal ettii hayvan bilinci iinde resmin geri plann oluturur. imdi btn dnya meknda ve zamanda, yani tasavvur olarak dnya bu kaza sayesinde ortaya kar, ki bilginin dnda byle bir varolua sahip deildir.

    Buna karlk bu dnyann kendi bana var olan en i z byle bir varolutan tamamen bamszdr. imdi daha nce sylediim gibi bilgi her bir mnferit canly koruma amacyla ortaya kt iin onun btn doas, zaman, mekn ve benzeri gibi btn formlar, sadece byle bir mnferit canlnn hedeflerine gre ekillenir. imdi bu hedefler kesinlikle eylerin i znn ve bir btn olarak dnyann bilgisine deil sadece mnferit fenomenler arasndaki ilikilerin bilgisine ihtiya duyar.

    Kant az ya da ok herkesin kafasn kartran metafiziin meselelerinin dorudan veya hatta tatmin edici herhangi bir zmnn olamayacan gstermiti. imdi son tahlilde bunun sebebi bu tr meselelerin kklerinin zihnimizin formlarnda, zaman, mekn ve nedensellikte bulunuyor olmasdr. Halbuki byle bir zihnin tek ii vardr, o da bireysel iradeye saiklerini, bir baka deyile, ona istemesinin nesnelerini, elde etme yollar ve imknlaryla birlikte gstermektir, ne var ki eer bu zihin ktye kullanlr ve (dikkatini) eylerin bizatihi zne, dnyann b

    19 (: Kazara.)

    18

  • Toplu Bak

    tnlne ve ahengine evirecek olursa o zaman az nce sz edilen ona bal tm mmkn eylerin birlikte varoluunun, ardklnn ve nedenselliinin formlar, bu dnyann kkeni ve amac, balangc ve sonu gibi metafizik meselelere, kiinin kendi beni, lmle yok oluu veya lme ramen varln srdrmesi, irade zgrl ve benzeri gibi daha birok meseleye yol aar. imdi eer bu formlarn kalktn ve eylerin bilincinin varln hl srdrdn dnecek olursak o zaman bu tr meseleler tam olarak zme kavuturulamayacak fakat btnyle ortadan kalkm ve artk dile getirilmelerinin herhangi bir anlam kalmam olacaktr. nk bunlar btnyle dnyann ve varoluun kavranlmasyla hibir ilgisi olmayan fakat sadece bizim ahsi hedeflerimizle irtibat bulunan bu formlardan kaynaklanrlar.

    Bu dncelerin btn bize Kant'n retisinin aklamasn sunarlar ve sadece znel cihetten oluturulmu olan bu retinin nesnel dorulamasnn yolunu aarlar. O bize unu sylyordu: Anlay gcnn formlarnn akn deil sadece ikin uygulama alan vardr. imdi buna ramen biz de zihnin fizik deil metafizik (bir vasfa sahip) olduunu syleyebiliriz; bir baka deyile, iradeden kaynakland iin, onun nesnellemesine ait olduundan tr, ayn zamanda mnhasran iradeye hizmet iin vardr. Fakat bu hizmet sadece tabiattaki eylerle ilgilenir, onun tesinde yer alan herhangi bir eyle deil.

    Daha nce Ueber den Willen in der Nacur isimli eserimde aklayp ispatladm gibi her canl aikr ki zihin ya da zek dediimiz eye sadece yiyeceini bulup elde edebilmek iin sahiptir; dolaysyla bu ayn zamanda byle bir zihnin derecesini yahut snrlarn da belirler. nsan sz konusu olduunda da durum farkl deildir, sadece ayakta kalmasnn byk gl ve ihtiyalarnn snrsz eitlilii burada ok daha byk bir zihin

    19

  • Bilmek ve stemek

    yahut zek derecesini gerekli klmtr. Ancak bu, snr d bir eyle aldnda tamamen zgr bir bakiye ortaya kar ki hatr saylr bir dereceye vardnda buna deha denir.

    Byle bir zihin ancak bu suretle ilk defa gerekten nesnel hale gelir; fakat belli bir lde hatta metafizik bir vasfa brnecek veya en azndan byle olmaya aba gsterecek kadar ileri gidebilir. nk zellikle ulam olduu nesnellik derecesinin bir sonucu olarak bizzat tabiat, eylerin btn, imdi onun konusu ve meselesi haline gelir. Dolaysyla onda tabiat gerekten ilk kez kendisini var olan ancak var olmayabilecek veya baka zrl var olabilecek bir ey olarak kavramaya balar; hlbuki her gn karlatmz safi sradan bir zihinde tabiat kendisini ak ekilde kavrayamaz; nasl ki deirmenci deirmen tann sesini duymaz ise ve nasl attar dkknndaki triyatn kokusuna alm kanksam ise. Byle bir zihne tabiat doal bir ey olarak grlr ve tabiri caizse onun tarafndan tutsak alnmtr denilebilir. O ancak belli daha parlak anlarda tabiatn farkna varr ve ondan dehete der; fakat bu ok abuk geer. Dolaysyla ok gemeden grrz ki bu tr sradan kafalar da, her ne kadar kalabalklar arasna kararak da olsa, felsefede varlk gsterebilirler. Buna karlk eer zihin kkeni ve teekkl itibariyle metafizik bir yatknla sahip olsayd bu tr kafalar, bilhassa bir merkez etrafnda topladklar gleriyle, herhangi bir bilimi nereye gtrebilirlerse felsefeyi de o noktaya tayabilirlerdi.

    20

  • IIHazrlk

  • Bilmek ve stemek Bakmndan Beden rade ilikisi1

    Bize Kendisini sadece tasavvur olarak sunan bu dnyaya ya da bilen znenin safi tasavvuru olarak dnyadan bunun beraberinde olabilecek olan her neyse ona geie dair aradmz anlam aslnda aratrmacnn kendisi safi bilen zneden daha fazlas (cisimsiz bedensiz kanatl bir melek) olmad srece asla bulunamayacaktr. Fakat onun kkleri bu dnyadadr ve o kendisini burada bir birey olarak bulur, bir baka deyile, tasavvur olarak btn dnyann zorunlu ayakta tutucusu olan bilgisi ona her zaman bir beden araclyla verilir ve bu bedenin teessrleri2 daha nce gsterdiimiz gibi onun bu dnyay alglaynda anlamann balang noktasn olutururlar. Bu hviyetiyle saf bilen zne iin bu beden dier herhangi bir tasavvur gibi bir tasavvur, nesneler arasnda bir nesnedir. Buraya kadar onun hareket ve eylemlerini dier btn alg objelerinin deiimlerini nasl biliyorsa yle bilir; ve eer bunlarn anlamlar kendisi iin btnyle farkl bir tarzda aa kavuturulmam olsayd bunlar da dierleri kadar tuhaf ve anlalmaz olurdu. Aksi halde nasl ki dier nesnelerdeki deiimler sebepleri, mteharrik gleri veya saikleri takip ediyorsa kendi davrannn / eylemlerinin de verili saikleri bir

    1 Die Welt als Wille und Vorstellung, Bd. I, 18.2 (: Affektion.)

    23

  • Bilmek ve stemek

    doa yasas dzenliliiyle takip ettiini grrd. Fakat o baka herhangi bir netice ile sebebi arasndaki ba ne kadar yakndan anlyorsa mteharrik glerin tesirini de ancak o kadar anlard. Bu durumda bedeninin eylemlerinin ve tezahrlerinin i zn anlamaz ve bu z kimi zaman bir g, kimi zaman bir nitelik veya bir karakter olarak adlandrr, ama ona dair daha derin bir kavraya sahip olmazd. Fakat bunlarn hibiri hali aksettirmez; daha ok muammann zmn veren bir birey olarak ortaya kan bilme znesidir ve bu zm iradedir. Bu ve sadece bu ona bir fenomen olarak kendisinin / varoluunun anahtarn sunar, ona arad anlam ifa eder ve znn, yapp ettiklerinin, hareketlerinin i ileyiini verir.

    Ancak bedenle zdelii sayesinde bir birey olan bilen zneye beden iki farkl ekilde verilir. ncelikle kavrayc algda3 bir tasavvur, onlarla ayn yasalara tabi nesneler arasnda bir nesne olarak verilir; ama ayn zamanda btnyle farkl bir tarzda, yani herkes tarafndan dorudan bilinen ve irade szcyle ifade edilen bir ey olarak verilir. radenin her hakiki edimi ayn zamanda dorudan ve kanlmaz olarak onun bedeninin bir de-

    3 (: in verstndiger Anschauung, ya da anlama gcyle sezgide.dnlk kullanmda die Anschauung tabiri (dikkatle bakmak, gzlemlemek anlamna gelen anschauen fiilinden) genellikle bak, gr, sey- rtemaa, dolaysyla neticede oluan fikir, telakki vb. anlamlara gelir. Schopenhauer bunu gz bir objeyi retina zerindeki bir his veya duyumun sebebi olarak algladnda oluan eyi ifade etmek iin kullanr ve bu yzden zaman zaman "gr" diye karland grlr. Metinde ise bir objenin algland zihinsel edimi kastetmek iin kullanldnda, genellikle Anglosakson dnyada perception ile karlandndan, "alg" (Wahrnehmung ile karma tehlikesini de gze alarak), vurgu soyut tasarm yerine dorudanlk zerine yapldnda ise intuition karlna bal olarak "sezgi" ile evrilmitir. Baz hallerde "kavram" da, zellikle "alg"yla birlikte veya ona bal olarak kullanldnda, ayn zamanda "kavray" da ifade edecek ekilde anlalmaldr.)

    24

  • Hazrlk

    vlnimi / hareketidir; o ayn zamanda onun bedenin bir devinimi olarak ortaya ktnn farknda olmakszn o edimi gerekten isteyemez. Bir irade edimi ve bedene alt bir edim bir illiyet zinciri iinde birbirine balanm, nesnel olarak bilinen iki farkl durum deildir, onlar bir sebep sonu ilikisi iinde durmazlar; onlar ilkinde dorudan, dierinde alglamadaki anlamaya olmak zere, sadece birbirinden btnyle farkl iki tarzda verilen bir ve ayn eylerdir. Bedenin bir eylemi nesnellemi bir irade ediminden, yani algya tanan bir irade ediminden baka bir ey deildir. Ayrca bunun bedenin, sadece sa- iklere bal veya gdlenmi deil fakat basit uyarclara karlk olarak gayri ihtiyari edimler de dahil olmak zere her trl devinimi iin doru olduunu greceiz; aslnda btn beden nesnellemi iradeden, tasarm veya tasavvur haline gelmi nesnellemi iradeden baka bir ey deildir; bunlarn hepsi ileride ele alnp incelendiinde vuzuha kavuacaktr.

    Bu sebepten trdr ki ben imdi bedene iradenin nesnellii diyorum, geri bir nceki kitapta ve Ye:er Sebep lkesi zerine balkl denemede ona dorudan nesne demitim, ama bu orada bilerek benimsediim tek yanl (yani tasavvur) bak asnn doal sonucuydu. Bu sebepten tr belli bir anlamda ayn zamanda iradenin bedenin a priori bilgisi, bedenin de iradenin a posceriori bilgisi olduu sylenebilir. radenin gelecekle ilgili kararlan iradenin gerek edimleri deil, akim belli bir zamanda isteyeceimiz eye ait ihtiyat tedbirlerinden ibarettir. Ancak kararn icras onu irade olarak onaylar ve o zamana kadar her an deime ihtimali olan ve sadece aklda soyut biimde var olan bir tasardan fazlas deildir. stemek / irade etmek ve eylemek / harekete gemek ancak teemmlde / refleksiyonda farkldr, gerekte birdirler. Her hakiki, halis, dorudan irade edimi

    25

  • Bilmek ve stemek

    ayn anda ve dorudan bedenin grnr bir edimidir, buna mukabil benzer ekilde beden zerindeki her tesir ayn anda ve dorudan irade zerindeki bir etkidir. Bu iradeye zt yahut kart olduu zaman buna ac / strap denir; iradeyle uyum iinde veya iradeye muvafk olduu zaman da keyif veya haz4 denir. Her ikisinin dereceleri birbirinden byk lde farkldr. Bununla beraber ac ve zevke tasavvur demek yanltr, onlar hibir surette bu tr bir ey deil fakat tezahr itibariyle iradenin, bedenin dorudan teessrleri; bedenin maruz kald tesiri mecburi, geici bir isteme veya istememedir.

    Beden zerinde dorudan safi tasavvur olarak dnlebilecek ve dolaysyla az nce sylenene istisna olan ancak birka, zel tesir vardr; bunlar iradeyi uyarmaz ve beden sadece bunlar araclyla dorudan / aracsz bir bilgi nesnesidir; nk anlamada bir alg olarak beden dier btn nesneler gibi dolayl bir nesnedir. Szn ettiim tasavvurlar salt nesnel grme, iitme ve dokunma duyularnn infialleridir, geri bunlar da ancak bu uzuvlarn her biri iin zel, doal ve uygun olein tarzlarda etkilenirler. Bu etkilenme bu blmlerin genilemi ve zel ekilde deimi duyarllnn ylesine an derecede zayf bir uyarlmasdr ki iradeyi etkilemez; ve hibir uyar iradeyi rahatsz etmedii iin bu sadece anlama melekesine alg haline gelen veri salar. Fakat duyu organlarnn daha gl veya farkl trden her gl teessr ac vericidir, yani iradeye karttr ve dolaysyla bu organlar da iradenin nesnelliinin bir parasdr. Sinirlerin zayfl anlama melekesi iin veri olarak kullanlacak kadar gce sahip olmas gereken tesirler / intibalar aslnda iradeyi uyaracak, bir baka deyile, ac veya zevk / mutluluk,

    4 (: Wohlbehagen, Wollust; behagendeki bir arzunun yerine getirilmesi, bir itihann doyurulmas gibi anlamlara bal olarak ilkindeki doyum veya tatmin anlamlarn da unutmamak gerekir.)

    26

  • Hazrlk

    ve daha ok ilkini duyuracak kadar gl olduklarnda kendini gsterir. Bu ac bir lde kt ve belirsizdir; dolaysyla bizim sadece belli sesleri ve gl ac verici biimde hissetmemize neden olmaz, fakat ayn zamanda genel olarak, bu hviyetiyle ak seik tannmayan ma- razi ve evhaml bir mizaca da sebebiyet verir. Beden ve iradenin zdelii kendisini baka ekillerde de gsterir, iradenin her iddetli ve an devinimi, bir baka ifadeyle, her duygu bedeni ve onun i ileyiini dorudan tahrik eder ve onun hayati ilevlerinin akn bozar. Bu mesele Ueber den WHIen in der Tiacufun ikinci basksnn 27. sayfasnda zel olarak ele alnp incelendi.

    Son olarak irade hakknda sahip olduum bilgi her ne kadar dolaysz ve dorudan bir bilgiyse de bedenimin bilgisinden ayrlamaz. Ben irademi bir btn, bir birlik olarak, zyle tam uyum iinde deil fakat ancak mnferit edimleriyle ve dolaysyla ancak zaman iinde bilirim, ki o her cismin olduu gibi benim bedenimin de tezahrnn biimidir. Bu sebepten trdr ki beden irademin bilgisinin artdr. Dolaysyla ben bu iradeyi aslnda bedenimden ayn olarak dnemem. Yeter Sebep lkesi zerine balkl denemede irade veya daha dorusu isteme znesi aslnda zel bir tasavvur veya nesneler snf olarak ele alnr. Fakat orada bile bu nesnenin zneyle bir olduunu; yani onun bir nesne olmaktan ktn grdk. Orada bu birlie %ax' t& xrf mucize dedik ve elinizdeki kitap bunun bir aklamasndan ibarettir. rademi bir nesne olarak gerekten bildiim kadanyla veya o lde onu bir beden olarak bilirim. Fakat o zaman da bu beni bu denemede anlatlan ilk tasavvurlar kmesine, yani gerek nesneler arasna geri gtrr. lerledike ilk tasavvurlar kmesinin izahn, zmn bu denemede

    5 [: Fevkalade, trnn kusursuz rnei.)

    27

  • Bilmek ve stemek

    verilen drdnc kmede bulacan daha ok anlayacaz, k bunlar gerekte artk zneyi nesne olarak karlamazlar. lk kmede geerli olan nedensellik yasasnn ve bu yasaya gre olup bitenlerin i zn drdnc kmeye ait olan ekim yasasndan hareketle anlamay renmeliyiz.

    radenin bedenle zdeliini burada ancak imdilik ve stnkr izah etmi oluyoruz; fakat bu zdelik gerekte ancak buradaaslnda ilk defatakip ettiimiz usulle aklanabilir ve bu eserin ilerleyen sayfalarnda daha tam olarak yaplacaktr. Bir baka syleyile bu dolaysz bilinci, somut bilgiyi5 akli bilgi dzeyine ykselterek veya onu soyut bilgiye tayarak yaplabilir. Buna karlk bizatihi tabiat icab o srf kendisi var olan en dolaysz bilgi olduu iin asla ispatlanamaz, yani baka daha dorudan bir kaynaktan dolayl bilgi olarak karlamaz. Ve eer onu bu hviyetiyle kavrayamyor ve ondan vazgeemiyorsak onu tretilmi bilgi olarak dolayl br yoldan yeniden elde edeceimizi bouna bekliyoruz. O gayet zel bir tabiata sahip bir bilgidir ve hakikati tam da bu sebepten tr Yeter Sebep lkesi zerine balkl denemenin 29 ve devamnda tm hakikatin blnd drt balktan birine uygun bir ekilde dahil edilemez. (Hatrlanaca zere bu balklar) mantki, tecrb, akn ve mantk tesi olarak sralanmt. nk o btn bunlar gibi soyut bir tasavvurun bir baka tasavvura ya da zorunlu kavrayc veya soyut tasarmlama biimine balanmas deil fakat bir yargnn bir alg tasavvurunun, yani bedenin bir tasavvur olmayan, fakat zoco genere farkl olanla, yani iradeyle mnasebetine balanmasdr. Bu sebepten dolay ben bunu baka her trl hakikatten ayrmak ve ona xaT e^ o%r|V felsefi hakikat demek istiyorum. Bu farkl e-

    6 (Srasyla: Erkenntnis in concreto; Erkenntnis in abstracto.)

    28

  • Hazrlk

    Killerde ifade edilebilir ve diyebiliriz: benim bedenim ve iradem birdir; ya da bir alg tasavvuru olarak bedenim dediim eye baka hibir eyle mukayese edilemeyecek kadar btnyle farkl bir tarzda farkna vardm kadaryla irade derim; ya da bedenim irademin nesnelliidir ya da bedenim tasavvurum olmasnn yan sra ayn zamanda benim irademdir vs.

    29

  • EkBilmenin ki TrrFizik Ve Metafizik

    Henri Bergson

    Metafiziin tarifleri ile mutlak hakkndaki dnceler kendi aralarnda mukayese edilecek olursa, grnteki ayrlklarna ramen filozoflarn bir ey bilmek konusunda derinden derine farkl olan bu iki bilme tarzn birbirinden ayrt etmekte mutabk olduklar grlr. Bunlardan birincisi bir eyin etrafnda dnp dolamay, kincisi ise katlmay, ona nfuz etmeyi tazammun eder. lki kendisinden hareketle sz konusu eyi bilmeye vasta tekil eden gr ve sembollere istinat eder, kincisi ise hibir gr ve sembole dayanmaz. Birinci bilginin nispi ve izafi olanda duraklad; ikinci bilginin ise mmkn olduu yerde, mutlaka vasl olduu sylenecektir.

    Szgelimi nazarmz bir nesnenin mekndaki hareketine evirelim. Onu baktm zaviyedeki konumuma gre hareketli veya hareketsiz olarak alglarm. Onu, ilitirdiim eksenlere veya iaret noktalarna, bir baka syleyile irca ettiim sembollere gre trl trl ifade ederim. Ve ona bu iki sebepten dolay izafi adn veririm: her iki halde de ben nesnenin kendisinin dnda kalrm. Mutlak bir hareketten bahsettiimde, bu demektir ki, harekete isel bir varlk, deyi yerindeyse, birtakm ruh durumlar izafe etmekteyim; bu ayn zamanda u anlama da gelir: Sz edilen bu ruh durumlaryla uyum halinde- yimdir ve kendimi bir muhayyile abasyla bu durumlara katveririm. Dolaysyla bu durumda nesnenin hareketli veya hareketsiz olmasna yahut u veya bu hareketi kabul etmesine gre ben onunla ilgili olarak ayn hisse sahip olmayacam. Duyacam ey, nesnenin kendisin

    30

  • Hazrlk

    de olmamdan tr ne nesne hakknda kabul edeceim gre bal olacaktr; ne de asl metnin elimde kalmas iin her trl tercmeyi reddetmi olduumdan tr, onu irca edebileceim sembollere bal olacaktr. Szn ksas hareket artk dardan ve deyi yerindeyse bulunduum yerden deil, fakat ieriden kendi kendisinde kavranlacaktr. Bylece bir mutla yakalam olurum.

    Yahut servenleri bir romann konusunu tekil eden bir karakteri ele alalm. Romanc arzu ettii lde kendi kahramannn zelliklerinin saysn artrabilecek, onu konuturacak ve hareket ettirecektir: btn bunlar, bir an iin romandaki karakterin kendisiyle ayn kii olsaydm duyacam basit ve blnmez duyguyu bana vermeyecek, onunla asla ayn deerde olmayacaktr. Bu durumda hareketler, jestler ve szler bana kaynaktan kendi halinde akyor gibi grnecektir. Artk bunlar romandaki ahs hakknda o zaman edindiim fikre, tamamlanmas hibir vakit baarlmakszm bu fikri daima zenginletirmek zere ncekilere ilave olunan birtakm ilinekler olmayacaktr. Bu ahs bana bir rpda, tm hazr yapl verilecektir ve onun karakterini belirginletiren binlerce hadise de bana, fikre katlp onu zenginletirecekleri yerde, onun zn kurutmakszm veya ksrlatrmakszn ondan kopup ayrlyormu gibi grnecektir. ahs hakknda bana ne kadar ok ey anlatlrsa, bende onun hakknda o kadar ok gr ve kanaat hsl olacaktr. Onu bana belirten ve onu bana ancak daha nce bildiim kimseler ve eyler ile birok mukayeseler vastasyla bildirebilen btn bu zellikler, onun iyi kt sembol yoluyla ifade edilmesine yarayan birtakm iaretlerdir.

    Semboller ve grler u halde, beni onun dnda brakrlar: bana onun hakknda ancak kendisi ile bakalar arasnda mtereken var olan ve gerekten ona ait bulunmayan eyi verirler. Fakat gerekte kendisi olan eyin.

    31

  • Bilmek ve stemek

    onun zn vcuda getiren eyin, tanm gerei o eyin ie ait olmas dolaysyla, ne dardan farkna varlabilir ne de, bu eyin baka hibir ey ile mukayese edilemez olmas nedeniyle, birtakm sembollerle ifade edilmesine imkn vardr. Tavsif, tarif ve tahlil burada beni izafide brakverir. Yalnz, ahsn kendisiyle karlamam bana muclak saar.

    Bu anlamda, sadece bu anlamda mrJak, mkemmeliyetle eanlamldr. Bir kasabann mmkn btn zaviyelerden alnm tm fotoraflar her biri dierini mddetsiz olarak takip edip tamamlayacak olsayd bile, oluacak mimari grnt iinde yrdmz yekpare kasabaya asla eit olmayacakt. Bir iirin mmkn btn dillere evirileri, anlamn muhtelif tonlarn ve glgelerini birbirine eklese ve her biri dierini bir tr karlkl tashihle evirdikleri iirin ok daha inandrc imajn verseydi bile yine de, asl iirin derin anlamn vermekte asla muvaffak olamayacakt. Belli bir zaviyeden alnm bir tasvir, belli sembollerle gerekletirilen bir eviri, kendisinden grnmn alnd objeyle ya da sembollerin anlatmaya alt aslla karlatrldnda her zaman iin kusurlu (gayri mkemmel) kalacaktr. Fakat mutlak, temsili deil obje, tercmesi deil asl ne ise mkemmelen olduu haliyle kusursuz ve mkemmeldir.

    phesiz, muclak'm ou kez snrszla zdeletirilmi olmas bu nedenledir. Homeros'dan bir pasajn zerimde husule getirdii fevkalde basit tesiri, Grekeyi hi bilmeyen birisine iletmeyi arzu ettiimi farz edin; nce msralarn bir tercmesini vermem akabinde tercmemi yorumlamam ve yorumumu yetkinletirmem iktiza edecektir; bylelikle anlatmak istediim eye adm adm yaklaabileceim, fakat ona asla ulaamayacam.

    Kolunuzu kaldrdnzda, ierden, basit bir algsna sahip olduunuz bir hareketi gerekletirmektesiniz, fa

    32

  • Hazrlk

    kat onu dardan seyreden benim iin, kolunuz bir noktadan dierine gemektedir ve bu iki nokta arasnda hl dier noktalar olacaktr, o kadar ki ayet saymaya ba- lasaydm bu ameliye ebediyen devam edecekti. u halde ierden de gzlendiinde, bir mutlak basit bir eydir, fakat dardan yani dier eylere nispetle bakldnda, onu anlatan bu iaretlerle iliki iinde, kk bozukluklara blerek asla bitiremeyeceimiz altn paradr. imdi kendisi ayn zamanda hem blnemez bir ilk seziye hem de tketilemez sayma karlk gelen ey, szcn gerek anlamnda bir snrszdr.

    Bundan, baka her ey tahlil yahut zmleme alanna dahil edilebilirken, bir mutlak ancak bir sezgiyle verilebilir sonucu kar. Sezgiyle, bir kimsenin kendisini nesnede biricik [unique) olan eyle, dolaysyla anlatlamaz olanla bir olmak, zamanda olmak [concidence] iin nesnenin iine yerletirdii bir tr "entelektel sempati" kastedilir. Tahlil ise, tam tersine, nesneyi zaten bilinen, yani hem ona hem de dier nesnelere mterek olan unsurlara indirgeyen ameliyedir. Bu sebeple tahlil etmek bir eyi, kendisinden baka bir eyin fonksiyonu olarak izah etmektir. Bylelikle her tahlil bir tercme, sembollere doru bir ilerleme, aratrdmz yeni obje ve zaten bildiimizi sandmz dier nesneler arasndaki mmkn olabildiince pek ok benzerlikleri kaydettiimiz bir birini faslasz takip eden gr alarndan alnm bir temsil, bir tasvirdir. Etrafnda dnmeye zorland nesneyi kucaklamaya matuf ebediyen tatmin olunmam arzuyla, tahlil her zaman iin eksik olan temsilini tamamlamak iin, gr alarnn miktarn sonsuzca oaltr ve her zaman iin kusurlu olan tercmeyi mkemmelletirebilecek sembollerini durmakszn deitirir. Bu sebeple o, sonsuzlua doru ilerler, fakat buna karn sezgi, ayet mmknse, basit bir 'akt'tr.

    33

  • Bilmek ve stemek

    mdi, pozitif bilimin sradan fonksiyonunun tahlil olduunu anlamak kolaydr. Demek oluyor ki, pozitif bilim her eyden nce sembollerle alr. Hatta en somut tabii bilimler, yani hayatla ilgili olanlar bile kendilerini yaayan varlklarn grlebilir formuyla, onlarn organlar, anatomik unsurlaryla snrlarlar. Bu formlar arasnda karlatrmalar yapar, girift olan daha basit olana irca ederler, ksaca hayatn ileyiini deyi yerindeyse, sadece onun grlebilir sembol olan eyde incelerler. ayet bir gereklie, onu izafi olarak bilmek yerine mutlak bir biimde sahip olmann herhangi bir yolu varsa, ona dardan eitli zaviyelerden bakmak yerine, bizatihi onun iine yerlemenin, tahlil etmek yerine sezgiye sahip olmann, hsl, onu herhangi bir anlatma, tercmeye, sembolik temsile gerek kalmakszn kavramann imkn varsa eerite metafizik tam da bu anlama gelir. Demek oluyor ki metafizik, sembolleri terk etmeyi, onlardan vazgemeyi iddia eden bilimdir.

    Hepimizin alelade tahlille deil ierden, sezgiyle kavrayabilecei hi deilse bir gereklik vardr. Bu, zamandaki ak iinde bizim kendi kiiliimizsreen benli- imizdir. Baka hibir eyle zihinsel olarak duygudalk edemeyiz, fakat kesinlikle kendi benliimize bu hissi, bu yaknl duyabiliriz.

    (Bir an iin hareketsiz olduumuz farz edilirse) dikkatimi ieriye kendi benliimi dnmeye ynelttiimde, ilk elde yzeyde katlam bir kabuk olarak, madd dnyadan ona gelen tm alglan kavrarm. Bu alglar, ak, belirgin, biri dierine bitimi ya da yanatnlabilir bir hviyete sahip olup, kendilerini nesnelerle gruplandrmaya mtemayildir. Bir sonraki aamada, bu alglara az ok merbut olan ve onlar yorumlamaya hizmet eden hatralarn farkna varrm. Bu hatralar deyi yerindeyse, benliimin derinliklerinden znerek, onlan andran alglar

    34

  • Hazrlk

    tarafndan yzeye srklenmitir. Zihnimin yzeyinde mutlak biimde ben olmakszn dururlar, nihayet, eilimlerin ve harekete geirici alkanlklarn kaynamasn bu alg ve hatralara az ok skca bal bir yn bilkuvve aksiyonlarhissederim. Btn bu aklkla tanmlanm unsurlar benden ne kadar mstakil ve uzak grnrse, her biri yekdierinden o denli uzak ve belirgin bir hviyete sahip olur. erden darya yp yaylarak, mtereken daha da bymeye ve kendini d dnyada kaybetmeye mtemayil bir krenin yzeyini olutururlar. Fakat, kendimi, evreden merkeze doru ekip de varlmn derinliinde, en yeknesak, en sreen ve en dayankl bir biimde daimi kendim olan eyi aratrrsam bulacam ey bsbtn farkl bir eydir.

    Bu muntazam paralara blnm kristallerin ve bu donmu yzeyin altnda, bu zamana dein grdm hibir akntyla karlatrlamayan srekli ak vardr. Bir haller, durumlar silsilesi mevcuttur ki, her biri kendini nceleyeni takip eden ve ieren eyi haber verir. Dorusunu sylemek gerekirse, artk geip gittiimde ve geri dnp izlerini seyrettiimde, bunlarn ancak ok ynl hal ve durumlar oluturduu sylenebilir. Onlar tecrbe ederken, onlar o kadar salam bir biimde teekkl etmekte, o kadar esasl bir biimde mterek bir hayatla canlanmaktayd ki, onlardan herhangi birisinin nerede bittiini ya da nerede baladn syleyememekteydim. Gerekte onlardan hibiri ne balar ne sona erer, fakat her biri dierine yaylr, uzayp gider.

    sterseniz buna bir sargnn zl de diyebilirsiniz, zira yava yava mrnn sonuna yaklamakta olup da bunu sezip duymayacak canl varlk yoktur; ve yaamak ar ar yalanmak demektir. Fakat bir yumaa bir ipliin sarl gibi bu da srekli bir sarltr, zira kendi gemiimiz bizi takip etmekte, yolu zerinde derleyip toparlad

    35

  • Bilmek ve stemek

    imdiyle srekli olarak daha da bymektedir; uur ise hafza demektir.

    Dorusunu sylemek gerekirse, bu ne bir sarltr, ne de bir zltr; nk bu iki imge, paralan kendi ara- lannda mtecanis olan ve birbirinin zerine oturtulabi- len hatlann veya yzeylerin temsilini antnrlar. mdi, uurlu bir varlkta birbiriyle edeer iki an yoktur. Szgelimi en basit duyguyu aln, onun srekli olduunu farz edin ve onda btn kiilii gzden geirin: bu duygu ile birlikte olacak uur iki ardk an zarfnda kendi kendine edeer kalmayacaktr, nk sonraki zaman, nceki zamandan baka, daima nceki zamann kendisine brakm olduu hafzay da kapsar. ki edeer an olacak bir uur hafzasz bir uur olurdu. Byle bir uur da hi durmadan helak olur, hi durmadan yeni batan doard. uursuzluk baka trl nasl tanmlanabilir ki?..7

    7 (Yer darl nedeniyle ancak ilgili blm alnan metnin tamam iin bkz. Bergson, Heidegger, Marcel, Quenon: Metafizik Nedir?, stanbul, 1999.)

    36

  • mBilmenin Snn: Kendinde ey

  • Kendinde eyin Bilinebilirlii zerine1

    Bu Kitabn asl temel zeylini 1836'da Ueber-den Willen in der Nacur (2. BasK, 1854) bal altnda yaynlamtm. O, felsefemin en KaraKteristiK ve en nemli admn, yani Kant'n imRnsz diye vazgeip braKt fenomenden Kendinde eye geii ierir. Eer orada aKlamalanmla birliKte ziKrettiim baKalannn (hKm ihtiva eden) beyanlarn bu eserin, hacim olarak KK fakat muhtevas baKmndan nemli olan bu eserin gereK malzemesi ve Konusu olaraK grmeye aisaydK byk bir hata yapm olurduk. Tam tersine bu beyanlar bana yola kma frsat veren birer vesileden ibarettir ve ben orada retimin temel hakikatini baka yerden daha byk bir aklkla ele alp irdeleme ve onu tecrb tabiat bilgisinin (snrlan iine) ekme frsat buldum. Bu en kapsaml ve ikna edici ekilde "Physische Astronomie" bal altnda yapld; dolaysyla felsefemin znn burada kaydedilmi olandan daha doru ve daha isabetli ifadesini baka bir yerde bulabileceimi hi zannetmem. Felsefemi tam olarak bilmek ve ciddi olarak incelemek isteyen kimse nce bu blm ele alp deerlendirmelidir. Bu sebepten tr bu kk eserde sylenmi olanlann tm, eer daha nce sylenmi olduklan gerekesiyle karl

    1 Die Weit als Wille und Vorstellung, Bd. II, Kap. XVIII: Von der Erkennbarkeit des Dinges an Sich.

    39

  • Bilmek ve stemek

    mam olsayd, genel olarak bu zeyillerin ana konusunu olutururdu; halbuki ben burada bunlarn bilindiini varsayyorum, aksi halde en iyi olan eksik olurdu.

    imdi her eyden nce bir kendinde ey bilgisinden ve onun zorunlu snrlanmasndan konuabileceimiz anlamla ilgili daha genel bir adan hazrlk niteliinde birka mahedede bulunmak istiyorum.

    Bilgi nedir? Bilgi her eyden evvel ve esas itibariyle tasavvurdur. Tasavvur nedir? Bir hayvann beynindeki ziyadesiyle karmak fizyolojik bir sretir2 ki sonucu tam bu noktada bir resmin bilincidir. Ak ki byle bir resmin beyninde vcut bulduu hayvandan btnyle farkl bir eyle ilikisi ancak ok dolayl bir iliki olabilir. Bu belki de ideal ve gerek olan arasnda derin bir uurum amann en basit ve en anlalr yoludur. Bu tpk yeryznn hareketi gibi dorudan farknda olmadmz eylerden biridir; bu sebepten tr eskiler tpk yeryznn hareketini gzlemlemedikleri gibi buna da dikkat etmediler. Buna karlk bir defa Descartes tarafndan ispat edildikten sonra filozoflara ebediyen rahat huzur vermedi. Fakat Kant sonunda ideal ile gerein tam farklln en eksiksiz biimde gsterdikten sonra szde zihni bir sezginin gcne dayanarak dogmatik ifadelerle bu ikisinin mutlak zdeliini ileri srmeye almak sama olduu kadar cretkr, ama Almanya'daki felsefe kamuoyunun yarg gc gz nnde bulundurulduunda gayet doru ekilde hesaplanm ve dolaysyla parlak baaryla talanm bir teebbst. Buna mukabil znel ve nesnel bir varolu, kendi iin varlk ve bakalar iin varlk, kendi beninin bilinci ve baka eylerin bilinci aslnda bize dorudan verilir ve bu ikisi baka bir farkla mukayese edilemeyecek kadar temelinden farkl bir ekilde verilir.

    2 (: der Vorgang: ya da bir sre neticesinde meydana gelen, vukua gelen.)

    40

  • Bilmenin Snn: Kendinde ey

    Herkes kendisi hakknda dorudan, sair her ey hakknda ancak dolayl bilir. Olgu ve mesele budur.

    Buna karlk beynin iinde daha baka ilemlerle tmel kavramlarn (universaiia {klller)) bilginin sayesinde akli yahut makul hale geldii ve dnme denildii daha ileri terkipler iin beyinde teekkl etmi alg tasavvurlarndan veya tasarmlarndan soyutlanp soyutlanmad artk burada temel deil ikincil nemi haiz bir meseledir. nk bu tr kavramlarn tm muhtevalarn sadece alg tasavvurundan3 alrlar, ki bu sebepten tr bunlar ilk bilgidirler4 ve dolaysyla ideal ile gerek arasndaki ilikiyi incelediimiz zaman sadece bunlar gz nnde bulundurulurlar. Bundan dolay bu ilikiyi varlk ve dnme arasndaki iliki olarak tarif etmek istemek meseleye dair tam bir cehaletin delilidir veya en azndan beceriksizliin ta kendisidir. Dnmenin ncelikle sadece alglamayla bir ilikisi / ba vardr ve alglamann alglanan eyin gerek [bizatihi] varlyla bir ilikisi vardr ve bu sonuncusu bizim burada zerinde durduumuz byk meseledir. Buna mukabil tecrb varlk, nmzde durduu haliyle algda verili varlktan baka bir ey deildir; fakat bunun dnmeyle ilikisi muamma deildir, nk kavramlar ve dolaysyla dnmenin dolaysz malzemesi makul hi kimsenin kuku duyamayaca zere aikr ki algdan soyutlanrlar. Yeri gelmiken felsefede ifadelerin seiminin ne kadar nemli olduunu yukarda eletirilen beceriksiz anlatmn ve ondan kaynaklanan yanl anlamann Alman kamuoyunun yirmi be yldr dikkatini megul eden btn bu Hegelci szde felsefenin temelini oluturmu olmasndan anlayabiliriz.

    Fakat eer deniliyorsa: "Alg zaten kendinde eyin bilgisidir, nk o bizim dmzda var olann sonucudur.

    5 (: der arschaulichen Vorstellungen.)4 (: Urerhenntis.)

    41

  • Bilmek ve stemek

    etkide bulunduuna gre demek ki vardr: onun etkisi onun varldr." Buna kar biz de deriz: (1) illiyet / nedensellik yasas, yeteri kadar ispat edildii zere, znel kkene sahiptir, algnn geldii duyularn duyumu da byledir; (2) nesnenin kendisini iinde sunduu zaman ve mekn da benzer ekilde znel kkenlidir; (3) eer nesnenin varl sadece onun etkide bulunmasndan ibaretse bu onun bakalarnda meydana getirdii deiimlerden ibaret olduu anlamna gelir; dolaysyla o kendisi ve zat itibariyle bir hitir. Burada sylediim ve Yeter Sebep lkesi zerine balkl denememin 21'in sonunda ele alp incelediim zere varlnn etkisinden ibaret olmas, tamamyla salt nedensellik, dolaysyla bizzat nesnel olarak alglanan nedensellik, fakat bu itibarla kendi bana hi olmas sadece madde hakknda dorudur (f v)Xrj t aX.r)0vv tpeSo, msceria mendacium verax);5 tam tersine alglanan nesnenin bir unsuru olarak o safi soyutlamadr ve hibir tecrbede kendi bana verilemez. Daha sonra bu mesele kendi blmnde tam olarak ele alnp deerlendirilecektir. Ne var ki alglanan nesne sadece bakalar iin bir ey deil, fakat bizatihi bir ey olmaldr. Aksi halde btnyle bir ideadan / tasavvurdan ibaret olur ve biz de mutlak bir idealizmle kar karya kalrdk, ki bu da nihayetinde karsnda her trl gerekliin ortadan kaybolduu ve dnyann salt znel bir hayale dnt teorik bencillik haline gelir. Bununla beraber sorgulamay daha teye gtrmeden tasavvur olarak dnyada btnyle durdurursak o zaman elbette ister nesnelerin kafamda tasavvur, ister kendilerini zaman ve mekn iinde gsteren fenomenler olduunu bildireyim, her ikisi de ayn kapya kar, nk zaman ve meknn kendisi de ancak benim kafamda

    5 (: Madde bir yalan ama yine de gerek.)

    42

  • Bilmenin Smn: Kendinde ey

    mevcuttur. yleyse bu anlamda ideal ve gerek olann zdelii hl onaylanabilir; ancak Kan t'tan bu yana bu yeni bir ey sylemeyecektir. Ayrca eylerin ve fenome- nal dnyann i z aikr ki bu suretle sonuna kadar tketilmi olmaycaktr; fakat onunla birlikte biz yine her zaman ancak ideal tarafta olacaz. Gerek taraf, yani eylerin bizatihi olduklar ey tasavvur olarak dnyadan zoco genere farkl bir ey olmaldr ve ite Kant'm en kmil manada ortaya koyup gsterdii ey ideal ile gerek arasndaki bu tam farkllktr.

    Locke eylerin bizatihi bilgisinin6 duyular iin mmkn olmadn syledi; fakat Kant sezi / kavray gcne sahip anlama melekesini7 de bu bilgiden mahrum etti. Ben burada bu isim altnda onun saf duyarlk dedii eyi ve bu yasa a priori verildii kadaryla tecrb sezi / kavray meydana getiren nedensellik yasasn ifade ediyor ve anlyorum. kisinin de doru olmamas bir tarafa, bir eyin ne ise o olarak ve bizatihi, yani bizim bilgimizin dnda, bilinebilecii iddiasnda bir elikinin olduu dorudan grlebilir. nk daha nce sylediim gibi her trl bilme z itibariyle bir tasarmda / tasavvurda bulunma ameliyesidir; fakat benim yaptm tasarmlar srf bana ait olduklar iin asla benim dmdaki eyin bizatihi varl ile zde olamaz. Her eyin kendinde ve kendi bana varl zorunlu olarak znel olacaktr. Fakat bir bakasnn tasavvurunda / tasarmnda o, nesnel bir ey kadar zorunlu olarak mevcuttur; bu asla btnyle uzlatnlamayacak bir farkllktr. nk bunun sayesinde onun mevcudiyetinin tm biimi temelli olarak deiir; nesnel bir ey olarak o yabanc bir zneyi art koar ve o znenin tasavvuru olarak varolur; aynca Kant'm

    6 (Yani: eylerin bizim tasavvurumuzdaki haliyle deil de kendi balarna neyseler o haliyle bilgisini duyularmzn alan iinden kard.)

    7 (: auch dem anschauenden Verstande.)

    43

  • Bilmek ve stemek

    gsterdii gibi o, bilgisi ancak bunlar sayesinde mmkn olan yabanc zneye ait olduklar iin kendi tabiatna yabanc biimlere girmitir. Eer bu daldm mahedede8 diyelim ki kolaylkla gzlemlenebilir ebatta ve dzgn, kavranabilir biimde cansz cisimler alglyor ve imdi boyutu iinde bu mekn ierisindeki mevcudiyeti bizatihi onlarn varlklar ve dolaysyla o eyler iin znel olan mevcudiyet olarak kavramaya alyorsam o zaman derhal o eyin imknszlm hissederim, nk bu nesnel biimleri asla bu eyler iin znel olan varlk olarak dnemem. Tam tersine burada tasavvur ettiim eyin zihnimde ortaya kan ve bilen zne olarak ancak benim iin var olan bir resim yahut suret olduunun ve bu resmin bu cansz cisimlerin bile nihai ve dolaysyla znel, kendinde ve kendi bana varln oluturamayacann dorudan bilincinde olurum. Dier yandan bu cansz cisimlerin bile sadece ve mnhasran benim tasavvurumda varolduunu varsayamam, bilakis akl ermez zellikleri ve bunlar sayesinde faaliyeti haiz olduklar iin bunlara bir tr bizatihi bir varl brakmak zorunda kalnm. Fakat sz edilen zelliklerin bizatihi bu akl ermezlii, her ne kadar bir yandan kesinlikle bilgimizden bamsz olarak varolan bir eyi iaret etse de, dier yandan bilgimiz znel biimler sayesinde tasarmlar / tasavvvurlar oluturmaktan ibaret olduu iin byle bir bilginin eylerin bizatihi varln deil her zaman safi fenomenleri sunduunun tecrb delilini verir. Bu bildiimiz her eyde her zaman anlalmaz / akl ermez olarak belli bir eyin bizden neden sakl kaldn izah eder ve biz en sradan ve en basit fenomenleri bile tam ve kamilen anlayamadmz itiraf etmek zorunda kalrz. nk bizim iin anlalmaz kalan sadece tabiatn en yksek eserleri, yani

    8 [Betrachtung: seyir, tefekkr, mkaefe.)

  • Bilmenin Snn: Kendinde ey

    canl varlklar veya uzviyet kesbetmemi dnyann karmak fenomenleri deil, bizatihi kristallografik, optik, elektrik ve kimyevi zellikleri sebebiyle her kaya kristali, her demir otta da aratran mahedemiz ve soruturmamz karsnda esrar ve anlalmazlklarla dolu dipsiz bir uurum gibidir. Eer biz eyleri kendi balarna varolduklar haliyle bilmi olsaydk bu byle olmazd; nk o zaman en azndan daha basit fenomenler, bilgisizlik nedeniyle zellikleri bize kapal olmayan yol, zorunlu olarak bizim iin btnyle anlalr olur ve btn varlklar ve i tabiatlarnn esrar bilgimizden byle syrlp gitmezdi. Dolaysyla bunun kusuru bizim eylere olan ainalmzda9 deil fakat bizatihi bilginin znde aranmaldr. nk eer bizim algmz, dolaysyla bize kendilerini sunan eylere dair btn tecrb kavraymz z itibariyle ve en bata bilgi melekemiz, onun biimleri ve ilevleri tarafndan zaten belirlenmi ise o zaman eylerin kendilerini kendi i tabiatlarndan farkl bir tarzda gstermemeleri ve dolaysyla bizim ancak ardnda sakl olan farz etmemize imkn tanyan ama asla bilmemize izin vermeyen bir maskenin ardndan grnmemeleri dnlemez; bu sakl olan ey o zaman akl ermez bir sr olarak aralktan ldar. Herhangi bir eyin i z bilgimizden asla btnyle ve her halde syrlp gitmez; fakat gerek olan herhangi bir ey de matematik bir ey gibi a priori kurulup yorumlanamaz. Dolaysyla tabiattaki varlklarn tmmn tecrb anlalmazl onlarn tecrb mevcudiyetlerinin idealliinin, ve safi fenomenal gerekliinin, a posceriori bir delilidir.

    Btn bunlarn neticesinde nesnel bilgi yolunda bu ekilde tasarm / tasavvurdan balayarak asla tasavvurun yani fenomenin tesine gemeyiz. Bu sebepten t

    9 (Ya da: ...onlar hakknda bilgi sahibi oluumuzda.)

    45

  • Bilmek ve stemek

    r eylerin dnda Kalrz; hibir zaman onlarn iyapla- rna / derin zlerine nfuz edemeyiz ve bizatihi neyseler onu, bir baka ifadeyle, kendi balarna olabilecekleri eyi aratranlayz. Buraya kadar Kant ile ayn fikirdeyim. Fakat bu hakikatin tamamlaycs veya mukabil arl olarak bir baka hakikati, yani bizim sadece bilen zne olmayp bir baka adan bizim de bilmemiz gereken gereklikler veya var olanlar arasnda yer aldmz,10 yani bizzat bizim de kendinde ey olduumuzu tebarz ettirmeye altm. Dolaysyla eylerin dardan nfuz edemeyeceimiz gerek i zne ieriden bir yol bize alr; deyi yerindeyse bu yeraltndan bir geit, dardan hcum ile ele geirilemeyen kalenin sanki ieriden ihanetle bizi dorudan iine yerletiren bir gizli ittifak yahut uyumadr. Tam da bu hviyetiyle kendinde ey bilince ancak dorudan, yani kendi hakknda kendisi bilin olarak gelir; onu nesnel olarak bilmeye almak kendi iinde eliik bir eyi arzu etmektir. Nesnel olan her ey beynin tasavvur, dolaysyla grn, aslnda beynin bir fenomeninden baka bir ey deildir.

    Kant'm vard temel netice z itibariyle aadaki ekilde hlasa edilebilir: "Temellerinde zaman ve mekn iindeki bir alg (duyumsal alg) bulunmayan veya bir baka deyile byle bir algdan karlmam btn kavramlar mutlak olarak botur, yani bize bilgi vermezler. Fakat alg bize kendinde eyleri deil ancak fenomenleri salayabilecei iin biz de kendinde eylere ait mutlak olarak hibir bilgiye sahip olmayz." Bunu her ey hakknda kabul ederim, fakat herkesin kendi iscemesi / irade ecmesi hakknda sahip olduu bilgi hakknda deil. Bu ne bir algdr (nk her trl alg mekn snrlar iindedir), ne de (iddia edildii gibi) botur; bilakis o sair her trl bil

    10 (Yani: ...bizzat bizim de bilinmesi gereken o i ze ait olduumuzu...)

    46

  • Bilmenin Smn: Kendinde ey

    giden daha fazla gerektir. Ayrca o salt formel bilgi gibi a priori deil fakat tamamen a po&erioridir; bu sebepten tr belli bir durumda onu nceden ngremeyiz, fakat ou zaman bundan dolay kendimizle ilgili olarak yanlmakla sulanrz. Aslnda iscememiz kendisini darda gsteren herhangi bir hadiseyi ieriden ezamanl olarak anlamada sahip olduumuz yegne frsattr; dolaysyla o bizce dorudan bilinen tek eydir ve bize sair her eyde olduu gibi sadece tasarmda / tasavvurda verilmez. Bu sebepten tr sair her ey iin tek anahtar olabilecek veri ya da daha nce sylediim gibi hakikat iin yegne dar kap burada bulunur. Bu itibarla doadan kendimizi deil fakat kendimizden doay11 anlamay renmeliyiz. Bizce dorudan bilinen ey ancak dolayl olarak bilinen eyin izahn bize sunmaldr, tersi deil. Diyelim ki bir itkiye bal olarak hareket eden bir topun yuvarlann mahede ediyoruz, orada o itkiyi bir saiki algladmz zaman kendi hareketimizi anladmzdan daha btncl bir ekilde anlar myz? oklan bunun byle olduunu dnebilir fakat ben bunun tersini syleyeceim. Bununla beraber sz edilen her iki durumda da temel olan eyin ayn olduu kavrayna ulamalyz, her ne kadar bu aynlk, armoninin iitilebilir en alak sesinin ayn cinsten on oktav daha yksek sesle zde olmas anlamnda olsa bile.

    Bu arada uras dikkatle bir kenara kaydedilmeli ve ben bunu her zaman zihnimin bir kesinde tutmuumdur: Kendi irademiz hakknda sahip olduumuz i gzlem dahi bize hibir surette kendinde ey hakknda tketici ve tam uygun bir bilgi sunmaz. Eer bu btnyle dolaysz bir gzlem / mahede olmu olsayd byle olurdu. Fakat byle bir mahedeyi douran iradedir.

    11 (Eski dildeki ifadesiyle: Afaktan enfs deil enfsten afaki.)

    47

  • Bilmek ve stemek

    rade bir bedene brnerek ve o beden araclyla ayn zamanda kendine bir zihin (harici dnya ile ilikileri iin) temin eder ve ardndan da bu zihinle z bilinte (harici dnyann zorunlu aksi) kendini irade olarak idrak eder; kendinde eyin bu bilgisi bu sebepten tr tamamen yeterli / uygun bir bilgi deildir. Her eyden evvel byle bir bilgi tasavvurun / tasarmn biimine baldr; o alg veya gzlemdir ve bu hviyetiyle zne ve nesne ikileminden kurtulmu deildir. nk z bilinte bile ben mutlak olarak yaln deil fakat bir bilen, zihin ve bir bilinen, iradeden mrekkeptir. Her ne kadar her ikisi de bir benin bilincinde birleirse de iiki bilinmez, sonuncusu bilmez. Fakat bu sebepten tr bu ben kendisine, tamamen yakn ve mahrem deildir, deyi yerinde ise parlamaz fakat donuktur ve bu yzden kendisi iin bir muamma olarak kalr. Bu itibarla i bilgide bile nesnesinin bizatihi varl ile bu nesnenin bilen znedeki gzlem veya algs arasnda bir farkllk ortaya kar. Fakat bu i bilgi d bilgiye ait olan iki formdan, mekan formundan ve her trl duyu algsn ortaya karan nedensellik formundan azadedir. Buna karlk bilinme ve genel olarak bilme formuyla birlikte zaman formu kalr. Bu itibarla bu i bilgide kendinde ey aslnda byk lde peesinden syrlr fakat yine de tamamen plak olarak grnmez. Hl ona bal olan zaman formu dolaysyla herkes kendi irade sini bir btn olarak kendinde ve kendi bana deil ancak ardk mnferit edimler ierisinde bilir. Bu sebepten tr kimse karakterini a priori olarak bilmez fakat onu ancak tecrbe yoluyla ve her zaman eksik ve kusurlu olarak tanr. Ancak kendi irademizin infial ve fiillerini (edimlerini) bildiimiz kavray sair her kavraytan ok daha dorudan ve dolaymszdr. Buras kendinde eyin en dorudan fenomene dahil olduu ve bilen zne tarafndan en yakndan tetkik edildii noktadr; bu

    48

  • Bilmenin Snn: Kendinde ey

    sebepten tr byle mahrem biimde bilinen hadise btn dierlerinin yorumcusu olmaya mnhasran en ziyade uygun olandr.

    nk bir irade ediminin i varlmzn karanlk derinliklerinden bilen bilince her knda zamann dnda bulunan kendinde eyin fenomenine / tezahrne dorudan bir gei vuku bulur. Bu itibarla irade edimi aslnda kendinde eyin en yakn ve en ak yegne fenomeni / tezahrdr; ancak bundan yine de u sonuca varlr: Dier btn fenomenler veya tezahrler bizce o kadar dorudan ve mahrem ekilde bilinebilseydi iimizde irade her neyse onlarn o olduunu ileri srmek zorunda kalrdk. Dolaysyla bu anlamda her eyin i znn irade olduunu retiyorum ve ben iradeye kendinde ey diyorum. Bu suretle Kant'n kendinde eyin bilinemeyecei retisi kendinde eyin sadece mutlak ve muhakkak olarak12 bilinebilir olmad; bununla beraber fenomenlerinin veya tezahrlerinin en dolaysz olan, bu dolayszlyla geri kalanlarn tmnden t a o genere ayr lan bizim iin onun temsili olduu13 lde deiiklie uruyor. O itibarla btn fenomenler dnyasn gtrp ona balamalyz, ki kendinde ey onda btn peelerin en hafifi altnda kendisini gsterir ama yine de ancak bilgiye tek muktedir olan zihnim isteyen zne olarak benden hep ayr kald kadaryla fenomen olarak kalr ve hatta i algda bile zaman bilgi formunu zerinden atmaz.

    Dolaysyla bu son ve en u admdan sonra bile kendisini dnyada ve dnya olarak gsteren bu iradenin nihayetinde ve mutlak olarak zat itibariyle ne olduu; bir baka ifadeyle, kendisini irade olarak gstermesinden ayr olarak onun ne olduu veya genel olarak nasl grnd veya genel olarak nasl bilindii sorusu so

    12 (Yani: tahkiki anlamda veya temeli itibariyle.)13 (Ya da: ...onu bize temsil ettii lde...)

    49

  • Bilmek ve stemek

    rulabilir. Bu soru asla cevaplanamaz, nk daha evvel sylediim gibi bilinmenin kendisi bizatihi varlk iin kendi iinde eliiktir14 ve bilinen her ey bu hviyetiyle fenomenden ibarettir. Fakat bu sorunun mmknl en dorudan haliyle iradede bildiimiz kendinde eyin, mmkn bilumum fenomenal tezahrnn btnyle dnda, varolua ait tarzlara, belirlenimlere ve niteliklere sahip olabileceini gsterir. Ancak bunlar bizim iin mutlak olarak bilinmez ve anlalmazdr ve drdnc kitapta izah edildii zere kendisini ihtiyaren irade olarak ortadan kaldrdnda kendinde eyin z olarak kalr ve bu sebepten tr fenomenden btnyle syrlm ve bilgimiz iin, yani fenomenler dnyas bakmndan bo hilie gemitir. Eer irade kati ve mutlak olarak kendinde ey olsayd o zaman bu hi muclak olurdu, ki kendisini o bize burada dorudan ancak izafi hi olarak sunar.

    imdi bu blm bize en dorudan bilgiyle kendisini irade olarak bildirenin ayn zamanda kendisini bu dnyann btn fenomenlerinde farkl derecelerde nesnelletiren de olduu retisinin gerek ikinci kitapta gerekse Ueberden Wilien in der Fiar ur'd. verilmi olan aklamasyla ilgili birka mahedeyle tamamlamak istiyorum. Her eyden evvel kendi bilincimizde iradenin her zaman ilk ve temel ey olarak ortaya ktn gsteren ve kendisini her zaman ikincil, boyun een ve koula bal olarak sunan zihne stnln her trl dermeyan eden bir dizi psikolojik olguyu zikrederek balayacam. Bu delil benden nceki btn filozoflar ilkinden sonuncusuna kadar insann hakiki i zn veya nvesini M en bilince yerletirdikleri ve buna bal olarak 'ben'i veya oklarnn durumunda olduu gibi onun ruh denilen akn temelini

    14 (Ya da: ...bilinmenin kendisi bizatihi varl nakzeder...)

    50

  • Bilmenin Snn: Kendinde ey

    ncelikle ve esas itibariyle bilme hatta dnme ve ancak bunun sonucu olarak, ona bal ve ondan tremi, ianeme olarak akladklar iin daha da zorunludur. Bu fevkalade eski, evrensel ve temel yanl, bu muazzam TcpcTOv tpeSo15 ve temel orepov npoTspov16 her eyden evvel bir kenara braklmal ve bunun yerine bu durumla ilgili doru aklama mkemmelen ak bilince karlmaldr. Ne var ki bu binlerce yllk felsefe tarihinin ardndan burada ilk kez yapld iin biraz tafsilatl aklama yersiz olmayacaktr. Bu en temel noktada btn filozoflar ok ilgin biimde yanlr, hatta hakikati btnyle tersine evirirler; ve zellikle Hristiyanlk dnemi filozoflar sz konusu olduunda bu ilgin fenomen, hepsinin insan hayvandan mmkn olduu kadar byk lde farkl gsterme gayretleriyle ksmen aklanabilir. Ne var ki onlar insan ile hayvan arasndaki sz edilen farkn iradede deil zihinde aranmas gerektiini belli belirsiz de olsa hissediyorlard. Buradan onlarda farkna varmadan, zihni temel ve asl ey haline getirme, dorusunu sylemek gerekirse, istemeyi zihnin bir ilevinden ibaret olarak tarif etme eilimi dodu. Bu sebepten tr akn temel olarak bir ruh kavram, Saf Akim Eletirisiyle ortaya konulduu gibi, sadece kabul edilemez deil fakat onulmaz onarlmaz yanllarn da kkeni haline gelir, nk onun "basit cevher"i iine bilgi ile iradenin, ayrl tam da hakikate gtren yol olduu halde, blnmez birliini peinen yerletirir. Bu sebepten tr bundan byle bu kavramla felsefede karlalmamal bilakis olduu gibi Alman tabip ve fizyologlarna braklmaldr, ki onlar neter ve kaklarn bir kenara brakarak kabul trenlerinde duyduklar kavramlarla felsefe yapmaya kalkarlar. Bunlar kesinlikle anslarn ngiltere'de deneyebilirler.

    15 (: lk yanl adm.)16 (: ncekinin sonrakiyle, sebebin sonula kartrlmas.)

    51

  • Bilmek ve stemek

    Fransz fizyologlar ve hayvan anatomisi uzmanlar Kendilerini (son zamanlara kadar) bu yaklamdan btnyle korumulard.

    Bunlarn btn bu filozoflar iin ok uygunsuz ve klfetli olan ortak temel yanlglarnn ilk sonucu udur: lmle bilen bilin aka sona erdii iin bunlar ya i varlmzn isyan ettii lmn insann mutlak yok oluu olduunu kabul etmek ya da son are olarak bilen bilincin lmden sonra da varln srdrd kabulne sarlmak zorunda kalyorlar. Bunun iin gl bir inan gereklidir, nk herkesin kendi tecrbesi bilen bilincin beyne tam ve genel balln oka gstermektedir ve bir kimse midesiz hazma ne kadar inanabiliyorsa beyinsiz bilen bir bilince de ancak o kadar inanabilir. Bu mklattan bizi sadece benim felsefem kurtarr; ncelikle o insann gerek zn bilince deil iradeye yerletirir. Bu irade z itibariyle bilinle birlikte deildir, araz cevhere, aydnlanm ey a, kiri veya tel yank tahtasna eklendii gibi bilin yani bilgi de ona sonradan eklenir; cismani dnya dardan geldii gibi o da bilince ieriden gelir. imdi bize ait olan bu gerek nvenin ve hakiki i varln, lmden sonra bilincin aikr yok oluuna ve benzer ekilde doumdan nce mevcut olmayna ramen yok edilemezliini kavrayabiliriz. nk zihin beyin kadar mrsz ve fanidir, beynin hslas veya daha dorusu faaliyeti de byledir. Fakat beyin tpk btn organizma gibi iradenin rn veya tezahr, szn ksas, iradeye gre ikincil bir eydir ve yok olmayan, zeval bulmayan sadece iradedir.

  • Bilmenin Snr: Kendinde ey

    Kendinde ey Olarak rade zerine Akn Dnceler17

    Safi tecrbeye dayal tabiat mlahazas evrensel bir tabiat gcnn yumuak derecelenmeler ve ancak izafi ve byk lde deiken snrlarla en basit ve en zorunlu tezahrnden insan hayat ve bilincine srekli bir geii zaten tanr ve kabul eder. Bu gr takip ederek dnmek ve ona biraz daha derinlemesine nfuz etmek ok gemeden btn bu fenomenlerde kendini gsteren ve ortaya kan i zn gittike daha belirgin biimde gze arpan bir ve ayn ey olduu kanaatine gtrecektir. Dolaysyla snrsz eitlilikte milyonlarca form ierisinde kendisini gsteren ve bylece ba sonu olmayan en tuhaf ve en mtenevvi18 oyunu sergileyen tek varlktr. O btn bu maskelerin arkasnda kendisini o kadar sk skya saklar ki karlatnda tanmaz ve bu yzden ou zaman kendisine kaba ve hoyrat davranr. Bu itibarla byk ev %cd nv19 retisi hem douda hem batda ok erken alarda ortaya kmtr; ve her trl elikiye ramen kendisini ne srm veya srekli olarak yenilemitir.20 Ne var ki imdi bu sna daha

    17 Die Welt als Wille und Vorstellung, Bd. II, Kap. XXV: Transcendents Betrachtungen ber den Willen als Ding an sich.

    18 [inde snrsz neviler, renkler banndran.)19 (: Bir ve btn.)20 (Kkeni itibariyle doru olan fakat vard sonu bakmndan ne ya

    zk ki ayn eyi syleyemeyeceimiz bu fikir btn talan yerli yerine oturtulmu haliyle, mesela: Ananda K. Coomaraswamy: "Vedanta and Western Tradation" isimli makaleden takip edilebilir. Trkesi iin bkz. Schopenhauer, Say Yaynlan, Fikir Mimarlar Dizisi iinde, 'Vedanta ve Bat Gelenei, s. 409 vd. Yer darl nedeniyle yaznn orada ancak bir blm yaymlanabilmitir, tamam Dou Bilgelii Dizisinde. yaymlanacaktr.)

    55

  • Bilmek ve stemek

    derinlemesine dalm oluyoruz, nk daha nce sylediklerimizle herhangi bir fenomende bilen bir bilincin, i dorultusu itibariyle z bilin haline gelen bir bilincin btn fenomenlerin temelinde yer alan o i varla eklendiinde o zaman o i varln kendisini bu z bilince bylesine aina ve esrarl olan ey olarak gsterdii ve irade szcyle ifade edildii kavrayna ulam oluyoruz. O itibarla bu btn fenomenlerin evrensel temel zne, kendisini bize en tam haliyle gsterdii tezahre istinaden irade dedik; ve bu szckle hibir surette bilinmeyen bir x'\ ifade etmi olmuyoruz, tam tersine en azndan bir yanyla sair her eyden snrszca daha iyi ve daha fazla bildiimiz bir eyi ifade ediyoruz.

    imdi en tam ve en mkemmel delili benim rade zgrl zerine balkl denememde bulunan bir hakikati, yani nedensellik yasasnn mutlak manada evrensel geerlilii sayesinde bu dnyadaki btn varlklarn davran ya da hareketlerinin her zaman, her bir durumda ortaya karan sebeplerin kanlmaz sonucu olduklar hakikatini hatrlayalm. Bu bakmdan byle bir hareket yahut davrana kelimenin en dar anlamnda sebeplerin mi yoksa uyarclarn m yoksa nihayet saiklerin mi yol at netice itibariyle fark etmez, nk bu farkllklar sadece farkl varlk trlerinin duyarllk derecelerini ifade eder. Bu konuda kendimizi yanlsamadan uzak tutmalyz: nedensellik yasas istisna tanmaz, bilakis gne huzmesi iindeki bir toz zerreciinden iyice dnlp tasarlanm bir insan davranna kadar her ey deimez katlkla ona boyun eer. Bu sebepten tr dnyann btn deveran iinde ne gne huzmesi iindeki bir toz zerrecii uuu itibariyle takip ettiinden farkl bir izgi yahut seyir takip edebilir ne de herhangi bir insan davrandndan baka trl davranabilir. Ve hibir hakikat bundan, yani kk olsun byk olsun olan her eyin mutlak zorunlulukla olduu hakikatinden daha ke

    54

  • Bilmenin Snn: Kendinde ey

    sin deildir. O itibarla verili bir zaman dilimi iinde her eyin genel hali yahut durumu ona takaddm eden hal yahut durum tarafndan tamamen ve kesinkes belirlenir; ve bu zamann ak iinde sonsuzlua kadar ve sonsuzluk boyunca hep byledir. Dolaysyla dnyann deveran paralan bir araya getirilip kurulduktan sonra almaya balayan bir saatin deveran gibidir; dolaysyla bu inkn gayr kabil bak asndan dnya maksadn anlayamadmz bir makineden ibarettir. Makul hibir temeli olmasa ve yasaya uygunluu ile tamamen anlalabilse bile bir ilk balang kabul edecek olsaydk bu suretle z itibariyle hibir ey deimezdi. nk eylerin keyfi biimde kabul edilen ilk durumu kkenlerinde onu takip eden bir sonraki durumu bir btn olarak ve en kk ayrntsna kadar geri dndrlemez biimde belirlemi ve kararlatrm olurdu; bu durum da yine onu takip eden bir sonrakini ve bu byle persaecula saeculorum21 belirlerdi. Evrensel katl / esnemezliiyle nedensellik zinciribu arsz zorunluluk ve yazg baher fenomeni tam da naslsa yle, geri alnamaz ve deitirilemez biimde meydana getirir. Farkllk burada undan ibarettir: bir varsaymda nmzde zamann birinde kurulmu bir saat, dierinde perp&zuum mobile22 vardr; buna karlk akn zorunluluu ayn kalacaktr. Daha nce zikredilen denemede insann davranlarnn bunun bir istisnas olmadn rtlemez biimde ispat etmitim, nk insann yapp ettiklerinin her seferinde kat zorunlulukla iki etkenden, yani onun karakteri ve kendilerini gsteren saik Veya gdlerden kaynaklandn gstermitim. Karakter doutan gelir ve deimez; saikler nedenselliin klavuzluunda dnyann kat biimde belirlenmi gidiatyla zorunlu olarak meydana gelir.

    21 (: Nesil nesil, a a.)22 (: Srekli ve daimi bir deveran.)

    55

  • Bilmek ve stemek

    u hale gre nesnel olarak ve a priori geerli dnya yasalarnca tesis edildii iin kesinlikle terk edemeyeceimiz bir bak asndan iindeki her eyle birlikte dnya sonsuz bir zorunluluun, akl ermez ve amanszAvaYxr|'nin23 amasz ve bu sebepten tr anlalmaz bir oyunu olarak grnr. Fakat dnyaya dair bu kanlmaz ve kar konulmaz grle ilgili sarsc hatta irkiltici eyden biri hari baka hibir kabul yahut varsaymla tam olarak kap kurtulmak mmkn deildir. O biri udur: Dnyadaki her varlk bir yandan bir fenomendir ve zorunlu olarak o fenomenin yasalaryla belirlenir, dier yandan o kendi bana irade, aslnda mutlak olarak zgr iradedir. nk her trl zorunluluk ancak btnyle fenomene ait olan biimler sayesinde, yani farkl veheleri itibariyle yeter sebep ilkesiyle ortaya kar. Fakat o zaman asekcm24 da byle bir iradeye ait olmas gerekir, nk zgr, bir baka ifadeyle, kendinde ey ve dolaysyla yeter sebep ilkesine tabi olmayan olarak o varl ve z itibariyle bir baka eye ne kadar balysa yapp ettikleri itibariyle de ancak o kadar bal olabilir. Ancak bu varsaymla dnyann gidiatna egemen olan kanlmaz kat zorunluluu dengelemek iin gerekli olduu kadar zgrlk kabul edilir. u hale gre aslnda biz dnyay, ya zorunluluun egemen olduu safi bir makine olarak grme ya da dnyann bizatihi z olarak, tezahr dorudan eylem deil de ncelikle eylerin mevcudiyeti ve z olan bir zgr iradeyi kabul etme seeneine sahibiz. Bu zgrlk bu sebepten tr akndr ve fenomenlerin akn ideallii tecrb gereklik-

    23 (: Cebir, zorunluluk.)24 (Schopenhauerin teleolojiden ald ve Latince a seden ("kendinden")

    trettii tabir, skolastikte Tanrnn "zatyla kaim" olduu, yani varl ve z itibariyle kendi dnda hibir eye ihtiya duymad, sair her eyin varl ve z itibariyle ona muhta olduu hakikatini ifade etmek iin kullanlr.)

    56

  • Bilmenin Snn: Kendinde ey

    ie ne kadar badarsa bu tecrb zorunlulukla o kadar badar. Karakterinden ve saiklerden kaynakland zorunlulua ramen bir insann eylemi ancak bu kabule bal olarak yine de onun kendi eylemidir, bunu rade zgrl zerine balkl denememde gsterdim. Fakat burada asefcc onun hakiki varlna balanr. imdi ayn iliki dnyadaki her ey iin de geerlidir. Bir yanda kat tutarllkla drstlkle srdrlen en kat zorunluluk dier yanda kadirimutlaklk noktasna varan en mkemmel zgrlk felsefede e zamanl olarak ve birlikte ortaya kmalyd. Fakat hakikate hrmette kusur etmeksizin bu ancak btn zorunluluu yapp etmeye (operari), buna karlk btn zgrl varlk ve ze [esse) yerletirerek ortaya kabilirdi. Srf bu zamana kadar hep ters yz edilmi olduu ve zgrlk mtemadiyen operaride, zorunluluk da essede arand iin, dnya kadar eski bir muamma bu suretle zlm olur. Halbuki ben istisnasz her varln kat zorunlulukla hareket ettiini fakat zgrlyle mevcuc ve her neyse o olduunu sylyorum. Bylece bana gre zgrlk ve zorunluluk daha nceki herhangi bir sistemde nasl karlanyorsa yle karlanmaldr; geri iradenin bu zamana kadar saf zorunlulukla izah edilen doal olaylara atfedilmesine veya ayn kat zorunluluun mekanik nedensellik olarak gdlenmeye hamledilmesine gcenmemize bal olarak urada biri az ileride br ortaya kacaktr. Dolaysyla bu ikisi sadece yer deitirmi: zgrlk esseye tanm, zorunluluk da operari ile snrlanmtr.

    Szn ksas belirlenimcilik salam durur; bin be yz yldr insanlar ok iyi bildiimiz baz basmakalp fikirlerin boyunduruu altnda onu sarsmak iin bouna kendilerini yormular fakat isimleriyle anlmaya nadiren cesaret edebilmilerdir. Mamafih neticede dnya elencesini anlama imknna bile sahip olmakszn iplerle (gdler)

    57

  • Bilmek ve stemek

    idare edilen bir kukla gsterisine dnmtr. Eer oyunun bir plan varsa o zaman bir kader onun ynetmenidir; eer bir plan yoksa ynetmen kr zorunluluktur. Bu samalktan her eyin varlk ve znn kendini onlarda bilen gerekten zgr bir iradenin tezahr olduu bilgisinden baka bir kurtulu yolu yoktur; nk onlann yapp etmeleri zorunluluktan kurtanlamaz. zgrl kader veya tesadften kurtarmak iin onun eylemden varolua tanmas gerekiyordu.

    u hale gre zorunluluk kendinde eye, bir baka deyile, dnyann hakiki zne deil sadece fenomene ait olduu iin oulluk da byledir; bu birinci cildin 25'inde yeteri kadar izah edilmitir. Burada buna sadece bu hakikati teyit eden ve aklayan birka mlahazann eklenmesi yeterlidir.

    Herkes dorudan sadece tek bir varlz bilinteki kendi iradesini bilir. Geri kalan her eyi ancak dolayl olarak bilir ve her neyse onu ona kyasen yarglar; dnme gcnn derecesine gre bu kyas daha ileri gtrlebi- lir. Hatta bu bile nihayetinde ve temelli olarak gerekte ancak tek bir varlk olmasndan ileri gelir; harici, nesnel kavrayn formlarndan kaynaklanan okluk yanlsamas {Maya) i, yalm bilince nfuz edemez; dolaysyla o nnde her zaman ancak tek bir varlk bulur.

    Tabiat eserlerindeki mkemmeliyeti tefekkr ve temaa ederiz. Ama asla karlarnda hak ettikleri hayranl duyarak haklarn deyemeyiz, yle ki en aa ve en basit organizmalarda, yani bitkilerin dllenme blmlerinde veya bceklerin iyaplannda bile, sanki her bir tabiat eseri onun tek ve biricik eseriymi gibi snrsz bir zen ve yorulmak bilmez abayla vcuda getirilir ve bu sebepten tr zerlerinde btn kudret ve maharetini hi saknmakszn harcayabilir. Ancak ayn eyin her trden saysz bireyde sonsuz kez tekrarlandn ve stelik

    58

  • Bilmenin Smn; Kendinde ey

    gzlerden uzak, kuytu kelerde olanda dahi bu itina ve ihtimamn berikilerden hi aa kalmadn grrz. Sonra her organizmann blmlerinin terkibini gidebildiimiz noktaya kadar takip ederiz fakat inorganik olan bir eyin bahsini bile amakszn asla basit ve dolaysyla nihai olan herhangi bir eye rastlayanlayz. nihayet organizmann btn bu blmlerinin, her canl eyin sayesinde kendinde ve kendi bana tam ve mkemmel oldua btnn salaml iin uygunluunu deerlendirirken kendimizi kaybederiz. Ayn zamanda kendi bana mrsz olan bu aheserlerin her birinin her seferinde saysz kez yeniden retildiini ama yine de bir trn her rneinin, her bcein, her iein, her yapran trnn ilk mei kadar itina ve ihtimam ile mkemmelletirilmi haliyle grndn kendi kendimize dnrz. Dolaysyla tabiatn hibir surette yorulmadm veya ileri yizne gzne bulatracak bir noktaya gelmediini bilakis ayn derecede sabrl usta ve mahir elle en sonuncusunu ilki kadar kusursuz hale getirdiini mahede ederiz, Eer btn bunlar aklmzda tutarsak ite o zaman ilk defa, her trl insani sanat yahut maharetin tabiatn yaratmasndan sadece derece deil tr bakmndan da btnyle farkl olduunu, ayrca faal olan asli gcn, nacura nacurans,25 saysz eserlerinin, en knden en byne, ilkinden en sonuncusuna kadar, her birinde bikn ve blnmemi olarak dorudan mevcut olduunu fark ederiz. Buradan nacura nacuransm bu hviyetiyle ve bizatihi mekn ve zaman tanmad sonucuna varrz. Ayrca Ibtn ustalk ve maharet rn eserlerdeki b u meb- zuliyetin retiminin tabiata maliyetinin sfr olducjunu, o kadar ki, akl ermez bollukla hibir zaman olgunlama evresini idrak etmeyen milyonlarca organizma meydana

    25 ([: Douran doa.)

    59

  • Bilmek ve stemek

    getirip, ardndan bunlan esirgemeyi aklndan bile geirmeksizin binlerce tehlike ve kazaya kar korunmasz braktn, beri yandan eer kazayla kayrlr veya insani bir maksatla idare edilirse o zamana kadar ancak tek olan bir trn binlerce rneine kolayca g yetirebildiini dolaysyla onun iin birinin de bininin de maliyetinin bir olduunu dnmeden edemeyiz. Btn bunlar bizi eylerin okluunun kknn znenin bilgi tarznda bulunduu, kendinde eye, eylerde kendisini gsteren i asli gce bunun yabanc olduu; dolaysyla her trl okluk imknnn zerine oturduu zaman ve meknn bizim algmzn biimlerinden ibaret olduu kavrayna ulatrr. Aslnda eserlerde vcuda getirilirken sergilenen pervasz bollukla bir arada dnldnde yapnn bu btnyle akl almaz mahareti nihayetinde sadece eyleri bizim kavray tarzmzdan kaynaklanr, nk kendinde ey olarak iradenin basit ve blnmez ilk asli abalamas kendisini beynimizdeki bilgide nesne olarak gsterdiinde o birbirinden ayr paralarn, emsalsiz tamlk ve kusursuzlukla gerekletirilen mahirane terkibi olarak, birbirinin ara ve amac olarak grnecektir.

    Burada sz edilen iradenin, fenomenin tesinde yer alan ve fenomenal dnyann i zn tandmz birlii metafizik bir birliktir ve dolaysyla fenomenin bilgisini aar, yani zihnimizin ilevlerine bal deildir ve bu sebepten tr onun bu ilevleriyle gerekten kavranla- maz. netice bu birliin dnme ve deerlendirmenin nne muazzam bir uurum amasdr. Bu yle bir derinliktir ki artk btnyle ak ve sistematik biimde irtibatl bir kavray deil fakat sadece bu birlii eylerin kh znel kh nesnel alandaki u veya bu bantsnda tanmamz mmkn klan birbirinden kopuk nazarlar sunar. Bu suretle yeni sorunlar ortaya kar ve ben burada bunlar zmeye kalkmayacak, fakat her ey hakknda tam

    60

  • Bilmenin Smn: Kendinde ey

    bir aklama sunmak yerine yanl, ya da keyfi biimde uydurulmu bir ey kurmamaya zen gstererek ve ancak ksmi bir aklama sunma tehlikesini gze alarak esc quadam prodirevenus26 szne mracaat edeceim.

    nce Kant, ardndan Laplace tarafndan gelitirilen ve doruluundan artk hemen hemen kimsenin kuku duymad gezegen sisteminin kkeni hakkndaki fevkalade zekice dnlm teoriyi zihnimizde canlandrp etrafl olarak dnecek olursak, dnyann temel atsn, saysz canl varla uygun biimde oluturulmu gelecein barnma yerini yasaya en kat ekilde bal olan tabiatn en aa, en kaba ve en kr glerinin meydana getirdiini grrz. Onlar bunu bir ve ayn verili madde iin atmak suretiyle ve bu atmann meydana getirdii anzi neticeler sayesinde gerekletirirler. Dnyann bu ats ne kadar ak ve doru olarak anlamaya balarsak o kadar hayrete dtmz bir dzen ve ahenk sistemi olarak meydana getirilir. Mesela mevcut hz derecesiyle her gezegenin kendisini fiilen nerede bulunuyorsa tam olarak ancak orada muhafaza edebileceini, nk eer gnee biraz daha yaklam olsayd kanlmaz olarak onun tarafndan yutulacan, eer biraz daha uzak olsayd zorunlu olarak ondan kopup savrulacam anlarz. Buna mukabil o yeri veri olarak kabul edersek mevcut hz derecesiyle ancak orada kalabilir, nk eer daha hzl giderse kanlmaz olarak gneten kap uzaklaacak ve eer daha yava giderse zorunlu olarak onun iine decektir. Bylece anlarz ki bir gezegenin her bir belirli hz derecesi iin ancak tek bir belirli yer uygundur. O zaman bu meselenin onun yerini tayin eden zorunlu olarak ve kr biimde faal olan ayn fiziki sebebin, bir daire iinde hareket eden bir cismin hzn bu dairenin

    26 (: Belli bir snra kadar ilerle.)

    61

  • Bilmek ve stemek

    klmesiyle orantl olarak artrdn gsteren doa yasasna bal olarak ayn zamanda ve tam da bu ekilde ona sadece o yer iin uygun olan tam hz derecesini vermesiyle zldn grrz. Buna ilave olarak nihayet btn sistem iin sonsuz bir srenin nasl salandn gezegenlerin gzerghnda kanlmaz olarak meydana gelen karlkl bozulma yahut karklklarn tmnn zamanla kendi kendilerini dzeltmeleri zorunluluuyla idrak ederiz. O zaman Jpiter ve Satrn'n birbirine nazaran dn devir srelerinin tam da bu akldlnn bir noktada kendilerini tekrar ederek birbirlerini bozmalarna nasl mani olduunu ve doacak tehlikeyi nasl nlediini anlarz. Bu akldlm sonucu, nadiren ve her zaman farkl bir yerde ortaya karak bu tr bozulma veya karklklarn tekrar birbirlerini dengelemeleridir; bu mzikte kendilerini tekrar ahenge zp dntren ahenksizliklerle karlatrlabilir. Bu tr dnme ve deerlendirmelerle ancak en ince27 anlama ve en keskin hesaplamann klavuzluundaki en zgr keyfi iradenin ortaya karm olabilecei trden bir yerindelik ve kusursuzluu tanr ve biliriz. Ancak bu kadar iyi dnlm ve doru hesaplanm olan Laplace kozmogonisinin klavuzluunda, deimez tabiat kanunlarna gre ileyen btnyle kr tabiat glerinin atmalaryla ve birbirleriyle amasz oyunlar iinde baka bir ey deil de fevkalade byyp genilemi bir terkip gcnn eserine denk olan dnyann bu temel atsn meydana getirebileceklerini grmekten kendimizi alkoyamayz. Burada Anaksagoras'n ardna taklarak, sadece canl doasndan bildiimiz ve ancak byle bir doa iin tasarlanm olan bir akim, dardan gelip tabiat glerinden ve onlarn yasalarndan, aslnda onlara yabanc olan ken

    27 (: Tetkik, tarassut ve nfuz edici.)

    62

  • Bilmenin Snn: Kendinde ey

    di hedeflerini gerekletirmek iin zekice yararlanm bir akln yardmn bekleyerek srncemede kalmak yerine bizzat bu en aa tabiat glerinde, kendisini ilk kez bunlarda gsteren ayn tek iradeyi grp tanrz. Bu tezahrnde ve bizzat ilk asli yasalaryla hedefine doru zaten abalamaya balayan bu irade nihai hedefine doru alr; bu sebepten tr kr tabiat yasalarna uygun olarak olup biten her eyin bu hedefe hizmet etmesi ve onunla uyum iinde olmas gerekir. Haddizatnda maddi olan her ey tek olan yaama iradesinin tezahr, grnrl, nesnelliinden baka bir ey olmad kadaryla baka trlsnn olmas da beklenemez. Bu sebepten tr bizatihi en aa tabiat gleri bile bu ayn irade tarafndan canlandrlr ve ardndan o mnferit varlklarda aklla donandktan sonra kendi ilerine hayret eder, nasl ki bir uyurgezer gece uykuda yaptklarna sabahleyin aakalr veya daha doru syleyile aynada grd kendi grnts karsnda donar kalr. Burada gsterilen, evrensel doa yasalarna bal olarak kr tesadflerin, deyi yerinde ise, dnya ruhunun kendi ezgilerini byle- sine anlam dolu bir tarzda ald perdeler haline geldii tesadfi ile maksatl olann, zorunlu olanla zgr olann bu birlii, daha nce dikkat ekildii zere, hatta felsefenin bile btnyle aydmlatamayaca ama ancak yer yer k tutabilecei dnme ve deerlendirmemiz iin bir uurum tekil eder.

    imdi buraya ait olan znel mlahazaya dnyorum. Ancak ona kazandrabileceim aklk az evvel ele alman nesnel mlahazann da gerisinde kalacaktr, nk onu ancak tebih ve mecazlarla ifade edebilirim. Bilincimiz ne kadar dar alrsa neden o kadar daha parlak ve daha ak seiktir, yle ki en byk akl zaten yars bizim dmzdaki eylere ait olein duyu algsnda yer alr, buna karlk ieri ekildike neden daha karanlk

    63

  • Bilmek ve stemek

    hale gelir ve en i Kuytu Kesine dndnde neden her trl bilginin sona erdii bir Karanla gmlr? nk bilin bireysellii gerekli klar; fakat bireysellik safi fenomene aittir, nk mtecanis olann okluu olarak o fenomenin formlaryla, zaman ve meknla belirlenir. Buna mukabil bizim i varlmzn kk artk fenomen olmayan ve bu sebepten tr fenomenin formlarnn erimedii kendinde eydedir; ve bu suretle bireyselliin en bata gelen artlar eksiktir ve ak seik bilin de onunla beraber sona erer. Varoluun bu kk noktasnda varlklarn farkll sona erer, nasl ki bir krenin yaraplarnn farkll merkezde sona erer; ve nasl ki krede yzey sona eren ve kesilen yaraplarla meydana gelirse bilin de ancak gerek i varln fenomene szd veya katld yerde mmkndr. Fenomenin formlaryla bireysellik mmkn hale gelir ve bu sebepten tr fenomenlerle snrl olan bilin bu bireysellie dayanr. Dolaysyla bilincimizdeki ak seik ve gerekten anlalabilir her ey her zaman krenin bu yzeyinde ancak da dnk bulunur. Fakat buradan btnyle ekilir ekilmez, uykuda, lmde ve bir lde mknatsl veya byl tesirler altnda olduu gibi, bilin bizi terk eder; nk btn bunlar merkeze gtrr. Fakat ak bilin krenin yzeyi ile kaytl ve snrl olmasndan tr merkeze dnk olmad iin dier bireyleri kesinlikle ayn tre ait olarak tanr fakat zde olarak kabul etmez, oysa bizatihi hepsi birdir. Bireyin lmszl yzey zerindeki bir noktaya teet geip gitmeye benzetilebilir; fakat lmszlk her trl fenomenin gerek i varlnn sonsuzluu sayesinde yarap zerindeki bu noktann safi yaylm yzey olan merkeze geri dnne benzer. Hasl ki merkez her yarapn btnleyici bir parasysa kendinde ey olarak irade her varlkta bir ve btndr; halbuki bu yarapn d yzeye ait ucu zaman ve onun

    64

  • Bilmenin Snn: Kendinde ey

    muhtevasn temsil eden yzeyle birlikte en hzl dnteyken, sonsuzluun bulunduu merkezdeki dier u en derin sknet ierisinde kalr, nk merkez ykselen yannn batan yardan farkl olmad noktadr. Bu sebepten tr Bhagavad-Gita'da da denir: tiaud diszribucum animancibus, ec quasi discribucum tamen insidens, ani- manciumque suscencaculum id cognoscen